Jump to content

Jean-Paul Roux, Türklerin Tarihi


Recommended Posts

  • İleti 48
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Türkler üstün bir ırktır.

Atatürk de gelmiş geçmiş en başarılı insandır.

Cengiz Cinnioğlu Anadolu gen araştırması.Araştırma Y-DNA haplogruplarına göre yapılmıştır.

J2=%24 - Yakın Doğu, Batı Asya ve kısmen Kafkasya karakteristiği.

R1b=%14.7 - Batı Avrupa, Azerbaycan, Iran ve Doğu Anadolu karakteristiği.

G=%10.9 - Kuzey batı Kafkasya halk karakteristiği.

J1=%9 - Arap Yarımadası ile Kuzeydoğu Kafkasya karakteristiği.

R1a=%6.9 - Kuzey Doğu Avrupa ve Orta Asya(Kurucu Türk Aschina) karakteristiği.

I1=%3.3 - İskandinavya, Tataristan karakteristiği

I2=%2.0- Orta Avrupa ve Balkan nüfuslarının karakteristiği.

K=%4.5 - Asyalı nüfusların karakteristiği.

L=%4.2 - Hint Yarımadası, Iran, Afganistan nüfuslarının karakteristiği.

N=%3.8 - Fin-Ugur(Antik Hun), Sibirya ve Altay halk karakteristiği.

T=%2.5 - Akdenizli ve Güney Asyalı nüfus karakteristiği.

Q=%1.9 - Kuzey Altay ve Doğu Sibirya nüfus karakteristiği.

C=%1.4 - Moğol nüfus karakteristiği.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...

Yukarıdaki yazılarımdan devam:

Transistör, 1947'de keşfedildi, 56'da Nobel ödülü aldı. 60'larda bilgisayar, 70'lerde internet, 80'lerde cep telefonu yayıldı. Bilgi ve haberleşme teknolojilerindeki bu gelismeler, tüm alanlarda teknoloji patlamasini tetikledi. Üretim maliyetleri hızla düştü, üretim patlayarak küresel ölçeğe yayıldı. Ortaya çıkan muazzam para, güvercinlere (karşılıklı işbirliği yandaşlarına) büyük bir fırsat verdi: İşbirliğini küresel ölçeğe taşımak, dünyayı tek bir üretim, tek bir pazar yeri haline getirmek. Böylece 90'larda demirperde ülkelerinin perdesi kalktı, Çin'in büyümesi hız kazandı, Avrupa Birliği eski düşman demeden Balkanlar'ı ve Doğu Avrupa'yı yüklendi. Kuzeyimizde turuncu devrimler yapıldı, güneyimizde BOP denendi.

Küreselleşme, dünya ülkelerini bölge bölge birleştirmekteydi. İçinde olduğumuz bölgenin ekonomisinin gelişmesinde buzkıran rolü oynayabilecek 3 ülke vardı: Rusya, İran ve Türkiye. Rusya sosyalizmden yeni çıkmıştı ve toparlanmakla meşguldü (yayılımcı ve şiddet yanlısı duruşu da ayrı bir başlık). İran, küresel sisteme meydan okuma tiyatrosunda, Şii'lik üzerinden İslam ayrımcılığı politikası izlemekteydi. Dolayısıyla geriye tek seçenek kalıyordu, Türkiye (İslam üzerinden Arap Bölgesi, Türklük üzerinden Kafkaslar ve Orta Asya, tarih üzerinden Balkanlar ile olan bağları da cabası).

Böylece Türkiye elitleri, büyük trende 1999 yılında, Ecevit-Yılmaz-Bahçeli koalisyonuyla meclisteki kayıkçı dövüşüne son vererek katıldı. Bir taraftan ekonomik istikrar adımları atılırken, bir taraftan da siyasi istikrar için ülke, tek parti yönetimine hazırlandı. Tüm iç ve dış konjektürün bu şekilde leyhine birleştiği Türkiye, dünyada gelecek dönemin en çok gelişen birkaç ülkesinden biri olacaktı.

