Jump to content

Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır


Recommended Posts

يَوْمَ يُكْشَفُ عَن سَاقٍ وَيُدْعَوْنَ إِلَى السُّجُودِ فَلَا يَسْتَطِيعُونَ

Yevme yukşefu an sâkın ve yud’avne iles sucûdi fe lâ yestetîûn. (Kuran 68/42)

(O gün bacak açılır ve secdeye davet edilirler fakat güç yetiremezler.)

Sakın kimse demesin ki bacak nerden çıktı? Çünkü kuranda "velteffeti saku bis sak" diye ayet vardır. Ölüm anını anlatır ve "bacak bacağa dolandığında) demektir. Bununla ölüm acısını anlatmıştır. Sekerat ayeti denir buna. Yani sak'ın bacak olduğu kesindir. Kimse kıvırtmasın!

Bacak açılınca secdeye davet edilmelerinden de açılan bacağın allaha ait oluğu anlaşılmaktadır. Burada arap bedeviler akılları sıra allah o kadar uzun boylu ki, anca insanlar kıyamette bacağını görecekler gibi düşünmüşler galiba! ^_^

Destekleyen hadis de vardır. "Allah ahirette Peygamberlere kimliğini kanıtlamak için bacağını açıp baldırını gösterir.” Müslim İman 302, Buhari 97/24,10/29, Hanbel 3/1 (Bu kanıt değil, destek. Ayet olmasa bunu hiç ortaya atmazdım. Hadis inkar eden müslümanlar bahane bulmasın!)

Şimdi bunu niye yazdım, allaha bacağını açtıran arap bedevisi allaha neler yaptırmaz! Pislettirir de.

Tekrar ediyorum: Ben kuranın yalancısıyım. Orda ne yazıyorsa onu söylüyorum. Hoşuna gitmeyen bana değil, arap bedevilere kızsın. Diyen ben değilim, onlar. Tercümana zeval olmaz! :D

Sen kendi düştüğün zavallı duruma gül talihsiz!

Sen hiç türkçede "eli ayağına dolaşmak, bacakları dolaşmak vb." deyimleri duymadınmı? Duydun ve biliyorsun değilmi?

örneğin; "Gelin adayı, kendini istemeye gelen damat adayının ailesine hizmet ederken bacakları dolaşmış gibiydi." sözünden, kızın gördüklerinden heyecanlanıp, normal davranamadığı anlatılır değilmi?

İşte sen de hesap gününde uyandırılınca; "inanmadıklarının gerçek olduğunu gördüğünde" (heyecandan değil ama korkudan) seninde bacakların dolaşacak, secde yapmaya ve durumu kurtarmaya çalışsanda buna gücün yetmeyecektir.

O zamanda cigi abini cağırırsın ama onunda kendi telaşında olduğunu görürsün.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 62
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Kuranın kendisi mecaz. Aslında kuran diye bir şey yok! ^_^

Ama, sen kimse inanmasada varsın değilmi? Senin gibi birine inanmak istemeselerde, sen varsın değilmi demirefe? Üstelik sen kediden de korkmazdın değilmi yüce demirefe? Sen çooook yücesin çooook. Kıymetini bilemiyorlar senin.

Halbuki görüpte ibret almaları gereken biri olarak gerçekten öenmli birisin demirefe... sen gerçekten çok yaşa...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Merhaba, sıte cok keyıflı va bılgılendırıcı, uzundur takıp edıyorum. Çalıstıgım yerde olan eğıtımlı musluman arkadaslarlada zaman zaman tartısıyorum, pes edıyorum ınanın sonunda , kendımı oldurmek gelıyo ıcımden, hiçmi anlamak ıstemezler, bu kadarmı olur dıyorum ...

Keyfini kaçıran bu işyerindeki müslümanlar neyi anlamak istemiyorlar? Biurada da anlatırmısın, örneğin, ben anlamak isterim.

tarihinde aorskaya tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

aorskaya,

Yaratanı sorgulayamazmışız!

Sen bir müslüman olarak Allahı sorgulamaya karşı çıkabilirsin .Zaten bu tutumunda aklını kullanmamaya ve tamamen şuursuzluğa delalet eder.

Oysa aklını kullanmak demek sorgulamayı beraberinde getirir. Yoksa neyin doğru neyin yanlış olduğuna nasıl karar vereceğiz?

Tabi sen Allahından sorgulamadan iman et emrini aldığın için aklını kullanmayı redderek onun senle top gibi oynadığı gibi saçma örnekleri bile verebiliyorsun.

