Jump to content

Ezelde ne vardı?


Recommended Posts

Şu bebeğin fıtratında inanma var mıdır? Bu bebek tam olarak neye inanır? Bu bebeğin sinir sistemi ie ilgili kısımları dışında kayda değer bir beyni bulunmuyor. Anancephaly denilen ve amerika gibi bir ülkede 5000'de 1 sıklıkta görülen bir doğum bozukluğu. Lütfen bu fıtratta inanmanın bulunup bulunmadığını açıklayabilir misiniz? Cevabınıza göre ruh ile beynin ilişkili olup olmadığını, ilişkisizse bu durumda beyni olmayan insanların düşünüp, karar verebileceğini, ilişkisizse beyninin bir kısmını -ameliyat, kaza vb ile- kaybeden insanların da ruhlarının bir kısmını yitirdiklerini söylemiş olacaksınız.

Kur'an'daki yorumlar ancak akıl baliğ insana göredir; bu videoda zihinsel olarak sağlıklı olmayan bir insan var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 113
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Kur'an'daki yorumlar ancak akıl baliğ insana göredir; bu videoda zihinsel olarak sağlıklı olmayan bir insan var.

Sorum açıktır, kaçış için algıyı değiştirmeye çalışmayın. Burada konu olan kurandaki yorumların kimleri bağladığı değil, inanmanın fıtratta olmasıdır. Buna göre bu din kardeşiniz de sizinle aynı şeye inanmak üzere programlanmıştır. İlgili sorularım önceki iki iletimde yer almaktadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Amerikalı ünlü bir şarkıcı,1991 yılında, beyin sapındaki ölümcül bir tümör nedeniyle ameliyat olmuş: beynindeki bütün kanı boşaltmışlar ve vücudunu da 15 dereceye

kadar soğutmuşlar ve bu kişi ameliyattan sonra ameliyat sırasında konuşulanları sonradan anlatmış. (Bunu National Geographic'te izledim.)

Bence ruh var, ama nerede bilmiyorum, belki beyin bir alıcı görevi görüyordur.

Sorum açıktır, kaçış için algıyı değiştirmeye çalışmayın. Burada konu olan kurandaki yorumların kimleri bağladığı değil, inanmanın fıtratta olmasıdır. Buna göre bu din kardeşiniz de sizinle aynı şeye inanmak üzere programlanmıştır. İlgili sorularım önceki iki iletimde yer almaktadır.

Kaçış falan yok kardeşim, nereden çıkartıyorsun, savaş mı yapıyoruz?

Fıtrat belkide ergenlik dediğimiz çağında insana veriliyor; illâ ruhlar alemi diye birşey olması gerekir mi?

Ruh, fıtrat... gibi meseleler belki de insanoğlunun düşünme tarzını aşıyor, karanlıkta el yordamıyla bulmak gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Fıtrat belkide ergenlik dediğimiz çağında insana veriliyor; illâ ruhlar alemi diye birşey olması gerekir mi?

Ruh, fıtrat... gibi meseleler belki de insanoğlunun düşünme tarzını aşıyor, karanlıkta el yordamıyla bulmak gibi.

Bu gibi meseleler zırcahil bedevilerin uydurdukları meseleler olduklarından, düşünme tarzını aşmazlar; bu saçmalıklara inananlar bunları hiç sorgulamadıkları için günün birinde birisi çıkıp sorduğu zaman sıkışır kalırlar, o kadar.

Fıtrat dediğinizin tanımını müslü arkadaşlarımızdan biri bir iletisinde yapmıştı, yaradılış demektir. İslamın masallarına göre: ruh insana anne karnında iken üfleniyor. Yaradılış daha sora veriliyorsa, ruh o zaman nedir? Yaradılış nedir? Düşünme ve inanma nerede olur? Ergenliğe kadar düşünme ve inanma yok mudur? Sorular üzerine sorular gelecek, siz belkileri soraladığınızda. Bakın, isterseniz ilk sorular ile devam edelim, çünkü bu kısım sizin deyişinizle düşünme tarzınızı aşacak . Sorularım ilgili iletilerdedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu gibi meseleler zırcahil bedevilerin uydurdukları meseleler olduklarından, düşünme tarzını aşmazlar; bu saçmalıklara inananlar bunları hiç sorgulamadıkları için günün birinde birisi çıkıp sorduğu zaman sıkışır kalırlar, o kadar.