2010'lara gelindiğinde dünyada, durumu görece kolay, hacmi büyük ülkelerin küreselleşmeye katılımı tamamlandı. Sıra ağır toplara gelmişti, şahinlerin (şiddet yanlılarının) yönetiminde olan ülkelere: Arap bölgesi, İran, İsrail gibi.

Globalizasyon, 2000'li yıllarda Arap Bölgesi'ne BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) olarak gelmiş ancak başarısızlığa uğramıştı. Aynı amaçla 2010'da başlatılan Arap Baharı ise, amacından beklenmedik bir dönüş yaparak, Batı merkezli yönetimler yaratmak yerine, sandık yoluyla bölgesel birleşmeye yöneldi.

Bu, Batı için iki risk demekti:
- Bölge petrolü Batı sanayisi için zorunlu olduğundan, bölgede egemen pozisyonda kalma zorunluluğu.
- Bölgesel bir birleşmenin, 1 milyar 700 milyonluk müslüman dünyada birleşme olasılığının önünü açması.

Her iki riskin geleneksel çözümü(!), bölgenin kargaşa içinde kalmasıydı. Böylece kontrol güvercinlerden tekrar şahinlere geçti. Sandıkları ezerek diktalara yol verdiler. Halkı terörize ederek savaş koşullarını dizayn ettiler. Bugün Batı ve IŞİD eliyle gerçeklenmekte olan savaş(!), işte bu dizayndır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

Yukarıdaki yazılarımdan devam:

Şahinlerin çözümü: Ülkeleri yeteri kadar küçük ülkelere bölerek ve bu zayıf yapıları birbirleriyle savaşır halde tutarak, hepsinin üstündeki bir üst güç olarak kontrolü sürdürmek.

Güvercinlerin çözümü: Demokrasi ile siyasi/toplumsal/ekonomik istikrar kazanan ülkelerin bölgesel birleşmeye giderek nihayette küreselleşmeye katılması. 2050’de dünyanın bir numaralı süper gücü olacak Çin’in yarattığı baskı ve risk, Batı güvercinlerinin elindeki en önemli argüman.
Bu süreçte Türkiye, şu sebeplerle güvercinlerin kalelerinden biri haline gelmişti:
- Bölgedeki kalkınmada buzkıran rolünün olası tek adayı olmasından doğan beklentileri.
- Türkiye şahinlerinin 80 ve 90'lardaki zulüm manzarasının halkta yarattığı şiddet karşıtlığı.
- Diğer halklarla birlikte yaşama ve onları birlikte yaşatmanın, Türk/Osmanlı kültürü olması.
Son 13 yılda siyasi istikrarını dünyaya pazarlayan ve bunun ekmeğini yiyen Türkiye, son 2 yılda bunu Kürt bölgesine ihraç etmenin eşiğine gelmişti. Sıradakinin, yani tüm bölgeye istikrar ihracının adımlarını da atmıştı. Bu politikalar, 2010’da başlayan şahin dalgasına ters düşmek demekti. Gezi, Paralel ve Kobani kalkışmaları ile uzaktan üç atış yaptılar fakat başarılı olmadı.
Son aylara geldiğimizde… Esad’ın kendi yaşadığı başkenti bombalama aşamasına gelmiş olması gibi pek çok gelişme, dünya şahinlerin elinin zayıflamakta olduğunu, dengelerin tekrar güvercinlere dönmekte olduğuna işaret ediyor. Mücadele güvercinler lehine sonuçlanırsa… sonraki sürecin en büyük sorunu, bölgede istikrarın nasıl inşa edileceği ve kimin inşa edeceği olacak.
Amerika ve Avrupa, bir dış güç olarak bunun yapamayacaklarını Afganistan, Irak gibi bu güne dek girdikleri her ülkede gördüler. Bu sebeple bölgede bir güvercin çözümünün tek anahtarı var: Türkiye.
İşte bu sebeple dünya şahin ve güvercinlerinin son 5 yılda Ortadoğu üzerinden sürdürdükleri kapışma, şimdi Türkiye'ye kayıyor. Dışta Türkiye karşıtı söylemlerin tekrar yükselmesi, içte ise demokrasi kanalları açık bir ülkede şiddet siyasetine geçmek, yani terör kartının açılması… tarafların yaklaşan sonu kabullenmelerinin ve oyunun bir sonraki aşaması için pozisyon almalarının ifadesi.
Türkiye için ise durum… satranç tahtasındaki mevcut kompozisyon, 13 yıllık kendi güvercin dizaynı olduğundan, oldukça rahat. Planladığı şekilde tamamlaması durumunda, barış, birlik ve kardeşliği en zor olduğu günlerde savunmuş bir ülke olarak yatırımlarının karşılığını alacak. Bölgede güven ortamı oluşturarak, karşılıklı işbirliklerinin kurulmasına öncülük edecek. Savaş çarklarının durması, ekonomi çarklarının dönmeye başlamasıyla bölgenin ekonomik refahının mimarı ve ortağı olacak.
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 months later...
.
Stratfor 2016 ve 2050:
Stratfor'un 2016 küresel beklentiler raporunda, Türkiye'ye önemli yer ayrılarak, Türkiye'nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da "izlenmesi gereken en önemli oyuncu" olacağını vurgulandı.
Stratfor'un 2050 tahmini... 2050'de Türkiye'nin etki sahası:
1-20151231095957.jpg

