Jump to content

Kul hakkı yalanı


Recommended Posts

cariye sahibi olan kişi cariyesini zorla fuhuşa zorlarsa Allah onu affedecek diye birşey ayette geçmiyor .sen at gözlülükle bakıyorsun ,ve seni uyarmama rağmen hala at gözlülükle bakıyorsun ,bak orda kur'an diyorki fuhuşa zorlanan kimsenin günahları bağışlanabilir diyor.cariye sahibi değil ,az önce yazdığım mesajı tekrar oku ,

asıl sen kendi beynine bak yazdığımdan anlamıyorsun cahil cahil laf yatiştiriyorsun

Sen benimle dalga mı geçiyorsun, zekan mı kıt? Bence beni salak sandığın için zekan kıt.

Alıntıladığım yazı senin anladığın gibi anladığım zaman ortaya çıkan soruları içeriyor.

Tamam, Allah cariyeyi affedeceğini söylüyor olsun. Kabul ettik diyelim...

O zaman bu rezil ayet temize çıkıyor mu sanıyorsun?

Yukarıdaki yazıyı tekrar asıyorum:

"Cariye, sahibi olan kişi tarafından açıkça fahişelik yapmaya zorlanıyorken ne suçu işliyor da Allah onu affedeceğini söylüyor kardeşim?

Ben bir kadını kesinlikle istemediği halde zorla birilerine satsam, üstünden para kazansam suçlu o mu olur ben mi?

Bunca aşırı suç içinde cariyenin baskıyla, zorlandığı için yaptığı seks mi suç?

Ne tür bir beyniniz var sizin, içi nasıl bir yer acaba, bilmiyorum ki..."

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 121
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Ayetin tartisilan bölümü:

Siz dünyavî çikarlarin ardina düsüp te (li tebtegû aradal hayâtid dunyâ )

iffetsizlige zorlamayin genç kizlarinizi (ve lâ tukrihû feteyâtikum alâl bigâi)

eger iffetlerini korumak istiyorlarsa (in eradne tehassunen)

Kim zorlarsa onlari bilsin ki (ve men yukrıhhunne)

onlarin zorlanmasindan sonra aciyandir Allah, bagislayandir (fe innellâhe min ba’di ikrâhihinne gafûrun rahîm)

1.Buradaki

feteyât genç kizlar demek.

feteyâtikum: genç kizlariniz.

Bunlar sizin

bizdeki BESLEMELER gibi bakimini üstlendiginiz kizlar da olabilir

biyolojik kizlariniz da.

2.Bu ayetin Nisâ 25 ile birlikte okunmasi gerekir

çünkü burdaki tahassunen kelimesi orda da geçiyor uhsinne şeklinde

ve o kizlarin islama girerek iffetlerini korumalari anlamini tasiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

çünkü burdaki tahassunen kelimesi orda da geçiyor uhsinne şeklinde

ve o kizlarin islama girerek iffetlerini korumalari anlamini tasiyor.

Bu da ayrı bir rezillik zaten. İslam'a girdikten sonra ancak iffet korunabiliyormuş.... Ama doğru; mümin bir kadın ile cariyenin örtmesi gereken yerleri bile aynı olmadığına göre...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ayetin tartisilan bölümü:

Siz dünyavî çikarlarin ardina düsüp te (li tebtegû aradal hayâtid dunyâ )

iffetsizlige zorlamayin genç kizlarinizi (ve lâ tukrihû feteyâtikum alâl bigâi)

eger iffetlerini korumak istiyorlarsa (in eradne tehassunen)

Kim zorlarsa onlari bilsin ki (ve men yukrıhhunne)

onlarin zorlanmasindan sonra aciyandir Allah, bagislayandir (fe innellâhe min ba’di ikrâhihinne gafûrun rahîm)

1.Buradaki

feteyât genç kizlar demek.

feteyâtikum: genç kizlariniz.

Bunlar sizin

bizdeki BESLEMELER gibi bakimini üstlendiginiz kizlar da olabilir

biyolojik kizlariniz da.

2.Bu ayetin Nisâ 25 ile birlikte okunmasi gerekir

çünkü burdaki tahassunen kelimesi orda da geçiyor uhsinne şeklinde

ve o kizlarin islama girerek iffetlerini korumalari anlamini tasiyor.

iffet ahlak dediğiniz zaten sadece kadının bacak arası.....

ayrıca;

karısını 3. defa boşayan erkek tekrar o kadınla evlenmek istiyorsa karısını başka bir erkeğin altına yatırmak zorundadır...!!!

adamın karısına bile fuhuş yaptırtan allah cariyeye mi fuhuş yaptırtmayacak !! ???