Fıtrat dediğinizin tanımını müslü arkadaşlarımızdan biri bir iletisinde yapmıştı, yaradılış demektir. İslamın masallarına göre: ruh insana anne karnında iken üfleniyor. Yaradılış daha sora veriliyorsa, ruh o zaman nedir? Yaradılış nedir? Düşünme ve inanma nerede olur? Ergenliğe kadar düşünme ve inanma yok mudur? Sorular üzerine sorular gelecek, siz belkileri soraladığınızda. Bakın, isterseniz ilk sorular ile devam edelim, çünkü bu kısım sizin deyişinizle düşünme tarzınızı aşacak . Sorularım ilgili iletilerdedir.

Her insan aynı düşünmez, her yiğidin farklı bir yoğurt yiyişi vardır,ben müslümanım diye bir başka müslüman ile aynı şekilde düşünmem mi gerekiyor? Öncelikle herkesi tornadan çıkmış malzeme gibi görmemek gerekir.

Sorularına gelince;...birçok cevap verilebilir, teferruat diyebileceğimiz şeyler bunlar, kesin cevabı bilinemeyen şeyler, üstte de kısaca yazmıştım.

Fıtrat yaradılıştır evet, ruh belli bir olgunlaşma süreci geçiriyor olabilir, toplumlarda bile akıl baliğ olmayanı sorumlu tutmazlar düşünüp tutarlı hareket etmez diye.

Bak bunlar hep tartışılır şeyler,onun için 'belki' diyorum, sen de Marko Paşa gibi, sanki herşey kesinmiş, ispatlı, kanıtlıymış gibi konuşma artık.

Aklıma geldi sorayım:

Hastanelerde niçin psikiyatri servisi açma gereği duyuyorlar? Madem herşeyi beyine ve sinir sistemine bağlıyorsunuz Nöroloji yetmez miydi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Her insan aynı düşünmez, her yiğidin farklı bir yoğurt yiyişi vardır,ben müslümanım diye bir başka müslüman ile aynı şekilde düşünmem mi gerekiyor? Öncelikle herkesi tornadan çıkmış malzeme gibi görmemek gerekir.

Sorularına gelince;...birçok cevap verilebilir, teferruat diyebileceğimiz şeyler bunlar, kesin cevabı bilinemeyen şeyler, üstte de kısaca yazmıştım.

Fıtrat yaradılıştır evet, ruh belli bir olgunlaşma süreci geçiriyor olabilir, toplumlarda bile akıl baliğ olmayanı sorumlu tutmazlar düşünüp tutarlı hareket etmez diye.

Bak bunlar hep tartışılır şeyler,onun için 'belki' diyorum, sen de Marko Paşa gibi, sanki herşey kesinmiş, ispatlı, kanıtlıymış gibi konuşma artık.

Aklıma geldi sorayım:

Hastanelerde niçin psikiyatri servisi açma gereği duyuyorlar? Madem herşeyi beyine ve sinir sistemine bağlıyorsunuz Nöroloji yetmez miydi?

Araf 172:

Hani Rabbin Âdemoğullarının sırtlarından zürriyetlerini izhâr etmişti de kendilerini kendilerine tanık tutarak ben, Rabbiniz değil miyim demişti; onlar da evet, tanığız, Rabbimizsin demişlerdi. Bu da kıyâmet günü bizim bundan haberimiz yoktu dememeniz içindir.

Allahınızın olgunlaşmamış ruhlardan aldığı sözü tam saydığını ve buna göre insanları sorumluğu tuttuğunu söylüyorsunuz, doğru mudur? Sizin savınıza göre olgunlaşmamış bir ruh verdiği sözlerden sorumlu mudur yani? Ruh olgunlaşmamış, söz veriyor ve allahınız bu ruhun olgunlaşmadığını bilmiyor, olgun sanıp sözünü kabul ediyor öyle mi?