Bu adam haritayı biraz ezberden çizmiş. Bu gösterilen coğrafyada Türkiye'nin etkinliği göreceli olarak düşüktür ve diğer aktörler tarafından sınırlanır.

Mesela Mısır'da Türkiye'nin fazla etkisi yoktur. Arap Yarımadası ve Körfez'de de fazla işlerin içinde değildir.

Ama Suriye'de, Filistin'de, Irak'ın Kürt ve Sünni Türkmen bölgesinde etkilidir.

Türkmenistan ve Azerbaycan'daki etkinliği tartışmalıdır. Azerilerin Türklerle kendilerini ne kadar özleştirdikleri, şüphe götürür. Kendilerini müstakil bir kimlikte görme eğilimindedirler.

Türkiye'nin esas etkili olduğu yeri bu harita es geçmiş: Balkanlar.

Balkan Müslümanları arasında hala başat etkili ve yönlendirici güç Türkiye'dir, tartışmasız. Siyasi olarak bitmiş olan Osmanlı İmparatorluğu, bir süreklilik algısı olarak hala yaşamaktadır. Balkanlarda Osmanlı'nın hayaleti gezer.

Bosna-Hersek, Arnavutluk, Kosova, Makedonya, Sancak ve Karadağ Müslümanları, ırk olarak Türklerle hiç alakaları olmamalarına rağmen, kendilerini Türklerle özdeşleştirirler. Çoğu kendisini Türk olarak tanımlar ve asli vatanları olarak Türkiye'yi görürler.

Türk televizyonları seyrederler, Türk takımlarını ve Türk partilerini tutarlar. Türk siyasileri bunların şehirlerinde mitingler düzenler. Galatasaray'ın tur atlaması ve Bursaspor'u şampiyonluğu kutlanır.

Türkiye, aslen bir Anadolu ve Doğu Avrupa (Balkan) ülkesidir. Bu coğrafyanın Müslüman bir versiyonudur. Toplum yapısı ve kültür özellikleri, Ortadoğu ve Araplardan ziyade, buralarla benzerlik gösterir. Yani biz, Araplardan çok Yunanlılara, Sırplara, Arnavutlara benzeriz.

Arap dünyası ve Ortadoğu, Osmanlı'nın kuruluşundan çok çok sonra topraklarımıza dahil olmuştur. Yavuz Sultan Selim zamanında. Ve Balkanlar kadar sindirilememiştir. Bugün Balkanlar'da, yoğun bir Osmanlı/Türk ekolü hemen gözümüzün içine girer ama Ortadoğu'da bunu hissedemezsiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu adam haritayı biraz ezberden çizmiş. Bu gösterilen coğrafyada Türkiye'nin etkinliği göreceli olarak düşüktür ve diğer aktörler tarafından sınırlanır.

