Jump to content

İslam Köleyi İnsandan Saymaz


Recommended Posts

5o9ZJR.jpg


İSLAMDA KÖLELERİ, HAYSİYET DUYGUSU BAKIMINDAN AŞAĞI KERTEDE BİR YARATIK OLARAK GÖRÜR
Şeriatçılar Muhammed'in kölelere insancıl gözle baktığını, onlara birer "insan" olarak değer verdiğini söylerlerse de doğru değildir. Çünkü Muhammed'in kölelere layık gördüğü mevki "mecnun" (yani "cin tutmuş", "deli", çıldırmış" vs... gibi) kimselere denk bir kertedir. Nitekim her Müslüman kişiye, yılda en azından bir kez haccetmeyi, Müslümanlığın zorunlu şartı olarak kabul ettirirken, mecnunları ve köleleri bu zorunluktan muaf tutmuştur. Yine bunun gibi Müslüman erkeğine, eğer "adaletli" davranamayacak ise birden fazla kadınla evlenmeyi yasaklarken, dilediği sayıda cariye edinmeyi olağan saymıştır. Bu konuda Kur’an’a koyduğu ayet söyle: “... beğendiğiniz (veya size helâl olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.” (K. 4 Nisâ 3)

kafes.jpg

Görülüyor ki Müslüman erkek, eğer birden fazla kadın aldığı zaman onların arasında adalet-eşitlik gözetemeyeceğini düşünürse, bir tek kadınla ve cariyeleriyle yetinmelidir. Cariyeler arasında adalet-eşitlik gözetlemek diye bir şey söz konusu değildir, çünkü onlar insandan sayılmamışlardır. Öte yandan Muhammed, her Müslüman kişi bakımından nesep ve soy sorununa önem verirken ve özellikle Arapların (dolayısıyla kendisinin) nesep bakımından İbrahim’den (ve oğlu İsmail’den) indiğini söylediği kökeni ile iftihar ederken, köleleri bu konuda da insandan saymamıştır. Öylesine ki
köleye, âdeta nesebini ve soyunu inkâr zorunluğunu yüklemiş ve nesebini korumak isteyen köleye Tanrı’nın lânetlerini yağdırmıştır. Daha başka bir deyimle genel olarak kişilere, neseplerini ve özellikle babaları yönünden bağlı bulundukları soyu bilmeleri gerektiğini belletirken, kölelerden bu hakkı
esirgemiştir. Nitekim bir hadisinde şöyle der: “Her kim kendi babasından, soyundan başkasına ve her köle ki efendisinden başka birisine kendisini nispet ederse, Allah’ın azabına uğrasın.”

Öte yandan İslam şeriatına göre, babası köle olmasa dahi köle kadından doğan çocuk köle sayılır. Ve bu usul İslam’ın hayrına olmak üzere yorumlanır. Nitekim biraz yukarda Gazali’nin, şehvet giderme uğruna köleliğin sürdürülmesiyle ilgili felsefesini özetlemiş ve: "Çocuğun köle olması, dinin
mahvolmasından ehvendir" şeklindeki sözlerini nakletmiştik. İslam dünyasının "Hüccet-ül İslam" diye yücelttiği Gazali’nin bu mantığını, onun zihniyetindeki zavallılıkla mı yoksa insan haysiyetine karşı
beslediği düşmanlıkla mı damgalamak gerektiğinin takdiri okuyucuya aittir.

isid-ezidi-kadin-670.jpg

ŞERİAT SİSTEMİ, KÖLEYİ İNSANDAN SAYMAZ; HUKUK “SÜJESİ” OLARAKDAHİ GÖRMEZ (TIPKI HAYVANLARI DA GÖRMEDİĞİ GİBİ)
İnsanı kulluktan yukarı bir değere layık görmeyen Muhammed, köleyi daha da aşağı kertede bilir ve onu insandan bile saymazdı. Bunun nice örneklerinden biri, Müslüman kişilere dörde kadar "hür" kadın alma hakkı tanıdığı halde sayısız cariye alma olanağını tanımış olmasıdır. Hele kızı Fatima’nın üzülmesini önlemek maksadıyla damadı Ali'ye, birden fazla kadınla evlenme fırsatını vermediği halde dilediği kadar cariye alma olasılığını tanımış olması daha da ilginç bir örnektir. Anımsatalım ki Muhammed, çok karılı evliliğin kadın bakımından azap verici bir şey olduğunu bildiği için, çok sevdiği kızı Fatima’yı bu azaptan uzak kılmak maksadıyla damadı Ali'ye, başkaca bir kadınla evlenme izni
vermemiştir; şöyle demektedir: “Fatima benim bir parçamdır, kim ki Fatima'ya kötülük eder, tıpkı bana
(kötülük etmiş gibi) olur; kim ki onu hoşnut eder, beni hoşnut etmiş olur.” Ancak ne var ki Ali'nin, Fatima'dan başka bir kadınla evlenmesini istemeyen Muhammed, onun dilediği sayıda cariye edinmesine, cariyelerle dilediği gibi cinsî münasebette bulunmasına ses çıkarmamıştır. Çıkarmak
şöyle dursun, fakat bizzat kendisi Ali’ye cariyeler hediye etmiş ve onun cariye edinmesini yerenleri dahi azarlamıştır. Bu son hususla ilgili bir olay şöyle: Haccetü'l-Vedâ'dan önce bir gün Muhammed, damadı Ali'yi Yemen'e, ganimet mallarının beşte birini almaya gönderir. Bu mallar içerisinde çok
sayıda kadın ve erkek esirler vardır. Ali, ilk iş olarak kadın esirlerden güzelce olan birini kendisine ayırır ve geceyi onunla geçirir. Ertesi sabah "guslederken" (yıkanıp temizlenirken) Büreyde adında bir Sahabe, onun cariye bir kadınla yattığını keşfeder; fena halde sinirlenerek Ali'den
hoşlanmaz olur. Hoşlanmadığını da Muhammed'e açıklar. Fakat Muhammed Ali'den taraftadır. Büreyde'ye çıkışırcasına şöyle der: “Ali'ye darılma çünkü onun ganimet malının beşte birindeki hissesi, aldığı cariyeden daha çoktur.”