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ne olmuş 4/25 te "feteyat" kelimesi geldi diye? Bu bir şeyi değiştirmiyor, çünkü "ma meleket eymanikum" ifadesi yine var. Bu da "sağ ellerinizin sahip oldukları" demek. Yani köle... Yani cariye. Feteyat geldi de bot mu oldu! Müslüm karın ağrısı... Kuranını kurtaracak, ona kıvranıyor. Feteyat kuranını kurtarmaz, boşa kıvranma.

4/24 de müslüm olan cariyeleri evlendirmekten filan da bahsetmez. Cariye ile yapılan mut'a nikahıdır. Bunun kanıtı, mehirlerini verin diye sahte yalan tercüme edilse de sahtekar müslümler tarafından, "ücretlerini" (ucurehunne) verin demesidir. Normal nikahın ücreti olmaz! Normal nikahın mehiri olur. O yüzden bu nikah cariyelerle yapılan muta nikahıdır. Zaten başta da "muhsanat"lara mehir ödeyemeyen fakir herifler cariyelere gelsin diyor. Cariyelerle de hürriyetlerini satın almak üzere mükatebe yapın ki bu mükatebe parasını toplamak için bu fakir heriflerle az bir ücretle fuhuş yapmak zorunda kalsınlar diyor. Bu işin aslı faslı budur. Böyle iğrençtir. Hiç boşuna bunları gözümüzden saklamaya yok feteyat yok bilmem bot püsür diye örtmeye uğraşmayın müslümler.

Ha, cariye asla evlenemez diye bir şey de söylemiyor, o ayrı. Bir cariyeyi de "muhsanat" sınıfına almak isteyen olabilir. Tarihi dizide de Süleyman alıyordu cariyesini nikahına. Bu olabilir. Bu ayette böyle cariye iken muhsanat olmuş kadınlar eski alışkanlıklarını devam ettirip dost metres "ahdân" tutmasınlar, eğer zina ederlerse onlara "normal oluşundan muhsanat" kadınlara edilen azabın yarısı edilir diyor. Bunlar hâla damgalı dikkat ederseniz. Oluşundan muhsanat kadınlar kategorisinde kabul edilmiyorlar. Yarı ceza, alışmış kıçta don durmaz anlayışı...

Sen kızcağızın babasını, varsa kocasını öldür, mallarını yağmala, zavallıyı pazarda sat, mükatebe ödeyeceksin diye fakir mehir parası toplayamayan müslümlere pazarla, sonra kazara biri nikahına almayı kabul ederse de normal kadından sayma, alışmış bu, metres tutar diye önyargı yap!

Kepazelik yani, rezalet... Daha ne diyeyim. Kepazeliğin el kitabı...

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir de tutar bu müslümler hiç tutunacak dalları kalmayınca "eee efenim köleliği islam mı getirdi, zaten vardı. Tamam kaldırmadı da ama nasıl kaldırsaydı, olan şeyi sürdürdü, o zaman öyleydi ne yapalım" filan feşmekan zırıltılara giriyorlar.

Ulan zırıltılar, size köleliği islam yarattı diyen zaten olmadı. O zaman ne demeye bu kuran denen şeyi allah gönderdi diyorsunuz? Tamam işte cahil çöl yağmacılarının işi bu kuran! Allahın filan değil! O zaman neyse durum, ona göre yazmışlar cahil çöl yağmacıları. Allah filan nerde yazacak bu ilkel vahşi şeyi?

Hayır zaten bizim dediğimiz de bu, bu kuran denen şeyi allah filan göndermedi, cahil çöl yağmacıları allahtan geldi diye ortaya attılar sahtekar yalancılar! "E ne yapalım o zaman öyleydi" demekle bizim bu söylediğimizi onaylamış oluyorsunuz.

Yoksa allah göndermiş olsa bunu, nasıl domuzu, alkolü, falı, ribayı haram dediyse haram deyiverir işi bitirir, tarihe de büyük bir devrim olarak geçerdi. Hepimiz derdik ki şslam büyük bir devrim başardı, yüzyıllar sonrasını gördü, insan haklarını önceden tescilledi, köleliği haram kıldı. Büyük din bu islam, helal olsun derdik. Derdik yani niye çekinelim. Gerçeği görsek söylemekten çekinmeyiz.