Bakın, tipik müslümanlardan değilim diyorsunuz, ama tipik müslüman savunmaları yapıyorsunuz. Bunlardan en zavallıca olanı şu ki: alemlerin yaratıcısı, mutlak bilgini sahibi olarak saydığınız hayali tanrınızı, beyinden yoksun sayıyorsunuz: hem zaten akil baliğ olmayanı sorumlu tutmazlar ki, diye. Allahınız diyor ki: ben ademoğullarından söz aldım. Allahınız kimin akil baliğ olduğundan habersiz midir? İnandığınız masala göre, açıkça, ruhlar zaten önceden hazır ve olgundur.

Bunlara belki demeniz kitabınızdan habersiz olmanızdandır. Kitabınızdaki ayetlerin tam tersini söylediğinizi defalarca gösterdik, hala aynı savunmaları yapmaya çalışıyorsunuz.

tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sizce:

Madde mi yoksa üstün bir akıl mı?

Bu saçmalıklar kafanda hep zaman denilen algıyı dışarıda da varmış gibi görmen yüzünden ortaya çıkıyor.

Zaman diye bir şey yoktur.

İnsan bilincinin tanık olduğu ögeleri sıralamasından çıkıyor bu algı.

Evrende dünyanın bir dakika önceki konumuyla şimdiki konumunun bir arada sınıflandırıldığı tek yer bilinçlerdir. Gözlemcidir yani.

O yüzden zaman yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Araf 172:

Hani Rabbin Âdemoğullarının sırtlarından zürriyetlerini izhâr etmişti de kendilerini kendilerine tanık tutarak ben, Rabbiniz değil miyim demişti; onlar da evet, tanığız, Rabbimizsin demişlerdi. Bu da kıyâmet günü bizim bundan haberimiz yoktu dememeniz içindir.

Allahınızın olgunlaşmamış ruhlardan aldığı sözü tam saydığını ve buna göre insanları sorumluğu tuttuğunu söylüyorsunuz, doğru mudur? Sizin savınıza göre olgunlaşmamış bir ruh verdiği sözlerden sorumlu mudur yani? Ruh olgunlaşmamış, söz veriyor ve allahınız bu ruhun olgunlaşmadığını bilmiyor, olgun sanıp sözünü kabul ediyor öyle mi?

Bakın, tipik müslümanlardan değilim diyorsunuz, ama tipik müslüman savunmaları yapıyorsunuz. Bunlardan en zavallıca olanı şu ki: alemlerin yaratıcısı, mutlak bilgini sahibi olarak saydığınız hayali tanrınızı, beyinden yoksun sayıyorsunuz: hem zaten akil baliğ olmayanı sorumlu tutmazlar ki, diye. Allahınız diyor ki: ben ademoğullarından söz aldım. Allahınız kimin akil baliğ olduğundan habersiz midir? İnandığınız masala göre, açıkça, ruhlar zaten önceden hazır ve olgundur.

Bunlara belki demeniz kitabınızdan habersiz olmanızdandır. Kitabınızdaki ayetlerin tam tersini söylediğinizi defalarca gösterdik, hala aynı savunmaları yapmaya çalışıyorsunuz.

Sevgili kardeşim,

o yazdığın âyet( Araf 172) mecazî bir sözleşmeyi anlatıyor, kaldı ki orada bir 'ruh' sözü de geçmiyor

Sanki kesin bir yanlış bulmuş gibi yazıyorsun; istersen sana bir tefsir aktarayım bu âyet üzerine:

