Jump to content

Ahlak Timsali: Marquis de Sade


Recommended Posts

Ahlaksızlığı yüceltmenin, toplumda genel kabul gören ahlaki, milli değerleri topyekun hiçe saymanın temelinde yatan sebeplere geçmeden önce, tarihin gelmiş geçmiş belki de en ahlaksız insanı olan Sade’nin kulaklarını biraz çınlatayım…

Ahlaksızlığın kitabını yazmış tarihteki en önemli kişilik şüphesiz ki Marquis de Sade’dir. Sadizm’e de ismini veren, ilham kaynağı olan ahlaksız Sade, bedbaht yaşamı boyunca her türlü pisliği ve rezilliği -ensest ilişki, işkence, toplumsal değerleri hiçe sayma vb.- bir meziyetmiş gibi savunmuş, kaleme almış; onursuzca, insani hasletlerden yoksun olarak yaşamanın sonucu olarak da neredeyse ömrünün yarısını hapishanelerde ve akıl hastanesinde geçirmiştir.

Oysa ki, ancak Sade ve onun gibi ruh hastalarının mahrum olabileceği ahlak kavramı; doğada da gözlemlediğimiz, tıpkı Altın Oran gibi reel, geçerli bir ölçüttür. Ahlakı, bu kapsamda doğanın koymuş olduğu altın bir kural olarak ele alırsak; etiğin sadece toplumlara dolayısıyla da insanlara özgü bir erdem olarak indirgenemeyecek bir değer olduğu açıktır. Çünkü ahlakın kaynağı; doğadır, toplumda da doğanın bir unsuru olan insan…

Atatürk, ‘’Türklerin aşağı yukarı hep ahlakları birbirine benzer. Bu yüksek ahlak, hiçbir milletin ahlakına benzemez. Ahlakın millet oluşmasında yeri çok büyüktür, önemlidir. (M.K.Atatürk'ün El Yazıları - 1930)’’ demiştir. Atatürk’ün bu sözü söylerken işaret ettiği, bir ulusu ulus yapan, ayakta tutan güç olarak altını çizdiği olgu, millet olma ruhundan, duygusundan başka bir şey değildir. Bu sebeple toplumsal ahlaki değerleri hiçe sayanlar, bu kazanımları salt din temelli olarak lanse ederek dinamitlemek isteyenler için iki ihtimal vardır; kendileri ya Sade gibi sosyopat, iflah olmaz akıl hastalarıdırlar ya da bu ulusun apaçık düşmanları… Üçüncü bir ihtimal yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

De Sade mı rûh hastassı ve ahlâksız, yoksa Müslümanlar mı rûh hastası, ahlâksız ve sapkındır?

Akıl terâzisinde tartmanı öneriyorum.

Özür dilerim; yanlış yazdım. Müslüman olmak için, akıl, zararlıdır; önemli olan nakldır.

Marquis de Sade, çağının en zekî beyinlerinden biriydi

tarihinde Yâdellerdeki Yurtdaş tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

De Sade mı rûh hastassı ve ahlâksız, yoksa Müslümanlar mı rûh hastası, ahlâksız ve sapkındır?

Şimdi kıyaslamanın da bir kuralı var...

Kişiler kişilerle, toplumlar da toplumlarla kıyaslanabilir.

Yani Sade ile bir müslümanı kıyaslayabilirim, tüm müslüman toplumunu değil.

Marquis de Sade, çağının en zekî beyinlerinden biriydi

Zeka ahlaksız olmaya engel bir nitelik değil, seri katiller de zekidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tipik Müslüman zırvaları!

Kuran'ın âyetlerine uyan kişiler, Müslüman'dır. Söz konusu âyetler, ahlâksızlığın ağa babasını buyuruyor!

Peki; Marqui de Sade, kaç kişyi ölüm te3hditi ile kamçıladı? nSIFIR!

Marqui de Sade, kendisine, "gönüllü köleler"i sevgili yaptı.

İslâmda ise, herkes köle yapılabilişr; ölüğm tehditi ile!

Ben, bu ulvî şahısla, çok geç "tanıştım". Hakkınbda okuduğum ilk sözcüklerden anlamışım ki, onunla aynı aşk ve cimâ zevklerine bağlıyım.

Müslüman kadınların özlediği türden erkek yâni.