Ateistiz ama budizmi önemli farklı bir din olarak görüyoruz. Aslında faslında bir özellik varsa görürüz onu biz. Olanı inkar etmeyiz. Ama bu islamda bir bot yok. Bu çöl yağmacıları üstelik aşırı cahiller. Bir mirası paylaştırma yeteneğinden yoksunlar, bir güneş takvimini kavrama becerisinden yoksunlar. Ne eser bırakmışlar, hiç, güya bir kabe gösteriliyor ahanda bunu bıraktılar diye, kepazelik yani, yamuk yumuk ucube bir yapı. Rezalet... Duvar ölçüleri metreyi aşan miktarda farklı. Bıraka bıraka bunu bıraktıysa bu geriler... Daha ne denir artık...

Ulan tamam köleliği kaldırmadı da, köle öldürene, kadın öldürene kısas yapılamayışı hükmünü nasıl koyuyorsunuz insanlık dışı ucube herifler! İnsanın vicdanı sızlar be! Köleyi kadını tut öldür, kısas yok! Allahınız olsa önce sizin belanızı verirdi alçaklar!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu da ayrı bir rezillik zaten. İslam'a girdikten sonra ancak iffet korunabiliyormuş.... Ama doğru; mümin bir kadın ile cariyenin örtmesi gereken yerleri bile aynı olmadığına göre...

Islama girdikten sonra kosullar elbet degisir

çünkü deger yargilari degisir.

Örnegin bir kadinin

kocasi olmayan bir erkegin kucagina oturmasini

hristiyanlar sorun etmez (tanik oldum, ordan biliyorum)

ama müslümanlar uygunsuz bulurlar.

BESLEME edindiginiz hristiyan bir kiz islama girdikten sonra

sizin deger yargilarinize vakif olup uymaya baslayincaya kadar

vakit geçecektir.

Bu vakit ona taninacak.

Bir erkegin kucagina oturmasinin uygunsuz bir davranis oldugunu henüz bilmedigi için

öyle yaparsa ona bagimsiz müminelerin YARI cezasi verilecek.

Nisâ 25:

koruma altina girdiginde eger uygunsuz davranirsa onunkisi muhsenâtin YARI cezasidir.

fe izâ uhsinne fe in eteyne bi fâhışetin fe aleyhinne nısfu mâ alâl muhsanâti minel azâb...

Örtülmesi gerekenler ayri bir konu.

Konuda kalalim lütfen.

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

"eee efenim köleliği islam mı getirdi, zaten vardı.

O da değil de bazıları da günümüzde kölelik yok mu sanki, post modern kölelik.. vs diye saçmalıyor bunları diyenlere küfredesim geliyor. Sokaklarda insanların çığlık çığlığa bağırdığı kadınların pazarlarda mal gibi satıldığı ortaçağ köleliği ile günümüz işçiliğini kıyaslıyor ciddi ciddi hıyarlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ayrıca ayette, cariyesini fuhuşa zorlayan erkeğe ceza falan da yok. Yani bir kadının fuhuşa zorlanması değil de kadının zorlandığı bu eylem içindeki seks suç. İstemeyerek, sahibi olan zorba biri tarafından zorlanarak yaptığı seks. Acayipliği, algıdaki sapkınlığı göremiyor musun sahi?
Bu ayete göre cariyeyi fuhuşa zorlamaya basbayağı izin var. Zorlayana bir ceza vb olmadığı gibi, zorlananı da zaten bağışlayacağı için ortada bir engel kalmıyor...

Nasıl izin verilmiş olabilir? Cümle emir kipinde geliyor, "...zorlamayın" diyor.

Seninle aynı fikirde olmam mümkün değil: Bu olaydaki mağdura (cariyeye) rahmet edileceğini ve affedileceğini söylemenin neresi kötü Allah aşkına? Normal şartlarda, evet nikahsız seks suç ve bunun için burada bir açıklık getirilmiş. Hukuk mantığı açısından gayet doğru.

Tam tersine zikredilmemesi eksiklik olurdu. O zaman denmez miydi, bu zorlanan kadınların durumu ne olacak diye? Kusura bakma, çok fazla zorlanmış bir mantık.

Fuhşa zorlayan erkeğe ceza verilebilir. Suça "azmettirmek" (birini bir suça yönlendirmek), İslam ceza hukukunda, bugünkü hukukta olduğu gibi, kendisi bir suçtur.

Tamamen hukuki terim sınırında kaldım, suç dedim. Şimdi gene deme, zavallı cariyeninkine nasıl suç dersin diye. Yapılan eylem suç'tur, eylemi yapan kişi suçlu değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nasıl izin verilmiş olabilir? Cümle emir kipinde geliyor, "...zorlamayın" diyor.

Seninle aynı fikirde olmam mümkün değil: Bu olaydaki mağdura (cariyeye) rahmet edileceğini ve affedileceğini söylemenin neresi kötü Allah aşkına? Normal şartlarda, evet nikahsız seks suç ve bunun için burada bir açıklık getirilmiş. Hukuk mantığı açısından gayet doğru.

Tam tersine zikredilmemesi eksiklik olurdu. O zaman denmez miydi, bu zorlanan kadınların durumu ne olacak diye? Kusura bakma, çok fazla zorlanmış bir mantık.

Fuhşa zorlayan erkeğe ceza verilebilir. Suça "azmettirmek" (birini bir suça yönlendirmek), İslam ceza hukukunda, bugünkü hukukta olduğu gibi, kendisi bir suçtur.

Tamamen hukuki terim sınırında kaldım, suç dedim. Şimdi gene deme, zavallı cariyeninkine nasıl suç dersin diye. Yapılan eylem suç'tur, eylemi yapan kişi suçlu değildir.

Lafı geveleme de söyle. Nedir bu pezevenkin cezası? Lezbiyene müebbet hapis cezası veren adil allahınız pezevenk için ne ceza öneriyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş

1- Aişe'nin Hz.Muhammed'le evlenmeden önce başka biriyle nişanlı olduğunu da (Cübeyr ibni Mutim'le)... Demek ki geleneklere göre evlenebileceği bir yaşta. Hz.Fatma'dan beş yaş küçük olduğu, peygamberimiz hicret ettiğinde 13 yaşında olduğu söyleniyor. Çoğumuzun anneannesi-babaannesi 13-14 yaşında evlenmiştir, elleri öpülesiceler.

Ben, ana rahminde iken, beşik kertmesi yapıldım.

Peki; ben, ana rahmindeyken, kaç yaşımdaydım?

Not: Beşik kertmesi, bir Arap geleneğidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Saçmalama müslüm... Şu savunmanın ne kadar çürük olduğunu görmemek için sadece müslüm olmak lazım. Başka türlü olmaz.

Ortada bir tecavüz suçu var diyelim. Fuhuşa zorlamayı ancak bu kategoride ele alabiliyorum, zorla cinayet işletmek hırsızlık yaptırtmak gibi değil bu. En iyi bununla kıyaslanabilir. Cariyeyi şu adamla yatmazsan seni öldürürüm diye zorlayarak heriften parasını aldı ve tecavüz ettirdi diyelim pislik pezevenk.

Şimdi burada cariyeyi affedecek bir durum hiç var mı! Cariye ne yaptı ki affediyorsun! Üstelik söz konusu ayette affedilenin cariye olduğunun belirtilmeyişi de ayrı...

Bunun "istemem yan cebime koy" şark kurnazlığı ahlaksız bir aptallık olduğunu anlayamayan, kabul etmeyen, hiç kusura bakmasın embesil salak bir geri zekalıdır. Bu kadar... Daha da hakaret etme gereği duymuyorum. Bu öküzlük tüm hakaretleri mıknatıs gibi zaten çeker. Benim etmeme gerek yok. Akla ne hakaret geliyorsa hepsi bu salaklara sümük gibi yapışır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Madem cahil çöl yağmacılarının el kitabını ele aldık, pasajın tamamının anlamını vereyim. Kuran denen çöl yağmacısının el kitabındaki rezil pasajlardan biri bu. Özetle diyor ki: Mehir parasını denkleştirip de hür kadın nikahlayamayanlar, esir kadınlarla nefislerini köreltsinler. Bu cariyelerle hürriyetlerini kazanma karşılığında mükatebe yapın, belli bir parayı ödemeyi taahhüt etsinler ve bu parayı kazanmak için fuhuş yapsınlar. Parasız herifler de mehir parası denkleyemedikleri için az bir parayla bu esirlerden faydalansınlar. Eğer cariye mükatebe karşılığı fuhuş yapmayı reddederse zorlamayın ama zorlarsanız da allah affeder, önemli değil, zorlasanız da olur!

Cahil çöl yağmacılarının dediği tam olarak bu!

Şu mükatebe kısmını anlamadım, nerede geçiyor tam olarak

Tamam buldum, 24:33teymiş

tarihinde ekremaktaş tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Nisâ 25:

koruma altina girdiginde eger uygunsuz davranirsa onunkisi muhsenâtin YARI cezasidir.

fe izâ uhsinne fe in eteyne bi fâhışetin fe aleyhinne nısfu mâ alâl muhsanâti minel azâb...

TAM ceza Kuran'da hükme baglanmamis;

o halde insanlar tarafindan hükme baglayacak LAiK yasalar yaparak...

Çünkü

insanlarin dinden (mined dîn) yasalar yapmasina

Allah izin vermiyor, lem ye'zen bihillâh...

