Jump to content

Özgür irade-allah çelişkisinin kesin kanıtı


Recommended Posts

Bildiğimiz gibi kuranda şeytan ilk kafir olarak kabul edilir. Ve yine kurana göre şeytan da zamanı gelince diğer bütün kafirler gibi azap görecektir.

Özgür iradesi olan şeytan allaha karşı gelen ilk varlıktır. Şeytan kendi özgür iradesini kullanarak ademe secde etmemiştir ve kafir olmuştur. Böylelikle malum imtihanın başlamasına sebep olmuştur. Yani bu imtihanı yapmayı allah kendisi planlamamıştır. Şeytan kendi özgür iradesini kullanarak ademe secde etmediği için allah da sinirlenip şeytanı kovdu. Şeytan da ahirete kadar süre istedi. Allah da istediği süreyi verdi. Böyle olmasını aslında allah istememişti.

Kısacası bu imtihanın başlamasına sebep olan kişi şeytandır. Eğer şeytan ademe secde etseydi bu imtihan olmayacaktı.

Eğer allahın şeytanın bu karar üzerinde herhangi bir etkisi varsa eğer burada kesinlikle özgür iradeden bahsedilemez. Eğer allah şeytana özgür irade vermediyse, şeytanı bilerek kendisi saptırdıysa bu sefer de şeytana haksızlık olur.

Eğer özgür irademiz varsa bizim yapacaklarımız allahın iradesinin tamamen dışındadır. Aksi takdirde özgür iradeden bahsedilemez. İki ihtimal var: ya iyi olanı seçeceğiz ya da kötü olanı. Yüzde 50-yüzde 50. Allahın yapabileceği şey hormonlar ve genler yoluyla bu ihtimalleri değiştirmek olabilir sadece. Değiştirse de bu allahın zar attığı gerçeğini değiştirmez. Eğer o kuluna kıskançlık duygusunu fazla aşıladıysa da yine kul özgür iradesini kullanarak kıskançlık yapmamayı tercih edebilir.

Kısacası allah zar atmaktadır. Zar da ihtimalleri kendisi değiştirebilir. Mesela bir kulunun hırsızlık yapma ihtimalini yüzde 60 a çıkarabilir. Ama allahın elinde olmadan yüzde 40 lık ihtimal de gerçekleşebilir.

Biraz anlaşılmaz yazmış olabilirim ama demek istediğim şuydu: allah zar atıyor ve zarın sonucuna göre karar veriyor. Zarın hangi yüzünün geleceğine kendisi karar vermiyor. Aksine zar onun ne yapacağına karar veriyor. Allahın nasıl davranacağına biz karar veriyoruz. İnanabiliriz de inanmayabiliriz de. Buna allah karar veremez. Allah bizim kararımıza göre hareket eder.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bildiğimiz gibi kuranda şeytan ilk kafir olarak kabul edilir. Ve yine kurana göre şeytan da zamanı gelince diğer bütün kafirler gibi azap görecektir.

Özgür iradesi olan şeytan allaha karşı gelen ilk varlıktır. Şeytan kendi özgür iradesini kullanarak ademe secde etmemiştir ve kafir olmuştur. Böylelikle malum imtihanın başlamasına sebep olmuştur. Yani bu imtihanı yapmayı allah kendisi planlamamıştır. Şeytan kendi özgür iradesini kullanarak ademe secde etmediği için allah da sinirlenip şeytanı kovdu. Şeytan da ahirete kadar süre istedi. Allah da istediği süreyi verdi. Böyle olmasını aslında allah istememişti.

Kısacası bu imtihanın başlamasına sebep olan kişi şeytandır. Eğer şeytan ademe secde etseydi bu imtihan olmayacaktı.

Eğer allahın şeytanın bu karar üzerinde herhangi bir etkisi varsa eğer burada kesinlikle özgür iradeden bahsedilemez. Eğer allah şeytana özgür irade vermediyse, şeytanı bilerek kendisi saptırdıysa bu sefer de şeytana haksızlık olur.

