Jump to content

Rahman ve de Rahim olan yüce Şiva'nın adıyla..


Recommended Posts

  • İleti 321
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Pante'nin sözünü ettiği şiir ile bu iddia edilen yazıt aynı çağın değil.

Afedersin de anlayamadım ne önemi var bunun?

Vikrama ile şiirin aynı çağda olduğunu iddia etmedim.

Olay bu kadar basit:

1) Mekke Kabe'de bulunan Vikramaditya yazıtı isminde bir belge var

2) Bu belge islam öncesi Arabistan'daki Hint etkilerini kanıtlamakta.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Garodi, bu durumda yanılan ben değil sen oluyorsun şu bilgiye de göz at:

http://en.wikipedia....a_II#cite_ref-4

"Inscription of Vikramaditya was found in Kaaba

Vikramaditya inscription found in the Kaaba in Mecca proving beyond doubt that the Arabian Peninsula formed a part of his Indian Empire.The text of the crucial Vikramaditya inscription, found inscribed on a gold dish hung inside the Kaaba shrine in Mecca, is found recorded on page 315 of a volume known as Sayar-ul-Okul treasured in the Makhtab-e-Sultania library in Istanbul, Turkey. Rendered in free English the inscription says:"

Anthemoessa ingilizce biliyor musun?

Biliyorsan nasıl böyle konuşuyorsun.

Sayar-ul Okul Vikrama yazıtının adı değil, bu yazıttan söz ettiği iddia edilen bir kitap.

Lütfen okumadan yazma.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Afedersin de anlayamadım ne önemi var bunun?

Vikrama ile şiirin aynı çağda olduğunu iddia etmedim.

Siz şunu söylediniz.

Garodi,

Yanılıyorsam biri düzeltsin ama bu şiir Mekke'de bulunan Vikrama yazıtıyla ilgili sanırım yani yazıtın içinde geçiyor dolayısıyla ortada "iddia" falan yok yazıtın kendisinde var bu şiir, tarihsel belge niteliğinde.

Yanılıyorsam düzeltin dediniz bende yanıldığınızı söyleyerek sizi düzelttim.

1) Mekke Kabe'de bulunan Vikramaditya yazıtı isminde bir belge var

2) Bu belge islam öncesi Arabistan'daki Hint etkilerini kanıtlamakta.

Kabede bulunan bir yazıt yok anladığımız kadarıyla, göstermeye çalıştığım gibi onlarca çelişki ve hata barındıran efsanevi bir kitapta bu yazıttan söz ediliyor.

Yazıtı bırakın, kitabı gören duyan varmı meçhul.

Asparagas anlayacağın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Oysa ki; bilmez ki eğer ben sahtekar olsaydım, onu photoshop hileleriyle kandırmaya uğraşmaz

Natomatik silinen mesajımda ifade ettiğim gibi ben mutlaka siz photoshop hilesi yaptınız demiyorum, ancak kullandığınız resim hileli bir resim.

Nedense tahammül gösterilmeyen eklediğim resim ile bunuda ispat etmiştim.

Eğer bu başlıkta kullandığınız resim sizin üretiminizse o zaman hilede size ait, yoksa kullandığınız kaynakta suç.

Ne demiş çoban? "O muhafaza 754 yılında takıldı". Pekiyi nerden biliyormuş 754 de takıldığını? Kanıt sormaya gerek yok, yeter ki İslam yanlısı bir şey söylesin.

Buyrun, siz daha eski bir tarihe refere eden kaynak sunun.

Bunu yapabiliyor musunuz?

Kuranda adları geçen, Allah'nın kızları Lat , Uzza ve menat'dan bahsetmek istiyorum. Bu üç tanrı sadece İslamda yok.

İslamda Allah'tan başka varlığına inanılan ilah mı var Natomatik?

Şapkadan bu defa fil çıkartmışsın.

Bakınız: Allah ve kızlarının tasviri:

post-2241-127056372349_thumb.jpg

Natomatik bildiğim kadarıyla islam öncesi putperest araplar ve tapındıkları putlardan günümüze bir iz kalmamıştır.

Yine biliyorumki bir ara internet ortamında dolaşımda olan sümer tabletleri hıristiyan forumlarda ve onların yönlendirmesiyle islam öncesi pagan araplara ait gibi takdim edilmişti.

