bir_akil_insan 0 Şubat 18, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 18, 2015 gönderildi (düzenlendi) Güzel düşünüyorsun. Peygamber efendileri gibi yine yarım yamalak duyduğu konularda uyduruyor. Zaman, Allah'ın yarattığı bir boyut olup, görecilik teorisine göre de stabil olmayan, bulunduğu ortam göre değişken, daha doğrusu her ortamda aynı sabiteye sahip değildir. Buna göre zamanın akmadığı, sadece tek an olduğu bir ortam olması mantıken de mümkündür. Madde uzay-zamanda, uzay ve zaman boyutlarında hareket eder. Maddenin bu iki boyuttaki toplam hızı, ışık hızı yani evrendeki sınır hızdır. Madde uzayda ne kadar hızlı hareket ederse, zamanda o kadar yavaşlar ve uzayda ne kadar yavaşlarsa zamanda o kadar hızlanır. Bu yüzden hızlı hareket eden cisimler için zaman, daha yavaş hareket eden bir gözlemciye göre daha yavaş akar. Burada ortama göre değişken bir zaman yoktur. Gözlemcilerin zamanda farklı hızlarda yol alması vardır. Bunu 1970lerin sonunda şöyle bir deneyle doğruladılar. Bilim insanları bir jet yolcu uçağına atom saati ve diğer ekipmanlar ile binip dünya üzerinde bir kaç tur attılar. İndikten sonra saati, yolculuk esnasında yerde olan bir başka atom saati ile karşılaştırdılar. Bu deneyi birkaç kere tekrarladılar ve her seferinde, yolculuk eden saatler, sabit saatlerden saniyenin çok küçük bir kısmı kadar da olsa geri kalmaktaydılar. Saatlerdeki atomlar aynı frekansta titreşmekteler, aralarındaki fark, uzayda ve dolayısı ile zamanda farklı hızlarda yol almalarından kaynaklanır. Cahil müslü, yaptığı açıklamada zamanı ortama bağladığı için farkında olmadan çorap kukla allahını o fiziksel ortama hapsetmiştir. Yani Allahı ona göre fizikseldir ve ortamlara bağımlıdır. Böyle de gülünçler işte müslü füzzükçüler. Lütfen herhangi bir konuda -özellikle bilimle ilgili başlıklarda- müslülerin söylediklerine önem vermeyiniz. Kendiniz araştırınız, araştırdıktan sonra göreceksiniz ki, uydurup uydurup sallamaktalar. Şubat 18, 2015 tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Pahis 0 Şubat 18, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 18, 2015 gönderildi Ezel veya sonsuzluk.. Bence insan aklının sınırlarında veya aşan bir nokta.. Bu kavramlar hakkında yorum yaparken "deli" sıfatını almanız işten bile değil.. Neyse insan aklının algılayabileceği en küçük Planck uzunluğu.. Peki bu uzunluğun yarısı yok mu? Var Fakat hiç bir aparat/alet veya fiziken var dediğimiz hiç bir yapı ile etkileşemez. Onun varlığı, zihnimizle yaptığımız bu bölmenin ya da başka bir işlemin/işlemlerin sonucundan başka bir şey değildir. Bir fizikçi olsaydım, o şeye bir isim koymam gerekirse yok derdim.. Neden? Çünkü zihnimden başka bir şeyle var olduğunu söylemem.. Tıpkı Tanrı gibi..Tanrı neden yoktur? Çünkü kimseyle ve hiç bir şeyle iletişime girmemiştir. Tıpkı zihnimizde durmadan bölünen/küçülen bir çoğunun madde benim ise yok dediğim kavram gibi.. Link to post Sitelerde Paylaş
H-D 0 Şubat 18, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 18, 2015 gönderildi Neden? Çünkü zihnimden başka bir şeyle var olduğunu söylemem.. Tıpkı Tanrı gibi..Tanrı neden yoktur? Çünkü kimseyle ve hiç bir şeyle iletişime girmemiştir. Tıpkı zihnimizde durmadan bölünen/küçülen bir çoğunun madde benim ise yok dediğim kavram gibi.. Allah bazı elçilerle iletişime girdiği gibi her insanla da iletişime giriyor,, her insanın fıtratına inanma arzusu koymuştur, bunun için ne kadar eskiye gidersen git insanlar hep inanmıştır, ha bazen