Mesela Mısır'da Türkiye'nin fazla etkisi yoktur. Arap Yarımadası ve Körfez'de de fazla işlerin içinde değildir.

Ama Suriye'de, Filistin'de, Irak'ın Kürt ve Sünni Türkmen bölgesinde etkilidir.

Türkmenistan ve Azerbaycan'daki etkinliği tartışmalıdır. Azerilerin Türklerle kendilerini ne kadar özleştirdikleri, şüphe götürür. Kendilerini müstakil bir kimlikte görme eğilimindedirler.

Türkiye'nin esas etkili olduğu yeri bu harita es geçmiş: Balkanlar.

Balkan Müslümanları arasında hala başat etkili ve yönlendirici güç Türkiye'dir, tartışmasız. Siyasi olarak bitmiş olan Osmanlı İmparatorluğu, bir süreklilik algısı olarak hala yaşamaktadır. Balkanlarda Osmanlı'nın hayaleti gezer.

Bosna-Hersek, Arnavutluk, Kosova, Makedonya, Sancak ve Karadağ Müslümanları, ırk olarak Türklerle hiç alakaları olmamalarına rağmen, kendilerini Türklerle özdeşleştirirler. Çoğu kendisini Türk olarak tanımlar ve asli vatanları olarak Türkiye'yi görürler.

Türk televizyonları seyrederler, Türk takımlarını ve Türk partilerini tutarlar. Türk siyasileri bunların şehirlerinde mitingler düzenler. Galatasaray'ın tur atlaması ve Bursaspor'u şampiyonluğu kutlanır.

Türkiye, aslen bir Anadolu ve Doğu Avrupa (Balkan) ülkesidir. Bu coğrafyanın Müslüman bir versiyonudur. Toplum yapısı ve kültür özellikleri, Ortadoğu ve Araplardan ziyade, buralarla benzerlik gösterir. Yani biz, Araplardan çok Yunanlılara, Sırplara, Arnavutlara benzeriz.

Arap dünyası ve Ortadoğu, Osmanlı'nın kuruluşundan çok çok sonra topraklarımıza dahil olmuştur. Yavuz Sultan Selim zamanında. Ve Balkanlar kadar sindirilememiştir. Bugün Balkanlar'da, yoğun bir Osmanlı/Türk ekolü hemen gözümüzün içine girer ama Ortadoğu'da bunu hissedemezsiniz.

Ülke bilgileri için teşekkür.

Bana göre konu Türkiye'nin etki sahası değil, Türkiye de değil.

1980 'lerde başlayan globalizasyon,

Dünyada güvercin (işbirliği) politikaların hakimiyeti demekti.

Şimdi 2010 'da başlayan bir şahin (savaş) dalgası içindeyiz.

Türkiye bu en zor dönemi güvercinlerin kalesi olarak geçirdi,

Yeni güvercin dönemi başladığında onun kurucusu olacak.

Aslında bana göre harita, Batı'nın (ABD, Avrupa, Rusya, İran),

Şahin politikalarından en fazla acı çeken bölgeleri gösteriyor.

Türkiye bu politikaların alternatifini ürettiği için önemli.

Mısır demişsin örneğin, yani Batı ve Sisi'sinin Mısır'ı.

Arap bölgesi demişsin, yani Batı ve İran'ının Arap bölgesi.

Azerbeycan demişsin, yani Batı ve Rusya'sının Azerbeycan'ı.

Bu topraklar için Türkiye'den başka dost var mı.

Harita Rusya içine uzanıyor,

Çünkü Batı'dan kaçabilenler kaçacağında,

Türkiye'nin komşusu olmak tek seçenek olacak.

Konu Türkiye değil, birlikte yaşamak.

Türkiye bunun tek alternatifi olduğu için önemli.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...
Türkiye'de 2007'den sonra neredeyse her gün devrim olmasına alıştık, fark etmiyoruz.

Ve şimdi komple tüm bölgede bir devrim içinde miyiz acaba?:



Küresel denklem hızla değişiyor


Son 10 güne baktığımızda küresel dengelerin değişmeye başladığı hissediliyor.


