Jump to content

Dinlere ve tanrılara karşı duruşumuz ne kadar sağlam?


Recommended Posts

Yok anlamiyor ne yazik ki ya da anlamak istemiyor...

Hangi ara felsefi idealizmden ahlaki idealizme gectik birden?? Bu kadar kavramlari karistirip kendi alginiza gore birsey soylemek olmaz. Sana goresi bana goresi yok bu isin.

Ayrica materyalizmin duygulardan uzak oldugunu kim soyledi. Duygularin maddi temellerini ogrenip, bu gercekler dogrultusunda yasamak neden duygusuzluk olsun. Bu tarz ciddi bir tartismada "materyalizm duygulardan uzak, monotondur" tarzi bir algi yaratilmaya calisilmasi rasyonel zemini sarsiyor.

Yani hangisine, neye cevap verecegimi sasirdim :D hahaha

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 68
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Yok anlamiyor ne yazik ki ya da anlamak istemiyor...

Hangi ara felsefi idealizmden ahlaki idealizme gectik birden??

Hayırdır.... niye kendi kendine konuşmaya başladın...? ne güzel sohpet ediyorduk:)

Burda bahsedilen zaten o idealist. konuyu başka tarafa geçirip çarpıtanları önceki sayfalarda görebilirsin.

Duygulara önem veriyorsan, güzel. senin adına sevindim. Koyu maddeci söylemlere sahip olanlar genelde önem vermiyor.

Bu benim iddiam değil... tartışmalardan kolaylıkla farkedilebilecek bir durum. Sevgiyi bile küçümseyenler var.

Evet.... artık mümkünse konuya dönelim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Teşekkürler yanıtladığın için. Anladım, canlılığın ortaya çıkışında bir bilinç, planlama ya da benzeri bir şey olabileceğini düşündüğünü bilmiyordum, ya da belki bu düşüncelerin sana ait olduğunu direkt belirtmediğin için anlamamıştım.

Yukarıda da söylediğim gibi, herkesin bu argümanla ikna olmasını beklemiyoruz. Kaldı ki İslam savunuru biri Tanrı'yı varlamak için maddeyi ve/veya fizik evreni kullanmak istediğinde, bu isteği beslenmez. Ateistler bu konuda tecrübeli olduğu için onun dümen suyuna dönmez, tuzağına pek düşmez, din tartışır.

Canlılığın ortaya çıkışında, ve evrendeki düzenin oluşmasında planlayıcı(lar) olabilir. ancak benim düşünceme göre burdaki bilinç tanrısal bir varlığa ait değil. Neden tanrı olmadığını daha önce açıklamıştım. sonra yine gerekirse yazarım.

Herşeyi maddeye bağladığımızda, tartışmalarda olmasa bile, müslüman kendi arasında bu sonuca ulaşıyor.

O zaman teistlere iki seçenek sunulmuş olur; ya evreni hiçbir aklı olmayan maddeler oluşturmuştur.... ya da benim tanrım.... Bu durumda doğal olarak tanrı tercih edilir. Halbuki arada daha makul olasılıklar var.

Ayrıca bu durum, sanki dinleri reddetmenin dayanağı, yaratıcı diye birşeyin olmaması gibi algılanmasına sebep olabiliyor. O yüzden burda temel dayanaklar, dindeki kötülük ve çelişkiler olursa... bahsedilen tanrının ve imtihan sisteminin akıldışı yönleri olursa, daha doğru bir etki yaratır diye düşünüyorum.

Ancak ikinci bir hayatın olduğuna ihtimal vermek benim için imkansız, birçok inançsız için imkansız olduğu gibi. Böyle düşünmek veya inanmak sana iyi geliyor olabilir, ateistlerin hep söylediği, "Tek hayat bu, öldükten sonra bizi bekleyen ikinci bir yaşam yok, doğaya karışıp gideceğiz hepimiz" gerçek cümlesi seni rahatsız edebilir ama kendin de söylemişsin ya, bu sadece psikolojik bir faktör.

Sen böyle iyiysen, böyle mutluysan diyecek bir şey yok ancak ateistler de böyle düşünmeli, dindarların psikolojik ihtiyaçlarını bu noktada desteklemeli diyorsan ateist de sana karşı çıkar ve başka bir tartışma ortamı doğar.

Sadece mutlu olmaktan dolayı değil. bu bir olasılık. Mesela insanlarda hayal gücü neden vardır...?

Hayaller de gerçeklere ışık tutar. Bugün insanlığın hayal ettiği hiçbir şeyin gerçek olmadığını söylebilir miyiz....? hayır.

Bilhassa insanların başarıya inanarak peşini bırakmadığı hayallerinin gerçek olabileceğini artık biliyoruz.

