Jump to content

Teizm Ateizm Karşılaştırması :


Recommended Posts

Teizm, cebinde din aygıtı ile dolaşan bir çocuktur. Dini evden çıkarken masada bıraksaydı Deist olurdu.

Tespitine de katılmıyorum doğrusu.

Sen bir teistin tüm diğer tanrıları da kabul etmesi gerektiğini mi iddia ediyorsun?

Yada seni yanlış mı anladım?

Doğrusu nedir?

Ben bir teistin tüm tanrıları kabul etmesi gerektiğini iddia etmiyorum. Her teist kendi tanrısını kabul eder, diğerlerini reddeder ama bu bütün bu tanrıların teizme ait olduğu gerçeğini değiştirmez. Bir kişi eğer bir tanrıya ya da tanrılara tapıyorsa hangi tanrıya taptığına bakılmaksızın teist kabul edilir mesela Allah'a tapan da teisttir, Baal'e tapan da, Brahma'ya, Ra'ya da...

Başlığı açan kişi müslüman olduğu halde teizm güzellemesi yapıyor. Oysa İslam'a göre İslam harici bütün dinler sapık dinlerdir, bu yüzden bir müslümanın teizmi yüceltip kutsaması çok saçmadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 101
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bir başka müslüman kafir /inanan inanmayan karşılaştırması




Bir vakit iki adam, hem keyif, hem ticaret için seyahate giderler.

Biri hodbin, tali'siz bir tarafa; diğeri Hudabin, bahtiyar diğer tarafa sülûk eder, giderler.



Hodbin adam, hem hodgâm, hem hodendiş, hem bedbîn olduğundan bedbînlik cezası olarak nazarında pek fena bir memlekete düşer.

Bakar ki: Her yerde âciz bîçareler, zorba müdhiş adamların ellerinden ve tahribatlarından vaveylâ ediyorlar.

Bütün gezdiği yerlerde böyle hazîn, elîm bir hali görür.

Bütün memleket, bir matemhane-i umumî şeklini almış.

Kendisi şu elîm ve muzlim haleti hissetmemek için sarhoşluktan başka çare bulamaz.

Çünki herkes ona düşman ve ecnebi görünüyor.

Ve ortalıkta dahi, müdhiş cenazeleri ve me'yusane ağlayan yetimleri görür.

Vicdanı, azab içinde kalır.


Diğeri Hüdabîn, Hüdaperest ve Hakendiş, güzel ahlâklı idi ki:

Nazarında pek güzel bir memlekete düştü.

İşte bu iyi adam, girdiği memlekette bir umumî şenlik görüyor.

Her tarafta bir sürur, bir şehr-âyin, bir cezbe ve neş'e içinde zikirhaneler;herkes ona dost ve akraba görünür.

Bütün memlekette yaşasınlar ve teşekkürler ile bir terhisat-ı umumiye şenliği görüyor.

Hem tekbir ve tehlil ile mesrurane ahz-ı asker için bir davul, bir musikî sesi işitiyor.

Evvelki bedbahtın hem kendi, hem umum halkın elemi ile müteellim olmasına bedel;

şu bahtiyar, hem kendi, hem umum halkın süruru ile mesrur ve müferrah olur.

Hem güzelce bir ticaret eline geçer, Allah'a şükreder.



Sonra döner, öteki adama rastgelir.

Halini anlar. Ona der: "Yahu sen divane olmuşsun. Bâtınındaki çirkinlikler, zahirine aksetmiş olmalı ki,

gülmeyi ağlamak, terhisatı soymak ve talan etmek tevehhüm etmişsin.

Aklını başına al, kalbini temizle.

Tâ, şu musibetli perde senin nazarından kalksın, hakikatı görebilesin.

Zira nihayet derecede âdil, merhametkâr, raiyet-perver, muktedir, intizam-perver, müşfik bir melikin memleketi,

hem bu derece göz önünde âsâr-ı terakkiyat ve kemalât gösteren bir memleket,

senin vehminin gösterdiği surette olamaz."

Sonra o bedbahtın aklı başına gelir, nedamet eder.

"Evet, ben işretten divane olmuştum. Allah senden razı olsun ki, Cehennemî bir haletten beni kurtardın." der.Sözler ( 17 )
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir başka müslüman kafir /inanan inanmayan karşılaştırması

Bir müslümanla kafiri karşılaştırmak insan zekasına küfürdür.

