Jump to content

Mevlana Kimdir? Ne İş Yapar?


Recommended Posts

Hatırlatmak, bilinen ve unutulan bir bilginin tekrarlanmasıdır. Bu hatırlatma değil yeni bir saçmalamadır.

Mevlana, Şemsi Tebrizi, Yunus, Hacı bektaş-ı Veli ateist, agnostik, deist ve teist değillerdir.

Panteist müslümanlardır. Daha doğrusu İslam çizgisinde panenteistlerdir. Şeriatçilikle ilgileri yoktur. Tersine şeriate muhaliftirler. Ortodoks İslamcı değil, heterodoksdurlar. Örneğin haccı reddederler.

Var mı bildiğin şeriatçiler içinde haccı reddeden, insanın hayvandan geldiğini savunan, evrenin-herşeyin tanrı olduğunu ileri süren bir tanıdığın?

Bunları okuyan birisi, Mevlana'nın şeriatçı değil panteist-heterodoks Müslüman olduğunu, hacca gitmediğini sanacak, sen de böylece milleti kandıracaksın, öyle mi?

1) Mevlana düpedüz şeriatçı olup panteist-heterodoks Müslüman falan değildir.

'Hayatını," Hamdım, piştim, yandım" diye özetleyen büyük İslâm velisinden bahsetmek herkesin kullandığı dil ve kalemin kârı değildir. Hz.Mevlânâ her ne kadar dış görünüşü itibariyle sıradan bir insan gibi de olsa, kendisinden asırlar sonra bile dünya insanlarının duygu düşünce ikliminde ufuklar açılmasına vesile olan bir hazinedir.

Hz. Mevlânâ, hayatında Kur'an ve Sünnet'ten bir adım ve bir nefes dahi ayrılmamaya çalışmıştır. Bu iki ana kaynağın dışında bir şey O'na isnâd edilecek olunursa, bundan bizar olduğunu veya olacağını net olarak ifade etmiştir.

Ayrıca; "Ben sağ olduğum müddetçe Kur'an'ın bendesiyim, Hz. Muhammed'in yolunun tozuyum " ifadesi de O'nun Kur'an-ı Kerim ve sünnete bağlılığının göstergesidir.'

Aslı:

MEN BENDE-İ KUR'ANEM EGER CAN DAREM

MEN HÂK-İ REH-İ MUHAMMED MUHTAREM

EGER NAKL KUNED CÜZ İN KES EZ GÜFTAREM

BİZAREM EZ U VEZ AN SUHEN BİZAREM

Çevirisi:

BEN YAŞADIKÇA KUR'AN'IN BENDESİYİM

BEN, HZ. MUHAMMED MUSTAFA'NIN YOLUNUN TOZUYUM

BİRİ BENDEN BUNDAN BAŞKASINI NAKLEDERSE

ONDAN DA ŞİKAYETÇİYİM, O SÖZDEN DE ŞİKAYETÇİYİM.

(Kaynaklar:

http://www.semazen.net/sp.php?id=2&pag...amp;menu_id=id1

http://www.semazen.net/index.php)

2) Mevlana haccı reddetmemiş ve babasıyla birlikte hacca gitmiştir, işte kanıtlar:

'Sultânü'l Ulemâ Nişabur'dan Bağdat'a ve daha sonra Kûfe yolu ile Kâ'be'ye hareket etmiştir. Hac farîzasını yerine getirdikten sonra, dönüşte Şam'a uğradı.'

(http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=3435)

'Sultânü'l-Ulemâ, aile fertleri ve dostlarıyla Belh şehrini 1212-1213 tarihlerinde terk ettikten sonra Hacca gitmeye niyet etmişti. Nişâbûr'a uğradı. Göç kervanıyla Bağdat'a yaklaştığında, kendisine hangi kavimden olduklarını ve nereden gelip nereye gittiklerini soran muhafızlara Sultânü'l-Ulemâ Şeyh Bahâeddin Veled şu mânîdar cevâbı verir :

"Allah'dan geldik, Allah'a gidiyoruz. Allah'dan başka kimsede kuvvet ve kudret yoktur."

Bu söz, Şeyh Şehâbeddin-i Sühreverdî (1145-1235)'ye ulaştığında: "Bu sözü Belhli Bahâeddin Veled'den başkası söyleyemez" dedi, samimiyetle ve muhabbetle karşılamaya koştu. Birbirleriyle karşılaşınca Şeyh Sühreverdî, katırından inip nezâketle Bahâeddin Veled'in dizini öptü, gönülden hürmetlerini sundu.

Bahâeddin Veled, Bağdat'ta üç günden fazla kalmadı ve Küfe yolundan Ka'be'ye hareket etti. Hac farizasını yerine getirdikten sonra, dönüşte Şam'a uğradı.

Bahâeddin Veled, yanında biricik oğlu Mevlânâ olduğu halde, göç kervanıyla Şam'dan Malatya'ya, oradan Erzincan'a, oradan Karaman'a uğradılar. Karaman'da bir müddet kaldıktan sonra, nihayet Konya'yı seçip oraya yerleştiler.'

(http://www.semazen.net/sp.php?id=2&page_id=1&menu_id=id1)

3) Hacı Bektaş-ı Veli, Pir Sultan Abdal, Şeyh Bedreddin gibi özgürlük savaşçılarıyla Mevlana denen her devrin iktidar uşağını aynı kaba koyup kaynattın ya, sana helal olsun diyorum, başka da bir şey demiyorum..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 49
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Bugünün tasavvufçu geçinenlerinin tasavvufla uzaktan yakından ilgisi yoktur.

Tümü ehlsünnetçi tarikatlardır. Tasavvuf yozlaştırılmış, dejenere edilmiştir.

İslami sitelerden yapılan alıntılarla Mevlana anlatılamaz, anlaşılamaz.

Eyetisen, bizde çarpıtma yok. Ama sen dürüst değilsin. Birazdan kanıtlayacağım bunu.

ey hacca gidenler,nereye böyle?

tez gelin çöllerden döne döne

aradığınız sevgili burada

duvar bitişik komşunuz

durun gördünüzse suretsiz suretini onun

hacı da sizsiniz,kabe de ev sahibi de

Gönül kıblesiyim ben

Ben Cuma mescidi değilim, insanlık mescidiyim ben.

Benim tekkem alem, medresem dünya benim.

Değilim abalı sufilerden.

İster yakarış eri ol sen, meyhane eri istersen,

Bundan sanki ne çıkar.

Yok Cumartesi imiş yok Cuma imiş, bence ne farkı var.

Bunlardan hac konusunda Mevlana'nın düşüncesini anlayan anlayacaktır. Gelelim şimdi Mevlana'nın hacca gittiği iddiana.

Mevlana 1207 doğumludur.

Anadolu'ya geldiğinde küçük bir çocuktur.

Babası sultan-ı ulema Celaleddin'i elinden tutup hacca götürdüğünde Mevlana daha 5 yaşındadır.

Şimdi ayıp değil mi 5 yaşında çocukken götürüldüğü hac konusunda Mevlana'ya iftira etmen?

Sen daha ne yazarsan yaz, yazdıklarına güvenilir mi?

Bütün yazdıklarının, sorduklarının yanıtını şakır şakır alıyorsun, ama hiçbir soruyu yanıtlayamadın ve tek bir kanıt getiremedin Eyetisen.

Ben yazdıklarına karşı Hacı Bektaş'ın İslamcılığı, Muhammedciliği konusunda örnekler getirip senin düzeyine düşmeyeceğim.

Eğer biraz dürüstlüğün varsa artık özür dileyip konuyu kapatma zamanın gelmiştir.

Mevlana "Hamdı, pişti, yandı"

Ben hamdım, piştim.

Ama sen hamsın, pişte gel.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Savaşa dair ne varsa ben orada yokum.

Sevgiye , barışa , kardeşliğe dair ne varsa ben oradayım.

"Sevgide güneş gibi ol,

dostluk ve kardeşlikte

akarsu gibi ol,

hataları örtmede gece gibi ol,

tevazuda toprak gibi ol,

ofkede ölü gibi ol,

her ne olursan ol,

ya olduğun gibi görün,

ya göründüğün gibi ol."

"Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok.

Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok."

Her gün bir yerden göçmek ne iyi

Her gün bir yere konmak ne güzel

Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş

Dünle beraber gitti cancağızım,

Ne kadar söz varsa düne ait

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mevlana...

Bizlere anlatıldığı gibi ilim irfan sahibi aynı zaman da ne olursan ol gelci değil

Homoseksüel bir sapıktır...

Dönerek yaptığı ayin de tanrı dan Şems in geri dönmesini istediği için yaptığı saçmalıktan ve sapıklıktan başka bişey değildir...

Moğollar ile yaptığı iş birliği sonucunda oluk gibi Türkmen kanının akmasına sebep olmuştur...

SAYGILAR...

tarihinde eyeoftheleopard tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

SON SÖZ - (Kırmızılar senin için Eyetisen)

Güçlü olmak iyidir, ama zorbalık kötü.

İyi dinle ve öğren; Oğuzhan bu öğüdü:

Akıllı ve güçlü ol, ama haksızlık etme,

Gücünü ve aklını kötülükte tüketme.

Zalime boyun eğme, bu onu güçlendirir;

Her zaman hakkı gözet, etrafını sevindir.

"Kim ki olur dünyada zulüm ederek âbâd,

Elbette akıbeti olacaktır çok berbat."

“Ey ahmak, madem farkettin farkı,

Artık kendine gel de bitsin artık bu şarkı.

Terbiyesizlik etme, yakma kendi canını,

Boyuna bosuna bak, kendini iyi tanı.

Elini yıkamadan hamur açmaya bakma;

Ticareti bilmeden dükkân açmaya kalkma.

Kendi denginle yaşa, kendi denginle uğraş;

Kedi isen kediyle, itsen itlerle dalaş.

Kul isen kulluğu bil, sultanlığa yeltenme,

Denizi görmemişken kaptanlığa özenme.

Boyunu aşan işe haddini bil, bulaşma,

Sorumlu olmadığın işlerle de uğraşma.”

Şaşı eder insanı aşırılık ve öfke

Ruhu dönemez olur gerçeğe, doğru yöne.

Garaz öne çıkınca altlarda kalır hüner,

Perdeler yer değişir, gönülden göze iner.

Vicdanını karartıp rüşvet alırsa hakim

Farkedemez kim mazlum, göremez kimdir zalim.

Kırmak istemiyorsan içerdeki şişeyi,

İyi anlamalısın çok önemli bir şeyi :

İki tane gözün var biri semaya bakar

İkincinin bakışı hep yere doğru akar.

Kapat iştah ve istek, eleştiri gözünü.

İbret ve şükürle bak, iyi tanı özünü.

Nasihata kulak ver, iyi görürüm sanma,

Hep gönül gözüyle bak, toprak gözüne kanma.

Madde gözü tembeldir, hep kolayını arar

Yanlış yöne götürür insanı kolay yollar.

Üşenme, kaynağı bul, zor gelse de nefsine

Doğru yollarda ara, yokuş ve dik gelse de.

Bırak zannı, şüpheyi, hedefin olsun gerçek.

Varınca göreceksin her zahmete değecek.

Asıl şaşılık budur, budur gözdeki mertek :

Zannetmekle bilmenin farkını görememek.

