Jump to content

Dünyadaki Ateist sayısı


Recommended Posts

  • İleti 60
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Kaçırmışım bu yazıyı; paylaşım için teşekkürler...

Bakıyorum rakamları görünce inancın biraz daha kuvvetlenmiş.

Şu işe bakın ya, inanma ya da inanmama rakamların dalgalanmasına bırakılmış... ;)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bakıyorum rakamları görünce inancın biraz daha kuvvetlenmiş.

Şu işe bakın ya, inanma ya da inanmama rakamların dalgalanmasına bırakılmış... ;)

İstatistik diye bir bilim var sayın hunter. İnsan bilimlerinin ölçüm aracı oluyo kendisi aynı zamanda. Dalgalanma filan yok sabit tespit var. Canınız mı sıkıldı? ;)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu kadar insan yanlış anlayabiliyorsa,yanlış anlaşılmaya ve lastik gibi çekilmeye bu kadar müsaitse,dinin kusursuz olduğunu nasıl söyleyebiliriz?

olmiyan birseyi dine sokuliyorsa bunun dinle alakasi olamaz..

bu her ideolojidede mumkun olan birsey..

önemli olan dogruyu göstermek..

saygilar..

Link to post
Sitelerde Paylaş
hayir, ben senin sözune hitaben söyledim..

din bu degildir, insanlar dini bu hale sokmaktadir..

saygilar..

insanlar dini bu hale sokuyor,islamda o yok,islamda bu yok,onlar doğru islamı uygulamıyor,bunlar islamı doğru yorumlayamıyor...

nasıl bir şeyse bu islam henüz dünya üzerinde doğru anlayıp uygulayan bulunamadı

hadi diğer bütün eleştirileri bir tarafa koyalım.bu kadar çok yanlış anlaşılması islamın büyük bir kusurudur.yani islamı savunmak adına islamda o yok, bu yok diyenler,en azından bunu kabul etmek zorundalar.demekki kuran yanlış anlaşılmaya çok müsait bir kitap

tarihinde jadı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
bence saçma budist olan biri nasıl ateist olur yaaa

oradaki şahıs o but un olağan dışı güçlere sahip olduğunu düşündüğü için o but a tapıytodur

saçmalamışsın bence budizm in ateizmle bir alakası olduğunu zanetmem

Budizmin bir mezhepi

Theravada

Budist Tapınak, Chiangmai, Tayland Mahayana Budistleri tarafından "Hinayana" (küçük taşıt) olarak da nitelendirilen, Budizmin en eski okulunun günümüzdeki tek temsilcisidir; disipline ve monastik hayata büyük önem verilir; rahipler için katı kuralları vardır. Theravada yalnızca Pali derlemesi'ni kabul eder, Mahayana mezhebinden farklı olarak mistisizm ve mistik spekülasyonlara yer verilmez, felsefidir; ruhun ve Tanrı'nın olmadığı olgusu üzerine en çok duran Buddhizm mezhebidir.

Al sana farklı bir alıntı

anrı'ya tapınma biçimlerine ve kurban törenlerine dayanan Hinduizmden ayrılarak, aynı zamanda felsefi bir akım şeklinde gelişmiştir. Buddhizme göre, varolan her şey, Tanrı'nın hiçbir müdahalesi olmadan, neden-sonuc zincirine uygun olarak maddeden meydana gelir.

Ulan araştırılmış sonuç getiriyoruz saçmalıyorsun diyorsun asıl bi bok bilmiyorsun etiyorsun budizm sayfasını oku

http://tr.wikipedia.org/wiki/Budizm

Link to post
Sitelerde Paylaş
Uzun sözün kısası:

Aklı olanın dini olmaz.

