Tam Forum Görünümü: Ahmed Hulusi
Ateistforum > FORUMLAR > ATEİSTFORUM
zarathustrajr
Çoğunuz adını duymuşsunuzdur.Tanrı yoktur diyen,sevap günah kavramlarını doğa kanunları gibi anlatan,cennetin galaksi cehennemin güneş olduğunu belirten,yazılarında kuantum fiziğinden genetiğe,astronomiden astrolojiye kadar çeşitli konuları bir pota içinde eritmeye çalışan 30 civarında kitap yazmış bir modernist şeyh ahmed hulusi...Her ne kadar kendisi şeyh vs. kavramları kabul etmeyip kendine yazar dese de çevresinde dediğinden çıkmayan,ağzından çıkacak bir cümle lafa bakan çok sayıda insan olduğu bir gerçek.Kendisine bağlı insanların çoğu küçüklükte dini yönden pek telkin almamış,eğitim düzeyi yüksek,klasik müslüman imajından oldukça farklı kişiler.Evde işte ellerinden tesbih düşmez.Zira zikir yapınca onlara göre %5-10 kapasiteyle çalışan beyin fırlıyor %30 lara.Hepsi üstün beyinliler smile.gif Sonra kadınların tamamına yakını başını örtmez.Yani klasik anlayıştan oldukça farklılar.Dolayısıyla böyle bir yazarın böyle bir sitede hakettiği ilgi ve tepkiyi görmediği kanısındayım smile.gif En azından harun yahya kadar tartışılmalıydı.Sitede hakkında pek birşey bulamadığım için bu başlığı açmak istedim.Kitaplarının çoğunu okumakla birlikte zaman buldukça burada alıntılar aktaracağım.Sizden de yazılarını inceleyip burada tartışmaya açmanızı bekliyorum.Tüm yazılı ve görsel çalışmalarına sitesinden beleş ulaşabilirsiniz.Ayrıca bu programı da yükleyebilirsiniz.Tüm yazıları var bunda.


Forum yönetiminden ricam bu bölümün de harun yahya başlığı gibi üst bölüme taşınması.Saygılar...
serabis


Indirilmesini istedigin dosya exe uzantili oldugu icin sildim,fakat isteyen her kez assagidaki adresten yararlanabilir
Ahmed Hulusi Web Sitesi


eger baslik gerekli ilgiyi görürse mutlaka yukariya alinir,

ama guzel bir konuya deginmissin,dedigin gibi Ahmet Hulusi ,harun yahya kadar tepki almiyor,

benim dusuncem ahmet hulusi uzerine,
kendimi bir seye inanmak mecburiyetinde hissetsem,onun ögretileri kafama daha cok yatardi.

Insanin bio enerjisini ,dini buyruklara nasil bagladigi aslinda benim icin cok interesant,
bir cok kitabini okudum ,halada okumaya devam ediyorum.
zarathustrajr
edit: ilk mesajımda linkini verdiğim kitaplar programının uzantısı exe olduğu için yöneticiler tarafından için silinmiş.Bu linkten sayfanın en alt kısmından indirebilirsiniz. http://www.ahmedhulusi.org/download/index.htm


Alıntının konusu Ahmet Hulusinin en önemli savlarından biri: Tanrı yoktur ve Allah Tanrı değildir...

http://www.ahmedhulusi.org/kitap/m_acikla.htm

Aşağıdaki yazı bu kitaptan bir alıntı.Ahmet Hulusi burada ihlas suresini yorumluyor.Vahdeti vücud teması hakim...Önce Elmalılı Hamdi nin mealinden aktarım yapalım:

112-İHLAS:

1- Kul HUvAllahu Ehad = De ki; O Allah bir tektir.

2- Allahus Samed = Allah eksiksiz, sameddir (Bütün varlıklar O'na muhtaç, fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildir

3- Lem yelid ve lem yuled = Doğurmadı ve doğurulmadı

4- Ve lem yekün leHU küfüven ehad = O 'na bir denk de olmadı.

***

İŞTE "KUR`ÂN"DAKİ "ALLAH" TÂRİFİ

Evet, şimdi "İHLÂS" Sûresinde bize anlatılan Hazreti MUHAMMED`İN açıkladığı “ALLAH”ı özetle tekrar edelim...

Bakalım bizim kafamızdaki «TANRI» anlayışı ile Kur`ân-ı Kerîm`de anlatılan «ALLAH» anlayışı birbirine uyuyor mu?..

«ALLAH», "AHAD" oluşu dolayısıyla, sınırsız - sonsuz, zerrelere cüzlere ayrılmaktan beridir...

“ALLAH”, "SAMED" oluşu dolayısıyla öyle bir tümel varlıktır ki, ne kendisine bir varlığın girmesi veya katılması söz konusu olabilir; ne de kendisinden ikinci bir varlığın çıkışı, meydana gelişi!.. Hiç bir eksiği, noksanı ve bu yüzden de bir şeye muhtâciyeti düşünülemeyecek olandır “ALLAH”!..

«ALLAH», "LEM YELİD" oluşu dolayısıyla, kendisinden meydana gelecek ikinci bir varlığın mevcudiyetinden sözedilemez.

«ALLAH», "LEM YÛLED" olması dolayısıyla, kendisinin meydana geldiği öne sürülecek ne bir tanrı ne de herhangi bir şey olarak, ikinci bir varlık mevcut değildir...

«LEM YEKUN LEHU KÜFÜVEN AHAD» oluşu dolayısıyla da mikro ya da makro plânda O`nun dengi, misli benzeri ikinci bir varlık yoktur... "AHAD"tır!..

Bilelim ki, İlâhiyât ile, din ile ilgili bütün konuların başlangıç noktasını «ALLAH NEDİR?» sorusunun cevabı oluşturur...

Bu sualin cevabını verenler ise, ya hayallerinde tasavvur ettikleri bir «TANRI» ya göre konuşurlar; ya da Hazreti MUHAMMED`İN açıkladığı “ALLAH”a göre düşüncelerine yön verirler..