Burada belirtilen sözleşme mecazi anlamda olup bu olay, dünya yaratıl­madan önce değil, her insanın kendi bedeninin yaratılması sırasında gerçekleş­mektedir. Bir görüşe göre zürriyetlerin baba sulbünde yaratılışı esnasında, başka bir görüşe göre anne rahmine yerleşip organik oluşumunu tamamlaması sürecinde Allah Teâlâ insanoğlunun doğasına ya da fıtratına kendisinin varlık ve birliğini ta­nıma, kavrama ve dolayısıyla kendisine inanma yeteneğini yerleştirmektedir. Şu halde Allah, her insanı, iman etmesi için yeterli zihnî ve psikolojik donanıma sa­hip kılmakta; iç ve dış âlemde kendi varlığına ve birliğine kılavuzluk edecek bir­çok kanıtlar yaratmaktadır; böylece O, sanki İnsanlara, "Ben sizin rabbiniz değil miyim?" diye sormakta, onlar da "evet" diyerek bunu tasdik etmektedirler. İnsa­nın doğasındaki iman kabiliyeti bu âyetlerde temsilî bir dille anlatılmış bulunmak­ladır[279]. Nitekim başka âyetlerde de buna benzer anlatımlar mevcuttur, Meselâ Fussılet sûresinin 11. âyetinde göğün ve yerin Allah'ın yasala­rımı göre işleyişi. "Dahası O. duman halimle olan semaya iradesini yöneltti; ardından ona ve arza, 'İsteyerek veya istemeyerek (varlık sahnesine) gelin!' buyurdu. 'Boyun eğerek geldik' dediler" şeklinde anlatılmıştır. Mu'tezile ve Mâtürîdî âlim-leriyle bazı Eş'arî ve Şiî âlimlerinin de bu görüşte oldukları bildirilmekte, Fahred-din er-Râzî'nin de bu görüşte olduğu anlaşılmaktadır (XV, 47). Başta İbn Teymiy-ye olmak üzere sonraki Selefiler, Allah'ın insandan ahİd ve mîsâk almasını, insa­nın psikolojik muhtevasına kendi varlık ve birliğini tanıma kapasitesi vermesi şek­linde anlamışlardır. Nitekim Hz. Peygamber'in, "Her doğan çocuk fıtrat üzere do­ğar" anlamındaki hadisi de[280] bu­nu anlatmaktadır.

İlk görüş doğru kabul edildiğinde ruhların bedenlerden önce yaratıldığını da kabul etmek gerekmektedir. Ancak ikinci görüşü benimseyenler bunun doğru ol­madığını savunurlar. Konu insanın bilgi alanını aştığı ve gayb alanına girdiği için âyetlerde bildirileni tasdik ederek insanlardan bir şekilde iman sözü alındığına inandıktan sonra bunun mahiyetinin ne olduğu hususunda kesin bir görüşü kabul etmek gerekli değildir. İşin hakikatini Allah bilir. 174. âyette işaret buyurulduğu üzere insana düşen görev, Allah'ın rab olduğu gerçeğini kavrayabilecek güçte ya­ratıldığına ve bu hususta kendisinden söz alındığına iman edip verdiği söze sadık kalmaktır.

Kur'an 1400 önce indirilmiş bir kitap, o günden bugüne kadar üzerinde pekçok yorum yapılmış ve elbette yapılmaya devam edilecek, tâ ki Kıyamet'e kadar.

Benim soruma da cevap vermemişsin, yine yazayım:

Hastanelerde niçin psikiyatri servisi açma gereği duyuyorlar? Madem herşeyi beyine ve sinir sistemine bağlıyorsunuz Nöroloji yetmez miydi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili kardeşim,

o yazdığın âyet( Araf 172) mecazî bir sözleşmeyi anlatıyor, kaldı ki orada bir 'ruh' sözü de geçmiyor

Sanki kesin bir yanlış bulmuş gibi yazıyorsun; istersen sana bir tefsir aktarayım bu âyet üzerine:

Burada belirtilen sözleşme mecazi anlamda olup bu olay, dünya yaratıl­madan önce değil, her insanın kendi bedeninin yaratılması sırasında gerçekleş­mektedir. Bir görüşe göre zürriyetlerin baba sulbünde yaratılışı esnasında, başka bir görüşe göre anne rahmine yerleşip organik oluşumunu tamamlaması sürecinde Allah Teâlâ insanoğlunun doğasına ya da fıtratına kendisinin varlık ve birliğini ta­nıma, kavrama ve dolayısıyla kendisine inanma yeteneğini yerleştirmektedir.

Kopyala yapıştır esnasında hiç değilse okuyun ne yazdığını.

