Jump to content

Dinlere ve tanrılara karşı duruşumuz ne kadar sağlam?


Recommended Posts

Dinlere karşı olmakta temel sebebimiz nedir... ve ne olmalıdır...?
Tanrılara karşı duruşumuz gerçekten sağlam mı... yoksa sadece hayali tanrıları mı reddediyoruz..?
Bence bu konulara deyinmekte fayda var. Yani bu başlıktaki amacım, "olan" değil, "olması gereken" ateizmi/nonteizmi sorgulamak...

Şimdi bu konuda sormak istediğim; mesela aşadakilerden hangisi olsaydı, dinleri ve kötü emirlerini kabul ederdiniz..?

Herhangi bir yaratıcının varlığı ispatlansa bile, çok zayıf olanlar hariç, kimse dinin gerçek olduğunu düşünmez.
"Zayıf" derken, dinleri yeterince sorgulamamış ve farkındalığa ulaşmamış kişileri kastediyorum.
Bir kişi "yaratıcı var" diye dini kabul edecekse, o kişi zaten potansiyel açıdan teisttir.
O yüzden bu seçeneği atlıyorum.

Mesela diyelimki bu konudaki seçeneklerimiz şöyle...;

A ) Bulunduğumuz devlet ve çevremiz, dine inanan insanlara her türlü menfaati sağlarsa, toplumun istediği dini kabul ederim.

B ) İnsanı takip edebilen bir tanrı olduğu ispatlanırsa inanabilirim.

C ) Bu tanrının Allah olduğu ispatlanırsa, islamı da kabul ederim.

D ) Allah karşımıza çıkıp, "bu dini ben gönderdim, inanmıyorsan yakarım" diyecek olursa dine inanır ve tanrının emirlerini yerine getiririm.

E ) Yukardakiler de dahil olmak üzere hiçbir şekilde kabul etmem.

Kendisini "güçlü ateist" olarak tanımlayan biri, eğer bu konuda samimi ise, son şıkkı seçmelidir.
Aksi durumda, gerçekten vicdanına bağlı sürekli doğruyu arayan bazı teistlerin de gerisinde kalmış olacaktır.

"Tanrı kesinlikle olamaz" iddiası, aslında herhangi bir gücü, ya da pozitifliği ifade etmiyor.
Kötülüğe, adaletsizliğe, cehalete, ayrımcılığa, yasakçılığa, diktaya ne kadar kesin ve net olarak karşı çıkabiliyorsanız, o kadar ileri bir felsefi aşamaya ulaşmışsınız demektir.

"Tanrı olsa da, olmasa da dinler uydurmadır" diyebilmek, diğerlerine göre daha sağlam bir duruş gibi gelse de aslında bu da yeterli değil.
Tanrı derecesinde dayatılan herşeye karşı tavrımızı koyabilmek gerekir..
Şayet ateizm, toplumun köleleştirilmesini ve dikta güçlerini reddetmeyi ilke edinseydi, ve bu kapsamda tanrılara "hayır" demiş olabilseydi, bugün teizmin karşısında çok güçlü bir felsefe olacaktı.
Ancak maalesef sadece "tanrı yoktur" denilip geçilmiş. Bunun için de herşeyin madde olduğu varsayımı öne çıkarılarak, tam da teistlerin istediği bir ateizm şekli ortaya konulmuştur.

Ne yazıkki hiçbir anlamlı felsefe ortaya konulmadan, bu şekilde tanrı ve dinlerin uydurma olduğunun iddia edilmesi, gerçekte dinleri savunanlara ciddi kolaylıklar sağlıyor.

Bu sorun genel olarak tüm nonteist düşüncelerde olabiliyor. Ancak tanrının olmadığını, herşeyin madde olduğu iddiasıyla delillendirmeye çalıştığınızda, bu birçok insanda, "herşey maddeden ibaret olamayacağına göre, demekki tanrı var" düşüncesi uyandıracaktır.
Dinlerin uydurma oluşunu, bir yaratıcının olup olmadığı konusuna indirgemek ise, meseleyi ciddiyetinden uzaklaştıran başka bir etken.


