Jump to content

Allah nasıl iyi olabilir?


Recommended Posts

  • İleti 102
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Bir deist "Allah" kelimesini kullanmamalıdır... O 7. yy'da yaşamış bir Arap ilahının özel adıdır ve tanrının adı olarak "Ra" kelimesini kullanmaktan bir farkı yoktur bu söylemin...

Böyle bir yorumda bulunabilmen için konuyu okumamış olman gerekiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Allah'ın iyi olduğu veya olması gerektiği savı ateistlerin kuruntusudur. O temelde, 'kavram ve sıfatlardan' münezzehtir, İslam'a göre Allah ne iyidir ne de kötü. İyi ve kötü zıtlıklar barındıran kavramlar olup teknik olarak birbirlerini var ederler. Bir yazarın oluşturduğu karakterden potansiyel olarak daha kötü olması zorunludur. Ama hür iradesi olan karakterler olduğu zaman iş değişir:-)

Mutlak alim olan bir tanrı hür iradesi olan varlıklar yaratamaz... Hür iradesi olma terimi bilinemezliği de içinde barındırır çünkü... Ezelden yarattığı ve yaratacağı her şeyi bilen bir tanrı ve yarattıkları için "hür irade" terimi kullanılamaz... Ayrıca "mutlak kamil" olan bir tanrı yaratamaz, çünkü her değişim onun kemalde olma halini değiştirecektir ve bu değişim daha kamil olma yönünde olamayacaktır, çünkü ön kabule göre o zaten mutlak kamildir...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Allah'ın iyi olduğu veya olması gerektiği savı ateistlerin kuruntusudur. O temelde, 'kavram ve sıfatlardan' münezzehtir,

Sevgili Sonus, "sıfatlardan" değil, "noksan sıfatlardan münezzeh" olmasın?!.. Yoksa Vücûd, Kıdem, Beka, Muhalefetün lil-havâdis, Kıyam Bi-nefsihî, Vahdaniyet.. gibi sıfatları Allah'ın Kuran'da geçen adlarını (ki bunlar aslında sıfattır) ne yapacaksınız?!

İslam'a göre Allah ne iyidir ne de kötü.

Peki Rahman (bağışlayan), Rahim (Koruyan), Berr (İyiliği sonsuz olan), Ekrem (Cömertliği sonsuz olan), Gaffar, Gafir, Gafur (günahları affeden), Hadi (güzele ve iyiye yönelten), Hafiz (koruyup gözeten), Hafiy (lüfteden), Halim (yumuşak ve şefkatli), Kerim (lütfeden, cömert), Mecid (cömertliğin kaynağı), Mevla (koruyup gözeten), Rauf (acıma, şefkat ve esirgemesi sınırsız olan), Selam (esenlik, barış ve mutluluğun kaynağı), Vedud (sevginin kaynağı, seven, sevdiren), Veli (dost olan).. Bunlar da mı ateistlerin kuruntusu?!

İyi ve kötü zıtlıklar barındıran kavramlar olup teknik olarak birbirlerini var ederler.

Artı/eksi, yukarı/aşağı, sağ/sol, ön/arka gibi karşıtlıklar mantıksal karşıtlıklardır. Mantıksal olarak birbirlerini gerektirirler. Biri olmadan diğeri olmaz. Aydınlık/karanlık, sıcak/soğuk, varlık/yokluk, açık/koyu.. gibi karşıtlıklar ise olgusal karşıtlıklardır. Temel olarak bir varlığa ve onun yokluğuna dayanırlar. Olgusal olarak da birbirlerini tamamlarlar ancak birnin varlığı diğerini zorunlu olarak gerektirmez. İyilik/kötülük, adalet/zulüm, güzellik/çirkinlik, bilgi/cehalet.. gibi karşıtlıklar ise, uzlaşmaz karşıtlıklardır ve birinin olduğu yerde diğeri olmaz. Bunların birlikteliği değil, ayrılığı zorunludur. Bunlar birbirlerini var etmez. Kötülüğün tamamen ortadan kalkıp iyiliğin kayıtsız şartsız hakim olması olanaklıdır. Zulmün ortadan kalkıp adaletin egemenliği de.

