Jump to content

Muhammedin güvenilirliligi...


Recommended Posts

  • İleti 83
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Arap diyorsun, Muhammed Peygamber İngiliz olsaydı iman edermiydin? Kitap ingilizce, Peygamber İngiliz olsa değişen ne olurdu?

Muhammed arap olduğu için arap diyorum, ingiliz olsaydı bu sefer de ingiliz masalları diyecektim. Sen hala olayın milliyet farkı olmadığını anlayamadın mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed arap olduğu için arap diyorum, ingiliz olsaydı bu sefer de ingiliz masalları diyecektim. Sen hala olayın milliyet farkı olmadığını anlayamadın mı?

Ben herşeyin farkındayım da sloganlarınız sakal, sarık, entari, arap olduğundan bu eğik bakış açısnı biraz düzelteyim dedim dedim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben herşeyin farkındayım da sloganlarınız sakal, sarık, entari, arap olduğundan bu eğik bakış açısnı biraz düzelteyim dedim dedim.

Hiç bir şeyin farkında değilsin, farkında olsa idin bizim sadece açık bir gerçeği söylediğimizi anlardın. Sen herhalde sadece senin arap masallarını reddettiğimiz sanıyorsun, biz sadece arabın masallarını değil, yahudinin, hintlinin, mısırlının, yunanlının, vikingin masallarını da reddediyoruz. Tabii sen sadece arabın masalına inandığın için sana batan kısım arap kısmı oluyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

اَلإِسْلاَمُ حُسْنُ الْخُلُقِ

İslâm, güzel ahlâktır.

Kenzü"l-Ummâl, 3/17, HadisNo: 5225.

مَنْ لاَ يَرْحَمِ النَّاسَ لاَ يَرْحَمْهُ اللَّهُ

İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.

Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16.

يَسِّرُوا وَلاَ تُعَسِّرُوا وَبَشِّرُوا وَلاَ تُنَفِّرُوا

Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.

Buhârî, İlm, 12; Müslim, Cihâd, 6.

إنَّ مِمَّا أدْرَكَ النَّاسُ مِنْ كَلاَمِ النُّبُوَّةِ:

إذَا لَمْ تَسْتَحِ فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ

İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözüdür.

Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6.

اَلدَّالُّ عَلىَ الْخَيْرِ كَفَاعِلِهِ

Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir.

Tirmizî, İlm, 14.

اِتَّقِ اللَّهَ حَـيْثُمَا كُنْتَ وَأتْبِـعِ السَّـيِّـئَةَ الْحَسَنَةَ تَمْحُهَا

وَخَالِقِ النَّاسَ بِخُلُقٍ حَسَنٍ

Nerede olursan ol Allah"a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran.

Tirmizî, Birr, 55.

إنَّ اللَّهَ تَعَالى يُحِبُّ إذَا عَمِلَ أحَدُكُمْ عَمَلاً أنْ يُتْقِنَهُ

Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur.

Taberânî, el-Mu"cemü"l-Evsat, 1/275; Beyhakî, fiu"abü"l-Îmân, 4/334.

اَلإِيمَانُ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ شُعْبَةً أفْضَلُهَا قَوْلُ لاَ إِلهَ إِلاَّاللَّهُ وَأدْنَاهَا إِمَاطَةُ اْلأذَى عَنِ الطَّرِيقِ وَالْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ اْلإِيـمَانِ

İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah"tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır.

Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58.

مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَرًا فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ فَبِلِسَانِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ فَبِقَلْبِهِ وَذَلِكَ أضْعَفُ اْلإِيـمَانِ

Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir.

Müslim, Îmân, 78; Ebû Dâvûd, Salât, 248.

عَيْنَانِ لاَ تَمَسُّهُمَا النَّارُ: عَيْنٌ بَـكَتْ مِنْ خَشْيَةِ اللَّهِ وَعَيْنٌ

بَاتَتْ تَحْرُسُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ

İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz.

Tirmizî, Fedâilü"l-Cihâd, 12.

لاَ ضَرَرَ وَلاَ ضِرَارَ

Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur.

İbn Mâce, Ahkâm, 17; Muvatta", Akdıye, 31.

لاَ يُؤْمِنُ أحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لأخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ

Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü"min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz.

Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71.

اَلْمُسْلِمُ أخُو الْمُسْلِمِ لاَ يَظْلِمُهُ وَلاَ يُسْلِمُهُ مَنْ كَانَ فِي حَاجَةِ أخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حَاجَتِهِ وَمَنْ فَرَّجَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً فَرَّجَ اللَّهُ عَنْهُ بِهَا كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ

Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter.

Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58.

لاَ تَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا وَلاَ تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا

İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız.

Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu"l-Kıyâme, 56

İnsanlık alemine bu ve benzeri mükemmel tavsiye ve emirleri ileten bir insan GÜVENİLİRDİR

İNSANLIĞIN MEDARI İFTİHARIDIR

tarihinde dr.Kemal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

اَلإِسْلاَمُ حُسْنُ الْخُلُقِ

İslâm, güzel ahlâktır.

Kenzü"l-Ummâl, 3/17, HadisNo: 5225.

مَنْ لاَ يَرْحَمِ النَّاسَ لاَ يَرْحَمْهُ اللَّهُ

İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.

Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16.

يَسِّرُوا وَلاَ تُعَسِّرُوا وَبَشِّرُوا وَلاَ تُنَفِّرُوا

Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.

Buhârî, İlm, 12; Müslim, Cihâd, 6.

إنَّ مِمَّا أدْرَكَ النَّاسُ مِنْ كَلاَمِ النُّبُوَّةِ:

إذَا لَمْ تَسْتَحِ فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ

İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözüdür.

Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6.

اَلدَّالُّ عَلىَ الْخَيْرِ كَفَاعِلِهِ

Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir.

Tirmizî, İlm, 14.

اِتَّقِ اللَّهَ حَـيْثُمَا كُنْتَ وَأتْبِـعِ السَّـيِّـئَةَ الْحَسَنَةَ تَمْحُهَا

وَخَالِقِ النَّاسَ بِخُلُقٍ حَسَنٍ

Nerede olursan ol Allah"a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran.

Tirmizî, Birr, 55.

إنَّ اللَّهَ تَعَالى يُحِبُّ إذَا عَمِلَ أحَدُكُمْ عَمَلاً أنْ يُتْقِنَهُ

Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur.

Taberânî, el-Mu"cemü"l-Evsat, 1/275; Beyhakî, fiu"abü"l-Îmân, 4/334.

اَلإِيمَانُ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ شُعْبَةً أفْضَلُهَا قَوْلُ لاَ إِلهَ إِلاَّاللَّهُ وَأدْنَاهَا إِمَاطَةُ اْلأذَى عَنِ الطَّرِيقِ وَالْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ اْلإِيـمَانِ

İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah"tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır.

Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58.

مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَرًا فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ فَبِلِسَانِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ فَبِقَلْبِهِ وَذَلِكَ أضْعَفُ اْلإِيـمَانِ

Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir.

Müslim, Îmân, 78; Ebû Dâvûd, Salât, 248.

عَيْنَانِ لاَ تَمَسُّهُمَا النَّارُ: عَيْنٌ بَـكَتْ مِنْ خَشْيَةِ اللَّهِ وَعَيْنٌ

بَاتَتْ تَحْرُسُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ

İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz.

Tirmizî, Fedâilü"l-Cihâd, 12.

لاَ ضَرَرَ وَلاَ ضِرَارَ

Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur.

İbn Mâce, Ahkâm, 17; Muvatta", Akdıye, 31.

لاَ يُؤْمِنُ أحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لأخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ

Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü"min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz.

Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71.

اَلْمُسْلِمُ أخُو الْمُسْلِمِ لاَ يَظْلِمُهُ وَلاَ يُسْلِمُهُ مَنْ كَانَ فِي حَاجَةِ أخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حَاجَتِهِ وَمَنْ فَرَّجَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً فَرَّجَ اللَّهُ عَنْهُ بِهَا كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ

Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter.

Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58.

لاَ تَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا وَلاَ تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا

İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız.

Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu"l-Kıyâme, 56

İnsanlık alemine bu ve benzeri mükemmel tavsiye ve emirleri ileten bir insan GÜVENİLİRDİR

İNSANLIĞIN MEDARI İFTİHARIDIR

İnsanları inanan-inanmayan yani iman eden-etmeyen diye ayıran bir din hiç bir zaman düzgün ahlak kuralları ortaya koyamaz, insanlığa öğüt veremez. Bakış açısı çarpık bir kere. Hele senin dinin dinlerin içinde en rezil, en aşağılık olanlarından birisi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

اَلإِسْلاَمُ حُسْنُ الْخُلُقِ

İslâm, güzel ahlâktır.

Kenzü"l-Ummâl, 3/17, HadisNo: 5225.

مَنْ لاَ يَرْحَمِ النَّاسَ لاَ يَرْحَمْهُ اللَّهُ

İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.

Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16.

يَسِّرُوا وَلاَ تُعَسِّرُوا وَبَشِّرُوا وَلاَ تُنَفِّرُوا

Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.

Buhârî, İlm, 12; Müslim, Cihâd, 6.