Bu soytarıların ne açıklama yaptığı benim için çok önemli değil, sonuçta tamamı zırva. Fakat yukardakileri kendi inancınızın örneği olarak gösterdiğiniz için özellikle ele alıyorum. Yapıştırdığınız yazıda: bir görüşe göre insanın, babada döl olarak yaratılışı esnasında, bir görüşe göre anne rahmine yerleştikten sonra insana inanma yeteneğinin verlidiğini söylüyor.

Masal kitabınızdaki ayette ise şunları söylüyor:

Araf 172:

Hani Rabbin Âdemoğullarının sırtlarından zürriyetlerini izhâr etmişti de kendilerini kendilerine tanık tutarak ben, Rabbiniz değil miyim demişti; onlar da evet, tanığız, Rabbimizsin demişlerdi. Bu da kıyâmet günü bizim bundan haberimiz yoktu dememeniz içindir.

Tanrınız çoğul olarak birileri ile konuşuyor. Burada tanrınız ya herkesi en başından toplamış ve konuşuyor, ya da tanrınız her yarattığı kişinin erbezlerini karşısına alıp teker teker onlarda bulunan ve bulunacak olan spermler ile konuşuyor, ya da hamile kadınları her seferinde karşısına alıp içerde ne varsa onunla konuşuyor.

Şimdi tanrınız her durumda, sizin inancınıza göre, ya sperm ile ya da cenin ile konuşuyor. Bunlarla konuşabildiğine göre bunların konuşma yeteneği var. Bunların konuşma yeteneği varsa, en azından konuşma için gerekli donanımları da -beyin, ses telleri, ciğer, ağız, dil vb.- var.

Bunların konuşma yeteneği yoksa, bu durumda tanrınızın konuştuğu kişi ruhtur.

Size bir kolaylık göstereyim. Kime sorarsanız sorun, konuşulanını ruh olduğunu söyleyecektir. Ancak sizin gibi kaçabileceği nokta kalmadığının farkında olan, islamı artık istemeye istemeye savunanlar ruh değil, mecazdır diyecektir.

Mecaz açıklamasını da şöyle yapalım: Buradaki ifade mecazdır, çünkü gerçekte allah kimse ile konuşmuyor, sadece bunları allah yaratmış olduğundan, otomatik olarak yaratıcı olarak onu bileceklerini, bu yüzden sanki böyle bir sözleşme varmış gibi bir konuşma ile betimlendiğini söylüyorsunuz. Bu kaçarak gelebileceğiniz son noktadır. Kurandaki her türlü saçmalığı, her türlü pisliği mecaz diye örtmeye çalışmak insanın düşebileceği en alt noktalardan biridir. Kendi hayali tanrınızı, basitçe: yarattığımız her canlı bizi bilir, demekten aciz olarak betimlediğinizin farkında değilsiniz. Koyu olarak belirttiğim sözlerimde çarpıtılabilecek herhangi bir şey bulamazsınız. Ne mecaz vardır, ne uyduruk konuşmalar, ne başka bir şey. Sadece nasıl oluyor diyebilirsiniz, o kadar. Şimdi sizin uyduruk tanrınızın bunu bile söylemekten aciz olduğunu savunuyorsunuz. Size karşılaştırmalı sunayım, kime tapınacağınıza kendiniz karar verin.

Araf 172:

Hani Rabbin Âdemoğullarının sırtlarından zürriyetlerini izhâr etmişti de kendilerini kendilerine tanık tutarak ben, Rabbiniz değil miyim demişti; onlar da evet, tanığız, Rabbimizsin demişlerdi. Bu da kıyâmet günü bizim bundan haberimiz yoktu dememeniz içindir.

Akil 28:

Yarattığımız her canlı bizi bilir.

Yukardaki gibi saçmalıkları savunmak için daha ne kadar düşeceksiniz?

İkinci olarak: sizin yapıştırdığınız savunmalarda, bu yeteneğin insana verildiği anlatılıyor. Fakat masal kitabınızın ayetinde diyor ki, ben size sordum, siz de onayladınız, bunu kıyamette yalanlamayın diye size aktarıyorum. Hani yetenek? Burada olay anlatıyor, yetenekten bahsetmiyor. Burada kesinlikle siz böyle bağlısınız, kıyamette de karışınıza bu sözü çıkartacağım diyor, kıyamette inanma yeteneğin vardı niye inanmadın demeyecekmiş, sen bana inanma sözü vermiştin, neden inanmadın diyecekmiş.