... bu değişimin temel sebebi, hiç şüphesiz “İslam Ordusu”nun ete kemiğe bürünmeye başlaması ve Türkiye'nin kararlılığıdır.. İran ve Rusya'daki belirli bir değişimin yanı sıra, ABD ve Avrupa'dan da olumlu sinyaller geliyor.. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Batı Afrika ziyaretlerine, ziyaret edilen ülke yönetimleri ve Afrika halklarının verdiği değer ve önem Batı’yı çok ürküttü.


Bunun yanında 25-26 İslam ülkesinin 200 bin özel kuvvet askeri ile Suudi Arabistan’da dünyanın en büyük askeri tatbikatını yaparak “güç göstermesi” elbette bu konuda en büyük unsur.. Bu bir askeri tatbikatın çok ötesinde, hiç şüphesiz bir “KÜRESEL SAVAŞ PROVASI”dır.


Batı, İran ve Rusya karşısında, Türkiye’nin çok yakın temasta olduğu Azerbaycan ve Ukrayna'nın dimdik duruşları da denklemde önemli bir değer ifade ediyor.


Yapılan son seçim sonuçlarına baktığımızda, halkın, İran yönetiminin Irak ve Suriye politikasını beğenmediğini ve desteklemediğini görüyoruz. Rusya ve İran, İslam dünyasının büyük bir ekonomik kuşatması altındalar.. Suudi Arabistan’ın petrol fiyatlarına dip yaptırması, Rusya ve İran’a karşı bunu“savaş silahı” olarak kullanmak istemesinden kaynaklanıyor. Ayrıca İran, Rusya ile Rusya da İran’la kendi siyasetleri açısından nereye kadar gidebileceklerini gördüler. Bu iki ülke, birlikte bu şekilde yeni dünya düzeninde iyi bir yer alabilmelerinin zorluğunu anlamaya başladılar.


Tahran, Sünni dünya ile savaşı seçerse İran mutlaka karışır. O zaman Humeyni rejimi Kum’a saplanır ve devam edemez. İran halkı da bunu gördü ve İran'ın, Suriye, Irak, Yemen savaşlarının ortasında iradesini ortaya koydu. İran seçimlerinde bölgeler bazında baktığımızda halkların farklılaştığı görülüyor. Mesela Belucistan, %90’ın üzerinde “muhafazakarları” reddetti.. Irak Şiileri de öyle görünüyor. Iraklı Şiileri, Tahran destekli Bağdat hükümetine açıkça cephe aldı.. Bir de Davutoğlu Tahran ziyaretinde “Ben sırf Türkiye adına değil, Körfez adına da buradayım” dedi. Bu açık bir mesajdı.


Rusya-İran ittifakına kısmen Irak ve yine kısmen Suriye'den başka destek olacak aktör yok yeryüzünde. ABD ise her türlü savaş gücünü elinde tutuyor olmasına rağmen bölgede halk desteği olmadığı için, çaresizlikten bölgeyi, bölge ülkelerini kaybediyor.. Dolayısıyla süper güç kabiliyetini de kaybediyor.


AB ise siyaseten ve sosyolojik olarak dağılmış ve çaresiz.. Türkiye, 3,5-4 milyon sığınmacıyı gözünü kırpmadan yıllarca misafir ederken o koskoca(!) AB, 1.5 milyon silahsız mülteciden korkmuş ve tırsmış durumda. Ya bu mültecinin bir de 3 bini silahlanıverse, dünyanın gözünde büyüttüğü AB’nin ne hallere düşeceğini hayal edin.


Kendince Türkiye’ye kafa tutan Berlin’in son çıkışlarına dikkat edin. Almanya'nın Türkiye politikasında keskin bir “U” dönüşü yaşanıyor.. Bu, belki kamuoylarına tam yansımıyor ama Almanya yeni dünya düzeninde yeni ittifaklar peşinde artık..