Biz, Hazreti MUHAMMED`İN açıkladığı “ALLAH”a göre bu konunun içyüzünü göstermeye çalıştığımıza göre; gene Hazreti Muhammed Aleyhisselâm tarafından yapılan tanımlamalar ile “ALLAH”ı anlamaya çalışalım...

Ki böylece «ALLAH»ın, bugüne kadar ve günümüzde bahsedilen TANRI ile hiç bir benzerliği olmadığını vurgulayalım!..

Yukarıda anlatmaya çalıştığımız "AHAD" olan “ALLAH”, gene Hazreti Muhammed Aleyhisselâm tarafından bize ulaştırıldığına göre...

H A Y Y` dır;

A L Î M` dir;

M Ü R Î D` dir;

K A D İ R` dir;

S E M Î ` dir;

B A S Î R` dir;

K E L Î M` dir;

Evet, demek oluyor ki "AHAD" olan «ALLAH» aynı zamanda yukarıdaki isimlerle işaret edilen vasıfların da sahibidir!.

«ALLAH AHAD» dır gibi...

«ALLAH HAYY»dır; sınırsız-sonsuz, bölünmez, parçalanmaz "CAN" dır!..

«ALLAH ALÎM»dir; sınırsız-sonsuz, bölünmez, parçalanmaz «İLİM» dir!..

«ALLAH MÜRÎD»dir; boyutsal sınırsız-sonsuz, cüzlere ayrılmaz «İRADE» dir!.

«ALLAH KÂDİR» dir; sınırsız-sonsuz, bölünmez, cüzsüz, tek bir «KUDRET» tir

«ALLAH SEMλdir; sınırsız-sonsuz, bölünmez, cüzleri olmayan «VUKUF» tur!..

«ALLAH BASÎR» dir; sınırsız - sonsuz, cüzleri olmayan, bölünmeyen, mevcut tek «DEĞERLENDİRİCİ»dir!..

«ALLAH KELİM»dir; sınırsız-sonsuz, bölünmez, sayısız «MÂNÂLAR» dır!...

Evet, bu anlatımı kavramaya çalışırken şu hususa çok dikkat etmemiz gerekecektir... "AHAD" ile "HAYY"; "ALİM" ile "MÜRÎD"; "HAYY" ile "KADİR"; ve tüm kompozisyonlarla anlatılanlar hep aynı tek “ALLAH”tır!..

Yani, bütün bu anlatılanlar ile târif edilen aynı Tek "ZÂT"tır!.. O Tek "ZÂT"ın değişik vasıflarıdır özellikleridir bu isimlerle işaret edilenler...

Öyle bir, TEK "ZÂT" ki, baş-son gibi kavramlardan beri; sınırsız-sonsuz; bölünmesi, cüzlerinin varolması muhâl; sayısız manâlara sahip; sonsuz - sınırsız, cüzleri olmayan irade; sonsuz-sınırsız cüzü olmayan kudrettir; varlığının dışında ikinci bir varlık düşünülemez; içi ve dışı yoktur, merkezi özü olmaktan münezzehtir!.. Kısacası, "AHAD"tır... TEK`tir!..

İşte öyle bir «ALLAH»tır ki Hazreti MUHAMMED`İN açıkladığı “ALLAH”; O`nun dışında ya da içinde kavramı olmaksızın; bir ikincisi; ya da ikinci bir varlık, mevcut bir şey düşünülemez!..

Bu arada, konuya vukufu olmayanların düşecekleri bir hatayı önleme amacıyla, şu hususu da belirtmeden geçmeyelim...

Kur`ân-ı Kerîm`de çeşitli yerlerde «İlâhımız», «İlâhınız» gibi ifadeler geçmekte; ancak akabinde de «İLÂH»ın, «ALLAH» olduğu vurgulanmaktadır...

Peki bu duruma göre, «ALLAH»ın, bir «İlâh» yani «tanrı» olduğu ileri sürülemez mi?

Sürülemez!..

Bu gibi tanımlamalar, «İlâh»a yani «tanrı»ya tapanlara yapılan açıklamalardır.

Yani onlara denilmektedir ki...

«Sizin, İlâh sandığınız, tanrI dediğiniz şey mevcut değildir; gerçekte var olan SADECE “ALLAH”tır!.. Sizin ve bizim «İlâh»ımız hep aynı ve tektir... Ve dahi o da “ALLAH”tır..»

Evet, bu açıklamalardan gaye, o kişilerin belirli bir «tanrı» varsayımından kurtulup, «ALLAH»ı idrak etmeye çalışmalarıdır...

Zira, Kur`ân-ı Kerîmde, şayet dikkatle tetkik edilirse görülecektir ki, bu tür hitaplar hep «müşriklere», yani "ALLAH" kavramı dışında bir «TANRI» varsayıp, ona tapanlara yapılmaktadır... Ta ki, onlarda mevcut olan, «İlâh-Tanrı» varsayımı, «ALLAH» anlayışına dönüştürülsün...

***

Alıntı bu kadar...
zarathustrajr
Konu:İlahi adalet kavramı ve dünyadaki eşitsizlik

Çeşitli kitaplarından derleme yapıp aktarıyorum:



Esasen burada çok önemli bir bakış yanlışı var!.. Onu açıklamaya çalışayım..

Biz, hep çoktan TEK`e bakarak sorunları çözmeye çalışıyoruz.. Oysa bu yoldan soruları cevaplamak, kesinlikle mümkün değildir!.. Çıkmaz sokaktır bu bakış açısı!.

Sen varoldun da, daha sonra senin için, herhangi bir takdirde bulunuldu, değil!. Olayın gerçekleşmesinde bu tarz tamamen geçersizdir!.

Gerçek şu ki...

ALLAH, ortaya çıkmasını dilediği özelliklerini esmâsıyla âşikâr kıldı.. Sonra da o âşikâr kılınan mânâya bir isim verildi... Meselâ senin ismin!..

Yani, gerçekte takdir edilen mânâlar toplamı vardır; o mânâlar toplamına sen "ben" dersin!.. Oysa "ben" diyen, o mânâlar toplamıdır!..İsmin ise sadece bir yakıştırma!..

