Normal Forum Görünümü: TESLIS NEDIR
Ateistforum > ATEİSTFORUM > ATEİSTFORUM
KARUN
Hristiyan teolojisine gore Allah + Cebrail + Hz.Isa = 1

Bu nasil oluyor derseniz enteresan bir durumla karsilarsiniz, hristiyan teolojisine gore:

soz = hz.isa'dir

ve incil once soz vardi diye baslar, yani buna gore hz.isa evrenin de sebebidir Allah'inda yaratcisidir blink.gif unsure.gif
orhan11
Bu konu onemli bir konudur...

Bu basligin gum'e gitmemesi gerekiyor.. Ozellikle,"siz sadece Islam'a dusmansiniz" diyenler icin,ornek bir baslik olmasi gerekir diye dusunuyorum...
requiem
o zaman birazda incilin üstünde duralım,ve hristyan ögretilerinin sapkınlıklarını dökelim,aziz paul den mi baslasak....

ayrıca islam düşmanlıgı denen bir sey yok,eger yahudi veyatta baska bir egilimin içinde yasayan ateistler olsaydık,birinci elestirimiz yine içinde bulundugumuz dinlere olacaktı,yani islam şu an ki hristyanlıga bakışımızda olacaktı.

tevratın elestireleride gerek arsivde gerek secme tüm yazılarda mevcuttur.

saygılar.
haci
Triniti olarak da bilinen teslis, yani üçlü birlik, ilginç, açıklaması güç ve tartışmalı bir kavramdır. Hristiyanlığın temeli gerçekten çok çürüktür. Üçlü birlikten tek bir Tanrı oluşturmaya çalışan Hristiyanlar oldukca tartışmalı yıllar yaşamışlardır. Hristiyanlığın tutunabilmesi nerdeyse bir mucizedir. Roma imparatoru Konstantin Hristiyan olmasaydı, Hristiyanlık muhtemelen kaybolup gidecekti. Hristiyanlığın yok olmamasının tek bir yararı varsa o da ilerde ortaya çıkacak olan İslam’dan çok daha önce yerleşmesidir. Hristiyanlığın olmadığı, yalnız Yahudiliğin olduğu tek Tanrılı düzene gelecek olan İslam, bütün dünyanın dini olacaktı. Ama nedense Allah buna engel olmuş ve üç tek Tanrılı dinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Hikmetinden sual edilmeyen bu Allah, gerçekten çok beceriksiz bir ilahdır.. İslam’a göre ilk deneyimlerinde yaptığı hataları güya tekrarlamıyor. Oysa yaptığı hatalar ileriye dönük. İleriyi göremiyor Allah. Görebilseydi, ya Hristiyanlığı daha başlangıçta İslam yapardı, ya da Hristiyanlığın yok olmasını sağlardı. Hristiyanlık yok olunca da, İslam gelir ve dünyadaki bütün insanlar Müslüman olurdu.. Değil mi?
Neyse.. Bu sorunun akademik tarafı.. Biz teslise dönelim..
Devamı edecek…

HACI
haci
İsa’nın kişiliği ve yaşamı tartışmalıdır. Yaşayıp yaşamadığı bile kesin değildir. 300 küsürlü yıllara kadar Hristiyan’ların İsa hakkında bütün bildiği O’nun ölüp, yeniden dirilerek kendilerini kurtardığıdır. İnsanlık İsa sayesinde yok olmaktan kurtarılmıştır. İnsanlik ilerde bir gün yok olacak ve insanlar Tanrı ile birleşeceklerdir. Her nasılsa İsa Tanrı’yı insanlardan ayıran korkunç uçurumu geçebilmiş ve insanlığı kurtarabilmiştir. İsa bunu nasıl becermiş, uçurumu nasıl aşabilmiştir?

İsa’nın ölümünden 300 küsür yıl sonrasına kadar bu soruların yanıtı aranmamıştır. Sonunda bu soru yeterince olgunlaşmış ve 320 yılında Mısır, Suriye ve Anadoluda yaşayan teologlar arasında hararetli tartışmaların nedeni olmaya başlamıştır.

Bu tartışmalar başladığı zaman İslam ileri bir geleceğin dini idi. Kur’an’ın bahsettiği Tanrı doktrininin ilk Hristiyanlıkta karşılığı yoktur. 325 yılında resmi bir hüviyete bürünen Hristiyanlık doktrinini Kur’an reddetmektedir. Daha doğrusu Kur’an böyle bir doktrinden bahsetmemektedir. İslam’da bahsetmemek demek, reddetmek demektir. Her ne kadar Kur’an’daki Hristiyanlık kavramı 320 yılında yaşayan (Arius) gibi bazı Hristiyan teologların bu dine olan yaklaşımını oldukça doğru olarak yansıtmakta ise de, yine de arada önemli bazı farklar vardır.