Şimdi diğer iletilerde konunun detaylarını eklemeye devam edeceğim.
Bu arada konuyu sunuş tarzım biraz iddialı gibi gelebilir. ama hepsi eleştiriye açık konular.
Herkes aynı şeyi savunursa zaten forumun değeri kalmaz. Katılmayan da olacak ki bir beyin fırtınası oluşabilsin...
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 68
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Peki tanrı bile olsa, bize dayatılan herşeye gerçekten "hayır" diyebilecek miyiz..?
bunu kendim de dahil olmak üzere herkes için soruyorum...;

İşte bunun için önce bir kararlılık oluşturmak gerekiyor. Ne istediğimizi çok iyi bilmek gerekiyor.
Bunu başarmak zor olabilir... Ancak....;

Menfaat için başka insanların hakkını yemeye "hayır" diyebiliyorsak....

İktidarlara saltanatlara yaranmaya "hayır" diyebiliyorsak...

Bir kötü davranış yasal bile olsa, o kötülüğü yapmamayı tercih edebiliyorsak...

Bir adaletsizliği, kanunlara uygun olsa dahi, mesleğimizden vazgeçme pahasına kabul etmiyorsak...

Çoğunluğa uymak yerine, vicdanın sesine uyuyor... ve kötü olana "kötü" diyebiliyorsak...

İşte o zaman bunu başarabilecek alt yapımız hazır demektir.
İnsanı ileri götüren de bunlardır. ateizm veya herhangi bir nonteist felsefe değil.

Başka bir deyişle....
"Tanrı yoktur" diyerek, ancak zaten hayali nitelikteki tanrıları silebilmiş oluyoruz. oysaki gerçek tanrılar karşımızda.... devlet ve iktidarlar, menfaat ve para, ego ve kibirimiz, şan şöhret makam, güç ve dikta, şiddet ve tehdit.... bunlar her zaman dünyada var.
karşı olunması ve mucadele edilmesi gereken şeyler de bunlardır.

Ancak bunlarla mücadelemizin kararlığı oranında güçlü bir duruştan bahsedebiliriz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Topluma, yaratıcı ile insanın eşit olması gerektiği, aşılanmalıdır...;

"Yaratıcı..." veya varoluştaki bilinci nasıl tanımlarsak tanımlayalım, bu varlık insanla eşit değerde kabul edilmelidir.
"Böyle birşey yok.." desek bile tüm insanlığa bu düşüncenin aşılanmasında fayda var.

Bu bilinç zaten potansiyel olarak insandan çok üst düzey nitelikler taşıyamaz; hatalı üretim, zamana bağımlılık, doğadaki hayatta kalma şekli, kontrolsüz canlı çeşitliliği gibi deliller bize bunu gösteriyor.

Varoluştaki bilinç her ne şekilde keşfedilirse keşfedilsin, ancak bilgisi ve insana faydası ile bir üstünlük sağlayabilir.
Örneğin bir profesör, dünyadaki tüm hastalıkların tedavisini ve engellilerde çalışmayan organların yapımını keşfedecek olursa, baştacı edilecektir. çünkü insana sağladığı fayda ile bunu haketmiştir. bu eşitlik ilkesine aykırı olmaz.

Yaratıcı varlığın eşitliği sadece ateistik anlamda değil, aklın ve hakkaniyetin gereği olarak da önemli;

Çünkü bir canlı varolduysa artık onun da duyguları, özlem ve mutlulukları, hedef ve hayalleri olacaktır.
Bu açıdan da eşitlik, hakkaniyet gibi temel insani değerlerin "tanrı" kavramını etkisizleştiren en güçlü felsefeyi içerdiğini, materyalist ateizmin tanrıyı reddetme konusunu anlamlı bir şekilde temellendirmesinin mümkün olamayacağını belirtmek istiyorum.

Dinle mucadelede ateistin ve her tür nonteistin, müslümanlarla eşitlik ve barış içinde yaşamayı hedeflemesi de gerekiyor.
Çünkü müslümana, ateistlere aynı saygıyı gösterebilmesini öğretebilmek için, bunun uygulamasıyla ortaya konulması şart.
Peki bu öğretilmeden dinlerden özgürleşme olabilir mi..?

Hayır... bilhassa müslüman çoğunluğun olduğu bir toplumda, bu mümkün değil
Hatta bence sadece nonteistler değil, laikliği yasakçılık şeklinde uygulamaya çalışanlar da dikkat etmeli.
Aksi durumda güç kimin eline geçtiyse o karşı tarafa yasak ve dikta uygular. aynı kısır döngü devam eder. bu şekilde toplum hiçbir mesafe alamaz.

Bir ateistin / nonteistin, güçten ve ilerlemeden bahsedilmesi için herşeyden önce ne istediğini bilmesi, amaçlarının doğru olması, hedeflerinin ve ideallerinin net olması gerekir.
Kendi hedefleri olmayan, aslında başkalarının kendisi için belirlediği hayatı yaşamaktadır.
Ancak ne gariptir ki, idealleri olmak, bazı çevrelerce olumsuz bir şey olarak gösterilebiliyor?

