Jump to content

Nonteizm diye bir şey var mıdır


Recommended Posts

Şimdi uzaylılar konusuna gelelim.

Bir kere uzaylıların varlığına olan inanç, aynen tanrının varlığına olan inanç gibidir. Bunu başta bir belirlemek lazım. Öne sürülen kanıtlar tümüyle uydurmadır. Uzaylıların var olduğuna dair hiç bir geçerli kanıt yoktur. Bu bakımdan tanrı inancı ile özdeştir.

Sadece bu değil. Uzaylılardan beklentiler de vardır. Tıpkı tanrıdan beklentiler gibi. Uzaylıların gelip dünyayı düzeltecekleri, haksızlıklara son verecekleri, ölmüş insanları diriltecekleri, sınırsız enerji elde etmeyi ve ölümsüzlüğü öğretecekleri... Bunun gibi bir sürü beklenti.

Ama kıyaslayacak olursak insanların tanrıya inanmalarındansa uzaylılara inanmaları dağa yeğdir. Çünkü uzaylıların kendilerine inanmayanları güneşe atıp yakacaklarına filan inanılmaz. Böyle bir uzaylı inancına sanırsam hiç rastlanmadı. Uzaylılara ibadet etmek de gerekmiyor. Uzaylılar yolunda savaşıp uzaylılara inanmayanları gördüğü yerde öldüren bir topluluk da hiç çıkmadı.

Tanrı inancının kaynağı tamamen bencilliktir. Tanrı inanırları çıkarlarına düşkün, kendi çıkarlarına bir zarar geldi mi ciyak ciyak bağıran, ama başkalarına olanları hiç umursamayan bencil kişilerdir. Bunlar kendileri zevkin dibine sonsuza kadar vururken diğer insanlara sonsuz işkenceler yapılacağına inanabilecek kadar bencil ahlaksızlardır. Üstelik bu işkenceler "niye inanmadınız" diye yapılacakmış! İnsan kimsenin tavuğuna kışt dememiş bile olsa, iyilikten başka bir şey yapmamış olsa, inanmamışsa huri yüzü görme şansı yok. Sonsuza kadar zebanileri görecek!

Ama tabii uzaylılar var mı yok mu konusunda agnostik falan olunmaz. Bu agnostizmin konusu değil. Çünkü agnostizm "bilinemezlik" demek. Bilemiyoruz demek değil. Yarın bilinebilme olaslığı olan konular agnostizm kapsamına girmez. Adı üstünde, çatlasan da patlasan da bilemezsin. Bilebilme gibi bir şansın yok. Agnostizm budur. Tanımı böyledir.

Çünkü agnostizm tanrıyı dışlamak için onun olmadığını söylemektense, bilinemeyecek bir konuda hiç bir fikir yürütülemeyeceği savını öne sürmeyi seçmiştir. Amaç aynıdır, tanrı inancını bertaraf edip kenara itmek. Ama bizim akıldane ve aklıevvel çakma agnostiklerimiz bunu bir türlü anlamaz. Agnostizmi tanrının olabileceği düşüncesi zannetmekte inat ederler.

Çok söyledim ama, bir daha söyleyeyim yeri gelmişken: Agnostik tanrıdan bahsetmez. Olma olasılığı var demez. Agnostik için tanrı bahse değer bir şey değildir. Bilinemeyecek bir şeyden nasıl bahsedebilirsin ki? Bilinemiyor, bilme gibi ne bir şansın var, ne lüksün. Bunun üzerine ne söyleyebilirsin ki? Agnostik tanrı varsa iyidir, tanrı galiba kötü filan da demez.

Bakın iyi dikkat edin: Agnostizmin tanrı bilinemez demekteki amacı, tanrıdan hiç bahsetmemek içindir. Olasılık tanımak için filan değildir. Ama agnostizmin bu amacı yerine geliyor mu? Hayır. Her lafı kuyruğundan tutma alışkanlığı olan cahil insanlar bunu anlayamaz. Agnostiğim der, buna dayanarak da tanrı niye yok diyorsunuz, bize göre yani agnostiklere göre tanrı olabilir derler. Bilinemeyen bir şey nasıl olabilir olur, bilinemez ki, olabilir olduğunu da bilemezsin diye işin yoksa uğraş.