Allahın adil olduğunu savunup da ardından insanla top gibi oynar bu onun hakkıdır demek ne kadar saçma bir çelişki içinde yaşamaktır.

Diyorsun ki bütün etik değerleri belirleyen insanların uyması için koyan Allah onlara uymak zorunda değil. İsterse kullarına çifte standartla yaklaşıp gayri ahlaki davranabilir bu gayet normaldir. Pislik atması da bu türden bir iştir sorgulanmaz.

Yaratılan birisi, yaratanı sorgulayamaz. Yaratanı sorgulasa da bir şeyi değiştiremez. Sen pinokyonun ustasını sorgulamasındaki boşa uğraşları kazanım kabul ediyorsan senin mantığının ölçüsü belli zaten.

Sorgulayamayacağın yada sorgulasanda kesin bir bilgiye sahip olamayacağın konularla ne diye uğraşırsınki? Bu havanda su dövmek olur. Ama o da bir iştir diye düşünüyorsan seni bu kabülünke baş başa bırakmak gerekir.

Evet Allah adildir. Ama adil olmasa yaratılan ne yapabilir, neyi değiştirebilir. Yarattıkları ile top gibi oynasa ne yapılabilir. Kocaman bir hiç. Bunda senin kabul edemediğin neresidir. Sen bir şeyleri icat etsen, sonra onları istediğin gibi kullansan kim karışabilirki, yaratana yaratılan karışabilsin.

Allah dediklerini yapmayan yarattıklarını pis durumlara düşürür, onları rezil eder. Hiç kimseyi ilgilendirmez, ama bana göre çok mantıklı, çok akıllı bir durumdur.

Sen, hem yaratılan olacaksın, hem de dediklerini yapmayacaksın ve seni önemsemesini bekleyeceksin öylemi? Bu sana verilen akla hakaret olmazmı? Onu düzgün kullansana kardeşim.

Sana Allahının nasıl bir çelişki içinde olduğunu gösteren bir örnek:

Allah şeytanı niçin yaratmıştır ? İnsanı dünya hayatında imtihan etmek için değil mi?

Şeytanla kastın iblis ise İblis bir cindir. Dolayısıyla Allah’a kulluk etmesi için yaratılmıştır. Şeytan (iblis) insandan önce vardı onu biliyoruz. İnsana kadar kulluk görevini de iyi biçimde yaptığını biliyoruz.

Ancak, insan karşısına çıkarılınca, kulluğunu yapamadığını, ama izin istemesi üzerine, helak yerine kendine izin verildiğini de biliyoruz.

Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım.” Araf-16

Allah da kıyamete kadar ona kullarını saptırması için izin vermiştir.

Ancak Allahı şeytana verdiği görev de kesmemiştir ki kendisi de şeytanlığa soyunmuştur:

Allah’ın saptırdığını yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa, sen onun için asla bir çıkış yolu bulamazsın.Nisa-88

Madem insanları saptırma işini de kendin yapıyorsun o halde şeytanı niye yarattın ? Al sana çelişki !

Sen bu ayetten sadece Allah’ın saptırdığını biliyorsun. İşte ayetleri tek başına anlamlandırmayın dediğimiz bunun içindir. Bu ayette Allah’ın saptırması anlatılır ama, ne zaman ve neden saptırdığı başka ayetlerde anlatılır.

Onları bilmeden, bu ayeti maden bulmuş fakir gibi sevinerek kullanamazsın. Allah herkesi dini yaşama konusunda serbest bırakmıştır ve kişiler bu seçimlerini kullanırlar. Bunda da başlangıç noktasından gittikçe uzaklaşırlar. işte, başlangıçtan dine doğru değilde, terke doğru giden yolda bir hayli mesafe alan bazıları artık Allah tarafından dönemeyecek durumlara getirilir. İşte saptırma durumu kısaca böyledir. Yani insan sapmadan, uzaklaşmadan Allah saptırmaz. Yine insan, dine yaklaşmazsa da tutup dinde ileri aşamalara taşımaz.

aorskaya,

Allah, insanlara, inanmayanların üzerine bir şey atmalarını yasaklamıştır. Nerenden çıkardın böyle bir hükmü bilemem ama sana hemen bunu fazlasıyla yalanlayan bir ayet yazayım :

Onları siz öldürmediniz, lâkin Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, lâkin Allah attı.Enfal-17

Ayetin bence en tuhaf yanı ise şu Allah : Asıl katil olan benim siz öldürmediniz ben öldürdüm diyor. E madem kendin öldürüp bir de bununla övünecektiysen niye müslümanları kullandın diye sormak gerekiyor :

Bunu da anlayamayacaksın doğal olarak, çünkü aklınca çelişik yakalayan önemli bir ateist dedektifsin.