Akla önem veren bir insanın idealleri, mükemmeli aramakla, gerçeği sorgulamakla şekillenebilir. bu da direkt olarak anti-dogmatik felsefeyi işaret etmektedir.

tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
İnsan aklı, iyiyi / kötüyü ayırt edebilecek potansiyele sahiptir :

Sadece "Tanrı yok" diyerek, islamı ortadan kaldırmak mümkün değil.
İslamdaki adaletsizlikleri eleştirerek, dinlerin uydurma olduğunu iddia etmek ise, net bir duruş ve sağlam bir altyapı gerektiriyor.
"İyi / kötü nedir biz bilemeyiz, evrime bakmak lazım" gibi, muallak, gevşek bir duruşla dinler eleştirilemez.

Ayrıca en azından kötü davranışlardan uzak durup, notr bir duruşa sahip olabilmek gerekir...
aşalama, ayrımcılık, yasakçılık gibi, her gelişmiş insanın kötü olduğunu çok iyi bildiği olumsuz davranışlardan uzak durmak da şarttır.

Aksi durumda "dinlere kötü diyorsun peki sendeki iyilik nedir....?" diye sorulduğunda, verecek cevap bulunamayacaktır.
Ateistin hesap vereceği bir mevkii olmalıdır :

Vicdani değerleri güçlü olan bir insan, kanunlar izin verse dahi çevresine ciddi bir kötülük yapamaz.
Çünkü vicdanına hesap vermek, mahşer cehennem gibi tehditten ibaret inançlara benzemez.

Kendine anında hesap vereceğini bilirsin.
Bir insana veya hayvana vereceğin bir zarar, hayatını cehenneme çevirebilir.

Ayrıca tanrı korkusu kötülüğü engellemiyor. bunun en önemli sebebi ise, herkesin zihninde kendi kişiliğine göre bir tanrı şekillendirmiş olması.

Bu açıdan ateist, dinle mücalelede başarı elde etmek istiyorsa, en başta vicdanı savunmalıdır. Haksızlığı, şiddeti, ayrımcılığı önerenlere tepki gösterilmelidir.
tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Dinlere karşı olmakta temel sebebimiz nedir... ve ne olmalıdır...?

Yalan olması.

Tanrılara karşı duruşumuz gerçekten sağlam mı... yoksa sadece hayali tanrıları mı reddediyoruz..?

Tanrılara karşı duruş ne demek? Hayali tanrılar ne demek? Gerçek tanrılar mı var ki?

Devam eden kısım ise karmakarışık. Ne anlatmak istediğin belli değil ve hatalarla dolu.

Mesela

B ) İnsanı takip edebilen bir tanrı olduğu ispatlanırsa inanabilirim.

Tanrı ispatlandığında inanmama gibi seçenek mi olur? Zaten durum inanma durumundan çıkıp bilme durumuna geçer. Soru saçma ve hatalı.

Ki bu ispatlama işi hiç olmayacak.

C ) Bu tanrının Allah olduğu ispatlanırsa, islamı da kabul ederim.

Saçma sapan bir soru, ispatlanamayacağına göre üzerinde düşünmeye bile değmez.

Geri kalanlar da öyle. Asla olmayacak bir şey üzerine fikir yürütülmesi isteniyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ek olarak şunu da belirteyim...;
Dini oluşturan etkenlerin başında, gücün etrafında toplanma alışkanlığı geliyor.
Dinlerin nasıl oluştuğunu dikkatlice düşünürseniz, bu etkeni farkedebilirsiniz.

Bu nedenle, bence din diktasıyla mücadelenin temel ögelerinden biri de, yaşadığımız topluma, güçlüyü değil, haklıyı korumayı öğretebilmek olmalıdır.
O yüzden bu hedeflerinde samimi olan herkes birlik olabilmelidir.
Tarihten şu örneği tekrar hatırlatmak istiyorum; Spartakus tanrıya inanmıyordu, ama inananlarla birlikte zulme ve diktatörlüğe karşı savaştı...
Çünkü onlar aslında birlik beraberliğe, cesarete ve zafere inanıyordu.