Bunu anlayamıyorsak, idrak edemiyorsak şartlanmalarla papağan gibi tekrarlayıp duralım..

"Yaa! Bana para verdi de, o`na vermedi, o`na verdi de bana vermedi!."

Buna gelene kadar, o kadar çok sual var ki!...

Bir kere, seni Türkiye,de doğurdu, ötekini Amerika`da, diğerini Afrika`da kabilelerin ortasında doğurdu, dünyaya getirdi...

Daha Dünya`ya gelişinde eşitlik, adalet diye bir olay yok ki!... Senin anladığın mânâda adalet olsun! Ama... Allah`ın "Adl" olması başka, senin anladığın adalet başka!...

"ADL", hakkını vermektir!.. Kişi hangi programla hangi amaca yönelik yaratılmışsa, yapısının gereğini alır; ki bu da ona "âdil" davranılmasıdır!.. Allah adaleti budur!.. Yoksa herkese eşit dağıtılan bir şey, anlamında değil!..

Bu konuda Hz. Ömer`in olayı meşhurdur:

Beytül maldan -hazineden- insanlara birşeyler dağıtılacak.. Sorar oradakilere Hz. Ömer:

-Size Allah adaletiyle mi dağıtayım, yoksa Ömer adaletiyle mi?

Hz. Ömer adaletiyle meşhur!.. Ama gene de Ömer adaleti Allah adaleti yanında ne ifade eder ki?...

-Allah adaleti üzere dağıt bize ya Ömer!.. demişler..

Hazreti Ömer de başlamış kimine çok, kimine az olmak üzere eline geçtiği gibi dağıtmaya!...

Hemen itiraz gelmiş hepsinden:

-Ya Ömer bu ne biçim dağıtmaktır?... Kimimize az, kimimize çok!.. Biz eşitlikte hata olmasın diye "ALLAH ADALETİ" istedik... Sense hepten eşitliği kaldırdın ortadan..?

Hz. Ömer gülmüş:

-Eğer siz Ömer adaleti isteseydiniz, ben bunu hepinize eşit taksim edecektim... Çünkü ben içinizi bilemem; neyi ne kadar hakketmiş olduğunuzu bilemem!..

Ama siz "ALLAH ADALETİ" istediniz!..

Allah adaletinde, herkes payına ne düşerse ona razı olmak zorundadır!.. Allah, herkese, dilediği ve takdir ettiği kadarını verir; ki bu da onun "hakkettiğidir"!.. Allah herkese hakkettiği kadarını verir, ki Allah`ın "Adl sahibi" olmasının anlamı da budur!.." der..

Seni, zengin, âlim babadan dünyaya getiriyor, ötekini fakir, cahil babadan meydana getiriyor. Yani, işin bu yönüne gelene kadar, sen doğuştan bir kere bak olaya!... Yani, doğuşta eşitlik yok!..

Dolayısıyla böyle bir eşitliği hiç arama!...

Sen, sadece kendi içinde bulunduğun şartlar içinde kendini en iyi şekilde kullanmağa, şu verilmiş beyin nimetini en güzel, seni hedefe yaklaştıracak en iyi bir biçimde kullanmağa bak!...

Bizim yapacağımız olay bu!... Bu yolda ne çalışma yaparsak, çünkü Âyet-i Kerime çok sarih:

"İnsan için kendi çalışmalarının getirisinden başka bir şey yoktur"!.

Dikkat ediniz!...

İnsanın kendi çalışmasının ona getireceği bir takım neticelerden başka bir şey, insan için mevzuubahis değildir, diyor.. Yukarıdan, havadan gelecek bir şey yok!... (kaynak : kendini tanı)

/

Adl, bazen halk arasında cezalandırma hâli ya da mahalli, bazen de korkutma mahalli olarak bilinir. Oysa "ADL", hakkedenin hakkını vermedir. Herkese, hakkettiği hakkını vermenin adı “Adl”dir!..

Kim neyi hakketmiş ise, o hakkettiğini aldığı zaman adalet yerine gelmiştir.

Halbuki, sanılır ki, herkese eşit davranmak adalettir!.. Bu yanlıştir. Hakkını, hakkettiğini vermemek zûlümdür!..

“Allah adl" sahibidir”, demek, herkese hakkettiğini verir demektir!..

Bunu bir diğer şekilde, şöyle de ifade edebiliriz:

Herkes ne iş için varedilmiş ise; hangi ismin mânâsının açığa çıkmasına vesile olmak üzere varedilmiş ise; O ismin gereklerini hakketmiş demektir!..işte bu mânâda adalet, onun hakkettiklerini almasıdır!..

Herkese eşit dağıtma, "eşitlik" olarak, adaleti anlayanlar, bu konuda kesinlikle büyük bir yanılgı içindedirler!..

Kâinatta "eşitlik" mevcut değildir!.. Kâinâtta "eşit" iki varlık mevcut değildir!..

Herkesin aklı, fikri, idrâkı, kavrayışı, evi-barkı, çoluğu çocuğu farklı farklıdır. Bütün bu sebeplerle de eşitlikten sözedilemez.

Ayrıca insanlar, ellerinde olmayan şeyden dolayı da suçlanamaz.

Kimse, dünyaya gelirken, bedenini, ailesini, yaşayacağı çevreyi, toplumu, aklını vesaireyi seçmemiştir!.. Herkes, kendi hakkında takdir edileni yaşamak mecburiyetindedir.

Varolurken, hangi şeyi seçmedesin ki, varolduktan sonra da seçebileceksin?..

Adl’in gerçek anlamını kavrayabilmek için, olaya mutlaka Hak’kın indinden bakmak mecburiyeti vardır.

Madem ki Allah, kendi esmâsının mânâsını seyretmek üzere âlemleri var etmiştir; bu takdirde her varettiğinin hakkını da, varediş gayesine uygun olarak verecektir.

İşte budur adalet!..

Ancak burada gözden kaçmaması gereken bir husus vardır;

"Rahmetim gazâbımı geçmiştir" ve "Rahmetim her şeyi kuşatmıştır"

buyrulmaktadır...