Bak arkadaş, Allah insanlara bir ömür vermiştir. Bu ömür hangi sebeple olursa olsun kısaltılmaz ve uzatılmaz. (Hatta ömür ne olursa olsun kısaltılmadığı için, bazıları Allah’a savaş açtıklarını sanarak, çeşitli şeyler yaparlar ve hadi beni çarpsın, yok etsin diye meydan okurlar. Başlarına bir şey gelmeyince de haklı olduklarını sanarak sevindirik olurlar. Ama bu durumu bilmezler tabi. Bunu sonra göreceklerdir.)

İşte o insanın şartlar ne olursa olsun, ölmesi yada ölmemesi celinin gelmesiyle olur. Bu nedenle insanlara onu siz öldürdüm sanmayın, onun eceli gelmiştir de ondan ölmüştür deniyor.

Bu durum zaten tanık olduğun, yada duyduğun bazı olaylarla da kanıtlanmıştır aslında.

Örneğin boğaz köprüsünden atlayan bir çok insan ölürken bir kaçı ölmeyebilir. Bir apartmanın ilk katından düşen biri ölürken 20-30. katından düşen başka biri burnu bile kanamadan yaşamaya devam edebilir.

İşte bunların hepsi, ecel yani Allah’ın öldürmesi ile açıklanmaktadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir kağıt çöplüğüne gitsen. Oradan yerdeki kağıtları toplayıp bir tomar yapıp gelsen. Bunları ciltleyip düzgünce kessen ve dışına yaldızlı bir cilt kapağı geçirsen. Bunun bir kitap olduğunu iddia edebilir misin?

Kuran aşağı yukarı böyle bir "kitap" tır. Aslında kitap filan değildir. Sanal bir kitaptır, gerçekte kitap denemez ona. Ciltlenmiş kağıt tomarıdır. Sayfalarında karmakarışık, tutarsız, anlamsız saçmalıklar doludur. Bunlara bir anlam vermeye kalkan kafayı yer.

Zaten kafayı yemiş olanlar hiç bir şeye anlam veremezler. Yada, çok basit şeyleri çok anlamlı, çok anlamlı şeyleri de değersiz sanabilirler.

Dedikya, adamlar kafayı yemişler. "Sen kuranı okuduğunda ona tamamen inanan biri olduğunu, ama sonra ondan hemen kılıç gibi uzaklaştığını" söyleyen biri olarak; kafayı yemiş olabilirmisin acaba?

Link to post
Sitelerde Paylaş

aorskaya,

Ben argümanlarımı akla dayandırdığım sen de inanca dayandırdığın sürece ortak bir noktada buluşmamız imkansız.

Sürekli durumu iman gözlüğü ile görmeye ve onu izah etmeye çalışıyorsun.

Allahın Ahsen-i takvim olarak yarattığı ve ruhundan üflediğini söylediği bir varlığı sonra top gibi oynayıp cehenneme atması sence ne derece tutarlı bir davranış ?

Pinokyo bile ustasının onu yarattığı gibi kalmadı verdiğin örnek yanlış :) O da durumunu sorgulamadı mı ?

tarihinde RemarKable tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Gelin ..... damat .....

Aors, senin ya ateşin yine kırkı geçti, ya kafan iyi... Yine saçmalamaya başladın.

Ne deyimi yahu? Deyimden bahseden kim? Ben o sekerat ayetini "sak" demek bacak demektir, bunu kanıtlamak için verdim. İster deyim olsun ister gerçek, ne farkeder? Hani siz müslümnalar çok kıvırtıyorsunuz ya, bunda da "efendim o aslında bacak değil, sütun!" filan diye kıvırtırsınız diye kesin anlamı ortaya koyayım diye yazdım. Yoksa ayette deyim mi varmış mecaz mı varmış ondan bana ne? Sak ne, bacak! Bitti!

Allah bacağını açacakmış ahirette! Bu anlam açık! Biz otomobil durdurmak için bacak açılır sanıyorduk, kurandan öğrendik ki yanlış biliyormuşuz. Meğer bu sütun gibi bacaklar olsa olsa ancak allahta olur deyip mecburen allaha iman edecekmişiz ama, dünyada etmediğimiz için kabul olmayacakmış!

Herşeyin doğrusunu öğreten allahınıza hamd edin!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aors, senin ya ateşin yine kırkı geçti, ya kafan iyi... Yine saçmalamaya başladın.

