Jump to content

tanrının adaleti...


Recommended Posts

  • İleti 468
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Mesela bir erkegin dört kadinla veya kitap ehlinden kadinlarla ve sinirsiz cariyelerle birlikte olmasini izin verip, kandina tek bir erkek izni vermek, veya kadinlara erkegin mirasinin yarisini uygun görmek gibi bir adaletsizlik gibi mi ?

Tanrı bu işlere karışırmı?

Tanrı karışıyorsa eğer bunu nasıl insanlara bildirir?

Tanrı bizim hayatımıza karışıp yön veriyorsa biz niye yaşıyoruz,neden karar veriyoruz,arıyoruz,buluyoruz,üretiyoruz,kullanıyoruz,seçiyoruz neden!

Deynek kimde ise istediği gibi kullanır. Bundan zarar geliyorsa deynege bağlama o sadece güç. Eline geçerse zararını karşılayacağını bunuda zarar vererek yapacağını unutma.

Link to post
Sitelerde Paylaş

mesela bir mirası paylaşacak olan iki erkek bir kız kardeş var...

Erkeklerin hali vakti iyi kadın ise dört çocuğuyla dul kalmış zar zor geçiniyor...

Bu miras ta kadının payı erkeklerin yarısı değil hatta eşit değil belki iki kat olması daha adil olmaz mı...

Adil tanrı insanlarım mağdur edilmemesi için nasıl davranılması gerekiyorsa öyle davranmamızı bekler...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Havanda su dövmekte hâla niye ısrar ediliyor ki? Bunda "bak işte ateistlere nasıl tanrıdan bahsettiriyorum" şeklinde saçma bir amaçtan başka amaç göremiyorum. "Bahsedilsin de nasıl bahsedilirse bahsedilsin. Reklamın kötüsü olmaz!" :D

Yok eğer kötülük sorunu ele alınsa anlarım. Tanrının iyi, adil emirler göndermemiş olması, inanç, cinsiyet, hür - köle ayrımı yapmış olması ve farklı inançtakilerin öldürülmesini emretmiş olması onun olmadığının kanıtı sayılamaz, tanrı iyi olmak zorunda değil şeklinde bir yaklaşım getirilse, bu olur. Yani tanrının olmadığını kötü emirler vermiş olmasıyla kanıtlayamazsınız savı öne sürülse bu tartışılır bir konu.

Ama böyle tanrıyı peşinen var kabul edip sonra da iyi mi kötü mü diye tartışmak havanda su dövmektir. Bu yüzden bu milletin aklını başına alma ve dogmalardan özgür olma şansını çok çok az görüyorum. Boş mevzular üzerine çene çalmaya ve incir çekirdeğini doldurmayan uzun tartışmalar yapmaya bayılıyor bu halk. Bu yüzden aydınlanma şansı sıfırlarda seyrediyor.

Her türlü tartışmada tanrı bir kere var sayılacak! İlla böyle bir zorunluluk var sanki! Bir kere tanrı yok, olmayan şeyin nesi tartışılacak yahu? Ejderhalar insanlara kötülük mü yaptı, alev püskürtüp yaktılar mı, yoksa insanlara yardım mı ettiler diye tartışma olur mu? Elbette olmaz. Çünkü ejderha diye bir şey yok!

Önce bir ejderha diye bir şey olup olmadığına bir karar vereceksin ki sonra mevzu gelişecek veya gelişmeyecek. "Ya işte tartışalım, ejderhalar olsaydı iyi mi olurlardı, kötü mü? Yahu ben nerden bileyim? Böyle üfürükten bir mevzuyu niye tartışayım? E iyi hadi o zaman, teyzemin bıyığı olsa dayım olur muydu, hadi bakalım!

Yani bu müslüm milleti kadar üfürükten mevzularla zaman öldüren bir halk kalmadı yeryüzünde ya... Yazıktır, bir halk böyle de heba olup gitmez be! Hep söylenir, Bizans meleklerin pipisi var mı yok mu diye tartışırken yıkıldı diye, ama kimse bu söylem üzerine düşünmez. Bu kadar boşa çene çalan bir halk daha kalmadı yani, en alt kümeye düştük. Yazıklar olsun...

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

O halde beni tek bir erkek tatmin edemiyorsa, ben de dört erkekle yasayabilirmiyim ?

Bir dolu bir Boş konuşuyorsun. Aynı bira gibisin.

4 erkek bir kişiyi severse ne olur!

Teknolajiyi her dalda kullan ondan yararlan,toplumdan dışlanma !

Tanrı adaleti,iyiliği örnekler. Kötü işleri,pisligide örnekler. Hangisini seçiyorsunuz....