Monsieur de Sade hakkında, en ufak bir ithâmda bulunamam.

Sen, anladığım kadarıyla, onun gibilere, gizlidsen-gizliye özeniyorsun.

Kediler, ulaşamadığı eti, "mundar" ilân ederler!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mırnaw dostum, sana bir dost tavsiyesi: Bir şizofrenin hezeyanlarının mantıksızlığını ona açıklamaya hiç boşuna çalışma. Onun kaçırdığı keçileri sen toplayamazsın. Yine de sen bilirsin. Benden tavsiye sadece...

Ne yazdığını anlamayan bir zavallısın sen!é.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mırnaw dostum, sana bir dost tavsiyesi: Bir şizofrenin hezeyanlarının mantıksızlığını ona açıklamaya hiç boşuna çalışma. Onun kaçırdığı keçileri sen toplayamazsın. Yine de sen bilirsin. Benden tavsiye sadece...

Haklısın sevgili Democrossian, baksana ben ne anlatmışım bu adam ne anlamış...

Cevap vermeye değer bir şey yok haliyle...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Seninle aynı fikirde olmayanı aşağıla!

Sizden yana olmayanı tehdit et! Döv! Öldür!

Tipik Müslüman!

Bu, nasıl sapkınca bir oksimorondur!

Sonra da geliyor ve sizin gibi sapık olmayanları, ahlâksızlıkla suçla! Aynaya baksan, ahlâksızın ağa babasını göreceksin! Aynada, tam bir hastayı göreceksin!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Cevap vermeye değer bir şey yok haliyle...

Hayır herif alenen, resmen kaçık. Keçilerin her biri bir yana dağılmış. Ettiği laflar şizofren hezeyanı. Histerik şizofren üstelik. Belirtiler açık ve net...

Hayır şimdi ola da bilir. Ben de depresyondan muaf değilim, kimsenin garantisi olamaz ve yoktur. Ben de bu müslümler tepemize çıkıp sıçramadan nefret nedir bilmezdim. Bunlar nefreti bana öğrettiler. Ben nefreti bilmiyormuşum. Nefret nasıl edilir haberim bile yokmuş. Yeni öğrendim.

Ama depresyona giriyor muyum, stres ve kaygı depresyona dönüşüyor mu diye sürekli kendimi kontrol ederim. Depresyona girdiğimi sezinlersem hemen soluğu doktorda alırım yani, antidepresan kullanırım. Böyle sağa sola saçma sapan hezeyan saçmam.

Kullanmadığım bir şey de değil. Alırsın bir antidepresan, suyu baştan kesersin. Depresyon tedavi edilmezse ilerisinin tedavisi katlanarak zorlaşır. Paranoyanın tedavisi olanaksızdır eğer o aşamaya gelirse. Şizofreninin anca semptoları bastırılabilir, tam tedavisi onun da yoktur.

Depresyona karşı bilinçli olmak lazım. Herkesin başına gelebilecek bir durum. Fiziksel sağlığa olduğu kadar akıl ve ruh sağlığına da dikkat etmek gerekir. Bu aşağılama değil, kanser olmak gibi, bir farkı yok. Hepimiz kanser de olabilir, şizofren de olabiliriz.

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayır herif alenen, resmen kaçık. Keçilerin her biri bir yana dağılmış. Ettiği laflar şizofren hezeyanı. Histerik şizofren üstelik. Belirtiler açık ve net...

Hayır şimdi ola da bilir. Ben de depresyondan muaf değilim, kimsenin garantisi olamaz ve yoktur. Ben de bu müslümler tepemize çıkıp sıçramadan nefret nedir bilmezdim. Bunlar nefreti bana öğrettiler. Ben nefreti bilmiyormuşum. Nefret nasıl edilir haberim bile yokmuş. Yeni öğrendim.

Ama depresyona giriyor muyum, stres ve kaygı depresyona dönüşüyor mu diye sürekli kendimi kontrol ederim. Depresyona girdiğimi sezinlersem hemen soluğu doktorda alırım yani, antidepresan kullanırım. Böyle sağa sola saçma sapan hezeyan saçmam.

Kullanmadığım bir şey de değil. Alırsın bir antidepresan, suyu baştan kesersin. Depresyon tedavi edilmezse ilerisinin tedavisi katlanarak zorlaşır. Paranoyanın tedavisi olanaksızdır eğer o aşamaya gelirse. Şizofreninin anca semptoları bastırılabilir, tam tedavisi onun da yoktur.