Bir yazarın oluşturduğu karakterden potansiyel olarak daha kötü olması zorunludur.

Buna da muhalifim.. Böyle bir zorunluluk yok. Oradaki potansiyel ifadesi bile böyle bir kuralı zorunlu hale getirmiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili deicide,

"sıfatlardan" değil, "noksan sıfatlardan münezzeh" olmasın?!.. Yoksa Vücûd, Kıdem, Beka, Muhalefetün lil-havâdis, Kıyam Bi-nefsihî, Vahdaniyet.. gibi sıfatları Allah'ın Kuran'da geçen adlarını (ki bunlar aslında sıfattır) ne yapacaksınız?!

Evet, noksan sıfatları kastetmiştim özensiz ve eksik yazmışım, düzelttiğin için teşekkür ederim.

Peki Rahman (bağışlayan), Rahim (Koruyan), Berr (İyiliği sonsuz olan), Ekrem (Cömertliği sonsuz olan), Gaffar, Gafir, Gafur (günahları affeden), Hadi (güzele ve iyiye yönelten), Hafiz (koruyup gözeten), Hafiy (lüfteden), Halim (yumuşak ve şefkatli), Kerim (lütfeden, cömert), Mecid (cömertliğin kaynağı), Mevla (koruyup gözeten), Rauf (acıma, şefkat ve esirgemesi sınırsız olan), Selam (esenlik, barış ve mutluluğun kaynağı), Vedud (sevginin kaynağı, seven, sevdiren), Veli (dost olan).. Bunlar da mı ateistlerin kuruntusu?!

Bu sıfatlar –iyi/kötü dahil olmak üzere- yaratılıştan sonra meydana geldikleri yani hadis oldukları için Allah’ın zatından değildir. Bu nedenle Allah’ın zatı sonsuz iyi veya kötü değildir denmekte. O iyilik veya kötülük edecekse bile bu iyilik ve kötülük, yaratılıştan sonra deyim yerindeyse sınırlı bir yer ve zamanda olacaktır. İylik ve kötülük tenzihî sıfat sayılmaz. Onun zatı muhalefetün lil havâdis olduğundan sonradan etkileşimle/zıtlıklarla oluşan iyilik ve kötülük gibi sıfatlar onunla var olmakla beraber onun aslî/zati niteliği değildir.

Artı/eksi, yukarı/aşağı, sağ/sol, ön/arka gibi karşıtlıklar mantıksal karşıtlıklardır. Mantıksal olarak birbirlerini gerektirirler. Biri olmadan diğeri olmaz. Aydınlık/karanlık, sıcak/soğuk, varlık/yokluk, açık/koyu.. gibi karşıtlıklar ise olgusal karşıtlıklardır. Temel olarak bir varlığa ve onun yokluğuna dayanırlar. Olgusal olarak da birbirlerini tamamlarlar ancak birnin varlığı diğerini zorunlu olarak gerektirmez. İyilik/kötülük, adalet/zulüm, güzellik/çirkinlik, bilgi/cehalet.. gibi karşıtlıklar ise, uzlaşmaz karşıtlıklardır ve birinin olduğu yerde diğeri olmaz. Bunların birlikteliği değil, ayrılığı zorunludur. Bunlar birbirlerini var etmez. Kötülüğün tamamen ortadan kalkıp iyiliğin kayıtsız şartsız hakim olması olanaklıdır. Zulmün ortadan kalkıp adaletin egemenliği de.

Çok güzel bir açıklama deicide. Fakat adaletle yönetilen bir ülke, adaletle yönetildiğini nasıl bilecek veya anlayacak? Ya da bilgili biri bilgili olduğunu nasıl anlayacak? Demek istediğim zulmün ortadan kalkıp adaletin geldiğini anlamak için daha önce zulmün tadına bakılmış olunması gerekiyor. Sanırım uzlaşmaz karşıtlık dediğin farklı bir konu. İyi ve kötü aynı yerde aynı vücutta var olabilir, bu bir arada olma durumu -aynı andalık hariç- uzlaşmaz karşıtlıkla da çelişmiyor. Vahdaniyet gibi ezelî sıfata haiz olan Allah’ın ‘zati bir özelliği olmayan’ iyilik ve kötülük gibi kavramlar, yaratılıştan sonra nesnelerin ve bilinçlerin etkileşimi ile oluşmuş karşıtlıklardır.

