Jump to content

ALLAH SORUNU


Recommended Posts

Genel olarak dindarların, özel olarak Müslüman'ların bir çoğu Allah'ı bir inanç olarak değil, açıklama olarak kabul ediyorlar.

Herşeyin bir ustası varsa, kainatın da bir ustası olmalı mantığından hareket edilerek, ulu bir yaratıcıya ulaşılıyor.

Bu kadarını anlamak mümkün...

Ve eleştirmek çok zor.

Buraya kadardan anladığımız kadarıyla kâinatın ortaya çıkmasının bir nedeni olmalı.....

O nedeni nasıl tanımlarsanız, tanımlayınız... Farketmez.

Bir yaratıcı kavramı bu düzeyde kaldığı süre, bir sorun yaratmıyor.

Anthony Flew'un bu konudaki tutumunu biliyoruz.

Bütün ömür ateizmi savunan bu filozof, Tanrı olabilir diye çıktı ortaya.

Ama O'nun bilinçsiz bir Tanrı olduğunu ileri sürdü.

Flew'un bu görüşü hemen teistler tarafından çarptırıldı ve onun ateizmi terkettiği ileri sürüldü...

Oysa Flew hala ateist olduğunu ve bilinçsiz bir Tanrı'nın var olabileceğini tekrarladı..

Teistler kulaklarını kapattılar ve Flew'u dindar yaptılar..

Belki ilerde onu da Müslüman yaparlar..

Allah kavramını bir üst düzeye çıkaran insanlık, onu kurumsallaştırdı ve sosyal yapısının önemli bir öğesi yaptı.

Bu öylesine güçlü bir kavram oldu ki, içinden çıktığı insanlığa hükmetmeye ve onu yönetmeye başladı.

Allah sorununun 10 bin yıllık bir geçmişi vardır.

Anadolu'daki Neolitik devrim sırasında inşa edilen ilk şehirlerde tapınakların olduğu biliniyor.

O mabetlerde Tanrı'ya kurbanlar adanıyor ve bazı isteklerde bulunuluyor.

Allah insanlık için önemli bir sorundur.

Ve o sorun Allah kavramının kendisi değildir.

O kavramdan kaynak alan ikincil sosyal kurumlardır.

Onlara biz din diyoruz.

Dinlerden kurtulmanın tek yolu, Allah kavramından kurtulmaktır.

Böyle bir kavram var oldukça, ondan türeyecek dinler insan yaşamını olumsuz olarak etkilemeye devam edeceklerdir.

Allah'ın sorunlu bir kavram olduğu dinlerdeki sapkınlıklardan kolaylıkla anlaşılması gerektiği halde, nedense anlaşılamamaktadır.

Allah'a atfedilen bilinç, ilim, akıl ve sonsuz güç, O'nunla ve insan yaşamı ile bağdaşmamaktadır.

Allah'da bu nitelikler varsa, insanlığı neden onlardan yararlanarak yönetmemektedir?

Şimdiye kadar yapılan gözlemlerin hiç birisi bizi bir Tanrı'nın varlığına götürmemektedir.

Hemen her şeyin bilimsel bir açıklaması vardır.

Bugün açıklanamayan bazı gözlemlerin ilerde açıklanacağının tecrübemizden biliyoruz.

Çünkü daha önce açıklayamadıklarımızı bugün açıklayabiliyoruz.

Allah sorunu belki de insanlığın asla üstesinden gelemeyeceği bir sorundur.

Ve bu inatçı sorundan dolayı, dinlerden de kurtulmak mümkün olmayabilir..

Bir din gider, diğeri gelir..

Bu durumda diyebiliriz ki Allah sorunu yalnız din sorununun temelini oluşturmaz.

Bütün sorunlarımızın nedeni Allah sorunudur..

Bu kadar masum ve basit bir kavramın insanlığı bu kadar olumsuz olarak etkilemesi, doğanın ilginç ironilerinden biri olmalı..