Hristiyanlığın başlangıcının Baba Tanrı, İsa ve Kutsal Ruh kavramlarını içerdiği için, tek Tanrılı olduğu söylenemez. Hristiyanlık bu kavramlar Baba Tanrı ile birleştirmede büyük güçlüklerle karşılaşmıştır. Bazı Hristiyan teologlarına göre Baba Tanrı ulaşılmazdır, yeganedir, sonsuzdur ve yaratılmamıştır. Oğul ise ne yaratılmamamıştır ne de sonsuzdur. Yaşamını Baba’dan almıştır ve O’nun eseridir. Diğer teologlar ise Oğul’un yoktan var olduğuna ve Baba’nın daha büyük olduğuna inanmaktadırlar. İlk Hristiyan’ların çoğu yaratılan Oğul’un, yaratılmayan Baba’dan sonra geldiğini ileri sürmektedirler.

Bu durum açıkca Hristiyan’lığın başlangıcının monoteist bir din olmadığını göstermektedir. Hristiyanlıkta Baba, Oğul ve Kutsal Ruh olmak üzere üç Tanrı vardır. 320 yılına kadar bu sorun ciddi bir şekilde ele alınmamış ve resmi bir çözüme bağlanmamıştır. Aslında bu gerçekten garip bir durumdur. Daha önce de değindiğim gibi Hristiyanlığın temeli çürüktür ve teslis bu çürük temeli oluşturmaktadır. İlginç olarak 320 yıllarında teologlar Hristiyanlığa yeni bir temel atmayı başarabilmişlerdir.

Hristiyanlık ne zaman trinitiden monoteizme geçmiştir? Geçmiş midir?Bütün sorun budur. Bu ilginç melodramın ayrıntılarını yazmaya devam edeceğim…

Selamlar

HACI
hallac
merhaba,
öncelikle konuyu açan arkadaş, "önce söz vardı" cümlesinden hristiyanlığın bir hatasını bulduğuunu düşünüyor. (Bana göre her tarafı hata aslında)
Ortada bir sorun var. Hristiyanlıkta yer aldığı için eleştirilen "önce sözün vardı" anlayışının konusunun islamiyette belli kesimlerce kabul edilen bir anlayış olduğunu unutuyorlar. Kur'an da yer alan "Kün (Ol)" emri de bir anlamda bunu ifade eder.
QUOTE
yani buna gore hz.isa evrenin de sebebidir Allah'inda yaratcisidir

söylediklerinden bu sonuç çıkmaz bence. Teslis konusunda ( veya matriixteki güzel trinity) hristiyanların da ortak bir görüşü olmadığı bu konunun hala tartışıldığı bilinmekte. Bana göre, teslis bir dindeki üç tanrı anlamına geldiği tartışmalıdır.
Mistik görüşlerde yer alaan "BİR" kavramı burada kendini göstermektedir. İkincisi Hz. İsa evrenin sebebi olarak eleştiriilmekte ama , islamiytte de Hz. Muhammed'in evrenin yaratılmasının sebebi olduğu unutulmaktadır. Sen Olmasaydın alemleri yaratmazdım. ( Lev Lake Levlak le mahalaktü'l eflak) (Bazı kişilerde işin arapçasını yazmak büyük bir marifeet sayıldığı için bir marifet te biz yapalım dedik)
ama şurası bir gerçek. Her zaman Hristiyanlığın Hz isa’nın bir dini mi yoksa Pavlus’un bir dini mi olduğu tartışılır. Genel kanaat olarak ta Hristiyanlığın, Hz İsa’nın değil Pavlus’un bir dini olduğu öne sürülür. (bende aynı kanaatteyim. Aslında İsa’nın yeni bir dinden öte Yahudiliği geliştirmek istediği söylenebilir. Tabi ki gerçekten Hz. İsa diye biri varsa)

saygılarımla
lenin17
bir müslümana göre teslis inancı yanlıştır, bir hıristiyana göre tevhid inancı yanlıştır..bu gayet doğal..sonuçta inançların yanlış olup olmaması sadece öznel yorumlardan ibarettir.
KARUN
QUOTE(hallac @ May 17 2005, 05:09 PM)
merhaba,
öncelikle konuyu açan arkadaş, "önce söz vardı" cümlesinden hristiyanlığın bir hatasını bulduğuunu düşünüyor. (Bana göre her tarafı hata aslında)
Ortada bir sorun var. Hristiyanlıkta yer aldığı için eleştirilen "önce sözün vardı" anlayışının konusunun islamiyette belli kesimlerce kabul edilen bir anlayış olduğunu unutuyorlar. Kur'an da yer alan "Kün (Ol)" emri de bir anlamda bunu ifade eder.

