Jump to content

Kadın ve İslam


Recommended Posts

Apollon ,güzel bir tartışma olmasını umuyorum ve başlıyorum.Genelde inanmayan arkadaşların kuranda en çok eleştirdiği konuların başında ,dinin kadına bakış açısı ve kadın aleyhine görünen bazı ayetler gelmektedir.Öncelikle söyliyeyimki amacım Kuran'ı mantığıma sığdırarak açıklamak değil,böyle bir tarzım olmadı hiç ,mümkün olduğunca objektif olmaya çalışırım ve şimdi de öyle olacak.

Mesela şu ayeti ele alalım :

'Erkekler, kadınlardan üstündür, çünkü Allah onları bir çok şeylerde kadınlardan üstün etmiştir, çünkü onlar, kadınları, mallarıyla geçindirirler, doyururlar; iyi kadınlar da itaatli olurlar ve Allah, onların hakkını nasıl korumuşsa onlar da, kocaları yanlarında olmasa bile, iffetlerini korurlar. Kadınlarınızın serkeşliğinden korkunca onlara öğüt verin, onları yatakta yalnız bırakın, dövün onları. Fakat itaat ettikleri takdirde de aleyhlerine bir sebep araştırmayın, şüphe yok ki Allah çok yüce ve büyüktür.' Nisa 34

Burada vurgulanan unsur ,erkeklerin mallarından harcamaları dolayısıyla kadınlardan üstün oldukları gerçeğidir.Ayetin diğer bölümlerinde 'dövün'ifadesi geçiyor evet ama aslında bazı ilahiyatçılar, Arapçadaki kelime anlamlarını değiştiren harekelerden dolayı burada dövün yerine başka bir anlama gelen kelime kullanılmış olduğunu iddia ederler ki bana garip gelmiyor.Çünkü kuranda ikide bir karınızı dövün falan demez yani böyle bir şey de olmaz zaten.

Asıl konuya dönersek ,bu ayetde dediğim gibi erkeğin üstünlüğü para kazanmasına bağlanmış ve kadının bu nedenle kocasına itaatkar olması istenmiştir.Üstelik Peygamber de zaten kendinden yaşça büyük ve de çok sengin olan Hatice ile evlenmişti hatırlarsan ve Hatice ölene kadar da başkasıyla evlenmemişti.Neden peki?Çünkü Hatice para kazanıyordu ve O'nun dediği olmuştu.Yani peygamber sünneti deyip duranların bu örneği görmezden gelmelerı çok ayıp ama hep kendi keyiflerine göre yontarlar.

Yine başka bir ayete bakalım :

'Ve eğer yetimler konusunda adalete riayet edemeyeceğinizden korkarsanız, o taktirde hoşunuza giden (size helâl olan diğer) kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Fakat, eğer (onlara da) adaletle davranamayacağınızdan korkarsanız o zaman bir tane ile veya elinizin altındaki sahip olduklarınızla (cariyelerinizle) yetinin. İşte bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur. nisa 3

Bu ayetde görüldüğü gibi ,adalet şart konuşmuştur.Yani birden çok kadınla evlilik evet serbest bırakılmış hatta sınırlama da yok üleştirme yapılmış beşer altışar da alabilirsiniz demektir bu.Ama dikkat edersen adaletli olma koşuluyla bu çok eşliliğe izin var.Buradaki adaletden kasıt sadece maddiyat falan değildir bazı yobazların iddia ettiği gibi.Burada hem maddi hem manevi hem cinsel her anlamda genel bir hak anlayışı söz konusu.E bir erkek de biden fazla kadına aynı anda adaletli olamayacağına göre ,hem de genelde dönemin arapları sırf zevkine ,eskisinden bıktıkları için yenisini istediklerine göre ,demekki kafana göre evlenemezsin eskisi gibi ,ayet öyle diyor ,adil olmadık.a yasak