O yüzden agnostizm bizim gibi cahil toplumlarda sonuç vermez. Ortam ne kadar bozuksa o kadar radikal olursun. Doğrusu da budur. Köhnemiş düzenlerde devrimden başka çare yoktur. Tutacak bir tarafı kalmamış ki, köhnemiş, çürümüş. Neresinden tutsan elinde kalır. Bunu bir hamlede yerle bir edip tamamen yeni bir yapı kurmaktan başka çare yoktur.

O yüzden bizimki gibi zihni dogma ile bulaşmak bir yana, foseptiğe dönmüş, virüs tarafından tamamen ele geçirilmiş zihinlerle dolu toplumlara agnostizm filan kar etmez. Böyle bir toplumda tanrı ile savaşmanın tek yolu ateizmdir. Tanrıyı kovmakla filan gitmez bu zihinlerden. Kapıdan kovsan bacadan girer.

Bu dediğim tabii deizm için çok daha geçerli. Sen istediğin kadar tanrı işimize karışmaz de. Tanrıyı her işe karıştırır dururlar. Tanrı ayakkabını düz mü çapraz mı bağlayacağına bile karışır.

Köhnemiş, çürümüş, kokuşmuş toplumlarda palyatif çözümlerle bir iyileştirme sağlanamaz. Böyle toplumlarda radikal olmak şarttır. İlla toplum bazında ele almaya da gerek yok. Bir kişi için ele alırsak, deizm ve agnostizm onun zihnini tanrı virüsüne köle olmaktan kurtaramaz. Ancak bu aşamaları bir basamak olarak kullanır ve geçer, ateizme ulaşırsa olur. Yoksa olmaz.

Ben de İngiltere'de yaşasam agnostik olmak yeterli görünebilirdi. Deist veya agnostik olur, tanrı ile bir işi olmaz, kimse de gelip tanrı şöyle tanrı böyle demez, e yeterli... Ne yapacak ateist olup da... Zaten tanrı tanrı diye kafa şişiren cırcır böcekleri yoksa deizm bile yeterli gelir. Arada sırada bir tanrı tanrı diye dilli düdük gibi öten olursa bilader tanrının bizimle bizim tanrıyla bir işimiz olmaz, ötüp durma der geçersin.

Yoz yobaz müslüm toplumlarında zaten allah yok desen de allahla ne işimiz olur desen de "haaaşaaa! Tövbe de lan kafir" sindir. Ben bir sefer dikkatli ol şöyle olur böyle olur dediğimde birisi "kaderde ne varsa o olur" dedi. Ben de kader diye bir şey olmadığını söyleyince adamın feleği şaştı yani, böyle dumur oldu, rengi benzi attı. "Haaaşaaa" diye lafa başladı. Tabi bunlara göre inanılması zorunlu altı konudan birini inkar. Dehşete kapılıyorlar.

Bununla zaten papaz olacaksın. Demişken allahın da yok, zaten tanrı diye bir şey yok ki allah nerden olsun de ki tam olsun. Madem yapacan bi hayır, bari tut bacağından ayır...

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ayrıca nonteizm, bir bilinç ve bilgi düzeyini ifade etmiyor. Bir şempanze, bir manda, bir kedi de nonteisttir. Bunlarda da tanrıya bir inanç yoktur. Böyle bir bilgi ve bilinç düzeyi ile donatılı değillerdir.

Ateizmdeki tanrının olmadığı bilinci ise bir canlının ulaşabileceği en yüksek bilgi ve bilinç düzeyidir. Kimse asgari bir bilgi ve bilinç düzeyi olmadan tanrı yoktur diyemez ve demez. Çünkü durduk yerde böyle bir şey söylemenin hiç bir yararı ve gereği yoktur. Ancak tanrı inancı ile savaşmanın insanlık için gerekli olduğunu kavrayacak bilinç düzeyine erişmiş bir kişi tanrının olmadığını söyleyebilir.

Dolayısıyla teizm zehirinin tek antidotu ateizmdir. Diğer antidot olarak önerilen ilaçlar palyatif tedavi sağlar. Zehir tekrar nükseder.

Teizme karşı tek antitez ateizmdir. Gerisi zaman kaybıdır. Ha, ama zaman kaybı da mantıklı sınırlar içinde bir dinlenme, soluk alma, düşünme ve zihnini toparlama aracıdır. Mola istasyonları gibi. Hiç durmadan gitme, göz kırpmadan yol alma diye bir şey elbet yoktur. Ara istasyonlarda soluklanmak gerekli.