"Rahmet" her şeyde "EŞİT" olarak mevcuttur. Her şeyde "EŞİT" olarak mevcut bulunan bu rahmet nedir?..

Her şey varlığını Allah`ın esmâsı’ndan aldığı için; her varlığı kuşatan "Rahmâniyet" mertebesinin eseri olarak, Hak’kın zâtı ve esmâsı ile kâim varlıklar oldukları için, hepsi de Hak’kın rahmetine "eşit" bir biçimde sahip olmuşlar; yâni, "rahmet"ten yaratılmışlardır!.

Bir kimsenin "rahmete nâil olması” demek, o "rahmet" ile varolmuş olduğunun bilincine ermesi demektir.

Herkes, kendi zâhir olan esmâsı yönünden rahmete nâil olmuştur. Zâtı itibariyle de, ilâhî Zât ile kâimdir ki, bir diğer zâtî rahmet de budur. Bunların her ikisi de umûmi rahmettir... (kaynak: sistemin seslenişi)

/

Algılamakta olduğumuz her şey, Allah’ın ilmi, dilemesi ve kudretiyle meydana gelmektedir!. O’nun dilemesi dışında hiç bir birim hiç bir şey dileyemez!. Hakîm olan olan Allah, her olayı bir hikmetle ve yerli yerinde olarak oluşturmaktadır; biz onu yersiz veya yanlış olarak nitelendirsek dahi!.

Allah’ın muradı ne?… İkinci olarak bunu çok iyi anlamak zorundayız!..

Allah ismiyle işaret edilen ve Âlemlerde tasarruf sahibi olan Zât, her an dilediğini tüm varlıklar adı altında ortaya koymaktadır; ve kendisine soru sorabilecek, kendi dışında ikinci bir varlık da mevcut değildir!.

Yaratmış olduğu sistemde geçerli anayasadaki en başta gelen kanunlardan biri, “güçlü olan kazanır”dır. Güçlü kıldığı, daha güçlü ile karşılaşıncaya kadar kazanmaya devam eder!.. Çünkü “Kudret” sıfatı vardır, “acz” sıfatı yoktur!.

Her varlığın gücü ilminden kaynaklanır.. Her varlık, aklı kadar ilim sahibidir.. Her türün kendine özgü akıl düzeyi olduğu içindir ki, türler birbirlerini akılsız sanırlar!. Her akıl, kendi kapsamı içindekini de, dışındakini de “akılsız” nitelendirir!.

Oysa Allah, dilediklerinin oluşması için, her bir birimi, hangi amacını gerçekleştirsin diye yaratmışsa, ona, bu amaca göre hakkettiklerini verir; ve bu da “Allah’ın adaleti” denen şeyin ta kendisidir! Bu yüzdendir ki, evrende, ne geçmişte ne de gelecekte gerçek anlamda zulüm kesinlikle mevcut değildir!. Herkes ve her birim yaratılış amacına göre hakkettiğini, her an almaktadır!.

Öyle ise, eğer biz, hayalimizde yarattığımız “Tanrı” kavramından arınıp, “Allah” ismiyle işaret edilen Zât’ı tanımak istiyorsak, O’nun kendi varlığıyla var kıldığı bu âlemleri ve sistemini “OKUMAYA” çalışmak zorundayız!.. Yani eserlerinden, o eserleri meydana getireni tanıma yoluyla!.

Ki böylece “Allah”ı tanımanın yolu bize açılsın!. (kaynak: islam)

/





pergel
Çaktırmadan din derslerine mi başladık?

Allahı tarif için söylenen her söz sadece söyleyenin hayal gücünden çıkma, hayali bir varlığın tarifidir.

"Allah şöyledir, demek ki böyledir" şeklinde bir cümle, önermesi ve çıkarımı aynı kaynaktan olan bir cümledir ve hiç bir felsefi ve mantıksal değeri olmadığı gibi, elbette bilim dışıdır, inanca yöneliktir.

E, zaten dinden ve Allahtan bahsediyorsan, inançtan bahsediyorsundur. Kafa karıştırmaya çalışılarak Allah kavramını dayatmaya yönelik çabalar.

Adnanın ve Saitin müritlerinden çekiyoruz, bir de bununkilerle mi uğraşacağız artık?
Pante
Bir dönemler Ahmet Hulusi'nin Ruh-İnsan-cin, insan ve sırları gibi ilk kitaplarından etkilenmiştim. İlerici ve bilimsel bir yaklaşım sunuyordu.
Fakat son dönemlerde bu anlayıştan uzaklaştığını düşünüyorum.
"Allah'a Tanrı denemez" diyerek saçmalamış ve gericiler kervanına katılmıştır.
Muhammed bile Tanrı demişken, "Nasıl çağırırsan çağır" diye kur'an'da yazarken, bunlar Arap milliyetçiliğine hizmeti vazife ediniyorlar.
O dönem çok tanrılı din olduğu için sadece "ilah" yani tanrı demek bir anlam ifade etmezdi. Çünkü hangi tanrıdan bahsedildiği belirsiz olurdu. Her tanrının ayrı bir ismi vardı ve muhakkak şekilde tanrının ismini söylemek gerekirdi. Şimdi Tanrı da dense, god da dense tek tanrı anlaşılıyor.
haci
Ahmet Hulusi Adnan Oktar gibi sapık bir sahtekar olmayabilir..
Ama bize sünnetullah yalanını kakalamaya çalıştığı için, o da bir tür sapık ve sahtekardır..
İslam'ı tanımamız için bize sıfırdan başlamamızı, sünnetullahı ve Allah'ın iyi anlamamızı tavsiye ediyor..
Biz bu kavramları biliyoruz..
Bildiğimiz için reddediyoruz..
Ahlakını beğenmediğimiz bir peygamber bozuntusunu mu taklit edeceğiz?
Ne idiğü belirsiz bir Allah'a mı tapacağız..
Bunlar boş işler arkadaşlar..
Ahmen Hulusi kardeşimiz boş işlerle uğraşıyor..
Yazıdığı kitapları okumak zaman kaybıdır..
Bu adamın görüşlerinden hiç birisini tartışmak istemem..
Çünkü onlar abesle iştigal etmekten başka bir şey değil..

HACI
zarathustrajr
Arkadaşlar yolladığım yazılardaki amacım lütfen yanlış anlaşılmasın.Sadece ateist vizyonuyla eleştiri ve yorum bekliyorum.Bana göre dini verileri,bilimi vs. kullanıp açıkladığını iddia ederek etrafında insan toplayan bir adamın yorumlarını eleştirmek kuru kuruya ayet hadis eleştirmekten daha değerlidir.Biri canlıdır diğeri cansız.Bundan başka bir amacım yok.Hemen bir dik bizi din dersi vermekle müritlikle itham etmiş.Ayıp&yazık...
pergel
Senin umduğun şekilde eleştiri, iletimde zaten var.
Bu adamın diğer dinci hacı hocadan söylediği farklı bir şey yok. Çünkü islami kurallar dahilinde Allah için daha farklı bir şey söylenemez. Sadece farklı kulvardan yanaştığı için farklıymış gibi algılanıyor. Oysa hep aynı teraneyi yine söylüyor. "Allah çok büyüktür, onun için de kendisinden büyük bir şey yoktur" mealinde... Mantık ve felsefeden yoksun, ön kabullerle varılan ısmarlama sonuçlar. Önermesi ve çıkarımı aynı kaynaktan, iddianın sahibinden gelen argümanlar. Klasik islam söylemleri.
Umarım biraz daha açıklayıcı olmuşumdur.
haci
Elikanlı, gaddar, zalim ve acımasız bir pedofil olan Muhammed'in yaşamını taklit etmek olan sünnetullaha imrenilmesi ve onun ideal bir yaşam olarak gösterilmeye çalışılması üzücü ve düşündürücü bir yaklaşımdır..
Ahmet Hulusi iddialarına rağmen İslam'a yeni bir açıdan bile bakmıyor..
Ben bir insanın Kur'an'ı ilahi bir kitap ve yazarını örnek insan olarak nasıl utanmadan lanse ettiğini düşünüyorum..
Tek bir neden aklıma geliyor.
O da bu kişinin ahlaksızlığından da öte, Müslüman'ların son derece saf ve bön olmaları..
Hatta İslam, Kur'an ve Muhammed konularında aptalca düşünmeleri..
Müslüman'lar basiretleri bağlanmış insanlardır..

Ahmed Hulusi ise onların üzerinden geçinen bir parazittir.

Ne derse desin, ne yazarsa yazsın bu gerçekler değişmeyecektir...

İnsanlığı bir sapığın peşinde gitmeye çağıranlar da sapıktır..
Belki ilkinden bile daha sapıktır onlar....

HACI
Antimuhammed
Ahmet hulisi geleceğin Deli Saitidir..
Kuran apaçık bir kitaptır. Kuran da anlatılan Tanrı eli kolu olan, kızan, yemin eden eski Arap Tanrılarının bütün insani özelliklerini taşıyan hayali bir kahramandır..

Şimdi bu adam böyle bir kitaptan kalkıp ''ne geçmişte ne de gelecekte gerçek anlamda zulüm kesinlikle mevcut değildir'' diyebilmesi akıllara zarardır..

Zira Kuran ın kendisi zulümden bahseder.. Cehennem başlı başına bir zulümdür..

Kendilerine savaş açılan kimselere, zulme uğramış olmalarından dolayı savaşma izni verildi. şüphesiz Allah, onlara yardım etmeye en mükemmel şekilde güç sahibidir. Onlar haksız yere ve sadece “Rab'bimiz Allah'tır” diyorlar diye yurtlarından çıkarılmışlardır... (Hac 22 / 39,40)

Nisa 24 24. (Savaş esiri olarak) sahip olduklarınız hariç, evli kadınlar (da size) haram kılındı. ...
Savaş esiri kadınlar şimdi burada zulüm görmüyor mu? Hemde Allah ın emriyle.. !!





Pante
Ateistler ve din karşıtları açısından bakış açısı Hacı'nın mesajındaki gibidir.
Elbette kategorize etmek gerektiğinde tehlikeli-zararlı görülenler içinde daha geri sıralarda olabilir ama neticede bir İslamcıdır, dincidir ve genel değerlendirme kapsamındadır.

Sadece şeriat düzeni ve gericilik karşıtları açısından yaklaşıldığında ise bakış açısı değişecektir. Ahmet Hulusi anlayışı, tercih edilen olacaktır.
Kısaca yazmak gerekirse bir müslümanın köktendinci olacağına, Nurcu olacağına, HY'cı olacağına Ahmet Hulusi çizgisinde olması daha iyidir.
Antimuhammed
Bugünün A.Hulisicileri 50 yıl sonra günümüzün Nurcuları gibi olacaktır.. Ama o zaman da dünya bugünün dünyası olmayacaktır..

Hacı, hoca yeni görüşler ortaya atar kendi zamanları içinde. Fakat o görüşler sabit kalır, hayat devam eder... Said Nursi 70-80 yıl öncesi için ozamana göre saf inananlar için makul açıklamalarda bulunmuştur. Ama onun açıklamaları günümüzde nelere mal olmuştur hepimiz görüyoruz..
haci
Atedeipan kardeşim.
Yazdıkların gayet mantıklı..
Tabii şu açıdan da bakabiliriz..
Bizim seçeneklerimiz nelerdir?
Önümüzde o kadar kötü seçenekler var ki, onların iyisi bir matah gibi duruyor..
Kötünün iyisi iyi midir?
Değildir ama, Nurcular, tarikatçılar, ahlaksız İslamcı politikacılar dikkate alınırsa, Ahmet Hulusi yeğlenebilir.

Ama sorun bizim onlardan birini seçmek zorunluğumuz olmamalıdır.
Öyle olduğu zaman sorun bize yansımakta ve sorumluluk bizlerin omuzlarına düşmektedir.