Şimdi sen emin misin bu verdiğinin islam öncesi araplara ait olduğuna, yoksa yine sümer yada bir başka medeniyete ait tablet mi var karşımızda?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu Shiva Lingam meselesi sadece Hacerul Esvedle bitmiyor. Şeytan taşlama ritüelinde taşlanan yapının ne olduğunu biliyor musunuz?

Ama bundan önce söylemem gereken bir şey var. Saygı hürmet gören Hacerul Esved tamamen Yoni yani dişi formunda olup taşlanan şeytan ise lingam ve yoni yani dişi ve erkek cinsel organları şeklindedir. Bu sonuç olarak İslam ın Tanrıça kökenli olduğunu gösterir.

post-787-12705789574_thumb.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş

ATEİZMİN KAYNAĞI KEK İMPARATORLUĞUNA (M.Ö. 7.YY) DAYANIYOR

Kek imparatoluğu m.ö 7.yıllarda "at" lar tarafından kuruldu.Buradaki "at" terimi desteksiz atanlar manasındaki gurubu anlatıyor.Kek İmparatoruna "atai" deniyordu.Ancak bu imparatorun nedense en fazla nefret ettiği kelima "atai atai tutturamayi" deyimiydi."tutturamai" kelimsei aynı zamnda cinsel bir objeyi de ifade etmekte ama konu bilimsel olduğu için bunun söylenmeemsinde fayda mülahaza ediyorum.Bu toplum 8.yy doğru değişim geçirdi ve önüne gelen doğru yanlış her şeyi inkar eden manasına gelen "atemai" ismini aldı.Toplumun büyük önderlerine "ateist" deniliyordu.Bu kelimdeki benzerlerliğe dikkatinizi çekerim ne kadar da benziyor notamatik değil mi bugünkü ateist kelimesine

Kaynak:atatsonuyok.com

budur işte bu topicte yapılan bir kısım kelimelerin benzlerliğine dayanan dayanaksız iddialar onu da iğneledniz ya

xislam sileceksen tüm topici sil bu mesajımın notomatikin yazdıklarından daha bilimsel olduğunu düşünüyorum

İyide bizler hayali yazılardan esinlenmiyoruz.. Tam tersi günümüzde elle tutulur gözle görülür İslam uygulamaları ve tapındıkları nesneleri baz alıyoruz. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tarih metodolojisi açısından sergilediğiniz mantık yanlış bir mantık.

Nasılki mekke hakkında iddia ettiğiniz bilgi doğru olsa bile, bu mekkenin anılan tarihten daha eski bir geçmişe sahip bir şehir olması gerçeğini değiştirmiyorsa, yaşamışlıklarını 9, 10 ve daha ileriye yüzyıllara taşımaya çalıştığınız tarihçilerin verdiği bilgiler, dediğiniz doğru dahi olsa sakatlanmaz.

Yazdıklarımda herhangi bir mantık hatası bulunmuyor.

Yazdığın cümlede "bile" kelimesi fazlalıktır. Arabistandaki Mekke şehri hakkında yazdığım doğrudur.

Mekkenin tarihi kayıt olarak anılma tarihi (822 yılı) bize, en azından, şehrin anılan bu tarihe kadar öneminin olmadığını ve artık gözlerin Mekkeye de yöneldiğini gösterir.

Verdiğim isimlerin ne zaman yaşadıklarına ben karar vermedim.

Eğer birisi kendi zamanı hakkında eser vermişse, samimiyetinden şüphelenmemeiz için hiç bir nedenimiz yoktur.

Ama kendi zamanından 50 yıl öncesi için dahi bilgi vermeye kalkarsa, o bilgilerin teyit edilmesi gerekir. Verilen tarihle eş zamanlı bilgi/bulgularla karşılaştırılır.

Hele sözü geçen eserlerin orijanali yoksa, bunun yerine ama bir veya daha çok elden geçerek değiştirilmişse, artık iyice şüphelenilir.

Kritik gözle tarih araştıranlar bu konulara önem verirler. Ama bir istisna vardır yine de: İslam Tarihi yazanlar (hepsi değil) bu noktaları sık sık görmezden gelirler ve Muhammedin soyunu Ademe kadar verirler.

Verdiğiniz isimlerle ilgili daha önce bir konu geçmişti, şunları yazmıştım.

Ben de okumuştum ama hiç önemseyecek bir şey görememiştim.

İbn-i ishak wikipediaya göre hicretten sonra 153 yılında vefat etmiş.Vakıdi'nin doğumu olarak da hicri 130 tarihi turkcebilgi.com tarafından verilmiş.