Selamlar...

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kendi halinde bir Tanri inanci zararsizdir elbette.

"Bence bu evrenin bir baslangici, bir yaraticisi vardir" diye dusunmenin ne zarari olabilir ki.

Ama asil sorun bu Tanri inancinin orgutlenmis halinde.

Din dedigimiz sey de "orgutlenmis Tanri inanci"dir.

Birisi cikiyor ve diyor ki "Bence bu evreni bir yarartan var!".

Buraya kadar her sey guzel.

Ama cikip ta: "O tanri dedigimiz sey birilerine boyle boyle mesajlar gondermis, boyle boyle yapmamizi istiyor, su sekilde dua edecegiz, gunes su konuma geldiginde su sekilde egilip kalkacagiz, sunlari binlari soyleyecegiz, yapmazsak ve hatta buna inanmazsak bize cehenneminde iskence edecek, yaparsak cennetinde bize iri gozlu huriler, altin bilezikler verecek" derseniz, o zaman kulahlar degisir. Orada dur denir.

Yalin bir halde Tanri inanci degil, orgutlenmis Tanri inanci yani dinler zararlidir.

SAYGILAR

Link to post
Sitelerde Paylaş
... yapmazsak ve hatta buna inanmazsak bize cehenneminde iskence edecek, yaparsak cennetinde bize iri gozlu huriler, altin bilezikler verecek ...

Herzaman öncelikli mesele 'inanma-inanmama' durumudur zaten.

Nedense tarının tek amacı kedisine inanılmasını istemesidir hep.Bu ne çeşit bir mantıkta hiç şüphe uydurmaz...

İnsanlar Önce inanadırılır (zayıflatılır).İnandırmak için binbir yol denenir.İnsanların zaafları ve korkuları kullanılır. İnandıktan sonarası kolaydır zaten.

İnananların tekrar düşünmeleri yasaklanır ilk olarak.Sonra mutluluk verici saçmalıklar aşılanır.'' ibadet''

adı altında insanların zamanlarını düşnerek harcayacamaktansa yaptıkça huzur bulacakları gereklilikler konur.Tabi insanlar sürekli bu gerekliliklerle uğraşmaktan düşünmeye zaman bulamıyacaklardır ve kullanılmayan organ körelir misali ...

Nasıl bir mantık inanma-inanmama durumunu bir 'imtihan' olarak görebilir anlamıyorum.

inanma-inanmama mı yoksa inanabilme-inanamama mı bir imtihandır?

İlki mantıksal olarak zaten imkansızdır.Varolduğunu bildiğin şeye inanmamak olamaz hem inanma hem inanmama aynı anda olamaz.

İkincisi olabilir inanabilmek-inanamamak : Ancak bu da bir imtihan sorusu olamaz.

Neyse..

sonuçta tanrı inancı insanların zayıflıklarından faydalanarak onları hayvanlar gibi sürüleştirerek kullanmak amacıyla UYDURULMUŞ bir şeydir.insanları varolduğuna bikere inandırdıktan sonra gerisi kolaylıkla gelir zaten.

Ama asil sorun bu Tanri inancinin orgutlenmis halinde.

Kimse ''madem beni yaratan biri var, beni buraya imtihana gönderdi neden bunu ben bilmiyorumda benim gibi imtihana gönderilmiş kişiler tarafından bu bana zorla kabul ettiriliyor onlar nerden biliyor'' diye düşünmüyor.Asırlık masallar hala yiyiliyor...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdiye kadar yapılan gözlemlerin hiç birisi bizi bir Tanrı'nın varlığına götürmemektedir.

Hemen her şeyin bilimsel bir açıklaması vardır.

Bugün açıklanamayan bazı gözlemlerin ilerde açıklanacağının tecrübemizden biliyoruz.