Bu nedenden dolayı bence İslam'cıların aralarında ayrım yapmamalı ve kötünün iyisini seçmemeliyiz..
Onların hepsini, kendini ılımlı İslamcı olarak tanımlayanları bile, ben hiç çekinmeden aynı kefeye koyabilirim.
Ve vicdanım hiç de rahatsız olmaz..

Ahmed Hulusi ortaya yeni bir teori atmıyor..
Yeni bir açıklama yapmıyor..
Bize İslam'ı boyayarak satmak istiyor.
Bizi kandıracağını sanıyor..
Ve Müslüman'ları kandırıyor da...
Dinlerinin güzelliklerinden dem vurarak onlara umut veriyor..
Onları cesaretlendiriyor..
Bizim Ahmet Hulusi gibi yobazlara, yalancılara, sahtekarlara değil, gerçek İslam'ı gözler önüne serecek gerçek, dürüst aydınlara ihtiyacımız var.


Selamlar..

HACI
haci
Ve bu yüzden sitesini incelemenin ve orada bulacağımız sapkınlıklara bu sayfalarda cevap vermemizin uygun olacağını sanıyorum...

HACI
haci
Bakın Muhammed için neler diyor Ahmed Hulusi...

QUOTE
Yeryüzüne gelmiş en muhteşem “BEYİN” ve sonsuzluğa uzanan en muhteşem “RUH” olan Hazreti Muhammed aleyhisselâm, acaba bize ne bağışladı?


Bize ne bağışladığını çok iyi biliyoruz..
Bize İslam'ı kakaladı..
Ama kendisi yeryüzüne gelmiş en muhteşem BEYİN midir?

Herşeyden önce Muhammed kendisini ümmi olarak tanıtan cahil bir Arap bedevisidir.
Ben onu akıllı olmaktan ziyade kurnaz bir insan olarak düşünüyorum..
Kurnaz ama, bencil ve psikopat dejenere gaddar bir katildir kendisi..

RUH'u sonsuzluğa uzanabilir..
Hitler'in ve Stalin'in de ruhları sonsuza kadar uzanacaktır..
Ama Muhammed'in başarısı, insanlığın kazandığı bir hazine değildir.
İnsanlığa bir yüktür..

Muhammed kendisini ümmi biri olarak tanıtmasının nedeni çevresini yazdıklarının ondan çıkamayacak kadar değerli olduğuna inandırmaktır.
Yalnız şiire maruz kalan Arap'lar, nesirle karşılaşınca şaşırmışlardır.
Ve Muhammed bundan yararlanmış, bir yandan kendini akılsız biri olarak tanıtarak, Kur'an'ın kendi eseri olamayacağına değinerek, etrafındaki etkilemeye devam etmiştir.

HACI
Pante
Abdullah ibn Amr ibn As (radıya’llâhu anh) şöyle dedi:

Ben Rasûlullah (salla’llâhu aleyhi vesellem)’den duydum, şöyle buyurdu:

– Allah mahlûkâtın KADERLERİNİ semâları ve arzı yaratmasından 50 BİN sene EVVEL YAZMIŞTIR!..



Bu saçmasapan hadis'e yazısında yer veren adamın niteliği belli oluyor.
Neden 50.000 sene beklediği sorusunu sormaktan aciz olan bir insanın diğer konularda yazdıkları ne derece akılcı olabilir ki?
Antimuhammed
Yine Muhammed i allan ın önünde tutan biri.. Ne diyebiliriz ki...
haci
Bakın Ahmed Hulusi Muhteşem Kaynak hakkında neler diyor.


QUOTE
MUHTEŞEM KAYNAK
“HOLOGRAFİK EVREN” gerçekliği, bildiğiniz üzere, geçtiğimiz yüzyılın en önemli bilimsel bulgularından birisi…


Holografi evren bilimsel bulgu değildir.
Kafası karışık birisinin sayıklamasıdır.
Popüler bilim mecmualarında yayınlanan kurgu bilimsel bir fantazidir.
Yalan diyemeyeceğim.. Çünkü her yalanda bir doğruluk payı vardır.
Holografi Evren'de en ufak bir doğruluk payı, en küçük bir bilimsellik yoktur..

Görüyorsunuz arkadaşlar..
Müslüman'lar nasıl kandırılıyor..

Olmayan şeyler oluyor gösteriliyor.
Fantziler ve kurgu bilimsel imgeler bilimsel olarak lanse ediliyor..

İslam'ın bilimseldir değil mi?
İşte size İslam bilimin temeli...

Yalan bile değil..

HACI
mutluizm
İmkanları olsa, kuranı değiştirip günümüze uyarlayacaklar. Ama , böyle bir imkanları yok.

Çare : Kurana yeni yorum, yeni bakış açısı, zahiri tarafından çok batıni taraflarına yönelme.



haci
Bu sahte aydınların en büyük sorunu Kur'an'dır..
Kur'an'ın değişmediği ve asla değişmeyeceği, Allah'ın Kur'an'ı koruduğu inancı bu dinin yok olmasının başlangıcıdır..
Bütün yapılacak Kur'an'daki sapkınlıkları halkın gözü önüne sermektir.
Kur'an inanılmayacak kadar ilkel ve değersiz bir kitaptır..

Ahmed Hulusi'nin Adnan Oktar'dan daha iyi veya daha bilimsel olduğunu sanmıyorum.
Al birini vur diğerine..

İki ahlaksız sahtekar Müslüman.....

HACI
deicide
"La ilahe illallah"

Türkçesi: Allah'tan başka ilah yoktur. İslam'ın temeli olan bu ifade, düpedüz Allah'ın ilah olduğunu söyler. Buna inanmayan ise, müslüman olamaz.

Ahmed Hulusi, bir çok yazısında, "Allah" sözcüğünü oluşturan elif, lam, he harflerinin ve bunların bir araya gelmesi ile oluşan sesin ortaya çıkardığı tınının mucizevi ve benzersiz özelliklerini sayfalarca anlatır. Ayrıca bu harflerin yazılışının, kağıt üzerinde yanyana gelmesinin mucizelerinden söz eder. "Allah" sözcüğünü Allah'ın yerine koyan ve Allah ile iletişim kurmanın tek yolu olarak gören bir putperestten başka bir şey değildir.