yolunu şaşırıp fıtratlarındaki inanma hissini başka bir şey için kullanmışlar ama insanın fıtratına konan inanma gerçeğini değiştirmez.. hem her insanın fıtratına baki olma ihtiyacı koymuş, bu dünya insanı tatmin etmiyor,, bunun için mesela çok zengin ahiret inancı olmayan kişiler kendilerini dondurmuşlar, olurda bir gün teknoloji gelişirse gelip bize kaldıracaklar diye (internette var bakabilirsin) çünki fıtratlarına o ihtiyaç Allah tarafından konmuş,, yani yani Allah insanın işini kolaylaştırmış hem fıtrata inanma isteği hem beka arzusu koyarak insanı doğruya sevketmiş,, yani mevzumuza bakan yönüyle senin fıtratına bu arzuları koymakla bile seninle iletişime girmiş,, Link to post Sitelerde Paylaş
Pahis 0 Şubat 18, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 18, 2015 gönderildi (düzenlendi) 1/1= 0 dediğim başlıktan hareketle; Şöyle düşünmüştüm; 2 >1 demiştim..İki, birden neden büyük? Bu doğruluğu ispatlanması gerekemeyen bir belit mi? Kuantumun mekaniğin olduğu gibi matematiğin bir postulatı mı? Kendimce şöyle bir ispat yapmıştım; 2 , 1 den büyüktür çünkü 2 tane 1 barındırır, içine alabilir. Tersi doğru değildir. 2 birimlik bir daire 1 birimlik bir daiereyi içine alır.. Vs vs..Tamam 2 , 1 de büyüktür dedim.. Peki dedim 1 sıfırdan büyük mü? Büyük, evet..Aynı yukarıdaki ispatı yapmaya çalıştım.. Ve şu soruyu sordum: deliriyor muyum? Hadi ben delirdim dedim, hesap makinesi de delirecek değil ya.. 1/0 = hata/Tanımsız Şunu anladım; Hesap makineleri doğrusal mantık a göre çalısıyorlar. Bu işlemin sonucunu tanımsız ya da hata olarak vermeleri doğru.. Ancak işin içine sonsuzluk kavramı girdiğinde doğrusal mantık işe yaramıyor.. Bulanık mantık kullanmalısınız.. Yoksa ben de biliyorum 1/1 = 0.5 yaptığını Şubat 18, 2015 tarihinde Pahis tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
tevhid 0 Şubat 18, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 18, 2015 gönderildi Sıfır olmasa tüm sayıların bir anlamı olmazdı. Her sayı sıfıra göre bir değeri vardır. Aslında her sayı ile birlikte o sayının yanındadır, o sayının değerini o verir ve sıfır olmazsa o sayı oluşamaz. Yani gizli olarak, görünmeyen olarak sayılar denizinin varlığını ifade edicisi, değer vericisidir. Ayrıca sıfır sayısı öyle bir sayı ki, negatif ve poztif sayıların geçiş noktası olup, aslı itibari ile sonsuzu ifade etmektedir. Çok ilginç bir sayı sıfır, bir değer ifade etmediğinden sayı bile değil aslında. Var ama yok gibi, sayılar var ama sıfır olmadan değersiz, anlamsız ve yok gibi. Link to post Sitelerde Paylaş
H-D 0 Şubat 18, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 18, 2015 gönderildi ezel veya sonsuzluğu biliyormusun niye kavrayamadığını,, çünkü sen zamanla kayıtlısın, insan birşeyle kayıtlıysa kayıtsızlığı ilmen bilebilir ama ne olduğunu bilemez,, biz buna vahidi kıyasi diyoruz.. mesela bir kör adam renklerin varlığını bilir(ilmen).. ama nasıl birşey olduğunu bilemez,, çünkü o kısıtlıdır,, bizde zamanla kısıtlıyız,, sonsuzluğu bilebiliriz(ilmen) ama nasıl birşey olduğunu bilemeyiz.. Link to post Sitelerde Paylaş