Çünkü daha önce açıklayamadıklarımızı bugün açıklayabiliyor

Peki Allah yoksa yokluğunu ispatlamak için nie bu kadar çok uğraşıyosunuz ben bu soruyu hep merak etmişimdir beni bu konuda bilgilendirirseniz sevinirim

Link to post
Sitelerde Paylaş
Peki Allah yoksa yokluğunu ispatlamak için nie bu kadar çok uğraşıyosunuz ben bu soruyu hep merak etmişimdir beni bu konuda bilgilendirirseniz sevinirim

Hemen bilgilendirelim efendim.

Ugrasilan Allah degildir! "Allah inanci" dir.

Umarim anlasilmistir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Peki Allah yoksa yokluğunu ispatlamak için nie bu kadar çok uğraşıyosunuz ben bu soruyu hep merak etmişimdir beni bu konuda bilgilendirirseniz sevinirim

Kimse yokluğunu ispatlamaya çalışmıyor varolduğu idda edilen tanrının neden olamayacağını ve neden saçma olduğunu anlatmaya çalışıyor...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Katılıyorum ilk iletiye.

İnanmak bazıları için gerçekten gerekli, inançsızlık ne kadar da bilgilenseler içinde olamayacakları ve hep düşmanca bakacakları bir kavram. Ama ille de inanmak istiyorlarsa desit olsunlar, varolduklarını düşündükleri bir tanrı olsun. Ama bu FreeWill'in de dediği gibi, tanrı bunu bunu istiyor deyip de, o biçimde veya şu biçimde yapmamızı istiyor deyip, öyle yapılmasın. İnanç öyle bile olsa, inanın kendi içinde kalsın. Tapınaklar, camiiler, kliseler yapılmasın. Tapan adam da içinden tapsın.

tarihinde antiarap tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Anayasa nedir Bilen varımı?? Hani şu her ülkenin ana temelini oluşturan.

Haklarını Hukukunu Ticaretini Özünü Dilini Düzenleyen

Evet, hırsızların ellerinin kesilmesini istemeyen, türbanla üniversiteye girilmesine karşı çıkan, -şimdilik, anayasa mahkemesi onaylarsa, o zamana dek- kan davalarına izin vermeyen, din ile devletin ayrı tutulmasınıın gerekliliğini söyleyen bir anayasa var evet. Senin kuranından pek farklı bir kitaptır o.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Anayasa nedir Bilen varımı?? Hani şu her ülkenin ana temelini oluşturan.

Haklarını Hukukunu Ticaretini Özünü Dilini Düzenleyen

Sozu getirmek istedigin nokta "Kuran ilahi bir anayasa bir yol gostericidir!" demek isteyisin.

Peki simdi sana soralim. Senin Almanya'da, veya bir Avrupa ulesinde, veya Amerika'da ailenden , arkadaslarindan birileri vardir. Ya da kendin bu ulkelerden birinde yasiyorsun diyelim. Bu ulkelerde kendi inanclarina gore bir ilahi kanun yonetimi (senin deyiminle ilahi anayasa) hakim olsa ve suna benzer maddeler olsa:

-Muslumanlari dost edinmeyin!

-Muslumanlar birer pisliktir!, Asagiliktir! Soyledir, boyledir.... gibi maddeleri olsa, bunu nasil karsilarsin?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet Allah bir sorundur..Ama nasıl? Eğeer siz her şeyi bir zatın emriyle hareket eden ve idare edilenler olarak kabul etmezseniz ya her şeye bir ilahlık vereceksiniz ya da her şey kendi kendine oluyor diyeceksiniz. Bir zata müraccat etmek varken mevcudat adedince ilahlara müracaat etmek insanı kaosa ve karasızlığa ssürükler. Kendi kendine oluşlar ise her zaman kendi kendine olduğundan netice de başka şekilde de olup bütün beklentileriniz ters çıkabilir..Ama bu dediklerinizin hiç biri olmuyor..