Bir putperest, yaptığı heykelin bizatihi tanrı olduğunu öne sürmez. Ona göre bu nesne, temsil ettiği tanrı ile arasındaki bir aracıdır. Ona ulaşmanın müstesna bir yoludur ve bu özellik o nesneye bir kutsallık katar. "Allah" sözcüğünü bir sözcük, aynı anlama gelen diğer sözcüklerle birlikte temsil ettiği varlığa yönlendirme yapan bir işaretten öte, kendi başına kutsal ve müstesna bir araç olarak gören ve bu sözcüğün kendisine fetişist bir tavır geliştiren anlayışın putperestlikten tek farkı, putunun elle tutulur nesnelerden değil, seslerden ve kağıt üzerindeki izlerden oluşmasıdır.

tumbled
QUOTE
Ahmet Hulusi Adnan Oktar gibi sapık bir sahtekar olmayabilir..
Ama bize sünnetullah yalanını kakalamaya çalıştığı için, o da bir tür sapık ve sahtekardır..
İslam'ı tanımamız için bize sıfırdan başlamamızı, sünnetullahı ve Allah'ın iyi anlamamızı tavsiye ediyor..
Biz bu kavramları biliyoruz..
Bildiğimiz için reddediyoruz..
Ahlakını beğenmediğimiz bir peygamber bozuntusunu mu taklit edeceğiz?
Ne idiğü belirsiz bir Allah'a mı tapacağız.............

"sünnetullah" bir sapıklık değildir. çünkü sanırım bildiğimiz "sünnet" denen şeyle (yani sünet-i muhammed) karıştırıldı.
Sünnetullah, "Allah yasaları" demektir. Dini literatür dışından kavramlandırırsak, tastamamen "doğa kanunları" demektir. ( biliyorum ki A.Hulusi'nin kastettiği budur en azından. Gazali'nin nasıl yorumladığı umrumda değil.) Yani burada doğa yasaları yani bilime tabi olmamızı söylemesi, kötü bişey olmasa gerek......

A.Hulusi hakkında şahsi kanaatim,
Diğer dini kişiliklerle kesinlinlikle karşılaştırılmaması gereken bambaşka düşünceleri var.
okuduğum yazıları bir elin parmağını geçmez. ama din konusunda benim kafada olduğunu biliyorum.
Ama duyduğum bazı söylemlerinde hatalar olduğunu düşünüyorum. galaksinin cennet, güneşin cehennem olması gibi..
ve "Allah tanrı değildir" söylemi de yanılgılı bence.. doğrusu "Allah, tanrı'dan ibaret değildir." olmalı. "El ilah" ismi, yani, tanrılık, Allah'ın bir özelliğidir, sıfatıdır. Yani Allah aynı zamanda tanrıdır da.
A.hulusi''nin Allah'a tanrı denmeyeceğini söylemesinin arap milliyetçiliğiyle alakası yoktur. Onun kaygısı sanıyorum; Allah kavramının asla geçmiş hiç bir "tanrı" imgesiyle karşılaştırılamayacağı yetersiz kalacağı olmalı..
edit: bi de ahmet baki var. Bu ikisi aynı kişi mi.. farklı kişiler mi, hiç bilmiyorum..
haci
QUOTE(tumbled @ Nov 1 2007, 09:55 PM) *
"sünnetullah" bir sapıklık değildir. çünkü sanırım bildiğimiz "sünnet" denen şeyle (yani sünet-i muhammed) karıştırıldı.
Sünnetullah, "Allah yasaları" demektir. Dini literatür dışından kavramlandırırsak, tastamamen "doğa kanunları" demektir. ( biliyorum ki A.Hulusi'nin kastettiği budur en azından. Gazali'nin nasıl yorumladığı umrumda değil.) Yani burada doğa yasaları yani bilime tabi olmamızı söylemesi, kötü bişey olmasa gerek......

A.Hulusi hakkında şahsi kanaatim,
Diğer dini kişiliklerle kesinlinlikle karşılaştırılmaması gereken bambaşka düşünceleri var.
okuduğum yazıları bir elin parmağını geçmez. ama din konusunda benim kafada olduğunu biliyorum.
Ama duyduğum bazı söylemlerinde hatalar olduğunu düşünüyorum. galaksinin cennet, güneşin cehennem olması gibi..
ve "Allah tanrı değildir" söylemi de yanılgılı bence.. doğrusu "Allah, tanrı'dan ibaret değildir." olmalı. "El ilah" ismi, yani, tanrılık, Allah'ın bir özelliğidir, sıfatıdır. Yani Allah aynı zamanda tanrıdır da.
A.hulusi''nin Allah'a tanrı denmeyeceğini söylemesinin arap milliyetçiliğiyle alakası yoktur. Onun kaygısı sanıyorum; Allah kavramının asla geçmiş hiç bir "tanrı" imgesiyle karşılaştırılamayacağı yetersiz kalacağı olmalı..
edit: bi de ahmet baki var. Bu ikisi aynı kişi mi.. farklı kişiler mi, hiç bilmiyorum..


Sünnetullah Allah'ın yasaları demek değildir. Allah'ın yolu demektir.
Aslında aynı anlama gelen sunna kelimesinden çıkmıştır.
Sünnetullah bence yanlış kullanılan bir terimdir.
Allah'ın yasaları sünnet değildir. Farzdır..
Sünnet yerine getirilmesi sevap sayılan ancak yapılsa da yapılmasa da şeriat açısından her hangi bir yaptırma gücü olmayan şeylerdir.
Bu durumda sünnetullahin Allah'ın yolu olması gerekir ki, Allah'ın yolu yoktur. Emirleri vardır. Farzlar vardır.
Bu nedenden ben sünnetullah'ı Muhammed'e atfettim.. Ama kelime olarak yanlış bir deyim olduğu bellidir.
Sünnetullah'ı doğa yasaları olarak tanımlamak doğru olmasa bile, akıllı ve kabul edilir bir tanımlamadır.
Ama doğa yasaları Müslüman'larca bilinen şeyler değildir.
Bu yüzden bence sünnetullah uydurulan bir terimdir. Ben bu terimi Orhan Hançerlioğlnun İslam İnançları sözlüğünde bulamadım.