Hayallerin gerçekliği, sanatda teknolojide bilimde ve mutluluklarımızda anlamını buluyorsa, bunun gelecekte de anlamı ve gerçekliği olabilir.

Burda ikinci hayat konusu, herhangi bir tanrıdan beklenti değil. bunu ahiretten farklı olarak ele alıyorum.

Onun dışında ben de teşekkür ediyorum. düşünce bazında tartışmak hepimiz için güzel.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Canlılığın ortaya çıkışında, ve evrendeki düzenin oluşmasında planlayıcı(lar) olabilir. ancak benim düşünceme göre burdaki bilinç tanrısal bir varlığa ait değil. Neden tanrı olmadığını daha önce açıklamıştım. sonra yine gerekirse yazarım.

Evrenin ve canlılığın ortaya çıkışından yola çıkarak bir takım planlayıcıların olabileceği iddiasını kanıtlayabilir misin? Yok. O halde hiç bir zaman kanıtlayamayacağın ve asla kanıtlanamayacak bir iddia ortaya atmanın amacı nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrenin ve canlılığın ortaya çıkışından yola çıkarak bir takım planlayıcıların olabileceği iddiasını kanıtlayabilir misin? Yok. O halde hiç bir zaman kanıtlayamayacağın ve asla kanıtlanamayacak bir iddia ortaya atmanın amacı nedir?

O açıdan bakarsak, canlılığın sadece madde kaynaklı varolduğu da kanıtlanamıyor.

Bilim adamları da gezegende, su atmosfer iklim gibi şartların, canlılık için yeterli olmadığı düşünerek abiyogenez teorisini ortaya atmışlar.

Maddeden hayat oluşması tamamen sıfır diyemeyiz belki ama gerçekleşmesi çok zor ve olumsuz bir ihtimal.

Bu durumda evrende hayat yokolup gidecek demektir.

Ben pozitif ve daha gerçekçi olasılıklar üzerinde duruyorum. tercih meselesi.

Geçenlerde bir üye şöyle bir argüman getirdi; iki "yok" arasında "var" diye birşey olabilir mi...?

Teistin iddia ettiği herşeyin yanlış olduğunu söyleyemeyiz. o zaman tartışma samimiyetimizi kaybederiz.

Ancak burdan tanrıya... bilhassa kendi belirlediği akıldışı varlığa ulaşması gerçek dışıdır.

Yaşamın ve bilincin varlığı, başka bir yaşam ve bilinç ile açıklanır. ben de bunun üzerinde duruyorum.

Bu argümanı şöyle geliştirelim; Hayat ve bilinç, daha önce "yok" ise, ve bundan sonra da "yok" olacaksa... o zaman şimdi nasıl var......?

Bu mantıktan gidersek, iki "var olma süreci" arasında, tümüyle yokluk da bulunabilir.

Ayrıca daha önce belirttiğim gibi; materyalizmde iddia edilen, "madde - hayat - madde" şeklindeki döngü, pekiala da, "hayat - madde - hayat" şeklinde gerçekleşiyor olabilir.

belki de hayatın maddeye değil... maddenin hayata ve bilince ihtiyacı vardır, neden olmasın?

İnsanın birşeyler varetmesi için neye ihtiyacı varsa, insanın geldiği kaynakta da bu kuralın varolması çok daha mantıklı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

O açıdan bakarsak, canlılığın sadece madde kaynaklı varolduğu da kanıtlanamıyor.

Nasıl kanıtlanamıyor? Canlılığın madde kaynaklı olduğu gün gibi ortada zaten. Maddeyi görüyoruz, dokunuyoruz, ölçüyoruz vs. Şimdiye kadar madde olmayan bir şey ortaya konmuş mu? Bir canlıda madde olmayan bir şey var mı?

Senin varolabileceğini ileri sürdüğün planlayıcılar hakkında kanıtların var mı? Yok, o halde hiç bir zaman kanıtlanamayacak iddialar ortaya atmanın anlamı ne?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi ,idealizm varlığın ana öğesini düşünce olarak görüyor di mi? yani insan düşüncesinden bağımsız olan maddesel dünyanın olmadığını savunuyor.

yani herşey zihinsel, madde gerçek değil. Bence, idealizm tam bir saçmalıktır. Bitik ve çürütülmüş bir ideoloji,ya da saplantı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi ,idealizm varlığın ana öğesini düşünce olarak görüyor di mi? yani insan düşüncesinden bağımsız olan maddesel dünyanın olmadığını savunuyor.

yani herşey zihinsel, madde gerçek değil. Bence, idealizm tam bir saçmalıktır. Bitik ve çürütülmüş bir ideoloji,ya da saplantı.