Herşeydeki düzen ve intizam, gökyüzündeki milyarlarca gexzegen ve yıldızların muntazaman seyahatleri gösteriyor ki Bir Zat tarafından bunlar sevk ve iadere ediliyor.Aksi takdirde bir işe birden fazla el karışsa o iş karışır.

Malum bir asker 10 yüzbaşının emrine verilse asker karasızlığından bir şey yapamaz ya da komutanlar kendi aralarında kargaşaya düşerler. Ama 100 kişi bir çavuşun ya da yüzbaşının emrine verilse hiç bir karışıklık olmadan her şey muntazaman idare edilir.

Binler senedir dünyanın kendi etrafındaki dönmesi ve güneş atrafındaki seyahati milyarlarca gezegenin bir birlerine çarpmadan senelrce seyahati gösteriyor ki kendi kendine değil bir sistem koyucunun sistemini her an işletmesi ile onlar bu vazifelerini yapıyorlar. çünkü onların hiç birisi akıl ve ilim sahibi değil..

Link to post
Sitelerde Paylaş

aslında kimsenin kimsenin inancıyla derdi yok. sorun insanlar inançlarını çevresindiklere de benimsetmeye çalıştıklarında ve toplumsal hayatta yaşamak istediklerinde ortaya çıkıyor. benim ailem, akrabalar ve bütün arkadaşlarım inançlı, kimi sadece dua ediyor, kimi namaz kılıp, oruç da tutuyor ama ortak özellikleri bunları kendi çaplarında yaşamaları, kimsenin gözüne sokmamaları ve kimseye dayatmamaları. hoşgörü sahibiler çünkü. herkes kendinden sorumludur, herkesin kendi iradesi var. işin içine baskı ve dayatma girince düşmanlık da doğuyor. ben niye burada yobazların düşüncelerine karşı yazıyorum da anama konuşmuyorum. çünkü annemin kimseye bir zararı yok inancını yaşarken. bana diyor ki bildiğin şeyleri bana anlatma ben halimden memnunum, kafamın karışmasını istemiyorum. ben de anlatmıyorum. tüm dünya ateist olsun diye bir isteğim yok çünkü. olması da bencilliktir. dindarların da bu şekilde düşünmesi gerekir. böyle düşünürlerse, ne kimse onların türbanına karışır, ne de ibadetine, herkes sahip olduğun düşünceyle bir arada yaşar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

günlük hayatta herşeyde bir gayenin olması tanrı inancını her daim sıcak tutacaktır. hele ki bir işi belli bir amaç ve gayeye göre yapmanın başarı getirmesi insanoğlunun amaca olan bağımlılığüını ve dolayısıyla tanrı inancını her daim canlı tutacaktır.

yani tanrı inancı mantığın da temeli olan günlük hayatın zorunlu bir sonucudur. ateistler bu çok doğal çıkarıma karşı çıkıyor. dine inanların beceriksizliklerinden otlanıyorlar. :lol:

hacıdedeye ve bilumum atelere!

bir sistemi açıklamak onun idarecisini neden yok saydırıyor size.

dincilerin insanoğlunun evreni açılayamayacağını varsayması size fırsat veriyor. onların açıklanamaz dedikleri açıklanır hale gelince, onların sınırlarını yıkmakla tanrıyı inkara kalkışıyorsunuz. oysa tanrı evreni belli bir süreçte yaratmıştır. süreç ise açıklanabilir her zaman için.

Link to post
Sitelerde Paylaş
günlük hayatta herşeyde bir gayenin olması tanrı inancını her daim sıcak tutacaktır. hele ki bir işi belli bir amaç ve gayeye göre yapmanın başarı getirmesi insanoğlunun amaca olan bağımlılığüını ve dolayısıyla tanrı inancını her daim canlı tutacaktır.

yani tanrı inancı mantığın da temeli olan günlük hayatın zorunlu bir sonucudur. ateistler bu çok doğal çıkarıma karşı çıkıyor. dine inanların beceriksizliklerinden otlanıyorlar. :lol:

hacıdedeye ve bilumum atelere!

bir sistemi açıklamak onun idarecisini neden yok saydırıyor size.

dincilerin insanoğlunun evreni açılayamayacağını varsayması size fırsat veriyor. onların açıklanamaz dedikleri açıklanır hale gelince, onların sınırlarını yıkmakla tanrıyı inkara kalkışıyorsunuz. oysa tanrı evreni belli bir süreçte yaratmıştır. süreç ise açıklanabilir her zaman için.

-Bakara 35 : "Biz: Ey Âdem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik"

-Yani tanrı aslında bizi iestemiyordu.....biz "kendine kötülük eden zalimler (adem ve havva) yüzünden varız... doğru mu?

- yiyeceğini "bile bile" ademi neden gönderdi ?

-insanlığın oluşmasında tanrının "hiçbir" etkisi yok o halde (ki zaten istemiyordu da...)

-tüm insanlık binlerce yıldır tanrının aslında istemediği, sadece ademin ufacık bir zaafı yüzünden var ve milyarlarcası şu anda farklı farklı birçok şeye inanmakla, dua etmekle ve ibadetle uğraşıyor, sırf aslında tanrının "istemediği" birşey yüzünden hem de...

-yani tanrı sadece iki insan yarattı, adem (adam) ve havva (eve)...

-oysa adem şu an itibarı ile yaklaşık 7 milyar (+şu ana kadar ölenler) insanın varlığından sorumlu

-hangisi daha "kudretli" karar sizin...

-tanrının asıl amacı insanlığın meydana gelmesi değildi (elma yasak olduğuna göre) sadece adem ve havvanın (sevişmeden) dünyada kardeş kardeş yaşamalarıydı asıl istediği...

-çoğalmalarını istemiyorsa yapması gereken çok basit bişeydi, hatta yaptığı bişeyi (onlara cinsel organ vermek) yapmaması bile yeterliydi

Link to post
Sitelerde Paylaş

-Bakara 35 : "Biz: Ey Âdem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik"

-Yani tanrı aslında bizi istemiyordu.....biz "kendine kötülük eden zalimler (adem ve havva) yüzünden varız... doğru mu?

bu soruma cevap verecek tek bir inanan yok mu?

tarihinde fuko tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
-Bakara 35 : "Biz: Ey Âdem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik"

-Yani tanrı aslında bizi istemiyordu.....biz "kendine kötülük eden zalimler (adem ve havva) yüzünden varız... doğru mu?

bu soruma cevap verecek tek bir inanan yok mu?

Kur'an'daki çelişkilerden biri de budur.

Her ayeti çelişki doludur Kur'anın..

İstisnasız her ayetin çeliştiği bir başka ayet vardır..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
söz konusu ağaçtan bişey yemeyi cinsel ilişkiye girmek oarak mı anlıyrsun

-Bakara 35 : "Biz: Ey Âdem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik"

sen ne anlıyorsun ?

tarihinde fuko tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

.

Anthony Flew'un bu konudaki tutumunu biliyoruz.

Bütün ömür ateizmi savunan bu filozof, Tanrı olabilir diye çıktı ortaya.

Ama O'nun bilinçsiz bir Tanrı olduğunu ileri sürdü.

Ne kadar saçma bir fikir. Çünkü, mesela, karşımızdaki bilgisayarın her bir aleti bilerek ve isteyerek ve görerek ve irade ederek yerleştirilmese, karşımızdaki bilgisayar olmaz. Aynen öyle de, insanın vücudundaki aletler de bilerek ve isteyerek yerleştirilmiştir. Çünkü, akılsız ve şuursuz ve kör tabiat neyi, niçin ve nereye koyacağını bilemez. Öyle ise, madem kainat var. Öyle ise, bilerek ve isteyerek yaratılıyor.

Şimdiye kadar yapılan gözlemlerin hiç birisi bizi bir Tanrı'nın varlığına götürmemektedir.

Hemen her şeyin bilimsel bir açıklaması vardır.

Bugün açıklanamayan bazı gözlemlerin ilerde açıklanacağının tecrübemizden biliyoruz.

Çünkü daha önce açıklayamadıklarımızı bugün açıklayabiliyoruz.

Kainattaki her varlık şüphesiz ve kesin bir tarzda Allah'ın varlığını ve birliğini göstermektedir. Bilim ve fenler ise, kör tesadüfü ve akılsız ve şuursuz ve kör tabiatı değil, ilim ve iradeyi bize anlatmaktadırlar. Bilim ve fenler Allah'ın kainatı hangi kanunlarla ve hangi sebeplerle yarattığını bize anlatmaktadır. Mesela, Allah, anne sütünü hangi kanunlar ile yarattığını bugün bize bilim anlatmaktadır. Nasıl ki, ufukta gökyüzü yeryüzü ile birleşik görülür. Fakat, aslında aralarında binlerce kilometre vardır. Öyle de, Allah, herşeyi bir sebeple ve devamlı aynı kanunlarla yarattığı için, o akılsız ve şuursuz ve kör sebeplerin eline akılsızlar icadı veriyorlar.

Elhasıl, Allah'a ve ahirete iman bu kainatın adeta bir tılsımıdır. Allah'a ve ahirete iman bu kainatın ve insanın var edilmesindeki hikmet ve gayeleri tam ikna edecek bir tarzda izah edip, ispatlıyor. Bilim ve fenler ise, bu hikmet ve gayelere kuvvet veriyorlar. Evet, bilim ve fenler birer marifetullah penceresidir. Bize Allah'ı bildirip, tanıtmaktadırlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
.

Ne kadar saçma bir fikir. Çünkü, mesela, karşımızdaki bilgisayarın her bir aleti bilerek ve isteyerek ve görerek ve irade ederek yerleştirilmese, karşımızdaki bilgisayar olmaz. Aynen öyle de, insanın vücudundaki aletler de bilerek ve isteyerek yerleştirilmiştir. Çünkü, akılsız ve şuursuz ve kör tabiat neyi, niçin ve nereye koyacağını bilemez. Öyle ise, madem kainat var. Öyle ise, bilerek ve isteyerek yaratılıyor.

Kainattaki her varlık şüphesiz ve kesin bir tarzda Allah'ın varlığını ve birliğini göstermektedir. Bilim ve fenler ise, kör tesadüfü ve akılsız ve şuursuz ve kör tabiatı değil, ilim ve iradeyi bize anlatmaktadırlar. Bilim ve fenler Allah'ın kainatı hangi kanunlarla ve hangi sebeplerle yarattığını bize anlatmaktadır. Mesela, Allah, anne sütünü hangi kanunlar ile yarattığını bugün bize bilim anlatmaktadır. Nasıl ki, ufukta gökyüzü yeryüzü ile birleşik görülür. Fakat, aslında aralarında binlerce kilometre vardır. Öyle de, Allah, herşeyi bir sebeple ve devamlı aynı kanunlarla yarattığı için, o akılsız ve şuursuz ve kör sebeplerin eline akılsızlar icadı veriyorlar.

Elhasıl, Allah'a ve ahirete iman bu kainatın adeta bir tılsımıdır. Allah'a ve ahirete iman bu kainatın ve insanın var edilmesindeki hikmet ve gayeleri tam ikna edecek bir tarzda izah edip, ispatlıyor. Bilim ve fenler ise, bu hikmet ve gayelere kuvvet veriyorlar. Evet, bilim ve fenler birer marifetullah penceresidir. Bize Allah'ı bildirip, tanıtmaktadırlar.

Bakara 35 : "Biz: Ey Âdem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik"

-Yani tanrı aslında bizi istemiyordu.....biz "kendine kötülük eden zalimler (adem ve havva) yüzünden varız... doğru mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...