Buna da muhalifim.. Böyle bir zorunluluk yok. Oradaki potansiyel ifadesi bile böyle bir kuralı zorunlu hale getirmiyor.

Karakterin yazardan daha kötü olması yazarın isteğine bağlıysa karakteri kötü bir kimliğe bürüyen yazar –gerçekte olmasa bile potansiyel olarak- karakterinden daha fazla kötülüğe sahiptir. Yazar gerçekte katil değil fakat romanda karakter katildir, burada yazarın karakterinden daha kötü olması bir mecburiyet değil elbette. Mecburiyet olan, karakterin kendini yaratanın zihnindeki potansiyel suçlara yaratanı izin vermediği sürece ulaşamayacağıdır, bu nedenle yazar potansiyel olarak daha kötüdür demek istedim.

Şayet, 'tanrı kendinde olmayan özellikleri insanlara yükleyemez' diyenler için bir çözümün varsa da bilmek isterim:-)

tarihinde sonus tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu sıfatlar –iyi/kötü dahil olmak üzere- yaratılıştan sonra meydana geldikleri yani hadis oldukları için Allah’ın zatından değildir. Bu nedenle Allah’ın zatı sonsuz iyi veya kötü değildir denmekte. O iyilik veya kötülük edecekse bile bu iyilik ve kötülük, yaratılıştan sonra deyim yerindeyse sınırlı bir yer ve zamanda olacaktır. İylik ve kötülük tenzihî sıfat sayılmaz. Onun zatı muhalefetün lil havâdis olduğundan sonradan etkileşimle/zıtlıklarla oluşan iyilik ve kötülük gibi sıfatlar onunla var olmakla beraber onun aslî/zati niteliği değildir.

Sevgili Sonus, kelamcı olmadığım için seninle tartışmayacağım. Zaten böyle bir tartışmayı, ancak Allah inancının tutarlılığı üzerinden sürdürebilirim. Yoksa kimseye senin inancın aslında şudur deme hakkını kendimde görmem. Ha şöyle bir şey var: "Tanrı iyi olmak zorunda olduğu için mi iyidir, iyiliği seçtiği için mi iyidir" sorusuna İslam kelamcıları genellikle ikinci seçenek yönünde yanıt verirler. Hıristiyan teolojisinde ise, -istisnaları saymayacak olursak- Tanrı, kötü olma konusunda özgür değildir. Senin savunduğun görüş bununla da tutarlı olmuş oluyor. Bir de üçüncü görüş var ki kelamcıların önemli bir kısmı da öyle der: "Tanrı (Allah) ne yapıyorsa, iyidir. İyilik diye bir şey olup, Allah ona uyuyor değildir, iyi-iyilik (adil-adalet) zaten onun olduğu ve yaptığı şeydir." Bu seninkinden biraz farklı oluyor sanki.. Ama yine de bir uzlaşma olanaklı gibi duruyor. Biraz üzerinde çalışmak lazım sanki..

Çok güzel bir açıklama deicide. Fakat adaletle yönetilen bir ülke, adaletle yönetildiğini nasıl bilecek veya anlayacak? Ya da bilgili biri bilgili olduğunu nasıl anlayacak? Demek istediğim zulmün ortadan kalkıp adaletin geldiğini anlamak için daha önce zulmün tadına bakılmış olunması gerekiyor. Sanırım uzlaşmaz karşıtlık dediğin farklı bir konu. İyi ve kötü aynı yerde aynı vücutta var olabilir, bu bir arada olma durumu -aynı andalık hariç- uzlaşmaz karşıtlıkla da çelişmiyor. Vahdaniyet gibi ezelî sıfata haiz olan Allah’ın ‘zati bir özelliği olmayan’ iyilik ve kötülük gibi kavramlar, yaratılıştan sonra nesnelerin ve bilinçlerin etkileşimi ile oluşmuş karşıtlıklardır.

Adalet ve iyilik bence ille de a posteriori olarak bilinmek zorunda değil. A priori olarak da bilinebilir. (Bu, bu dünyada mümkün değil dense bile, karşılık olarak söylenebilir ki, Allah isteseydi bunları a priori bilinir kılabilirdi; o zaman kötü ve kötülüğe, iyiliğin değerinin anlaşılması için bile gerek kalmazdı).

Karakterin yazardan daha kötü olması yazarın isteğine bağlıysa karakteri kötü bir kimliğe bürüyen yazar –gerçekte olmasa bile potansiyel olarak- karakterinden daha fazla kötülüğe sahiptir. Yazar gerçekte katil değil fakat romanda karakter katildir, burada yazarın karakterinden daha kötü olması bir mecburiyet değil elbette. Mecburiyet olan, karakterin kendini yaratanın zihnindeki potansiyel suçlara yaratanı izin vermediği sürece ulaşamayacağıdır, bu nedenle yazar potansiyel olarak daha kötüdür demek istedim.

Şayet, 'tanrı kendinde olmayan özellikleri insanlara yükleyemez' diyenler için bir çözümün varsa da bilmek isterim:-)

Hmm.. O zaman "potansiyel kötülüğü" bir tarafa bırakalım.. Çünkü "potansiyel", olabilirliği içeriyor, bu da hoş değil. Şöyle diyelim: yazar kötülüğü karakterinden daha fazla tahayyül etme yeteneğine sahip olmalıdır. Yazar potansiyel olarak bile kötü olmayabilir; kötülük yapmasının hiçbir yolu olmayabilir ve her defasında kötülüğü engelleyen iradesi, kötülük tahayyülünün çok ötesinde olabilir. O zaman, yazara potansiyel olarak bile kötü diyemeyiz. Tahayyül etme yeteneği bence durumu çözüyor ve kötülüğün yazarın kişisel özelliği olmasına, potansiyel olarak bile gerek bırakmıyor. (Çocukluğumda okuduğum, kanımı donduran bazı Ömer Seyfettin öyküleri, zaman zaman şiddetle tersini düşünmeme neden olmuş olsa da).

'tanrı kendinde olmayan özellikleri insanlara yükleyemez' gibi bir savım olamaz. Bu "gerçekçiliğin" (adcılık karşıtı olarak) ateist versiyonu herhalde, ki şiddetle karşı çıkarım. Özellikler bir yerden gelmek zorunda değildir; özelliklerin korunumu (yani maddenin ve/veya enerjinin korunumu gibi) diye bir yasa yoktur.

Akıllı kişiyle tartışmanın zevki de başka bir şey..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Mitolojiye göre allah şeytanı yaratmıştır,

Herşey allahtan gelir,

Var eden allahtır...

Pekala,

Bir yazar, yaratmaya çalıştığı en kötü karakterden daha kötü olabilir mi?

Pratikte veya değil, ben özünden ve bilinçten bahsediyorum.

Özünde olmayan kötülüğü karakterine yaşatabilir mi, hissettirebilir mi? Elbette hayır.

Allahın katıksız bir iyilik temsilcisi olduğuna nasıl güvenebilirsiniz?

Hırsızların elinin kesilmesini, 100 tane değneği, kadın dövmeyi savunan allaha...

Allah'ı neden büyük yazmıyosun. Utanıyo musun? Korkma yaz yaw yaftalamazlar. Yaz. ;)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bakara 49-Hani, sizi azabın en kötüsüne uğratan, kadınlarınızı sağ bırakıp, oğullarınızı boğazlayan Firavun ailesinden kurtarmıştık. Bunda, size Rabbinizden (gelen) büyük bir imtihan vardı.

sonuc:Allah iyidir.