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ailenin mihenk taşı olan kadına verilen değer , bir toplumun gelişmişlik ölçütüne delalet etmektedir . Bir kuşun iki kanadından biri olarak görülen , aydınlarla da tasdiklenen ve bilimsel araştırmalarla da kadının toplumdaki müsbet misyonunun toplumu terakki ettirdiği stabildir . Bir devleti yönetmek kadar zor olan aile yönetiminin mihenk taşını kadın oluşturmaktadır . Kadın eğitimi ise , gelişmiş olan ülkeler tarafından daha fazla önemsendiği için , kadının icra ettiği misyon gereği , hem iktisadi hem içtimai yaşamda kalkınmada en önemli unsuru yine kadın oluşturmaktadır . Kadının eğitimiyle ve kadının bilinçlenmesiyle ; çocuk ölümlerinin azalacak , fırsat eşitliğinin yaratılacak ve ekonomik anlamda da daha güç kazanan bilinçli olan aileler tarafından da gelecek nesiller paye kapacak ve fırsat eşitlikleri gelecek kuşaklar tarafından tevarüs edilecektir . Napalyon , Atatürk ve diğer büyük liderler tarafından da kadının toplum için önemi herdaim vurgulanmış ve ülkenin terakkiyetinde kadının önemi de bilimsel araştırmalar tarafından kanıtlanmıştır . Kadına değer veren ülkelerin kalkındığı , kadını tezyif eden ülkelerinde alçaldığı bilinmekte , toplumda kadının misyonu tartışılmaya devam edilmektedir. Kol gücüne dayalı toplumlarda erkeğin üstünlüğü kabul görmüşken , şimdi fikirsel anlamda bir yarış ve rekabet olduğu için kadınlar toplumun birçok alanına girmekte ve ataerkil yapıyı yıkan misyonlar icra etmektedir. Hem kültürel , hem de ekonomik anlamda inkişaf etmek isteyen ülkeler , kadına verdiği değerle gelişmişliklerini mukayese etmelidir . Kadının gelişimi ve toplumdaki rolü bu kadar önemli ve aşikarken , kadını engelleyen en etkenlerden birisi ''dindir. '' Kadının giyimine kuşamına karışan , erkeğin üstünlük anlayışını meşrulaştıran ve de kadını tahkir edip cinsel meta gibi sunan yine ''dindir'.' Kadının çalışmasına bile karşı çıkan , sorgulama melekelerini pasifize edip kadını yatak odası dekoru olarak gören ve yüzyıllardır kadına en büyük ukubeti reva görmüş bu mübessibler ; dinlerin ateşli savunucuları , dinlerin kurucuları yahut dinlerin havarileri olmuş , kadını sadece cinsel meta olarak tavsif etmekten geri kalmayıp , kadına en büyük zararı verip dinlerden aldıkları ilhamla kadını kafeslerin içerisine layık görmüşlerdir. Günümüzde de görüldüğü üzere , muhafazakar ve dindar toplumlar , kadını tezyif ve tahkir eden iptidai bir zihniyete malik topluluklardır.

Dinler kadına değer veren bir misyon üstlenmediği ve merkeze her zaman erkeği aldığı için , dinleri incelediğimizde ve dinle yönetilen ülkeleri gözönüne getirdiğimizde , kadınların üzerindeki baskıları ülkelerde ve hükümleri ise kutsal olarak tavsif edilen metinlerde rahatlıkla görebiliriz. Bu hükümler , kadını 2.sınıf olarak görmüş ve erkeğin üstünlüğünü her daim vurgulayıp kadını hakir görmüştür. İran , Arabistan , Tunus , Pakistan , Endonezya , Fas , Yemen gibi bazı İslam ülkelerindeki kadının yerini de gördüğümüz vakit , bu müşahademiz güçlenmektedir . Cebir ve tazyiğin normalize edildiği bu ülkelerde ; kadınların dövülmesi , erkeğin 4.karısı olmaya reva görülmesi ve haremlik selamlık uygulamalarla toplumdan tecrit edilmesi rahatlıkla gözlemlenmektedir. Tabi sen bunları kabul etmeyip de sadece Kuran'cı anlayışı mefkure edindiğin için Kuran üzerinden gitmek istiyor ve bunu da ayetlerle kanıtlayacağımı düşünüyorum .

Mirasta kadın erkeğin yarısı kadar pay aldığı gibi , mahkemede kadının şahitliği de erkeğin şahitliğinin yarısı olarak görülmüş ve kadının dövülmesi bizzat Kuran tarafından emrolunup , boşanma hakkı da erkeğe verilerek kadın hüviyetsizleştirilmiştir. Aynı zamanda savaşta bile ganimetten fazla pay alan herzaman erkek olduğu gibi ; akılca üstün olan , dört eş alan , kadınların üzerine cariye getirebilen de yine erkektir.

Nisa/4:11. Allah size, çocuklariniz hakkinda, erkege, kadinin payinin iki misli (miras vermenizi) emreder.