Link to post
Sitelerde Paylaş

mesela bir mirası paylaşacak olan iki erkek bir kız kardeş var...

Erkeklerin hali vakti iyi kadın ise dört çocuğuyla dul kalmış zar zor geçiniyor...

Bu miras ta kadının payı erkeklerin yarısı değil hatta eşit değil belki iki kat olması daha adil olmaz mı...

Adil tanrı insanlarım mağdur edilmemesi için nasıl davranılması gerekiyorsa öyle davranmamızı bekler...

Düşündüğünüzu pek az insan uyguluyor.

Insan öleceğini bildiği halde mal üstüne mal koymayı sever hakkı varsa alır.

1400 yıl önce miraz nedemekti acaba. Neyi paylaşıyorlardı. Evmi,işmi,ev eşyasımı,tarlamı,para,altın,inek,tavuk,devemi miras bumudur acaba.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir dolu bir Boş konuşuyorsun. Aynı bira gibisin.

4 erkek bir kişiyi severse ne olur!

Sanki bir mantikli cevap verdin. Dogru kiyaslama söyle olmaliydi : "bir erkek dört kadini isterse birlesebiliyor, o halde neden bir kadin dört erkegi isterse birlesemiyor". Adalet olmadan tanriya tapilmaz ise, al sana tapu gibi gerekçe. Ha, adalet kelimesiyle "biz adaletsiz sansak da elbet adildir, tanri daha iyi bilir" derseniz, o halde bu kavram dogmatik bir gerçek olur, ve tartisilmaz. Ancak, bu durumda adalet dediginiz seyin ne oldugunu hiç kimse izah edemez.
Link to post
Sitelerde Paylaş

Degerli Kirec, biliyormusun, ben Muhammed'in kendi ortaminda ve döneminde çok reformlar gerçeklestirdigini biliyorum. Özellikle kadinlar konusunda ciddi reformlar gerçeklestirmistir, iste bu kismi de olsa miras payi, poligamide sinirlama gibi, kadinlara da tek tarafli bosanma hakki gibi... Ama o da bir insandi, ve kendi sosyo-antropolojik havuzundan bakmaktaydi. Bu nedenle, adalet kavrami konusunda zorunlu olarak kendi kültürel havuzundan bakmaktaydi. Bence bunu en iyi yansitan ayetlerden birisi su ; (Nahl/90) : "Tanrı şüphesiz adaleti, iyiliği, yakınlara bakmayı emreder ; hayasızlığı, münkeri ve haddi aşmayı yasak eder. Tutasınız diye size öğüt verir."

Burada adaletten ne anlasildigi yönünde bir çerçeve çizilmis : iyilik yapmak (ihsan), yakinlara maddi yardim. Ve Hayasizliktan, münkerden ve haddi asmaktan sakindirma.

Dikkat edilince, ikinci sakindirma bölümü çok önemli görünmekte : hayasizlik, münker ve haddi asmak (bagy)... Bunlar ise, tamamen sosyal adetlerle ilintilidir... Hayasizlik milletlere ve ortamlara göre degisir, münker "bilinmeyen bir tutum" demek, ve ve bagy ise sosyal kirmizi çizgilerini asmak demek. Sikca müslüman arkadaslarla bu konuda fikirlerini soruyorum ve tartisiyoruz. Aslinda, Muhammed insanlarin kimle birliktelik kuracagi, kimin yataginda ne yapacagi, kimin ne kadar kime miras birakacagi ile ilgilenmiyordu... Sadece toplumsal huzur saglama derdindeydi. Ve dahasi tek Tanri inancini yerlestirmekti... Sorunlar olursa çözümler sunuluyor, ve huzur temin ediliyordu. Yoksa insanlarin kendi aralarindaki uygulamalari zulüm olusturmadikca bunlari kabul ediyordu. Adalet deyip insanlari orta çagdaki uygulamalari zorbalikla uygulatmak zannediyorum en baska Muhammed'in karsi çikacagi bir tutum olurdu.

