Jump to content

Hz.İbrahim bile şüphelenmişken...


Recommended Posts

hz. ibrâhîm: “rabbim, ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster.” demişti. (allah) “inanmıyor musun?” buyurdu. (hz. ibrâhîm de): “evet (inanıyorum). fakat kalbimin tatmin olması için.” dedi. “öyleyse kuşlardan dört tane tut, sonra onları yanına al, parçala. her dağ üzerine onlardan bir parça koy, sonra da onları çağır. sana koşarak gelirler. ve allah'ın, azîz olduğunu, hakîm olduğunu bil!

(Bakara Suresi, 269)

İbrahim seçilmiş bir peygamber ama görünen o ki onun bile bazı konularda şüpheleri var ve şüphelerini gidermek için Allah'dan kanıt istiyor. Oysa konuştuğu herhangi biri değil koskoca Allah.

Allah'ın kendi seçtiği peygamberi bile şüphelerini gidermek için ondan kanıt isterken, bizlerin, 1400 yıl önce söylenmiş bir takım rivayetlere hiçbir şüphe duymadan inanmamızı beklemesi biraz garip değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 97
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Yalnız olayın başka bir saçma boyutu var..

İbrahim Allahla konuşuyor.. Hemde karşılıklı...

Basbaya konuşuyorlar ve bu konuşma sırasında İbrahim hala inanmıyor.. Yok daha ötesi.. Bariz bir şekilde uydurma olduğu belli zaten..

Hem Allahla konuşacaksın, hemde inanmayacaksın..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yalnız olayın başka bir saçma boyutu var..

İbrahim Allahla konuşuyor.. Hemde karşılıklı...

Basbaya konuşuyorlar ve bu konuşma sırasında İbrahim hala inanmıyor.. Yok daha ötesi.. Bariz bir şekilde uydurma olduğu belli zaten..

Hem Allahla konuşacaksın, hemde inanmayacaksın..

Hadi diyelim Ibo Allah denilen sey ile konusmus, o zaman bu Allah basbayagi bir canli, eli ayagi olan biri. Eee hani Islamin "hayir Allah gozle gorunmez, kulakla duyulmaz " demesi nerde kaliyor? Allahi eli kolu var gibisinden anlatanlari kafir yapan bu din neden Ibrahimin Allahla konusmasina inaniyor , yada Muhammedin Miracta Allah ile sohbet ettigine inaniyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hadi diyelim Ibo Allah denilen sey ile konusmus, o zaman bu Allah basbayagi bir canli, eli ayagi olan biri. Eee hani Islamin "hayir Allah gozle gorunmez, kulakla duyulmaz " demesi nerde kaliyor? Allahi eli kolu var gibisinden anlatanlari kafir yapan bu din neden Ibrahimin Allahla konusmasina inaniyor , yada Muhammedin Miracta Allah ile sohbet ettigine inaniyor?

konustugunu görmek diye bir kanunmu var...ben dun babamla saatlerce konustum ama kendisini hic görmedim.....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Onca mucize gördüğü iddi edilen Musa'nın kavmi dahi iman etmiyor.

2/55 Siz şunu da söylemiştiniz: "Ey Musa!Biz, Allah'ı apaçık görmedikçe sana asla inanmayacağız."Bunu üzerine sizi yıldırım çarpmıştı.Ve siz bakıp duruyordunuz.

Yani gördükleri iddia ettikleri mucizeler dahi Allah'a inanmayı sağlamıyor ve bir ispat olamıyor.

Musa'da Allah'ı görmek istemiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Onca mucize gördüğü iddi edilen Musa'nın kavmi dahi iman etmiyor.

2/55 Siz şunu da söylemiştiniz: "Ey Musa!Biz, Allah'ı apaçık görmedikçe sana asla inanmayacağız."Bunu üzerine sizi yıldırım çarpmıştı.Ve siz bakıp duruyordunuz.

Yani gördükleri iddia ettikleri mucizeler dahi Allah'a inanmayı sağlamıyor ve bir ispat olamıyor.

Musa'da Allah'ı görmek istemiştir.

Kendi seçtiği peygamberler bile bunu istiyorlarsa kullar ne etsin?

Link to post
Sitelerde Paylaş
hz. ibrâhîm: “rabbim, ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster.” demişti. (allah) “inanmıyor musun?” buyurdu. (hz. ibrâhîm de): “evet (inanıyorum). fakat kalbimin tatmin olması için.” dedi. “öyleyse kuşlardan dört tane tut, sonra onları yanına al, parçala. her dağ üzerine onlardan bir parça koy, sonra da onları çağır. sana koşarak gelirler. ve allah'ın, azîz olduğunu, hakîm olduğunu bil!

(Bakara Suresi, 269)

İbrahim seçilmiş bir peygamber ama görünen o ki onun bile bazı konularda şüpheleri var ve şüphelerini gidermek için Allah'dan kanıt istiyor. Oysa konuştuğu herhangi biri değil koskoca Allah.

Allah'ın kendi seçtiği peygamberi bile şüphelerini gidermek için ondan kanıt isterken, bizlerin, 1400 yıl önce söylenmiş bir takım rivayetlere hiçbir şüphe duymadan inanmamızı beklemesi biraz garip değil mi?

Ne kadar zavallı durumda olduğunuzu yaptığınız yorumlarda ortaya çıkıyor. Susup ne haliniz varsa görün diyorum ama bir yanım buna engel oluyor.

Şimdi sevgisiz ateistler Hz. İbrahim ne diyor: "Rabbim, ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster."

Neden bunu istiyor: "kalbimin tatmin olması için."

Yani yakin imanın hasıl olması için ayetlerinden bir kısmını bana göster diyor.

Aynısını bizim peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) e de yapmıştı. Nasıl mı? İsra suresinde..

İSRA: 1- Kulu Muhammed'i geceleyin, Mescid-i Haram'dan kendisine bazı âyetlerimizi göstermek için, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz ki her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla gören O'dur.

Hz. İbrahim birgün sahilde yürüyordu. Kıyıya vurmuş bir ceset gördü. Öyle ki bir dalga geliyor balıklar cesetten tırtıklıyor, dalga gidiyor bu sefer yengeçler cesetten tırtıklıyor. Bu manzara karşısında İbrahim as. onbinlerce parçaya ayrılan bu cesedi acaba Allah tekrar nasıl diriltecek diye düşünürken bu diriltme olayını Allah'tan kendisine göstermesini istiyor.

İşte bu kadar basit.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hz.İbrahimin şüphelendiği Ahiret hayatıdır.Allahtan şüphelenen ise Hz.Musadır.Hz.İbrahim,Allahtan ölülerin nasıl diriltttiğinin kendisine gösterilmesini isterken Hz.Musa bizzat "bana gözük sana bakayım" demiştir.İkisine de cevap verişmiştir.Hz.İbrahime verilen cevap dünyadaki bir benzeri olay olmuştur.Hz.Musanın cevabı ise bunun mümkün olmayacağı üzerine kuruludur.Bunlar peygamberlerin vicdan arayşlarının ortasında ken çektiği sancılardan örneklerdir.Hz.Muhammed de hira dağına çıkarken gerçeğin peşindeydi.İşte peygamberlerin ilk dönemleri hep böyle geçmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslümanların peygamberlerini örnek alıp şüphe etmesi lazım ahiretten Allah'tan.

İbrahim nasıl mütmain olmuş?4 kuşu parçalamış sonra dirilerek ona gelmişler.Bu mutmainlik fırsatından tüm müslümanlar yararlanmalı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

müslüman diliyle konuşalım, diyelim ki, allahü teala tüm haşmetiyle karşımıza çıksa yüreklerimiz imanla, aşkla dolup kendimizden geçmez miyiz. vecid haline girip hüngür hüngür ağlamaz mıyız. allah mevcudiyetini gösterirken, insan kalbinin ve aklının alamayacağı bir muhteşemlik cereyan ederken hiç şüphe belirebilir mi içimizde. bu düpedüz allaha küfürdür. allah kendini gösterdiğinde tüm insanlar titrer ve onun allah olduğunu bilirler. hem kalp gözüyle hem akıl gözüyle.

sanırım bu her müslümanın hem fikir olabileceği bir şey. ama ayete bakıyoruz ki ibrahim "ya evet ama işte bir mucize fena olmazdı" diyebiliyor. yuh ulan yuh. sanırım benim yukarda belirttiğim gibi bir allah olmamalı bu. bir insan hem allah olup hemde konuştuğu kişiyi şüpheye düşürebiliyorsa en iyi tabirle elinde asası olan ak sakallı dede görünümünde bir şeydir bu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
müslüman diliyle konuşalım, diyelim ki, allahü teala tüm haşmetiyle karşımıza çıksa yüreklerimiz imanla, aşkla dolup kendimizden geçmez miyiz. vecid haline girip hüngür hüngür ağlamaz mıyız. allah mevcudiyetini gösterirken, insan kalbinin ve aklının alamayacağı bir muhteşemlik cereyan ederken hiç şüphe belirebilir mi içimizde. bu düpedüz allaha küfürdür. allah kendini gösterdiğinde tüm insanlar titrer ve onun allah olduğunu bilirler. hem kalp gözüyle hem akıl gözüyle.

sanırım bu her müslümanın hem fikir olabileceği bir şey. ama ayete bakıyoruz ki ibrahim "ya evet ama işte bir mucize fena olmazdı" diyebiliyor. yuh ulan yuh. sanırım benim yukarda belirttiğim gibi bir allah olmamalı bu. bir insan hem allah olup hemde konuştuğu kişiyi şüpheye düşürebiliyorsa en iyi tabirle elinde asası olan ak sakallı dede görünümünde bir şeydir bu.

Ehli sünnet alimlerinin ekseri der ki: İbrahim (a.s) yüce Allah'ın ölüleri diriltmesi hususunda asla şüphe etmiyordu. O bunu gözleriyle görmek istedi. Çünkü insan ruhu kendisine haber verilen şeyi görmeyi arzular. Bundan dolayı Peygamber (sav): "Haber vermek gözle görmek gibi değildir" diye buyurmuştur.

Şüphe (şek) biri ötekinden ağır basmayacak şekilde iki iş arasında duraklamaktır. Böyle bir durum ise Halilullah İbrahim (a.s) hakkında sözkonusu değildir. Ölülerin diriltilmesi, sem'i yol ile sabit olur. İbrahim (a.s) ise bunu daha iyi bilen birisiydi. Nitekim buna onun söylemiş olduğu: "Benim Rabbim dirilten ve öldürendir" (el-Bakara, 2/258) demesi göstermektedir. Şüphe yalnızca sağlam bir imana sahip olan kimseden uzak olduğuna göre nübüvvet ve Halillik mertebesine ulaşan kimse hakkında nasıl sözkonusu olabilir? Üstelik peygamberler büyük günahlardan ve küçültücü küçük günahlardan masum (korunmuş)lardır. Hz. İbrahim'in soru sormasını ve âyet-i kerimenin sair lafızlarını dikkatle düşünecek olursak, bunun bir şek (şüphe) anlamı vermediği görülür. Şöyle ki: "Nasıl" ile soru sormak, soran tarafından da, kendisine soru sorulan tarafından da, varlığı kabul edilen var olan bir şeyin durumu hakkında sorulur.

Mesela güzel bir yemek pişirene bu yemeği nasıl yaptın diye sormak o yemeğin varlığından şüphelenmeyi asla göstermez.

Hz. İbrahim böyle bir istekte bulunmasını kalbinin itmi'nan ve huzur bulması gerekçesine bağlamaktadır."

Peygamberler (Allah'ın salat ve salamı üzerlerine olsun) hakkında böyle bir şüphe düşünülemez. Çünkü bu bir küfür olur. Çünkü peygamberler öldükten sonra dirilmeye iman üzerinde ittifak etmişlerdir.

Hz. İbrahim sadece ölülerin dağılmasından sonra parçalarının bir araya getirilme, darmadağın edildikten sonra damar ve derilerin birbirine bitiştirilme keyfiyetinin nasıl olduğuna tanık olmayı istemiştir. O bununla ilme'l-yakînden ayne'l-yakine yükselmek istemiştir.

Hz. İbrahim'in: "Nasıl dirilttiğini bana göster" ifadesi keyfiyeti gözleriyle müşahede etme isteğidir.

Yüce Allah'ın: İnanmadın mı yoksa" buyruğundaki "hemze" istifham için değildir. Bu, olumluluk ve takrir (yani gerçeği karşı tarafa söyletip kabul ettirme) hemzesidir.

"O da: İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için, demişti." Yani ben delil ile bilinen ile görerek bilinen arasındaki farkın ortaya çıkmasıyla kalbimin mutmain olması için bunu Senden istedim.

Diriltmenin şekli üzerine düşünmek yasak değildir. Nitekim bugün bizler de bu hususta düşünebiliriz. Çünkü bu düşünmede bir takım ibretler vardır. İbrahim el-Halil de bunu gözüyle görüp diriltmenin şekli hakkındaki düşüncelerinin ileri gitmesini istemiştir.

Taberî der ki: "Fakat kalbimin mutmain olması için, demişti" buyruğu, kalbimin yakîn bulması (kesinlikle inanması) için anlamındadır. Buna yakın bir açıklama Said b. Cübeyr'den nakledilmiştir. Yine Said'den yakînim artsın diye, şeklinde bir açıklama da nakledilmiştir. İbrahim ve Katade de böyle söylemiştir.

Hz. İbrahim'i böyle bir talepte bulunmaya itenin ne olduğu hususuna gelince:

O bir leş görmüştü. Bunun yarısı karada yırtıcı hayvanlar tarafından parçalanıyordu. Diğer yarısı ise denizde idi. Deniz hayvanları tarafından darmadağın ediliyordu. Hz. İbrahim bu leşin darmadağın olduğunu görünce bunun bir araya gelişini görmek istedi. Ne şekilde darmadağın olduğunu gördüğü gibi ne şekilde bir araya getirildiğini görmekle kalbinin mutmain olmasını istedi.

Bunun üzerine ona: "Buyurdu ki: Dört kuş al" Bu dört kuşun horoz, tavus, güvercin ve karga olduğu söylenmiştir. Bunu İbn İshak nakletmektedir.

Hz. İbrahim emrolunduğu şekilde bu kuşları aldı.Bunların kafasını kesti, sonra küçük parçalara böldü. Daha bir hayret verici olsun diye kanlarını ve tüylerini de katarak hepsinin etlerini birbirine karıştırdı. Daha sonra bu toplu karışımdan her bir dağın tepesine bir parça koydu, o da bu parçaları göreceği bir yerde durdu. Kestiği kuşların kafasını da elinde tuttu, sonra da: Yüce Allah'ın izniyle geliniz! dedi. Bu parçalar, kanlar, tüyler her birisi kendi bedenine doğru uçuştu, sonunda önceki hali gibi bir araya geldi ve başsız kaldılar. Hz. İbrahim bir daha seslenince ayakları üzerine koşarak ona geldiler.

Uçan kuş hakkında "koşmak" tabiri ancak temsilî bir ifade olarak kullanılır. Bunu da en-Nehhâs söylemiştir.

Hz. İbrahim, bu kuşlardan birisine kendi başından başkasını gösterdiğinde, o kuş uzaklaşırdı. Başını ona gösterdi mi yaklaşırdı, nihayet her bir kuş, kendi başını buldu ve yüce Allah'ın izniyle de uçup gitti.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...