Depresyona karşı bilinçli olmak lazım. Herkesin başına gelebilecek bir durum. Fiziksel sağlığa olduğu kadar akıl ve ruh sağlığına da dikkat etmek gerekir. Bu aşağılama değil, kanser olmak gibi, bir farkı yok. Hepimiz kanser de olabilir, şizofren de olabiliriz.

Mehdilik hastalığının tedavisi var mı peki?
Link to post
Sitelerde Paylaş

Mehdilik hastalığının tedavisi var mı peki?

democrossian'la söz salatasına girme; kendisinde, Asperger sendromu seziniyorum. Yazdıklarını, okumuyorum bile.

Aspergerliler, genelde, çok zekî olurlar; ama zekî oldukları kadar da, hakâretçi ve küfürbaz olurlar. Onler, genelde, sürekli haklı olmak isterler! Karşı yönde kanıt getirdiğinizde ise, kaba güce başvururlar! Ama forumda, bedensel açıdan, kaba güz olası değildir.

Onu, bu foruma kaydoluşumun, ilk haftasına gördüm; ve kendisiyle, hiç bir söz düellesuna girmiyorum.

Onunla fazla ilgilenirsen, sonunda, kafayı yersin!

Esenlikle kal.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mehdilik hastalığının tedavisi var mı peki?

Yok... Bu paranoyadır. Paranoyaklar kendini mehdi, peygamber hatta tanrı ilan ederler. Paranoyakların tedavi edildiğini hiç duymadım. Şizofreninin bile ancak semptomları bastırılabiliyor. Paranoya şizofreniden ileri safhadır.

Bunlar tehlikeli hastalıklar. Kanser olsan yatar ölürsün. Fizyolojik hastalıklardan bence psikolojik hastalıklar daha kötü...

Materyalist olmayan, ruhlarla, görünmez bilinçli varlıklarla kuşatıldığını düşünen biri her an paranoyaya giden bir yolculuğa çıkabilir. An meselesidir. Bir anda akıntıya kapılır gibi sürüklenip gidebilir. Hiç şakası yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Marquis de Sade ensestliği savunuyor muydu?

Tipik Müslüman zırvaları!

Kuran'ın âyetlerine uyan kişiler, Müslüman'dır. Söz konusu âyetler, ahlâksızlığın ağa babasını buyuruyor!

Peki; Marqui de Sade, kaç kişyi ölüm te3hditi ile kamçıladı? nSIFIR!

Marqui de Sade, kendisine, "gönüllü köleler"i sevgili yaptı.

İslâmda ise, herkes köle yapılabilişr; ölüğm tehditi ile!

Ben, bu ulvî şahısla, çok geç "tanıştım". Hakkınbda okuduğum ilk sözcüklerden anlamışım ki, onunla aynı aşk ve cimâ zevklerine bağlıyım.

Müslüman kadınların özlediği türden erkek yâni.

Monsieur de Sade hakkında, en ufak bir ithâmda bulunamam.

Sen, anladığım kadarıyla, onun gibilere, gizlidsen-gizliye özeniyorsun.

Kediler, ulaşamadığı eti, "mundar" ilân ederler!

Selam;

Sade, ensestliği savunuyor muydu?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Demek ki sana göre din çok güzel.

Ben et yiyen böceklerle aynı dindenim. :)

Onlar da mı ahlaksız sana göre?

Merak ettim.

Senin o görünmez kurallarına göre filler de ahlaksız mesela.

Onlara da kızıyor musun?

Mesela 4-5 yaşındaki çocuğunu filin bölgesine bırakırsan üstünde tepinir.

Fil ahlaksız mı?

Şimdi malzeme analizi yapalım.

Doğadaki malzeme analizi.

Doğada fil için geçerli olmayan ama bizim için geçerli olan bir kural mı var? :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben et yiyen böceklerle aynı dindenim. :)

Onlar da mı ahlaksız sana göre?

Merak ettim.

Senin o görünmez kurallarına göre filler de ahlaksız mesela.

Onlara da kızıyor musun?

Mesela 4-5 yaşındaki çocuğunu filin bölgesine bırakırsan üstünde tepinir.

Fil ahlaksız mı?

Şimdi malzeme analizi yapalım.