Rusya, Almanya’nın böyle yapabileceğini hiç beklemiyordu. Onun için Putin, Merkel’i devirmek ve cezalandırmak için belden aşağı çalışmaya başladı. Merkel ise gizlemiyor; çok açık konuşuyor, Türkiye’yi destekliyor. Bu sadece siyasi bir karar olmasa gerek.. Almanya, sırf köhnemiş, yaşlanmış bir AB ile yeni dünyada yer bulamayacağını gördü. Ayrıca ilk defa içindeki 3 milyon Türkün Almanya'yı ihya edebileceği gibi berbat da edebileceğini anlamış gibi görünüyor.


İslam dünyasında 15 ile 50 yaş arası 350 milyon erkek, “içi yanan” birer mücahit durumunda. Bunun önüne kimse geçemez.. Hepsi iyi yetişmiş savaşçı bunlar... Batı bunu gördü. İran da bunu gördü ve kendisine sempatiyle bakan her ülkedeki Şiileri kaybedeceği korkusu sardı Tahran’ı..


İran, Suriye'de tutunmakta zorlanıyor.. Lübnan'da artık Hizbullah istenmiyor.. Hizbullah örgütü, bu durumu kendi içinde bile sorgulamaya başladı.


Şimdi bu şartlarda, İran, Suriye'de Sünnilerle kuramadığı ittifakı Rusya ile mi kurabilecek? Bunu hangi Şii kabullenebilir?


Kim ne derse desin.. Belki ülkeler yandı, yanıyor; ama Arap Bahar'ı olmasaydı İslam dünyasındaki bu uyanış olmazdı. “Arap Baharı’nı ABD yaptı” diye konuşanlara şunu sormak lazım. “ABD, süper gücünü mahvetmek için mi öyle yaptı!?”


Küresel denklemde büyük bir kırılma ve dönüşüm yaşanıyor. Alışılmış, ezberlenmiş uluslararası ilişkiler denklemi alt-üst oluyor. Ama yine de biraz temkinle beklemekte fayda var. Çünkü son raddede başka yeni gelişmeler ve kaymalar da olabilir.


Ama inşallah inananlar için netice güzel olacak..


Alper TAN


7.3.2016

Link to post
Sitelerde Paylaş
Nereden nereye:


La Stampa gazetesi, İtalya, 9 Mart: “Türkiye, AB'yi kontrol altında tutuyor."


Almanya İçişleri eski Bakanı Hans-Peter Friedrich, 10 Mart: “Türkiye bizimle kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor.


Doğu ile giriştiği bilek güreşini bırakmadan önce,

Son bir diş gösterme bekledim Batı'dan.

Ona dahi yetişmedi kudreti.


Susarak gizlenen Rusya'dan gayrısı,

Yine dizi dizi Ankara kapısında.


Dünya yavaş yavaş alışıyor,

Ah bir de biz alışsak.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Nereden nereye:
La Stampa gazetesi, İtalya, 9 Mart: “Türkiye, AB'yi kontrol altında tutuyor."
Almanya İçişleri eski Bakanı Hans-Peter Friedrich, 10 Mart: “Türkiye bizimle kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor.
Doğu ile giriştiği bilek güreşini bırakmadan önce,
Son bir diş gösterme bekledim Batı'dan.
Ona dahi yetişmedi kudreti.
Susarak gizlenen Rusya'dan gayrısı,
Yine dizi dizi Ankara kapısında.
Dünya yavaş yavaş alışıyor,
Ah bir de biz alışsak.

Yazmıștım, ama yine yazıyorum:

Türkiye bilinçli bir şeklinde Avrupayı güç durumda bırakmak için mültecilerin yollarda telef olmasına göz yumuyor.

Türkiye de satılan can kurtaran yelekleri ve botlar tam bir felaket ve bundan yerel yöneticilerin haberleri var.

Avrupadan kopardığı milyarlar hiçbir zaman yerine varmayacaktır, çünkü dini imanı siyasete alet edenlerde yolsuzluk diz boyu.

İslam ülkesi Türkiyenin gözü sadece gelecek paralarda. Evet, o gelecek paralar mülteciler için kullanılmayacak.

Onlar sadece bu pis alıș veriște bir piyon sadece. İslam ülkesi Türkiyenin mültecileri düșündüğü falan yok.