Bulanıktan uzak dur, her işin olsun berrak;

Ancak temiz bir kalptir, yüzü ak çıkaracak

Hele de vesveseye aman sakın kapılma

Güvenilmez bilgiyi kendine rehber kılma.

Vehimden de uzak dur doğru bilgi zannetme,

Hele de evhamları ona buna iletme.

Doğru olsun her işin, doğrudan uzaklaşma,

Doğru bil, doğru düşün, doğrudan asla şaşma...

Mevlana Celaleddin-i Rumi

Dünyada pek fazla değerlere sahip değiliz.

Atatürk, Nazım Hikmet, Mevlana dünyaya sunabildiğimiz Anadolu'nun birkaç değerli şahsiyeti. Atatürk hakkında veled-i zina dediler, Nazım Hikmet hakkında vatan haini, Mevlana hakkında da Homo ve Moğol ajanı. Üçüne de haksızlıktı.

Ben ne İslamcıyım ne Mevlana'cı. Bu Haksızlıklara her zaman dilim döndüğünce yanıt verdim.

Şimdi meydan sizin. Bol bol küfredebilirsiniz.

Kanıtsız, belgesiz ithamlarınızı sıralayabilirsiniz.

Bu da sizin seviyenizi gösterecektir.

tarihinde Pante tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Özür diliyorum:

- 66 yıllık ömründe bir tek kelime Türkçe yazmamış, Türkçeyi aşağılamış ve bütün 'eserlerini' Farsça kaleme almış bir İranlı ya da Afgan'a İranlı ya da Afgan dediğim için..

- 'Her ne kadar kadar Farisi yazıyorsam da aslen Türkmenem' deme yüzsüzlüğünü gösteren bir Türkçe düşmanı'na Türkçe düşmanı dediğim için..

- Ömrü boyunca bir taşı şuradan alıp şuraya koymamış ve çocukluğundan beri onun bunun verdiği keselerle geçinmiş bir asalağa asalak dediğim için..

- Kendisine 'Mevlana' (Efendimiz) lakabının verilmesine hiç itiraz etmeyip tepe tepe kullanmış bir megalomana megaloman dediğim için..

- Türkleşme sürecindeki Anadolu'da İran etkisini artırmayı kendine amaç edinmiş bir sahte evliyaya sahte evliya dediğim için..

- Şems-i Tebrizi ve Selahattin Zerküb denen adamlarla aykırı ilişkiler yaşamış bir sapığa sapık dediğim için..

- Kendi oğlunun cenaze namazını kıldırmamış bir vicdansıza vicdansız dediğim için..

- Moğollardan avanta alıp ispiyonculuk yaptığı çeşitli kaynaklardan doğrulanmış bir haine hain dediğim için..

özür diliyorum..

(Tanzimat Fermanı'nda gayrimüslimlerin haklarını düzenleyen maddeleri halka basitçe anlatmak için kullanılan 'Artık gavura gavur denmeyecek' şeklindeki cümleden esinlenerek...)

Link to post
Sitelerde Paylaş
- 66 yıllık ömründe bir tek kelime Türkçe yazmamış, Türkçeyi aşağılamış ve bütün 'eserlerini' Farsça kaleme almış bir İranlı ya da Afgan'a İranlı ya da Afgan dediğim için..

- 'Her ne kadar kadar Farisi yazıyorsam da aslen Türkmenem' deme yüzsüzlüğünü gösteren bir Türkçe düşmanı'na Türkçe düşmanı dediğim için..

Eyetisen, dürüst olmadığını hac konusunda kanıtladım.

Fakat ders olmuyor ve hata üstüne hata yapıyorsun.

Artık yazmama düşüncesindeydim ama son iftirana da yanıt vereceğim. Şöyle ki:

Mevlana Türktür. Türkçe yazmamasının sebebi de bellidir. Uzun uzun açıklamayacağım.