Kur'an 1400 önce indirilmiş bir kitap, o günden bugüne kadar üzerinde pekçok yorum yapılmış ve elbette yapılmaya devam edilecek, tâ ki Kıyamet'e kadar.

Benim soruma da cevap vermemişsin, yine yazayım:

Hastanelerde niçin psikiyatri servisi açma gereği duyuyorlar? Madem herşeyi beyine ve sinir sistemine bağlıyorsunuz Nöroloji yetmez miydi?

Keşke nöroloji ile psikiyatri bölümlerinin ne ile ilgili olduklarını araştırıp bu soruyu sorsaydınız. Cehalet: bilmediğini bilmemektir. Siz bu bölümlerin ne yaptığını bilmediğiniz farkında değilsiniz.

Wikipediadan:

Nöroloji, genel olarak beyin, beyin sapı, omurilik ve çevresel sinir sistemiyle kasların hastalıklarını inceleyen, teşhis ve cerrahi dışındaki tedavi uygulamalarını içeren tıp bilimi dalıdır.

Psikiyatri; akıl hastalıklarının teşhisi, tedavisi ve önlenmesi ile uğraşan bilim ve hekimlik dalı.

Bir de nöropsikiyatri var ki, bu iki bilim dalının birleşimi olarak görülebilir, ki bununla beraber zaten sizi iddianızın çöp olduğu ortadadır.

Akıl hastalıkları, son derece geniş bir kavram olarak ele alınsa da, hem biyolojik nedenler, hem travmatik nedenler, hem sinir sistemi bozukluklarından vb kaynaklanabilir. Lütfen bu konuları araştırın, müslümanların hiçbir şey öğrenmek gibi bir çabaları olmadan kalkıp cahil cesareti ile atıp tutmaları gerçekten sinir bozucu, hiç değilse hayatınızda bir kere olsun uyduruk masallar dışında bir şeyleri öğrenmek için çaba harcayın.

Son olarak, ekleyeyim: psikiyatri bölümünün varlığını ruhsal bozukluklara mı bağlıyorsunuz. Tanrınız bozuk ruh mu yüklüyor yani? Bunu mu demeye çalışıyorsunuz? Tanrınızın beceremediği, bozuk olarak yüklediği ruhu doktorlar mı, ilaçlar mı düzeltiyor? İlaçlar nasıl etki ediyor ruha? Ruh o zaman fiziksel bir şey değil mi? Fiziksel ise hangi maddelerden yapılmış, nasıl ölçülür? ve daha binlerce sorular. Yok öyle uydurup uydurup sallamak, salladığınız zaman binlerce sorunun geleceğini düşünmeniz lazım.

tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yani bu ademoğullarının bellerinden zürriyetlerini çıkarma ayeti, belki de en kepaze ayet. Böyle bir kepaze iddia daha dünyada yoktur.

Bir kere ademoğulları ne ya? Nesil ademin oğullarından mı devam ediyor be? Bu kadın tarladır, tohum erkektedir ilkel cahil anlayışı. Bir kere başta çuvallayıp bir çuval inciri mundar ediyor.

Lan ne beli ya? Adamın tohumu belinde mi? Çiftçi mi bu lan beline torba bağlayıp tohum mu saçıyor? Hadi kadın tarla tohumu erkek atıyor desek belinden mi atıyor be? Bir kepazelik daha. Cehalet, kara cehalet.

Herifler ademin belinde bütün insanlığın silsile şeklinde toplanmış olduğunu sanıyorlar. Zigota kadının katkısının eşit olduğundan hiç ama hiç haberleri yok! Lan cahil geriler, ademin veya oğullarının torbalarında havva veya kızları olmadan hiç bir şey olamaz! Yok yani, olmamış şeyin nesini çıkarıp soru soruyor konuşuyorsun? Yok yani, bayağı bildiğin yok! Namevcut, sıfır, zero, lâ... Daha nasıl belirteyim, yok! Zürriyet dediğin şey önceden var olan bir şey değil. Adem klonlanarak çoğalsa, cinsiyet diye bir şey olmasa olurdu. İki adet cinsiyet olduğu için ve de 46 kromozomun 23 ü erkekten 23 ü dişiden gelerek zigot oluştuğu için ademin veya oğlunun belinde melinde zürriyet mürriyet olmaz.