Mesela poligami sinirsiz iken, yetimlerden adaletsiz olma endisesi ile ilgili ayet dörde sinirlayinca, Muhammed ve arkadaslari bunu yetim olmayan bayanlara da genisletmisler. Kadinlar miras için müracaat edince, onlara da pay vermeyi emretmis... Insanlar iyi geçindikten sonra, kendi aralarindaki yasamlari ile ilgilendigine sahit olunmamistir. Bu benim görüsüm... Adalet meselesine gelince, bence tamamen göreceli bir kavram. Ve bunu baska basliklardada bolca ifade ettim. Sevgiler.

tarihinde Levia tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed'in kendi ortaminda ve döneminde çok reformlar gerçeklestirdigi

Bu tam bir safsata. Muhammed hiç bir reform filan yapmamıştır. İlkelliği, cehaleti, yağmacılığı, ayrımcılığı kökleştirmiş, kurumsallaştırmıştır. Eğer yaşadıysa kullanılan aciz bir adamdır. Hiç bir dirayeti yoktur. Onu kullanan da Mekke iktidarını ele geçirip yağma yapmak isteyen muhalif ekiptir. Hayatında hiç sahip olamadığı bol genç kadın rüşvetiyle ona ayet ürettirmişlerdir. Hiç yaşamamış, tamamen uydurulmuş bir şahsiyet olması da çok olası.

Hayır şimdi, insanları hiç bilmedikleri, görmedikleri konularda şehadet getirmeye, yani yalan yere şahitlik yapmaya zorlayan bir dinden nasıl bir erdem beklenebilir? Ne allahı görmüşler ne muhammedi, eşşedü çekiyorlar. Bu yalan yere şahitlik değil de nedir? Temeli yalan olan bir işten insanlığa ne hayır gelebilir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sanki bir mantikli cevap verdin. Dogru kiyaslama söyle olmaliydi : "bir erkek dört kadini isterse birlesebiliyor, o halde neden bir kadin dört erkegi isterse birlesemiyor". Adalet olmadan tanriya tapilmaz ise, al sana tapu gibi gerekçe. Ha, adalet kelimesiyle "biz adaletsiz sansak da elbet adildir, tanri daha iyi bilir" derseniz, o halde bu kavram dogmatik bir gerçek olur, ve tartisilmaz. Ancak, bu durumda adalet dediginiz seyin ne oldugunu hiç kimse izah edemez.

Sizin mantık anlayışınız nedir. Yazı orda duruyor boya gibi kullanamiyorsanız ben nedem.

102. Iletiye de cevap vermediniz. O bundan daha mantıksız demekki. Peki bu sizi ne yapıyor !

Tanrı ile aldatmak hiç duydunuzmu bunun sonuçlarını düşünmeden yazmayın. imamın ardında duruyorsaniz o nere giderse sizde oraya gidersiniz. Budamı gol değil.

Nahl/90 her şeyi açıklıyor. Tanrı öğütlerini ve yasaklarını yazılı,sözlümü verir! Öğüdü yasağı sabit se zaman neden geçiyor! 1400 yıl önce de olan demir kılınç yerine araba niye olmamış!

O bir yaratıcı...

Ben gene mantıksız konuşmuş olabilirim. Bu size hiç birşey katmaz.

Maddeyi işlenirken düşünülüyor şekilden şekile sokuluyor neden! kelimeler de öyle oluyor işte.

Ayrıca tapılmak nedemek? Tanrı bir erkeğe 4 kadın verseydi ona göre yaratması gerekirdi.bir kadına 4 erkek duşûyor demekle adalet sağlanmış olacak böylemi tapilacak tanrıya. Buna heves,arzu denir. Akıl var nizam var gerisizi emanet yüklenene kalmış.

Link to post
Sitelerde Paylaş

adil tanrının bizi yargılayabilmesi için bizim de içimizde adalet duygusunun olması gerekir...

Bizler iyiyi kötüyü ayırd edebiliyor olmasaydık tanrının bizi yargılaması yani neden şu kötü şeyi yaptın demesi adaletsiz olurdu...

Gözleri görmeyen yada olmayan birine neden düzgün yürümüyorsun sağa sola çarpıyorsun demek ne kadar adil olur...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Insan kendi görüşünü haklı buluyor. Bu adil midir.

Hayatta kalmak için,daha iyi yaşıya bilmek için, bir başkasını eziyor bu adilmidir.

Birileri çocuğuyla yada köpeği ile gezip tozup hoşca zaman harcarken birileri onun hoşca zaman harcamasi için hayatını para için çalışarak harcıyor bu adilmidir.

Bire üretip üçe pazarlamcıya verip 10 tüketiciye gelmesi adilmidir.

Tanrı katında hangisi doğru gören varmı!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Insan kendi görüşünü haklı buluyor. Bu adil midir.

Hayatta kalmak için,daha iyi yaşıya bilmek için, bir başkasını eziyor bu adilmidir.

Birileri çocuğuyla yada köpeği ile gezip tozup hoşca zaman harcarken birileri onun hoşca zaman harcamasi için hayatını para için çalışarak harcıyor bu adilmidir.

Bire üretip üçe pazarlamcıya verip 10 tüketiciye gelmesi adilmidir.