Eğer özgür irademiz varsa bizim yapacaklarımız allahın iradesinin tamamen dışındadır. Aksi takdirde özgür iradeden bahsedilemez. İki ihtimal var: ya iyi olanı seçeceğiz ya da kötü olanı. Yüzde 50-yüzde 50. Allahın yapabileceği şey hormonlar ve genler yoluyla bu ihtimalleri değiştirmek olabilir sadece. Değiştirse de bu allahın zar attığı gerçeğini değiştirmez. Eğer o kuluna kıskançlık duygusunu fazla aşıladıysa da yine kul özgür iradesini kullanarak kıskançlık yapmamayı tercih edebilir.

Kısacası allah zar atmaktadır. Zar da ihtimalleri kendisi değiştirebilir. Mesela bir kulunun hırsızlık yapma ihtimalini yüzde 60 a çıkarabilir. Ama allahın elinde olmadan yüzde 40 lık ihtimal de gerçekleşebilir.

Biraz anlaşılmaz yazmış olabilirim ama demek istediğim şuydu: allah zar atıyor ve zarın sonucuna göre karar veriyor. Zarın hangi yüzünün geleceğine kendisi karar vermiyor. Aksine zar onun ne yapacağına karar veriyor. Allahın nasıl davranacağına biz karar veriyoruz. İnanabiliriz de inanmayabiliriz de. Buna allah karar veremez. Allah bizim kararımıza göre hareket eder.

Bu yarattığın yeni Tanrı, din kitablarında/hadisinde/kaynak kabul ettikleri metinlerde olmayan yeni bir Tanrı.

İsmini Allah koymuşsun, monoteistleşen hikayeden çıkarsama yapıyorsun. (Sümerlere kadar uzanan bir hikaye bu, her dindeki versiyonu farklı.. Kuranda, eski ahitteki-tevrattaki gibi anlatılmadığı için tartışmalar var, mesela Kuranda havva lafı bile geçmez )

İslamın Tanrısının adının geçtiği bu hikayeyi baz alarak, bunu yorumlayarak ve kendi iddianı ileri sürerek bunu kanıt haline getiremezsin.

Kesinlikle tartışabilirsin, eleştirebilirsin, yeni ikna edici bir argüman/hikaye/çıkarsama yapabilirsin ben de yapabilirim bir başkası da, hikayenin inandırıcılığını sorgulayabiliriz, buna inanan insanların hikayedeki argümanlar konusunu da ikna edebiliriz vs.

ama bu onu tek başına Kanıt yapmaz, hele kesin kanıt hiç yapmaz.

Bir kelimenin kavramsal karşılığı vardır, Delil denilince bütün dünya insanlığının üzerinde uzlaştığı, aklına gelen bir genel geçer anlamı vardır, en azından farklı anlatılsa da özünde aşağı yukarı aynıdır.

Delil, Evidence, Proof adına nedersen de;

--- Öncelikle delil somut olmalıdır, somut delil ifadesi atlı süvari tabiri gibi yanlıştır. Soyut delil olamaz. Salt soyut bir şey sadece bir iddia, fikir, hayal ürünü, fiksiyon vs olarak adlandırabilir.

Bilimsel anlamda Delil:

Deneye tabi olmalıdır, laboratuvar ortamında veya bir kontrollü ortamda emaresi, izi herhangi fiziksel bir olgusu bir şekilde görülmelidir demiyorum bak gözlenebilir olmalıdır. Eğer bilimsel delil olarak kabul görmesini istiyorsan

yani Ateistleri inandırmak istiyorsan bu şekilde bir şey sunman gerekir. Yok benim işim müslümanlarla diyorsan onlara kanıt sunmana gerek yok, bu sitede yanlış adres olur.

Örn. Görünmez Uçan pembe at vardır bir iddadır, uçan pembe atın toynak sesini ölçtüm, kaybolurken frekansı bu, delil böyle bir şey olmalıdır, objektif gerçekçi doğruluğuna ilişkin teste tabi tutulabilen

Hukuk anlamda Delil:

Delil kavramı hukuk terminolojisinde bilimsel delilden biraz farklıdır.

Hukuk sistemince dava konusu durumla ilgili vakanın(olayın) geçmiş zamanda yaşandığına dair, hakimde güçlü derece kanaat oluşturan emare, iz ve işaretlerdir.