Japonya`da Müslümanlık hızla artıyor

Ttrilyon dolarlık gayrı safi milli hasıla ile ABD ve Çin `den sonra dünyanın üçüncü büyük ekonomik gücü olan Japonya `da İslamiyet hızla yayılıyor. Şintoizm ve Budizm `de aradıklarını bulamayan binlerce Japon , gizlice Müslüman oluyor. Japonya `da Müslümanlığın yayılmasındaki en büyük etkenlerden biri Tokyo Camii ... 33 bin dolarlık kişi başına milli gelirle refahı yakalamasına rağmen, moral değerler açısından aradığı huzuru bulamayan Japon insanı, Tokyo `da iki tren istasyonunun arasında merkez bir konumda bulunan Tokyo Camii `nden üç vakit yayılan ezan sesine ilgi duyuyor. 30 Haziran 2000 tarihinde hizmete açılan cami de, Japonları cezbediyor. Ezan sesini merak edip camiye gelen Japonlara , İslam `ı anlatan İngilizce ve Japonca broşürler dağıtılıyor. Okumaya ve incelemeye meraklı Japonlardan birçoğu, kısa bir araştırmadan sonra Müslüman oluyor. Japonya `Ada ` devleti olduğu için toplum yapısı oldukça muhafazakar. Bu yüzden de din değiştirenlere pek sıcak bakılmıyor. Toplum baskısı yüzünden, Müslümanlığı seçen Japonlar bunu uzun süre çevresinden ve ailesinden saklamak zorunda kalıyorlar. Bu Japonlar , Tokyo Camii `ne gelerek zaman zaman ibadet ediyorlar. DİĞER CAMİLER Japonların da büyük ilgi gösterdiği diğer camiler şunlar: • Kobe Camii : Hindistan `dan gelerek Japonya `ya yerleşen Müslümanların 1. Dünya Savaşı sonrasında sayılarının artması, ibadet edilebilecek bir cami ihtiyacını doğurdu. 1928 yılında Kobe `de cami yapılması için çalışmalara başlandı. 1935 yılında Kobe Camii tamamlandı. Bu cami, Japonya `da Tokyo Camii `nin yeniden inşasına kadar ayakta kalan tek cami. • Nagoya Camii : Tatar Müslümanları tarafından 1938 yılında yaptırıldığı tahmin edilen Nagoya Camii , 2. Dünya Savaşı sırasında bir hava akını sırasında yıkılmıştır. Bakımını Abdullah Demir Bey `in yaptırdığı cami, bir daha inşa edilememiştir. • Osaka Camii : 16 Aralık 1977`de yapımı tamamlanıp ibadete açılan Osaka Camii , Japon Müslümanlar tarafından yaptırılmıştır. Kapalı bir binanın içerisinde bulunan 120 metrekare büyüklüğündeki camide 100 kişi ibadet edebiliyordu. Bu cami de son zamanlarda kapanmıştı. BAKANLARIN CAMİ ZİYARETİ Öte yandan; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan `ın Japonya gezisine katılan Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım , Tokyo Camii `ne giderek sabah namazı kılıp, cami ve bölgedeki Türklerin durumu hakkında bilgi aldılar. İki bakanla birlikte bazı bürokratlar, Hak İş Başkanı Salim Uslu , Demir Yol İş Sendikası Genel Başkanı Ergün Atalay ve bazı işadamları da Tokyo Camii `nde namaz kıldı. Başbakan Erdoğan ise, aynı gün öğle saatlerinde camiyi ziyaret etti. Camiyi ziyaret etmek isteyenler, sabah saat 04.00`te heyetin konakladığı New Otani Oteli `nin lobisinde buluştu. Buradan topluca camiye gidildi... Diyanet Vakfı ve Tokyo `da kurulan Tokyo Camii Vakfı personeli, Türkiye `den gelen misafirleri büyük bir özveri ile ağırladı. Cemaatle kılınan sabah namazının ardından cami personeli, ikram ettikleri çay eşliğinde caminin tarihi ve müştemilat hakkında misafirlere bilgi verdi. • Tokyo Camii Zemin kat girişi, devamlı Türk–İslam el sanatları sergisi olacak caminin bir bölümünde geleneksel sanatlardan da örnekler yer alıyor. Bodrum ve zemin katlarda çok maksatlı salon, kütüphane, idare, sergi salonu, mutfak, Türk odası, misafirhane, lojman ve ofisler bulunuyor. Çok maksatlı salon, Cuma ve Bayram namazlarında kullanılabileceği gibi, toplantı, konferans, düğün gibi konularda da hizmet verebilecek. Caminin ana mekanında 630 kişi ibadet edebiliyor. Bayram namazlarında ihtiyaç olması halinde son cemaat mahalli ve diğer bölümler de kullanıma açılıyor, böylelikle 2 bin kişinin ibadet etme imkanı oluyor.. Cami ve kültür merkezinin arsası 734 metrekare, toplam inşaat alanı ise bin 693 metrekare. Bina depreme dayanıklı, kazıklı sandık temel üzerine çelik takviyeli betonarme sistemle yapılırken, kubbeler iç kalıp kullanılmadan inşa edilmiş. Taş ve mermer bütün parçalar beton aparatlarla yerine konulmuş ve harç kullanılmamış. İç akustik ise binlerce yıldır kullanılan kubbe içi boşluklarla sağlanırken, caminin minaresi 41.5 metre, merkezi kubbe 23.25 metre yüksekliğe sahip. Tokyo Camii ve Kültür Merkezi `nde bir yanda İslam medeniyetinde dini mimarinin zirvesini teşkil eden `Klasik Osmanlı –Türk Mimarisi ` üslubunun izlerini, diğer yanda ise gelenekle teknolojinin bütünleşmesini görmek mümkün. Detaylarda geleneksel mimarinin dizayn kriterlerine bağlı kalınmış. Ancak taklide düşülmeden tamamen orijinal tasarımlardan bir eser meydana getirilmiş. Tezyinatla sadeleşmiş mimari anlayışta saf Türk –İslam mimarisi çözümü getirilmiş, madde ve mana mimarisi birleştirilmiş.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dünyada İslam Ahlakı'nın Hızlı Yükselişi Sürüyor

Belçikalı Kadınlar İslam'ı Seçiyor

Son zamanlarda İslamiyet'in hızla yayıldığı ülkelerin başında gelen Belçika'da Müslüman olanların sayısında büyük artış olduğu bildirildi. Konuyla ilgili bilgi veren Brüksel'deki İslam Merkezi sözcüsü Abdel Kadet, ''İnsanlar bizim, medyanın yansıttığı tablodan farklı olduğumuzu keşfediyor. İslam'ın şiddet ve terör dini olarak lanse edilmek istendiğini, ancak bunun tamamen asılsız olduğunu günden güne fark ediyorlar" diyor. Belçika'da 2003 yılında 300 kişi Müslüman olurken, bu sayı 2004'te 400'e ulaştı. Özellikle Belçikalı kadınlar İslam'a yoğun ilgi duyuyor.

Amerika'da Müslümanların Sayısı Artıyor

Washington Post gazetesinin haberine göre, Amerikalı Müslümanlar toplumun her kademesinde ordu dahil kendini göstermeye başladı. Yeni kurulan "Müslüman Askeri Birliğin" Başkanı Hava Subay Talip Şerif; "1,4 milyon personelli ABD ordusunda, Müslümanlığını açıklayan 18 bin civarında asker var" diyor.

Amerika Deniz Kuvvetleri'ndeki askerler arasında İslam dinine girenlerin çoğalması ve bu sayının 7 bine ulaşması üzerine Amerikan Bahriyesi, bahriyecilik sembollerinde bir değişiklik yaparak, daha önce var olan Hıristiyanlık sembolü haç ile Yahudiliğin sembolü yıldızın yanına İslam'ın sembolü olan hilali de koydu.