XIV. asırda gelen Âsık Paşa Garibnâme adlı eserinde ne diyor bak:

Türk diline kimseler bakmaz idi,

Türklere hergiz gönül akmaz idi,

Türk dahi bilmezdi bu yolları,

Bu ulu menzilleri...

Buna rağmen: "66 yıllık ömründe bir tek kelime Türkçe yazmamış, Türkçeyi aşağılamış" lafının arkasında durmalısın. Durabilecek misin?

Duramazsan ona yazdığın şerefsizliği üstlenecek misin?

Yoksa alıyor musun sözünü geri?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Buna rağmen: "66 yıllık ömründe bir tek kelime Türkçe yazmamış, Türkçeyi aşağılamış" lafının arkasında durmalısın. Durabilecek misin?

Duramazsan ona yazdığın şerefsizliği üstlenecek misin?

Yoksa alıyor musun sözünü geri?

Yine vicdanım elvermiyor. Seni şerefsiz durumuna düşürüp rencide etmek istemem.

Mevlana'nın Türkçe şiiriyle sana öğüt olsun diye yazdım ama anlamadın.

Mevlana, daha konuşmayı sökmeye başlarken ailesi göçe kalkmış, diyar diyar dolanıp sonunda Anadolu'ya Rum'un, Ermeni'nin, Arab'ın, Türkmen'in, Kürt'ün, Acem'in karmaşık yaşadığı bir toplumun içinde yetişmiştir. Arapça ve Farsça eğitim almıştır. Türkçesi oldukça zayıf kalmıştır. O dönemin toplumunda dinde Arapça, edebiyatta Farsça geçerlidir. Aynı Avrupalı alimlerin, edebiyatçıların 15. yüzyıla kadar eserlerini latince yazmaları gibi.

Türkçe yazdıkları fakir ve yavandı. Kelime zenginliği yoktu çünkü. Yunus'la kıyaslandığında bu gerçek görülür. Edebiyatta Mevlana okyanus gibidir. Yunus, bir küçük deniz kalır onun yanında.

İleri derecede Farsça ve Arapça, zayıf bir Türkçe ve Rumca'ya sahipti Mevlana.

Benim yeğenim var Almanya'da doğup büyümüş. Türkçesi çok tutuk, zayıf. Almanca'ya gelince bülbül gibi şakıyor. Şimdi ben onun Türklüğünü mü eleştirmeliyim?

Buna rağmen Mevlana, Divan-ı kebirinde Türkçe'ye de yer vermiştir.

İşte bir örnek sana:

Gele sen bunda sana nen garazum yok işidür sen

Kala sen anda yavuzdur yalunuz kande kalur sen

Çelebidür kamu dirlik Çalab’a gel ne gezer sen

Çelebi kulların ister çelebiyi ne sanur sen

Ne oğurdur ne oğurdur Çalab ağzında kığırmak

Kalağun aç kulağun aç bola kim anda dolar sen

Umarım artık sürdürmezsin inadını.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Karamanoğlu Mehmet Bey'in (1246-1283) fermanı: 'Bugünden sonra divanda, dergahta, bargahta, mecliste ve meydanda Türkçe’den başka dil kullanılmayacaktır.' (13 Mayıs 1277)

(Mevlana'nın çağdaşı ve Mevlana'nın yaşadığı bölgenin hükümdarı)

Yunus Emre (1240-1321): Bütün şiirlerini Türkçe yazmıştır.

(Mevlana'nın çağdaşı)

Mevlânâ Celaleddin-i Belhi Rumi (d. 30 Eylül 1207 - ö. 17 Aralık 1273): İslam ve tasavvuf dünyasında tanınmış bir Fars (Bazı araştırmacının iddialarına göre Tacik) kökenli şair, düşünce adamı ve Mevlevi yolunun öncüsüdür.

Eserleri: Mesnevi - Büyük Divan - Fihi Ma Fih - Mecalis-i Seb'a - Mektubat (Hepsi Farsça)

(Alıntı: Vikipedi)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...