Ne deyimi yahu? Deyimden bahseden kim? Ben o sekerat ayetini "sak" demek bacak demektir, bunu kanıtlamak için verdim. İster deyim olsun ister gerçek, ne farkeder? Hani siz müslümnalar çok kıvırtıyorsunuz ya, bunda da "efendim o aslında bacak değil, sütun!" filan diye kıvırtırsınız diye kesin anlamı ortaya koyayım diye yazdım. Yoksa ayette deyim mi varmış mecaz mı varmış ondan bana ne? Sak ne, bacak! Bitti!

Allah bacağını açacakmış ahirette! Bu anlam açık! Biz otomobil durdurmak için bacak açılır sanıyorduk, kurandan öğrendik ki yanlış biliyormuşuz. Meğer bu sütun gibi bacaklar olsa olsa ancak allahta olur deyip mecburen allaha iman edecekmişiz ama, dünyada etmediğimiz için kabul olmayacakmış!

Herşeyin doğrusunu öğreten allahınıza hamd edin!

Yazımın içinden bir iki kelime alarak, okuyucuları iddianda doğruymuşsun gibi kandırmaya çalışma.YAZININ TAMAMINI ALINTILAYAMAZ SENİN GİBİLER ZATEN. AKSİ HALDE YAZABİLECEĞİNİZ DURUM KALMAZ. AMA YALANCININ MUMUNA GÜVENİLMEZDE TABİ. SENDE BUNU ÖĞREN ARTIK. YAZILARDAN BİR İKİ KELİME ALIP BUNU MUM SANMA.

Bak sana ne cevap vermişim, iyi bak.

Sen kendi düştüğün zavallı duruma gül talihsiz!

Sen hiç türkçede "eli ayağına dolaşmak, bacakları dolaşmak vb." deyimleri duymadınmı? Duydun ve biliyorsun değilmi?

örneğin; "Gelin adayı, kendini istemeye gelen damat adayının ailesine hizmet ederken bacakları dolaşmış gibiydi." sözünden, kızın gördüklerinden heyecanlanıp, normal davranamadığı anlatılır değilmi?

İşte sen de hesap gününde uyandırılınca; "inanmadıklarının gerçek olduğunu gördüğünde" (heyecandan değil ama korkudan) seninde bacakların dolaşacak, secde yapmaya ve durumu kurtarmaya çalışsanda buna gücün yetmeyecektir.

Kırmızı ile boyalı yazıya iyi bak. Ayetteki bacaklar kime aitmiş görebiliyormusun? delikanlı isen yazının tamamını alıntılyarak bunu yazabilseydin ya. Hileyle, hurdayla nereye kadar gidebileceğini sanıyorsun. Her an yakalanıp, dibe vurabileceğini artık anla.

Sen, ayet diye uyduruk bir rivayet sarılmışsın. Onuda ayet diyerek millete satmaya çalışıyorsun. Aslında ayette; bacakların açılması yerine, gerçeğin ortaya çıkması, kapalı bir şeyin kalmaması anlatılır. Ama seni de anlıyorum. "Denize düşen yılana sarılır." Ama zamanında yılanı bırakamazsan, o yılan seni sokabilir değilmi? Bir daha böyle hilebazlık yapma.

Ahirette, sana gerçekler gösterildiğinde; bacakların açılmasına rağmen, daha önce korkudan dolaşan bacaklarının uyuşukluğu gitmeyecek, sen secde etmeyi istesende kalkmaya gücün yetmeyecek, gideceğin yerin sıcaklığını hissetmeye başlayacaksın.

Ama, yaşadığın sürece tabiki dönme hakkın da var. Tercih senin...

tarihinde aorskaya tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

aorskaya,

Ben argümanlarımı akla dayandırdığım sen de inanca dayandırdığın sürece ortak bir noktada buluşmamız imkansız.

Sürekli durumu iman gözlüğü ile görmeye ve onu izah etmeye çalışıyorsun.

Sen her argümanını akla dayandırdığını sanmaktasın. Ben ise kuru aklıa değil, kuran kaynaklı akıla güveniyorum. Kuranı, kuran mantığıyla açıklıyorum. Kuranı konuşacaksan bundan başkası da olmaz zaten. Kuru bir akılla kuranı nasıl açıklayabilirsinki? Önce kuranı öğrenmeli, onu akıl edebilmeli, mantığı kavranabilmeli ondan sonra o konuşulabilmelidir.