Ama makul sınırlar içerisinde. Bir zirveye tırmanılırken bir seferde tırmanılmaz. Önce yamaç boyunca bir dizi dinlenme istasyonu kurulur. Bu istasyonlara gıda ve malzeme depolanır. Bunlarda dinlenip beslenilerek zirveye aşama aşama tırmanılır.

Fakat "bu istasyon iyiymiş, zirveyi ittir et, burada yeyip içip her şey bitince geri dönelim" dersen bu amaca uygun olmaz. Amaç zirveye ulaşmaktır. O istasyon bu amaç için basamak olmak üzere kuruldu. Yeyip içecektiysen bunu kentin kafeteryasında da yapardın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konu ateist bilinç açısından çok önemli olduğu için ince noktalarını aydınlatmak gerekli. Şimdi dikkat çekici bir nokta daha var:

Teizm tanım olarak tanrının olduğu düşüncesidir. Ateizm bunun antitezidir, tanrının olmadığı düşüncesidir. Her ikisi de din konusunda bir ayrım ve özel bir önerme yapmazlar. Teizm tanrı ve din vardır diye ayrıca dini de vurgulamaz, bunu tanrının varlığının zaten otomatik bir sonucu olarak görür. Ateizm de tanrı ve din yoktur diye ayrıca dini de vurgulamaz, o da bunu tanrının olmayışının otomatik bir sonucu olarak görür.

Deizm ise bu konuda bir ayrım getirmeye çalışır. Agnostizm böyle bir ayrım yapmıyor gibi görünse de yapar. Çünkü tanrı olsaydı bilinemez olmazdı. Bir din gönderir ve biz onu bilirdik. Demek ki aynı deizm gibi agnostik tanrı da eğer varsa hiç bir işe karışmıyor. Aralarındaki fark, deizm var ama karışmıyor diyor, agnostizm varsa da karışmıyor diyor.

Yani ateizm dışındaki diğer din karşıtı düşünceler, tanrı oralarda bir yerlerde varsa da olsun, ama yeter ki işlerimize burnunu sokmasın diyorlar. Ateizm ise tanrıyı kovmakla yetinmiyor, girdiği deliğe kadar kovalayıp orada yakalayıp ortadan kaldırıyor.

Şimdi bu durumu bir irdeleyelim, hangisi akılcı.

Bir kere tanrıyı kovmak çözüm olmuyor, bu tanrı son derece arsız, geri geliyor.

İkincisi tanrı gibi bir şeyin eğer olsaydı süt dökmüş kedi gibi oturmayacağı açık, belli bir şey. Bu iddia tutarsız. Bu eğer varsa bir işlere mutlaka kalkışır. Olmadığı için hiç bir işe karışmıyor. Olmayan bir şey hiç bir iş karışamaz.

Bu açıdan, teizm ve ateizm iki uç görüş ve arada kalan tercihlerin aslında geçersiz palyatif ara çözümler olduğu son derece açık. Tanrı sömürüsüne karşıysan ateizme geleceksin. Arada yolda deizm gibi agnostizm gibi duraklarda dinlenip soluklanabilirsin. Ama bu makul süreyi aşmamalı, orada uyuşup kalmamalısın. Tanrı sömürüsünden hoşlanmıyorsan geleceğin yer ateizm. Fazla oyalanma, geç kalma... Zamanında burada ol...

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İnternette video izlemeye nasıl sabrediyorsunuz hiç anlamıyorum. Ne diyecek şimdi bu diye beklemek benim yapabileceğim bir iş değil. Ne diyeceğini, sözü nereye bağlayacağını bekleyerek vakit öldüremem.

Beni yazılı metinler ilgilendirir. Bir metne baktığım anda bir sayfa da olsa birkaç saniye içinde hızlıca okuyarak neden söz ettiğini anlarım. Dikkate değer bir şeyse baştan daha yavaş şekilde bir daha okurum. Önemli bir şey söylüyorsa normal hızda tek tek okurum.

Fikir, yazılı bir metinle deklere edilir. Asıl olan budur. Videolar görsel şovlardır, bir değer taşımazlar. Fikriniz yazılı ve sözlü anlatımınızla ne ifade ettiyseniz odur. Fikirlerin görsel materyallerle desteklenme ihtiyacı yoktur. Görsel sanatların, film gibi, fikirlerle, yani sözlerle, yani repliklerle desteklenme ihtiyacı vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnternette video izlemeye nasıl sabrediyorsunuz hiç anlamıyorum. Ne diyecek şimdi bu diye beklemek benim yapabileceğim bir iş değil. Ne diyeceğini, sözü nereye bağlayacağını bekleyerek vakit öldüremem.