Bu yüzden lütfen Batıyı tü kaka gösterip, Türkiyeyi temiz göstermeye kalkmayınız.

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazmıștım, ama yine yazıyorum:

Türkiye bilinçli bir şeklinde Avrupayı güç durumda bırakmak için mültecilerin yollarda telef olmasına göz yumuyor.

Türkiye de satılan can kurtaran yelekleri ve botlar tam bir felaket ve bundan yerel yöneticilerin haberleri var.

Avrupadan kopardığı milyarlar hiçbir zaman yerine varmayacaktır, çünkü dini imanı siyasete alet edenlerde yolsuzluk diz boyu.

İslam ülkesi Türkiyenin gözü sadece gelecek paralarda. Evet, o gelecek paralar mülteciler için kullanılmayacak.

Onlar sadece bu pis alıș veriște bir piyon sadece. İslam ülkesi Türkiyenin mültecileri düșündüğü falan yok.

Bu yüzden lütfen Batıyı tü kaka gösterip, Türkiyeyi temiz göstermeye kalkmayınız.

Ben de yazmıştım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türkler üstün bir ırktır.

Atatürk de gelmiş geçmiş en başarılı insandır.

Dinler ve Tanrı konusunda ne kadar mantıklı ve bilimsel konuşuyorsan, iş Türklüğe geldiğinde o kadar mantıksız ve bilimsellikten uzaktasın. Çocuk yazmaz şu yazdığını.
Link to post
Sitelerde Paylaş
"Üstün ırk" diye birşey yoktur. bütün insanların kökeni afrika kıtasına dayanıyor.

Bilim adamları, bunu ortaya koymuş durumda


Bundan 50 bin yıl önce türk olmanın bir değeri yoktu... bundan 50 bin yıl sonra da bir önemi kalmayacak.

İnsan, ancak insanlığı ile üstün olabilir... Irkıyla, diniyle, milletiyle, mevkii veya parasıyla değil.


Yaşadığın çevreyi ve halkı sevmek de insanlığa dahil. o yüzden bunu türklere yönelik bir artniyet olarak düşünmenin anlamı yok.

Elbette birlikte ortak sorunları paylaştığımız toplumun iyiliğini isteriz.

Bunu başka toplumları ötekileştirmek üzerine kurmadığımızda, eleştirilecek bir durum kalmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
"Üstün ırk" diye birşey yoktur. bütün insanların kökeni afrika kıtasına dayanıyor.
Bilim adamları, bunu ortaya koymuş durumda
Bundan 50 bin yıl önce türk olmanın bir değeri yoktu... bundan 50 bin yıl sonra da bir önemi kalmayacak.
İnsan, ancak insanlığı ile üstün olabilir... Irkıyla, diniyle, milletiyle, mevkii veya parasıyla değil.
Yaşadığın çevreyi ve halkı sevmek de insanlığa dahil. o yüzden bunu türklere yönelik bir artniyet olarak düşünmenin anlamı yok.
Elbette birlikte ortak sorunları paylaştığımız toplumun iyiliğini isteriz.
Bunu başka toplumları ötekileştirmek üzerine kurmadığımızda, eleştirilecek bir durum kalmaz.

insan = insan

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Üstün ırk" diye birşey yoktur. bütün insanların kökeni afrika kıtasına dayanıyor.

Bilim adamları, bunu ortaya koymuş durumda
Bundan 50 bin yıl önce türk olmanın bir değeri yoktu... bundan 50 bin yıl sonra da bir önemi kalmayacak.
İnsan, ancak insanlığı ile üstün olabilir... Irkıyla, diniyle, milletiyle, mevkii veya parasıyla değil.
Yaşadığın çevreyi ve halkı sevmek de insanlığa dahil. o yüzden bunu türklere yönelik bir artniyet olarak düşünmenin anlamı yok.
Elbette birlikte ortak sorunları paylaştığımız toplumun iyiliğini isteriz.
Bunu başka toplumları ötekileştirmek üzerine kurmadığımızda, eleştirilecek bir durum kalmaz.

Anadolu'yu neden seviyorum!