Bu bütün konular içinde gerçerlidir zaten. Bilmediğin konuda, ne kadar akıllı olursan ol konuşamazsın. Önce bunu akıl etmek zorundasın. Matematik bilmiyorsan matematik işlemler hakkında konuşamazsın, fizik bilmiyorsan o konuda, kimya bilmiyorsan o konuda konuşamazsın.

O zaman, senin argümanlarını kuru bir akıla dayandırman akıllılık değil, aksine yukarıda anlattığım gibi akılsızlık oluyor.

Allahın Ahsen-i takvim olarak yarattığı ve ruhundan üflediğini söylediği bir varlığı sonra top gibi oynayıp cehenneme atması sence ne derece tutarlı bir davranış ?

Pinokyo bile ustasının onu yarattığı gibi kalmadı verdiğin örnek yanlış :) O da durumunu sorgulamadı mı ?

Sen hala bir şeyi anlamadın. "Ben top gibi oynuyor demedim. İsterse top gibi oynayabilir, yaratıklar buna karışamaz, karışsada önemi olmaz dedim."

Pinokyo durumu sorgulamış mış... Kimseye, bir şeyi sorgulamayın demedimki! Sadece; "sorgulasanda, yaratan nazarında etkisinin olmayacağını, öneminin olmayacağını" belirttim.

Gerçektende pinokyo sorguladıda ne oldu? Ustasını mahkummu ettirdi? Ustasını başka bir davranışa mecburmu bırakabildi? Ustasına karşı hangi otorite yada hakimiyet kurabildi?

Pinokyolar durumlarını kabul etmeselerde, bunların kendi aralarındaki dayanaışmalarından, konuşmalarından öteye ustalarına yapabilecekleri bir şey olamaz. Usta kendisi durumlarını değiştirmek isterse değiştirebilir. Pinokyolar kendileri bir şeyleri değiştirmeye güç yetiremezler. Anla artık durumu...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aklı kullanmak önemli bir yetenektir.

Akıl, neye ve kime inanıp inanmayacağını gösterir.

Akıl, masala, hayal ürünlerine, palavralara inanmamayı sağlar.

Akıl, gerçek ve gerçekleşebilecekler ile gerçek olmayan ve gerçekleşemeyecekleri ayırt etmemizi sağlar.

Allah'ın kendisi masal kahramanıdır. Allaha inanan zaten aklını kullanamadığından inanmaktadır. Bir kez akıl dışı bir varlığa 'Allah'a inandıktan sonra, bir sürü zırva da arkasından gelir. Öteki dünya, cennet, cehennem, cin, melek, şeytan, bu dünyanın zahiri olması vs vs. hepsi akıl karı şeyler değildir ve aklını kullanamayanlar bunların hepsinin varlığına inanır.

iman ve inanç zaten aklı dışlar.

"Zira bu terazi kaldırmaz bu sikleti" diye iman sahipleri aklı kullanmamayı öğütler.

Akıl; bilime, deneye, duyularımız ile algıladıklarımıza, yapabildiklerimize, yapabilenlere inanmamızı sağlar.

Akıl, olgu ve olayların sebep ve sonuçlarını (hiçbir doğaüstü varlığa havale etmeden) bulmaya çalışır.

Hayali bir masal kahramanının, insanlara, hem kendi varlığına inanmalarını, hem de aklını kullanmalarını öğütlemesi zaten başlı başına bir paradokstur.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aklı kullanmak önemli bir yetenektir.

Akıl, neye ve kime inanıp inanmayacağını gösterir.

Akıl, masala, hayal ürünlerine, palavralara inanmamayı sağlar.

Akıl, gerçek ve gerçekleşebilecekler ile gerçek olmayan ve gerçekleşemeyecekleri ayırt etmemizi sağlar.

Allah'ın kendisi masal kahramanıdır. Allaha inanan zaten aklını kullanamadığından inanmaktadır. Bir kez akıl dışı bir varlığa 'Allah'a inandıktan sonra, bir sürü zırva da arkasından gelir. Öteki dünya, cennet, cehennem, cin, melek, şeytan, bu dünyanın zahiri olması vs vs. hepsi akıl karı şeyler değildir ve aklını kullanamayanlar bunların hepsinin varlığına inanır.

iman ve inanç zaten aklı dışlar.

"Zira bu terazi kaldırmaz bu sikleti" diye iman sahipleri aklı kullanmamayı öğütler.

Akıl; bilime, deneye, duyularımız ile algıladıklarımıza, yapabildiklerimize, yapabilenlere inanmamızı sağlar.

Akıl, olgu ve olayların sebep ve sonuçlarını (hiçbir doğaüstü varlığa havale etmeden) bulmaya çalışır.