CNN'in haberine göre, son 12 senede Amerika'da 1200 cami, 400 okul, 351 tane İslam merkezi inşa edilmiş.

Chicago'da İslami Merkez Sevinci

Chicago'daki en büyük İslami Merkez, birçok siyasetçi, din adamı ve çocukların katıldığı gösterişli bir törenle yeniden açıldı. Cami ve İslami okulun yanı sıra rekreasyon bölümü de bulunan merkezin iki yıl aradan sonra tekrar hizmete açılması özellikle eyalette yaşayan genç Müslümanlar tarafından büyük bir sevinçle karşılandı.

Güney Amerika'da Müslüman Nüfus Artmaya Devam Ediyor

Güney Amerika'nın farklı şehirlerinde yaşayan Müslümanların sayısının 4.000.000 civarı olduğu bildirilidi. Güney İslami Organizasyon Başkanı Muhammad Yusuf Hajir burada yaşayan Müslümanların ekonomik durumlarının bulundukları bölgeler arasında farklılık gösterdiğini ancak hepsinin ortak bir özelikleri bulunduğunu, hepsinin aile değerlerine çok bağlı olduklarını ve birbirlerine karşı çok toleranslı davrandıklarını belirtti.

Hajir, Güney Amerika'da Müslümanların varlığının kıtanın 1492'deki keşfinden önceye dayandığını ve bunu doğrulayan birtakım İslami el yazmaları bulunduğunu söyledi.

Filipinler'de İslam Dersleri

Mindanao'daki Kral Faysal İslami Çalışmalar Okulu'na kayıtların Amerika'daki 11 Eylül saldırıları sonrasında fark edilir derecede arttığı belirtiliyor. Merkez, İslam tarihi, uluslararası ilişkiler ve Arapça eğitimi konularında 4 yıllık üniversite eğitimi sunuyor.

Mindanao Yerel Üniversitesi Arap ve Asya Eğitimleri Kral Faysal İslami Merkezi dekanı Dr. Hamid Barra, bu dönemde toplam 318 öğrenciyle, geçen dönemden 58 öğrenci daha fazla kayıt ettiklerini belirtti. Üniversite dekanlarından Dr. Talib Benito üniversitede "İslam ve Terörizm" adlı teröre karşı İslam öğretilerinin anlatılacağı bir dersin de konulacağını ekledi.

Almanya'da Müslümanlık Artıyor

Yapılan bir araştırma Almanya'da yaşayan Müslümanların dinlerini yaşama oranının gittikçe artmakta olduğunu ortaya koydu.

Anket çalışması düzenleyen TAM şirketinin Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen tarafından yapılan açıklamada, "Günümüzde, Avrupa Birliği'ne üye 25 ülkede yaşayan Müslümanların toplam sayısı 15 milyonu geçmektedir. Bu ülkelerin başında 5 milyonluk Müslüman nüfusuyla Fransa gelirken, onu sırasıyla Almanya (3,4 milyon), İngiltere (1,6 milyon), Hollanda (700.000), İtalya (700.000), İspanya (400.000), Belçika (380.000) ve Avusturya (370.000) takip etmektedir” denildi.

Araştırmada çıkan bir başka sonuçta ise kendisini dindar ve çok dindar olarak tanımlayanların toplam oranının geçtiğimiz 5 yıl içerisinde % 57'den % 72'ye yükseldiği açıklandı.

İslam Avrupa'yı Kuşatıyor

Camiye Gidenler Arttı

İslamiyet, Londra saldırılarına rağmen İngilizler arasında hızla yayılıyor. İngiltere'de son birkaç yılda 15 bin kişi Müslüman oldu. İngiliz Daily Telegraph gazetesine göre, ülkedeki Müslüman toplum bu hızla artmaya devam ederse, 2013 yılında düzenli olarak camiye giden Müslümanların sayısı Pazar günleri ayin için kiliseye giden Hristiyan sayısını geçecek.

Eğitimciler Çoğunlukta

Daily Telegraph gazetesi, 2040 yılında İngiltere'deki Müslüman sayısının Hristiyan sayısını geçebileceğini yazdı. İslamiyet'i seçen İngilizlerin büyük çoğunluğunun iyi eğitimli, orta sınıf mensubu, orta yaşlı ve daha çok kadınlardan oluşmasına dikkat çekiliyor. Müslüman kuruluşların liderlerinden Batul El Tuna, İslamiyet'i seçen İngilizlerin 30 ila 50 yaş arasında olduklarını söyledi.

Gelişmeler Etkili

El Tuna'ya göre, suç olaylarının artması, dağılan aileler, uyuşturucu ve alkol bağımlılığının artması İslamiyet'e ilgiyi artırdı. Daily Telegraph gazetesi ise, İslam'ı seçen ünlülerin, İngilizler arasında Müslümanlığın popülaritesini artırdığını yazdı. İngiltere'de halen 1 milyon 600 bin Müslüman yaşıyor.

Yüzyılın Yükselen Değeri İslamiyet

Dünyaca ünlü Amerikan CBS kanalının internet sitesi CBSNews.com'da yayınlanan araştırma sonuçlarına göre İslam dini son yüzyılda dünya genelinde bütün kıtalarda yükselen değer oldu. Buna göre 1900 yılında dünyadaki Müslüman nüfus rakamları ile 2000 yılındaki Müslüman nüfus arasında kıtalar bazında büyük artış göze çarpıyor. Araştırmaya göre en büyük yükseliş Afrika kıtasında yaşandı.