Doğu kültürü birlikte yaşamak üzerine kurulu.

Birlikte yaşamanın en parlak örneği Türkler,

Türklerin de en parlak örneği Osmanlı.

Peki nasıl!

Birbirinden bağımsız 3 mefhumun birleşmesi ile.

Bu mefhumlar birbirlerini yaratmadılar,

Birbirlerini bulmadan önce vardılar,

Ve o zaman da yine çok özeldiler.

Ama zamanın ve mekanın özel bir örtüşmesinde bir araya geldiler,

Ve her biri diğer ikisinde, kendinin en parlak ifadesini buldu:

Anadolu, Türk, İslam.

Anadolu kültürünü bu yuzden seviyorum...

Ötekileştirmemenin, birlikte yaşamanın,

Adaletin, merhametin, kucaklamanın,

Bildiğim en parlak örneği olduğu için.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Anadolu'yu neden seviyorum!

Doğu kültürü birlikte yaşamak üzerine kurulu.

Birlikte yaşamanın en parlak örneği Türkler,

Türklerin de en parlak örneği Osmanlı.

Peki nasıl!

Birbirinden bağımsız 3 mefhumun birleşmesi ile.

Bu mefhumlar birbirlerini yaratmadılar,

Birbirlerini bulmadan önce vardılar,

Ve o zaman da yine çok özeldiler.

Ama zamanın ve mekanın özel bir örtüşmesinde bir araya geldiler,

Ve her biri diğer ikisinde, kendinin en parlak ifadesini buldu:

Anadolu, Türk, İslam.

Anadolu kültürünü bu yuzden seviyorum...

Ötekileştirmemenin, birlikte yaşamanın,

Adaletin, merhametin, kucaklamanın,

Bildiğim en parlak örneği olduğu için.

Türklerin en parlak dönemi Osmanlı mı ??? Osmanlı, Türklüğü temsil etmez..Zerre kadar Türklükle alakası da yoktur !!!

.Başka bir ırkı veya milleti de temsil etmez.Osmanlı, bir dini,,, yani İslam dinini temsil eder,ve halifelik de bunun ispatıdır.

Anadolu dediğin yerin çoğu Türklüğünü kaybetmişdir.. Sebebi de İslam'dır... Bugün kendini Türk zanneden birçok kişi

aslında Türk değildir... Ha elbette var, ancak anadoluda Türkler azınlıktır...

Harbi Türklerin de,doğulu zartla zurtla işi olmaz...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türklerin en parlak dönemi Osmanlı mı ??? Osmanlı, Türklüğü temsil etmez..Zerre kadar Türklükle alakası da yoktur !!!

Türk kültürü, birlikte yaşamak üzerine inşa olduğundan, Türklükte Türklük olmaz.

Tüm insanlarını kucaklayan koruyan kutsal bir kişilik olur: Devlet.

Ve o kutsallığın altında birleşen insanlar olur: Teba.

Anadolu dediğin yerin çoğu Türklüğünü kaybetmişdir.. Sebebi de İslam'dır... Bugün kendini Türk zanneden birçok kişi aslında Türk değildir... Ha elbette var, ancak anadoluda Türkler azınlıktır...

Anadolu'da Türk yok, dünyada da yok.

Biz kendimize Türk diyenlerin hepsi,

Türkün birlikte yaşama kültüründe birleşen diğer milletleriz.

İster orijinimizi hatırlayıp şuyuz-buyuz diyelim,

İster hatırlamayıp Türküz diyelim.

.Başka bir ırkı veya milleti de temsil etmez.Osmanlı, bir dini,,, yani İslam dinini temsil eder,ve halifelik de bunun ispatıdır.

5000 yıllık tarihlerinde Türkler, bütün büyük dinleri kabul ettiler.

Ve hemen her zaman her birini hakkıyla yerine getirdiler.

Son 1000 küsür yılda,
Osmanlı ile İslam'ın önce kılıcı sonra kalkanı olduklari gibi.

Harbi Türklerin de,doğulu zartla zurtla işi olmaz...

Evet olmaz çünkü olmayan bir şeyin zartla zurtla işi de olmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...