Jump to content

Bigbang'in Sebebi Neydi?


Recommended Posts

Biyoloji konusunda pek fazla bilgim yok ancak bilen varsa yer gelmişken şunu sormak istiyorum, evrimin tamamen tesadüf olduğu kabul müdür, test edilmiş midir?

evrimin küçük bir kolu tesadüfidir ..mutasyon bölümü..sizde tahmin edebilirsinizki mutasyonlar çoğunluka zararlıdir...doğal secilim ortam şartlarına göre ilerleyen gelişimdir.mutasyona göre daha çok yavaş şekilde olur ve zaman alır..

saygılar

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 51
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Tesadüf filan yok evrimde. Rastgelelik var.

Bu forumda bile maalesef çoğu kişi tesadüfün anlamını bilmiyor. Bunu güzel bir örnekle açıklıyorlar şöyle ki 999 kırmızı 1 mavi top olan bir torba düşünün. Mavi topu çekmem tesadüfi kırmızı top çekmemse rastgele bir olaydır. Mutasyonlar rastgele oluyor ve çoğuda avantaj sağlamıyor.Avantaj sağlayan mutasyonlar sonraki jenerasyonlara miras kalıyorlar. Burda tesadüf filan yok herşey mantık sınırları içinde gelişiyor

Link to post
Sitelerde Paylaş

big bang neden? - nasıl oldu ?

ALLAH OLLLLLLL dedi....OLDU...!

gerisini kurcalamayın...allahın işine karışmayın.....onun size verdiği nimetlerden faydalanın yeyin - için - bol bol karı +cariye alın - üreyin çocuk yapın habire.... bol bol......gerisini boşverin...allah bilmenizi isteseydi - kuranda size bunu açıklardı....

açıklandığında hoşunuza gitmeyecek şeyler hakkında sorular sormayın lan....

ok ?

hade...DAĞILIN şimdi.....

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Big bang büyük olasılıkla ölmüş eski evrenlerden kalma iki karadeliğin çarpışması ile oluştu.

Bu öne sürümü kanıtlamak için çalışmalar yürütülüyor ve buna bir teori demeye yetecek kadar kanıt henüz var sayılmaz. Ama olacağını sanıyorum. Bazı dolaylı kanıtlar buna işaret ediyor. Yakında bu bir teori haline gelir sanıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

"bigbang'in sebebi neydi?" sorusu ile ilgili cok onemli bir sey atlaniyor arkadaslar,

oncelikle sebep-sonuc iliskisi dedigimizde sebep her zaman sonuctan once gelmelidir bunu bir kenara koyalim, yoksa paradoks olusur.

buna gore bigbang'in sebebi neydi demekle bigbang'den once ne vardi sorusunu sormak benzer.

bigbang uzay ve zamanin ortaya ciktigi an oldugunu unutmayalim, normal bildigimiz evrendeki siddetli bir patlama gibi birsey hayal etmeyin !

oyleyse "once ne vardi" sorusunu sormaniz icin bile zamanin olmasi lazim. Yani "once" ve "sebep" kelimelerinin gectigi bir soru zaman olmadan sorulamaz, ee bigbang de zamanin ortaya ciktigi an olduguna gore bu durumda sorunun bizatihi kendisi anlamsizdir.

Peki sorunun anlamsiz olmasi ne demek? Bakin teknolojimizin, aklimizin, bilimin vs gelismediginden dolayi cevabi bulamamaktan bahsetmiyorum, bizatihi soruyu soramamaktan bahsediyorum. Bu noktada agnostik kalinmasi gerektigi sonucu cikar. Bigbang'den oteye mantik yurutmek imkansizdir, uzay ve zamanin olmadigi bir alanda insan dusuncesi dahi isleyemez.

Dolayisiyla bence cevap D) bilinemez

Ne dersiniz?

