ALINTI
SÜMEROLOG PROF. DR. MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ'I 25 AVUKAT TEMSİL ETTİ
Alkışlarla beraat!
İlmiye Çığ, kitabında türbanla ilgili görüşlerini aktarırken Sümer geleneklerine atıf yaparak kullandığı 'camilerde aşk odası kurulması' yönündeki ifadeler nedeniyle yargılanıyordu. Çığ'a beraat ettiği ilk duruşmada sivil toplum örgütleri destek verdi
NEZİH GÜROL, HALUK ATALAY İstanbul
Türkiye'nin ilk Sümerologlarından Prof. Dr. Muazzez İlmiye Çığ (92), "Vatandaşlık Tepkilerim" adlı kitabında türban konusundaki görüşlerini dile getirirken Sümer geleneklerine atıf yaparak camilerde aşk odası kurulması yönündeki ifadeleri nedeniyle yargılandığı davanın ilk duruşmasında beraat etti.
Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki dünkü duruşmaya, "halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılamak"la suçlanan Çığ ile, birlikte yargılandığı Analiz Basım Yayın Limited Şirketi'nin sorumlu müdürü İsmet Öğütücü katıldı. Çığ'ı, eski Devlet Bakanı Önay Alpago'nun da aralarında bulunduğu 25 avukat temsil etti.
'Dul değil, bekârım'
Kimlik tespiti sırasında hâkim İrfan Uncu, Çığ'ın medeni durumu için kâtibe "dul" dedi. Bunun üzerine Çığ'ın "Dul artık kullanılmıyor galiba. Bekâr" demesi salonda gülüşmelere neden oldu. Bu uyarı üzerine medeni durumu tutanağa "bekâr" olarak kaydedilen Çığ'a Uncu, "Kitabında eşinden bahsettiği için öyle söylediğini" belirtti.
Çığ savunmasında, "Ben Atatürk ilkelerine sahip aydın bir kişiyim. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik edecek zihniyete sahip değilim. Bu nedenle suçlamayı asla kabul etmiyorum" dedi.
Suçlamaları kabul etmeyen sorumlu müdür Öğütücü de, "Bu mektupların çeşitli yayın organlarında yayımlandığı aşamada ve tarihlerde hiçbir şekilde dava açılmamıştır" diye konuştu.
Suç unsurları oluşmadı
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Akıllı, mütalaasında, "Kamu güvenliğinin bozulması tehlikesinin somut olgulara dayanılarak varlığının tespiti gerekmektedir. Sanıkların eylemlerinde bu tür bir tehlikenin gerçekleşmediği kanaatindeyiz. Bu itibarla unsurları oluşmayan bu suçtan her iki sanığın da beraatını istiyoruz" dedi.
Hâkim Uncu da, "Yazılarında yer alan önemli şahsiyetlere gönderdiği mektuplarında halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama suçunun unsurlarının mevcut olmadığından" Çığ'ın beraatına karar verdi. Yayıncı Öğütücü de "5187 sayılı yasanın 11. maddesi gereğince sorumluluğu olmadığı" gerekçesiyle beraat etti.
Güvenlik önlemleri
Duruşmayı kızları Esin Çığ ve Yuli Weston'la katılan Çığ'a, adliye dışında yüzlerce kadın ve çeşitli sivil toplum kuruluşu üyeleri destek verdi. Duruşmaya gelenler, Beyoğlu Adliyesi girişindeki arama noktalarından güvenlik kontrolünden sonra içeri alındı.
Kalabalık arasında bulunan Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi basın sorumlusu Sevgi Erenerol da "Biz Türkiye Cumhuriyeti'nin sonsuza kadar yaşatılmasını isteyen bir kurumuz. Türk bilimci bir kadına çalışmalarından dolayı dava açılmasını doğru bulmuyorum" dedi.
Dünyanın gözü bu duruşmadaydı
DIŞ HABERLER SERVİSİ
Dünyanın en önemli Sümerologlarından 92 yaşındaki Muazzez İlmiye Çığ'ın "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek ve aşağılamak" suçundan dün yargıç önüne çıkmasına uluslararası haber ajansları büyük ilgi gösterdi. Reuters, Associated Press (AP) ve Fransa Basın Ajansı (AFP) sık aralıklarla geçtiği haberlerle, duruşma hakkındaki gelişmeleri abonelerine duyurdu.
Amerikan AP ajansı, Çığ'ın düşüncelerini ifade ettiği için Türkiye'de yargıç karşısına çıkan son kişi olduğunu vurgulayarak, Çığ'ın mahkemede söylediği "Ben bir bilim kadınıyım... Kimseyi aşağılamadım" sözlerine yer verdi. AFP de haberinde Çığ'ın beraatını "92 yaşındaki Türk akademisyen başörtüsü davasından aklandı" diye duyurdu. İngiliz Reuters ise davanın Türkiye'de ifade özgürlüğü konusunda bir diğer test olmasına dikkat çekti.
Alkışlarla beraat!