CBS'te yayınlanan rakamlara göre 1900 yılında Afrika kıtasında yaşayan Müslümanların bütün kıtaya oranı yüzde 32 iken, 2000 yılında bu oran yüzde 40,5'e yükseldi. Asya kıtasında ise Müslüman nüfus yüzde 16,3'ten yüzde 22,5'e yükseldi. Avrupa'da da durum yükseliş yönünde. Buna göre 1900 yılında Avrupa'daki Müslüman oranı yüzde 2,3 iken aradan 100 yıl geçtikten sonra bu oran iki puan artarak yüzde 4,3'e yükseldi.

1900'lü yıllarda Müslüman nüfusun çok azınlıkta olduğu Amerika kıtasında da İslamiyet hızla yayılıyor. Bilhassa son günlerde İslam'ın aşırı ilgi görmeye başladığı haberleri gelen Latin Amerika'da Müslüman nüfus oranı yüzde 0,1'den yüzde 0,3'e yükselmiş durumda ve bu oran gittikçe artıyor.

Kuzey Amerika'da ise 1900'lü yıllarda kıtadaki Müslüman oranı yüzde sıfır olarak belirlenmiş iken 2000 yılında yapılan araştırmada kıtanın yüzde 1,4'ünün Müslüman olduğu tespit edilmiş. CBS'in yayınladığı sonuçlara göre Okyanusya'da da yüz yıl önce Müslüman oranı yüzde 0,2 iken şimdi ise yüzde 1'in üstünde seyrediyor.

İslam Avusturya'yı Fethediyor

İslam Dini Kurulu Başkanı, aynı zamanda da Avusturyalı Müslümanların temsilcisi konumundaki Enes Şakfeh, İslamiyet'in ders olarak, Avusturya okullarına ilk girdiği senenin 1982-1983 eğitim-öğretim dönemi olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "O zamanlar, 200-220 öğrenci için, sadece 5 öğretmen bulunuyordu. Bugünse Müslüman öğretmenlerin sayısı 300'e, İslam dininin okutulduğu okul sayısı ise, Avusturya'nın genelinde, 1800'e ulaştı. İslam dininin ders olarak verildiği okullara, 3000 farklı okuldan öğrenci, İslam dinini öğrenmek için geliyor. Ayrıca İslam Kurulu'na ait 12 okul ve bu okullarda ders veren toplam 60 öğretmen var. Birçok Avusturyalı Hristiyan Müslüman oldu. Artık İslam Avusturya'yı fethediyor."

İslami Meclis Başkanı Doktor Abdulfettah Baherah da, Avusturya İslami Enstitüsü'nün kurulmasının Müslümanlar için çok önemli bir aşama olduğunu, özellikle ılımlı yaklaşımlarıyla Avrupa'da İslam'ın yayılmasına büyük katkılarının olacağını ifade etti. Bu arada 8 milyon nüfusu bulunan Avusturya'da, 350-400 bin civarında Müslüman yaşıyor.

Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 15. sayı (Eylül 2005) 2. sayfada yayınlanmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ABD'li Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) uzmanı Paul Goble, ilginç bir tespitte bulunarak Rusya'da 25 yıl sonra Müslüman nüfusun öne geçeceğini iddia etti. Paul Goble, Rusya'nın bu tarihten sonra Müslüman bir devlete dönüşebileceğini ileri sürdü.

Amerikanı Sesi Radyosu'nda yer alan açıklamasında Goble, Rus nüfusunun giderek azaldığını ve buna karşılık ülkedeki Müslüman nüfusunun ise istikrarlı bir şekilde artış gösterdiğini hatırlatarak, Müslümanlığı seçen Rus nüfusu göz önünde bulundurulduğunda 25 yıl sonra bu ülkede dengelerin değişeceğine işaret etti. Goble, Rusya'nın şimdiden Avrupa'da en çok Müslüman halkın yaşadığı Hıristiyan bir ülke konumunda olduğunu ve 2030 yılına kadar Rusya'daki Müslüman nüfusunu, Rus nüfusunu katlayacağını kaydetti.

30 MİLYON MÜSLÜMAN

Rusya'da yerli Müslüman sayısının dışarıdan gelenlerle birlikte 30 mil-yona yaklaştığını hatırlatan Goble, “Bazı Müslüman devletlerden Rusya'ya çalışmak üzere gelenler de ülkedeki Müslüman nüfusun artışını olumlu etkilemekte” dedi.

Ülkedeki Müslüman nüfus artış hızının yüzde 40 dolayında seyrettiğini açıklayan Goble, ülkede 1991 yılında 300 olduğu belirtilen cami sayısının şu anda 8 bini bulduğu ve her yıl hacca gidenlerin sayısının da 13 bini geçtiğini kay-detti. Şu anda 140 milyona doğru inişe geçen Rusya nüfusu her yıl ortalama 700 bin kayıp veriyor

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dünyanın pek çok ülkesinde yaşanan dini bilinçlenme ve İslam’a yöneliş, dünya tarihinde yeni bir döneme girildiğinin de en önemli işaretlerinden.

Son yıllarda dünya toplumlarının İslam ahlakına yöneldiği, bugün artık açıkça görülen bir gerçektir. Dünya genelinde İslam'a olan ilgi her geçen gün artmakta, Kuran'ı okuyup Peygamberimiz (sav)'in hayatını inceleyen pek çok kişi kendisine din olarak İslam'ı seçmektedir. Yapılan araştırmalar ve düzenlenen kamuoyu yoklamaları da dinin insanların hayatında çok önemli bir yer tuttuğunu, eskiye kıyasla çok daha fazla insanın dini değerlere önem vermeye başladığını ve maneviyata yöneldiğini göstermektedir. Dünyanın pek çok ülkesinde yaşanan bu dini bilinçlenme ve İslam’a yöneliş, dünya tarihinde yeni bir döneme girildiğinin de en önemli işaretlerinden biridir.