Hayali bir masal kahramanının, insanlara, hem kendi varlığına inanmalarını, hem de aklını kullanmalarını öğütlemesi zaten başlı başına bir paradokstur.

Sevgiler.

Aklı kullanmak tabiî ki yetenektir. Akıl, sadece saydıklarına değil, her şeye yarar.

Allah’a inanan aklını kullandığı için inanır. Bazı inanmayanlarda aklını kullanmıştır. Allah zaten akılsızları imandan muaf tutmuştur. Akıllılarıda; (akıl yürütmelerini isteyerek ve ondan sonra) inanıp inanmamakta serbest bırakmıştır.

Ama inananlardan mutlaka akıllarını kullanmalarını, düşünmelerini istemektedir. Akılsızca, bilinçsizce yapılan davranışlar kabul görmemektedir.

Yoksa sizin aklınız bu kadarını almıyormu?

Siz aksini söylerken, Allah’ın kitabında bu akıl kullanmanın, düşünmenin hemen her anlatımda geçtiğini , bu kitaba bakan herkes görebilir.

Siz bakmadıysanız, bakın ondan sonra yazın, baktıysanız görecek kadar bakmamışsınız yada bilerek aksini söylüyor olabilirsiniz.

Sizin aklınız, Allah ve diğer olguları almıyorsa, başkalarının aklına laf söylemeyin. Siz aklınızın aldığı kadarı ile istediğiniz gibi yaşayın.

iman ve inanç zaten aklı dışlar.

"Zira bu terazi kaldırmaz bu sikleti" diye iman sahipleri aklı kullanmamayı öğütler. BUYURMUŞSUNUZ!

İyide, Allah bizzat kendisi kitabında aklı isterken, düşünmeyi bilinçli olmayı isterken, siz bazı yobazlarla sizin gibi bilmeyenlerin “aklı kullanmama öğüdüne” mi inanırsınız?

Sizin akıl kapasiteniz bu kadarmıdır? Gerçekten bunu akıl edemiyorsanız size hiç yazmayalım o halde?

Bilerek böyle yapıyorsanız, bu yöntemle kazanamazsınız, başka ve gerçekten akıllıca yöntemler denemelisiniz!

Kolay gelsin…

tarihinde aorskaya tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayali bir masal kahramanının, insanlara, hem kendi varlığına inanmalarını, hem de aklını kullanmalarını öğütlemesi zaten başlı başına bir paradokstur.

Akıldan bahsederken bu kısmı atlamışım.

Akıldan bahseden birine; masal nitelediği şeylere kafa takmaması gerektiğini, masal kabul edip geçmesi gerektiğini, aksi halde masal dememesi gerektiğini, kendisinin paradoksa düştüğünü görmesi gerektiğini söylemeye gerek yoksa da bunu unutan akıllılara hatırlatmak için yazma gereği duydum.

tarihinde aorskaya tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

sevgili aorskaya, iletime yanıt olarak yazdıklarını akıl süzgeçinden geçirdin mi?

iletimin ana fikri ne?

akıl almaz şeylere inanmamak. masallara inanmamak, yalan, uyduruk, ispat ve deneyi yapılamayacak şeylere inanmamak.

Bilime, deneye, duyularımız ile algıladıklarımıza, yapabildiklerimize, yapılabilenlere inanmak.

Olgu ve olayların sebep ve sonuçlarını (hiçbir doğaüstü varlığa havale etmeden) bulmaya çalışmak.

Peki senin inandıkların bu kriterlere uyuyor mu?

Allah, ruh, cennet, cehennem, cin, şeytan, melek, vahiy, bu dünyanın zahiri olması, gerçek dünyaya ölünce gideceğimiz, yeniden dirileceğimiz vs vs bir sürü akla, mantığa, izana sığmayan zırvalara inanıyorsunuz. Hem bunlara inanıp, hem aklınızı nasıl kullanıyorsunuz? Akıllı insan bunlara inanır mı? Bunların birer masal ve hayal ürünü şeyler ürünü olduğunu göremiyor musunuz? Bunlar akıl karı şeyler mi?

Sen önce akla mantığa sığmayan inançlarını gözden geçir.

Aklını kullanabildiğini göster.

O zaman senin de inandırıcılığın artar.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

sevgili aorskaya, iletime yanıt olarak yazdıklarını akıl süzgeçinden geçirdin mi?

iletimin ana fikri ne?

akıl almaz şeylere inanmamak. masallara inanmamak, yalan, uyduruk, ispat ve deneyi yapılamayacak şeylere inanmamak.