Doğadaki malzeme analizi.

Doğada fil için geçerli olmayan ama bizim için geçerli olan bir kural mı var? :D

File neden kızayım?

Filin 4-5 yaşındaki çocuğun üstünde tepinmesi senin de 4-5 yaşındaki çocuğun üstünde tepinmeni gerektirir mi? Kendine fili mi örnek alıyorsun, senin rehberin fil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sade, ensestliği savunuyor muydu?

Sade haz veren her şeyi, hiçbir sınır tanımadan mübah gören, sapkınlıkları doğal gösteren bir sapıktı...

Bunu anlamak için Sade'nin birkaç yazısını, işlediği konuları, sansasyonel yaşamını konu olan yazıları okumanız yeterlidir.

http://www.academia.edu/1137827/MARQUIS_DE_SADE_THE_DEFENCE_OF_NATURAL_PART_OF_HUMAN_NATURE_IN_THE_HUMAN_AND_NATURE_RELATIONSHIP

Sorunuz için yukarıdaki linkteki, Sade 2002:53 alıntısının geçtiği paragrafı okumanız yeterli...

tarihinde Mırnaw tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sade haz veren her şeyi, hiçbir sınır tanımadan mübah gören, sapkınlıkları doğal gösteren bir sapıktı...

Bunu anlamak için Sade'nin birkaç yazısını, işlediği konuları, sansasyonel yaşamını konu olan yazıları okumanız yeterlidir.

http://www.academia.edu/1137827/MARQUIS_DE_SADE_THE_DEFENCE_OF_NATURAL_PART_OF_HUMAN_NATURE_IN_THE_HUMAN_AND_NATURE_RELATIONSHIP

Sorunuz için yukarıdaki linkteki, Sade 2002:53 alıntısının geçtiği paragrafı okumanız yeterli...

Teşekkürler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ahlaksızlığı yüceltmenin, toplumda genel kabul gören ahlaki, milli değerleri topyekun hiçe saymanın temelinde yatan sebeplere geçmeden önce, tarihin gelmiş geçmiş belki de en ahlaksız insanı olan Sade’nin kulaklarını biraz çınlatayım…

Ahlaksızlığın kitabını yazmış tarihteki en önemli kişilik şüphesiz ki Marquis de Sade’dir. Sadizm’e de ismini veren, ilham kaynağı olan ahlaksız Sade, bedbaht yaşamı boyunca her türlü pisliği ve rezilliği -ensest ilişki, işkence, toplumsal değerleri hiçe sayma vb.- bir meziyetmiş gibi savunmuş, kaleme almış; onursuzca, insani hasletlerden yoksun olarak yaşamanın sonucu olarak da neredeyse ömrünün yarısını hapishanelerde ve akıl hastanesinde geçirmiştir.

Oysa ki, ancak Sade ve onun gibi ruh hastalarının mahrum olabileceği ahlak kavramı; doğada da gözlemlediğimiz, tıpkı Altın Oran gibi reel, geçerli bir ölçüttür. Ahlakı, bu kapsamda doğanın koymuş olduğu altın bir kural olarak ele alırsak; etiğin sadece toplumlara dolayısıyla da insanlara özgü bir erdem olarak indirgenemeyecek bir değer olduğu açıktır. Çünkü ahlakın kaynağı; doğadır, toplumda da doğanın bir unsuru olan insan…

Atatürk, ‘’Türklerin aşağı yukarı hep ahlakları birbirine benzer. Bu yüksek ahlak, hiçbir milletin ahlakına benzemez. Ahlakın millet oluşmasında yeri çok büyüktür, önemlidir. (M.K.Atatürk'ün El Yazıları - 1930)’’ demiştir. Atatürk’ün bu sözü söylerken işaret ettiği, bir ulusu ulus yapan, ayakta tutan güç olarak altını çizdiği olgu, millet olma ruhundan, duygusundan başka bir şey değildir. Bu sebeple toplumsal ahlaki değerleri hiçe sayanlar, bu kazanımları salt din temelli olarak lanse ederek dinamitlemek isteyenler için iki ihtimal vardır; kendileri ya Sade gibi sosyopat, iflah olmaz akıl hastalarıdırlar ya da bu ulusun apaçık düşmanları… Üçüncü bir ihtimal yok.

Muhammet ve kuran gibi...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...