Ancak ne varki, karşısında ne kadar güzel hedefleri olan insanlar olursa olsun, zihninin köşesindeki bir inançtan dolayı ayrımcılık yapılabildiğine tanık olabiliyoruz.
Bu şekilde son derece felsefeden uzak, boş ve anlamsız cepheleşmelerin, ateizm adına savunulabilmesi de ilginçtir.
Ateizm'den çok daha önemli olan birşey varsa, o da insanlığın ilerlemesi, daha adil, eşit ve özgür bir şekilde, birlikte barış içinde yaşayabilmesidir.
tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Birşeye sadece yalan olduğu için karşı olmak, yeterince güçlü bir sebep değil.

Mesela, babasız büyüyen çocuklara, annesi; "babanız birbirinize destek olmanızı, komşularınıza iyi davranmanızı isterdi " gibi birşey uydurdu diyelim.... buna sert tepki göstermeye gerek yoktur. Sadece iyiye yönlendirmede farklı alternatifler olabileceği belirtilebilir.

Dinler, en başta insanları bölmesi ve hayatı dar getirmesinden, ve de haksız hükümlerinden dolayı reddedilmelidir.

" Hayali tanrılar ne demek? Gerçek tanrılar mı var ki? " Sorularının cevabı ise, ikinci iletimde var.

"Tanrı karşımıza çıksa bile inanmamak" varlığına inanmamak, değil... "emrettiklerinin insanlığa fayda getireceğine inanmamak" anlamındadır...

Yani kötülüğü reddetme bilincinden, ve insanlık onurundan bahsediyorum.

Sonuçta anlamak isteyerek okuyanlar için, yazdıklarım gayet açıktır.

tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Birşeye sadece yalan olduğu için karşı olmak, yeterince güçlü bir sebep değil.

Mesela, babasız büyüyen çocuklara, annesi; "babanız birbirinize destek olmanızı, komşularınıza iyi davranmanızı isterdi " gibi birşey uydurdu diyelim.... buna sert tepki göstermeye gerek yoktur. Sadece iyiye yönlendirmede farklı alternatifler olabileceği belirtilebilir.

Dinler, en başta insanları bölmesi ve hayatı dar getirmesinden, ve de haksız hükümlerinden dolayı reddedilmelidir.

Bir şeye yalan olduğu için karşı çıkmaktan daha güçlü hangi sebep var? Yalanla iyiliğe yönlendirme de ne? Yalanın kendisi kötü zaten, kötülükten iyilik mi çıkmasını bekliyorsun?

O senin bahsettiğin diğer şeyler dinlerin yalan olmasının etkileridir. Bir dinin yalan olduğu ortaya konduğu anda bütün etkisi yok olur, ne insanları bölmesi, ne hayatı dar etmesi ne de haksız hükümleri kalır.

"Tanrı karşımıza çıksa bile inanmamak" varlığına inanmamak, değil... "emrettiklerinin insanlığa fayda getireceğine inanmamak" anlamındadır...

Yani kötülüğü reddetme bilincinden, ve insanlık onurundan bahsediyorum.
Sonuçta anlamak isteyerek okuyanlar için, yazdıklarım gayet açıktır.

Yahu karşına bir tanrı çıkarsa daha neyin kabadayılığını yapacaksın? Kötülüğü reddetmeymiş, insanlık onuruymuş falan, geç bu ayakları. Sana her istediği şeyi yapabilecek bir varlık karşısında neyin onurundan, kötülüğü reddetmeden falan bahsediyorsun?

Ki bu varsayımlar zırvalıktan başka bir şey değil, asla olmayacak bir şey üzerinden fikir yürütmeye kalkmak havanda su dövmek sadece.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mind, senin bu ateizme nerden giydirsem acaba kıvranmalarını hiç bir ateist bit kadar önemseyip umursamıyor. Kendi kendine kıvranıp duruyorsun. Çok gülünçsün. Ateizme giydirmek için ne bahane bulacağını şaşıran küçük bir çocuğu andırıyorsun.

Daha bir cümleni okuduğum anda diğer zırvalarını okumaya hiç gerek duymadım. Neymiş ateistler tanrıya karşı çıkacaklarına köleliğe sömürüye karşı çıksalarmış filan mı ne gibi bir laf etmişsin. O kadar komiksin ki, çok eğlencelisin. Ha yani şimdi senin çocuk zihnine göre ateizm köleliği destekliyor, sömürüden yana!