Bakara 155- Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.

sonuc:Allah iyidir.

Bakara 253- Eğer Allah dileseydi, bunların arkasından gelen (millet)ler, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat ayrılığa düştüler. Onlardan inananlar da vardı, inkar edenler de. Yine Allah dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi. Lakin Allah dilediğini yapar.

sonuc : Allah iyidir.

Nisa 56 - Şüphesiz âyetlerimizi inkar edenleri biz ateşe atacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onların derilerini yenileyeceğiz. Şüphesiz, Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Bu son ayete gore , guc sahibi olan ve onun soylediklerini inkar eden birisi karsısındakilere ne yaparsa yapsın iyi oluyor.o halde Hitler bu anlamda cok iyilikler yaptı.Su an cennette olsa gerek.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 8 years later...

bana göre tanrı ne? iyidir nede? kötüdür çünkü her ikisinide yaratmıştır. bü yüzden iyilik ve kötüllük kavramı yalnızca insanlar içindir. bu basit bir sorunun :

 

sadece basit bir cevabıdır. asıl karmasık olansan şudur: 

 

tanrının görecelı olmaması onun bir planı olduğunu ispatlamıyormu???

 

şimdi insan olmayı unutun ve tanrı olduğunu kabul edın. ve deyınkı ben bir varlık yaratıcam. ama ona amacımı bellı etmek istemıyorum. desenız. nasıl? bir planınız olurdu??  hiç düşündünüzmü???

 

görecelı olmaması onun evrenın dısındakı gercek bir boyutta olduğunu  ispatlar .. bu boyut dedıgımız belkıde farklı tanrıların olduğu boyuttur. 

 

farklı tanrılar farklı evrenler yaratmışlar ve yine yarattıkları insanlara gözükmüyorlardır. bir program gibi programcıyı program görebilirmi???

 

benımkısı sadece bir teorı ama tanrı boyutun kendiside olabilr. buda çok mantıklı. yanı tanrı evrenın dışı evrendekı herşeyde içidir. 

 

bana en garıp gelende bu zaten iyiliği ve kötülüğü  yaratan tanrının iyi yada kötü olmadığı gerçeğidir. pekı!!! ozaman tanrının gerçek amacı nedir??? iyilik değil kötülük değil. yoksa bir oyunmu? oynuyor. o yuzdenmı? göremiyoruz. 

 

tanrı iyi olsa kötülüğü yaratmaz kötü olsa iyiliği yaratmaz. pekı tanrının gizemlı planı nedir? biz asıl onu bulamayız. bu imkansız. sistemetık düzen buna asla izin vermez. o zaman biz neden yasıyoruzkı. tanrıyı gerçek anlamda bulamıyacaksak yasamın ne? anlamı  olurkı . biri benı yaratmış ama benım haberım yok kımse bana sormadı. bu bana çok garip gelıyor.. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
56 dakika önce, mystic yazdı:

bana göre tanrı ne? iyidir nede? kötüdür çünkü her ikisinide yaratmıştır. bü yüzden iyilik ve kötüllük kavramı yalnızca insanlar içindir. bu basit bir sorunun :

 

sadece basit bir cevabıdır. asıl karmasık olansan şudur: 

 

tanrının görecelı olmaması onun bir planı olduğunu ispatlamıyormu???

 

şimdi insan olmayı unutun ve tanrı olduğunu kabul edın. ve deyınkı ben bir varlık yaratıcam. ama ona amacımı bellı etmek istemıyorum. desenız. nasıl? bir planınız olurdu??  hiç düşündünüzmü???

 

görecelı olmaması onun evrenın dısındakı gercek bir boyutta olduğunu  ispatlar .. bu boyut dedıgımız belkıde farklı tanrıların olduğu boyuttur. 

 

farklı tanrılar farklı evrenler yaratmışlar ve yine yarattıkları insanlara gözükmüyorlardır. bir program gibi programcıyı program görebilirmi???

 

benımkısı sadece bir teorı ama tanrı boyutun kendiside olabilr. buda çok mantıklı. yanı tanrı evrenın dışı evrendekı herşeyde içidir. 