Nisa/ 34 . "Allah'ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü erkekler kadınlar üzerinde hakimdirler."


Bakara / 282 . '' İki kadının tanıklığı bir erkeğin tanıklığına bedeldir. ''

Nisa / 34 . '' Serkeşlik etmelerinden şüphelendiğiniz kadınları dövün ''

Bunun gibi ayetlerle tezyif edilmiş kadının , başka ayetlerle de tezyif edildiğini görebiliriz . Özellikle cennetteki nimetlerden faydalanan da en çok erkek olarak görüldüğü için , Kuran kadına cennette bile erkekler adar hak tanımamış bir kitaptır.

Duhan/44/54. Bu boyledir; onlari iri siyah gozlu hurilerle eslendiririz.

Tur/52/19-20. Onlara soyle denir: "Islediklerinizden oturu, dizi dizi tahtlara yaslanarak afiyetle yiyin icin.Onlara, ceylan gozlu esler veririz."

Rahman/55/56. Orada, bakislarini yalniz eslerine cevirmis, daha once ne insan ve ne de cinlerin dokunmus oldugu esler vardir.

Rahman/55/57. Oyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsiniz?

Rahman/55/58. Onlar yakut ve mercan gibidirler.

Rahman/55/70. Oralarda iyi huylu guzel kadinlar vardir.

Kadına Kuran'da erkeğe vaadedilen şeyleri bulmak mümkün olmadığı için , erkeğin her konuda daha üstün bir varlık olduğu da görülmektedir.

Talak 65 / 4 .Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlarla, henüz âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Hamile olanların bekleme süresi ise, doğum yapmalarıyla sona erer. Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.

Henüz adet görmeyenler ifadesinden bile burada çocuk yaşta evliliğin kastedildiğini anlıyor ve İslam'ın çocuklarla bile evlenilmesine cevaz verdiğini müşahade edebiliyoruz .Birçok konuda erkeğin üstünlüğünün vurgulanıp , kadının maldan farksız biçimde muamele görmesi bile , Kuran'ın çağlar gerisinde kalmış , Arap kültürüyle harmanlanmış ilkel bir kitap olduğunu gösterir.

'Erkekler, kadınlardan üstündür, çünkü Allah onları bir çok şeylerde kadınlardan üstün etmiştir, çünkü onlar, kadınları, mallarıyla geçindirirler, doyururlar; iyi kadınlar da itaatli olurlar ve Allah, onların hakkını nasıl korumuşsa onlar da, kocaları yanlarında olmasa bile, iffetlerini korurlar. Kadınlarınızın serkeşliğinden korkunca onlara öğüt verin, onları yatakta yalnız bırakın, dövün onları. Fakat itaat ettikleri takdirde de aleyhlerine bir sebep araştırmayın, şüphe yok ki Allah çok yüce ve büyüktür.' Nisa 34

Burada vurgulanan unsur ,erkeklerin mallarından harcamaları dolayısıyla kadınlardan üstün oldukları gerçeğidir.Ayetin diğer bölümlerinde 'dövün'ifadesi geçiyor evet ama aslında bazı ilahiyatçılar, Arapçadaki kelime anlamlarını değiştiren harekelerden dolayı burada dövün yerine başka bir anlama gelen kelime kullanılmış olduğunu iddia ederler ki bana garip gelmiyor.Çünkü kuranda ikide bir karınızı dövün falan demez yani böyle bir şey de olmaz zaten.

Asıl konuya dönersek ,bu ayetde dediğim gibi erkeğin üstünlüğü para kazanmasına bağlanmış ve kadının bu nedenle kocasına itaatkar olması istenmiştir.Üstelik Peygamber de zaten kendinden yaşça büyük ve de çok sengin olan Hatice ile evlenmişti hatırlarsan ve Hatice ölene kadar da başkasıyla evlenmemişti.Neden peki?Çünkü Hatice para kazanıyordu ve O'nun dediği olmuştu.Yani peygamber sünneti deyip duranların bu örneği görmezden gelmelerı çok ayıp ama hep kendi keyiflerine göre yontarlar.