31 Mart 2008 tarihinde Reuters Haber Ajansı tarafından yayınlanan bir haber, İslamiyet'in dünya çapındaki uyanışını ve yaşanan bu yeni dönemi detaylarıyla ortaya koymaktadır. Dünya Katoliklerinin en yüksek dini otoritesi olan Vatikan’da görevli olan ve Vatikan’ın 2008 yıllığını hazırlayan Vittorio Formenti’nin Vatikan’ın gazetesi L’Osservatore Romano’da yaptığı açıklamaya göre, 2006 yılı rakamlarına göre Müslümanların sayısı dünya nüfusunun yüzde 19,2’sine ulaşmış ve Katoliklerin sayısı ise yüzde 17.4 oranında kalmıştır. Monsenyör Formenti “Artık zirvede değiliz. Müslümanlar bizi geçti” diye ekleyerek aynı zamanda İslamiyet'in dünya çapındaki zaferini de ilan etmiştir.

Dünya Tarihi İçin Dönüm Noktası Olan İslam’a Yöneliş Nasıl Gerçekleşti?

Dünya genelinde din ahlakına ve özellikle İslam'a yönelişin temelinde, başta Darwinizm olmak üzere din ahlakına uygun olmayan ideolojilerin fikren mağlup olması vardır. 18. yüzyılda başlayan dinden uzaklaşma süreci, 19. yüzyılda Darwin'in evrim teorisiyle sözde bilimsel bir dayanak bulmuş ve hız kazanmıştı. Ancak 20. yüzyılda bilim ve teknolojide yaşanan gelişmeler, Darwinizm'in hayal ürünü bir hikayeden ibaret olduğunu, bilimsel bir değer taşımadığını gözler önüne serdi. Bilim, bazı çevrelerin umduğu gibi materyalizme ve dinsizliğe destek sağlamadı. Elde edilen her yeni bulgu ve yapılan her keşif, Yaratılış'ın açık bir gerçek olduğunu ortaya koydu. Darwinizm'in bizzat bilim tarafından yalanlandığının görülmesi, paleontoloji, genetik, biyoloji, mikrobiyoloji, zooloji, arkeoloji gibi sayısız bilim dalının evrimin hiçbir zaman yaşanmadığını ortaya koyması, geniş kitlelerin gerçekleri görmesini sağladı.

Tüm bu gelişmeler dolayısıyla yaklaşık 1.5 asırdır süregelen Darwinist ve materyalist baskı, artık gerçekleri örtbas edememektedir. Farklı ülkelerde yapılan anketler, halkın artık Darwinizm masalına inanmadığını göstermektedir. Türkiye bu konudaki en çarpıcı örneklerden biridir. 80'li yıllarda halkın yarısından fazlası Darwinizm'e inanırken, bugün yapılan anketler halkımızın %75'inin evrime inanmadığını ortaya koymaktadır. (Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV)'in yaptığı kamuoyu araştırmasına göre bugün ülkemizde “insanı Allah yaratmıştır” diyenlerin oranı % 87.4’tür.) Darwinizm'e karşı verilen büyük ilmi mücadele, başta Avrupa olmak üzere dünya genelinde de etkisini göstermektedir. Örneğin;

Fransız Science Actualités tarafından yapılan ankette, insanların evrim ile oluşmadığına inananların oranı %92, evrime inananların oranı ise %5 olarak çıkmıştır.

Süddedeutsche Zeitung adlı ünlü Alman gazetesinin yaptığı ankete göre, insanın bir Yaratıcı'nın eseri olduğuna inananların oranı %85, evrim teorisinin geçerli olduğunu düşünenlerin oranı ise sadece %9'du.

Avrupa'daki fikri değişimi açığa çıkaran anketlerden biri de İsviçre'de yayınlanan Blick'in anketi oldu. Bu ankette, Yaratılış'a inananların oranı %85, evrim teorisine inananların oranı da %8 olarak çıktı.

Birkaç tanesine yer verdiğimiz bu anket sonuçları göstermektedir ki; evrenin ve canlılığının kökeninin kör tesadüfler olmadığını, tüm varlıkların üstün güç ve kudret sahibi Yaratıcı, yani Yüce Allah tarafından yaratıldığını gören tüm insanlar akın akın dini değerlere ve hak din olan İslam'a yönelmektedir. Bazen bir gazete kupüründe, bazen bir televizyon haberinde duymaya başladığımız bu yönelişle ilgili gelişmeler ard arda sıralandığında, yaşananların ne kadar olağanüstü olduğu görülmektedir. Çoğu zaman sadece gündem maddelerinden herhangi biri gibi sunulan bu gelişmeler, aslında İslam ahlakının dünyaya çok hızlı bir şekilde yayıldığının çok önemli işaretleridir.

İslam Ahlakının Etkilerini Gösteren Önemli Gelişmeler

Dünyanın önde gelen devlet adamlarının konuşmalarında Kuran ayetlerine yer vermeleri ve her fırsatta Kuran ahlakını övmeleri,

Camileri ziyaret etmeye başlamaları ve bu ziyaretleri sırasında İslam hakkında detaylı bilgilendirilmeyi talep etmeleri,

Dünya tarihinde ilk defa, Papa'nın Hıristiyanları Müslümanlarla birlikte bir günlüğüne oruç tutmaya davet etmesi,

Hıristiyan din adamlarının vaazlarında Kuran'dan ayetler okumaları,

Kuran'ın Batı ülkelerinde haftalar boyunca en çok satılan kitap olması,

Uluslararası yayın yapan televizyonlarda İslam'ı tanıtan özel haberler, röportajlar ve tartışma programları yayınlanması,

Dünyanın önde gelen gazetelerinin İslam'ı anlatan ve Müslümanları konu edinen haberler yayınlaması ve

Kütüphanelerde en çok talep edilen kitapların İslam'ı ve İslam tarihini anlatan kitaplar olması kuşkusuz İslam ahlakının etkilerini gösteren gelişmelerdir.