Beni yazılı metinler ilgilendirir. Bir metne baktığım anda bir sayfa da olsa birkaç saniye içinde hızlıca okuyarak neden söz ettiğini anlarım. Dikkate değer bir şeyse baştan daha yavaş şekilde bir daha okurum. Önemli bir şey söylüyorsa normal hızda tek tek okurum.

Fikir, yazılı bir metinle deklere edilir. Asıl olan budur. Videolar görsel şovlardır, bir değer taşımazlar. Fikriniz yazılı ve sözlü anlatımınızla ne ifade ettiyseniz odur. Fikirlerin görsel materyallerle desteklenme ihtiyacı yoktur. Görsel sanatların, film gibi, fikirlerle, yani sözlerle, yani repliklerle desteklenme ihtiyacı vardır.

Ben sana işte bunlar yüzünden dino diyorum. Yazılı metin gerekliymiş de şu da bu da.

Mağara yazısı şekline çevirip verelim istersen.

Teknolojiyi eleştireceğine kullanmayı öğrensen daha iyi olur. Geriye gidiş yok.

Üstelik çok da kolay. Tık tık tık ileri, tık tık tık geri alabilirsin videoyu. Hikaye kısımları böylece atlayabilirsin.

Çağa bi ayak uydur artık.

Buyur, yazılı hali: Fermi paradoksu

Link to post
Sitelerde Paylaş

Salak salak konuşma geri zekalı. :D Sana video izlemeyi bilmiyorum diyen oldu mu! Mal bulmuş gibi böyle basişt konuların üzerine atlaman, ne kadar aciz olduğunun göstergesi. Fikir planında bitiksin, hiç bir şeysin, nasıl kişiselleştirsem diye kıçını yırtıyorsun.

Elbette video izliyorum. Klip gibi görsel sanatları, filmlerin fragmanlarını... Önce bir ne yazıyor okumasını öğren. Mal bulmuş gibi atlayacak hangi sazan çıkacak acaba diye düşünmüş de buna atlasa atlasa vito atlar demiştim, beni yanıltmadın dingo seni... :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu kadar geri zekalı gibi görünmek için çok mu çaba sarfediyorsunuz, yoksa doğuştan mı böylesiniz, rol yapmıyor musunuz...

Yani şuraya gelip salakça şeyler yazmadan olmuyor öyle mi! Bir akıllı bir fikir yazamayacaksınız yani!

Ülen videoyu ne izleyecem geri zekalı, daha göz atar atmaz Fermi paradoksundan bahsettiğini anladım. E tamam Fermi paradoksu, noolmuş? Ne yani? Ne icap ediyor şimdi! Tamam he Fermi paradoksu da noolmuş yani, ne yapmamız lazım şimdi? :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi bir metni hızlıca okumak ile videoya saniye atlatmak kesinlikle aynı şey değil. Bir metni bir sayfayı beş saniyede okuyacak kadar hızlı okuyabilirsiniz. Ben bu konuda kendimi uzman sayabilirim. Bir sayfalık bir metni on saniyede okur ve anlarım yani, öyle anlamadan hızlı okuma değil. On dakikalık bir videoyu on saniyede izlerseniz ise bu anlamsız bir vıdı vıdıya dönüşür.

Bir metnin yerini tutacak tek şey beyne düşünce enjeksiyonudur, bunu ise henüz teknoloji başaramadı.

Neyse bunları geçelim. Konuya dönelim.

Antik Yunan felsefesinde tanrı inancına karşı çıkan en etkili isim Demokritos olmuştur. Hiç bir antik Yunan filozofu onunla boy ölçüşmek şöyle dursun, kıyaslanamaz bile. Demokritos devasa bir dehâdır. Determinizmin, üstelik kendi çağını çok çok aşan maddesel determinizmin kurucusudur. Hem materyalist, hem deterministtir.

Orta çağda din felsefeyi o kadar ezdi ki, tanrı inancıyla başa çıkmanın bir yolu var gibi görünmüyordu. Fakat nedenselliği, nedenlerin tanrının perdesi filan değil, bizzat olguların yaratıcısı olduğunu insanlara bir şekilde anlatmak gerekiyordu. Fakat "tanrı filan yok, her şeyi nedensellik yaratıyor" deyince insanlar buna kesinlikle inanmıyordu.