Tanrı katında hangisi doğru gören varmı!

Tanrı katında hangisi doğru...

adil ve iyi bir tanrımız var ise...

Adalete ve iyiliğe uygun olanı doğru...

bizim görevimiz yaşadığımız anda ve yerde elimizden geldiğince adaletli olanı uygulamak ve savunmak gibi gözüküyor...

Adil tanrının kulu yani kölesi yani hizmetkarı olmak isteyenler böyle yapar...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Degerli Kirec, biliyormusun, ben Muhammed'in kendi ortaminda ve döneminde çok reformlar gerçeklestirdigini biliyorum. Özellikle kadinlar konusunda ciddi reformlar gerçeklestirmistir, iste bu kismi de olsa miras payi, poligamide sinirlama gibi, kadinlara da tek tarafli bosanma hakki gibi... Ama o da bir insandi, ve kendi sosyo-antropolojik havuzundan bakmaktaydi. Bu nedenle, adalet kavrami konusunda zorunlu olarak kendi kültürel havuzundan bakmaktaydi. Bence bunu en iyi yansitan ayetlerden birisi su ; (Nahl/90) : "Tanrı şüphesiz adaleti, iyiliği, yakınlara bakmayı emreder ; hayasızlığı, münkeri ve haddi aşmayı yasak eder. Tutasınız diye size öğüt verir."

Burada adaletten ne anlasildigi yönünde bir çerçeve çizilmis : iyilik yapmak (ihsan), yakinlara maddi yardim. Ve Hayasizliktan, münkerden ve haddi asmaktan sakindirma.

Dikkat edilince, ikinci sakindirma bölümü çok önemli görünmekte : hayasizlik, münker ve haddi asmak (bagy)... Bunlar ise, tamamen sosyal adetlerle ilintilidir... Hayasizlik milletlere ve ortamlara göre degisir, münker "bilinmeyen bir tutum" demek, ve ve bagy ise sosyal kirmizi çizgilerini asmak demek. Sikca müslüman arkadaslarla bu konuda fikirlerini soruyorum ve tartisiyoruz. Aslinda, Muhammed insanlarin kimle birliktelik kuracagi, kimin yataginda ne yapacagi, kimin ne kadar kime miras birakacagi ile ilgilenmiyordu... Sadece toplumsal huzur saglama derdindeydi. Ve dahasi tek Tanri inancini yerlestirmekti... Sorunlar olursa çözümler sunuluyor, ve huzur temin ediliyordu. Yoksa insanlarin kendi aralarindaki uygulamalari zulüm olusturmadikca bunlari kabul ediyordu. Adalet deyip insanlari orta çagdaki uygulamalari zorbalikla uygulatmak zannediyorum en baska Muhammed'in karsi çikacagi bir tutum olurdu.

Mesela poligami sinirsiz iken, yetimlerden adaletsiz olma endisesi ile ilgili ayet dörde sinirlayinca, Muhammed ve arkadaslari bunu yetim olmayan bayanlara da genisletmisler. Kadinlar miras için müracaat edince, onlara da pay vermeyi emretmis... Insanlar iyi geçindikten sonra, kendi aralarindaki yasamlari ile ilgilendigine sahit olunmamistir. Bu benim görüsüm... Adalet meselesine gelince, bence tamamen göreceli bir kavram. Ve bunu baska basliklardada bolca ifade ettim. Sevgiler.

Adil tanrının beni yargılarken muhammedi isayı musayı niye savunmadın diye sormasını beklemiyorum...

çünkü olanlar ve söylenenler hakkında elimde Yeterli ve sağlıklı veriler yok...

Eğer onlar kendi yaşadıkları zamanda ve yerde adaleti iyiliği savunmuşlarsa ne iyi...

Bize düşen kendi zamanımızda ve mekanımızda bunu yapmak...

Bunu yapabilmek içinse gerekli ve yeterli imkana Yani adalet duygumuza sahibiz...

Link to post
Sitelerde Paylaş

bizim her hangi bir konuda doğru karar verebilmemiz için öncelikle doğruyu eğriden ayırd edebilme kabiliyetimizin olması gerektiğini biliyoruz...

Ayrıca ilgili konuda yeterli ve sağlıklı verilerimiz bilgimiz de olmaz sa olmaz...

Tarihi olaylar ve şahsiyetlerle alakalı verilerimiz ve bilgilerimiz doğru ise bizim görevimiz bu veriler doğrultusunda Adil karar vermek...

Eğer doğruluğu kesin verilere sahipken haksız bir hüküm verip tarihi iyi ve doğru şahsiyetleri kötülersem adil tanrı bunun hesabını Sorar...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı katında hangisi doğru...

adil ve iyi bir tanrımız var ise...