إنَّ مِمَّا أدْرَكَ النَّاسُ مِنْ كَلاَمِ النُّبُوَّةِ:

إذَا لَمْ تَسْتَحِ فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ

İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: Utanmadıktan sonra dilediğini yap! sözüdür.

Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6.

اَلدَّالُّ عَلىَ الْخَيْرِ كَفَاعِلِهِ

Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir.

Tirmizî, İlm, 14.

اِتَّقِ اللَّهَ حَـيْثُمَا كُنْتَ وَأتْبِـعِ السَّـيِّـئَةَ الْحَسَنَةَ تَمْحُهَا

وَخَالِقِ النَّاسَ بِخُلُقٍ حَسَنٍ

Nerede olursan ol Allah"a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran.

Tirmizî, Birr, 55.

إنَّ اللَّهَ تَعَالى يُحِبُّ إذَا عَمِلَ أحَدُكُمْ عَمَلاً أنْ يُتْقِنَهُ

Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur.

Taberânî, el-Mu"cemü"l-Evsat, 1/275; Beyhakî, u"abü"l-Îmân, 4/334.

اَلإِيمَانُ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ شُعْبَةً أفْضَلُهَا قَوْلُ لاَ إِلهَ إِلاَّاللَّهُ وَأدْنَاهَا إِمَاطَةُ اْلأذَى عَنِ الطَّرِيقِ وَالْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ اْلإِيـمَانِ

İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü Lâ ilâhe illallah (Allah"tan başka ilah yoktur) sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır.

Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58.

مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَرًا فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ فَبِلِسَانِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ فَبِقَلْبِهِ وَذَلِكَ أضْعَفُ اْلإِيـمَانِ

Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir.

Müslim, Îmân, 78; Ebû Dâvûd, Salât, 248.

عَيْنَانِ لاَ تَمَسُّهُمَا النَّارُ: عَيْنٌ بَـكَتْ مِنْ خَشْيَةِ اللَّهِ وَعَيْنٌ

بَاتَتْ تَحْرُسُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ

İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz.

Tirmizî, Fedâilü"l-Cihâd, 12.

لاَ ضَرَرَ وَلاَ ضِرَارَ

Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur.

İbn Mâce, Ahkâm, 17; Muvatta", Akdıye, 31.

لاَ يُؤْمِنُ أحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لأخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ

Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü"min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz.

Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71.

اَلْمُسْلِمُ أخُو الْمُسْلِمِ لاَ يَظْلِمُهُ وَلاَ يُسْلِمُهُ مَنْ كَانَ فِي حَاجَةِ أخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حَاجَتِهِ وَمَنْ فَرَّجَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً فَرَّجَ اللَّهُ عَنْهُ بِهَا كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ

Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter.

Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58.

لاَ تَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا وَلاَ تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا

İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız.

Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu"l-Kıyâme, 56

İnsanlık alemine bu ve benzeri mükemmel tavsiye ve emirleri ileten bir insan GÜVENİLİRDİR

İNSANLIĞIN MEDARI İFTİHARIDIR

http://aliyyenveliyullah.com/forum/showthread.php?t=2675http://aliyyenveliyullah.com/forum/showthread.php?t=2675

Hadis facialari kendileri sorguluyor...aynı hadisleri yazanlarin işinize gelen hadislerini kabul ediyor gelmeyenleri reddediyorsunuz....

tarihinde mustafa2116 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

sağduyunun dediği doğru. Burada verilen hadisler her ne kadar iyi ahlakı önerse de satır aralarında müslümanlar diyor, mümin diyor peygamber diyor iman diyor. Yani tüm insanlığı kucaklayamıyor. Arap kabilelerini bir araya getirmek için yapılmış bir şey olduğu açık. Bugün de bir arabın çıkıp bu şekilde birleştirme yapması gerekiyor. Öyle ya. İran ırak kuveyt birbirine düşman suriye şii ve diğer sünniler ona düşman filistin desen hepsi ona düşman vs. vs....

Ama aç budizm felsefesini. Orada tüm insanlığı kucaklayan bir öğreti bulacaksın.

tarihinde ayyaşgezer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hiç bir şeyin farkında değilsin, farkında olsa idin bizim sadece açık bir gerçeği söylediğimizi anlardın. Sen herhalde sadece senin arap masallarını reddettiğimiz sanıyorsun, biz sadece arabın masallarını değil, yahudinin, hintlinin, mısırlının, yunanlının, vikingin masallarını da reddediyoruz. Tabii sen sadece arabın masalına inandığın için sana batan kısım arap kısmı oluyor.