İbn-i Hişam içinde şurada söylendiğine göre hicri 213 yada 218'de vefat etmiş.

Görüldüğü kadarıyla bunlar oldukça erken dönem tarihiçler.

Muhtemelen hepsi sahabi denilen muhammed peygamberin arkadaşları yada onların arkadaşlarıyla(tabiin deniyor) yüzyüze görüşmüş olmalı.

Senin oldukca erken dönem tarihcilerinin en erkeni 150 yıl ile İshak. "Resmi tarih"e göre Hişam İshakın eserini yine İshakın bir talebesinin "kopyasına" dayanarak yazıyor. Hişamın doğumu belli değil. Ölümü 830'lu yıllar. Peki Hişamın eseri nerede?

Bir zamanlar araştırıken bulabildiğim tek sağlıklı bilgi, 1850'li yıllarda Almanyada önce arapçasının daha sonra almanca tercümesinin basılmış olduğu.

Şimdiye dek ne bu tarihciler hakkında (verilen doğum/ölüm tarihleri de dahil) ne de eserleri hakkında bilimsel herhangi bir araştırma yapılmış değil.

Durum şu:

- İshak kendisinden 150 yıl önce yaşadığını iddia ettiği, ve soyunu Ademe kadar sürdürdüğü bir Muhammedin hayatını yazıyor.

- İshakın eseri yok elimizde.

- İshakın eserinden talebesi tarafından çıkarılan "kopyası" yok elimizde

- Hişamın kopyadan faydalanarak yazmış olduğu eser yok elimizde

- İshakın/Hişamın kendilerinde 200 yıl öncesi için verdiği bilgileri teyit eden hiç bir tarihi kayıt bulunmuyor.

...

Ama buna rağmen nedense İshak/Hişamın 200 yıl öncesi için anlattığı masallar dillerden düşmüyor.

Dolayısıyla onların aracılık ettiği bilgi tarih bilimi açısından çok önemlidir.

Eğer kendi yaşadıkları zamanı için bilgi veriyorsa, başımla gözüm üstüne. Ama 200 yıl öncesi için bilgi vermeye kalkıyorsa, adama sorarlar: Belgelerin nerede? diye.

Ateistler olarak savlarınızın bu kadar çürük iddialara dayanmasından rahatsızlık duymuyorsanız, bu sizin bileceğiniz iştir.

Bir defa açıkça gösterdiğim gibi arkadaşınızın kullandığı resimde neden oynanma ihtiyacı hissedildiğini sorgulamalısınız.

Resim açıkça deforme edilmiş.

Herhangi bir belgenin tahrif edilmesini kimse iyi karşılamaz. O resmin deforme edilip edilmediğini bilmiyorum. Bu senin iddian.

Ama sana googledan gösterilen diğer resimler de aynı şeyi ifade ediyor ve bu muhafazanın vajina şeklini açıkca gösteriyor. Elimdeki "Hırka-i Saadet Dairesi ve Mukaddes Emanetler" kitabında da eski muhafazanın resmi bulunuyor. Bu muhafaza da yine vajina şeklinde. Sen ise hala; Değildir! diye tutturuyorsun.

Sonra belirttiğim gibi ifade edilen komik iddia açısından sorduğum ve cevabını da kendim vermek zorunda kaldığım hacerül esvedin bir muhafazaya alınışının başlangıcı çok önemli.

Bunlar saçma iddiayı yıkıveriyor.

Burda yıkılmış herhangi bir iddia bulunmuyor.

Linkini verdiğin sitede geçen şu cümleler ne kadar doğruysa,

Hacer-ül-esved, Cennet’ten indirilmiş bir taştır. âdem aleyhisselâmın Cennet’ten ayrılıp, yeryüzüne (Hindistan’daki Serendip Adasına) indirilmesinden sonra ziyâret ettiği ilk hâne (ev) Kâbe’dir.

o siteden alıntıladığın tarih de o kadar doğrudur.

Tabi birde pagan arapların hindular ve hinduizm ile ne gibi bir teması olmuş sorusu da havada duruyor.

Havada durmadığı için, bu büyük bir sorun oluşturmuyor.

MÖ 3. yüzyılda Kandahar'da hem Yunanca hem Hindu bir yazıt bulunduğu gibi: http://en.wikipedia....okaKandahar.jpg

MS 2. yüzyılda yaşamış olan Clemens Aleksandrinus Hindistan'dan, Buda'dan, onların tanrılarından, inançlarından vs. bahseder.

...

Ateistlerimiz bu sorulara cevap bulmak yerine photoshop hilelerine başvurmayı yeğliyorsa diyecek bir şeyim yok.

Bu sorulara cevap bulmak aslında müslümanların görevidir. Ben itiraz etmesini bilirim. taktiği ile idare etmektense, Hişamın/İshakın yazdığı tarihe(!) eşzamanlı tarihi delil bulmak da müslümanların görevidir. Ama 1400 yıldan beri bu görevlerini yerine getirmediklerine bakılınca, müslümanlardan böyle bir şey beklemek yanlış olur. Ateistler biraz iğneleyince, ciyak ciyak bağırmaları da ilginç.

Ateistler müslüman olmadıkları için masal anlatmaktan mümkün olduğunca uzak dururlar.

Ama müslümanların sadece fotoshop sahtekarlıklarıyla yetinmediklerini yeteri kadar görmüşüzdür: Havada asılı suran taş, dev bir adamın iskaleti, mezar sorgusuna tabi tutulmuş bir haylazın ızdıraplı cesedi, cehenemden kaydedilmiş sesler vs.. ile internette iman tazelettiren yeteri kadar islami forum ve başlık mevcut.

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsanlık,"egemenlerin" kalıplaştırdığı inançların batağına sokulup hızla ortaçağ'a itelenirken gerçekleri ifade etmeye çalışanların olması sevindirici.Burada anlatılanların tamamını sıradan bir arkeoloji,mitoloji ya da tarih uzmanı bilir.Ama "evdeki evladı ıyal" hatırına söylemez.En cesuru,dersinde dinlerin kaynağının mitoloji olduğunu haykırsa bile halkın önüne çıkıpta gerçeği açıklamaktan kaçınır.

O nedenle insanlığa bilinç kazandırma anlamında yapılan her tür katkıyı kutsal ve değerli buluyorum.Sadece bunun için bile insanlara saygı duyulmalıdır.

Sayın Notamatik ve sayın DreiMalAli'ye teşekkürü bir borç bilirim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eğerki silvestre de sacy ile ernest renana burada bazı yazılanlar ulaştırılıyor ise adamlar kabirlerinde ters dönüyordur :)

Filolojinin etimolojinin böyle nadan ve nobranlar tarafından kepaze edileceğini nereden bilebilirdi onlar!

ee sende ciddi argümanlarını dökte bahsettiğin nadan ve nobranları kepaze et bay osmanlı garabeti

olmuyor böyle "kuru ekmeğin yanında köfte cinsi" açıklamalarla

tarihinde flamenk tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazdığın cümlede "bile" kelimesi fazlalıktır. Arabistandaki Mekke şehri hakkında yazdığım doğrudur.

Mekkenin tarihi kayıt olarak anılma tarihi (822 yılı) bize, en azından, şehrin anılan bu tarihe kadar öneminin olmadığını ve artık gözlerin Mekkeye de yöneldiğini gösterir.

Bu sözünüz benim söylemime bir cevap değil.

Ben diyorum ki öyle olsada bu asla mekkenin anılan tarihten çok daha eski bir mazisi olması durumunu değiştirmez.

Bu doğru değil mi?

Sanıyorum mekkenin 822'de birden bire kurulan bir şehir olduğunu düşünmüyorsunuz.

Ayrıca şu tarihi salt bir sikkede geçmesine dayanarak veriyorsunuz. Bu şehirden bahseden yazılı daha eski metinler için neden aynı kanaati paylaşmıyorsunuz?

Sikke üzerinde tarihleme yaptınız ve bu günden şu kadar yıl öncesine ait olduğunu saptadınızda yazılı eserlere bunu uygulamadınız mı yada uyguladınız da olumsuz sonuç mu aldınız?

İşte mantık ve metodoloji hatası tarih açısından burada DreiMalAli

Eğer birisi kendi zamanı hakkında eser vermişse, samimiyetinden şüphelenmemeiz için hiç bir nedenimiz yoktur.

Ama kendi zamanından 50 yıl öncesi için dahi bilgi vermeye kalkarsa, o bilgilerin teyit edilmesi gerekir. Verilen tarihle eş zamanlı bilgi/bulgularla karşılaştırılır.

Hele sözü geçen eserlerin orijanali yoksa, bunun yerine ama bir veya daha çok elden geçerek değiştirilmişse, artık iyice şüphelenilir.

Kritik gözle tarih araştıranlar bu konulara önem verirler. Ama bir istisna vardır yine de: İslam Tarihi yazanlar (hepsi değil) bu noktaları sık sık görmezden gelirler ve Muhammedin soyunu Ademe kadar verirler.

Bakın şüpheci yaklaşmaya itirazım yok, elbette böyle yapılmalı.

Ancak toptan reddetmenin de somut bulguyu reddetmek anlamına geldiğini düşünüyorum.

Tarihçiler içinde salt yaşadıkları zamanla ilgili eser verenler varsa bile azınlıktır, tarih geçmişin bilimidir(bilim olarak kabul etmeyenlerde var tabi), dolayısıyla tarihçinin geçmişi konu edinmesinden doğal bir şey olamaz.

Konumuz islam tarihi olduğunda söz konusu tarihçilerin verdikleri eserlerin kişi ve olaylar tarihi olduğunu sanırım kabul edersiniz.

Bu sebeple aktarılan bilginin sözlü olması doğal.

Anılan isimler göstermeye çalıştığım gibi Muhammed peygamberin arkadaşlarıyla birebir görüşmüş, daha da çok sayıda tabiinle temas etmiş isimler.

Dolayısıyla konu islam tarihi olduğunda verdikleri bilgiler birinci ikinci elden bilgidir.

Ben de okumuştum ama hiç önemseyecek bir şey görememiştim.

Çok kibarsınız.

Senin oldukca erken dönem tarihcilerinin en erkeni 150 yıl ile İshak.

Deformasyon yapmak ateistlerimizin ortak vasfı mı?

150 İbn-i İshak için ölüm tarihi olarak veriliyor.

Kaç yaşında vefat etmiştir bilmiyorum ancak ortalama insan ömrüne bakarsak bu ismin hicri 1. asır içinde doğmuş birisi olduğunu söyleyebiliriz.

"Resmi tarih"e göre Hişam İshakın eserini yine İshakın bir talebesinin "kopyasına" dayanarak yazıyor. Hişamın doğumu belli değil. Ölümü 830'lu yıllar. Peki Hişamın eseri nerede?

Bir zamanlar araştırıken bulabildiğim tek sağlıklı bilgi, 1850'li yıllarda Almanyada önce arapçasının daha sonra almanca tercümesinin basılmış olduğu.

Şimdiye dek ne bu tarihciler hakkında (verilen doğum/ölüm tarihleri de dahil) ne de eserleri hakkında bilimsel herhangi bir araştırma yapılmış değil.

Size yardımcı olmaya çalışayım.

Pek çok şerhleri bulunan İbn-i Hişamın siyeri, Türkçeye ilk defa, Hicrî 12 Rebîülevvel 986 (M. 19 Mayıs 1578) tarihinde Sîret-i Resûlullah adıyla Aydınlı Eyyûb b. Halîl tarafından çevirmiş ve şehzadeliği sırasında III. Murad'a takdim etmiştir. Bu eserin yazma nüshası İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'nde bulunur.

Gözden kaçırdığınız nokta, bu eserlere kendilerinden sonra yazılan bir çok eser tarafından atıfta bulunulması, ayrıca bu eserler için çok sayıda şerhler yazılması.

Dolayısıyla kopyalar üzerinde şüphe duymanızı anlasak bile bu kadar sayıda atıf ve aktarım yapılmışken toptan reddetme tavrını anlamak mümkün değil.

Bu birazda gerçekten kaçmak oluyor.

Herhangi bir belgenin tahrif edilmesini kimse iyi karşılamaz. O resmin deforme edilip edilmediğini bilmiyorum. Bu senin iddian.

Şuraya bakın lütfen.

Ama sana googledan gösterilen diğer resimler de aynı şeyi ifade ediyor ve bu muhafazanın vajina şeklini açıkca gösteriyor.

Yapmayın DreiMalAli.

Birincisi bu şekilciliğin değeri olmadığını düşünüyorum, ikincisi çok daha önemli olarak hacerül esvedin muhafazaya alınmasının miladının islamdan en az bir asır sonra olduğunu gösterir bir bilgi sunuyorum.

Üçüncü olarak kadın vajinasının neye benzediğini bilen birisi olarak da size tebessüm ediyorum.

Burda yıkılmış herhangi bir iddia bulunmuyor.

Natomatik'e söylediğim gibi size de söylüyorum, siz ortaya daha eskiye ait bir tarihleme koyun.

"Hacerül esved şu tarihten bu yana muhafazaya alınmıştır" ı ortaya koyunuz.

Bunu yapamıyorsanız bunu yapan tarihi bir veriyi kabul etmemekte gerçeklerden kaçmaktır, algıda seçilik bile değil gerçekten kaçmaktır.

Havada durmadığı için, bu büyük bir sorun oluşturmuyor.

MÖ 3. yüzyılda Kandahar'da hem Yunanca hem Hindu bir yazıt bulunduğu gibi: http://en.wikipedia....okaKandahar.jpg

MS 2. yüzyılda yaşamış olan Clemens Aleksandrinus Hindistan'dan, Buda'dan, onların tanrılarından, inançlarından vs. bahseder.

:)

Beyefendi clemens aleksandrinus'un hindistan ve budadan bahsetmesi ile yada kandaharda yani afganistanda bulunduğunu söylediğiniz yazıtın havada duran soruyla sorunla ilgisi nedir?

Bu iki birbirinden alakasız bulgunun(ki sağlıklı bilgiler mi bilmiyorum) islam öncesi pagan araplarla hinduların, hinduizmin nasıl bir bağlantısı olduğu sorunu sorunsalına bir cevabı mı var yoksa?

Bu sorulara cevap bulmak aslında müslümanların görevidir. Ben itiraz etmesini bilirim. taktiği ile idare etmektense, Hişamın/İshakın yazdığı tarihe(!) eşzamanlı tarihi delil bulmak da müslümanların görevidir.

Müslümanların tarih içinde aktarılan verilerin otokritiğini yaptıklarından sizi habersiz görüyorum.

Rivayetlere dayalı aktarılan sözlü bilgi sonradan, yazılmış biyografik eserlerle sınanmıştır.

Ayrıca kuran ilede aktarılan Muhammed peygamberin sünneti kritiğe tabi tutulmuştur.

Bir şey sormak istiyorum, eşzamanlı tarihi delilden kastınız nedir?

Ayrıca bu eşzamanlı tarihi delil beklentisini islam öncesi tarihi miras içinde talep ediyor musunuz?

Ediyorsanız sorabilir miyim yeryüzünde 571'den önce yaşamış insan olduğuna inanıyor musunuz?

Ateistler müslüman olmadıkları için masal anlatmaktan mümkün olduğunca uzak dururlar.

Size katılamayacağım.

Ben bu yaşıma kadar en büyük masalları hep ateistlerden dinledim.

Birisi de bu konudaki masaldır mesela.

Senaryo yazmakta ateistler üzerine kimseyi tanımam kısaca.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Benim ulaşabildiğim en eski tarih bu.

756 yılında gümüş bir muahfazaya alınıyor hacerül esved.

Daha eski bir tarihe ait kayıt sunabilecek varsa paylaşırsa memnun olurum.

O tarih yanlış Garody.

756 olması imkansız. Olsa olsa 690'lı yıllar olabilir.

Verdiğin linkte şöyle diyor:

Hacer-ül-esved zaman zaman bâzı kötü niyetli kimselerin tasallutuna da mâruz kalmıştır. 756’da çıkan yangın esnâsında bâzı parçaları düşmüştür. Hazret-i Ebû Bekr’in torunu Abdullah bin Zübeyr, bu parçaları gümüş muhâfazalık içine koyarak yerine yerleştirmiştir.

Abdullah bin Zübeyr'in yaşam tarihi 624-692 olarak verilir.

Harra katliamından sonra Mekke'nin işgali ve Kabe'ye saldırı sırasında Hacerülesved parçalanmış olabilir.

Muhtemelen de Abdülmelik zamanında gümüş muhafazaya alınmış olabilir.

690'lı yıllar, yani Hicretin ilk yüzyılı, İslam'ın karanlık dönemidir.

Bu dönem hakkındaki tüm bilgiler tartışmalıdır, kesin değildir. Çünkü bu dönemden kalma tek bir yazılı belge mevcut değildir.

Ayrıca Abdülmelik'in yaptırdığı muhafaza ilk olmayabilir. Öncesinde de taş, muhafaza içinde olabilir.

Taşın daha önce muhafazasız olduğuna dair tarihi bir bilgi mevcut değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ee sende ciddi argümanlarını dökte bahsettiğin nadan ve nobranları kepaze et

Kepaze olacakları kadar zati olmuşlar!

Eğerki mukaddesatımız insan ile alayı caiz görse idi bize buradan çok ekmek çıkar idi!

Nasıl çıkmasın!