:)

Erkeklerin kadınlardan üstün olduğu izhar edildiği gibi , üzerine mallarından da harcadıkları için üstündürler ibaresiyle pekiştirilmiş , yani zaten üstün olan erkek , malından ve parasından da harcadığı için bir üstünlük unsuru olarak ibarelendirilmiştir. Bu günümüz ahlakına uymayan ve kadınların da en az erkekler kadar sorumluluk sahibi olacağı çağa gelinemeyeceği felsefiyle yaklaşılan ilkel bir ayettir. Günümüzde kadınların da uhdesi en az erkeklerin ki kadarken , şimdi erkeğin malından para harcadığı için üstün olduğunu söylemek , günümüz toplumsal yaşantısını hesap etmeyen biri tarafından ortaya atılan bir sözdür demektir . Çağdan çağa , toplumdan topluma değişiklik gösteren ve insanlar arası ilişkiyi düzenleyen ahlak kurallarını da umumi bir gerçeklik olarak insanlara empoze etmek ve de erkeklerin üstünlüğü zaten doğuştan olduğu gibi bir de maddi anlamda tasavvur etmek , günümüz içtihadına ters düşen bir ayet olduğu gibi de , kadınların tufeyli gibi yaşayarak , erkeklerin nafakasına muhtaç bir varlık olarak telakki ettirilmesidir. O yüzden sunduğun argümanı kabul etsek bile, erkeklerde bir üstünlük vasfı yaratacak değerde olmadığı için , kadınları tenzil eden hastalıklı bir içtihadın ürünü olduğunu da değiştirmeyecektir .

Kendinden pay biçtiğin vakit böyle bir umumiyeti kabul edebilecek biri olduğunu mu düşünüyor , yoksa bu ayetin de gerçekten kadın yaşantısından bihaber ayet olduğunu tefekkür edip izzetli olmayı mı doğru buluyorsun ? Bu ayette vurguladığın yer bile kadına bir hakaretken , bir kadın olarak bunu savunmak da gerçekten düşündürücüdür .

Kadınları dövün ibaresi ise , birçok ilahiyatçı tarafından bile sindirilememiş olsa gerek ki , sürekli olarak değiştirilip insanlara '' dövün '' ibaresi yoktur , mesajı verilmeye çalışılmıştır . '' Dövün '' ibaresini çıkarsak bile , kadınların erkeğe itaat etmeye mecbur bırakıldığı bir ortamı yaratmaya çalışnan Allah'ın bu hükmü bile kadına bir hakaret olarak gözümüze çarpmakta ve anlaşılmaktadır . Kadının erkeğe itaat etmesi gerektiği buyruğu bile erkeğin üstünlüğünü vurgulayan bir leke ve senin ''mallarından'' dolayı ibareni de ters yüz eden bir ayettir . Kadın itaat ettirilmek için türlü sıkıntılara sokulan ve erkeğinin sözünü dinlemesi için mecbur bırakılan , kendine ait hiçbir içtihadı , tefekkürü olmayan , sadece yatak odası dekoru olarak görülen bir yaratık gibi tasvir edilip kadın tezyif edilmiştir . Bu sana peki nasıl mantıklı gelmektedir anlamakta zorlanıyorum .

Yine başka bir ayete bakalım :

'Ve eğer yetimler konusunda adalete riayet edemeyeceğinizden korkarsanız, o taktirde hoşunuza giden (size helâl olan diğer) kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Fakat, eğer (onlara da) adaletle davranamayacağınızdan korkarsanız o zaman bir tane ile veya elinizin altındaki sahip olduklarınızla (cariyelerinizle) yetinin. İşte bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur. nisa 3

Bu ayetde görüldüğü gibi ,adalet şart konuşmuştur.Yani birden çok kadınla evlilik evet serbest bırakılmış hatta sınırlama da yok üleştirme yapılmış beşer altışar da alabilirsiniz demektir bu.Ama dikkat edersen adaletli olma koşuluyla bu çok eşliliğe izin var.Buradaki adaletden kasıt sadece maddiyat falan değildir bazı yobazların iddia ettiği gibi.Burada hem maddi hem manevi hem cinsel her anlamda genel bir hak anlayışı söz konusu.E bir erkek de biden fazla kadına aynı anda adaletli olamayacağına göre ,hem de genelde dönemin arapları sırf zevkine ,eskisinden bıktıkları için yenisini istediklerine göre ,demekki kafana göre evlenemezsin eskisi gibi ,ayet öyle diyor ,adil olmadık.a yasak