Adalete ve iyiliğe uygun olanı doğru...

bizim görevimiz yaşadığımız anda ve yerde elimizden geldiğince adaletli olanı uygulamak ve savunmak gibi gözüküyor...

Adil tanrının kulu yani kölesi yani hizmetkarı olmak isteyenler böyle yapar...

Tanrı adil bir tanrımız vardır. Yaratılanlardan bellidir. Aksini düşünmek boşadır insanın iyi olarak düşündüğü,yaptığı şeyler ona karşı fayda etmez. Eğer tanrı adil olmasaydı herkeze sopa vururdu.

Bizyasadigimiz zaman,şartlara göre kararlar değişiyor. Kimileri daha güzelini koyup kendi yaşıyor, kimileri ise hem kendi hemde etrafına yaşattırıyor. Kimileri de yaşadığı zamanı bırakmış geçmiş zamanla uğraşıyor,yaşıyor. Fayda veren hangisi,kişiye göre hepsi ama tanrı katında yanlışsa sorumlu olan yaşayanlardir.

Ibadetlerimiz yani yaptıklarımız tanrı için olmalı. Para,makam,nam,çıkar vs için olmamalıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

dediğiniz gibi tanrının adil olmama olasılığı var...

fakat bu durumda bizim tarafımızdan yapılabilecek hiç bir şey yok...

yani bu olasılığı hesapladığımızda ve varsaydığımızda yapabileceğimiz şeyler neler olabilir...

bu evreni yaratabilen güçte ve bilgide bir varlığın adil olmadığını zalim olduğunu varsayalım...

onun elinden kurtulma yolları arayalım...

zalim ve gaddar ve en güçlü en bilgili bir varlığın elinden nerelere ve nasıl kaçılabilir...

ona yaranmak için tapınsak kurbanlar sunsak dualar etsek te bu ondan kurtulmak için kesin bir çıkar yol değil...

çünkü bunlara aldırmayıp zalimce davranıp yine bizi ebediyete kadar yakabilir...

ona karşı dursak sövsek küfür etsek de değişen bişey olmaz...

işkencelerle öldürür sonra diriltir yine en son aklına gelen işkenceleri denemeye devam eder...

bir seferinde parçalara ayırarak öldürür bir seferin de yakarak diğer seferin ezerek diğer seferinde dondurarak ...

sonsuz işkence çeşitlerini deneye deneye ebedi yaşamına kendince renk katar...

peki bunu durdurmaya yönelik yapılabilecek herhangi bir şey var mı...

yok...

öyleyse bu ihtimali düşünmenin bize katacağı hiç bir şey yok...

adil olmayan bir tanrı varsa ateisti teisti deisti farketmez hepimizi ebedi bir işkence seansı bekliyor demektir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

dediğiniz gibi tanrının adil olmama olasılığı var...

fakat bu durumda bizim tarafımızdan yapılabilecek hiç bir şey yok...

yani bu olasılığı hesapladığımızda ve varsaydığımızda yapabileceğimiz şeyler neler olabilir...

bu evreni yaratabilen güçte ve bilgide bir varlığın adil olmadığını zalim olduğunu varsayalım...

onun elinden kurtulma yolları arayalım...

zalim ve gaddar ve en güçlü en bilgili bir varlığın elinden nerelere ve nasıl kaçılabilir...

ona yaranmak için tapınsak kurbanlar sunsak dualar etsek te bu ondan kurtulmak için kesin bir çıkar yol değil...

çünkü bunlara aldırmayıp zalimce davranıp yine bizi ebediyete kadar yakabilir...

ona karşı dursak sövsek küfür etsek de değişen bişey olmaz...

işkencelerle öldürür sonra diriltir yine en son aklına gelen işkenceleri denemeye devam eder...

bir seferinde parçalara ayırarak öldürür bir seferin de yakarak diğer seferin ezerek diğer seferinde dondurarak ...

sonsuz işkence çeşitlerini deneye deneye ebedi yaşamına kendince renk katar...

peki bunu durdurmaya yönelik yapılabilecek herhangi bir şey var mı...

yok...

öyleyse bu ihtimali düşünmenin bize katacağı hiç bir şey yok...

adil olmayan bir tanrı varsa ateisti teisti deisti farketmez hepimizi ebedi bir işkence seansı bekliyor demektir...

Sayın Kireç,

bence adil olmayan bir Tanrı semavi dinlerdeki Tanrı profiline gayet iyi uyum sağlıyor.

Bunu iletinizde gayet güzel tarif etmişsiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...