Geçmiş olayı tekrar canlandıramayacağımız için hukuk sisteminin kabul ettiği delil dediği şeyleri kullanarak olayın hakimin zihninde canlanması, ispata elverişli şeylerdir.

Mesela Hukuk mahkemesinde geçerli bir senet - Borç ilişkisinin varlığına yönelik- Kesin delil olarak adlandırılı bu tartışılmaz doğru ayet, gibi bir şey degildir sadece güçlü derece kanaat oluşturur, aksini iddia eden taraf varsa karşı eş değer nitelikte bir ispat aracı yani delil sunmalıdır. Senede karşı senedle ispat kuralı gibi.

Bu Ceza Davası ise, sanığın lehine ve alehyine delil toplama ve sunma iş aynı zamanda ve asıl olarak devletin üzerinde olduğundan. Suçu Ben işledim hakim amca, cinayet işledim senedi bu, suç aletim bu demek yetmez bütün deliller incelenir, olayı aydınlattığına dair kafi derecede kanaat oluşursa yani olayın bir suç olduğu ve bu suçun ilgili fail tarafından işlendiği yönünde o zaman hüküm verilir Hadi Bu %90 diyelim güçlü bir varsayımdır. Bu hüküm Tanrısal buyruk değildir, temyize gider, adam içerdeyken aksini gösteren çok güçlü bir delil ortaya çıkabilir kısaca karar tekrar tekrar değerlendirilebilir, bozulabilir.

Kullandığın kavram ne bilimsel, ne hukuki, kısacası insanlığın anladığı anlamında yani genel anlamında kullanmıyorsan kendi tanımını ortaya koy ya da ortak uzlaşabileceğimiz bir lisanda konuşalım.

Yazdıklarım salt şahsına yönelik değil, bir çok insan ben dahil benzer hatalara düşebiliriz.

tarihinde Fellix tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu yarattığın yeni Tanrı, din kitablarında/hadisinde/kaynak kabul ettikleri metinlerde olmayan yeni bir Tanrı.

İsmini Allah koymuşsun, monoteistleşen hikayeden çıkarsama yapıyorsun. (Sümerlere kadar uzanan bir hikaye bu, her dindeki versiyonu farklı.. Kuranda, eski ahitteki-tevrattaki gibi anlatılmadığı için tartışmalar var, mesela Kuranda havva lafı bile geçmez )

İslamın Tanrısının adının geçtiği bu hikayeyi baz alarak, bunu yorumlayarak ve kendi iddianı ileri sürerek bunu kanıt haline getiremezsin.

Kesinlikle tartışabilirsin, eleştirebilirsin, yeni ikna edici bir argüman/hikaye/çıkarsama yapabilirsin ben de yapabilirim bir başkası da, hikayenin inandırıcılığını sorgulayabiliriz, buna inanan insanların hikayedeki argümanlar konusunu da ikna edebiliriz vs.

ama bu onu tek başına Kanıt yapmaz, hele kesin kanıt hiç yapmaz.

Bir kelimenin kavramsal karşılığı vardır, Delil denilince bütün dünya insanlığının üzerinde uzlaştığı, aklına gelen bir genel geçer anlamı vardır, en azından farklı anlatılsa da özünde aşağı yukarı aynıdır.

Delil, Evidence, Proof adına nedersen de;

--- Öncelikle delil somut olmalıdır, somut delil ifadesi atlı süvari tabiri gibi yanlıştır. Soyut delil olamaz. Salt soyut bir şey sadece bir iddia, fikir, hayal ürünü, fiksiyon vs olarak adlandırabilir.

Bilimsel anlamda Delil:

Deneye tabi olmalıdır, laboratuvar ortamında veya bir kontrollü ortamda emaresi, izi herhangi fiziksel bir olgusu bir şekilde görülmelidir demiyorum bak gözlenebilir olmalıdır. Eğer bilimsel delil olarak kabul görmesini istiyorsan

yani Ateistleri inandırmak istiyorsan bu şekilde bir şey sunman gerekir. Yok benim işim müslümanlarla diyorsan onlara kanıt sunmana gerek yok, bu sitede yanlış adres olur.