Doğru cevap bu ama kuantum kütleçekimi bulunursa tekillik ortadan kalkacağı için işler değişir. O zaman bu soruyu sorabiliriz çünkü big bang zamanın başlangıcı değil demektir. Şuan için genel görelilikle kuantum mekaniğini uzlaştıramadığımız için görelilikten tekillik çıkıyor yani big bangin bir nedeni olamaz. Belkide nedensiz ilk neden big bangdir kim bilir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

"bigbang'in sebebi neydi?" sorusu ile ilgili cok onemli bir sey atlaniyor arkadaslar,

oncelikle sebep-sonuc iliskisi dedigimizde sebep her zaman sonuctan once gelmelidir bunu bir kenara koyalim, yoksa paradoks olusur.

buna gore bigbang'in sebebi neydi demekle bigbang'den once ne vardi sorusunu sormak benzer.

bigbang uzay ve zamanin ortaya ciktigi an oldugunu unutmayalim, normal bildigimiz evrendeki siddetli bir patlama gibi birsey hayal etmeyin !

oyleyse "once ne vardi" sorusunu sormaniz icin bile zamanin olmasi lazim. Yani "once" ve "sebep" kelimelerinin gectigi bir soru zaman olmadan sorulamaz, ee bigbang de zamanin ortaya ciktigi an olduguna gore bu durumda sorunun bizatihi kendisi anlamsizdir.

Peki sorunun anlamsiz olmasi ne demek? Bakin teknolojimizin, aklimizin, bilimin vs gelismediginden dolayi cevabi bulamamaktan bahsetmiyorum, bizatihi soruyu soramamaktan bahsediyorum. Bu noktada agnostik kalinmasi gerektigi sonucu cikar. Bigbang'den oteye mantik yurutmek imkansizdir, uzay ve zamanin olmadigi bir alanda insan dusuncesi dahi isleyemez.

Dolayisiyla bence cevap D) bilinemez

Ne dersiniz?

Doğru cevap bu ama kuantum kütleçekimi bulunursa tekillik ortadan kalkacağı için işler değişir. O zaman bu soruyu sorabiliriz çünkü big bang zamanın başlangıcı değil demektir. Şuan için genel görelilikle kuantum mekaniğini uzlaştıramadığımız için görelilikten tekillik çıkıyor yani big bangin bir nedeni olamaz. Belkide nedensiz ilk neden big bangdir kim bilir?

Velev ki quantum ile gorelilik birlestirildi, M theory ya da theory of everything adi herneyse bulundu, bigbang'in de bir tekillik olmadigi ve daha oncesinin oldugu anlasildi, bu da pek bir sey degistirmiyor, nedensellik ilkesi geregi bu sefer de burada o bulunan yeni gecmisin sebebi nedir diye bir baslik acilacak ve tartisilacak. Neden sorusunu sormak ancak su an oldugu gibi soramayacagin bi noktada kalakalmak ile sonuclanabilir, ya da sonsuza gider ki o da anlamsiz bir kavram, her halukarda kacinilmaz son agnostik kalmak olacak.. Ha bu noktadan din'e atif yapmak belki simsekleri uzerime cekecek ama, benm gordugum kadariyla tanri dedigimiz kavram da bu agnostik kalinan alanda yer aliyor cunku sifatlarina bakarsaniz sonsuzluklar iceriyor, uzay-zaman evreninde olmadigi kesin en azindan. Dolayisiyla inanirsiniz inanmazsiniz herkesin kendi tercihi ama var oldugu veya olmadigi hicbir zaman felsefi/dusunsel acidan cozumlenemeyecek diye dusunuyorum.. Yapilmasi gereken tercih agnostik teizm veya agnostik ateizm arasinda olmalidir ve bu tercihin aciklamasi olamaz. Inanctir. Nokta.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Velev ki quantum ile gorelilik birlestirildi, M theory ya da theory of everything adi herneyse bulundu, bigbang'in de bir tekillik olmadigi ve daha oncesinin oldugu anlasildi, bu da pek bir sey degistirmiyor, nedensellik ilkesi geregi bu sefer de burada o bulunan yeni gecmisin sebebi nedir diye bir baslik acilacak ve tartisilacak. Neden sorusunu sormak ancak su an oldugu gibi soramayacagin bi noktada kalakalmak ile sonuclanabilir, ya da sonsuza gider ki o da anlamsiz bir kavram, her halukarda kacinilmaz son agnostik kalmak olacak.. Ha bu noktadan din'e atif yapmak belki simsekleri uzerime cekecek ama, benm gordugum kadariyla tanri dedigimiz kavram da bu agnostik kalinan alanda yer aliyor cunku sifatlarina bakarsaniz sonsuzluklar iceriyor, uzay-zaman evreninde olmadigi kesin en azindan. Dolayisiyla inanirsiniz inanmazsiniz herkesin kendi tercihi ama var oldugu veya olmadigi hicbir zaman felsefi/dusunsel acidan cozumlenemeyecek diye dusunuyorum.. Yapilmasi gereken tercih agnostik teizm veya agnostik ateizm arasinda olmalidir ve bu tercihin aciklamasi olamaz. Inanctir. Nokta.