İslam tecavüz işkence katliam sübyancılık cariyelik kölelik gibi her türlü pisliği içinde barındırır.

aziz-nesin-kuran.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir vakit iki adam

Böyle saçma sapan masallarla nasıl avunabildiğinize şaşıyorum. Dünya ne her yandan feryatların yükseldiği acılar kötülüklerle dolu berbat bir yerdir, ne de herkesin keyfinin gıcır olduğu herkesin paso gülüp oynadığı şahane bir yerdir. İkisi de değil. Veya ikisi birden.
Bunlardan hangisi olursa olsun biri şeklinde görmek salaklık ve aptallıktır. Sadece berbat bir yer olarak görmek değil, çok şahane bir yer olarak görmek de aptallığın daniskasıdır. Gerçek neyse onu göreceksin.
Ha, evet kendini islam gibi uyduruk bir efsaneye kaptırmış yerlerden sürekli feryatlar yükseldiği ve ilkellik içinde kıvranıldığı doğru. Uygar ileri ülkelerde ise insanların keyfi gerçekten gıcır. Bundan islam adına çıkarılacak olumlu değil, olumsuz bir çıkarım var.
Daha neyine böyle saçma sapan akla aykırı uyduruk uyuşturucu bir matahmış gibi sayıklanan masalları anlatıyorsunuz hiç anlam veremiyorum. Şu masalın ne kadar saçma ve komik, ne kadar uyduruk bir zırva olduğu apaçık belli. Neymiş ne güzel lay lay lommuş allahına şükrediyor ticaretle geçinip gidiyormuş da bilmem ne... Son derece aptalca ve komik bir hikaye...
Link to post
Sitelerde Paylaş

Böyle saçma sapan masallarla nasıl avunabildiğinize şaşıyorum. Dünya ne her yandan feryatların yükseldiği acılar kötülüklerle dolu berbat bir yerdir, ne de herkesin keyfinin gıcır olduğu herkesin paso gülüp oynadığı şahane bir yerdir. İkisi de değil. Veya ikisi birden.

Bunlardan hangisi olursa olsun biri şeklinde görmek salaklık ve aptallıktır. Sadece berbat bir yer olarak görmek değil, çok şahane bir yer olarak görmek de aptallığın daniskasıdır. Gerçek neyse onu göreceksin.

Ha, evet kendini islam gibi uyduruk bir efsaneye kaptırmış yerlerden sürekli feryatlar yükseldiği ve ilkellik içinde kıvranıldığı doğru. Uygar ileri ülkelerde ise insanların keyfi gerçekten gıcır. Bundan islam adına çıkarılacak olumlu değil, olumsuz bir çıkarım var.

Daha neyine böyle saçma sapan akla aykırı uyduruk uyuşturucu bir matahmış gibi sayıklanan masalları anlatıyorsunuz hiç anlam veremiyorum. Şu masalın ne kadar saçma ve komik, ne kadar uyduruk bir zırva olduğu apaçık belli. Neymiş ne güzel lay lay lommuş allahına şükrediyor ticaretle geçinip gidiyormuş da bilmem ne... Son derece aptalca ve komik bir hikaye...

Dünyada iyilikten çok kötülük,

Güzelden çok çirkinlik,

Adil ve erdemlilikten çok adaletsizlik vardir.

Var olan güzellikler doğanın guzelligidir;

Ki açsan, yada ne bileyim kiranı odeyemiyorsan,

yada okumak için para denklestiremeyip,

En güzel caddeden geçerken, luks cafelerde keyif çalanlara kinle bakıp,

ben telefon borcumu ödeyemediğim, diye düşünüyorsan, ,,

Aynı şeyi pek çoğu düşünuyorsa..

Bu dünya harbiden b.ktandir.

Ki kimse kusura bakmasın. .

Bugün kanalturk stv zaman gitti derken bi sözcü ve yurt kalır,

O da yolcudur..

Sesin kısılır. .

tarihinde depressurisation tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Böyle saçma sapan masallarla nasıl avunabildiğinize şaşıyorum. Dünya ne her yandan feryatların yükseldiği acılar kötülüklerle dolu berbat bir yerdir, ne de herkesin keyfinin gıcır olduğu herkesin paso gülüp oynadığı şahane bir yerdir. İkisi de değil. Veya ikisi birden.
Bunlardan hangisi olursa olsun biri şeklinde görmek salaklık ve aptallıktır. Sadece berbat bir yer olarak görmek değil, çok şahane bir yer olarak görmek de aptallığın daniskasıdır. Gerçek neyse onu göreceksin.
Ha, evet kendini islam gibi uyduruk bir efsaneye kaptırmış yerlerden sürekli feryatlar yükseldiği ve ilkellik içinde kıvranıldığı doğru. Uygar ileri ülkelerde ise insanların keyfi gerçekten gıcır. Bundan islam adına çıkarılacak olumlu değil, olumsuz bir çıkarım var.
Daha neyine böyle saçma sapan akla aykırı uyduruk uyuşturucu bir matahmış gibi sayıklanan masalları anlatıyorsunuz hiç anlam veremiyorum. Şu masalın ne kadar saçma ve komik, ne kadar uyduruk bir zırva olduğu apaçık belli. Neymiş ne güzel lay lay lommuş allahına şükrediyor ticaretle geçinip gidiyormuş da bilmem ne... Son derece aptalca ve komik bir hikaye...

demokles.jpg

ya sen bu konuyu pek anlamamışsın

kafan almamış olabilir elbette Cenabı Hak İYİLİKLE KÖTÜLÜĞÜ HAYIRLA ŞERRİ GÜZELLE ÇİRKİNİ harmanlamış yaratmış

sen dinsiz nazarınla dünyada keyfi gıcır olanların nasıl keyfine gıcır diyebilirsin?

toprağın altı sultanlarla dolar milyarderleriyle ünlü şöhretler dolu

bu dünyada ne kadar "keyfin gıcır " olsa da ölüp toprağa gübre olacağına inandıktan sonra ne kıymeti var

yediğinden içtiğinden lezzet alabilirmisin? alamazsın çünkü akılla gelecek bilinmezlikten çıkmış bilinir olmuş

demoklesin kılıcı gibi kafanın üzerinde sallanan ve her an senin kafanı kesebilecek bir tehditle nasıl hayattan zevk alıp keyfin gıcır olabilr?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dünyada iyilikten çok kötülük,

Güzelden çok çirkinlik,

Adil ve erdemlilikten çok adaletsizlik vardir.

Var olan güzellikler doğanın guzelligidir;

Ki açsan, yada ne bileyim kiranı odeyemiyorsan,

yada okumak için para denklestiremeyip,

En güzel caddeden geçerken, luks cafelerde keyif çalanlara kinle bakıp,

ben telefon borcumu ödeyemediğim, diye düşünüyorsan, ,,

Aynı şeyi pek çoğu düşünuyorsa..

Bu dünya harbiden b.ktandir.

Ki kimse kusura bakmasın. .

Bugün kanalturk stv zaman gitti derken bi sözcü ve yurt kalır,

O da yolcudur..

Sesin kısılır. .

ateist fethullahcı sen yen bir türsün galiba

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir Başka İSLAM FELSEFESİ/DİNSİZ FELSEFE İMAN / KÜFÜR İNANAN/İNANMAYAN MÜSLÜMAN/KAFİR karşılaştırması:

burada bir yanlışlık var mı? varsa nerede?

Kur'an-ı Hakîm'in hikmeti, hayat-ı şahsiyeye verdiği terbiye-i ahlâkıye ve hikmet-i felsefenin verdiği dersin müvazenesi:
Felsefenin hâlis bir tilmizi, bir firavundur. Fakat menfaati için en hasis şeye ibadet eden bir firavun-u zelildir.
Her menfaatli şeyi kendine "Rab" tanır. Hem o dinsiz şakird, mütemerrid ve muanniddir(inatçı).
Fakat bir lezzet için nihayet zilleti kabul eden miskin bir mütemerriddir.
Şeytan gibi şahısların, bir menfaat-ı hasise için ayağını öpmekle zillet gösterir denî bir muanniddir.
Hem o dinsiz şakird, cebbar bir mağrurdur. Fakat kalbinde nokta-i istinad bulmadığı için zâtında gayet acz ile âciz bir cebbar-ı hodfüruştur.
Hem o şakird, menfaatperest hodendiştir ki; gaye-i himmeti, nefs ve batnın ve fercin(cinsellik-sex) hevesatını tatmin
ve menfaat-ı şahsiyesini, bazı menfaat-ı kavmiye içinde arayan dessas bir hodgâmdır.
Amma hikmet-i Kur'anın hâlis tilmizi ise; bir abd'dir.
Fakat a'zam-ı mahlukata da ibadete tenezzül etmez.
Hem cennet gibi a'zam-ı menfaat olan bir şeyi, gaye-i ibadet kabul etmez bir abd-i azizdir.
Hem hakikî tilmizi mütevazidir; selim, halîmdir.
Fakat Fâtırının gayrına, daire-i izni haricinde ihtiyarıyla tezellüle tenezzül etmez.
Hem fakir ve zaîftir, fakr ve za'fını bilir. Fakat onun Mâlik-i Kerim'i, ona iddihar ettiği uhrevî servet ile müstağnidir
ve Seyyidinin nihayetsiz kudretine istinad ettiği için kavîdir.
Hem yalnız livechillah, rıza-i İlahî için, fazilet için amel eder, çalışır...
İşte iki hikmetin verdiği terbiye, iki tilmizin müvazenesiyle anlaşılır.Sözler ( 132 )
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir Başka İSLAM FELSEFESİ/DİNSİZ FELSEFE İMAN / KÜFÜR İNANAN/İNANMAYAN MÜSLÜMAN/KAFİR karşılaştırması:

Yahu ne güzel ateist-teist karşılaştırması yapıyordun, niye vaz geçtin?

Mesela Baal'a inanan bir teist hangi yönlerden ateistlerden üstündür?

Siz teistler neden birbirlerinizi kafirlikle suçluyorsunuz? Sonuçta hepiniz de aynı bokun farklı renklerindensiniz, bunu göremeyecek kadar salak mısınız?

Link to post
Sitelerde Paylaş

konuyu pek anlamamışsın

Asıl sen hiç anlamamışsın. Niye dinsizlerin keyfi gıcır olmasın yahu? Öleceğiz öleceğiz diye ağıt mı yakıp dursunlar! Ölmeye herkes ölecek. Ölmeyecek kimse mi var! Öleceğiz diye ne yapalım yani şimdi, keyfimizi mi bozalım! Hayır ölmeyecek kimse olur da, "lan bunlar ölmüyor, biz niye ölüyoruz" diye kafamız bozulur.

Toprak sultanlarla krallarla doluysa ne yapalım yani! Toprak peygamberlerle, evliyalarla, salaklarla, aptallarla dolu değil mi! Krallar öldü de peygamberler ölmedi mi! Ölmediler diye yalan söyleyen siz yalancılara mı inanacağız diye bekliyorsunuz? Ölmediklerine kanıtınız ne? Uydurma efsaneleriniz. Buna mı inanacağız? Bizi salak mı bellediniz?

Yok salak gibi uydurma arap efsanelerine inanacağız! Yok ya! Başka tasanız sıkıntınız?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sobayla konuşan delinin zırvalarına ise yanıt bile vermiyorum. Bunlar bilimi inkar eden, ahlak için dinin şart olduğunu savunan yobaz softa zırvaları. Böyle bir şeyin olmadığını, ahlakın kaynağının din değil etik bilimi, doğanın kendisi, evrim olduğunu, ahlakı evrimin geliştirdiğini her zaman ortaya koyuyoruz. Din tersine ahlaksızlığın kaynağıdır. Her türlü ahlaksızlık din tarafından kutsanarak yürürlüğe konulur. Bunun örneklerini her gün görüyoruz. Her gün... Bunun örneğini görmediğimiz, dinin ahlaksızlığa, hırsızlığa, cinayete, ayrımcılığa alet edildiğini görmediğimiz tek bir gün bile yok.

Daha düdük gibi ötmenin, sobayla konuşan delinin zırvalarını anlatmanın hiç alemi yok. Gördüğümüze mi inanalım, sobayla konuşan delinin zırvalarına mı...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kralın tepesinde dikilen ve tepesine kılıç asan papaz resmi teizmin aleyhindedir. Papaz bir kucak pis sakalıyla, ki imamların sakalı daha iğrençtir, krala diyor ki "kalk yatma, askerleri topla, kafirlerle savaş!" Din bundan başka hiç bir şeydir. "Kafirlerle savaşın, öldürün, öldürülün, kafirler cehenneme, siz cennete gideceksiniz." Din denen yobazlık ve vahşetin özeti bundan başka hiç bir şeydir.

Din olmasa ne olur? Elbette yine birileri birilerinin topraklarına, mallarına göz diker. Bu göz dikenlere karşı size bir şeyimizi vermeyiz kararlılığı gösterilir. Doğa işler, evrim işler. Doğal kardeşlik, akrabalık, milliyet duyguları çalışır. Bunlar doğal duygulardır, evrimin ürünleridir. Din gibi goddan uydurma saçma sapan hurafeler değillerdir.

Milliyetçilik toplumunu koruma duygusu ile harekete geçer, emperyalist bir tehdit olmadıkça etkin duruma geçmez, yurtta sulh, cihanda sulh ilkesini benimser. Ne zaman toprağına göz diken emperyalistler olur, o zaman savaş durumuna geçer. Din tarafından yozlaştırılmamış, din etkisinden korunmuş bir milliyetçilikten söz ediyorum. Dinden etkilenmiş milliyetçilik ırkçıdır, "allahın seçtiği kurtulmuş millet" zırvaları ile salyalar saçarak kendi gibi inanmayanlara it gibi saldırır. Kuran yahudileri zamanında üstün ırk olarak seçtiğini ve sonra lanetlediğini yazarak en büyük ırkçılığı yapmıştır.

Din "din allahın oluncaya kadar savaş" emrini verir, savaşçı, katliamcı, yayılmacı, sömürgeci, talancı ve soyguncudur. Berikilerle arasında ebediyen bağdaşmaz bir ayrım olduğunu öne sürerek kimsenin ekemeyeceği şiddetli düşmanlık tohumları eker. Başka dinden olanları dost ve müttefik edinmeyin diye ilkelce yobazca insanlık dışı telkinlerde bulunur.

Bize bu dinin boşu boşuna propagandasını yapmaya, ateizmin kökünü filan kazımaya hiç boşuna çabalamayın. Hele allahınızı bize kakalamaya hiç çalışmayın. Ülen ne allah iyilikle kötülüğü karıştırmış olması be! Doğa canlıların birbirini yemesi temeli üzerine kurulu! İterim ben böyle doğa tasarlayan allahı! Allahmış! Yok ya? İtmişim allahı!

Ülen siz böyle karşısındakinin fikrini düşüncesini kategorize ederek kökünü filan kazıyacağını iddia ederek ne yobazlık, ne itlik yaptığınızın farkında mı değilsiniz nedir? Aptal mısınız insan mı değilsiniz! İsteyen allaha inanır, isteyen inanmaz, size ne? Kökünü kazımak size mi düştü allahın gerisi yobaz dangalaklar!

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Asıl sen hiç anlamamışsın. Niye dinsizlerin keyfi gıcır olmasın yahu? Öleceğiz öleceğiz diye ağıt mı yakıp dursunlar! Ölmeye herkes ölecek. Ölmeyecek kimse mi var! Öleceğiz diye ne yapalım yani şimdi, keyfimizi mi bozalım! Hayır ölmeyecek kimse olur da, "lan bunlar ölmüyor, biz niye ölüyoruz" diye kafamız bozulur.

Toprak sultanlarla krallarla doluysa ne yapalım yani! Toprak peygamberlerle, evliyalarla, salaklarla, aptallarla dolu değil mi! Krallar öldü de peygamberler ölmedi mi! Ölmediler diye yalan söyleyen siz yalancılara mı inanacağız diye bekliyorsunuz? Ölmediklerine kanıtınız ne? Uydurma efsaneleriniz. Buna mı inanacağız? Bizi salak mı bellediniz?

Yok salak gibi uydurma arap efsanelerine inanacağız! Yok ya! Başka tasanız sıkıntınız?

Sen yine anlamamışsın. Adam diyor ki "cahillik mutluluktur, eğer siz de mutlu olmak istiyorsanız benim inandığım puta tapın, görün bakın ne kadar mutlu olacaksınız".

Onun da cahilliğinden dolayı kavrayamadığı bir durum var tabi. Ateizm bir inanç değil, bir zorunluluktur. O, bizi kendine denk bir taraf sanıyor, fikrimizi değiştirebileceğine inanıyor. Ben de Dr. Kemale bir hikayeyle cevap vereyim o halde.

Zamanın birinde bir köy halkı yaşarmış. Etrafı sarp tepeler ile çevrili bu köyden kimse dışarı çıkamazmış.

Köy halkı, sarp tepelerin kendilerini köye hapsetmekten ziyade, kendilerini köyün dışındaki insan yiyen yaratıklardan koruduğuna inanırlarmış.

Orası onlar için bir hapisane değil, aksine korunaklı bir cennetmiş, dışarısı aslında çok fenaymış, kimse köyden çıkmak istemezmiş...

Nesiller boyunca anlatıldıktan sonra, köyün dışındaki yaratıklar efsanesi artık köylüler için kesin olan bir şeymiş. Bunun üstüne risaleler diziyor, güzel şiir gibi laflar yazıyorlarmış.

Köyde yaşayan Mahmut, köyün dışındaki yaratıkları çok merak ediyormuş ve onları görebilmek istiyormuş. Kendi ürettiği çiviler ve güçlü bir ip ile tepeye tırmanmaya karar vermiş.

Tepeye tırmanmış ki dışarıda yaratık maratık yok. Hemen köye geri dönmüş ve insanlara dışarda yaratık falan olmadığını anlatmaya başlamış. Tabi kimse ona inanmamış çünkü dışarının yaratıklarla dolu olduğundan eminlermiş, olmasa bu kadar kişi yuzyıllardır boşa mı konuşuyormuş? Risaleler boşunamıymış? :)

Kimse Mahmut ile bu tehlikeli tırmanışı gerçekleştirmeye yanaşmamış. O bir yalancıymış, ve tırmanmak da neymiş? düşüp ölme tehlikesi yüksekmiş...

Köy halkı Dr. Kemal gibiymiş. Hep risale, hep risale... Her an risale okuyorlarmış. Allah razı olsunmuş...

Mahmutu ikna turlarına başlamışlar, sürekli geliyor ve aslında yaratıkların olduğunu, ona büyü yapıp dışarıyı güzel gösterip onu oraya çekmeye çalıştıklarını böylece onu orada avlayacaklarına inanmaya başlamışlar bu sefer. Yeni risaleler yoldaymış... Yaratıkların büyü yapıp insanı etkileyebildikleri hakkında sayfalarc, ciltlerce risaleler yazmışlar yine. Çocuklar hep bu risaleleri okuyorlarmış. Risale okuma yarışmaları düzenleniyormuş...

Mahmut, çaresizce köy halkını dinliyor ama söylediklerine inanamıyormuş. Dışarıyı görmedikleri halde kendinden bu kadar emin konuşan, risalelere atıflarda bulunarak söylediklerini destekleyen köy halkının büyük alimleri, Mahmutu ikna edemiyorlarmış...

En sonunda Mahmut'u yalancı ve gerçeği inkar eden kişi olarak damgalamışlar. Bir de risale patlatmışlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen yine anlamamışsın. Adam diyor ki "cahillik mutluluktur, eğer siz de mutlu olmak istiyorsanız benim inandığım puta tapın, görün bakın ne kadar mutlu olacaksınız".

Onun da cahilliğinden dolayı kavrayamadığı bir durum var tabi. Ateizm bir inanç değil, bir zorunluluktur. O, bizi kendine denk bir taraf sanıyor, fikrimizi değiştirebileceğine inanıyor. Ben de Dr. Kemale bir hikayeyle cevap vereyim o halde.

Zamanın birinde bir köy halkı yaşarmış. Etrafı sarp tepeler ile çevrili bu köyden kimse dışarı çıkamazmış.

Köy halkı, sarp tepelerin kendilerini köye hapsetmekten ziyade, kendilerini köyün dışındaki insan yiyen yaratıklardan koruduğuna inanırlarmış.

Orası onlar için bir hapisane değil, aksine korunaklı bir cennetmiş, dışarısı aslında çok fenaymış, kimse köyden çıkmak istemezmiş...

Nesiller boyunca anlatıldıktan sonra, köyün dışındaki yaratıklar efsanesi artık köylüler için kesin olan bir şeymiş. Bunun üstüne risaleler diziyor, güzel şiir gibi laflar yazıyorlarmış.

Köyde yaşayan Mahmut, köyün dışındaki yaratıkları çok merak ediyormuş ve onları görebilmek istiyormuş. Kendi ürettiği çiviler ve güçlü bir ip ile tepeye tırmanmaya karar vermiş.

Tepeye tırmanmış ki dışarıda yaratık maratık yok. Hemen köye geri dönmüş ve insanlara dışarda yaratık falan olmadığını anlatmaya başlamış. Tabi kimse ona inanmamış çünkü dışarının yaratıklarla dolu olduğundan eminlermiş, olmasa bu kadar kişi yuzyıllardır boşa mı konuşuyormuş? Risaleler boşunamıymış? :)

Kimse Mahmut ile bu tehlikeli tırmanışı gerçekleştirmeye yanaşmamış. O bir yalancıymış, ve tırmanmak da neymiş? düşüp ölme tehlikesi yüksekmiş...

Köy halkı Dr. Kemal gibiymiş. Hep risale, hep risale... Her an risale okuyorlarmış. Allah razı olsunmuş...

Mahmutu ikna turlarına başlamışlar, sürekli geliyor ve aslında yaratıkların olduğunu, ona büyü yapıp dışarıyı güzel gösterip onu oraya çekmeye çalıştıklarını böylece onu orada avlayacaklarına inanmaya başlamışlar bu sefer. Yeni risaleler yoldaymış... Yaratıkların büyü yapıp insanı etkileyebildikleri hakkında sayfalarc, ciltlerce risaleler yazmışlar yine. Çocuklar hep bu risaleleri okuyorlarmış. Risale okuma yarışmaları düzenleniyormuş...

Mahmut, çaresizce köy halkını dinliyor ama söylediklerine inanamıyormuş. Dışarıyı görmedikleri halde kendinden bu kadar emin konuşan, risalelere atıflarda bulunarak söylediklerini destekleyen köy halkının büyük alimleri, Mahmutu ikna edemiyorlarmış...

En sonunda Mahmut'u yalancı ve gerçeği inkar eden kişi olarak damgalamışlar. Bir de risale patlatmışlar...

senin hikayede köy çevresindeki kayalıklar

ateistlerin kendilerini hapsettikleri EVRİM ZIRILTISI dır ki hayatınızda tek inandığınız bu hipotez

hayatınızı bir hipoteze kurban vermişsiniz

senin hikaye bana bir de şu çağrışımı yaptı

Peygamber sav. mekke ahalisini topladı ve dedi benim sözüme inanırmısınız güvenirmisiniz?

onlar da evet sen Muhammedül Emin sin dediler

dedi şu dağın arkasında düşman bekliyor desem inanırmısınız? onlar evet dediler

o zaman bilin ki Herşeyi yaratan Cenabı Allah cc beni size peygamber olarak gönderdi

bu çağrıya inanalar olduğu gibi

senin köy halkı gibi biz putlarımızı bırakmayız anamızdan atamızdan böyle gördük

Allahı cc tanımayız diyenler de çıktı

tarihinde dr.Kemal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir Başka İSLAM FELSEFESİ/DİNSİZ FELSEFE İMAN / KÜFÜR İNANAN/İNANMAYAN MÜSLÜMAN/KAFİR karşılaştırması:

burada bir yanlışlık var mı? varsa nerede?

Kur'an-ı Hakîm'in hikmeti, hayat-ı şahsiyeye verdiği terbiye-i ahlâkıye ve hikmet-i felsefenin verdiği dersin müvazenesi:
Felsefenin hâlis bir tilmizi, bir firavundur. Fakat menfaati için en hasis şeye ibadet eden bir firavun-u zelildir.
Her menfaatli şeyi kendine "Rab" tanır. Hem o dinsiz şakird, mütemerrid ve muanniddir(inatçı).
Fakat bir lezzet için nihayet zilleti kabul eden miskin bir mütemerriddir.
Şeytan gibi şahısların, bir menfaat-ı hasise için ayağını öpmekle zillet gösterir denî bir muanniddir.
Hem o dinsiz şakird, cebbar bir mağrurdur. Fakat kalbinde nokta-i istinad bulmadığı için zâtında gayet acz ile âciz bir cebbar-ı hodfüruştur.
Hem o şakird, menfaatperest hodendiştir ki; gaye-i himmeti, nefs ve batnın ve fercin(cinsellik-sex) hevesatını tatmin
ve menfaat-ı şahsiyesini, bazı menfaat-ı kavmiye içinde arayan dessas bir hodgâmdır.

page_vekillik-bitti-sakal-ve-basortusu-g

akpartiliyken eşi tesettürlü kendi sakallı

milletvekili değilken tersi

Deniz-Baykal%C4%B1n-%C3%87ar%C5%9Faf-A%C

kendisi dinsiz inançsız olduğu halde çarşaftan medet umanlar

"Felsefenin hâlis bir tilmizi, bir firavundur. Fakat menfaati için en hasis şeye ibadet eden bir firavun-u zelildir."

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu çağrıya inanalar olduğu gibi

senin köy halkı gibi biz putlarımızı bırakmayız anamızdan atamızdan böyle gördük

Allahı cc tanımayız diyenler de çıktı

Tamam da biz atamizdan boyle gormedik. Bizim atamiz da musluman. Atasindan gordugunu devam ettiren sen oluyorsun bu durumda.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mahmudun köyünün etrafında ne var?

Evren nasıl oluştu, insan nasıl oluştu v.b. soruların biricik geçerli yanıtı bilmiyorumdur. Ateistler bu geçerli yanıtı verir, bu yüzden haklıdırlar. Ateistler bu sorulara açıklama getirmek zorunda değildirler. Bu sorulara dinlerin verdiği yanıtları inandırıcı bulmamak ateist olmak için kafidir. Bilmiyorum derler ve herhangi bir şeye inanmazlar. Ama dindarlar nedense bilmediğini kabul edemiyor ve spekülatif bir şeylere iman etme yoluna gidiyorlar. İş bu kadarla sınırlı kalsa hoş görülebilir ama hayatı bu inanca göre düzenleyip inanmayanlara nefret kusmaya, onların yanacağını söylemeye, ahlaksızlık itham etmeye v.b. başlayınca işin rengi değişiyor ve din yanlış olmayı aşıp zararlı da oluyor. İnanmayanların kibir gereği inkar ettiklerini söylüyorlar. Oysa kendileri, bilmiyorum yanıtı onları boşlukta hissettirdiği için, bilinmezliği kabul edemeyecek denli ürkek ve toy oldukları ve ölümden deli gibi korktukları için inanmaya ihtiyaç duyuyorlar!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mahmudun köyünün etrafında ne var?

Evren nasıl oluştu, insan nasıl oluştu v.b. soruların biricik geçerli yanıtı bilmiyorumdur. Ateistler bu geçerli yanıtı verir, bu yüzden haklıdırlar. Ateistler bu sorulara açıklama getirmek zorunda değildirler. Bu sorulara dinlerin verdiği yanıtları inandırıcı bulmamak ateist olmak için kafidir. Bilmiyorum derler ve herhangi bir şeye inanmazlar. Ama dindarlar nedense bilmediğini kabul edemiyor ve spekülatif bir şeylere iman etme yoluna gidiyorlar. İş bu kadarla sınırlı kalsa hoş görülebilir ama hayatı bu inanca göre düzenleyip inanmayanlara nefret kusmaya, onların yanacağını söylemeye, ahlaksızlık itham etmeye v.b. başlayınca işin rengi değişiyor ve din yanlış olmayı aşıp zararlı da oluyor. İnanmayanların kibir gereği inkar ettiklerini söylüyorlar. Oysa kendileri, bilmiyorum yanıtı onları boşlukta hissettirdiği için, bilinmezliği kabul edemeyecek denli ürkek ve toy oldukları ve ölümden deli gibi korktukları için inanmaya ihtiyaç duyuyorlar!

sen marsda mı ikamet ediyorsun?

dinszilerin sabahtan akşama alternatif yaratılış senaryolarıyla kafa patlattığını görmüyormusun?

1,7milyar iyi ahlaklı yardımsever dürüst namuslu başka inançtan komşusuyla iyi ilişkileri olan müslümanı görmeyip bir avuç çapulcuyu örnek göstermekle ancak kendini ve kendin gibi saftirikleri kandırabilirsin bence

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...