Şûrâ 21:

Onlarin ortaklari var da Allah'in izin vermedigini dinden yasa mi yapiveriyor?

Em lehum şurakâu şeraû lehum mined dîni mâ lem ye’zen bihillâh...

Insanlarin yaptigi yasalar dinin içinde yer almaz

yoksa insanlar rablesip şirke batarlar.

Dinin kurucusu Allah'tir, yasalarini yalnizca O yapar.

Laiklige itiraz etmek Allah'in dinine itiraz etmektir,

örnegin Şûra 21'e itiraz etmektir.

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Nasıl izin verilmiş olabilir? Cümle emir kipinde geliyor, "...zorlamayın" diyor.

Seninle aynı fikirde olmam mümkün değil: Bu olaydaki mağdura (cariyeye) rahmet edileceğini ve affedileceğini söylemenin neresi kötü Allah aşkına? Normal şartlarda, evet nikahsız seks suç ve bunun için burada bir açıklık getirilmiş. Hukuk mantığı açısından gayet doğru.

Tam tersine zikredilmemesi eksiklik olurdu. O zaman denmez miydi, bu zorlanan kadınların durumu ne olacak diye? Kusura bakma, çok fazla zorlanmış bir mantık.

Fuhşa zorlayan erkeğe ceza verilebilir. Suça "azmettirmek" (birini bir suça yönlendirmek), İslam ceza hukukunda, bugünkü hukukta olduğu gibi, kendisi bir suçtur.

Tamamen hukuki terim sınırında kaldım, suç dedim. Şimdi gene deme, zavallı cariyeninkine nasıl suç dersin diye. Yapılan eylem suç'tur, eylemi yapan kişi suçlu değildir.

Ceza veriyor mu zorlayana? "Zorlamayın ama zorlarsanız da cariyeyi bağışlarım" demek, açıkça kapı aralamak hatta izin vermektir. Kendisine inanmayanları hiçbir yerde es geçmeyen, durmaksızın hakaret savurup en fantastik cezaları vereceğini söyleyen Allah, iffetli kalmak isteyen kadınları zorla satan adamlara ceza vermekten bahsetmiyor, üstüne üstlük zorla fahişelik yaptırılanı bağışlayacağını söyleyip satıcıyı iyice rahatlatıyor.

Eylem suç ise eylemi yapan suçu işleyendir, yani suçludur. Eğer ortada bir suç varsa bağışlamak veya bağışlamamak sözkonusu olur zaten.

Zorla satılan kadının işlediği bir suç yoktur çünkü bu durumda kişi her defa tecavüze uğruyor ve buna göz yummaktan başka çaresi olmadığı için karşı koymuyordur. Yani aslında kadın seks bile yapmıyor, kaldı ki yapsa bile bu suç olmaz.

Dikkat edersen bu ayette "Namuslu kalmak isteyen" kadınlardan sözediyor zaten. Yani, ille de namuslu kalmak gibi derdi olmayan veya korkudan karşı çıkmayanları satmak serbest...

Neresinden tutsan elinde kalıyor momentum.

Bu ayet bana hep günümüz genelevlerini hatırlatır. Kadınlara boş senetler imzalatıp istedikleri gibisatar ve üstlerinden kazandıkları para hakkında kadına bilgi vermezler. O borç hiç bitmez... Biterse kadın özgürlüğüne kavuşacak ve patron sermayeden olacaktır.

Bu ayette de aynı mantıkla mukatebe imzalatıyor ve sonra satıyorlar kadınları. Allah kötü işler yapıyor velhasıl...

tarihinde Türk Ateist tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hiç bir savunu yapılamadan şura 21 de laiklik vurgusu var diye saçma sapan bir iddiaya geçilmesini, kuran'da pezevenkliğin olduğunun kabul edilmesi olarak alıyorum. Tescillendi ki kuran pezevenkliği öneriyor.

Kuran laikliğin l sinin bile geçemeyeceği son derece geri bir cahilin el kitabıdır. Böyle bir iddia çok gülünç. Kuran gibi geri saçma bir şey nerde, laiklik gibi çağdaş modern bir değer nerde... Alaka kurmak aptallık olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nisâ 25:

koruma altina girdiginde eger uygunsuz davranirsa onunkisi muhsenâtin YARI cezasidir.

fe izâ uhsinne fe in eteyne bi fâhışetin fe aleyhinne nısfu mâ alâl muhsanâti minel azâb...

Nisa 25 demişken hemen bir önceki ayete bakalım ne diyor;

Nisa 24: (Savaş esiri olarak) sahip olduklarınız hariç, evli kadınlar (da size) haram kılındı. (Bunlar) üzerinize Allah’ın emri olarak yazılmıştır.. (diyanet mealinden)

Şimdi burda bahsedilen savaş esiri kadınlar için, kul hakkının gözetildiğini kim iddia edebilir?

Bu ayet evli bir kadını bile, zorla karın yapmaya, yani tecavüz etmeye olanak tanıyor mu, tanımıyor mu....?

Halbuki tam tersi, bilhassa "onlarla evlenemezsiniz" demesi gerekirdi. çünkü zaten esir düşmüşler ve onları koruyacak kimse yok.

Konunun anlaşılması için şu soruyu da sormak şarttır; hangi özelliğinden dolayı esir kadınları evli de olsa, karın yapabiliyorsun....?

Burada savunmasız olmaları dışında, farklı bir geçerli sebep ortaya koymanız gerekiyor.

"Farklı inançtan olması" da diyebilirsiniz; ancak bu durumda islamın tecavüz ve zorbalıkla yayılan bir din olduğunu belirtmiş olursunuz.

Bu ayetin, islam toplumlarında savaş esiri kadınlara yüzyıllar boyu büyük zulüm ve tecavüzlere sebep olmadığı savunulabilir mi?

Aslında savunulabilirdi... Ancak bunun için öncelikle, kadınların ve kölelerin haklarını koruyan ayetlerin bulunması şarttır

Kadına açıkça mal diyen, tarla gibi sürebilirsin diyen, cariyelerle ilişkilerini kimsenin ayıplayamayacağını söyleyen..

kadını zorla pazarlayanlara hiçbir müeyyide getirmeyen, itaat etmezlerse dövün diyen, mirastan yarı hakkını çalan, yarım akıllı gösteren, kadını şeytan olarak gösteren, birisi cinayet işlediğinde ailesinden herhangi bir kadını öldür diyen, tecavüze hiçbir ceza getirmeyen, kadına boşanma hakkını bile çok gören, ahlaksızlığı kadının güzelliğinde gösterip kadını evlere kapatıp dünyasını dar getiren, yanına 3 kadın daha getirip kadının duygularını hiçe sayan bir kitabın bu konuda bırakın kadına tevavüzü engellemesini, teşvik etmediğini iddia edebilecek misiniz?

Bunu iddia edebilecekseniz, buyrunuz.. lütfen izah ediniz?

Ayrıca bu iddianızı islam ülkelerindeki uygulanışı ile de göstermelisiniz. islam toplumunda savunmasız bir kadının hakkının nasıl korunduğunu ve bu konuda tüm dünyaya nasıl güzel örnekler sunduğunu bize anlatmalısınız.

Çünkü bir rehber kitabın iyilik getirip getirmediği, onu uygulayanların fiilleriyle ilişkilidir. Ne demişler, "aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz"

tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu çok adice bir kural ve kadını mahvediyor. Korkunç bir şey. O zaman kural oydu ve savaşta kazanan çoğunlukla İslam tarafı

olduğu için bu cariyelik ve kölelik işi çok göze battı diyerek pek bir şey açıklamış olmuyoruz. Bu sadece durum tespiti.

Savaşta esir düşmüş erkeği köle yapıyor, kadını da cariyesi ilan edip tecavüz ediyorlardı. Bu garibanlar hayatta kalabilmek için bu tecavüzlere izin veriyordu elbette. Vermeyenler ölüyordu zaten.

İslam dini bunu onaylamakla kalmaz, bu yöntemi uygulamayı emreder. Ayetlerle sabittir. Tanrı'dan indiği söylenen bir kitapta böylesi bir şeyin olması dönem kurallarıyla açıklanamaz. Dolayısıyla direkt meşrulaştırılmıştır ve evet, aynen dediğin gibi daha yüz elli yıl öncesine kadar Osmanlı aynı şeyi yapmıştır.. İslam aleminin halifesi büyük Osmanlı... Gaspa fetih deme uyanıklığı da İslam'dan geçmiş bize.

Ben sana bir şey söyleyeyim mi? Daha yüzelli-ikiyüzyıl öncesine kadar bu adice dediğin kural, kişilerarası bağlılık ilişkilerinin karakteristiğini oluşturuyordu.

Para ekonomisi yoktu. Refah devleti kavrayışı yoktu, esasen devlet diye bir kavram yoktu bazı durumlarda. Kişiler arasında ilişkileri belirleyen anonim kurallar yoktu.

Her çalışan, bir bağlılık ilişkisi içinde idi. Maaş alan memurlar değildi bunlar, ihtiyaçları karşılanan kapı halkıydı: aylık sabun, mum, çuha, don, mendil vesaire alır, günlük çorbasını içer, arada da cebine harçlık konurdu. Yani köleydi bunlar açıkçası. Ve güvenilir adamların çoğu (kahyalar, katipler, korumalar vs.) bu kölelerden oluşuyordu.

Kadınlar için de öyle. Konaklar, saraylar böyle kadınlar, beslemeler, hizmetçiler, cariyelele doluydu. Eski romanlara bir bak: en orta halli ailelerin bile evlerinde hizmetçiler-uşaklar vardır. Victor Hugo'nun Sefiller'indeki karnını zor doyuran Mebeuf Baba'nın bile hizmetçisi vardır. Neden? Çünkü insanlar karınlarını doyurmak ve varlıklarını devam ettirmek için, maaşlı bir iş bulmak değil ama, bir aileye kapılanırlardı. Ve, cariye olmadığı halde evdeki hizmet kadınlarıyla ilişkiye girmek, sanırım uzun bir dönem Avrupa'da yaygın bir olguydu: bildiğimiz kadarıyla Karl Marx'ın bile aile hizmetçisinden gayrimeşru çocuğu vardı.

Şu veya bu şekilde esir edilmiş, aidiyet bağlarından koparılmış, yabancı bir topluma getirilmiş bir kimsenin, içinde yer alabileceği en ehven koşullar bunlardı. Çoğu kez bir yere ait olmamak, daha kötü sonuçlar doğuruyordu. Kölelik sadece bir hizmet statüsü değildi; aynı zamanda kölesi olduğunuz aileye ait sayılırdınız, azatlansanız bile onlar tarafından korunmaya devam ederdiniz. Osmanlılarda padişah ve ilmiye sınıfı hariç bütün büyük makamlar, teoride köle sayılan devlet adamlarınca doldurulmuştur: Sokollu'lar, Köprülü'ler teorik anlamda köledirler. Mısır Memluk devletinde ileride sultanlığa kadar yükselecek devlet adamları ve komutanlar, köle olarak Kıpçak'tan getirilirdi. Kafkas halkları arasında, ailelerde kızlarını ve oğullarını köle olarak Osmanlı saraylarına satma geleneği yüksekti. Mesela Evliya Çelebi'nin annesi böyle bir cariyedir, Abaza'dır, Evliya Çelebi'nin saray kuyumcusu olan babasıyla evlendirilmiştir. Bu kızın kardeşi ya da kuzeni, sadrazamlığa kadar yükselmiştir: Melek Ahmet Paşa. Evliya Çelebi'nin hamisi olmakla meşhurdur. Ve bütün padişah anneleri, o güçlü kadınlar, valide-sultanlar, hep teoride köledirler.

Neyse, şimdi o şartları övdüğüm düşünülmeden burada keseyim. Sonuçta demek stediğim şu: İslam bu uygulamayı yasaklamamış, tanımış ve devam ettirmiştir, doğru. Kendi adamları ve kadınları başka ordular tarafından esir ve köle edilip belirsiz bir geleceğe doğru sürüklenirken, o ne yapabilirdi? Ama ona yasal bir statü getirmiştir. Bu halde bile, mesela köle azat edilirken öncelikli olarak hala erkek kölelerin azat edilmesi gibi tavsiyeler içeren hadis ya da içtihatlar hatırlarım: azat edilen kadın kölelerin kimsesiz ve desteksiz kalacağı düşünülüyordu. Cariyeyi azat etmek, ona iyilik yapmak demek olmuyordu bu koşullarda; onu evden kovmak, onu sahipsizliğe ve belirsiz bir geleceğe atmak demek oluyordu, öyle değerlendiriliyordu toplumsal vicdan tarafından.

İslam'da zorunlu kölelik çok uzun da sürmez. Çünkü köle isterse, sahibini kendisi ile anlaşmaya zorlayabilir, bununla ilgili olarak kadıya gitme imkanı vardır. Bunlar çok fundamental ilkelerdir. Ve belli bir zaman içinde de o kişinin köleliğini bitirir. Köle veya azatlı olarak hanede kalanlar, çoğu din değiştirmiş, dolayısıyla aidiyet değiştirmiş, yeni kimliğiyle yaşamına devam eden ve toplumsal yükselme ihtimali olan kişilerdir. Ve bugünkü Türk toplumunda, ihtida etmiş (çoğu Avrupalı) kölelerin kökeninden gelen önemli sayıda bir kesit bulunur.

2015 yılında "köleliği yasaklasaydı" demek kolay. Gerçek durumun ve toplumdaki ilişkiler altyapısının o olduğu bir zamanda, köleliği-cariyeliği sistem olarak ortadan kaldırmaya İslam da dahil kimsenin gücü yetmezdi.

Şu Osmanlı fetihlerine gelince... Abim sen, gasp yapmayan ordu mu olduğunu zannediyorsun? Bütün ordular yağmayla geçinirler. Osmanlı orduları belki o dönemde en sistemli, en donanımlı, en az yağmaya muhtaç orduydu.

Fransız Devrimi ilkelerinin ışığında bugünkü modern Avrupa'nın temelini atan Napolyon, Avrupa'yı fetheden seferlerine çıktığında Paris'ten melbusat ve ödenek mi aldığını zannediyorsun? Hayır. İtalya ve vardıkları diğer yerleri yağmalayarak ilerlediler. Getirdikleri zenginlikleri Paris'te politikacıların ayaklarının dibine attılar.

Daha sonra Fransa'yı işgal eden Alman orduları ne yapıyordu? Günde üçyüz milyon Frank işgal tazminatı tahsil ediyordu. Tabii, zaman değişmişti; artık tek tek askerlerin manastırları, müzeleri, sarayları yağmalaması pek kibar kaçmıyordu. Bunun yerine yağmalamayı sistemleştirdiler. Adını savaş tazminatı veya işgal masrafları koydular ve yendikleri ülkeleri böyle soydular.

Zavallı Osmanlı, o döneme galip bir devlet olarak yetişemedi. Onun yağmacılığı eski sistemdi, yani askerlerin tek tek yağma yaptığı sistem. Böylece adı barbar olarak kaldı. Artık Osmanlı kendisi yağmalanıyordu: yenilip yenilip savaş tazminatlarına mahkum ediliyordu, bu işin medeni yolunu öğrenen düşmanları tarafından.

Eski sistemde, kendi topraklarının dışına çıktığında bir ordu, artık düşman topraklarındadır ve yağma mübahtır. Aynısı donanmalar için de geçerlidir. Devletlerin yasal deniz kuvvetleri, aralarında anlaşma olmayan devletlerin ticaret gemilerine saldırırlar, yağma ederler, yakaladıklarını da esir. Barbaros'un Akdeniz'de yaptığı bu olduğu gibi, İspanya'nın, İngiltere'nin, Malta şövalyelerinin yaptığı da budur. Ama mesela Osmanlı ile Fransa arasında anlaşma vardır, bunlar birbirlerine dokunmazlar. İngiltere'de hatta iş bir ara ticarete döküldü. Yağma yapacak kuvvetleri finanse için sermayeler oluşturuldu, bunlar için hisseler satıldı. 15. ya da 16. yüzyılda İngiltere Kraliçesi bile bu hisselerden aldı, seferler de başarıyla geçti ve Kraliçe epey bir para kazandı.

Osmanlı'nın kendisi de yağmadan mustarip olabiliyordu. Mesela Girit Savaşı, vefat eden bir Osmanlı devlet adamının ailesini ve maiyetini taşıyan geminin Malta korsanlarının saldırısına uğraması, ailenin katledilip geminin yağma edilmesi üzerine çıkmıştır. Gemi Akdeniz'de, ikmal için Venedik'e ait bir adaya yanaştı. Hatta adanın valisi bizzat gemiye gelip hanımefendiye saygılarını sundu. Geminin hareketinden az sonra korsan saldırısına uğraması, Osmanlıları Venedik'in de işin içinde olduğuna dair kuşkulandırmıştı.

Başka bir olayda, Tuna Nehrinde kendi karasularında bir Fransız ticaret gemisinin Avusturya tarafından gelen korsanlarca yağmalanması üzerine Osmanlı hükümeti, baskı yaparak geminin zararını Avusturya'ya tazmin ettirmiştir.

Tarih zevklidir, naçizane okumanızı tavsiye ederim. Dünya tarihi 1900'lerde başlamıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Dikkat edersen bu ayette "Namuslu kalmak isteyen" kadınlardan sözediyor zaten. Yani, ille de namuslu kalmak gibi derdi olmayan veya korkudan karşı çıkmayanları satmak serbest...

Neresinden tutsan elinde kalıyor momentum.

Yapma, ben bu metaforu, buradaki trollerin yorum mantığıyla dalga geçmek için kullanırım arada bir: iffetli cariyelerinizi fuhşa zorlamayın diyor, bak, demek ki iffetsizleri zorlayabilirsin serbest...

Karşılıklı yazıştığım bir elin parmağını geçmeyen sayıdaki adamdan birisin. Bari sen yapma...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...