 

bana en garıp gelende bu zaten iyiliği ve kötülüğü  yaratan tanrının iyi yada kötü olmadığı gerçeğidir. pekı!!! ozaman tanrının gerçek amacı nedir??? iyilik değil kötülük değil. yoksa bir oyunmu? oynuyor. o yuzdenmı? göremiyoruz. 

 

tanrı iyi olsa kötülüğü yaratmaz kötü olsa iyiliği yaratmaz. pekı tanrının gizemlı planı nedir? biz asıl onu bulamayız. bu imkansız. sistemetık düzen buna asla izin vermez. o zaman biz neden yasıyoruzkı. tanrıyı gerçek anlamda bulamıyacaksak yasamın ne? anlamı  olurkı . biri benı yaratmış ama benım haberım yok kımse bana sormadı. bu bana çok garip gelıyor.. 

 

Güzel düşünüyorsun bilinçli insan :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

allah varsa adalet niye parayla satılıyor.allah varsa neden? onu göremiyoruz.allah varsa neden?sadece  müslümanlar yok. allah varsa neden?varlığını ispatlamıyor? allah varsa neden? 4 uyarı göndermesıne rağmen (dinler) hala başarısız. allah varsa.neden? bir sanat eserine baktığımda. onu göremiyorum..

Link to post
Sitelerde Paylaş

müslümanlar kuranı  allahın göndrdiğini söylüyor. ama bu yeterli değil.  yeterli olsaydı herkes  allahtan korkar müslüman olurdu. kuran bir kanıt değil. merak etme bunu anladıkları gün herkes ateist olucaktır..bana göre kuran muhammedın sahte peygamber olduğunun kanıtıdır. şimdi bile kendını mehdı ilan edenlerden anlıyoruzkı. çok acık ve net. allah yok dinler hem yalan hemde kötüdür..

Link to post
Sitelerde Paylaş

allah bir insanı yarattı diyelım o insan müslüman oldu ve bir hata yaptı alalh onu en bastan daha yaratmadan önce onun kaderını sekıllendırdı onu cehenneme atmaya karar verdı . yanı o kısı cehenneme gidicek . gelelım o kısıye o kısı hergun dua etmeye basladı ve namaz kılmaya basladı ama sonunda hiç bir işe yaramadı ve cehenneme gitti. şimdi soruyorum o zaman ne zıkıme dua ettım tarram diye sormazlarmı adama . koskoca bir zaman kaybı bak bunun mantıgı nedir??yahuuu  müslümanlarmı?? çok salak  bizmi? çok zekıyız...bazen diyorumkı biz ateistler  marslıyız. farklı bir türüz.  müslümanklarda  farklı bir tür..şempanzeden ewrımletıği için henuz  insan olamamışlar ne? yazıkkı...

Link to post
Sitelerde Paylaş

 

32 dakika önce, mystic yazdı:

allah varsa neden? 4 uyarı göndermesıne rağmen (dinler) hala başarısız.

Bismillah. 

Bu konuyu benzer şekilde başkaları da ifade ettiği için bazı düşüncelerimi dile getirmek istiyorum. Allah insanları doğru yola getirmek için peygamberler göndermiş ama getirememiş. İki kitabı ve dini koruyamamış, bu sefer üçüncü kitap göndermiş ve onu korumayı nasıl başarmış gibi olayı tamamen tersten ve absürt bir şekilde okuyan yorumlar yapıyoruz. bu soruyu biraz sonra kendimce cevaplayacağım ancak genel olarak üsluba dair bir şeyler söylemek istiyorum.

Bir yerlerden bir şeyler okuyoruz, vesveselerden bazı zanlara ulaşıyoruz sonra "hadi lan olsan böyle olurdu, varsan niye bu böyle değil" diye ergen triplerine giriyor, Yaratıcıya sürekli bir şeyler dayatıyoruz. Bu şımarık ve edepsiz tavırlarla Yaratıcının bize cevap vermesini nasıl bekleyebiliriz? "Zaten cevaba ihtiyacım yok, bir krize girdim, inançsızlığıma tekrar ulaşabilmek için inançsızlığıma temel olduğunu vehmettiğim soruları ardı ardına sıralayıp duruyorum" diyorsak söyleyeceğim bir şey yok. Ama bir cevap umuyorsak sizce de biraz daha dikkatli olmamız lazım değil mi? 