HACI
tumbled
etimolojik olarak karmaşık, başvuru kaynağına göre değişen anlamlar...
doğru tespit etmek için hangi ipe tutunulması gerektiği bilinmezse..
anlam bulanık evet.
haci
En iyisi sünnetullah'ı Ahmed Hulusi'ye sormak..
Bence etimolojik olarak mümkün ama, Allah'a hiç yakışmayan bir terim.
Ahmed Hulusi Allah'la alay mı ediyor dersiniz?
zarathustrajr
sünnetullah kelimesi bir ayette geçiyormuş.

sünnetallahilleti kad halet min kabl ve len tecide li sünnetallahi tebdila (48-23)

elmalılı hamdi böyle çevirmiş:

23- Allah'ın öteden beri gelen kanunu budur. Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın.


bu da ahmet hulusinin yorumu

"Velen tecide lisünnetallahi tebdila.."

"Allah`ın varediş sisteminde, kanunlarında, asla değişiklik olmaz!" (48/23 )

"Doğa kanunu" da diyebileceğin sistem, o mutlak kanun koyucunun, sistem oluşturucunun dilediği bir biçimde hükmünü icra eder. (kaynak: kendini tanı)
haci
QUOTE
23. Sünnetellahilletı kad halet min kabl Ve len tecide li sünnetillahi tebdıla

23. Allah'ın öteden beri süregelen kanunu (budur). Allah'ın o kanununda asla bir değişiklik de bulamazsın.


Burada ilginç bir durum var.
Ya sünnetin bir başka anlamı daha var, ya da burada geçen sünnete kelimesi sünne kökeninden gelen sünnet kelimesi ile aynı değil.

İlginç bir olasalık daha var..

Sünnetellahilleti kelimesinde sünnet ve ahilla kelimeleri bir araya gelmiş olabilir.
Ve bu kelimenin anlamı sünnetullah ile aynı olmayabilir.
Burada geçen ahilla kelimesinin Türkçe karşılığı sadık dost, seçilmiş, beğenilen anlamına geliyor..
O zaman seçilmiş olanın yolu şeklinde yorumlanabilir.
Bence en mantıklıs bu..

Yani burada benim yukarda yazdığım Sünnetellahilletı, sizin iletinizdeki sünnetallahilleti değil..Bana siz yanlış yazmışsınız gibi geliyor.

HACI

NOT: Tabii benim yorumum da yanlış olabilir ve muhtemelen yanlıştır.
Kur'an'da o kadar saçmalıklar vardır ki, onlardan birini biz Allah'a yakıştırmıyoruz ama, Muhammed uygun görmüş bile olabilir.
zarathustrajr
Sizin yorumunuz üzere inceledim fakat kelimeyi sünnet ve ahilla olarak ele alan bir çeviri veya yoruma rastlamadım.Sünnetin sözlük anlamı yol demekmiş.

http://www.sevde.de/islam_Ans/S/S2/135.htm

Bu durumda kanun,sistem gibi çeviriler çeviriden çok yorum oluyor.Ana anlam allahın yolu şeklinde.

Dikkatimi çeken ilginç bir nokta da şu: kökü islamdan çok daha geriye dayanan ve içinde tanrı kavramı barındırmayan taoizmdeki ana kavram/inanç olan taonun anlamı da yol demek.taoizm "yol"culuk olmuş oluyor.
haci
Orhan Hançerlioğlu'nun İSLAM İNANÇLARI SÖZLÜĞÜ'nde sünnetullah kelimesinin olmaması çok ilginç...
Verdiğiniz kaynaktan anladığım kadarıyla bu terim farklı yorumlanıyor..
İslam'da her şey mümkündür..
Demek ki Allah'ın sünneti varmış..
Başka ne diyebilirim ki?.....

HACI
Tekiner
Ben bu Ahmet Hulusi denen adamı niye daha önce hiç duymadım yau?

Eleman temiz yüzlü temiz giyimli, sitesindeki veda videosunu izledim de. Şöyle bir dikkat edince suratından riya aktığını görüyorsunuz.

Allah baba sen bizi taze sapıklardan koru! diyecem ama imam sensin. Cemaat ne halt etsin.

Böyle abudik gubidik adamların soyu kurumayacak anlaşılan. Bi ebu cehil (ki atam sayarım)in elleri kurudu. Gücü bu tip şaklabanlara yetmiyor tabi.
semsi02
Adnan (tam bir sarlatan sapik, bizzat tanirim)ya da Ahmed Hulusi (sapikligini bilemem ama sarlatanligi goz ardi edilemeyecek kadar acik, dediklerine kendisi de inaniyor, belki de sarlatan degil ama hasta?) ... her ikisi de ayni ruyanin pesinde. Ahir zamanin, altin cagin mehdisi olacak zat olarak goruyorlar kendilerini.
Ahmed Hulusi sitesinde tuyoyu vermis! Adnan gibi, bunlarin hepsi internet peygamberleri.
http://www.ahmedbaki.com/turkce/videolar/d.../digervid03.htm
Andromeda
Buradaki yazıları okudum ve kısaca yorumum şu : Dine ne açıdan yaklaşırsanız yaklaşın sonunda varacağınız yer genel kabul gören orta gövde İslamiyet olacaktır ; çünkü farklı söylemlerinizi hatırı sayılır derecede kişi dinlemeyecek ve hatta sizi sapık müslüman olarak değerlendireceklerdir .Bu arada bence size sapık müslüman diyenler ise hiç de haksız olmayacaklardır ; kuran'da ve hadislerde anlatılan din bu değil ...
K.C.ezam
İmanı kurtarmak için farklı yorumlar şart...
İmansız kalmaktansa, yorumlayarak tahrif etmek daha cazip.
Asıl içeriğin sadece basit bir görünümüdür. Resimlendirilmiş tam halini görüntülemek için lütfen, buraya tıklayınız.