Aynen. Platon mağara duvarında tutsak insanların gördüğü gölgeler metaforunu işleyerek idealizmi kurmuştu, bugünkü idealistler de kafatasının içinde hapsolmuş, elektrik sinyalleriyle olmayan bir evreni algılayan tutsak beyinler temasını işliyorlar. O da az buçuk mürekkep yalamışlarsa... O da yoksa, ten kafesinde tutsak kalmış işkence çeken ruh safsatasını savunuyorlar.

Halk arasında idealist öğretmen, parasız ders veriyor, materyalist doktor, ameliyat için çok para istiyor laflarını duyup da idealizmi, materyalizmi bu kriterler altında değerlendirmek, ne diyeyim, utanç verici bir cahillik. Yüz kızartıcı yani, rezalet.

Dinler, tarikatlar hep bu idealizm safsatasından beslenerek varlık bulur. Bu dünya işkencehane, geçici bir işkence çekme ve pişme yeri, asıl alem idealar alemidir safsatası. Bu dar, yoz, ilkel bakış açısı ile hiç bir şey olmaz. Katlan, sabret, sık dişini, çile çek, ezil, sömürül, ama sabret, mükafatını alacaksın!

Bundan ne olur? İşte bu gördüğümüz salak islam dünyası olur... Bunun salaklık olduğunu Kaddafi bile anladı da yeşil komünizmi, islami materyalizmi icat ettiydi. Aslında Baas fikriyatı da budur. Bu salakça kokuşmuş dogma bataklığından çıkmak, materyalist, çağdaş, dinamik bir islam dünyası inşa etmek için kurulmuş bir ideolojidir, baas diriliş demektir.

Eller bu kokuşmuş pislik çukurundan çıkalım diye çırpınıyor, burada salağın önde gidenleri bu pislikte boğulalım diye çırpınıyorlar.

Eklemem lazım: Emperyalist odaklar ise tabii bu çabaları durdurup yerine yoz, yobaz, salak, ilkel, vahşi, yani gerçek islam işit dogmasını yerleştirmekte başarılılar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Herşeyi maddeye bağladığımızda, tartışmalarda olmasa bile, müslüman kendi arasında bu sonuca ulaşıyor.

O zaman teistlere iki seçenek sunulmuş olur; ya evreni hiçbir aklı olmayan maddeler oluşturmuştur.... ya da benim tanrım.... Bu durumda doğal olarak tanrı tercih edilir. Halbuki arada daha makul olasılıklar var.

Ayrıca bu durum, sanki dinleri reddetmenin dayanağı, yaratıcı diye birşeyin olmaması gibi algılanmasına sebep olabiliyor. O yüzden burda temel dayanaklar, dindeki kötülük ve çelişkiler olursa... bahsedilen tanrının ve imtihan sisteminin akıldışı yönleri olursa, daha doğru bir etki yaratır diye düşünüyorum.

Ne demek istediğini anlıyorum ama burada hedef kişinin Tanrı inancını yıkmak değil, kendi düşüncelerimizi ve doğru bildiğimizi savunmak. Yani inanırın ruhunu okşamak için "Bak arada şöyle şöyle inançlar da var, şu tür bir Tanrı veya yaratıcı tarifi de mevcut, onlardan birine inanmayı deneyebilirsin" demek pek mantıklı değil. Tamam ben Tanrı inancı konusunda çok netim, pozitif veya güçlü dedikleri türden ateistim ama inançlıların, tamamen gönül işi olduğunu düşündüğüm Tanrı inancını yok etmek gibi bir amacım yok, hiç olmadı. O yüzden kendi inanmadığım şeyi alternatif olarak sunmak dürüstçe gelmiyor, karşıdakine bir yararı veya etkisi olabileceğini de düşünmüyorum.

Sadece mutlu olmaktan dolayı değil. bu bir olasılık. Mesela insanlarda hayal gücü neden vardır...?

Hayaller de gerçeklere ışık tutar. Bugün insanlığın hayal ettiği hiçbir şeyin gerçek olmadığını söylebilir miyiz....? hayır.

Bilhassa insanların başarıya inanarak peşini bırakmadığı hayallerinin gerçek olabileceğini artık biliyoruz.

Hayallerin gerçekliği, sanatda teknolojide bilimde ve mutluluklarımızda anlamını buluyorsa, bunun gelecekte de anlamı ve gerçekliği olabilir.

Burda ikinci hayat konusu, herhangi bir tanrıdan beklenti değil. bunu ahiretten farklı olarak ele alıyorum.

Ben hiç senin gibi düşünmüyorum, hayal gücü dediğimiz şey inanılmaz güçlüdür ve sınırı yoktur, hayal ettiğimiz her şeyin gerçekleşmesi gibi bir ihtimal de yoktur. Bu dinlerin ve vaadlerinin bu kadar köklü olmasının en önemli nedenidir zaten insanın hayal gücünün bulunması. İnsanı şizofreniye kadar götürür Allah muhafaza.:)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...