bilalg 0 Kasım 11, 2015 gönderildi Yazar Raporla Share Kasım 11, 2015 gönderildi serotonin (mutluluk, ask ve sevgi hormonu )basit bir hormondur okadar buyutme . Varoluşsal ihtiyaçlarımızdan birisi, sevgi, bazı psikayatristlere göre. Bebek primer narsisizm döneminde dahi serotonin sargılar fakat kendisi ile diğerleri arasında ayırım yapamaz henüz. Link to post Sitelerde Paylaş
ateistdusunce 0 Kasım 11, 2015 gönderildi Raporla Share Kasım 11, 2015 gönderildi Sadece serotonin değil , oksitosin, dopamin bir takım farklı hormonlar da etkili oluyor. Anne-Çocuk arasındaki ilişki ya da hayvana bir arkadaşınıza sarıldığınızda salgılanan hormonlar. Değişik bir yapısı var. Kedilerde köpekler de geliyor sırnaşıyor, uzun süre yalnız kalmaktan hoşlanmıyor. Sevdirip-okşatıp uzaklaşıyor. sosyal hayvanlar yasamak icin baskasina muhtactir.sorun bundan ibaret. Link to post Sitelerde Paylaş
ateistdusunce 0 Kasım 11, 2015 gönderildi Raporla Share Kasım 11, 2015 gönderildi Varoluşsal ihtiyaçlarımızdan birisi, sevgi, bazı psikayatristlere göre. Bebek primer narsisizm döneminde dahi serotonin sargılar fakat kendisi ile diğerleri arasında ayırım yapamaz henüz. froud oku. Link to post Sitelerde Paylaş
RandoM 0 Kasım 11, 2015 gönderildi Raporla Share Kasım 11, 2015 gönderildi Kadın evrimsel bir sürecin sonucudur. Tıpkı erkeğin evrimsel bir sürecin sonucu olduğu gibi. Önce bunun anlaşılması gerekir. Kadının -ki bundan sonra yazacaklarım erkek için de geçerlidir- öncelikle evrimsel biyoloji açısından işlevi ön plandadır. Kadın her şeyden önce omurgalıdır. Memelidir. Primattır. Dolayısı ile bir omurgalı gibi, bir memeli gibi, bir primat gibi davranmaya programlanmıştır. Homo erectus’un yüz binlerce yıllık macerasında kadın “bir yolunu bulup” üremeyi başarmıştır. Bir yolunu bulmak kadını kadın yapan en önemli özelliktir. Bütün memelilerde eş seçimi; çoğalmayla yavru bakımının garantilenmesi üzerinde basit kurallara tabidir. Ancak primatlar, üreme iç güdülerini çeşitli şekillerde garanti hale getirme konusunda uzmandırlar. Bu durum tamamen onların beyin/beden oranlarının yüksek olmasından kaynaklanır. Sonsuz üreme itkisiyle var olan gelişmiş bir primatın (insanın) her türlü coğrafyada, her türlü kültürde, her türlü siyasal, dinsel durumda üreyebilmesi ya hayret edilecek bir şeydir yada tamamen evrimsel mirasın sonucudur. Hayret edilecek bir şey yok; milyarlarca yıllık geçmişimizin bundan sorumlu olduğunu fark etmemiz, özellikle rasyonel yöntemlerle iç güdülerimizi bastıran ve bildiğimiz anlamdaki uygarlığı kuran bizler için çok önemlidir. Bu durumu fark etmiyorsak; insanı tanrının gökten zembille dünyaya indirdiği düşünüyorsak, düşünecek bir şey kalmıyor. Ancak; kadının evrimsel durumunu anlamaya çalıştığımız her noktada, kendimizi de anlamaya yaklaştığımızı fark edersek – ki bu durum da tamamen kadının işidir- kendi türümüzün geleceği hakkında gerçekçi planlar yapabiliriz. Kadınları seviyorum. Bu arada LGBT tayfasına selamlar. Link to post Sitelerde Paylaş
bilalg 0 Kasım 11, 2015 gönderildi Yazar Raporla Share Kasım 11, 2015 gönderildi (düzenlendi) froud oku. Freud'u üç aşağı-beş yukarı okudum da, hangi teorisinden bahsediyorsun oku derken? Ayrıca tek psikolojiyle ilgilenen Freud değil. Günümüzde kim takar Oedipus kompleksini, illa ki öğrenilir fakat nevrozlar hakkında yazılmış onlarca kitaptan biri artık Freud'un teorisi. Kasım 11, 2015 tarihinde bilalg tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
zeus- 0 Kasım 13, 2015 gönderildi Raporla Share Kasım 13, 2015 gönderildi sayin zeus ,erkeklere gore azda olsa akilli kadin var. ilk dusuncem sizinle ayni fikirde idi fakat erkege gore kat ve kat hormon salgilanmasi ayrica amigdalanin ureme ve kadinin soy devami icin cocuklarini koruma ic gudusu yuzundem amigdalanin surekli aktif olusu frontal lobun mantikli dusunmesine engel oluyor .buda daha cok hataya sebebiyet veriyor hatalar strese ve kortizol hormonu salgilanmasina buda amigdalanin daha fazla gelismesine neden oluyor. Sayın ateistdusunce söylediklerinde haklısın ama zeka doğuştan gelen bir şey. Hormonlar ve içgüdüler kadını sosyal hayatta daha başarısız yapabilir yada mantıksız kararlar vermesine sebep olabilir ama zeka doğuştan gelen bir şey. Nasada çalışan çok sayıda zeki kadın vardır.IQ testlerindede kadınların başarısı iyi. Bu forumda bile bazen bayan üylerin çoğu erkek üyeden daha zekice yanıtlarını okuyoruz. Zekanın cinsiyetle bağlantılı olduğunu düşünmüyorum. Link to post Sitelerde Paylaş
bilalg 0 Kasım 15, 2015 gönderildi Yazar Raporla Share Kasım 15, 2015 gönderildi Kadın evrimsel bir sürecin sonucudur. Tıpkı erkeğin evrimsel bir sürecin sonucu olduğu gibi. Önce bunun anlaşılması gerekir. Kadının -ki bundan sonra yazacaklarım erkek için de geçerlidir- öncelikle evrimsel biyoloji açısından işlevi ön plandadır. Kadın her şeyden önce omurgalıdır. Memelidir. Primattır. Dolayısı ile bir omurgalı gibi, bir memeli gibi, bir primat gibi davranmaya programlanmıştır. Homo erectus’un yüz binlerce yıllık macerasında kadın “bir yolunu bulup” üremeyi başarmıştır. Bir yolunu bulmak kadını kadın yapan en önemli özelliktir. Bütün memelilerde eş seçimi; çoğalmayla yavru bakımının garantilenmesi üzerinde basit kurallara tabidir. Ancak primatlar, üreme iç güdülerini çeşitli şekillerde garanti hale getirme konusunda uzmandırlar. Bu durum tamamen onların beyin/beden oranlarının yüksek olmasından kaynaklanır. Sonsuz üreme itkisiyle var olan gelişmiş bir primatın (insanın) her türlü coğrafyada, her türlü kültürde, her türlü siyasal, dinsel durumda üreyebilmesi ya hayret edilecek bir şeydir yada tamamen evrimsel mirasın sonucudur. Hayret edilecek bir şey yok; milyarlarca yıllık geçmişimizin bundan sorumlu olduğunu fark etmemiz, özellikle rasyonel yöntemlerle iç güdülerimizi bastıran ve bildiğimiz anlamdaki uygarlığı kuran bizler için çok önemlidir. Bu durumu fark etmiyorsak; insanı tanrının gökten zembille dünyaya indirdiği düşünüyorsak, düşünecek bir şey kalmıyor. Ancak; kadının evrimsel durumunu anlamaya çalıştığımız her noktada, kendimizi de anlamaya yaklaştığımızı fark edersek – ki bu durum da tamamen kadının işidir- kendi türümüzün geleceği hakkında gerçekçi planlar yapabiliriz. Kadınları seviyorum. Bu arada LGBT tayfasına selamlar. Yeni bir şey öğrendim. Hemen paylaşma gereksimi duydum. Asya'da, Amerika'da, Afrika'da eskiden kadın, efendiymiş. Efendiliği nasıl elinden alınmış, ataerkil bir topluma geçiş olmuş, onu da araştırdım. Erkeğin ekonomiyi yavaş yavaş kadının elinden almasıyla başlamış her şey. Önceleri, tüm iç'i(ev düzenini) kadın düzenliyormuş, günümüzde üç aşağı-beş yukarı olduğu gibi, fakat ev o dönemler en ağır işlerin olduğu mekanmış. Daha sonraları, hayvancılık daha çok önem kazanmasıyla, erkeklere daha çok inmiş. Güçlerinin farkına varmışlar, öküze boyunduruk vurarak iş yüklemişler, falan filan. Kadına duyulan saygı böylelikle azalmaya başlamış. Başta kadın, evleneceği erkeği evine alırken iş tersine dönmüş böylelikle. Erkekler mızrak ve hançerlerle kız kaçırır olmuşlar ve kadın yabancı evde, erkeğin egemenliği altına girmiş. Link to post Sitelerde Paylaş
NotImportant 0 Kasım 15, 2015 gönderildi Raporla Share Kasım 15, 2015 gönderildi (düzenlendi) Yaşam 4 temel ilke üzerinden devam eder ve herhangi birinin ortadan kalkması yaşamın varlığını sona erdirir 1-) Yaşa 2-) Üre 3-) Öl 4-) Tekrar et Kadın ve erkeğin tüm davranış şekilleri bu 4 temel ilkenin türevlerinden doğmuştur. Yaptığınız tüm hareketlere tam anlamıyla hepsine bunlar sebeptir. Verimli ve düzgün döl verebilecek olan erkek çekici verimli bebek doğuracak olan kadın aynı şekilde yine çekici gelir. Erkeğin fiziksel gücü ve kadının dış görünüşü yaşamın başlangıcından itibaren verimi ifade eden temel şeydir. Haliyle kadının fiziksel güçten erkeğe oranla yoksun olması onu gereksiz veya ikinci planda gösteremez. Çünkü bunun için oluşmamıştır. Bu gereksizdir haliyle böyle böyle bir evrimleşmeye gerek yoktur. Böyle bir evrimleşme olasılığı olsa dahi diğer olası kadınlara göre daha az tercih edileceği için doğal seçilim iş görecektir. Belkide görmüştür. Bir bardak araba olmadığı için onu gereksiz görmek gibi bir şey Kasım 15, 2015 tarihinde NotImportant tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Strong Materialist 0 Kasım 15, 2015 gönderildi Raporla Share Kasım 15, 2015 gönderildi Verimli ve düzgün döl verebilecek olan erkek çekici verimli bebek doğuracak olan kadın aynı şekilde yine çekici gelir. Yanlış. Moda, estetik, kültür, ahlak gibi yapay kavramların senteziyle güzellik algısı değişti Şu anda güzel kadın prototipi doğurmaya en elverişsiz en zayıf kadın. Bu olay da son 300 yılda oldu Artık erkeğin gözüne doğurgan kadın güzel görünmüyor. Kadınlar sıfır beden olmaya çalışıyorlar Artık yapaylık o kısmı da maniple etti Doğal görsel algı yapay modifikasyonlarla bozuldu. Link to post Sitelerde Paylaş
NotImportant 0 Kasım 15, 2015 gönderildi Raporla Share Kasım 15, 2015 gönderildi Yanlış. Moda, estetik, kültür, ahlak gibi yapay kavramların senteziyle güzellik algısı değişti Şu anda güzel kadın prototipi doğurmaya en elverişsiz en zayıf kadın. Bu olay da son 300 yılda oldu Artık erkeğin gözüne doğurgan kadın güzel görünmüyor. Kadınlar sıfır beden olmaya çalışıyorlar Artık yapaylık o kısmı da maniple etti Doğal görsel algı yapay modifikasyonlarla bozuldu. Bu bir algıdır. En kaliteli zigot nasıl oluşur algısıdır. Çağdan çağa kalite anlayışı değişebilir ama temel düşünce aynıdır. Kaliteli dişi kaliteli zigot demektir ve kalite anlayışına göre çağda farklılık gösterebilir Link to post Sitelerde Paylaş
Abdul Alhazred 0 Kasım 15, 2015 gönderildi Raporla Share Kasım 15, 2015 gönderildi @NotImportant'a katiliyorum. Ronesans ve barok donemlerinde kilolu kadinlar anac kabul edilmekteydi. Gunumuzde kisiye gore degisebilmekle beraber daha narin bayanlar anac gorulmekte. Tabi bu donem algisindan kaynaklaniyor. Link to post Sitelerde Paylaş
Strong Materialist 0 Kasım 15, 2015 gönderildi Raporla Share Kasım 15, 2015 gönderildi Bu bir algıdır. En kaliteli zigot nasıl oluşur algısıdır. Çağdan çağa kalite anlayışı değişebilir ama temel düşünce aynıdır. Kaliteli dişi kaliteli zigot demektir ve kalite anlayışına göre çağda farklılık gösterebilir Yok öyle bir şey Estetik doğayı aştı Eskiden tüylü kadın da sevilirdi Şimdi tüy itici oluyor Bu yapay estetik algısı. 300 yılda evrim geçirilir mi hiç? Bakteri misiniz siz? Link to post Sitelerde Paylaş
Fellix 0 Kasım 15, 2015 gönderildi Raporla Share Kasım 15, 2015 gönderildi Yok öyle bir şey Estetik doğayı aştı Eskiden tüylü kadın da sevilirdi Şimdi tüy itici oluyor Bu yapay estetik algısı. 300 yılda evrim geçirilir mi hiç? Bakteri misiniz siz? Tamam anladık, kıllı-ilkel seviyorsun ama neye göre yapay ? yapay zeka mı , fabrika da mı işlenmiş, gdo'lu mu, uzaylılar kaçırıp yeni bir algı mı yaratmışlar, İki farklı algı da insan beyninin ürünü değil midir ? doğal kesir-bayağı kesir esprisi gibi oldu. ''kaç 2/3, Allah belasını versin'' Kaç yıl geçmesi lazım değişiklikler - evrim için ? Link to post Sitelerde Paylaş
Strong Materialist 0 Kasım 15, 2015 gönderildi Raporla Share Kasım 15, 2015 gönderildi Tamam anladık, kıllı-ilkel seviyorsun ama neye göre yapay ? yapay zeka mı , fabrika da mı işlenmiş, gdo'lu mu, uzaylılar kaçırıp yeni bir algı mı yaratmışlar, İki farklı algı da insan beyninin ürünü değil midir ? doğal kesir-bayağı kesir esprisi gibi oldu. ''kaç 2/3, Allah belasını versin'' Kaç yıl geçmesi lazım değişiklikler - evrim için ? Otuz tane soruyu babası oğlu için bile cevaplamaz Bir sürü soru sormuşsun Yapay dediğim şey birisinin bulduğu güzellik anlayışının diğerlerince de benimsenmesi Mesela beli baldırlara kadar inmiş ha düştü ha düşecek pantolon giyilmes Kaşa demir çakılması Dudağa küpe Buruna elmas Kaşların yolunup yerine kalemle kaş çizilmesi Bunlardan bahsediyorum Kaşlar yolunmalı mı sence? Link to post Sitelerde Paylaş
Fellix 0 Kasım 15, 2015 gönderildi Raporla Share Kasım 15, 2015 gönderildi Otuz tane soruyu babası oğlu için bile cevaplamaz Bir sürü soru sormuşsun Kaşlar yolunmalı mı sence? Her soru cevaplanması için yöneltilmez, bazıları düşündürmeye , bazıları güldürmeye, bazıları her ikisine de yarar. ve herşeyden önemlisi her soruyu cevaplamak zorunda değilsin, Bilal'e yazar gibi bu metafor, bu şaka, bu ironi, burada mecazı mürsel yaptım diye her seferinde yazdırma bana Senin fikrine göre Güçlüyse yolar bundan sana ne, benim fikrime göre onun bedeni - onun tercihi kime ne... elinde doğallık ölçen metre mi var. Belki kulağına küpe olsun diye materyalizmi savunduğu için madde takıyor, ahlak yok diye kaşını alıyor. Sen de takıyon mu len Sonuçta o ayrıksı tipleri sevenler de var, seni de bir yerde seven olabileceği gibi Link to post Sitelerde Paylaş
bilalg 0 Kasım 15, 2015 gönderildi Yazar Raporla Share Kasım 15, 2015 gönderildi Bilal'e yazar gibi bu metafor, bu şaka, bu ironi, burada mecazı mürsel yaptım diye her seferinde yazdırma bana Arada bana neden kayıyorsun abi? Ne zaman yazdırdım sana o şekilde? Link to post Sitelerde Paylaş
Fellix 0 Kasım 15, 2015 gönderildi Raporla Share Kasım 15, 2015 gönderildi Arada bana neden kayıyorsun abi? Ne zaman yazdırdım sana o şekilde? yok seni kast etmedim. şehzade Bilal'e yönelik bir deyim . günlük kullanımda iyice kendine yer buldu. http://www.uludagsozluk.com/k/bilal-e-anlat%C4%B1r-gibi-anlatmak/ http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/285491/Bilal_e_anlatir_gibi_.html Link to post Sitelerde Paylaş
RandoM 0 Kasım 15, 2015 gönderildi Raporla Share Kasım 15, 2015 gönderildi Yok öyle bir şey Estetik doğayı aştı Eskiden tüylü kadın da sevilirdi Şimdi tüy itici oluyor Bu yapay estetik algısı. 300 yılda evrim geçirilir mi hiç? Bakteri misiniz siz? Al işte, yine yapay kelimesi Senin yerinde olsam bu kelimeye yemeğe çıkma teklifi yapardım. En azından konuşurdunuz Yapay estetik algısı diye bir şey yok; yapılan istatiksel deneyler kadınlar için seçilebilir olmalarını: 1. Pürüzsüz, gergin ve parlak bir cilde sahip olmalarına 2. Ergenlik çağı davranışları göstermelerine 3. Bel kalça oranlarının 0,7 olmalarına 4. İnsan morfolojisinin ortalamasına uymalarına 5. Yapılan ilk sevişme teklifini reddetmelerine 6. Doğurdukları çocuklara bakmalarına 7. Vs. vs.ye bağlıyor. Yukarıda açıklamaya başladığım bu özellikler doğanın dışında olmadığı gibi "mem"lerin de dışında değildir. Japon kadınlar ne koltuk altı ne de genital kıllarını almazlar. Japon erkekleri de böyledir, sorun yoktur. Bir mem; bir bireyi etkileyip kılsız bir genital bölge isteyebilir, sorun yoktur; her şey çan eğrisi dahilindedir. Kıllı olsun olmasın, anoreksik olsun olmasın, morbid obez olsun olmasın, çan eğrisine dahil olduğu, yani bilimin içinde olduğu sürece bunlar anlaşılabilir, tanımlanabilir. Link to post Sitelerde Paylaş
bilalg 0 Kasım 16, 2015 gönderildi Yazar Raporla Share Kasım 16, 2015 gönderildi Şimdi, kendi araştırmalarım doğrultusunda, feminizme dair bir şeyler yazacağım. Yararlandığım kaynak, THE COLUMBIA HISTORY OF WESTERN PHILOPHY. Yazarı: Richard H. PopkinSöylemeliyim ki, İngilizcem aslında berbattır.Kıta felsefesinin ilgilendiği felsefi akımlardan birisi de feminizm. Bu felsefenin etkileri büyük ölçüde Fransa’da görüldü ve yeni teoriler, görüşler burada gelişti, ilerledi. Üç önemli Fransız düşünürle karşılaşıyoruz: Simone de Beauvoir, Luce, Irigaray ve Julia Kristeva. Cinsel kimliğin öznelliğinin konumunu tartışmışlardır.Simone de Beauvoir: Varoluşçuluk felsefesini benimseyerek kadının eziyetini-sıkıntısını karakterize eder. Onun bu yaklaşımından Sartreci bir görüşü olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Sartre’ye göre, özne olmak stabil bir durum değildir; bunun tersine insan kendisi-için-varlıktır ve bilinç sahibidir.“Bad Faith” yani “Kötü Niyet” Sartre’ye göre üç türdür. Bunlardan birisi, sorumluluklarımızdan, dolayısıyla, özgürlüğümüzden kaçmak için, örneğin, dini buyrukların altına girip kendimizi Özne duruşumuzdan Nesne konumuna yönlendiğimizde oluşur.Beauvoir’e göre de, Sartre’ın iddiasının aksine, kadınlar kendilerini erkeklerin zorunlu olarak dayattığı Nesne/Öteki konumunda buldular. Beauvoir Marksist politik çerçeveyi ele alsa da, amacı kadınların statüsünü liberal bir şekilde düzeltmektir. Kadınlar yeniden özgürlüklerini kazanacak ve Kötü Niyetlerini reddedeceklerdir.Evet çok kötü bir çeviriyle daha karşı karşıya olacaksınız şimdi Kadın neden olunmuştur, der Beauvior “kadının vücudu ve dünyayla olan ilişkisi, kendisinden çok, Ötekilerin(erkeklerin) davranışlarıyla değişime uğramıştır.Kadın doğulmaz, kadın olunur, diye ayrıca meşhur bir sözü daha var. Özsel varoluşçuluğu savunuculuğunu koruduğu.Varoluşçuluktan PsikanalizeBeauvoir Kadın Hakları ve Sosyalizm için mücadele etmekte, ve düşüncesine göre, birincisinin neticesi aynı zamanda ikincisinin de sonucuna bağlıdır. Aynı zaman da kadının durumunu düzeltmeye yönelik kanaati erkek ve kadın arasında eşit özgürlüğe ulaşması demektir ve insan bilincindeki özgürlüğüne, kimlik savına dayanan kavramsallaştırmasından dolayı günümüzde hâlâ hür bir feminist olarak anılmasını sağlamıştır.Irigaray ve Kristeva, özne için imkânların bulunduğu olasılıkları(sanırsam özgürlüğü) oluşturan temel varsayımları reddetmişlerdir. Bu şekilde, onlar psikanalize gönül vererek başlamışlardır, felsefelerine ve psikanalizin “erdemlerinden” yararlanmışlardır. Lacan’ın ayna evresi öznenin “ben” paradoksunu vurgular. Lacan’ın açıklamasına göre, sırayla özne olur, bunu kabul eder ve babası tarafından iğdiş edilmekten korkar, ensest yasağıyla yüzleşir. Birinin bireyselleşmesi için bunları doğrulaması ve bastırması gerekir. Falan filan… Ayna evresine dair bir çok yazı var.Irigaray ve Kristeva vurgularlar, eleştirirler pre-Oedipal ayna evresindeki öznelliği ve arzunun bastırılmasını.Bunu dışında, dilin oluşumuna dair söylemleri vardır Irigaray’ın. Çünkü dili de Lacan değerlendirmiştir ve onun üzerinden giderek eleştirir Irigaray. Eşitsizliği yaratanın kültürel ve dilsel sistem olduğunu öne sürer. Oedipal evreye geçiş sırasında- aynı zamanda sembolik olana geçiş olarak adlandırılır-, dilin, yani babanın dilini edindiğini vurgular. O halde, anne kız ilişkisinin simgeleşmemiş olması sonucuyla daha özgürleştirici olacağını ileri sürer.Bazı kelimeleri örnek verir: History(erkeğin hikayesi) gibi…Yeni bir dil sistemini önerir, kadınların kuracağı. Çünkü ona göre, eril olanın krallığı dile yansımıştır. Erkekler Tanrı’yı bile, dille, kendilerine mal etmişlerdir, örneğin.Kısacası Lacan’a göre simgesel -düşüncesinin- alanın değişimiyle daha uygar bir medeniyet yaratılabileceğine, farklılıklara yer verilebileceğine değinir.Yani, her şeyin başı dildir, İncil’de denildiği gibi her şeyden önce dil vardı, gibisinden bir cümle var. Kristeva benzer şekilde, sembolik ataerkil düzenin, babayı temsil ettiğini her şeyin dilin öğrenilmesiyle başlanıldığını söyler. Dil babayla özdeşir, dil-öncesi ise anneyle. Bu yüzden kadına zorunlu bir şekilde kültürel, toplumsal normlar dayatılır, kadın ötekileştirilir.Arzu-dil ilişkisini de bu şekilde değerlendirdiğinden, kadınların cinselliği konuşmanın ayıp olduğu yerleri örnek gösterir.Anne olan ilişki, tüm ilişkileri önceleyen bir model olduğu için kadın üstündür ya da erkekle eşit olması gerekir, der Kristeva. Link to post Sitelerde Paylaş
bilalg 0 Kasım 16, 2015 gönderildi Yazar Raporla Share Kasım 16, 2015 gönderildi Açıkçası kendi yazdığımı kendim bile zor anladım Umarım Lacan-sever biri çözer işi. Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts