Jump to content

İslam ve İnsan Hakları


Recommended Posts

Koyu ile yazılan yerler kendisinin diğer yerler cevabımdır.

1 - İnsan hakları kavramı Demokratik devrimlerle ortaya çıktı.

(Bu devrimlere 1640 İngiliz Devrimi,1789 Fransiz Devrimi ve Amerikan Devrimini örnek gösterebiliriz.) diyorsunuz.

2- Demokratik Devrimlerden önce "İnsan Hakları" kavramı yoktu.

Ben örneğini verdiğiniz olayların insanlığın fikirsel özgürlüğü konusundaki katkılarını önemli buluyorum. Ancak tarih konusunda insan hakkı kavramının bunlarla başladığını düşünmüyorum. Sözünü ettiğiniz açılımlarda genel olarak insan hakkı başladığını söylemek yerine insan hakkının kapsamına giren bazı hakların popülerlik kazandıklarına inanıyorum. Bunu İslam açısından ele alsak kuran “Şüphesiz, Biz Âdemoğullarını üstün ve onurlu kıldık;” .(İsra/70)diyerek insanın değerli olduğu ve bu ifade ile kişiliğinin her türlü saldırıdan kurtulduğunu beyan etmiştir. Yukarıda vermiş olduğum veda haccında da hz.Muhammed tüm insanların kan ve mallar başta olmak üzere tüm haklarının korunma altında olduğunu ifade etmiştir. Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur. sözünün sadece Müslümanlara söylenmiş olduğu sanılıyor. Oysa hutbe bizzat ey insanlar diye haykırmaktadır. Bu gerçek dururken insan hakkı kavramını son 200 yıl öncesine dayandırmak mümkün değildir.

Demokratik devrimler öncesi bırakın sadece insan hakkı kavramı değil kul(yaratıklar) hakkı bile vardır.islam bırakın insanı hayvan ve ağaçların ve hatta doğanın hakkı için prensipler getirmiştir.Bu yönüyle İslamın evrensel insan haklarını bu yönüyle 1400 yıl nce dahi geçtiğini düşünüyorum.Bunların teoride kalıp kalmadığını sonraki mesajlarda tartışabiliriz.

3- Demokratik Devrimler, kendisini bu dünyada Allah'ın temsilcisi olarak gören Krallara, Sultanlara, Padişahlara karşı yapıldı.

Peygamberler ve onun yöntemini hayata geçirmek isteyn İslam bilginleri de aynı anlayışa karçı çıkmışlardır.Hz.İsanın öğretisi zamanındaki tanrı-insan anlayışa tepki olarak doğdu. Hıristiyanlığın ilk üç yüz yılı, Roma devleti ile şiddetli çatışmalar içinde geçmiştir. Milano fermanıyla Roma'ya iltihak eden Hıristiyanlığın adeta kimyası bozulmuştur. Bu süreçten sonra, din ile devlet el ele vermiş, biri diğerini palazlandırarak, önceleri politeist temelde bir tanrı devlet anlayışına dayanan Roma siyasal düşüncesi, bu defa Hıristiyan teolojisine dayalı bir tanrı-devlet konsepti geliştirmiştir. Önce aklı işlevsizleştirerek, dogmatizm ve fanatizmi yaygınlaştırarak, Sümer Nemrutlar hanedanının ve Mısır Firavunlarının köleci düzenini yeniden kurmuştur. Böylece Hıristiyanlık, Romalı egemenlerce tanrı-devletin yeniden inşasının temel taşı haline getirilmiştir. Bu statü, Batı'da aydınlanma sürecine dek varlığını sürdürmüştür.

İslam bu süreci görerek mesajını vermeye başlamıştır. Hz. Muhammedin İslam vahyi, Hıristiyanlığın ilk üç yüz yıldaki pratiklerini överek; ilk üç yüz yıldan sonraya ait pratiklerini de yererek ortaya çıkıyor; tanrı-devlet konseptine karşı duruyor, Hıristiyanlığın tanrı-devletin yapı taşı haline getirilişine karşı bir duruş sergilemiş oluyordu. Din adamlarının kendilerini Allahın temsilcisi saymaları ağır bir şekilde eleştirilmiştir.

Aslında insanın kutsal tanrı insanlara karşı dik duruşunun ilk temsilcisi hz.İbrahimdir.. Tanrı-devlete karşı bu duruşu Mısır firavunlarına karşı Hz. Musa sürdürmüş, Roma Sezarlarına karşı da Hz. İsa sürdürmüştü.

İslam vahyi, önce akla gerektiği rolü vererek ve aklı tanrı-devletin köleleleştirici boyunduruğundan özgürleştirmenin formüllerini ortaya koyarak işe başladı. Kur'an'ın akla çok sık referans vermesi ve aklını kullanmayanların pislik (rics) içinde kalacaklarını söylemesi ( Yunus Suresi: 100) bu kabildendir. Ne var ki köleleştirici tanrı-devlet ağlarını kurmuş, pusuda beklemekteydi. Hz. Muhammed'in vefatı üzerinden daha çeyrek asır geçmeden, tanrı-devletin ayak sesleri duyulmaya başladı ve Emevileşme süreci ile birlikte bu defa İslam payandalı bir tanrı-devlet zuhur etti. Bundan sonraki İslam Halifeleri de, Sümer Nemrutları, İran Kisraları, Mısır Firavunları ve Roma Sezarları gibi kendilerin tanrı ya da yarı tanrı haline getirmekte gecikmediler. Genetik kodlarını daha çok Roma'dan alan İslam hilafet sistemleri yakın zamanlara dek varlığını sürdürdü. İşte sizin bahsettiğiniz devrimler bunlara karşı yapıldı. Yoksa dinin özünde zaten barınan bir ilkeye karşı sanılmışsa da yapılmamıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 49
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

4- Demokratik Devrimlere aydınlanma devrimleri de diyoruz.

Bunu da tüm dinlere karşı yapıldığı söylenemez. Aydınlanma İslam’a karşı değil, Müslümanların yardımı ve inkar edilmez katkısıyla Hıristiyan dogmalarına karşı zafer kazandı. Bu çerçevede Nietzsche’nin “İslam olmasaydı Aydınlanma[ olmazdı.” demesini hatırlamak gerekir.Ben Aydınlanma’da Müslümanların oynadığı rolün abartılmasından yana değilim. Katkılar ne olursa olsun, sonuçta bu başarıyı sağlayan Avrupa’dır. Ama Abbasilere gelinceye kadar, neden Thales’ten Aristo’ya kadar Yunan filozoflarının felsefe kitaplarının bilimsel ve entelektüel büyük bir uyanışa ilham kaynağı olmadıkları sorusunun cevabı da önemlidir. Eğer Müslümanlar, Yunan felsefesini yeni bir kavramsal çerçeveye oturtmasalardı, geliştirip yeni sentezlerde kullanmasalardı söz konusu kitaplar bugün de 2.500 yıllık uykularında uyuyor olacaklardı. Başka bir ifadeyle Müslümanların Yunan felsefesi ve tabiat bilimlerini yeni bir okumaya tabi tutmaları Aydınlanma’nın doğuşunu hazırlayan belirleyici faktördür.

5- İnsan Hakları kavramını dinsel bir temele oturtamayız.

Eğer siz dinin kişilerin vicdanlarında bulunan doğaüstü bir putun razı edilmesine dayanan ve genelde de tapınaklarda yaşan bir ritüeller yığını olduğunu düşünüyorsanız söylediklerinizde haklısınız. Ancak bize göre din bu değildir. Din insan hayatının tamamını düzenleyen ve yaratıcısının da bunun sahibi olduğunu düşünen bir hayat tarzıdır. Her şeyi kapsar. Böylece insan haklarına ve evrensel anlaşmalara yönelik genel eğilim İslami kurallar ve onun adalet, hürriyet, eşitlik ilkesindeki hedefleriyle örtüşmektedir. Hatta bize göre insan hakları beyannamelerinde eksiklikler dahi var. İnsan hakları beyannamelerindeki temel eksiklik çoğunlukla sadece bir döneme hitap eden bir mantaliteye dayanıyor oluşudur. Bu felsefe, insanın mutluluğu yakalamasının yaratıcısından koparak özgürleşerek hayatını düzene koymakta olduğunu iddia eder. Sonuç; sınırlı ilerlemeye rağmen güçlünün zayıfa egemen olması, çevrenin kirletilmesi ve insanoğlu arasında iletişim ve merhamet bağlarının koparılması olmuştur

Oysaki insan hakları, yaratıcıya dayandığında ona bir sorumluluk kazandırır ve onu her kişinin sorumluluğu haline getirir. Allah bu haklara bütün toplumsal, bölgesel ve ırksal farkların ötesinde insani bir boyut katar. Çünkü Allah sadece bir kavmin ya da bir milletin veya bir dinin ilahı değildir. Bütün insanlar onun ailesidir.

Ama neden günümüzde İslam ülkelerinin insan hakları bakımından dünyanın geri kalmış ülkeleri arasında bulunduğuna gelince, bu İslam’dan kaynaklanan bir suç değildir. Onun ilkeleri ve medeniyet tarihindeki ortaya koyduğu örneklik, bu dinin önemine ve toplumlarının ilerleyişine şahittir. Bu suç Müslümanların da değildir. Çünkü onlar, kendilerini temsil etmeyen hatta kendilerine yabancılaşmış hükümetlerce yönetilmektedirler. Bu hükümetler “Biz o günleri insanlar arasında nöbetleşe döndürür dururuz” (Ali İmran/140) hükmü gelinceye kadar onlar üzerinde hegemonik yapılarını sürdürmeye çalışacaklardır.

6- İnsan Hakları kavramı, dinlerden özgürleşmeyi ifade ediyor.

Tek tanrılı dinlerden özgürlük anlamına gelebilir. Ama yeryüzündeki her ideoloji ve düşünce biçiminin de sözlük anlamına bakıldığında din anlamına geldiğini düşündüğümüzde insan türünün ancak ötede duran bir putun direktiflerinden kurtarıldığını ancak insanın içindeki incelikleri insan özünü bulmadığı sürece mümkün olmadığından hümanizmin teizmin yerine alternatif olmadığı görülmüştür. İnsanlık artık 20.yy ın katı maddeciliğinin de ortaçağın katı teizminin de kendisine fayda vermediğini görmüş artık vicdanlarındaki sesi haykıran ortak evrensel seslere yönelmişlerdir. Bu aslında yeni bir din sayılır. Ancak hümanizmi merkeze alıp diğer insana değer kazandıran diğer gerçekleri göz ardı ettiği için insana istediği mutluluğu vermemiş en önemli örnek olarak iki dünya savaşını insanlığın başına bela etmiştir.

7- İnsan hakları kavramının evrensel olması bütün insanlığın demokratik savaşımının bir kazanımı ve sonucu olmasındandır.

Buna katılıyorum. Ancak bunun sadece 150 yıllık bir geçmişinin olduğu görüşüne katılmıyorum. Bu savaşımın demokratik olması insanlığı pek de olumlu etkilememiştir. Hala da yeryüzünde insan emeğinin önemsenmediği kapitalizm ve siyasal hakların bertaraf edildiği emperyalizm başkasının yok sayıldığı faşizm en popüler akımlar olarak durmakta. Oysa peygamberlerin getirmiş olduğu evrensel ilkeler belirli bazı siyasal güçlerin zamanla aracı haline gelmişse bile genel olarak halklar nazarında mesuliyeti ve paylaşımı gerçekleştirilebilir bir mesuliyet duygusuyla devam etmiştir.

8-İnsan hakları kavramını,son aldığı Amerikancı ve Batıcı içerikten de ayırarak ele alıyoruz.

Bunu iyi bir gelişme olarak görüyorum. Bunu eğer batının salt seküler düzeyde ele aldığı hakları kapsamıyorsa demek ki bunun sınırlı bir hak da olduğu söylenemez. Bugün Avrupa’da beslenme hakkı gibi hakların Afrika akıllara gelmesin diye bile bile göz ardı edildiğini ve böylece ”komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” dini anlayışının bu hakkı yüzyıllar önce ele aldığı da anlaşılacaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen Kuran okuduğundan emin misin?

Nasıl diyebiliyorsun ki Demokratik Devrimlerden önce "İnsan Hakları" kavramı yoktu?

Lütfen bir yazı hazırlarken biraz araştır..

Sana tavsiyem Ashoka kanunlarını okumandır.. M.Ö. 3 yy civarı.. 

M.Ö 250 AŞOKA KANUNLARI 

MADDE-1 İnancı, ırkı ne olursa olsun bütün insanlar eşittir, aralarında ayrım yoktur. İnsan öldürmek yasaktır

MADDE-2 Bir insan suçluluğu ispat edilene kadar ceza alamaz, hapis edilemez, işkenceye maruz bırakılamaz

MADDE-3 Suçu ne olursa olsun bir insan idam edilemez

MADDE-4 İzinsiz ağaç kesmek yasaktır

MADDE-5 Avlanmak, hayvan öldürmek yasaktır

MADDE-6 Her evlat anne babasına bakmakla görevlidir

MADDE-7 İnancı, ırkı ne olursa olsun seyahat halinde olan herkesin canı ve malı Aşoka korumasındadır. Seyyahlar Aşoka tarafından inşa edilen kervansaraylarda ücretsiz konaklayabilir. Yol kenarına seyyahlar için dikilen meyve ağaçlarından yararlanabilirler.

MADDE-8 Tutuklu bulunanlar senede bir gün serbest kalacaklardır

MADDE-9 Yaralı olan her insan gibi her hayvanda hastanelerde bakım görmek zorundadır.

MADDE-10 Bütün dinlere ve din adamlarına saygı gösterilmesi Aşoka’ nın emridir.

Şimdi bunları okuduktan sonra bu kanunlardan yaklaşık 1000 yıl sonra gelen Arap ın Allah ı baya bir geri kalmış barbar konumuna düşüyor.. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mesut Abi, bol bol masal anlatmış gene..

Asıl mesele şudur mesut kardeşim.. Adı "İslam cumhuriyeti" olan ve genelde şeriatin geçerli olduğu ülkelerde, neden "evrensel insan hakları" beyannamesi kabul edilmez ve karşı çıkılır?

Kahire paktı nedir, biliyorsun değil mi?

http://www.religlaw.org/interdocs/docs/cairohrislam1990.htm

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mesur abi bol bol yazmış. Yazmışta yazmış.. Bir sürü kavramla İslamı aklamaya çalışmış ama zavallının Asoka dan haberi yokmuş..

Bu insan Asoka İslam ın Allahını 1000 sene öncesinden alt etmiş ama İslam ın o Arap beyinli allah ının bundan haberi olmamış..

Mesut Abi de inandığı bu ilkel Arap Putuna kanıp sözüm ona bilimsel saçmalıklar hazırlayıp İslamı aklamış...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran'dan daha önce yazılan başka metinler de var Mesud. Kuran'ın gökten inme bişey olduğunu sanıyorsunuz...Kültürler birbirlerinin uzantısıdır Mesud kardeş, bu anlamda Kuran'da bu yürüyüşün başka bir uzantısı...

Ama insanı/insanlığı nereye götürür o ayrı bir mevzu...

http://tr.wikipedia.org/wiki/Hammurabi_Kanunlar%C4%B1

tarihinde teleskope tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Koyu ile yazılan yerler kendisinin diğer yerler cevabımdır.

1 - İnsan hakları kavramı Demokratik devrimlerle ortaya çıktı.

(Bu devrimlere 1640 İngiliz Devrimi,1789 Fransiz Devrimi ve Amerikan Devrimini örnek gösterebiliriz.) diyorsunuz.

2- Demokratik Devrimlerden önce "İnsan Hakları" kavramı yoktu.

Ben örneğini verdiğiniz olayların insanlığın fikirsel özgürlüğü konusundaki katkılarını önemli buluyorum. Ancak tarih konusunda insan hakkı kavramının bunlarla başladığını düşünmüyorum. Sözünü ettiğiniz açılımlarda genel olarak insan hakkı başladığını söylemek yerine insan hakkının kapsamına giren bazı hakların popülerlik kazandıklarına inanıyorum. Bunu İslam açısından ele alsak kuran ??[i

3- Demokratik Devrimler, kendisini bu dünyada Allah'ın temsilcisi olarak gören

İslam'da insan hakları yoktur kardeş. İslamın ne olduğunu söylüyeyim: Bir müslüman bir hristiyanı öldürürse müslümanı öldürmenin yarısı ceza alır kardeş.

Bir müslüman bir mecusiyi öldürürse peki ne kadar ceza alır kardeş? O da senin ev ödevin olsun baloncu kardeş..

Bir mecusinin kestiği et bile yenmez islamda kardeş.

Neyse senden çok var, öyle çoksunuz ki güdülme prrogramı künyenize kazılmış kardeş.

Ha bu arada unutuyordum kardeş, islamda hristiyan ile müselmanın devlete verdiği vergi aynı mı kardeş.

Ulan hepiniz o cübbeli gibi hayata vajina düzleminde kıç gözlüğüyle bakıyorsunuz.

tarihinde Ruslan_Chagaev tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

sıkışınca gene toz oldu ortalıktan yazılarına bilimsel süsü vererek aklınca islamı ve allahını aklamaya çalışıyor daha önceki bir yazısında da meleklerin bir tür enerji olduğunu zırvalamıştı birde akdemisyen olacak pabucumun akedemisyeni

Link to post
Sitelerde Paylaş

Burada iki ilginç husus var. Onlar biz ateistleri için çok önemli...

İslamda Kahire insan hakları bildirisi kesin olarak insan hakları evrensel bildirisi ile çelişki içindedir.

Daha da önemli olarak.

İnsan hakları evrensel bildirisi kendi içinde çelişkilidir.

Article 18.

* Everyone has the right to freedom of thought, conscience and religion; this right includes freedom to change his religion or belief, and freedom, either alone or in community with others and in public or private, to manifest his religion or belief in teaching, practice, worship and observance.

Bu maddeye göre insan istediği dine inananabilir ve onları değiştirebilir.

İlginç olarak insanlar İslam gibi, değiştirilmesi mümkün olmayan dinlere de inanabilir.

İnsan hakları evrensel beyannamesi kendi ilkeleri ile çelişen dinlere de özgürlük tanımaktadır.

Din bazında insanlar henüz özgürlüklerine kavuşamamışlardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
sıkışınca gene toz oldu ortalıktan yazılarına bilimsel süsü vererek aklınca islamı ve allahını aklamaya çalışıyor daha önceki bir yazısında da meleklerin bir tür enerji olduğunu zırvalamıştı birde akdemisyen olacak pabucumun akedemisyeni

Özel mesaj ile iyi niyetini gösteren biri olarak bu kadar aşağılayıcı bir yazıyı yazacağını sanmıyordum.İddialarına geleyim.

1.Ben toz olmadım ,buradayım.Hafta sonu çk nadir çevrimiçi olurum.

2.çok meraklı isen gel hodri meydanda tartışalım.Kim saçmalıyor belli olacak.Hala tek bir evrimin kulu içerik hakkında yorumda bulunmadı.

sevgili mohammed

farzedelimki bazı cümleleri daha önce okuduğum bir başka yazarın cümlelerinden esinlenerek aynen kullandım... bu ne ifade eder ?

Evet bugüne kadar bir sürü yorum, bir sürü haber okuduk... değil mi ? Okuduklarımzın kimi din hakkında, kimi bilimsel makaleler, kimi başka konularda,okuduklarımızın her biri bir şeyler anlatıyor, birşeyler içeriyor,aklımız okuduklarını anlıyor, yorumluyor ve değerlendiriyor, sonuçta bir analizden geçirip bir fikre, bir kanaate ulaşıyoruz... prosedür bu değil mi ?

Ulaştığımız son noktada kendimize ait bir değer, kendimize ait bir kanaat ve kendimize ait ŞEY var artık,bu şey artık bize aittir. Daha önce okumuş olduklarımız ham bilgidir ve bir kaynak olmuştur.Ama bu şeyin son hali kendi aklımız ve kendi kabullerimizdir.

Okuduklarını özümsemeyen ve analiz edip kendine has kılamayan insanlar, okuduklarını kendileştiremezler,ortaya koydukları fikirler testten geçerken (bir başkası ile deneştirirken) sıkıştığı anda bilgiyi ana kaynağına gönderiverir....

'' ben demiyorum valla, Ali Bulaç öyle diyor....'' '' Elmalı böyle demiş.... Bilmen şöyle yorumlamış...'' şeklindeki ifadeler bilgiyi sahiplenememin bir ifadesidir....

Eğer ben okuduğum bir bilgiyi özümsemiş, kabullenmiş ve kendi süzgeçlerimden geçirmişsem, neticede bu fikir artık bana aittir... Elmalı'nın ne dediği eskide kalmıştır... çünkü muhtemelen Elmalı' da (bunu misal olarak kullanıyorum) muhtemelen kendinden bir öncesini özümsemiş olmalıdır....

Kaldı ki siz de harmanlama diyorsunuz,bir yazıyı olduğu gibi buraya asma yok.Yani derleme benim olouyor.Cümlelerin zaman darlığından aynısı gelmesini o kadar büyütmeyin derim.Kladı ki ben yazılan herşeyi sahipleniyorum.yani fikrimdir.Buyrun konu hakkında sorun ben de cevaplayayım.

Eğer aynısı özedönüş blogunda var deseniz o blog zaten benimdir.

Son olara Klütfen yorumda bulununuz,söylediklerimi ve cümleleri alıntıdığım bazı yazıların içeriğini çürütünüz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mesut Bayar,

Sen, müslümanlar dışında hiç kimseye yaşam hakkı tanımayan, erkeğin kadından üstün yaratıldığıını ve kadının erkeğin istediği yerden girebileceği tarlası olduğunu söyleyen, evlatları-çocukları fitne olarak niteleyen, işlenen suçları doğrudan ölümle bile değil düpedüz işkence ederek öldürmeyle cezalandıran, insanlığın başına gelebilecek en büyük felaket olan bir bir dini, insan haklarına örnek olarak mı gösteriyorsun cidden?

Bir iletinde yanlış anlamadıysam İlahiyat doktorası yaptığını söylemiştin. Size ne öğretiyorlar kardeşim bu okullarda? Bu okulların hikmeti nedir ki, sizleri böylesine körleştirebiliyor? Bu başlığı açarken hiç mi elini vicdanına koymadın? Hadi karşındakileri aptal yerine koyup, onları yanıltabileceğini düşündün diyelim, yanıltamadıklarının senin hakkında neler düşünebileceklerini de akıl edemeyip kendini bu hale nasıl düşürebiliyorsun?

İnsan haklarından bahsediyorsun. Hiç olmazsa bir insan olarak, düşünebilen bir varlık olarak, inandığın ve savunduğun kitabı anlamak için bir kez olsun okusaydın da bu başlığı öyle açsaydın ne olurdu be kardeşim?

Eline mi yapışırdı? :fool:

Link to post
Sitelerde Paylaş
Burada iki ilginç husus var. Onlar biz ateistleri için çok önemli...

İslamda Kahire insan hakları bildirisi kesin olarak insan hakları evrensel bildirisi ile çelişki içindedir.

Daha da önemli olarak.

İnsan hakları evrensel bildirisi kendi içinde çelişkilidir.

Bu maddeye göre insan istediği dine inananabilir ve onları değiştirebilir.

İlginç olarak insanlar İslam gibi, değiştirilmesi mümkün olmayan dinlere de inanabilir.

İnsan hakları evrensel beyannamesi kendi ilkeleri ile çelişen dinlere de özgürlük tanımaktadır.

Din bazında insanlar henüz özgürlüklerine kavuşamamışlardır.

Bu benim de çok tuhaf bulduğum bir konu... Mensuplarına dinden çıkış özgürlüğü tanımayan dinlerin tümden yasaklanması veya zorunlu reforma tabi tutulması gerekir ve bu durum insan haklarını hiçbir şekilde zedelemez... Çünkü aksi durum, "demokrasinin demokratik kurallarla yıkılması" ("trenden inme" diye de adlandırılır) anlamını ortaya çıkartmaktadır ki günümüzde ülkemizde yaşanmakta olan süreç de buna benzerdir maalesef...

İslami Yönetim Demokratik Olabilir mi? İslam ve Laik Cumhuriyet, Din ve Vicdan Hürriyeti...

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte bu yüzden biz diyoruz ki "İlahiyatçıdan bilim adamı da akademisyen de olmaz". Alın size kanıtı.

Birincisi akademisyen olma iddiasında bir insan başkalarının düşüncelerini yazısında kullanıyorsa alıntıladığına dair not düşmelidir, bu "akademik ahlak" meselesidir. Size orada dini ahlakı veriyorlar da akademik ahlaktan hiç bahsetmiyorlar mı?

Hristiyanlık tanrı-insan anlayışına tepki olarak çıktı diyorsun, hayır hristiyanlık tanrı insan dediğin şeyi teolojik olarak en merkeze aldı. İsa'yı tanrı yaptı.

Batı dünyasının Aydınlanmayı yaşamasında çok farklı unsurlar etkili olmuştur, evet müslümanlar da etkili olmuştur denebilir. Ama daha çok istilalarıyla, saldırılarıyla. Sonuçta coğrafi keşifler dahi, ticaret yollarının müslümanların eline geçmesi ve kritik bazı maddelerin doğudan temin edilememesi sonucunda bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır. Aydınlanmanın temelinde Rönesans felsefesi yatar, yani eski Yunan ve Roma eserleriyle kurulan bağlantı. İslamcıların burdan kendilerine pay çıkarıp, Batı'nın Aydınlanması bizim sayemizde oldu deyip övünmeye çalışması gerçekten acınılacak bir durumda olduklarını gösterir.

""Yukarıda vermiş olduğum veda haccında da hz.Muhammed tüm insanların kan ve mallar başta olmak üzere tüm haklarının korunma altında olduğunu ifade etmiştir. Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur. sözünün sadece Müslümanlara söylenmiş olduğu sanılıyor. Oysa hutbe bizzat ey insanlar diye haykırmaktadır. Bu gerçek dururken insan hakkı kavramını son 200 yıl öncesine dayandırmak mümkün değildir."" diyorsun.

Bu söz sadece müslümanlar için söylenmiştir. Tamam, diyelim ki sizin dediğiniz gibi tüm insanlara söylenmiş olsun.

1. muhammedin dini nasıl yaydığını biliyoruz. hiç de insan haklarına uygun olarak değil. Fetihle, işgalle.

2. Ebubekir?in kızı Aişe ile evlendiği zaman, kendisi 49, kız ise 6 yaşındaydı*. Aişe 9 yaşına gelene kadar onunla ilişkiye girmediği kabul ediliyor.

3. Kendisinden sonra gelen "halef"leri tüm dünyaya kılıç zoruyla, kan dökerek islam doktrinini yaymaya çalıştılar. Tarihin en büyük işgal hareketlerinden biri yaşandı.

""Eğer siz dinin kişilerin vicdanlarında bulunan doğaüstü bir putun razı edilmesine dayanan ve genelde de tapınaklarda yaşan bir ritüeller yığını olduğunu düşünüyorsanız söylediklerinizde haklısınız. Ancak bize göre din bu değildir.""" diyorsunuz

Siz, imzanızda da görüldüğü üzere, öze dönüşçüler, kurandaki islamcılar veya islamı modernize etmeye çabalayanlar en radikal islam sektlerinden çok daha tehlikelisiniz. Örneğin Yaşar Nuri gibi bir hoca, Cübbeli Ahmet'ten çok daha tehlikelidir. Çünkü sözde bilim adamı kisvesi altında islamın çağdışı kalmış, artık akıl sahibi kimsenin kabul edemeyeceği yönlerini traşlayıp yeni bir islam yaratmaya çalışıyorsunuz. Çünkü siz farkındasınız ki bu din fena halde çağdışı. "Reforma uğramazsa akıl sahibi olup da inanan kimse kalmayacak."

Diğer yandan islam, köktendinci-faşist bir doktrin olarak aynı zamanda bir rejim biçimi olarak da karşımızda duruyor. Bu rejimin bir örneğini İran'da görüyoruz. İran'da insan hakları mı? Guns n Roses'in "Chinese Democracy" i albümünü çıkarması seneler sürünce, millet dalga geçmeye başlamıştı Çin'e demokrasi gelince çıkacak diye. Şeriat rejiminde demokrasi ve insan haklarından söz edilmesi bunu Çin için düşünmekten bile daha zordur herhalde.

İnsan hakları ile islam sözcüklerini yan yana koymak bile komik bir durum ortaya çıkarıyor. Yukarıda arkadaşlar çok güzel belirtmişler.

Andromeda'nın belirttiği gibi, mensuplarına dinden çıkış özgürlüğü bile vermeyen bir dini yasaklamak insan haklarına aykırı değildir. Tersine insan haklarına hizmettir.

*bu bilgiye kanıt veya kaynak gösterebilecek arkadaş varsa, lütfen belirtsin.

tarihinde Odin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Odin

Bu yazdıklarında gerçek payı olsaydı, Hristiyanlık başımıza bela bir din olarak kalmakta devam ederdi.

Sen burnunun dibindeki gerçekleri görmek istemiyorsun...

Her konuda akademisyen olur..

Onları kendi sınırlı aklına göre tanımlayamaz ve istediğini insanlık için zararlı diye kaldırıp çöpe atamazsın.

Akıllı düşman aptal dosttan daha yararlıdır lafını da unutma..

İlahiyat mezunu bir akademisyen köy hocası kadar tehlikeli değildir.

Bunu düşünmek bile absürddür.

Bence abesle iştigal ediyorsun..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Odin

Bu yazdıklarında gerçek payı olsaydı, Hristiyanlık başımıza bela bir din olarak kalmakta devam ederdi.

Sen burnunun dibindeki gerçekleri görmek istemiyorsun...

Her konuda akademisyen olur..

Onları kendi sınırlı aklına göre tanımlayamaz ve istediğini insanlık için zararlı diye kaldırıp çöpe atamazsın.

Akıllı düşman aptal dosttan daha yararlıdır lafını da unutma..

İlahiyat mezunu bir akademisyen köy hocası kadar tehlikeli değildir.

Bunu düşünmek bile absürddür.

Bence abesle iştigal ediyorsun..

Hala da ciddi bir şekilde konuyu paylaşan kişi yok.Gelen giden kişiliğime saldırıda bulunmuş.Ağzımı açıp yedi sülale gitsem kendime yakıştırmıyorum.Bunu yapmayıpı içimde kalsa bunun tedirginliği bir gün boyunca gitmiyor.Neden biliyor musunuz?Çünkü çok aşağılayıcı tespitler.Bunu bir canlı ve reel hayatta bana karşı söyleyenin ağzını dağıtırım.Ama sanalda bu ihtimal yok.Laf üstüne laf.Çekiştirme...

Bir müslümanın dinini iyi bilmesi işinize gelmiyor.bunun farkındayım.Yoksa söyldiklerim ne kadar yanlış olsa olsun bu tavri bu aşağılayıcı dili bana karşı kullanma hakınız yok.Neye cevap verebilirim ki bu saniyeden sonra...Biliyorum,yine eleştiriye dayanamayıp kaçtı diyecekler.Ama kimse bu hakaretler karşısında ne hale geldiğimi bilemez.Ne yapayım bir emre gibi bir kireç gibi bir berguzar gibi soğukkanlı değilim.Sinirlendiğimde muhatabımı duvata tozlamasam da rahatlamıyorum...Tek yapabileceğim siteyle tüm ilikileri kesmek..yani üyelik silme ....Ama banalnmayı da beraber isteyeceğim.....

Link to post
Sitelerde Paylaş
Mesut Bayar,

Sen, müslümanlar dışında hiç kimseye yaşam hakkı tanımayan, erkeğin kadından üstün yaratıldığıını ve kadının erkeğin istediği yerden girebileceği tarlası olduğunu söyleyen, evlatları-çocukları fitne olarak niteleyen, işlenen suçları doğrudan ölümle bile değil düpedüz işkence ederek öldürmeyle cezalandıran, insanlığın başına gelebilecek en büyük felaket olan bir bir dini, insan haklarına örnek olarak mı gösteriyorsun cidden?

Bir iletinde yanlış anlamadıysam İlahiyat doktorası yaptığını söylemiştin. Size ne öğretiyorlar kardeşim bu okullarda? Bu okulların hikmeti nedir ki, sizleri böylesine körleştirebiliyor? Bu başlığı açarken hiç mi elini vicdanına koymadın? Hadi karşındakileri aptal yerine koyup, onları yanıltabileceğini düşündün diyelim, yanıltamadıklarının senin hakkında neler düşünebileceklerini de akıl edemeyip kendini bu hale nasıl düşürebiliyorsun?

İnsan haklarından bahsediyorsun. Hiç olmazsa bir insan olarak, düşünebilen bir varlık olarak, inandığın ve savunduğun kitabı anlamak için bir kez olsun okusaydın da bu başlığı öyle açsaydın ne olurdu be kardeşim?

Eline mi yapışırdı? :fool:

Eğer niyetimi bu kadar kötü olarak biliyorsan birbirimize anlatacağımız hiçbir şey yok çakırcalı.Hakikaten bu forum en sağlıklı insanı bile akıl hastası eder.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...