Peki u ortaçağ karanlığından, bu din yobazlığından nasıl çıkılacaktı? Çözüm şuydu: Nedensellik insanlara anlatılacak, insanlar bir kere her şeyi tanrı yaratıyor saçmalığından bir kurtarılacak. Bunun tek yolu vardı o zaman için: Tanrıyı ilk neden konumuna geriletip "tanrı sadece başlattı, gerisi nedensellik zinciri şeklinde devam etti, tanrı sadece başlatıcı ilk neden, sonrasında kontrol nedenselliğin elinde" demekti.

Bu söylem olağanüstü bir başarı kazandı. Halkın söylemlerine kadar geldi, tanrının bir saatçi olduğu, saati kurup kendi haline bıraktığı, saatin artık kendi kendine işlediği. Bu tanrıya karşı kazanılmış gerçek bir zafer, bir devrimdi. Tanrı insanların hayatından kovulmuş, sadece başlatıcı bir konuma mahkum edilmişti.

Bu devrim orta çağ karanlığından çıkışı ve aydınlanma çağının başlamasını sağladı. Deizm, agnostizm gibi görüşler bu devrimin ürünleridirler. Sadece islam dünyasında Farabi'nin başlattığı determinist devrim Gazali yobazı tarafından durduruldu. İslam dünyasında yobazlık determinizme geçit vermedi. Halk Gazali yobazlığını Farabi aydınlanmasına tercih etti.

Fakat deterministler elbette bununla yetinmedi. Tanrıyı kovmak ve başlatıcı konumuna hapsetmek yeterli değildi. Tanrı her an hapisten kaçabilirdi. Tanrı idam edilmeliydi. Mahkum olarak kalması her an kaçması riski yüzünden tehlikeliydi. Demokritos materyalist determinizmi elbette esastı ve asıl determinizm oydu. Bu palyatif geçici zaferle sarhoş olup tanrıyı hapiste unutmak riskliydi.

Zaten de tanrı bir çok kez hapisten kaçtı. Ne kadar yakalanıp hapse atıldıysa yine kaçtı. Modern determinizm bu nedenle tanrıyı mahkum olduğu ilk neden hapishanesinde idam etti. Modern determinizme göre tanrı olanaksız olduğu için yoktur. Tanrı olanaksızdır, olmasının bir yolu, bir olasılığı yoktur. Tanrı diye bir şey olamaz. Nedensellik her şeyin sorumlusudur ve başlangıçsızdır, yaratılmamış, başlatılmamıştır. Varlığın başlangıcı sonu olması olanaksızdır, böyle bir şey olamaz. Varlık bir tanrı tarafından yaratılıp başlatılmış olamaz.

Modern determinizm tanrıyı idam etti ama tanrının ruhu hâla islam denen bir zombi virüsü illet sayesinde yaşıyor ve dehşet saçmaya devam ediyor. Öldü ama kendini klonladığı, bulaştığı yobaz müslümlerde yaşamaya devam ediyor. İnsanları zombileştiriyor, zihinlerini köle yapıyor ve lanetli Sauron gibi öldürüldüğü halde gözü etrafı tarıyor, laneti devam ediyor.

Yüzük hüküm dağının ateşine atılmalı... :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi burada klasik determinizmin tanrının bir saatçi olduğunu, saati planlayıp imal edip kurduğunu ve kendi kendine işlemeye bıraktığını söylemenin ne kadar tehlikeli bir söylem olduğunu herhalde farketmişsinizdir. Bu söylemle insanlık bilincinin ilerlemesine olanak yok. Böyle bir şey kabul edilebilir değil. Mutlaka aşılması gereken bir söylem.

Ama bu söylem ortaçağ karanlığından, o boğucu yobaz din baskısından çıkış için bir meşale oldu. Karanlıkları aydınlattı, insanların zihinlerini köle eden zincirleri parçaladı.

Tanrının mutlak şekilde her toz zerresine egemen olduğunu, bir toz parçası yerden kalkacağında tanrının izni ile kalktığını düşünen insanlara böyle bir şeyin olmadığını, tanrının işlere karışmadığını kabul ettirmek az buz bir iş değildi, bir devrimdi. Bu söylem tüm insanlığa yayıldı, slogan oldu, inanç oldu, fikir oldu, devrim oldu, karanlıkları parçaladı.

İzleyenler Veda filmindeki bir repliği hatırlayacaklardır. Bu filmi yaptığı için Zülfü Livaneli üstadımız abimize ne kadar minnettar olduğumu burdan söylemek isterim. Zülfü abi... Sen bu filmi bize armağan ettin ya... Sen artık ölümsüzsün. Seni kalbimize koyduk. Sen artık bundan sonra her zaman her ne olursa olsun saygıyla anacağımız bir anıt kişilik oldun.