Ortaçağ Karanlığından İmani Aydınlanmaya…

İslamiyet'in Önlenemeyen Zaferi

Amerıka’da Hızla Yayılan İslam

Amerika'nın ünlü dergilerinden The Christianity Today dergisi, 'Are Christians Ready for Muslims?' (Hıristiyanlar Müslümanlar için Hazır mı?) başlığı ile yayınladığı haberde, İslam'ın Amerika'daki yükselişine şöyle yer vermiştir:

2015 yılına gelindiğinde İslam'ın Yahudiliği geçerek Amerika'nın ikinci en büyük dini olacağı tahmin ediliyor. Bazı tahminlere göre ise, bu çoktan gerçekleşti bile. Batı'ya göç eden Müslümanlar, Batı’nın kültürel ve dini değerlerinde bir takım değişiklilere neden oldular.

Detroit'de bir hastane Müslüman hastalarına Kuran dağıtıyor,

Denver Uluslararası Havaalanında Müslümanların ibadet edebilmesi için bir mescid açıldı,

Amerikan Senatosu açılış töreni için Müslüman bir din adamı davet etti,

Ordu Müslüman din adamlarını göreve aldı,

Beyaz Saray (tıpkı Noel kartları gibi) Ramazan Bayramı için tebrik kartları yollamaya başladı,

Washington'daki Suudi Arabistan Büyükelçiliği her ay hapishanelere 100 Kuran hediye ediyor ve mahkumlarla görüşmesi için imamlar gönderiyor.

Ira Rifkin'in Religion News Service'de bildirdiği habere göre ise (30 Kasım 1999), Kongrede çalışan Müslümanlar her hafta düzenli olarak ibadetlerini yerine getiriyorlar.”

“6 milyon takipçisi ile İslam, Birleşik Devletler'de göçlerin ve İslam'ı seçenlerin sayısının artması sayesinde en hızlı yükselen din olarak adlandırılıyor. Konunun uzmanları tarafından yılda yaklaşık 25 bin kişinin İslam'a döndüğü tahmini yapılmakta. Bazı uzmanlar ise bu sayının 11 Eylül olayları sonrasında dört kat daha arttığını belirtiyorlar… Uzmanlar, İslam'ın evrensel mesajı ile insanları etkilediğini söylüyorlar. Diğer dinlerle ortak inançların çokluğu ve Hz. İsa'nın, Hz. İbrahim'in ve İncil'de bahsi geçen birçok peygamberin Müslümanlar tarafından peygamber olarak kabul edilmesinin İslam'a yönelişi artırdığı bir gerçek. İnsanlar sadece kelime-i şehadet getirerek Müslüman olabiliyorlar." (The New York Times, 22 Ekim 2001)

İslam'ın Amerika'daki bu hızlı yükselişi, Amerikan ordusunun internet sitesinde yayınlanan 'Islam is Growing in America' (İslam Amerika'da Büyüyor) başlıklı haberde de şu şekilde yer almıştır:

Müslümanlar, İslam dinine inanan insanlar, Birleşik Devletler'de her yerde karşınıza çıkabilir. Sizin doktorunuz veya taksi şöförünüz olabilirler. Restoranlarda size yemek sunabilir veya hukuk danışmanınız olabilirler. Ve gittikçe artarak, sizinle aynı makamda, aynı pozisyonda ve hatta aynı savaş uçağında olabilirler. Amerika Birleşik Devletleri'nde İslam en hızlı yükselen dindir.

Latinler “Kadınlara saygıyı” İslamiyet'te Buluyorlar

Güney Kaliforniya Amerika-İslami ilişkiler yetkilileri, her geçen gün daha çok Latin insanın İslamiyet'le kucaklaştığını kaydetti.

İslamiyet'i seçen Latin kökenli insanlar, İslamiyet'te kendilerini; sadeliğin, Allah'la olan direkt bağlantıyı öğretmesinin ve en çok kadınlara duyulan saygının etkilediğini belirtiyorlar.

İslam’ın Avrupa’da Yenıden Yükselişi

Chicago Tribune'de (19 Aralık 2004) "İslam'ın fiekillendirdiği Yeni Avrupa" başlıklı yazıda, tarihte ilk kez Müslümanların laik Batı dünyasında bu kadar büyümekte ve genişlemekte olduğu belirtilmekte ve son 20 yılda Batı Avrupa'daki kadar hiçbir yerde sayılarının iki kattan fazla arttığının görülmediği vurgulanmaktadır. İslam'ın etkisinin Amsterdam'dan Paris'e ve Madrid'e kadar yayıldığı belirtilerek yüzyılın ortasına kadar her beş Avrupalı'dan en az birinin Müslüman olacağı açıklanmaktadır.

K. House'da (K. House, İncil'e inanan, destekleyen ve İncil çalışmaları yapan bir site) "Avrupa İslamlaşıyor mu?" başlıklı yazıda, İslamiyet'in hızla Avrupa'nın kültürel ve politik manzarasının önemli bir kısmını oluşturduğu belirtilmektedir. Sitede yer alan yazıya göre, bugün Avrupa'da 55 milyon Müslüman yaşamaktadır ve İslamiyet en geniş dini azınlık konumuna gelmiştir. Ayrıca günümüzde İslam dinini kabul eden kişilerin sayılarındaki hızlı artış göz önünde bulundurulduğunda, Avrupa'daki Müslümanların sayısının hızla artmaya devam edeceği öngörülmektedir. Bu gerçeği, Princeton Üniversitesi eski tarih profesörü ve aynı zamanda İslam tarihi ve Ortadoğu uzmanı olan Bernard Lewis, "Avrupa yüzyılın sonuna kadar İslamlaşacak" şeklinde vurgulamaktadır.