Bu kadar komik olabilmek için palyaço eğitimi filan mı aldın sen... :lol:

Hayır niye de üşenmiyor ona şaşıyorum. Sayfa sayfa zırvalarını bir tane ateistin kaale aldığı yok, döşeniyor da döşeniyor. Bunun adı fikir masturbasyonudur arkadaşlar. :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

karşına bir tanrı çıkarsa

Böyle olmayacak varsayımlarla ateistlere soru sormak öteden beri dincilerin kullanmayı denedikleri bir zırva yöntem. Bunlar bunu hep deniyorlar. Halbuki tanrı olanaksızdır diyen birine bu soruyu sormak aptallık. Bir agnostiğe bu soru sorulabilir. Ama ateist zaten tanrının olmadığını filan iddia etmiyor, tanrı diye bir şeyin olanaksız olduğunu biliyor ve söylüyor.

Ateizmin argümanı tanrının olmadığı değildir. Tanrının olamayacağıdır. Olabilecek bir şey olsa, olmadığını kanıtlamak için çok zahmet gerekirdi. Örneğin okyanuslarda yaşayan on ton ağırlığında kolları yüzelli metre gelen ahtapot yoktur desek, tüm okyanusları gözlemlememiz gerekirdi. Çünkü böyle bir ahtapot olasılık içindedir. Ya da ne bileyim okyanusun bir çukurunda uyuyan ve on bin yılda bir uyanan godzilla gibi bir okyanus dinozoru filan...

Tanrı ise böyle değil. Tanrı olanaksızdır. Tanrının olmadığının kanıtlanmasına gerek yok. Olanaksız olduğu kanıtlanır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dünyada insanların çoğu tanrıya inanıyor. Bu nedenle o insanların zihnini dikkate alarak bazı mesajlar verebilmek gerekir.
Farklı anlaşılma ihtimaline karşı zaten bunu belirtmiştim (bknz: 3. ileti) ;

"Yaratıcı..." veya varoluştaki bilinci nasıl tanımlarsak tanımlayalım, bu varlık insanla eşit değerde kabul edilmelidir.

"Böyle birşey yok.." desek bile tüm insanlığa bu düşüncenin aşılanmasında fayda var.


O yüzden, kendisine "pozitif" diyen ama negatif davranan kişilere göre değil, dünyanın geneline hitaben bunları belirtiyorum.

Burda amaç, inanan insanı vicdanıyla daha fazla yüzleştirebilmek, gerçekleri daha fazla sorgulmasını sağlamak. ve ateisti/nonteisti bu hedef doğrultusunda haraket etmeye teşvik etmektir.
"İnancım uydurma olsa da ne kaybederim" diyen insana, neleri kaybedebileceğini anlatmaktır (ki, bu konuda ayrıca bir başlık açmıştım)

Tanrının karşımıza çıktığını farzetmeyi bile beceremiyorsak, hiçbir felsefe üretemeyiz !

Burda zaten "tanrı" sembolik bir ifade... Tanrı rolündeki güçleri anlatabilmek için...

Diktatör devletler ve krallıklar bir tanrıdır. Haksız bile olsa emirlerine itaat edilmesini isterler.
Tarihte tanrılara karşı koyan insanlar var; mesela William Wallace gibi...

Fikir mücadelesi açısından mesela Voltaire ve Thomas Paine'i de buna örnek gösterilebiliriz.
Birisi Amerika'da, diğeri Fransa ve avrupa'da bugün ateistlerin de özgürlüklerinde pay sahibi olan filozoflar.

Ve o ülkelerdeki ateistlerin, sadece "yaratıcıya inanmak" gibi uyduruk bir sebepten, bu insanları küçümseyecek kadar cahil olacaklarını hiç zannetmiyorum.

Sadece "yaratıcı olamaz, çünkü madde zaten herşeyi yapıyor" gibi anlamsız söylemlere sahip kişilerin etkileri, bu büyük felsefecilerin insanlığın ilerlemesine katkıları ile kıyaslanamaz.
Onun dışında arada "maksat muhalefet olsun" veya "yazılanı saçma gösterelim" gibilerden, söylenmiş laflara cevap vermeye gerek yok. Belki hepsi öyle.. ama yine de konuyu pekiştirmek için bunları belirtmekte fayda var.

tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sadece "yaratıcı olamaz, çünkü madde zaten herşeyi yapıyor" gibi anlamsız söylemlere sahip kişilerin etkileri, bu büyük felsefecilerin insanlığın ilerlemesine katkıları ile kıyaslanamaz.

Onun dışında arada "maksat muhalefet olsun" veya "yazılanı saçma gösterelim" gibilerden, söylenmiş laflara cevap vermeye gerek yok. Belki hepsi öyle.. ama yine de konuyu pekiştirmek için bunları belirtmekte fayda var.

Yani yaratıcı denen bir zımbırtı var dersek mi anlamlı bir şey söylemiş olacağız? Nedir bu sendeki insanlara bir yaratıcı var veya olabilir dedirtme isteği?

Sen yaratıcı olduğuna mı inanıyorsun, iyi, inan, ihtimal mi veriyorsun, ver. De ne işe yarayacak bu? Pratikte bize ne faydası dokunacak?

Yaratıcı olursa ne yaparsınız gibi geyiklerin insanlığa ne faydası var? Bu soru insanlığın gelişmesine nasıl bir katkı sağlayacak?

tarihinde sağduyu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Mesela diyelimki bu konudaki seçeneklerimiz şöyle...;

A ) Bulunduğumuz devlet ve çevremiz, dine inanan insanlara her türlü menfaati sağlarsa, toplumun istediği dini kabul ederim.

B ) İnsanı takip edebilen bir tanrı olduğu ispatlanırsa inanabilirim.

C ) Bu tanrının Allah olduğu ispatlanırsa, islamı da kabul ederim.

D ) Allah karşımıza çıkıp, "bu dini ben gönderdim, inanmıyorsan yakarım" diyecek olursa dine inanır ve tanrının emirlerini yerine getiririm.

E ) Yukardakiler de dahil olmak üzere hiçbir şekilde kabul etmem.

Seçenekleri çoğaltalım:

f) Evli olduğunuz halde Tanrıça Afrodit size "Benime bir gece geçirir misin?" dese kabul eder misiniz?

g) Zeus ya karını bana vereceksin ya da sana sonsuza kadar işkence edeceğim dese ne yapardınız?

h) Ra Set'e karşı benim tarafımı tutmanı ve benimle birlikte savaşmanı istiyorum dese kabul eder misiniz?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateistin "örnek insan" olmasini istiyorsun.

Saydigin bircok "iyi" özellikler bulunan ateistler var,
müslümanlar da var.
Böyle insanlar bir milletin "ana damari"
Burda insanlara böyle davranmalari gerektigini hatirlatmania diyecek bir sey yok.
Yazilarina bu kadar cok tanri/yaratici katmadan yazabilsen daha iyi olur.
Iyi bir insan olmakla, tanrinin ne alakasi var?

B ) İnsanı takip edebilen bir tanrı olduğu ispatlanırsa inanabilirim.

Bence de B sikkindan sonra inanmamak icin bir neden kalmazdi
Ama burda felsefe yapiyoruz. :)

" Hayali tanrılar ne demek? Gerçek tanrılar mı var ki? " Sorularının cevabı ise, ikinci iletimde var.

"Tanrı karşımıza çıksa bile inanmamak"

Empati kuramiyorum.
Ateistler, ispatlanmis (hayali veya gercek) tanriyi inkar eden, kibirli insanlar mi?
Kuranin yazdigi gibi`

Müslüman gibi düsünmek ;)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi bu konuda sormak istediğim; mesela aşadakilerden hangisi olsaydı, dinleri ve kötü emirlerini kabul ederdiniz..?

Herhangi bir yaratıcının varlığı ispatlansa bile, çok zayıf olanlar hariç, kimse dinin gerçek olduğunu düşünmez.

"Zayıf" derken, dinleri yeterince sorgulamamış ve farkındalığa ulaşmamış kişileri kastediyorum.

Bir kişi "yaratıcı var" diye dini kabul edecekse, o kişi zaten potansiyel açıdan teisttir.

O yüzden bu seçeneği atlıyorum.

Mesela diyelimki bu konudaki seçeneklerimiz şöyle...;

A ) Bulunduğumuz devlet ve çevremiz, dine inanan insanlara her türlü menfaati sağlarsa, toplumun istediği dini kabul ederim.

B ) İnsanı takip edebilen bir tanrı olduğu ispatlanırsa inanabilirim.

C ) Bu tanrının Allah olduğu ispatlanırsa, islamı da kabul ederim.

D ) Allah karşımıza çıkıp, "bu dini ben gönderdim, inanmıyorsan yakarım" diyecek olursa dine inanır ve tanrının emirlerini yerine getiririm.

E ) Yukardakiler de dahil olmak üzere hiçbir şekilde kabul etmem.

Kendisini "güçlü ateist" olarak tanımlayan biri, eğer bu konuda samimi ise, son şıkkı seçmelidir.

Aksi durumda, gerçekten vicdanına bağlı sürekli doğruyu arayan bazı teistlerin de gerisinde kalmış olacaktır.

"Tanrı kesinlikle olamaz" iddiası, aslında herhangi bir gücü, ya da pozitifliği ifade etmiyor.

Kötülüğe, adaletsizliğe, cehalete, ayrımcılığa, yasakçılığa, diktaya ne kadar kesin ve net olarak karşı çıkabiliyorsanız, o kadar ileri bir felsefi aşamaya ulaşmışsınız demektir.

"Tanrı olsa da, olmasa da dinler uydurmadır" diyebilmek, diğerlerine göre daha sağlam bir duruş gibi gelse de aslında bu da yeterli değil.

Bu sorular saçma, boş.

Başlığı "İdealist Ateizm" gibi garip bir tanımla etiketledikten sonra idealizmi de aşıp tipik bir cahil inanır mantığıyla sorular üretip onların yanıtlanmasını istemek, idealizm batağında saplanıp kalmış olmak demektir.

Bu soruları sormanın hadis yazmaktan ne farkı var? Öyle olursa böyle olur, şöyle olsa ne yaparsınız demek tam hadis yazmak ve fanteziyi gerçekmiş gibi kurgulayıp tartışmaya açmak demek.

İnsanlık bilinci ve onurunun farkına varmak ve sahip olmak için Tanrı ile test edilmeye ihtiyaç yok, özellikle ateistin bir diğer ateisti böylesi test etmesi düpedüz anormal. Çocukluğumdan beri en yakın dostlarım ateistler olmuştur, ailem ateisttir ama tek bir gün oturup da Tanrı üstüne konuşmuş değilizdir, hiçbir gün gündemimizi oluşturmamıştır.

Hayata bakış, kişinin ahlaki yönü, inancı değerlendirme biçimi ve aldığı tavır sadece nesnel dayanaklarla şekillenir, Tanrı varsa ne yapılmalıdır gibi sorular ve benzeri fanteziler bu dayanaklar arasında asla yer almaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İdealist ateizmin ne olduğunu bunun olduğunu iddia edenlerin bir açıklaması gerekiyor.

İdealistler maddi alemin gerçek olmadığını, gerçek alemin ideler alemi olduğunu ve maddi alemin bunun sadece eksik yansımalarından ibaret olduğunu savunurlar. Bir ateist buna inanarak nasıl ateist olabilir? İdelerin içine her inanç girer. Tanrı, melekler, cinler... İdeler doğaüstü varlıklar iddiasıdır.

Böyloe içi doldurulamaz bir iddiada bulunmadan önce bir düşünmek ve altını nasıl dolduracağını tartmak gerekir. Öyle idealist ateizm diye bir hayali fikir rasgele ortaya atılamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yani yaratıcı denen bir zımbırtı var dersek mi anlamlı bir şey söylemiş olacağız? Nedir bu sendeki insanlara bir yaratıcı var veya olabilir dedirtme isteği?

Sen yaratıcı olduğuna mı inanıyorsun, iyi, inan, ihtimal mi veriyorsun, ver. De ne işe yarayacak bu? Pratikte bize ne faydası dokunacak?

Yaratıcı olursa ne yaparsınız gibi geyiklerin insanlığa ne faydası var? Bu soru insanlığın gelişmesine nasıl bir katkı sağlayacak?

Konumuz, yaratıcının olabilitesi veya asla olmayacağı değil... Hiçbir felsefe üretmeden herşeyin bunun etrafında döndürülmeye çalışılması.....

insanların sadece bu uyduruk kritere göre ayrılması.....

ayrıca teiste karşı anlamlı ve güçlü argümanlar üretebilecek bir felsefe ortaya konulamıyor olmasıdır.

Alıntıladığın cümlenin daha hemen başında "sadece" geçiyor....

Sadece "yaratıcı olamaz...." demekle yetinmemek gerektiği, ne anlama gelir.............?

"Evet, yaratıcının olmadığını belirt. ancak bunun yanına güçlü bazı argümanlar da koyabilmelisin..." anlamında bir önermedir bu. (dayatma, zorlama değil.., sadece öneri )

Dünyanın her yerinde, her aklı başında ve sağduyu'lu insan bunu böyle anlar !

Ama o kadar sabit bir fikirle, kendi iddianı, karşına empoze etmeye şartlanınca, beyin o kelimeyi algılayamadan atlıyor işte... (bu herhangi bir küçümseme değil. "Algıda seçicilik" bilimsel bir gerçektir)

"Madde, -herşey- olunca ne oluyor, insanlık ne kazanıyor..." asıl sorulması gereken soru bu...?

Evrende planlı varoluş ihtimalinin rahatsız edici en ufak bir yönü yoktur !

Asıl rahatsız edici olan her lafın altından tanrı çıkarmak...

Dedektör gibi her cümlenin içinde tanrıyı aramak...!

"acaba bizi tanrıya mı teşvik ediyor" gibi, saçma bir kompleks içinde çırpınık durmaktır, asıl rahatsız edici olan....!

İnsanlar bir eser ortaya koyabiliyor ise, geldiği kaynak da bu özelliğe sahip olabilir. bunda ne gariplik var.

İnsandaki bilinç onu tanrı yapmıyorsa, doğadaki bilinç de onu tanrı yapmaz... bu kadar basit..! bunun neyini anlamıyorsunuz?

Müslümana bu kadar anlatsak, şimdiye anlamaya başlamıştı.

Herkes önce "Eser sahibini neden tanrı yapıp, kendi kabullerim üzerinden başkasını itham ediyorum " diye kendisini sorgulamalı...?

Ne gariptir ki, müslümana anlatılması gereken konuları bazı ateistlere anlatmak durumunda kalıyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence de B sikkindan sonra inanmamak icin bir neden kalmazdi

Olur mu, tam tersi.. Asıl insanı takip eden bir tanrı olduğuna inanırken, dine "hayır" diyebilmek önemlidir.

Müslümanlar dini sorgularken, önce "beni takip eden bir tanrı yok" diyerek mi işe başlıyor.....

.... yoksa dindeki haksızlık ve çelişkileri farkedip, sonra mı o noktaya ulaşıyor....?

Bunlardan hangisi daha fazla gerçekleşmektedir...?

Yazilarina bu kadar cok tanri/yaratici katmadan yazabilsen daha iyi olur.

Özgür bir felsefede yasaklı kelimeler olamaz. "Şundan bahsetme" diyorsak, bu felsefe olmaktan çıkar dine dönüşmeye başlar.

"O zaman "şunu söyleme küfre girersin" meselesine döner. ve maalesef bazen o şekle dönüşebiliyor.

"Tanrı" bu başlıkta dikta güçlerini simgeliyor...

Konuyu biraz daha üzerinde düşünerek okursan, bunun ne kadar isabetli bir benzetme olduğunu farkedersin.

Bu düşünce gücüne sahip olduğuna inanıyorum.
Daha önce de devlet ve iktidarları "tanrı" olarak sembolize eden konular açıldı.
Bence, bazı gerçekleri görebilmek için son derece yerinde benzetmelerdir bunlar.
Dayatılan her haksızlığı reddedebilecek bir duruşa sahip olan insan, dinlere çok daha güçlü bir şekilde karşı durur. hatta dine inansa bile içindeki kötülükleri kabul etmez ve uygulamaz...
İşte tam bu noktada, şunu sormak istiyorum...
Mesela aşadakilerden hangisini tercih edersiniz ?;
A ) Tanrıya inanan insanların hepsinin dinden tanrıdan, milletten herşeyden fazla vicdana ve insanlığa değer vermesi. ateiste de hiçbir ayrımcılık yapmaması ve eşit özgürlükler tanıması.
B ) Aynı insanların, kendisinden tanrı adına ne istenmiş ise, düşünmeden onu çevresine uygulaması.
Sadece kendisi gibi inanmıyor diye, insanların ülkeden göç etmesine sebep olacak, sevdiklerinden ayıracak kadar vicdansız olması.
Nonteistlerin internette bile susturulduğu bir noktaya getirilmesi (veya bu sorunun kat kat artması)
Evet kendinizi, ailenizi, sevdiklerinizi, ülkenizdeki insanın mutluluğunu düşündüğünüzde, hangi şık size daha yakın....?
( bu kısım, daha çok aradaki diğer gereksiz mesajlara yöneliktir )
Çoğunluk "B" şıkkını seçiyorsa, bu başlıkta anlatılanların saçma olduğu iddiasının, ancak o zaman bir manası olabilir.
Çünkü bu başlığın amacı "A" şıkkındaki bilinci oluşturmaya yöneliktir... Bunu teistlere anlatabilecek bir felsefeye nasıl sahip olunabileceği konusunda önermeleri sunabilmektir.
Bu konuyu hala gereksiz / saçma gösterebilecek varsa, artık diyecek laf bulamıyorum !
tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...