Kuran'da belli kısıtlama getirildiği ve kadınlara yönelik adaletin tesis edilmesi mahiyetinde bir kısıtlama getirildiği söylense dahi , bu doğru olmadığı gibi daha sonradan Muhammed'e iltimas eden ayetlerle , yani sadece Muhammed'in adaleti tesis edebileceği izhar edilerek , ayetin manası deforme tahrif edilmiştir . Ayrıca , adaletin tesis edilemeyeceğini Allah bilir ve böyle bir kısıtlama gereği hissetmişken ; niçin ikişer , dörder nikahlayın ibaresini ayete sıkıştırma gereği hissetmiştir ? Maddi anlamda adalet tesis edilse dahi , cinselliği de vurgulayarak adaleti , cinsellik ile muadil görmek de bir iptidailik değil midir ? Bir penisin etrafında dönen ve kadınlık içgüdülerini yaşamayıp da erkeğini diğer kadınların koynunda görmek yahut bilmek de kadına bir eziyet değil midir ? Adalet tesis edilse bile bu kadını rahatsız edecek , kıskandıracak ve kendisini hakir hissettirecek bir durum değil midir ? Yazdıklarınla çelişiyor ve doğru olanı söylerken bile tenakuz ve zıtlıkları görmüyor , ayrca bir kadın olarak da bu ilkelliği sindirme yoluna gidiyorsun .

Muhammed ise büyük nüfuz sahibi bir kadını aldatma yoluna , yahut başkasıyla evlenme yoluna gidebilecek kadar güçlü olmadığı ve Hatice'nin sayesinde de nüfuz sahibi olacağını hesap ettiği için , günlük siyasetiyle evlenme yoluna gitmemiştir. Hatta Ayşe ile evliliğinde yaşını sürekli gündeme getiren kimselere karşı , yaşının büyük olduğu argümanını süren İslamcılar da nedense Ayşe'nin Muhammed'e olan bazı sözlerini görmezden gelirler .

Ahzab suresi 51. Ayet : “Ey Paygamber, bunlardan kimi istersen geri bırakır, dilediğini alabilirsin. Boşadığını yeniden almanda da bir vebal yoktur sana..”

Aişe, bu ayet üzerine kendini tutamamış, “Görüyorum ki,” demiş, “Senin Allah’ın yalnız senin şeyinin keyfi için koşturuyor.” (Kaynak: Buhari, Tefsir/7; Tecrid, Hadis/1721; Müslim, Rıda/49,50-Hadis/1464; Ibni Mace, Nikah/57-Hadis/200; Ahmet Ibn-i Hanbel, 6/134, 158, 261)

Ayrıca Hayber kalesinin fethinden sonra , anasını babasını öldürdüğü Cüveyriye ile de aynı gün gerdeğe girme onursuzluğunu göstermiştir. Ayriyeten bunu da ailesinin şerefli olduğundan dem vurarak gerçekleştirdiğini söylemesine rağmen , kimse çıkıp ta ; madem bu kadar şerefli ailesi vardı da , niçin öldürdün diye bir ibare yöneltmemiştir. Ayrıca Muhammed de cariyelerle ilişkiye girmiş ve sadece uçkur düşkünü bir peygamber olunamayacağı, Yahya ve İsa peygamber evlenmemesine rağmen Muhammedin nasıl peygamber olacağına dair söylentilere de birçok tehdit içerikli ayetler uydurmuştur.

Argümanların kadının nasıl erkek hegomanyasına itildiğine dair kanıtlar teşkil etmektedir .

Saygılar.

tarihinde Apollon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Beni biliyosun Apollon ,genelde dini mantığımla açıklamaya çalışan ve her şeye din gözünden bakan biri değilim ve hatta feminist ruhlu biriyim.Ama sadece ayetlerde okuduğuma göre konuşuyorum ,bazı ayetleri ben de anlamıyor garipsiyorum bunu inkar etmem zaten ama özellikle nisa 34'deki ayetten anladığım : Erkekler anca para kazandıkları sürece üstünlük elde ederler ve de bu duruma Peygamber'in Hatice ile olan hayatı ve evliliğinden örnek gösterdiğim halde görmezden gelmişsin.Biliyorsun Hatice çok zengindi ve peygamber o ölene kadar kimseyle evlenmedi ,neden çünkü güçlü olan hatice'ydi.Her devirde parası olanın borusu ötmüş ve bu kitap da sonuçta uzakdoğu felsefeleri gibi insanı ideal seviyeye çekmeye çalışan öğretileri kapsamaz,ama sadece daha iyi insan olma yolunda bazı kural yasaklar koyar.

Arabistan İran gibi ülkelerde kuranda bile olmayan udyurma sapık kuralların hüküm sürdüğünü biliyorsun sanırım.Recm cezası kuranda yoktur yani dinde yoktur ama bu ülkelerde uygulanır.Çünkü bu ülkelerde Kuran tam olarak uygulanmaz ,gerçek müslümanların sadece peygamberler döneminde kaldığına inanmaktayım zaten.

Öncelikle benim sıradan tipik bir müslüman olmadığımı bildiğin gerçeğinden hareketle şunu söyliyeyim ki ; ''bu kitabın büyük kısmının o döneme ait olduğuna inanmaktayım.Hatta dönemin Araplarına aittir.Bunu inkar etmek zaten bir gerizekalılık örneğidir.Ve de bu yüzden tıpkı döneme ait bazı savaş ayetleri gibi ,özellikle bazı hukuksal ayetlerin de yine dönemin şartlarına uygun olarak indiğini düşünmekteyim.O dönemde muhtemelen kızlar evlenince kocalarının payından aldıkları için erkeğe iki misli verilmiş olabilir.Şimdi tabiki geçerliliği yoktur ve artık kadın da toplumda bir yer edinip sosyal statü kazandığı için,para kazandığı için benim getirdiğim nisa ayeti gibi bu da geçersizdir artık.Kölelik ayetleri de mesela artık geçersizdir biliyorsun ,gerçi arap ülkelerinde hala köleliğe benzer kurum devam etmekte sanırım ama bu onların rezilliği zaten ,normaldir.

Tanıklıkla ilgili getirdiğin ayete bakarsak :

Ey iman edenler! Belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah’ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, (her şeyi olduğu gibi dosdoğru) yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah’tan korkup sakınsın da borçtan hiçbir şeyi eksik etmesin (hepsini tam yazdırsın). Eğer borçlu, aklı ermeyen, veya zayıf bir kimse ise, ya da yazdıramıyorsa, velisi adaletle yazdırsın. (Bu işleme) şahitliklerine güvendiğiniz iki erkeği; eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını şahit tutun. Bu, onlardan biri unutacak olursa, diğerinin ona hatırlatması içindir

Burada görüldüğü gibi cinayet, kaza gibi çok önemli bir davada değil , kadınların o dönemki genel durumları göz önüne alınarak ,hesap kitap ve borçla ilgili ticari bir davada kadının bu tür işlere alışkın olmadığı için anlayamayacağı göz önüne alınmış gibi duruyor.Yani

görüldüğü gibi mecburi bir nedenle böyle bir ayet getirilmiş.O dönemdeki bütün kadınlar Hatice gibi değildi biliyorsun.

Devam edeceğim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kadının dövülmesiyle ilgili ayet için söylediğim gibi ,arapça harflerin üstündeki işaretlerden dolayı oradaki ifadenin dövün anlamında olup olmadığı bile belli değil pek çok ilahiyatçıya göre.

Verdiğin hadis örneğine bakalım :

Aişe, bu ayet üzerine kendini tutamamış, “Görüyorum ki,” demiş, “Senin Allah’ın yalnız senin şeyinin keyfi için koşturuyor.” (Kaynak: Buhari, Tefsir/7; Tecrid, Hadis/1721; Müslim, Rıda/49,50-Hadis/1464; Ibni Mace, Nikah/57-Hadis/200; Ahmet Ibn-i Hanbel, 6/134, 158, 261)

Hadisleri pek ciddiye almadığımı biliyorsun mümkünse hadis üzerinden gitmeyelim :)

Zaten hayber olayı falan da hadislerde geçiyor ve o dönemde orada olmadığımıza göre zaten tam doğruyu bilemeyiz.Zaten ateistlerimizin çoğu kurandan çok hadislere inanmakta.

Ayrıca bu kitabın tabiki arap kültüründen ayrı düşünülemeyeceğinin farkındayım.Bunları kabul etmem beni mat etmez sadece mantığımı ortaya koyar :)

Cennetde neler olacağı kadına neler verileceği de meçhuldür evet,tam olarak belli değildir bu ama iman ölçüsünde kadınla erkeğin eşitliği ve öbür tarafta rahat bir hayatları olacağı pek çok ayetde vurgulanır.

tarihinde şahika tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...
Misafir
Bu konu kapalıdır ama konuya cevap yazmaya yetkiniz var görünüyor.
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...