Yeni Dönemde Türkiye’nin Oynayacağı Rol

Yazının başında da belirttiğimiz gibi dünya, artık yeni bir döneme girmiştir. Bu dönem, İslami değerlerin yükseldiği dolayısıyla Müslüman ülkelerin gündemde olacağı bir dönem olacaktır. Uzun süredir Batı ve İslam medeniyeti arasında kurulmaya çalışılan diyalog, 11 Eylül saldırıları sonrasında artık bir zaruret haline gelmiştir. Batı İslam'ı tanıma ve anlama süreci içerisindedir. İşte bu süreçte nüfusunun %99'u Müslüman olan, aynı zamanda Müslüman ülkeler arasında Batılı değerleri benimsemiş belki de tek ülke konumundaki Türkiye'yi önemli bir liderlik görevi beklemektedir: Dünyaya barış ve huzur getirecek İslam Birliği'ni sağlamak ve bu birliğe önderlik etmek… Bu konuda, Türkiye'nin hayati bir konuma sahip olduğu açık bir gerçektir. Çünkü Türkiye;

Sözünü ettiğimiz manada bir İslam Birliği'ni kurmuş ve beş asırdan uzun bir süre başarıyla idare etmiş olan Osmanlı imparatorluğu'nun mirasçısıdır.

Demokratik ve laik yapısıyla Türkiye, Batı’nın değerleri ile İslam'ın değerlerinin çatışmadığının somut bir örneğidir.

İslam dünyası ile Batıyı biraraya getirebilecek tek ülkedir.

İslam dünyasının Batı ile ilişkileri en gelişmiş ülkesidir ki; bu, Batı ile İslam dünyası arasındaki sorunların çözümünde arabuluculuk yapabilmesine Allah'ın izniyle imkan sağlayacaktır.

Bununla birlikte sahip olduğu tarihi miras, Türkiye'yi doğal olarak liderlik pozisyonuna yerleştirmektedir.

Tüm bu özellikler dünyanın içine girdiği bu yeni dönemde, Türkiye'ye hayati avantajlar kazandırmaktadır. Bu avantajlar, zaman zaman Batı dünyasındaki araştırmacılar, stratejistler, devlet adamları ve gazeteciler tarafından da dile getirilmektedir. Örneğin, ABD eski başkanı Bill Clinton 1999 yılında Türkiye'ye yaptığı ziyarette Türkiye'nin 21. yüzyılın lideri olacağı yönündeki görüşlerini şu şekilde aktarmıştır:

"Türkiye, Avrupa, Asya ve Afrika'yı içine alan milyonlarca kilometrekarelik bir alanda, dünya siyasetinin merkezi olan bir bölgede söz sahibi bir ülke olduğu için 21. yüzyılın şekillenmesinde kilit rol oynayacaktır."

Türkiye'nin bu gelecek dönemde kilit bir pozisyona sahip olacağına dikkat çeken isimlerden birisi de ünlü gazeteci Stephen Kinzer'dir. 1996-2000 yılları arasında The New York Times gazetesinin Türkiye temsilcisi olan Kinzer, 11 Eylül saldırılarının hemen ardından, CNN televizyonunda yaptığı stratejik değerlendirmelerde Türkiye'nin konumuna bir kez daha dikkat çekmiştir:

Türkiye'nin oynayabileceği role dikkat çekmek istiyorum. Uzun vadede oynayacağı rol, daha hayati bir önem taşımaktadır. Eğer Türkiye kendi iç sorunlarını aşabilirse, Müslüman demokrasisinin çarpıcı bir örneği olarak karşımıza çıkacaktır. İslami hassasiyetleri radikalizmden ayıran bir mıknatıs görevi görebilir. Müslüman dünyası üzerinde büyük bir etkisi olabilir ve böylelikle tüm dünyayı değiştirebilir.

Bu önemli değerlendirme, Türkiye'nin önceden de vurguladığımız geçmişi ve sahip olduğu mirası göz önünde bulundurulduğunda daha da anlam kazanmaktadır. Yaklaşık altı asır boyunca dünyaya nizam veren Osmanlı imparatorluğu'nun mirasına sahip olan Türkiye için bu misyonu gerçekleştirmek, Allah’ın izniyle hiç de zor olmayacaktır. Dünyanın etnik ve dini çeşitlilik bakımından en renkli ve idaresi en güç bölgelerini asırlar boyunca hakimiyeti altında tutan Osmanlı'yı ayakta tutan güç, özünü Kuran ahlakından alan manevi değerler olmuştur. Milli ve manevi değerlerine sahip çıkan, sahip olduğu medeniyet mirasını iyi değerlendiren ve yüzünü her zaman Batıya dönük tutan bir Türkiye, tıpkı geçmişte olduğu gibi gelecekte de tarihi yönlendirenler arasında yer alacaktır.

İlmi Mercek

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fransız Science Actualités tarafından yapılan ankette, insanların evrim ile oluşmadığına inananların oranı %92, evrime inananların oranı ise %5 olarak çıkmıştır.

Süddedeutsche Zeitung adlı ünlü Alman gazetesinin yaptığı ankete göre, insanın bir Yaratıcı'nın eseri olduğuna inananların oranı %85, evrim teorisinin geçerli olduğunu düşünenlerin oranı ise sadece %9'du.

Avrupa'daki fikri değişimi açığa çıkaran anketlerden biri de İsviçre'de yayınlanan Blick'in anketi oldu. Bu ankette, Yaratılış'a inananların oranı %85, evrim teorisine inananların oranı da %8 olarak çıktı.