Agnostisizmde tanrınin önemi nedir ?

Tanrının insana faydası nedir?

Tanrınin muhtaç oluşu ve paradokslara sürüklenmesinden nasıl kurtarıyorsunuz ?

Agnostisizm yerine panteizm daha amaçlı kullanılabilir ..ama her iki akım içinde insan önemsizdir..tanrıya inanmanın gereği bile yoktur

Link to post
Sitelerde Paylaş

Agnostisizmin geniş kapsamlı ve çeşitli görüşleri bir araya getiren bir platform olmaktan başka işlevi yok. Gerçi bu da iyi bir özellik. Böyle bir iletişim platformu gerekli. Panteizmin ise ateizmden sonra en tutarlı fikir olduğuna katılırım. İlla tanrıdan vazgeçmeye bir türlü yanaşamayanlar için kabul edilebilir bir fikir.

Unutmayalım ki Demokritos determinizmi pat diye hemen kabul görmedi. Klasik determinizm aşamalarından geçti. Yani tanrıyı hemen direk yok etmeye değil de önce bir geri plana itmeye uğraştı. Bunu başarınca ancak tanrının olmadığını ilan etti.

Tanrıyı zihinlerinde direk yok edemeyenler için bazı öncül aşamalar gerekli oluyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Brian Greene nin Evrenin zarafeti kitabı sayfa 418 de başlayan bir konu var. Öncelikle bigbangi sınayalım diyor ve

1-kozmik arka plan ışıması

2-Evrendeki tüm atomların %23 ünün helyum olması

3-Döteryum un üremiş olması

konuları ve bunların ispatının yapılması ile birlikte bigbangin doğruluğunu sınamış oluyor.

sonrasında quantum mekaniği ve parçacıl fiziğine bir eleştiri patlatıyor

noktaparçacıklara dayalı kuantum alan kuramı ancak ve ancak tipik parçacık enerjileri Planck enerjisi civarında olduğu sürece işe yaramaktadır. Kozmolojik bir bağlamda, bu durum bilinen evrenin

tamamı Planck büyüklüğü ölçülerinde bir topağın içine sığdırıldığında ortaya çıkar ve böylece öyle büyük bir yoğunluk söz konusu olur ki, aydınlatıcı bir benzetme bulmak güç: Basitçe,

evrenin Planck zamanındaki yoğunluğu devasadır. Bu enerjilerde ve yoğunluklarda, kütleçekimi ve kuantum mekaniği, nokta-parçacıklara dayalı kuantum alan kuramında olduğu gibi

artık iki ayrı eleman olarak ele alınamaz. Bu kitabın vermek istediği temel mesaj da, bu muazzam enerjilerde ve bunların ötesinde, sicim kuramına başvurmamız gerektiğidir.

Ardından standart kozmolojinin bigbang açıklamalarından bahsediyor.Yine burada standart kuramın tosladığı bir takım sorunlardan bahsediyor. Kuram geçersiz değil ama derinleşmeli diyor.

Öyle anlaşılıyor ki, bu soruların bir kısmı, sunulduğu biçimiyle standart

kozmoloji senaryosunu geçersiz kılmasa da, daha derinlikli bir

k u r am gereksinimine işaret eden tuhaf yönleri aydınlatmaktadır.