bir_akil_insan 0 Şubat 18, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 18, 2015 gönderildi Allah bazı elçilerle iletişime girdiği gibi her insanla da iletişime giriyor,, her insanın fıtratına inanma arzusu koymuştur, bunun için ne kadar eskiye gidersen git insanlar hep inanmıştır, ha bazen yolunu şaşırıp fıtratlarındaki inanma hissini başka bir şey için kullanmışlar ama insanın fıtratına konan inanma gerçeğini değiştirmez.. hem her insanın fıtratına baki olma ihtiyacı koymuş, bu dünya insanı tatmin etmiyor,, bunun için mesela çok zengin ahiret inancı olmayan kişiler kendilerini dondurmuşlar, olurda bir gün teknoloji gelişirse gelip bize kaldıracaklar diye (internette var bakabilirsin) çünki fıtratlarına o ihtiyaç Allah tarafından konmuş,, yani yani Allah insanın işini kolaylaştırmış hem fıtrata inanma isteği hem beka arzusu koyarak insanı doğruya sevketmiş,, yani mevzumuza bakan yönüyle senin fıtratına bu arzuları koymakla bile seninle iletişime girmiş,, Şu bebeğin fıtratında inanma var mıdır? Bu bebek tam olarak neye inanır? Bu bebeğin sinir sistemi ie ilgili kısımları dışında kayda değer bir beyni bulunmuyor. Anancephaly denilen ve amerika gibi bir ülkede 5000'de 1 sıklıkta görülen bir doğum bozukluğu. Lütfen bu fıtratta inanmanın bulunup bulunmadığını açıklayabilir misiniz? Cevabınıza göre ruh ile beynin ilişkili olup olmadığını, ilişkisizse bu durumda beyni olmayan insanların düşünüp, karar verebileceğini, ilişkisizse beyninin bir kısmını -ameliyat, kaza vb ile- kaybeden insanların da ruhlarının bir kısmını yitirdiklerini söylemiş olacaksınız. Link to post Sitelerde Paylaş
H-D 0 Şubat 18, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 18, 2015 gönderildi Şu bebeğin fıtratında inanma var mıdır? Bu bebek tam olarak neye inanır? Bu bebeğin sinir sistemi ie ilgili kısımları dışında kayda değer bir beyni bulunmuyor. Anancephaly denilen ve amerika gibi bir ülkede 5000'de 1 sıklıkta görülen bir doğum bozukluğu. Lütfen bu fıtratta inanmanın bulunup bulunmadığını açıklayabilir misiniz? Cevabınıza göre ruh ile beynin ilişkili olup olmadığını, ilişkisizse bu durumda beyni olmayan insanların düşünüp, karar verebileceğini, ilişkisizse beyninin bir kısmını -ameliyat, kaza vb ile- kaybeden insanların da ruhlarının bir kısmını yitirdiklerini söylemiş olacaksınız. ruh ve fıtrat birbirinden ayrı şeyler.. fıtrata göre hareket etmek = yaratılış maksadına göre hareket etmek Link to post Sitelerde Paylaş
bir_akil_insan 0 Şubat 18, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 18, 2015 gönderildi (düzenlendi) ruh ve fıtrat birbirinden ayrı şeyler.. fıtrata göre hareket etmek = yaratılış maksadına göre hareket etmek İslam temelli olarak konuştuğunuzu var sayarak bunları yazmıştım, farklı bir dinden bahsediyorsanız ona göre ele alabiliriz. Eğer dinim islamdır diyorsanız, şunları hatırlatmakta ve fıtrat gibi cilalı sözcükler kullanıyor olmanın konuyu değiştirmediğini göstermekte fayda var: Hayali tanrınız insanları kendisine tapınsınlar diye yaratmış. Yukardaki videodaki de bir insan. Dolayısı ile hayali tanrınız onu da kendisine tapınsın diye yaratmış ve yaradılışında bir inanma içgüdüsü/amacı? gözetilmiş. Tanrınız aynı masal kitabında insanları huzurunda toplayıp onlardan söz aldığını da belirtir. Yani bu yukardaki kardeşimiz de yine bizimle beraber, tanrınızın huzurunda ona tapınacağı konusunda söz vermiştir. Tanrınızın huzurunda ruhlar olarak -başka bir şekilde ise belirtin lütfen- toplandığımızı varsayıyorum. Bu durumda, yukardaki din kardeşimiz tanrınıza inanıyor mudur? Çünkü ruhu söz vermiştir ve zaten tanrınız onu kendisine tapınsın diye yaratmıştır. Eğer inanmıyorsa, neden inanmıyordur? Beyni olmadığı için mi? Beyni yoksa, ruhu da yok mudur? Geri kalan sorularım önceki iletimdedir. Şubat 18, 2015 tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