Allah muradını gerçekleştirmiştir. Allahın muradı nedir? En büyük şerefle yarattığı insana  mesajının esasını ve hidayetini elçileri, sıddıklar ve salihler aracılığıyla şüpheye yer bırakmayacak bir şekilde ulaştırabilmek. Gitmek isteyene doğru yolu göstermek. Varmak isteyene menzili işaret etmek. Nedir bu mesaj? "Bir Allaha kul olun ve iyi işler yapıp, kötü işlerden uzak durun."

"Çoğu insan bunu yapmıyor, bu Allahın başarısız olduğunu mu gösterir?" Hayır. "Peki bu mesajın kendisine ulaşmadığı kişiler var mı? Onlara ne olacak?" Bilemiyoruz. Bizim sorumluluğumuzu aşan ve bize sorulmayacak bir konu. Varsa ve Allah O kişiye hesap sorarsa bana böyle bir haber ulaşmadı deyip kendini savunurlar olur biter. Peki kimisi İsaya inanmıyor, kimisi Muhammede ama tek Allaha inanıp iyi işler yapıyor, onlara ne olacak? Bilemiyoruz. Bizi de ilgilendirmiyor. Allah kimseye zerre zulmetmeden kulları arasında hüküm verecek.Sorulması gereken soru şu Biz bu mesaja muhatap ve bu mesajdan haberdar mıyız? Evet. O zaman bize bu konuda bir şeyler sorulacaktır kesin.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
42 dakika önce, mystic yazdı:

18192549_10208704561186587_4367994645567040915_o.jpg

 

Biz insanız. Bizi olduğumuz şey yapan kişisel , toplumsal ve ilahi bir sürü etki var. Hepimiz bu etkilerin ürünüyüz. Gerçekten bir şeyleri düşündüğümüzü ve sorguladığımızı iddia ediyorsak, şunu da anlamış olmamız gerekir, Bugünkü dünyada kullandığımız kavramlar da o kavramları ortaya çıkaran toplumların, kültürlerin, inançların ve tarihin ürünüdür. Yarın bir gün çöpe atacağımız ya da yiyeceğimiz bir sürü helvadan put yapıyoruz. Mevzu Din ve Din anlayışı olduğunda bunu söyleyebiliyorsunuz ama nedense bugünkü uygarlık ve onun ürettiği kavramlar söz konusu olduğunda yelkenleri suya indiriyorsunuz. O kavramları sorgulamadan ve size dikte ettirildiği anlamlarıyla kabul ettiğinizi, gerekirse din yerine koyduğunuzu fark etmiyor musunuz. Kendi sorularınızı değil birilerinin sormanızı istediği ya da sorduğu soruları sorduğunuzu görmüyor musunuz. Düşmanlarınız tarafından devşirildiğinizin farkında değil misiniz.

 

Bilim de bir yönüyle böyle bir Put tur. Özellikle bilimin dini işlevsizleştirdiği gibi on sekizinci yüzyıldan kalma bakış açılarını paylaşanlar bilim putunu kaybetmek ve birkaç yüzyıldır yaptıkları bu putu yemek istemiyor ama Putların kaderi yenmektir ya da kırılmak. Bilim kendinin hakikat ve mutlak olduğunu nakzeden(reddeden) ve ön kabullerini anlamsız kılan sonuçlara 20. yüzyıl boyunca ulaşmıştır. Bu sonuçlar onu biraz daha haddini bilen, biraz daha mütevazi sınırlara çekmiştir bile. Ona hala hakikat muamelesi çekilmesini isteyenler demode bir putçuluğu sürdürebilir ama putlarının kafasına ilahi baltanın inmesi uzak değildir.

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...