Olmayan şeyle konuşan allah...

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben ne diyeyim size kardeşim!!!

Bu daracık maddeci kafalar omuzlardaki saksılar gibi, inanmamak için kırk dereden kırk su getiriyor.

Yukardaki mesajı yazan arkadaş da herhalde 'bel' kelimesinin gövde ile bacaklar arasındaki bel sanıyor! Halbuki orda 'bel'=döl manasındadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben ne diyeyim size kardeşim!!!

Bu daracık maddeci kafalar omuzlardaki saksılar gibi, inanmamak için kırk dereden kırk su getiriyor.

Yukardaki mesajı yazan arkadaş da herhalde 'bel' kelimesinin gövde ile bacaklar arasındaki bel sanıyor! Halbuki orda 'bel'=döl manasındadır.

Belin döl manasına gelmesinin nedeni islamdır, çünkü kuranı yazan beyinsizler dölün bu bölgeden geldiğini sanıyorlar.

Size kuranınızı hatırlatalım:

Tarık 5:

Artık insan, bir baksın neden yaratıldı?

Tarık 6:

Yaratıldı sıçrayarak akan bir sudan.

Tarık 7:

Belden çıkar ve kaburga kemiklerinin arasından.

Bu da, eğer tercih ediyorsanız Yaşar nurinin çevirisi:

Tarık 7:

Bel ile kaburgalar arasından çıkar o su.

:D mmmrkl, kitabınız sizi daima yalanlayacak. Çünkü siz kendi uydurduğunuz bir dine inanıyorsunuz, islama değil. İslam tamamen zırcahilin uydurduğu dindir. Bu yüzden bir yerinden tutsanız, açıklama getirmeye çalışsanız, başka bir yeri hemen sizi yalanlayıverir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

inanmamak için kırk dereden kırk su getiriyor.

İnanmak ya da inanmamak hiç veya yeterli kanıta sahip olmadan olumlu ya da olumsuz bir sonucu kabul etmektir.

İnanmak kanıt olmadığında yapılan bir davranıştır.

Bir çeşit yalancılıktır.

Yalancılığı bir kişi yapınca anormal oluyor, bir milyar kişi yapınca normalmiş gibi geliyor.

Sizin durum bundan ibaret.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Belin döl manasına gelmesinin nedeni islamdır, çünkü kuranı yazan beyinsizler dölün bu bölgeden geldiğini sanıyorlar.

Size kuranınızı hatırlatalım:

Tarık 5:

Artık insan, bir baksın neden yaratıldı?

Tarık 6:

Yaratıldı sıçrayarak akan bir sudan.

Tarık 7:

Belden çıkar ve kaburga kemiklerinin arasından.

Bu da, eğer tercih ediyorsanız Yaşar nurinin çevirisi:

Tarık 7:

Bel ile kaburgalar arasından çıkar o su.

:D mmmrkl, kitabınız sizi daima yalanlayacak. Çünkü siz kendi uydurduğunuz bir dine inanıyorsunuz, islama değil. İslam tamamen zırcahilin uydurduğu dindir. Bu yüzden bir yerinden tutsanız, açıklama getirmeye çalışsanız, başka bir yeri hemen sizi yalanlayıverir.

Sevgili kardeşim,

O sûrede anlatılmaya çalışılan şey, Allah'ın büyüklüğünü insanın küçüklüğünü vurgulamak; o günün insanının, yani ilk muhatapların anladığı şekilde; yoksa mesele bel-döl meselesi değil.

Kur'an'ı nasıl yorumluyorsunuz, nasıl mantık yürütüyorsunuz, nasıl bir yöntem bu?!!! Öyle anlaşılıyorki, ordan-burdan toplama alıntılar yaparak, birbirinizi taklid ediyorsunuz.

Kur'an'ı yanlış çıkarmak için gayret gösterme, içinde bulunduğu şartları anlamaya çalış.

tarihinde mmmrkl tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...