Ben Kur'an'ı okuyorum. Arap masallarını yada efsanelerini hayatımdan cıkardım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İlk cümlenle ikinci cümlen tamamen birbirine zıt, çünkü Kuran da bir arap masalı. Gerçi onlar da yahudilerden araklamış ama kendilerine adapte etmişler bir kısmını.

Önceden her sakallının sözlerini Din sanırdım. Aklım böyle çör çöplerle doluydu ama üzerinde fazla durmazdım. Şimdi insanların söylediklerini değil evrensel mesajları öğrenmeye çalışıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Önceden her sakallının sözlerini Din sanırdım. Aklım böyle çör çöplerle doluydu ama üzerinde fazla durmazdım. Şimdi insanların söylediklerini değil evrensel mesajları öğrenmeye çalışıyorum.

Önceden yaptığınız ile şimdi yaptığınız arasında ne fark var tam olarak? Sakallıları terk edip, sattıkları masallara yapışmışsınız. Kireç de örneğin işine gelince islamı terk edip Allah'a sarılıyor, sanki allah islam dışında varmış gibi.

Bu gerçekten gülünç ve acınası. Sıkıntı dinde değil, onu pazarlayanlarda demek. Bu, inandığınız sözde tanrının, sözlerinin hiç kimse tarafından anlaşılmayacağını bilmemesi anlamına geliyor. Çünkü sözlerinde din yalnız allahın oluncaya kadar savaşın diyor. Yani kimse, tam olarak dini bilmeyecek, herkes sakallıların sattığı dinlere inanmış olacak, birbirleri ile savaşıp duracaklar, bu sözde tanrı da peygamberi ölüp gittiği için kimseye: ya durun yanlış yapıyorsunuz, onu demedimdi ben, diye haber de iletemeyecek.

Müslüman kafası pek hoş.

tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Önceden her sakallının sözlerini Din sanırdım. Aklım böyle çör çöplerle doluydu ama üzerinde fazla durmazdım. Şimdi insanların söylediklerini değil evrensel mesajları öğrenmeye çalışıyorum.

Bırak bu evrensel mesaj ayaklarını, sen hala 7 yy arabının peşine takılmış gidiyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Önceden yaptığınız ile şimdi yaptığınız arasında ne fark var tam olarak? Sakallıları terk edip, sattıkları masallara yapışmışsınız. Kireç de örneğin işine gelince islamı terk edip Allah'a sarılıyor, sanki allah islam dışında varmış gibi.

Bu gerçekten gülünç ve acınası. Sıkıntı dinde değil, onu pazarlayanlarda demek. Bu, inandığınız sözde tanrının, sözlerinin hiç kimse tarafından anlaşılmayacağını bilmemesi anlamına geliyor. Çünkü sözlerinde din yalnız allahın oluncaya kadar savaşın diyor. Yani kimse, tam olarak dini bilmeyecek, herkes sakallıların sattığı dinlere inanmış olacak, birbirleri ile savaşıp duracaklar, bu sözde tanrı da peygamberi ölüp gittiği için kimseye: ya durun yanlış yapıyorsunuz, onu demedimdi ben, diye haber de iletemeyecek.

Müslüman kafası pek hoş.

Acınası olan nedir? Bu kadar saçma sapan yazınızın temelinde ne var? Neyi ispat etmeye çalışıyorsun söyler misin?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Senin peşinden gittiğin nedir? İşine gelen durumlar mıdır?

Ben insanlığın ortak aklının ve vicdanının peşinden giderim, senin gibi ilkel ve vahşi arapların peşinden değil.

Sahi, sen hangi akla hizmetle bu araplara inanmadığın taktirde bir tanrının seni sonsuza kadar kebap yapabileceğine inanabiliyorsun? Sen de hiç akıl, mantık yok mu? Hadi önceden bu gerçeğin farkında değildin diyelim, ama gerçeği apaçık gösterdiğimiz halde hala nasıl bu araplara inanabiliyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben insanlığın ortak aklının ve vicdanının peşinden giderim, senin gibi ilkel ve vahşi arapların peşinden değil.

Sahi, sen hangi akla hizmetle bu araplara inanmadığın taktirde bir tanrının seni sonsuza kadar kebap yapabileceğine inanabiliyorsun? Sen de hiç akıl, mantık yok mu? Hadi önceden bu gerçeğin farkında değildin diyelim, ama gerçeği apaçık gösterdiğimiz halde hala nasıl bu araplara inanabiliyorsun?

Sonsuza kadar yanacak yada yanmayacak böyle birşey demedim. Benim ne haddime insanlar hakkında hüküm vermek. Bilmiyorum, kimin ne olacağını bilemem.

Doğru olanı yapmak için çaba sarfederim, güzel olanı benimserim. İnsanlara hüküm kesemem.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...