Bilime, deneye, duyularımız ile algıladıklarımıza, yapabildiklerimize, yapılabilenlere inanmak.

Olgu ve olayların sebep ve sonuçlarını (hiçbir doğaüstü varlığa havale etmeden) bulmaya çalışmak.

Peki senin inandıkların bu kriterlere uyuyor mu?

Allah, ruh, cennet, cehennem, cin, şeytan, melek, vahiy, bu dünyanın zahiri olması, gerçek dünyaya ölünce gideceğimiz, yeniden dirileceğimiz vs vs bir sürü akla, mantığa, izana sığmayan zırvalara inanıyorsunuz. Hem bunlara inanıp, hem aklınızı nasıl kullanıyorsunuz? Akıllı insan bunlara inanır mı? Bunların birer masal ve hayal ürünü şeyler ürünü olduğunu göremiyor musunuz? Bunlar akıl karı şeyler mi?

Sen önce akla mantığa sığmayan inançlarını gözden geçir.

Aklını kullanabildiğini göster.

O zaman senin de inandırıcılığın artar.

Sevgiler.

Siz, akıl kullanmaktan bahseden biri olarak, bilimin her şeyi henüz bilemediğini, her şeyin ölçülebilir, gözlemlenebilir olmayacağını bilmiyor olamazsınız!

Bilimin bu gün bilmediklerini yarın bilebileceğini, dolayısıyla bugün bilimin bilmediğini "yok" saymanın mantıklılık olmayacağını düşünemiyormusunuz?

Benim inandığım şeyler sizin aklınıza sığmıyorsa sorun sizin akılınızda olamazmı? Aklınızı küçümsediğinizi göremezmisiniz? Bana, Allah'ın yokluğunu kanıtlayan bir bilim dalı ve ona ait delilleri söyleyebilirmisiniz? Söyleyemeyecksiniz tabi, çünkü yok. Peki bu durumda yokluktan yana kabul tercihi yapacağınıza, akıllı bir insan olarak bu konuda en azından nötr kalmanız gerektiğini neden kabul edemezsiniz?

Akıllı insan önyargılı, ön kabullü, şartlanmış olabilirmi? Bu kabullere sahip birisi gerçekten akıl kullandığından söz edebilirmi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Vaktiyle Muhammed namazdayken Ebu Cehil ve arkadaşları da onun üstüne deve işkembesi koymuştu. Demek Allah ve Resulü bu hadiseyi unutmamış ki hadiseyi genelleyerek bütün inanmayanların üzerine pislik atmak suretiyle karşılık vermeyi tercih etmiştirler.

Uyduruk bir siyer.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Siz, akıl kullanmaktan bahseden biri olarak, bilimin her şeyi henüz bilemediğini, her şeyin ölçülebilir, gözlemlenebilir olmayacağını bilmiyor olamazsınız!

Bilimin bu gün bilmediklerini yarın bilebileceğini, dolayısıyla bugün bilimin bilmediğini "yok" saymanın mantıklılık olmayacağını düşünemiyormusunuz?

Benim inandığım şeyler sizin aklınıza sığmıyorsa sorun sizin akılınızda olamazmı? Aklınızı küçümsediğinizi göremezmisiniz? Bana, Allah'ın yokluğunu kanıtlayan bir bilim dalı ve ona ait delilleri söyleyebilirmisiniz? Söyleyemeyecksiniz tabi, çünkü yok. Peki bu durumda yokluktan yana kabul tercihi yapacağınıza, akıllı bir insan olarak bu konuda en azından nötr kalmanız gerektiğini neden kabul edemezsiniz?

Akıllı insan önyargılı, ön kabullü, şartlanmış olabilirmi? Bu kabullere sahip birisi gerçekten akıl kullandığından söz edebilirmi?

Bilimin bu gün bilemedikleri ile konunun ne ilgisi var? Bugün bilimin bilmediğini kim yok sayıyor. Yerçekiminin nedenini bugün bilemiyorsak, yerçekimini yok sayabilir miyiz? Varlık ölçülebilir, gözlemlenebilir, hissedilebilir vs olmasa bile varlığını bir şekilde bize belirtmesi gerekir. Hakkında hiçbir bilgi, bulgu ve gözlem yapılamıyorsa, böyle bir varlık için ne söylense palavra olur. Tıpkı "allah, cin, şeytan, melek vs vs" hakkında söylediklerinizin palavra olduğu gibi. Bunlar objektif olarak yoktur. Ama masal kahramanları olarak sizlerin kafalarınızda, hayallerinizde vardırlar. Aklınızı kullanmayı bilmediğiniz için bu masal kahramanlarının gerçekten var olduğuna inanıyorsunuz.