Sahnede çocuk Mustafa, babası Ali Rıza efendi ile camiden çıkarlar ve çarşıya giderler. Mustafa babasına Selanik caddelerini allah mı aydınlattı diye sorar. Ali Rıza efendi "olur mu öyle şey, allah çok büyük bir kuvvettir, caddeleri aydınlatmak gibi işlerle uğraşmaz. Selanik'e gaz geldi, caddeleri gaz aydınlatıyor" der.

Bugün klasik diye nitelediğimiz ve beğenmediğimiz deterministik söylem, görülüyor ki Avrupa sınırlarını aşmış, Osmanlı aydınlarında da yansıma bulmuş, dünya çapında bir devrime öncülük etmekte. Jön Türkler dediğimiz olay bu zaten. Batıda gelişen fikirlerden haberi olan bir aydın azınlık.

Klasik determinizm orta çağ karanlığından çıkışı sağlamış değeri ölçülemez büyüklükte muazzam bir devrim. Ama ne yazık ve tuhaf ki bugün biz onu beğenmemek, burun kıvırmak zorundayız. Modern tanrısız determinizmi benimsemek kaçınılmaz. Kültürün gelişimi bunu gerektiriyor. Bizler aslında ikilemler içinde olan ve hiç birimizin ikilemi diğerininkine tam olarak benzemeyen yaratıklarız. Açmazlarımız birbirinden farklı aslında. O yüzden biribirinin tıpkısı ruh eşi insanlar yoktur.

Tüm hayatımız ikilemler arasında bocalamakla, doğru yanlış bir tercihler yapmakla devam eder ve seçeneksiz sonla noktalanır. Bizim varlığımız bile bir ikilem. Çok şey hayal edebilen ama çok azını yapabilen bir türüz. Hayallerimizi gerçekleştirdiğimiz oranda mutlu olabildiğimiz için çok az mutlu oluruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi de agnostizmin söylemlerinin aslında nerelere vardığını irdeleyelim. Artık ateizmin çağının gelip kapıya dayandığı, ateizmin şafağının söktüğü bir evrede, oturup agnostik kalınamaz. Agnostizm bir zaman görevini yaptı, insanları tanrının kesin olduğu inancından uzaklaştırdı. Bu iyi bir görevdi, tanrıyı kesinlikten çıkarmak iyi bir aşamaydı.

Ama artık ateizm çağı kapıda. Hemen yarının en aydınlık, en yüksek, en verimli fikri ateizmdir. Bundan kaçmaya, geri kalmaya çabalamak gericiliktir, yobazlığa "prim tanıyalım biraz daha, yazııık" demektir. Artık yobazlığa prim tanıma çağı kapanıyor.

Şimdi bakalım agnostizm nerelere varır: Şimdi bu agnostizm bir bilinemezlik savunuyor ya... İşte bu bilinemezlik, metafiziğe kapı açıyor. Tanrıdan başlayarak şeytan, melek, cin, ıvır zıvır, saçma sapan bir sürü zırvaya kapıları açıyor. Bilinemezlik diye bir şey ortaya atıyorsun ya... İşte bu bilinemezlik kapısını açtın mı bu hayali saçma sapan zırvalar doluşuyor zihinlere.

Cennet, cehennem, zebani, huri... Dinlerin tüm saçma sapan zırvaları geri sökün edip geliyor. Çünkü metafiziğe inanıyorsun, çünkü bilinemeze inanıyorsun!

Bununla kalsa iyi. Metafizik kapısı açılınca ideler alemine inanç peşine takılıyor. Yok rüyada olabiliriz, yok sanal yaşıyor olabiliriz, bu gördüğümüz rüyanın aslı ideler alemi gibi zırvalara saplanıp gidiyorsunuz.

Gördünüz mü devrimin tıkanması, bir yerde kendini tekrar etmesi ve ileri aşamaya geçememesi nasıl çöküşe ve geri dönüşe neden oluyor. Doğa böyledir. Stabil kalırsanız yok olursunuz. Zamanında kazandığınız parlak devrimin göz kamaştırıcı zaferleri söner gider, yok olur.

Ateist devrimin şafağında sakın ateizmden geride durup geri kalmayın. Yarının en büyük, en parlak, en yüksek, en aydınlık devrimi, tanrının tamamen yok edilmesi olacaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...