İlmiye Çığ, kitabında türbanla ilgili görüşlerini aktarırken Sümer geleneklerine atıf yaparak kullandığı 'camilerde aşk odası kurulması' yönündeki ifadeler nedeniyle yargılanıyordu. Çığ'a beraat ettiği ilk duruşmada sivil toplum örgütleri destek verdi
NEZİH GÜROL, HALUK ATALAY İstanbul
Türkiye'nin ilk Sümerologlarından Prof. Dr. Muazzez İlmiye Çığ (92), "Vatandaşlık Tepkilerim" adlı kitabında türban konusundaki görüşlerini dile getirirken Sümer geleneklerine atıf yaparak camilerde aşk odası kurulması yönündeki ifadeleri nedeniyle yargılandığı davanın ilk duruşmasında beraat etti.
Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki dünkü duruşmaya, "halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılamak"la suçlanan Çığ ile, birlikte yargılandığı Analiz Basım Yayın Limited Şirketi'nin sorumlu müdürü İsmet Öğütücü katıldı. Çığ'ı, eski Devlet Bakanı Önay Alpago'nun da aralarında bulunduğu 25 avukat temsil etti.
'Dul değil, bekârım'
Kimlik tespiti sırasında hâkim İrfan Uncu, Çığ'ın medeni durumu için kâtibe "dul" dedi. Bunun üzerine Çığ'ın "Dul artık kullanılmıyor galiba. Bekâr" demesi salonda gülüşmelere neden oldu. Bu uyarı üzerine medeni durumu tutanağa "bekâr" olarak kaydedilen Çığ'a Uncu, "Kitabında eşinden bahsettiği için öyle söylediğini" belirtti.
Çığ savunmasında, "Ben Atatürk ilkelerine sahip aydın bir kişiyim. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik edecek zihniyete sahip değilim. Bu nedenle suçlamayı asla kabul etmiyorum" dedi.
Suçlamaları kabul etmeyen sorumlu müdür Öğütücü de, "Bu mektupların çeşitli yayın organlarında yayımlandığı aşamada ve tarihlerde hiçbir şekilde dava açılmamıştır" diye konuştu.
Suç unsurları oluşmadı
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Akıllı, mütalaasında, "Kamu güvenliğinin bozulması tehlikesinin somut olgulara dayanılarak varlığının tespiti gerekmektedir. Sanıkların eylemlerinde bu tür bir tehlikenin gerçekleşmediği kanaatindeyiz. Bu itibarla unsurları oluşmayan bu suçtan her iki sanığın da beraatını istiyoruz" dedi.
Hâkim Uncu da, "Yazılarında yer alan önemli şahsiyetlere gönderdiği mektuplarında halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama suçunun unsurlarının mevcut olmadığından" Çığ'ın beraatına karar verdi. Yayıncı Öğütücü de "5187 sayılı yasanın 11. maddesi gereğince sorumluluğu olmadığı" gerekçesiyle beraat etti.
Güvenlik önlemleri
Duruşmayı kızları Esin Çığ ve Yuli Weston'la katılan Çığ'a, adliye dışında yüzlerce kadın ve çeşitli sivil toplum kuruluşu üyeleri destek verdi. Duruşmaya gelenler, Beyoğlu Adliyesi girişindeki arama noktalarından güvenlik kontrolünden sonra içeri alındı.
Kalabalık arasında bulunan Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi basın sorumlusu Sevgi Erenerol da "Biz Türkiye Cumhuriyeti'nin sonsuza kadar yaşatılmasını isteyen bir kurumuz. Türk bilimci bir kadına çalışmalarından dolayı dava açılmasını doğru bulmuyorum" dedi.
Dünyanın gözü bu duruşmadaydı
DIŞ HABERLER SERVİSİ
Dünyanın en önemli Sümerologlarından 92 yaşındaki Muazzez İlmiye Çığ'ın "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek ve aşağılamak" suçundan dün yargıç önüne çıkmasına uluslararası haber ajansları büyük ilgi gösterdi. Reuters, Associated Press (AP) ve Fransa Basın Ajansı (AFP) sık aralıklarla geçtiği haberlerle, duruşma hakkındaki gelişmeleri abonelerine duyurdu.
Amerikan AP ajansı, Çığ'ın düşüncelerini ifade ettiği için Türkiye'de yargıç karşısına çıkan son kişi olduğunu vurgulayarak, Çığ'ın mahkemede söylediği "Ben bir bilim kadınıyım... Kimseyi aşağılamadım" sözlerine yer verdi. AFP de haberinde Çığ'ın beraatını "92 yaşındaki Türk akademisyen başörtüsü davasından aklandı" diye duyurdu. İngiliz Reuters ise davanın Türkiye'de ifade özgürlüğü konusunda bir diğer test olmasına dikkat çekti.
Duruşmaya gelemedim ama, kalbimle o duruşmadaydım...
Hangi embesil zihniyetin, Muazzez Öğretmeni dava ettiği hepinizin malumu...Bu davadan beraat edilmesi önemli değil..önemli olan ve üzerinde ısrarla düşünülmesi gereken husus, BU DAVANIN AÇILMIŞ OLMASIDIR....Böyle bir davanın açılmasına kimler, neden ihtiyaç duymuştur???...
Bu zihniyettteki insanların üzerine gidilmeli ve peşleri bırakılmamalıdır..Kuyruklarını kıçlarına dolayarak kaçmalarına izin verilmemelidir...O kıça , hak ettiği şekilde yanıt verilmelidir...ve bu yanıt da acıtmalıdır...