İnandıkların aklına değil. Hayal gücüne sığıyor. İnsan hayalgücü en olurolmaz şeyleri düşünebilir. Ancak, doğru kullanıldığında akıl, neyin gerçek neyin masal olduğunu ayırt edebilir.

Bugün, varlığı bilim tarafından ispat edilmeyen şeylere inanmak akla ters değil ise, neden Hüperman'a, Voltran'a, Himen'e inanmıyorsunuz da, bunlardan farkı olmayan Allah'a, cine, şeytana, meleğe, gılmana vs inanıyorsunuz?

Yok olan bir şeyin, yokluğunun ispat edilmesini istemek, yokluğu varlık kategorisine sokmak demektir. Yokluğu varlık gibi gösterip, yok olduğunu ispat edin gibi saçma bir istekte bulunuyorsunuz.

Halbuki varlığı ispat edilemeyen şey yoktur.

Var olduğunu iddia ettiğiniz şeyin varlığını kanıtlamak iddia sahiplerine düşer.

Objektif varlığını gösteremiyorsunuz. Sonra da kurnazlık yapıp, "yok olduğunu siz gösterin" gibi saçma bir istekte bulunuyorsunuz.

Özetle; açıkca görülüyor ki, bilinmeyene sığınmaktasınız.

Bir şeyin nedeni bilinmiyorsa, kolayını bulmuşsunuz. Allah bilir! Allah yapar!

Allah kavramında olduğu gibi, en anlamsız çıkarsamadır bu yaklaşımlar. Boş konuşmakla eşdeğerdir.

Bir çocuk babasına. Baba yağmur nasıl yağıyor? diye bir soru sorsa. Doğru yanıt. yağmurun nasıl oluştuğunu anlatmak mı? Yoksa; oğlum yağmuru Allah yapar, istediği yere yağdırır! demek mi olur? İkinci yanıtı veren baba, hem kendi cahilliğini sergiler, hem de çocuğa hiçbir bilgi aktarmamış olur. Bütün müslümanların yaptığı gibi.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
bir iki kelime alarak, okuyucuları iddianda doğruymuşsun gibi kandırmaya çalışma.

:DAors, sen gerçekten tartışmaya değmeyecek birisin. O kadar sığ bir beynin var ki, benim senin iletini cımbızlama gibi bir şansım olmadığını bile düşünmekten acizsin. İsteyen herkes ne gelini, ne damadı diye merak edip iki saniyede senin iletine ulaşabilir. Hatta benim kısaltılmış alıntım, senin iletinin ne olduğunun merak edilmesini, daha çok okunmasını sağlar!

İşte sen bunu bile düşünemeyecek bir beyne sahipsin. Beynini bu hale getiren dogma! Dogma, girdiği beyni iflah etmeyen en korkunç virüstür. Korkularından beslenir.

Bulaşmak için de korku bulaştırmayı dikte eder. Kuduz nasıl bulaşmak için ısırmaya teşvik ederse, dogma da öyledir. Dogman, sana korkularını bana aktarman için korku empoze etmeni dikte ediyor. Ben senin beni korkutmaya çalıştığın şeylere gülüp geçiyorum. Cahil Arapların saçma yalanları ile işim olmaz da, sana yazık! Yok bacakları dolaşacak olan benmişim, yok secde etmeye gücüm yetmeyecek olan benmişim! Beni bununla mı korkutuyorsun a zavallı? :lol:

Bütün bunlar allah bacağını açtığında mı olacak? :lol: Heralde hiç bu kadar sütun bacaklar görmediğim için "süperzenci de amma salakmış, böyle süper bacakları olan birinden boşanılır mı yahu?" diyeceğim öyle mi? :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

insanın beyni karşıdakini incitmek için çalışmaya görsün...

öyle ilginç ifadeler tabirler söz öbekleri sövgüler gelir ki akla...

bunlara muhatab olan kişiye acıyası gelir sonradan...

nerden karşımdakini incittim kızdırdım da o da bana ve sevdiklerime böyle şeyler söyledi diye ömür boyu hayfılanır durur kişi...

söz söylenmiştir bir kere artık geri alın sa da pek bir şey değişmez...

o sözü söyleyene istediğin kadar çemkir sen de söv ister döv ama bu duyduğun ve ömür boyu unutamayağın iğrençliği yok etmez...

karşımızdakinin beyninin sizi incitmesine yol açacak süreci başlatmayınız...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...