Birkaç tanesine yer verdiğimiz bu anket sonuçları göstermektedir ki; evrenin ve canlılığının kökeninin kör tesadüfler olmadığını, tüm varlıkların üstün güç ve kudret sahibi Yaratıcı, yani Yüce Allah tarafından yaratıldığını gören tüm insanlar akın akın dini değerlere ve hak din olan İslam'a yönelmektedir. Bazen bir gazete kupüründe, bazen bir televizyon haberinde duymaya başladığımız bu yönelişle ilgili gelişmeler ard arda sıralandığında, yaşananların ne kadar olağanüstü olduğu görülmektedir. Çoğu zaman sadece gündem maddelerinden herhangi biri gibi sunulan bu gelişmeler, aslında İslam ahlakının dünyaya çok hızlı bir şekilde yayıldığının çok önemli işaretleridir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fransız Science Actualités tarafından yapılan ankette, insanların evrim ile oluşmadığına inananların oranı %92, evrime inananların oranı ise %5 olarak çıkmıştır.

Süddedeutsche Zeitung adlı ünlü Alman gazetesinin yaptığı ankete göre, insanın bir Yaratıcı'nın eseri olduğuna inananların oranı %85, evrim teorisinin geçerli olduğunu düşünenlerin oranı ise sadece %9'du.

Avrupa'daki fikri değişimi açığa çıkaran anketlerden biri de İsviçre'de yayınlanan Blick'in anketi oldu. Bu ankette, Yaratılış'a inananların oranı %85, evrim teorisine inananların oranı da %8 olarak çıktı.

Birkaç tanesine yer verdiğimiz bu anket sonuçları göstermektedir ki; evrenin ve canlılığının kökeninin kör tesadüfler olmadığını, tüm varlıkların üstün güç ve kudret sahibi Yaratıcı, yani Yüce Allah tarafından yaratıldığını gören tüm insanlar akın akın dini değerlere ve hak din olan İslam'a yönelmektedir. Bazen bir gazete kupüründe, bazen bir televizyon haberinde duymaya başladığımız bu yönelişle ilgili gelişmeler ard arda sıralandığında, yaşananların ne kadar olağanüstü olduğu görülmektedir. Çoğu zaman sadece gündem maddelerinden herhangi biri gibi sunulan bu gelişmeler, aslında İslam ahlakının dünyaya çok hızlı bir şekilde yayıldığının çok önemli işaretleridir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fransız Science Actualités tarafından yapılan ankette, insanların evrim ile oluşmadığına inananların oranı %92, evrime inananların oranı ise %5 olarak çıkmıştır.

Süddedeutsche Zeitung adlı ünlü Alman gazetesinin yaptığı ankete göre, insanın bir Yaratıcı'nın eseri olduğuna inananların oranı %85, evrim teorisinin geçerli olduğunu düşünenlerin oranı ise sadece %9'du.

Avrupa'daki fikri değişimi açığa çıkaran anketlerden biri de İsviçre'de yayınlanan Blick'in anketi oldu. Bu ankette, Yaratılış'a inananların oranı %85, evrim teorisine inananların oranı da %8 olarak çıktı.

Birkaç tanesine yer verdiğimiz bu anket sonuçları göstermektedir ki; evrenin ve canlılığının kökeninin kör tesadüfler olmadığını, tüm varlıkların üstün güç ve kudret sahibi Yaratıcı, yani Yüce Allah tarafından yaratıldığını gören tüm insanlar akın akın dini değerlere ve hak din olan İslam'a yönelmektedir. Bazen bir gazete kupüründe, bazen bir televizyon haberinde duymaya başladığımız bu yönelişle ilgili gelişmeler ard arda sıralandığında, yaşananların ne kadar olağanüstü olduğu görülmektedir. Çoğu zaman sadece gündem maddelerinden herhangi biri gibi sunulan bu gelişmeler, aslında İslam ahlakının dünyaya çok hızlı bir şekilde yayıldığının çok önemli işaretleridir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
yanlış anlaşılmaya müsait olması doğaldır..

principia'da yanlış anlaşılmaya müsait ve değerli bir kitaptır..

ama siz gene de lüp lüp domuz yemeyin..

bugün daha farklı görünüyorsun jadı:)

yani binlerce mucizeler barındıran bir kitabın bu kadar yanlış anlaşılma ve istismara açık olması çok düşündürücü.allah indirmiş bunu,herhangibir kitap değil ki?

neticede kuranın kusursuz olmadığını kabullenmek zorundasınız.hadi diğer şeyleri göremiyorsanız bile,kuranın yanlış anlaşılması zaten sizin idda ettiğiniz bişey.

bugün gene domuz sosisi yedim.her günde bıktırdı biraz.yarın suşi yicam :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

ABD’de Müslüman sayısı artıyor

ABD’de Müslümanların sayısının arttığı ve yeni camilerin inşa edildiği bildirildi. WFSB kanalında yayınlanan bir habere göre, Müslümanlar, Connecticut’ta reklam panolarına ilan asarak Hıristiyanları İslam hakkında bilgi almaya çağırıyor. Müslümanlar bu yolla 11 Eylül’deki terörist saldırıların ardından ülkede artan İslam karşıtlığını yenmeyi, İslam’a yönelik olumsuz imajı kırmayı hedefliyor. Eyalette bulunan ve inşaatı hâlâ devam eden Birleşik Müslüman Mescidi üyelerinden Navid Han, “İslam hakkında olumsuz anlayışı kaldırmak ve inançlar arası diyalog için ulusal bir çaba gösteriyoruz” dedi. Minare de inşa edileceği belirtilen camide, toplantı salonu, kütüphane, spor salonu ve eğitim merkezi bulunacak.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...