Bu sözlerden anlaşılan şudur ki Muhammed köle denilen yaratığı "mal" ve "eşya" niteliğinde görmüş ve cariyenin şehvet giderme işinde kullanılabileceğini düşünmüştür. Ali'yi, Fatima'dan başka bir kadınla evlenmekten alıkoyarken, cariye ile yatmakta serbest bırakması bundandır. Çünkü onun değer ölçülerine göre cariye, "mal", "eşya" niteliğinde bir şey olup Fatima için kıskançlık duygusu (ve dolayısıyla üzüntü) yaratmayacak bir yaratıktır. Öte yandan Müslüman erkeğine, evli "hür" kadınlarla evlenme olasılığını tanımadığı halde, evli cariyeler edinmeyi, ya da evli cariyelerle
evlenmeyi câiz görmüştür. Kur’an’a koyduğu hüküm şöyle: “Sahip bulunduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlar da size haram kilindi...” (K. 4 Nisâ 24). Yani Muhammed’in söylemesine göre Tanrı, erkek kullarına evli kadınlarla evlenmeyi haram kılıyor fakat evli bulunan cariyeleri helâl sayıyor.
Öte yandan Muhammed'in getirdiği sistemde köleler "hukuk süjesi" sayılmazlar, hak sahibi olamazlar. Örneğin evlenmeleri efendilerinin iznine bağlıdır. Mahkeme'de tanık olarak dinlenemezler. Beslenmeleri, yedirilip içirilmeleri, giydirilmeleri (iaşe ve ibadetleri), köle sahibinin hayvanlarından
farklı değildir. Cariye efendisinden hamile kalsa ve doğursa bile, efendisi hayatta iken hür olamaz; ancak onun ölümünden sonra olabilir.

141020141435391166464_2.jpg

Bütün bunlardan dolayıdır ki Kur’an’da, köle sahibinin kendi kölelerini, kendisiyle eşit durumda görmemesi gerektiği bildirilmiştir. Örneğin Rûm Suresi’nde şöyle yazılı: “Allah size kendinizden bir misal vermektedir. Size verdiğimiz rızıklarda, emrinizde bulunan kölelerinizin de eşit surette hak sahibi olmalarına razı olur ve birbirinizi saydığınız bu ortaklarınızı da sayar mısınız ki, bizzat yaptığınız
işlerde Bize ortak koşulmasına razı olasınız...” (K. 30 Rûm 28) Yani Muhammed’in söylemesine göre Tanrı şöyle demek istiyor: "Nasıl ki siz kölelerinizin, kendinize eşit haklara sahip olmalarına razı olamaz iseniz ve nasıl ki birbirinizi saydığınız gibi onları da saygınlığa layık bulamaz iseniz,
putları da Bize ortak koşmaya razı olmamalısınız". Daha başka bir deyimle, kölenin köle sahibi gibi eşit haklara ve saygınlığa sahip olmasını istemeyen bizzat Tanrı'dır.

İlhan Arsel - Şeriat ve Kölelik

Link to post
Sitelerde Paylaş

Lan o değil de ben eskiden bu tip vahşetleri(çocuk evlilği,kölelik,el ayak kesme,kırbaç,İslamlaştırma politikası altında yayılmacı eylemler vb.)hep insanların kendi hataları ya da siyasi olaylar falan sanıyordum,meğerse dinin ta kendisiymiş.Zincirlerimi kırmam,korkuları yenmem aylar almıştı..

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam nasıl bir kültürdür aklım almıyor. Müslüman iken başlık altında Hacı'nın anlattığı olayları düşünmüyordum veya düşünmeye değer bulmuyordum. İnsan değilmişim o zamanlar ve bunu söylemekten hiç de çekinmiyorum.

Sadece aklımın alamadığı ve en uç noktada düşündüğüm birşey var; ben müslümanım diyip tanrının varlığına ve muhammedin uydurduğu dine inanıp biad edildiğinde, bu iğrençlikleri neden göremiyor insan? Yani o iğrenç yobazlıklar neden çok normal ve olması gereken gibi geliyor insana? Fakat ben artık müslüman değilim dediğim anda veya sorgulamaya başladığım anda bu kültürün iğrenç, gerici ve yobaz bir kültür olduğunu anladım. Bunun bir açımlaması var mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

evet aynı duyguları bende yaşadım hala yaşıyorum. eskiden kurban kesmeyi hiç yadırgamazken geçenlerde kesilirken hayvana acıdım insanlardan nefret ettim. ellerinde balta ve bıçaklarla hayvanı parçaladılar. ne için ? hayvan konuyuda bilmiyor boş uere kurban oldu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...