osho 0 Şubat 18, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 18, 2015 gönderildi (düzenlendi) Güzel düşünüyorsun. Ezel olarak 'Big Bang' kabul edilirse bu düşünülebilir. İşte 'hiçlik denilen şey potansiyel enerji ise, ondan öncesi ne, yine madde mi? hiçliğin öncesi yok o öncel ve temel; hiçlik denen her ne ise doğal, öncel ve temel enerji potansiyelidir; Nietzsche'nin ifadesiyle hiçlikteki güç istenci; evren ya da evrenler olarak kendini dışavurmuştur Şubat 18, 2015 tarihinde osho tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
KutsalDemlik 0 Şubat 18, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 18, 2015 gönderildi (düzenlendi) Sayın osho, Hiçlik varsa şayet, hiçlikte de bir şey olamayacağından, nasıl oluyor da enerji potansiyeli oluyor? Bu enerji potansiyeli nereden geliyor? Şubat 18, 2015 tarihinde hasanpeper tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
osho 0 Şubat 18, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 18, 2015 gönderildi hiçliğin kendi doğası öyle yani hiçbir şey yok nesnel olarak ama hiçliğin doğasında sonsuz enerji kapasitesi var, bir kaynak gibi, kaynağın da kaynağı yok, kendisi kaynak zaten bilmem anlatabildim mi? Link to post Sitelerde Paylaş
KutsalDemlik 0 Şubat 18, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 18, 2015 gönderildi (düzenlendi) Hiçlikte,sonsuz enerji doğası varsa hiçlikten bahsedilebilir mi? Hiçlik kaynaksa, hiçlik midir? Şubat 18, 2015 tarihinde hasanpeper tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
fikri firar 0 Şubat 18, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 18, 2015 gönderildi İslam temelli olarak konuştuğunuzu var sayarak bunları yazmıştım, farklı bir dinden bahsediyorsanız ona göre ele alabiliriz. Eğer dinim islamdır diyorsanız, şunları hatırlatmakta ve fıtrat gibi cilalı sözcükler kullanıyor olmanın konuyu değiştirmediğini göstermekte fayda var: Hayali tanrınız insanları kendisine tapınsınlar diye yaratmış. Yukardaki videodaki de bir insan. Dolayısı ile hayali tanrınız onu da kendisine tapınsın diye yaratmış ve yaradılışında bir inanma içgüdüsü/amacı? gözetilmiş. Tanrınız aynı masal kitabında insanları huzurunda toplayıp onlardan söz aldığını da belirtir. Yani bu yukardaki kardeşimiz de yine bizimle beraber, tanrınızın huzurunda ona tapınacağı konusunda söz vermiştir. Tanrınızın huzurunda ruhlar olarak -başka bir şekilde ise belirtin lütfen- toplandığımızı varsayıyorum. Bu durumda, yukardaki din kardeşimiz tanrınıza inanıyor mudur? Çünkü ruhu söz vermiştir ve zaten tanrınız onu kendisine tapınsın diye yaratmıştır. Eğer inanmıyorsa, neden inanmıyordur? Beyni olmadığı için mi? Beyni yoksa, ruhu da yok mudur? Geri kalan sorularım önceki iletimdedir. buna hiç bir müslümün kıvırmadan cevap verebileceğini sanmıyorum .bende bir zamanlar müslümandım ve bu soru bana sorulsaydı cevap veremezdim .o yüzden cevap bekleme üstad.: Link to post Sitelerde Paylaş
osho 0 Şubat 18, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 18, 2015 gönderildi Hiçlikte,sonsuz enerji doğası varsa hiçlikten bahsedilebilir mi? Hiçlik kaynaksa, hiçlik midir? madde ve enerji barındırmadığı için bilim insanları hiçlik demişler ve oradan dışarıya enerji yayıldığı için de yokluk dememişler bence varlıkla yokluk arasında ayrı kaynak bir boyut bence kaynak denilse daha doğru olurdu Link to post Sitelerde Paylaş