Örn. Görünmez Uçan pembe at vardır bir iddadır, uçan pembe atın toynak sesini ölçtüm, kaybolurken frekansı bu, delil böyle bir şey olmalıdır, objektif gerçekçi doğruluğuna ilişkin teste tabi tutulabilen

Hukuk anlamda Delil:

Delil kavramı hukuk terminolojisinde bilimsel delilden biraz farklıdır.

Hukuk sistemince dava konusu durumla ilgili vakanın(olayın) geçmiş zamanda yaşandığına dair, hakimde güçlü derece kanaat oluşturan emare, iz ve işaretlerdir.

Geçmiş olayı tekrar canlandıramayacağımız için hukuk sisteminin kabul ettiği delil dediği şeyleri kullanarak olayın hakimin zihninde canlanması, ispata elverişli şeylerdir.

Mesela Hukuk mahkemesinde geçerli bir senet - Borç ilişkisinin varlığına yönelik- Kesin delil olarak adlandırılı bu tartışılmaz doğru ayet, gibi bir şey degildir sadece güçlü derece kanaat oluşturur, aksini iddia eden taraf varsa karşı eş değer nitelikte bir ispat aracı yani delil sunmalıdır. Senede karşı senedle ispat kuralı gibi.

Bu Ceza Davası ise, sanığın lehine ve alehyine delil toplama ve sunma iş aynı zamanda ve asıl olarak devletin üzerinde olduğundan. Suçu Ben işledim hakim amca, cinayet işledim senedi bu, suç aletim bu demek yetmez bütün deliller incelenir, olayı aydınlattığına dair kafi derecede kanaat oluşursa yani olayın bir suç olduğu ve bu suçun ilgili fail tarafından işlendiği yönünde o zaman hüküm verilir Hadi Bu %90 diyelim güçlü bir varsayımdır. Bu hüküm Tanrısal buyruk değildir, temyize gider, adam içerdeyken aksini gösteren çok güçlü bir delil ortaya çıkabilir kısaca karar tekrar tekrar değerlendirilebilir, bozulabilir.

Kullandığın kavram ne bilimsel, ne hukuki, kısacası insanlığın anladığı anlamında yani genel anlamında kullanmıyorsan kendi tanımını ortaya koy ya da ortak uzlaşabileceğimiz bir lisanda konuşalım.

Yazdıklarım salt şahsına yönelik değil, bir çok insan ben dahil benzer hatalara düşebiliriz.

Özgür irade vermeyen bir tanrı modelini incelemeye bile gerek yok böyle bir saçmalık zaten olamaz.

Ben kuranın allahının özgür irade verdiğini varsaydım. Ve neden böyle bir tanrı olamayacağını göstermeye çalıştım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

yapacağımız şeyler %50 ye %50 değildir. kaos teorisi ve kelebek etkisi diye bişey var. Önümüzde 2 tane yol da olsa biz o yola milyarlarca farklı şekilde girebiliriz. bu etraftaki şeylere de farklıdır. ve eğer tanrı bizim o milyarlarca şeyden hangisini yapacağımızı biliyorsa o zaman tanrı yalancıdır ve özgür irademiz yoktur. Ama tam tersi durumu bilmiyor ise bu seferde milyonlarca zar atmış olur. ben artık bu konuyu düşünmeyi bıraktım. öyle bir pardoxtur ki allah en başından karmaşık bir sorudur zaten. sen üzerine gidersen de daha karmaşık sorular haline gelir. bir çıkışı yoktur. tek cevap ölümdür. ve öldükten sonra hiç bir anlamı yoktur bunun. o yüzden şimdi den öğrenmeliyiz. celal şengör tesadüf videosunu izlemenizi tavsiye ederim :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

allah da özgür biz de...

Ama allah daha özgür...

Amin...

Allah ve özgürlük(?) O kafalarınıza hapsolmuş, korkularınızın ve cahilliğinizin ortaya çıkardığı hayal ürünü sadece. Bu arada inandığın islama göre sen de özgür falan değilsin. Allah adlı Arap putunun kulusun (yani kölesisin) Sizin gibi dar kafalara özgürlük kavramı sığmaz o nedenle fazla zorlama.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...