Gelin bunlardan birine odaklanalım şimdi. Buna ufuk problemi

denmektedir ve modern kozmolojinin en önemli konularından

biridir.

ardından çözüm olarak şişen model önerilmiş. standart model şişmeye dayalı standart model olarak evrilmiş ve son hali bu diyor. Sonrasında patlama anı ile plank zamanı arasında kalan zamanda ne oluyor diyor ve parçacık fiziği ile karşılaşılan sıkıntılardan bahsediyor.Çözümü sicim teorisinde bulabildik diyor.

Fizikçiler,gerekçesi ve getireceği sonuçlarla ilgili emin olmamakla birlikte,

genel görelilik denklemlerini bu bölgeyle ilgili hesaplarda

kullandıklarında, zaman içinde Büyük Patlamaya doğru geri

gidildikçe evrenin daha da küçülmeye, ısınmaya ve yoğunlaşmaya

devam ettiğini buldular. Sıfır zamanda, evrenin boyutları

kaybolurken, genel göreliliğin klasik kütleçekimi çerçevesine sıkıca

bağlı bu kuramsal evren modelinin tümden çöktüğüne dair

en güçlü bir işaret olarak, sıcaklık ve yoğunluk sonsuza çıkar.

Doğa bize bu koşullar altında, genel görelilikle kuantum mekaniğini

birleştirmemiz gerektiğini, başka bir deyişle sicim kuramını

kullanmamız gerektiğini söylüyor üstüne basa basa.

sonrasında en beğendiğim bölüm. 435 de sicim teorisindeki küçük yarıçap büyük yarıçap özelliği ve 4 den fazla boyutu olduğundan deyip hooop bigbangi patlatıyor. Anlatılmaz okunması lazım. Kitap önceden bu yarıçap özelliğini çok boyutlu nesneleri vs. anlatmıştı. Tabi anlaması kolay değil.

Uzayda yırtılmaya yol açan konifold geçişler sayesinde,

herhangi bir Calabi-Yau şeklinin başka bir Calabi-Yau şekline

dönüşebileceğini artık biliyoruz. Bu yüzden, Büyük Patlamayı

izleyen kargaşa dolu sıcak anlarda, uzayın kıvrılmış Calabi-

Yau bileşeninin küçük kalacağını, fakat çılgınca bir dansa

başlayacağını ve bu sırada dokusunun yırtılıp tekrar tekrar birleşeceğini,

bizi hızla uzun bir farklı Calabi-Yau şekiller silsilesinin

içine sürükleyeceğini düşünebiliriz.

Evren öncesi konusu ise sicim teorisinin üzerine düşünülen bir takım teorilerle açıklanmaya çalışılıyor

Büyük Patlama öncesi senaryo denilen bu senaryoya göre

evren başta, Büyük Patlama çerçevesinde çizilen tablonun gösterdiğinden

son derece farklı bir haldeydi. Gasperini ile Veneziano'nun

çalışması, evrenin, muazzam derecede sıcak, küçük

uzamsal bir benek halinde sıkı sıkıya kıvrılmış olmaktan çok,

başlangıçta soğuk ve esasen uzamsal boyutlarda sonsuz olarak

ortaya çıktığını ileri sürer. O halde sicim kuramı denklemleri

-biraz Guth'un ileri sürdüğü şişmeye dayalı devrede olduğu gibi-

bir istikrarsızlığın devreye girdiğini, evrendeki her noktayı

hızla birbirinden uzaklaştırdığını göstermektedir. Gasperini ile

Veneziano, bu durumun uzayın giderek daha fazla kıvrılmasına

ve sonuçta sıcaklık ve enerji yoğunluğunda ciddi bir artışa

yol açtığını belirtmektedir.7 Bir süre sonra, bu engin genişliğin

içindekibir milimetre büyüklüğünde üçboyutlu bölge, Guth'un

çizdiği şişmeye dayalı genişleme tablosunda ortaya çıkan son

derece sıcak ve yoğun yamaya benziyor gibiydi. O halde, bildiğimiz

Büyük Patlama kozmolojisindeki standart genişleme sayesinde,

bu yama, aşina olduğumuz o koca evreni açıklayabilir.

Bunlar daha yeni konular. Süper sicim teorisi 20 senelik bir geçmişe sahip. Günümüzde popüler konular. Din gibi 2000 yıl konuşulursa hangi boyutlara gidebileceğini sen düşün gari...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...