bir_akil_insan 0 Şubat 18, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 18, 2015 gönderildi buna hiç bir müslümün kıvırmadan cevap verebileceğini sanmıyorum .bende bir zamanlar müslümandım ve bu soru bana sorulsaydı cevap veremezdim .o yüzden cevap bekleme üstad.: Umut dünyası Belki biraz olsun düşünürler, belki savundukları şeylerin tamamı ile kendi uydurmaları olduğunu farkederler, umudunu hep taşıyorum. Kuranın, ona güvenenleri terse yatırmadığı bir gün bile yoktur sanıyorum. Bu müslümancıkların kendi kitaplarındaki masallar tarafından yalanlanmaları eğlenceli olsa da, insanların hala bu saçmalıkları savunmak için zaman harcıyor olmaları gerçekten üzüyor. Link to post Sitelerde Paylaş
KutsalDemlik 0 Şubat 18, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 18, 2015 gönderildi (düzenlendi) madde ve enerji barındırmadığı için bilim insanları hiçlik demişler ve oradan dışarıya enerji yayıldığı için de yokluk dememişler bence varlıkla yokluk arasında ayrı kaynak bir boyut bence kaynak denilse daha doğru olurdu Bilim insanları ve Nietsche, iyi çuvallamışlar o zaman, hiçliğe istedikleri yerde hiçlik, istedikleri yerde varlık diyorlar.Karar versinler ve şunu kabul etsinler, hiçlikte,ismi gibi hiçbir şey olmadığını, onun doğasının da hiç olduğunu. Hiçliğin doğası da hiçliktir. Hiçliğin ismi gibi davranışı da hiçliktir. Açık ve net, ÇELİŞKİ. Şubat 18, 2015 tarihinde hasanpeper tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
osho 0 Şubat 18, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 18, 2015 gönderildi Bilim insanları ve Nietsche, iyi çuvallamışlar o zaman, hiçliğe istedikleri yerde hiçlik, istedikleri yerde varlık diyorlar. Karar versinler ve şunu kabul etsinler, hiçlikte ismi gibi hiçbir şey olmadığını, onun doğasının da olmadığını. Hiçliğin doğası da hiçliktir. Hiçliğin ismi gibi davranışı da hiçliktir. Açık ve net, ÇELİŞKİ. varlık felsefî bir kavramdır bilimde varlık diye bir kavram yoktur gözlem veren şey bilimce var olarak algılanır gözlem vermeyen şeyler için bilim var ya da yok diye bir şey söylemez Link to post Sitelerde Paylaş
KutsalDemlik 0 Şubat 18, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 18, 2015 gönderildi (düzenlendi) varlık felsefî bir kavramdır bilimde varlık diye bir kavram yoktur gözlem veren şey bilimce var olarak algılanır gözlem vermeyen şeyler için bilim var ya da yok diye bir şey söylemez Varlık değil, "neden varlık var?" sorusu felsefidir.Var olmayan şeyi ölçmek mümkün değildir. Varlık ölçümle vardır. Ölçülen şeyler vardır. Bu kabullenmenin ötesindedir, bir çeşit aksiyom gibidir, felsefeyi aşmıştır, bilimin konusu olmuştur. Ancak hiçlik felsefidir. Şuana kadar gözlenemedi, hep hayal edildi. Zira gözlenmesi de mümkün olmayabilir. Nasıl hiçliğe dayanarak varlık çıkıyor, esas soru bu. Eğer hiçlik varsa tabi. Bu da kendi içinde çelişkili bir sorudur. Hiçlikten hiçlik çıkar, varlık değil. Yani ondan hiçbir şey çıkmaz. Şubat 18, 2015 tarihinde hasanpeper tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
osho 0 Şubat 18, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 18, 2015 gönderildi hiçlik ya da vakum bilimsel, geçerli bir varsayımdır hiçliği beğenmiyorsanız vakum da diyebilirsiniz ad o kadar önemli değil; önemli olan vacumun enerjiye kaynaklık ettiğinin Casimir deneyi ile kanıtlanmış olduğudur vacumun ne olduğuna dair bilim şimdilik bir şey söyleyemiyor çünkü onu gözlemleyemiyor gözlem veren şeylere varlık denilebilir ama bu metafiziğin temel konusu olan ve evrene taban teşkil eden varlık kavramı anlamında değildir Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts