Jump to content

Dinlere ve tanrılara karşı duruşumuz ne kadar sağlam?


Recommended Posts

Konumuz, yaratıcının olabilitesi veya asla olmayacağı değil... Hiçbir felsefe üretmeden herşeyin bunun etrafında döndürülmeye çalışılması.....

insanların sadece bu uyduruk kritere göre ayrılması.....

ayrıca teiste karşı anlamlı ve güçlü argümanlar üretebilecek bir felsefe ortaya konulamıyor olmasıdır.

Alıntıladığın cümlenin daha hemen başında "sadece" geçiyor....

Sadece "yaratıcı olamaz...." demekle yetinmemek gerektiği, ne anlama gelir.............?

"Evet, yaratıcının olmadığını belirt. ancak bunun yanına güçlü bazı argümanlar da koyabilmelisin..." anlamında bir önermedir bu. (dayatma, zorlama değil.., sadece öneri )

Dünyanın her yerinde, her aklı başında ve sağduyu'lu insan bunu böyle anlar !

Ama o kadar sabit bir fikirle, kendi iddianı, karşına empoze etmeye şartlanınca, beyin o kelimeyi algılayamadan atlıyor işte... (bu herhangi bir küçümseme değil. "Algıda seçicilik" bilimsel bir gerçektir)

"Madde, -herşey- olunca ne oluyor, insanlık ne kazanıyor..." asıl sorulması gereken soru bu...?

Evrende planlı varoluş ihtimalinin rahatsız edici en ufak bir yönü yoktur !

Asıl rahatsız edici olan her lafın altından tanrı çıkarmak...

Dedektör gibi her cümlenin içinde tanrıyı aramak...!

"acaba bizi tanrıya mı teşvik ediyor" gibi, saçma bir kompleks içinde çırpınık durmaktır, asıl rahatsız edici olan....!

İnsanlar bir eser ortaya koyabiliyor ise, geldiği kaynak da bu özelliğe sahip olabilir. bunda ne gariplik var.

İnsandaki bilinç onu tanrı yapmıyorsa, doğadaki bilinç de onu tanrı yapmaz... bu kadar basit..! bunun neyini anlamıyorsunuz?

Müslümana bu kadar anlatsak, şimdiye anlamaya başlamıştı.

Herkes önce "Eser sahibini neden tanrı yapıp, kendi kabullerim üzerinden başkasını itham ediyorum " diye kendisini sorgulamalı...?

Ne gariptir ki, müslümana anlatılması gereken konuları bazı ateistlere anlatmak durumunda kalıyoruz.

Demek sana göre boş boş konuşmak, geyik yapmak felsefe oluyor ha? Boşversene.

Felsefe yapmak ve faydalı, işe yarar bir fikir ortaya koymak isteseydin böyle tanrı ispatlansa inanır mıydınız, bu tanrının Allah olduğu ispatlansa kabul eder miydiniz gibi saçma salak sorularla uğraşmazdın. Bu zırva soruların neresi teizme karşı güçlü bir argüman oluyor? Sen bu argümanlarla şamar oğlanına dönersin teist karşısında sadece.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 68
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Güzel bak, bazen işe yarar şeyler yapıyor bu vatandaş... Tokat gibi yazımı komple bu sayfaya geçirmiş:)

Diktatörleri "tanrı" ile benzeştirmeye, karşı durabilme şuuru oluşturmaya ancak böyle yobazlar tepki gösterebilirdi zaten....

Aksi olsa şaşardım !

Bu da, birşeyi farzetmekten bile korkacak kadar beyni tanrıyla dolup taşanlara kapak olsun ;

PZK0zHz.jpg

tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Güzel bak, bazen işe yarar şeyler yapıyor bu vatandaş... Tokat gibi yazımı komple bu sayfaya geçirmiş :)

Diktatörleri "tanrı" ile benzeştirmeye, karşı durabilme şuuru oluşturmaya ancak böyle yobazlar tepki gösterebilirdi zaten....

Aksi olsa şaşardım !

Bu da, birşeyi farzetmekten bile korkacak kadar beyni tanrıyla dolup taşanlara kapak olsun ;

PZK0zHz.jpg

Bunlar dinin etkisinden tam olarak kurtulamayıp boşluğa düşen, bu boşluğu da metafizik zırvalarla doldurmaya çalışan bir insanın hezeyanları sadece.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Olur mu, tam tersi.. Asıl insanı takip eden bir tanrı olduğuna inanırken, dine "hayır" diyebilmek önemlidir.

Müslümanlar dini sorgularken, önce "beni takip eden bir tanrı yok" diyerek mi işe başlıyor.....

.... yoksa dindeki haksızlık ve çelişkileri farkedip, sonra mı o noktaya ulaşıyor....?

Bunlardan hangisi daha fazla gerçekleşmektedir...?

Özgür bir felsefede yasaklı kelimeler olamaz. "Şundan bahsetme" diyorsak, bu felsefe olmaktan çıkar dine dönüşmeye başlar.

"O zaman "şunu söyleme küfre girersin" meselesine döner. ve maalesef bazen o şekle dönüşebiliyor.

"Tanrı" bu başlıkta dikta güçlerini simgeliyor...

Konuyu biraz daha üzerinde düşünerek okursan, bunun ne kadar isabetli bir benzetme olduğunu farkedersin.

Bu düşünce gücüne sahip olduğuna inanıyorum.
Daha önce de devlet ve iktidarları "tanrı" olarak sembolize eden konular açıldı.
Bence, bazı gerçekleri görebilmek için son derece yerinde benzetmelerdir bunlar.
Dayatılan her haksızlığı reddedebilecek bir duruşa sahip olan insan, dinlere çok daha güçlü bir şekilde karşı durur. hatta dine inansa bile içindeki kötülükleri kabul etmez ve uygulamaz...
İşte tam bu noktada, şunu sormak istiyorum...
Mesela aşadakilerden hangisini tercih edersiniz ?;
A ) Tanrıya inanan insanların hepsinin dinden tanrıdan, milletten herşeyden fazla vicdana ve insanlığa değer vermesi. ateiste de hiçbir ayrımcılık yapmaması ve eşit özgürlükler tanıması.
B ) Aynı insanların, kendisinden tanrı adına ne istenmiş ise, düşünmeden onu çevresine uygulaması.
Sadece kendisi gibi inanmıyor diye, insanların ülkeden göç etmesine sebep olacak, sevdiklerinden ayıracak kadar vicdansız olması.
Nonteistlerin internette bile susturulduğu bir noktaya getirilmesi (veya bu sorunun kat kat artması)
Evet kendinizi, ailenizi, sevdiklerinizi, ülkenizdeki insanın mutluluğunu düşündüğünüzde, hangi şık size daha yakın....?
( bu kısım, daha çok aradaki diğer gereksiz mesajlara yöneliktir )
Çoğunluk "B" şıkkını seçiyorsa, bu başlıkta anlatılanların saçma olduğu iddiasının, ancak o zaman bir manası olabilir.
Çünkü bu başlığın amacı "A" şıkkındaki bilinci oluşturmaya yöneliktir... Bunu teistlere anlatabilecek bir felsefeye nasıl sahip olunabileceği konusunda önermeleri sunabilmektir.
Bu konuyu hala gereksiz / saçma gösterebilecek varsa, artık diyecek laf bulamıyorum !
"Tanrinin oldugu ispatlansa TANRIYA inanirmiydin?" olarak anladim.
Soru, DINLERE inanirmiydin mis.
Ben gercekci biriyim.
Tanrinin oldugu veya Allahin oldugu ispatlansa ve bana "inamazsan, dinimi uygulamazsan seni yakacagim" dese,
inanirdim ama dini müslüman oldugum zamandan daha mi iyi uygulardim orasini bilemiyecegim.
Müslümanken (kendi degerelendirmeme göre) cennete girebilecek kadar müslümandim.
Ahlaka cok, ibadete az önem verirdim. Bir cok tatlisu müslümani gibi.
Allahin varliginin bilindigini düsünürsek, sanirim ibadete de önem verirdim ama
"Karakterim buna yatkin mi?",
"Allaha inandigim zaman da daha fazla ibadet etmedim!"
vs
Sorular, sorular...
Allah sapik biri oldugundan ve kurtulus olmadigindan, sanirim böyle hareket ederdim.
Mesela hristiyanlikta seytan, tanrinin karsiti. Kazanma sansi, bir seyleri degistirme sansi var.
Devlet gibi bir otoriteye karsida kazanma sansi var, en azindan yakalanmama ve cezalandirilmama ihtimali var.
Biraz ümit olmasi dolayindan böyle bir durumda otoriteye, yanlis oldugunu düsündügüm bir seyden dolayi baskaldirabilirdim.
Verilcek cezaya ve riske göre, acik veya gizli olabilir.
Basit, icinde sacmaliklar barindirmayan, (hirsizlik yapmayacaksin, öldürmeyeceksin, vs) ON EMIR gibi bir dinin icinde dogmus olsam belki hala o dine inaniyor olurdum.
Ama gercekten mantikli bir din olmadigindan, dinler iyi insan olmanin önünde bir engel olusturuyor.
Iyi bir müslüman ne kadar kötülük yapmasa da cocuk evlilikleri gibi ahlaksizliklara sessiz kaliyor.
Veya en kötü ihtimal, din adina insanlari öldürüyor.
Tabiiki iyi dindarlar var ama bence o insanlar dinsiz olsada iyi insan olurlardi.
Ben "tanri" kelimesini tabulastirmak istemiyorum. Yalniz iyi insan olmak ile tanri arasindaki iliskiyi tam anlayamadim
Bence, iyi insan olmanin en basit yolu "tanriyi/dini bu isin icinden cikarmak"
Üstün bir varlik icin iyi bir insan olunmaz! Tanri icin ibadet edilir ama iyi/ahlakli olunmaz.
Ayrica, bir kisi ateist oldumuda otomotikmen ahlakli olmaz, sadece ufku biraz genisler.
Yazin ateistler icin ise tanriya gerek yok,
Devam edebilirsin Hümanist :)
tarihinde poiuz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu konunun nasıl bir katkısı olabileceğini biraz daha vurgulamak istiyorum;

Öncelikle "tanrı karşına çıksa bile dinin kabul edilemeyeceği" örneğini, burda yazmayacağız da nerede yazacağız...?


İslamı forumlarda yazacak halimiz yok. burada tanrı konusunda özgür düşünen insanlar var diye yazabiliyorum..(gerçekten öyle midir... artık okuyucunun takdirine bıraktım)

Başlıktaki örnekler bazılarımıza abartılı gelebilir. Ancak böyle uç örnekler bazen çok etkili olabiliyor.


Tanrının olup olmaması da dinin gerçekliğini etkilemez. bunu her aklı başında nonteist söyler.

Ben bunu bir adım daha öteye götürmek istiyorum; ve "Allah'ın olduğunu farzetsek de yine din uydurmadır" diyorum.

Bunun ancak müslümanları rahatsız etmesi gerekirdi. o yüzden gelen eleştiriler çok ilginç ve garip?


Allah'ın karşısına çıkması örneği, böyle birşeye olasılık bulunması ile alakalı değil.

Sadece farzetme ve zihinde canlandırma ile ilgilidir. Bugüne kadar yazılarımı dürüstçe okumuş biri bunu hemen anlar.

Bu örnekleme gayet yerinde ve daha önce bu forumda defalarca yapıldı.


Düşünelim.... bir tanrı karşımıza çıkıyor, ve esir düşmüş bir kadını müslümanın hizmetine sunuyor. Bunu seyreder miyiz...?

Veya "dine muhalefet eden birinin kolunun bacağının koparılmasının, veya çarmıha gerilmesini" istiyor... gider masum birine bunu uygular mıyız...?


"Seninle göç etmeyenleri öldür" veya ailesinden bir cinayete karıştı diye suçsuz bir kadını "öldür" derse

Hakikaten öldürür müyüz....?


Veya sevdiğimiz bir insan cehennemde işkence görürken, "bu tanrı ne kadar da adilmiş, bizden farklı inançtan olanlara her tür işkenceyi yapıyor" diyerek seyreder miyiz...?


Ruyanda bir tanrı çıkıp "oğlunu kes" dese, gider keser miyiz....?


İşte bu olaylardan bahsediyorum. O yüzden bu tarz canlandırmalar çok önemlidir.

Müslümanın vicdanıyla yüzleşmesini sağlar.

Şimdi bu başlığın böyle bir katkısı olmayacaksa, herhalde bunun hangi sebepten kaynaklandığı ortada.


Mesela bir grup insana brifing veriliyor. ama yanındakiler "höt öyle denir mi" diye ortamı bozuyor.

bu durumda katılımcıların birşey anlamaması normaldir.


Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir müslüman Allah karşısına çıktığında emirlerini kabul etmemeyi zihninde canlandırabilir mi...?


Evet bence bunu düşünebilir. "Beni yaratan bunları istemiş olamaz" der.

Bu durumda, "-acaba bu kötülükleri kendisine ve yarattıklarına layık görebilecek mi?- diye beni test ediyor olmalı?" der...

ve emirleri kabul etmez. Bu mümkündür.

Veya karşısına çıkan tanrı denilen şeyin bir aldatmaca olduğunu düşünebilir.


Sizden istenen şey gerçekten iyi ve masum şeyler mi...? bunun sorgulamasını iyi yapanların, bir aldatmaca olduğunu anlamaya başlaması çok da zor değil.





tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Buradaki tanıma göre bu başlık "teorik ateizm" kapsamına giriyor:


(2) Pratik ateizm:

Bu görüşe göre Tanrı’nın varlığı ret edilmiyor ama ona önemsiz ve gereksiz bir yer veriliyor. Pratik Ateizm’de, Tanrı ne bu dünyaya müdahale eder ne hayata herhangi bir amaç katar ne de her gün sizi etkiler.


(3) Teorik ateizm:

Teorik ateizm, teizmin karşısına net olarak tez koyabilen ateizm çeşididir. Bu tezler ontolojik, epistemolojik, psikolojik, sosyolojik,ekonomik ve mantıksal olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
İlk sayfada idealist, "sadece iç dünyanın gerçek olduğunu iddia eden kişidir.." gibi birşeyler söylenmiş.


Birçok materyalist, idealizmin, materyalizmin zıttı olduğunu iddia eder.

O zaman materyalist ateist de, "sadece dış ortam gerçek, ben yokum" mu diyor yani....?

Gerçi böyle diyeni de gördük, o da ayrı konu...


"İdealist" adı üstünde ideallerine önem veren, doğruyu ve mükemmeli arayan, dogmaları kabul etmeyip sorgulayan insandır.

Bazı felsefeciler, "sadece iç dünyanın gerçek olduğunun iddia edilmesine" bu ismi vermiş ise, bence çok yanlış yapmışlar.

Buna ancak "ruhanilik" filan denilebilir... olmadı hayalperestlik dersiniz.


Bence her ikisi de var. yani dış dünya da, iç dünya da gerçektir. Var olduğu bilinir.

"Bunlardan birini tercih etmek zorundaymışız..." gibi davranmak, hurafe niteliğinde bir inancın sonucudur.



Not: tam bunları yazarken konu, yukarda "maksat sataşma olsun" diye yazılmış, başka bir saçma mesaja denkgeldi.

Benim için iyi... ama bu iki ayaklı din için kötü bir tesadüf:)




tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

"İdealist" adı üstünde ideallerine önem veren, doğruyu ve mükemmeli arayan, dogmaları kabul etmeyip sorgulayan insandır.

Buyur şimdi burdan yak... Hayır biz kimleri bir bot bilen biri sanıyor da muhatap alıyoruz kendimize yahu... Kepazelik yani, rezalet! Şu çapta, şu kapasitede, şu cehalette biri, geliyor ateistlere akıl öğretmeye kalkışıyor! Heeey hey geçmiş bu halktan efendiler, geçmiş... Bu halktan bu cehaletle, bu cehalette inadına ısrarla bir bot olmaz. Nutkum tutuldu yani, kaldım böyle! Cehaletin dikilmiş abidesini görmüş gibi oldum. Ya bu kadar cehalet olur mu ya! Cehalette bu kadar ısrar olur mu ya! İnsan denen bir insan, şu bilgi çağında, bilginin bir tıkın ucunda olduğu çağda bu kadar cahil kalacam ben cahil kalacam işte bana ne sana ne diye çırpınır mı ya!

İnanın dehşet içindeyim! İnsanların cahil kalmakta bu kadar inatçı ve ısrarcı olmaları karşısında dehşete kapılıyorum. Ya bir tıkın ucunda ya! Bir arama motoruna "idealizm" yazacaksın, tık diyeceksin o kadar ya!

Hayır cahil teknik terim ile halk ağzı kullanımı arasındaki farkı bilmiyor! Felsefecileri suçluyor ya! Yanlış adlandırma yapmışlarmışmış! Böyle var ya biz nasıl bir bok çukurunun içindeyiz, bu kadar aptal bir halkın içinde yaşamak nasıl bir şey diye kaldım yani böyle, kal geldi! Dehşet içindeyim!

Cahil budala elektriği cinsel cazibe zannedecek neredeyse ya! İnanılır gibi değil! Cehaletin bu kadar koyusunu ve inatçısını duy da inanasın gelmesin! Kaldım ben, inanın kaldım, kal geldi. Ne diyeceğimi de şaşırdım. Bu şimdi materyalisti de paracı, paraya tapan sanıyordur kesin!

İnanamıyorum yani, kabus olmalı bu. Biri beni uyandırsın, "kabustu geçti, idealizmi öyle salakça cahilce tanımlayan bir filan olmadı" desin! Ya bir tıkın ucunda ya, bir tıkın ucunda idealizmin ne olduğu yazıyor ya! Hayır güler misin, ağlar mısın, dedim ya kal geldi, kaldım ne yapacağımı da şaşırdım!

Ya cahil... Daha da ne diyim bilemedim... Bir anlatacak oluyorum ide nedir, idea neye denir, ideal nasıl olur... Bir de ne gerek var, bu kadar koyu cehaleti ben nasıl gidereyim diye vazgeçiyorum... Hayır anlamaz şimdi bu... Anlaması olasılığını sıfırdan öte görmenin bir yolunu bulamıyorum. Felsefeciler yanlış tanımlamış diyor ya! Çıldırır mısın, kahkahalar atarak yerlere mi yatarsın, bağıra bağıra ağlar mısın ne bot yersin ya!

Fecaat yani, skandal... Böylesi aptal ve cahil bir halkın içinde yaşıyoruz... "I'm Legend" gibi ya... Kabus... Zombiler içinde zombi olmadan kalmaya çalışmak gibi...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ya tamam felsefe dersi görmedin belki okulda, belki felsefe hocası idealizmi, materyalizmi anlatırken senin aklın sınıfta kimden elektrik alırım, kim bana elektriğinden azıcık verir, oralardaydı... Tamam olabilir... Ama bir bilgisayarın başına oturmuş, ateistlere akıl öğretebilirim sanacak kadar budala olduğuna, klavye tıkırdatmayı bildiğine göre arama motoru kullanmayı da az buçuk biliyorsundur ya... Be cahil bir tıklat da bir aç oku ya... Öğrenmenin yaşı olmaz ya... Okulda tamam kafan elektrik alıp elektrik vermedeydi, anlamadın, onca eğitim öğretim boşa gitti tamam ama... Hiç bir şey için geç kalınmış değildir ya... Bir aç bir oku ya...

Hayır kendine dinsizim diyeni kör kütük cahil, yobaz dincilere ne anlatacağız biz ya... Olmaz yaa... Bu kadar cahil, kör kütük, kapkara kopkoyu cahil bir halktan bir bot olacak da biz de ana len bu halktan bir bot oldu haaa diyeceğiz... Ölme eşşeğim ölme, yaz gelecek yonca bitecek...

Biz de ülen bu halk hırsız, tecavüzcü, katil yobazların peşine nasıl takılıyor, nasıl oluyor bu iş diye şaşıyoruz. Aksi olsa şaşmak lazım... Heyhaaat heyhat... Niye uğraştın bu salak halk bir bot olur diye de bize de tünelin ucunda iğne ucu kadar bir ışık var zannettirdin be Atatürk... Yanlışın büyüğü sende... Bu cahil yobaz salak halktan bir bot olmayacağını niye baştan söylemedin...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Beni de 1 Kasım'a kadar bu ülkeye bağlayan tek şey Atatürk'tü ama artık o da bağlayamıyor.

Keşke Türkiye'ye değil de Azerbaycan'a, Kazakistan'a ya da Özbekistan'a falan denk gelseydi böyle bir lider.

tarihinde Türk Torunu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Dinlerin ve Diktatörlerin temeli korkuya dayanır.

Bu korku düzenini ne kadar iyi yönetirseniz o kadar bașarılı olursunuz, çünkü bir insanın kendi hayatı ilk sırada gelir.
Sonra kendi ailesi, daha sonra kendi mahallesi vs. Bu aslında üç așagı beș yukarı bütün canlılar için geçerlidir.

Yani demek istediğim, dinlere yada diktatör rejimlere karșı durușunuz ne kadar sağlam olursa olsun, bir yere kadardır.
Söz konusu hayatınız ve kendi aileniz ise insanların çoğu mevcut düzene uyum sağlamayı seçer. İsyan edenler genelde
azınlıktadır. Tarih bunun örnekleriyle doludur.

Diktatörler bu dünyada terör estirerek, insanlara boyun eğdirirken, dinler bir adım daha giderek tahtalı köyü de
ipotek altına almıșlardır. Dinlerin bu kadar uzun süre ayakta durmalarının yegane sebebi cennet mükâfatları değildir.
Cehennem korkusudur. Dindarların elinden bu korkuyu alabilirseniz, çok yol kat etmiș olursunuz.

Baksanıza, bütün dindarların hedeflerinin ilk sırasında Tanrılarının rızasını kazanmak gelir. Bütün eylemleri bu yöndedir.

Peki neden ?. Çünkü Tanrılarının rizasını kazanınca, tahtalı köyde rahat edeceklerini zannediyorlar.

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben democrossian olarak, cahil dinci bir yobazım. o yüzden, yanlışlanamaz inançları olan dincileri rehber edinip, benim görüşümden farklı birşey savunana, her türlü çirkefliği yapacak kadar alçalabiliyorum.

Ben demogojian... pardon democrossian olarak, sadece konuya odaklı cevap yazıldığının farkındayım.
Polemik gibi anlaşılmasın diye alıntı da yapılmamış ve hiçbir aşalayıcı ifade kullanılmamış.
Ama ben kişilere saldırmadan yazmaktan aciz, kültürsüz bir cahilim.
Elimde değil ne yapayım !
Saygı nezaket, diyalog bilmeyen çiğ görgüsüz, kenar mahalle dayısıyım...!
"Din olmasa herşeyi yapar" diye anlattıkları bizzat democrossian olarak benim !
O yüzden net ortamında bir serbestlik buldum mu, tasmasını koparmış kuduz hayvan gibi sağa sola saldırıyorum!
Anlayacağınız üzere, dinci baskıların, paçavrasını çıkarıp ateizm tarafına dışkıladığı, cehaletin lağım çukurunda debelenen, ve hakaret karıştırmadan görüşlerimi anlatmaktan aciz bir zavallıyım.
Evet, sadece benim gibi düşünmüyor diye insanlara 100lerce defa hakaret ettim... Ama bir sorun bakalım... neden bunu yaptım...?
Çünkü normal hayatta dincilerin bir taraflarını yalayıp, yediğim dışkıları burda kusan biriyim.. bunu kullandığım kelimelerden de rahatlıkla anlayabilirsiniz; "bok" kelimesini çok kullanırım mesela...
sonuna "t" koyup sansürlemeye çalışsam da zihnimin nelerle dolu olduğunu çok iyi anlıyorsunuzdur !!
Anlayacağınız ben aslında " Bockrossian " ım !
Çünkü bu forumun hakaret ve aşalayıcı ifadeler konusunda Guiness rekorlar kitabına girmesini isteyecek kadar..., kendi tapındığı egosu ve kibir putu adına ateistlere en adi düşmanlığı yapacak, onların adını lekeleyecek kadar alçalmış biriyim!
Dinciler beni kolaylıkla satın alıp, bu amaç kullanabilirler. bu konuda para tekliflerine açığım.
Ne kadar ezik ve karaktersiz olduğumu da, şunlardan çok net anlayabilirsiniz..;
1-) Bu hakaretlerimi, ancak saklanabildiğim ortamlarda yapabiliyor olmamdan nasıl biri olduğum bellidir.
aksi durumda hergün hastanelik olacağım için yazamazdım.
(zaten sürekli hakaret davasında tazminat ödediğim için, faturayı ödeyemezdim ve internetim kesilirdi)
Ben dışarda işim görülsün diye ve başıma bela almamak için düzgün konuşan, ama burda aynı insanlara hakaret yağdıran iki yüzlü biriyimdir. bunu zaten söylememe gerek yok. herkes tarzımdan anlamıştır.
2-) Hakaretlerime tepki gösterildiğinde... "bakın bana kızarak konuşuyor" gibi kendi rezilliğimin üstünü örtmeye çalışmamdan nasıl biri olduğum açıktır.
Zaten bundan, suratıma tükürülse "yarabbi şükür" diyen, karaktersiz onursuz biri olduğumu hemen anlamışsınızdır !
Herkesin kendim gibi olmasını istiyorum ama olmuyor. Bu kepazeliklerime neden tepki gösterildiğini anlamıyorum. Ne yani ben şimdi herkese hakaret etme hakkına sahip bir tanrı değil miyim..!
3-) Sadece düşüncelerinden dolayı insanları "sahtekar" olarak damgalayıp, kendi ahlaksızlığımı başkalarının üstüne yansıtmaya çalışmamdan da bunu anlayabilirsiniz.
4-) "Karşılıklı saygı" gibi evrensel bir ilkeyi islama ait gibi gösterip, diğer taraftan toplumda nasılsa burda da aynı şekilde davranan, özü sözü aynı olan net insanları, "müslüman/islam destekçisi" olarak damgalayacak kadar aşalık bir iftiracı olmamdan da herşey bellidir zaten...!
5-) "Hakaret etmezsek nasıl anlayacaklar" şeklinde, en gerici yobaz zihniyete nasıl ölesiye iman ettiğimizi ....
yani kendimizin de ancak dayakla hakaretle yola gelmiş, ezik ve karaktersiz olduğunu açıkça ilan etmemden... benim gibilerin nasıl onursuz, karaktersiz, haysiyetsiz ve ikiyüzlü rezil tipler olduğunu net ve tartışmasız olarak anlayabilirsiniz...!
Ben ateisti insan yerine koyup düşüncelerini anlatan insanlara, inancından dolayı her türlü hakareti yaparım. onlar çevremdeki değerli insanlardan biri olabilirmiş... umrumda değil !
çünkü biz dinimizden insanları kişiliğine göre değil, inancına göre ayırmayı öğrendik !
Ama bu rezilliğimin yanlış olduğunu söyleyenleri hemen "din destekçisi" olarak damgalarım. çünkü ahlak yapım bu...neyapalım biz böyle gördük !
Başkasını aşalamadan üstün olamıyorum. çünkü kendime saygı duymamı sağlayacak bir kişiliğim ve meşgalem yok, ne yapayım !
insanlara saygı göstermeyi beceremeyen bir bunak olarak bugünlere geldiğim için, kendini bilmez bir serseri oldum.
Sonuçta ben, Bockrossian olarak, gördüğünüzde suratıma püskürerek kusmanız gereken, iğrenç biri olduğumu itiraf ediyorum.. Buna kendi zihnimdeki putlar ve tanrılar sebep oluyor.
Tanrı zihinde olduğu için, zihnimdeki bu çirkefliğe sürükleyen otorite merkezlerini tanrıcılıktan muaf tutmanın, zırvalamak olacağını da çok iyi biliyorum.
Bir ateist İSLAM mezhebi yarattım. amacım bu mezhebi vahhabilikten daha nefret dolu bir hale getirmek.
Dikkat ederseniz, ben de onlar gibi kendi mezhebime iman etmeyene nefret duyuyorum. Çünkü karanlık ve ilkel dinler, nefret, egoistlik, ayrımclık, cepheleşme, yasakçılık olmadan yaratılamaz.
Farklı düşünceyi hakaret ve aşalama ile susturma niyetindeyim. çünkü şu an elimde başka bir güç yok.
Bazen de konuları çarpıtıp yılandan beter kıvırtıp duruyorum.
Ben sadece nedenlerin kuklası değilim. ölesiye tapındığım kibir ve nefretimin de boyunduruğuna girmiş, bu uğurda insanlığımı herşeyimi satacak vicdanı çürümüş bir insan müsvettesiyim.
O yüzden 6. yüzyıl arabistan'ında yaşasaydım, çok daha karanlık ve nefret dolu bir din yazacağımı farketmişsinizdir.
Neyseki bana denkgelmemiş, daha insaflı bir din olmuş.
Çünkü dinin temeli bizzat ve aynen benim zihniyetimdir. ben iki ayaklı dinin ta kendisiyim !
Bence kendini bu kadar perişan etmene gerek yok. biraz kendine haksızlık ediyorsun gibi geldi.
Bence psikoloğa görün, bunun temellerine inin.
Bu anormal derecede kişilik bozukluğu geçmişteki hangi olaylardan kaynaklanıyor? birlikte bu konuyu irdeleyin.
Kendine uygun bir sosyal ortama katıl. mesela IŞiD sana uyar. onlar da barış için bir araya gelenlere nefretini ortaya koyuyor. örnek; 2015 Ankara katliamı gibi...
Sen de müslümanla barış ideali olan insanlara aynı tavrı gösteriyorsun.
Nasılsa çoğu yakalanıyor. en fazla hapiste çürürsün. veya üzerindeki bombayla havaya uçarsın.
Amaçsızca bir hiç olup gitmeye inanıyorsun madem, pek birşey farketmez. neticede inançlarınız ve kişiliğiniz çok benziyor. onların da dünyada amaç ve idealleri yok !
Ben gerçi anlamıştım yazdıklarından öyle olduğunu, çünkü "bu hangi sayede bu rezil hakaretlerini yapabiliyor... elbette saklanabildiği için, yoksa hergün hastanelik olduğu için yazamazdı !" diye düşünüyordum.
Ama kendin itiraf etmen güzel oldu tabii...
Zaten "hakaret ve aşalamayla insanların ikna edilebileceğini" belirttiğine göre...,
herkes senin, sokakta müslümanın elini ayağını öpen bir halde olduğunu tahmin etmiştir !
Bu gerçeğin farkındayız ama söylemiyoruz. ağır olur diye.... kendin söylemen güzel olmuş takdir ettim.
Hiçbir çirkin veya aşalayıcı ifade kullanmadığım, gayet medeni bir şekilde ve konuya odaklı düşüncemi belirttiğim ve ayrıca hiçbir kötülük önermeyen iletime yaz(ama)dığın cevaplar... daha doğrusu hakaret ve çirkeflikler farkında olmadan kendine çok ağır ithamlarda bulunmana sebep olmuş.
Bunu nasılsa her aklı başında insan böyle gördüğü için, ben de yardımcı olup, anlatmak istediğin şeyleri yazarak, duygularına tercüman olmak istedim.
"İdeal" fransızca kökenli bir kelime olarak geçiyor. düşünce ve felsefe anlamında....
Edebiyatta ve felsefede genelde bu anlamda kullanılır. ama senin bu durumuna acıdığım için, şimdilik "idealizm = ruhanilik" oluversin !
Her ne kadar www.tdk.gov.tr de "ideal = felsefe" ... "idealist = ülkücü" olarak geçse de.....
google translate de benzer anlamda tercümeler yapsa da, şimdi seni yanlışlarsam yine dinine göre küfre girmiş olacağım ! o yüzden bunu yapmıyorum.
İnançlarına aykırı şeyleri konuşabilmemiz için, en azından modern bir müslüman olabilmen lazım.
Ama şu anki mezhebinle onlardan binlerce yıl geridesin... bu aşamaya gelmenden çok ümitli de değilim. ama olsun bir şans tanımak lazım.
Bu durumda geçmişolsun diyorum, şimdi başka ne diyeyim.
tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir de şöyle garip bir durum var; Madem idealizm, idealler, hedefler belirlemek, mükemmeli aramak vs değil... o halde neden bu düşüncelerimizden bahsettiğimizde, "idealist" denilerek eleştiriliyoruz....?


Materyalistler, idealizmin ne olduğuna, önce kendi aralarında karar vermeli.


İnsanın ideallerinin güçlü olması ise, bence çok önemlidir. Çünkü dinler insanların davranışlarını kontrol etmek amacıyla uydurulmuş inançlardır.

Materyalistlerin iddiasının aksine, dinler insanların felsefe ve ideallerinin zayıf olması neticesinde büyümüş ve güçlenmiştir.

"Hayatın amacı yoktur, irademiz yoktur, düşünceler zihin yanılsamasıdır, iyi kötü bilinemez" gibi inançları savunan insanların, kendi hayatına amaç ve idealler belirlemesinin zor olduğu aşikardır.


Derinlemesine ve özgürce düşünen, gerçeği ve doğruyu arayan, kendi hedefleri olan insanı, dinler ve gelenekler yönetemez.

Hedefi olmayan insan, başkasının belirlediği hayatı yaşar. hayatını kendi hedeflerine göre belirleyen, amaçları olan insana ise, idealist denir.




tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

:D Lan geberdim gülmekten haaa! Naapmış lan bu mindoş, çıldırmış bu yahu! :lol:

Bunu bu kadar kızdıracağımı hayal bile edemezdim! :D

Yav nasıl da üşenmiyor, hayret ediyorum! Döşenmiş de döşenmiş! Hızı kesilmek bilmemiş, okumadım tabii, daha ilk satırlarından öfke fışkırıyor, şemsiye tutmak zorunda kaldığım için ne yazdığını göremedim! :lol:

Bak mind arkadaşım... Şimdi ciddi olalım. Benden sana bir kere daha dost tavsiyesi. Ne kadar olsa da sana kıyamam. Sen benden nefret ediyorsun ama ben senden etmiyorum. Senin yanlışlarını sert bir dille eleştiriyorum, seni düzeltmeye çalışıyorum. Var sen bana öfke kus. Benden nefret et. Önemli değil.

Ama sende şiddetli obsesif kompülsiyonlar görüyorum. Dindarlara hakaret ediyorlar atesitler mevzusunu şiddetli bir şekilde kafana takmışsın, kafan başka hiç bir düşünceye izin vermiyor. Tüm beynini bu takıntı kaplamış.

Bak bir doktora git, bir antipepresan yazsın sana. Benden dost tavsiyesi bu...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Biz materyalistler, idealizmin ne olduğunu çok çok iyi biliriz. Çünkü ikisini kıyasladık, hangisini seçelim diye. Bu ikisi birbirinin antitezidir, birinden birini seçmek felsefede temel bir tercihtir. Felsefede ilk yol ayrımı budur. Felsefeye giriş yaptığınız anda ilk bu kavşak önünüze çıkar. Hangisine döneceksiniz, ilk kararı burda verirsiniz. Sonraki izleyeceğiniz yol, bu yol ayrımında belirlenir.

O yüzden biz bu yol ayrımında durduk, iyice düşündük, ikisini de iyice öğrendik ve materyalizm tarafına direksiyonu kırdık. Yani idealizmi de çok iyi biliyoruz. Bilinçli bir tercih yaptık. İdealizm tarafına dönenlerin neredeyse hiç biri bilinçli bir tercih yapmaz. Genelde bakarlar herkes o tarafa gidiyor, herkes gittiğine göre biz de gidelim derler. Sürü biçiminde akarlar. Neredeyse hiç biri bir ayrımdan geçtiğini farketmez bile...

Materyalistlerin ise bilinçsizce gideni neredeyse yok gibidir. Hepsi düşünüp tartıp bilinçli bir tercih yapmıştır.

O yüzden idealizmi bize sorun. Biz çok çok iyi biliriz. Şimdi... İdeal demek mükemmel, ulaşılamayan, maddi dünyada var olmayan, aslı ideler aleminde olan, dünyaya sadece eksik ve kusurlu bir gölgesi yansımış olan demektir.

Bu görüşü Platon yerleştirmiştir. Yüzleri mağara duvarına dönük olarak zincirlenmiş, kıpırdayamayan insanlar hayal etmiştir. Bu insanlar mağara duvarında gölgeleri görürler. Mağaranın dışındaki hareketler ışıkla mağara duvarına yansımaktadır ve sadece gölge oyunlarını görmekte, yanılmakta ve bir şey gördüklerini sanmaktadırlar. Gördükleri asla gerçek değildir. Gerçekler ideler alemindedir. Bu evren ideler aleminin gölgesidir.

İşte idealizm budur. Madde bir tutsaklık, bir sahte gölge, bu evren bir madde hapishanesidir. Özgürlük diye bir şey yoktur. Olamaz da. Özgürlük ancak idea aleminde gerçekleşecektir. Tüm insanlar idealar alemine geçmek için çabalamalı, bu madde zindanına önem vermemeli, esareti bitene kadar çile çekmelidir.

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Biz materyalistler, idealizmin ne olduğunu çok çok iyi biliriz. Çünkü ikisini kıyasladık, hangisini seçelim diye. Bu ikisi birbirinin antitezidir, birinden birini seçmek felsefede temel bir tercihtir. Felsefede ilk yol ayrımı budur. Felsefeye giriş yaptığınız anda ilk bu kavşak önünüze çıkar. Hangisine döneceksiniz, ilk kararı burda verirsiniz. Sonraki izleyeceğiniz yol, bu yol ayrımında belirlenir.

O yüzden biz bu yol ayrımında durduk, iyice düşündük, ikisini de iyice öğrendik ve materyalizm tarafına direksiyonu kırdık. Yani idealizmi de çok iyi biliyoruz. Bilinçli bir tercih yaptık. İdealizm tarafına dönenlerin neredeyse hiç biri bilinçli bir tercih yapmaz. Genelde bakarlar herkes o tarafa gidiyor, herkes gittiğine göre biz de gidelim derler. Sürü biçiminde akarlar. Neredeyse hiç biri bir ayrımdan geçtiğini farketmez bile...

Materyalistlerin ise bilinçsizce gideni neredeyse yok gibidir. Hepsi düşünüp tartıp bilinçli bir tercih yapmıştır.

O yüzden idealizmi bize sorun. Biz çok çok iyi biliriz. Şimdi... İdeal demek mükemmel, ulaşılamayan, maddi dünyada var olmayan, aslı ideler aleminde olan, dünyaya sadece eksik ve kusurlu bir gölgesi yansımış olan demektir.

Bu görüşü Platon yerleştirmiştir. Yüzleri mağara duvarına dönük olarak zincirlenmiş, kıpırdayamayan insanlar hayal etmiştir. Bu insanlar mağara duvarında gölgeleri görürler. Mağaranın dışındaki hareketler ışıkla mağara duvarına yansımaktadır ve sadece gölge oyunlarını görmekte, yanılmakta ve bir şey gördüklerini sanmaktadırlar. Gördükleri asla gerçek değildir. Gerçekler ideler alemindedir. Bu evren ideler aleminin gölgesidir.

İşte idealizm budur. Madde bir tutsaklık, bir sahte gölge, bu evren bir madde hapishanesidir. Özgürlük diye bir şey yoktur. Olamaz da. Özgürlük ancak idea aleminde gerçekleşecektir. Tüm insanlar idealar alemine geçmek için çabalamalı, bu madde zindanına önem vermemeli, esareti bitene kadar çile çekmelidir.

Aferin... işte böyle, efendi efendi yaz. İdealizme ben böyle derim, başkası şöyle der.. niye bunu kişisel mesele yapalım. Yeterki konuya odaklı yazalım, kişiye odaklı değil...
Yalnız gülmekte biraz geç kaldın... yukarda neden öyle yazdığımı tarafsız okuyan herkes anlar. Madem öyle bundan sonra tebessüm uyandıracak şekilde yaz ki, ben de gülerek cevap vereyim.
Platon'a gelince......; bu kişinin tanımlarını kabul etmek zorunda değiliz. Düşünmek, felsefe üretmek kimsenin tekelinde değil. bilimsel bilgi değil neticede bu göreceli bir kavram.
"Zamanında bir felsefeci bunu böyle tanımlamış.. ben de öyle tanımlamak zorundayım. onun dediklerinin dışına çıkamam" şeklinde davranmak dogmatizme gireceğine göre, böyle birşeyi zaten kabul edemeyiz.
İsteyen idealizmi genel anlamda kabul eder, isteyen "materyalizmin zıttı" anlamında....
Ben genel anlamıyla ele alıyorum. ve bunda özgürüm.
tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...