Hallac beni anlamamis herhalde, ben once soz vardi da bir problem oldugunu soylemedim, incilde Isa'nin soz oldugu yazar ve once soz vardi diye baslangic oldugu icin burada ocelik sirasinda Hz.Isa Allah'in onune geciyor bundan bahsediyordum ben.
KARUN
QUOTE(orhan11 @ May 16 2005, 11:41 PM)
Bu konu onemli bir konudur...

Bu basligin gum'e gitmemesi gerekiyor.. Ozellikle,"siz sadece Islam'a dusmansiniz" diyenler icin,ornek bir baslik olmasi gerekir diye dusunuyorum...

Tesekkur ederim orhan11 abi , ateizm boyle olmali zaten bizim muslumanlarin bir cogu hristiyan gibi inaniyorlar fakat farkinda bile degiller, bende son donemde bunlari arastiriyorum nede olsa burasi Ateizm ve Din sitesi.

Tabiki cogunlukla ateistler yasadigi ulkedeki dini elestiricekler ilk larak ancak yeri geldigi zaman budizm, tasavvuf islami, sia, yahudilik ve hristiyanlikda tartisilmali.
KARUN
Bir alinti,

--------------------------------------------------


Hemen çok önemli bir nokta dikkatimizi çeker: Kuran Hristiyanlıktaki Üçlü Birlik inancını üç ayrı tanrı olarak anlatmaktadır. Hatta söz konusu üç tanrının Baba Allah, İsa, ve İsa'nın annesi Meryem olduğunu yazmaktadır. Halbuki Kuran'da iddia edilenin aksine Hırıstiyanlar böyle bir teslise asla inanmamışlardır. Meryem'e aşırı ve yanlış saygı gösterenler bile Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'tan oluşan bir üçlü birliğe inanıyorlar. Ama mezheplerin inandıkları bir yana Kutsal Kitap'ta böyle bir saçmalık yer almaz Tersine, erkeğe varmamış olan Meryem, kendisinden doğacak olan Mesih'le ilgili haber aldığında şöyle dedi: "Canım Rab'bi ulular; ruhum, Kurtarıcım Tanrı sayesinde sevinçle coşar. Çünkü O, sıradan biri olan kuluyla ilgilendi... Güçlü Olan, benim için büyük işler yaptı. O'nun adı kutsaldır" (Luka 1:46-49).
BU KONULARI ORJİNAL SÖZLERİN İÇ ANLAMINDAN ÇALIŞMAM GEREK! AMA GENEL UYUMLUYSA, PARÇA DA BÜTÜNE UYUMLU OLMALIDIR DERİM. İSAMESİH İNANINDA AYKIRILIK GÖRMÜYORUM VE İNANIYORUM.
Tanrı'nın tekliği ve üçlü birliği konusunda bazı çelişkilerin böyle yanlış anlamalardan kaynaklandığı kesindir. ÇOK DOĞRU Bu konuda Kuran ile Kutsal Kitap arasında çok büyük ve çok önemli fark vardır.FARKI YARATAN YORUMCULAR VE ANLAMLANDIRICILAR ÇOKTUR.

Bu konu dahilinde Kutsal Ruh'un kimliği geçiyor. Kısaca Kutsal Kitap'a göre Kutsal Ruh (Ruhülkudüs), Tanrı'nın kendi ezeli-ebedi Ruhu'dur ve Kitap boyunca O'ndan bu şekilde söz edilir. Ama Kuran'da geçen "Rûhü'l-Kudüs" ismi (Nahl/16:102; Bakara/2:87, 253) genellikle melek Cebrâil olarak yorumlanmaktadır. Aslında bazı ayetleri bu şekilde yorumlamak çok zordur. Örneğin Secde/32:9'da Âdem'i "şekillendirip rûhundan ona üfleyen" Allah'tan söz edilir (Ayrıca bkz. Hicr/15:28-29; Sad/38:72). BUNLAR ESRARLI KONULAR
KARUN
haci

Hristiyanlık ne zaman trinitiden monoteizme geçmiştir? Geçmiş midir?Bütün sorun budur. Bu ilginç melodramın ayrıntılarını yazmaya devam edeceğim


chok guzel yazilar devamini bekliyorum abi.
haci
Evet Karun kardeşim.. Biraz daha devam edeceğim. Eski notlarımı gözden geçiriyor ve onları tazeliyorum.. Biraz zaman alabilir...
*******************************************

Baba ve Oğul kavramları ile ilgili hararetli tartışmaları Arius’un başlattığı söylenebilir. Arius son derecede karizmatik, yakışıklı, güzel konuşan, nezih, yumuşak ve etkileyici bir ses tonuna sahip, ciddi ama melankolik görünüşlü İskenderiye’li bir papazdır. Aynı kilisenin bişopu olan Alexander ile Arius arasında, Arius’un meydan okumasından sonra başlayan ve İsa’nın Tanrısallığını konu edinen ilginç bir konu tartışılmaktadır. Alexander Arius’un düşüncelerini tam olarak reddetmemektedir ama, onları onaylamak da istememektedir. Arius şu soruyu sormaktadır?

İsa nasıl olur da Baba Tanrı gibi bir Tanrı olabilir?

Aslında Arius İsa’nın kutsallığını reddetmemektedir. Onun için “Güçlü Tanrı”, “Mükemmel Tanrı” terimlerini kullanmaktadır. Ancak Arius İsa’nın doğal bir Tanrı olduğuna inanmamaktadır. İsa’nn birçok kereler Baba’nın kendisinden büyük olduğunu söylediğinden bahsedilmektedir. O halde İsa yaratılmamış doğal Tanrı olamaz.

Bişop Alexander ve çok güvendiği parlak genç yardımcısı Athanasius, Arius’un bu oldukça provakatif sorularını, tarafları tatmin edici bir şekilde yanıtlamanın mümkün olmadığını anlamakta gecikmezler. Arius açıkca İsa Tanrısal güçlere sahip olabilir ama, Baba Tanrı gibi bir Tanrı olamaz, demektedir. Arius bu Tanrı işine aklını takmıştır bir kere ve duracağa, susacağa hiç benzememektedir. Oldukça etkili bir propagandacı kişiliği ve elinde olanakları da olduğu için, tek ve gerçek bir Tanrı aramaya başlayan Arius’u kilise susturamamaktadır. Bir süre sonra bütün İskenderiye halkı Tanrı konusunda bişopları sorguya çekmeye başlamıştır bile. Ayrıca Baba Tanrı ve İsa arasındaki ilişki ile ilgili haberler, Orta Doğu’ya yayılmış, yörenin bütün sakinleri bu ilişkinin doğasını tartışmaya başlamıştır. Bu tartışmalardan rahatsız olan İmparator Constantine sonunda İznik’de kilise meclisini bir araya getirmeye karar vermiştir. Bugünün Hristiyan’ları Arius’u bir münafık olarak görürler. Oysa İznik toplantısından önce Arius Hristiyan çoğunluk tarafından asla öyle kabul edilmemiştir. Daha doğrusu kimse Arius’a düşüncelerinin yanlış olduğunu söylememiştir. İznik toplantısında meclis onun lehine de karar alabilirdi.

Devam edecek....

HACI
haci
Arius’un iddiaları yeni değildi. Origen’in de Hristiyanlığı, benzer bir doktrine sadık kalarak öğrettiği bilinmektedir. Ancak Arius’un zamanında İskenderiye’deki aydın tabakanın yapısı değişikliğe uğramıştır. Origen’in öğretilerine artık değer ve önem verilmemektedir.

İlk Hristiyanlık Yunan felsefesinin etkisi altındaydı. Bazı Tanrısal yaratıklar vardı ve Tanrı’ın mekanı ile dünya arasında çeşitli kademeler mevcuttu. Bu eski Yunan görüşüne göre Tanrı dünyayı primordial (çok ilkel, ilk) bir kaosdan kurtararak yaratmıştı. Arius, Alexader ve Athanasius’a göre ise Tanrı dünyayı kaosdan değil, yokluktan yaratmıştır. Buna Latince “ex nihilo” denmektedir. Bu yaklaşım açıkca bir devrimdir. Bu demektir ki bu dönemde o zamana kadar temel olarak kabul edilen doktrinlerden biri değişmiştir.

Böyle bir değişikliğin İslam için ne kadar garip karşılanacağı ortadadır. Günümüze dek İslamsal ilkelerin (dogmaların) hiç birinde evrensel bir değişiklik olmamıştır. İslam’sal eğilim, Şiilik ve birkaç mezhep dışında, değişmeden ve çoğunluğu kaybetmeden, günümüze kadar ulaşmıştır. Bazı ilkelerin yorumlarında ve uygulanmalarında farklılıklar ortaya çıkmıştır (ilk dört mezhep veya ekol gibi) ama, temel ilke olan Allah’la ilgili kavramlar asla değişmemiştir. Çünkü kitabı en son şeklini aldıktan sonra bir daha değişmemiştir.

Tanrı’nın dünyayı nasıl yarattığı Hristiyanlıkta sağlam temeller üzerine inşa edilmemiş, önce Yunan kökenli bir felsefe ile açıklanmaya çalışılmış, o artık işe yaramayınca yerini zamanın çağdaş felsefesine terketmiştir. Yani kaosdan yaratılmayı “Ex Nihilo” denen yoktan yaratılmak almıştır.

İslam'da böyle radikal bir kavram değişimi yoktur.

HACI

Devam edecek...
Bu basit görünüm sadece metinlerden oluşur. Resim ve Daha Fazla Bilgi Görmek İçin Forumun Normal Haline Geçmeniz GerekmektedirBuraya Tıklayın.