Arapça

لا إله الا الله

"İlahe" nin latin harfleri ile yazılışından mütevellid dişi ilah devşiren bir eçhel böyle bir konu açıyor, bu cehaleti ile yetinmiyor lafza-i celalin mahreci içün konuşma cesareti gösteriyor, bu başlıkta da göya "Muhammed" isminin mahrecine iniveriyor, bir başka eçhel arapçada hacerin taş demek olduğunu bilmeden "Hacer de işin içinde olunca, hele de çıplak tavaf da olunca resim tamamlanıyor" diyebiliyor, sonra diğer eçhel bu kelama bakıp "Pante'nin Hacer yumruğu da muhtaşem olmuş. Bu benim hiç aklıma gelmemişti." diyebiliyor!

Bütün bu hadisata bakıp bizede inen bir yumruk var amma bu sandığınız yerlere değil kendi başınıza ve cehaletinize inmiştir demek düşüyor!

İnmiş bu yumruktan sende nasibdarsın, bana yokmu deyu üzülmeyesin flamenk!

Gerçeğe sadakat şart!

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hacer-ül-esved, Cennet’ten indirilmiş bir taştır. âdem aleyhisselâmın Cennet’ten ayrılıp, yeryüzüne (Hindistan’daki Serendip Adasına) indirilmesinden sonra ziyâret ettiği ilk hâne (ev) Kâbe’dir.

Şu bilgide bile Adem dünyada indiği yer olarak hindistanın gösterilmesi ?

Neden hindistana inmiş. ? Bunu diyen neye dayanarak söylüyor.?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Linkini verdiğin sitede geçen şu cümleler ne kadar doğruysa,

Hacer-ül-esved, Cennet’ten indirilmiş bir taştır. âdem aleyhisselâmın Cennet’ten ayrılıp, yeryüzüne (Hindistan’daki Serendip Adasına) indirilmesinden sonra ziyâret ettiği ilk hâne (ev) Kâbe’dir.

o siteden alıntıladığın tarih de o kadar doğrudur.

Çok güzel bir cevap.

Link to post
Sitelerde Paylaş
bir başka eçhel arapçada hacerin taş demek olduğunu bilmeden "Hacer de işin içinde olunca, hele de çıplak tavaf da olunca resim tamamlanıyor" diyebiliyor, sonra diğer eçhel bu kelama bakıp "Pante'nin Hacer yumruğu da muhtaşem olmuş. Bu benim hiç aklıma gelmemişti." diyebiliyor!

Bütün bu hadisata bakıp bizede inen bir yumruk var amma bu sandığınız yerlere değil kendi başınıza ve cehaletinize inmiştir demek düşüyor!

Hacerülesved'e "karataş" dendiğini elbette biliyoruz.

Bunu bilmediğimi ileri sürerek aklınca iddiamızı çürütecek muhterem.

Tabi başka söyleyebileceği birşey olmayınca buna sığınmış.

Düşünmüyor ki "Hadi müslümanlar bu taşın cennetten indiğine inanıp kutsal görüyorlar, iyi de putperestler için neden kutsaldı? Onlar cennete inanmıyordu ki, taşın cennetten geldiğine inansın."

Peki putperestler için neden kutsaldı bu taş?

Bu konu elbetteki araştırılacak. Böyle cahillerin söylemlerine inanıp yetinilmeyecek.

Bunlar ister ki cennetten indiğine inanılsın ve gerisi karıştırılmasın.

Araplar soylarının Hacer'den geldiğine inanırlar. Tarihte "Haceriler" olarak da anılmışlardır.

Hacer Mısırlı bir cariyedir. Hikayeye göre İbrahim'in karısı Sara tarafından şutlanmıştır.

"Hacer" in İbranice'deki anlamı ışıktır, Arapçadaki anlamı İse taş.

Ancak eski Mısır dilindeki anlamını bilemiyoruz.

Hacerülesved'in kökeni konusunda en önemli tezlerden biri tanrıça (Afrodit) heykelinin bir saldırı sırasında parçalanmış olduğudur. Heykelin kafası putperestlerce tutulmuş, asırlar sonunda kararmıştır.

Bu asırlar içinde tanrıları bile değişmiş bir toplumda Afrodit'in kafası Hacer'in karası'na dönüştürülmüş olabilir. Yoksa ne diye vagina şeklinde bir muhafaza yapılsın? Yapacak şekil mi kalmadı başka? :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayın Notamatik,

Çalışmanıza katkı amacı ve bu konularda araştırma yapanlara yardımcı olma isteği ile başlığa bazı katkılarda bulunmak istiyorum.

Geçenlerde izlediğim yabancı bir belgeselde Taoist bir rahip,inancı hakkında bilgi verirken inancını bir kare çizerek açıkladı.Daha doğrusu bir küp.Yani Kabe.Bunların her bir köşesine çince bazı simgeler yazarak açıklamalarda bulundu.Kare,küp veya Kabe'nin kutsallığı ile ilgili bir takım bilgilere Çin kaynaklarından ulaşılabilir.

Yine o belgeseli izleyene kadar Tao'izm veya diğer uzak doğu dinlerinde Tanrı kavramı olmadığını sanıyordum.Yanılmışım.Kutsal bir günde tapınağın kapısı açılıyor.Halk içeri akın ediyor.Tapınaktaki çok büyük bir "kadın" puta yakarışlar ediliyor.Kadın putu şöyle tarif edeyim.Kuzey Amerika'da yapılan dini törenlerdeki Meryem şeklindeki kadınlara benzer bir kadın put.Bu sahneyi de görünce dinlerin hemen her yerde çıkış noktasının aynı olduğuna şahit olmuştum.Taoizm'de de Tanrı dişi.

Bu katkıyı yapmamın bir nedeni de bir önceki mesajınızda belirttiğiniz gibi minyatürlerde ki çizimlerin hep uzak doğulu tipi olarak gözükmesi.

Burada yeni bir teori ileri sürmekte yarar var zannederim.Acaba İslamın ortaya çıkışı ile büyük Moğol yayılışı arasında dolaylı bir ilşki mi var?

İslam dini ve tarihi bu açıdan da ele alınmalı diye düşünüyorum.

Önemli Not:İzlediğim belgesel yabancı bir kanalda ve gecenin ikisi üçünde yayınlanıyordu.Yarı uykulu yarı uyanık izledim.Belgeselle ilgili bilgi elde edebilirsem burada açıklarım.

Selam ve sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hacerülesved'e "karataş" dendiğini elbette biliyoruz.

Muhterem artık sizin utanmanız gereken yerlerdede sizin yerinize biz mi utanalım, bu kadar rahatça doğru olmayan sözleri nasıl söylüyorsunuz!

Demiyormusun sual edilir, madem biliyor idinde ne diye eçhellik farikası şu kelamı ettin!

"Hacer de işin içinde olunca, hele de çıplak tavaf da olunca resim tamamlanıyor"

Düşünmüyor ki "Hadi müslümanlar bu taşın cennetten indiğine inanıp kutsal görüyorlar, iyi de putperestler için neden kutsaldı? Onlar cennete inanmıyordu ki, taşın cennetten geldiğine inansın."

Müşriklerin hacerül esvede hürmet göstermeleri ile cennet akidesinin zarureti de nereden zuhur ediyor!

Müşrik kureyşli ibrahim ile ismail ile iftihar etmiyor muydu!

Müşrik kureyşli Allah a şerik koşsada iman etmiyor muydu!

Müşrik kureyşli putlara dahi "bizi Allah a yaklaştıracaklar" deyu tapınmıyor muydu!

Aynı nazariye ile Allah indinde kıymetli olduğunu düşündükleri bu taşa hurmet göstermelerini idrak edemiyor musun!

Her halde bundan sonraki mesajında da "tabi ben bunu da biliyor idim" diyebilirsin, alıştık gayrı senin bilmediklerine "biliyorum" demene!

Araplar soylarının Hacer'den geldiğine inanırlar. Tarihte "Haceriler" olarak da anılmışlardır.

Alchindus sana boşuna eçhel demiyor pante!

Evvela araplar yahudi değildirki, yahudi olmayı "yahudi anadan doğmaya" hasretmiş yahudilere özeip soylarını neseblerini anneye bağlasınlar!

Araplar hacerden geldiklerini değil, ismail ve babası ibrahiminden geldiklerini söyler bununla iftihar ederler.

Aslında araplar demek dahi hatalıdır, kureyş, adnaniler dememiz gerekir zati hakikatte budur!

Çünki senin gibi eçheller bilmez amma arap daha ortada beni israil yok iken, hatta ibrahim de yok iken var olan bir millettir!

İsmailin mekkedeki ikameti ve cürhümlüler ile olan temasından sonra onun araba karışan soyu, kendisi ve babasının paklığı ve Allah indindeki yeri hasebi ile araba bir iftihar vesilesi olmuştur!

Araba aşağılamak içün "hacer" soyu diyen yahudiler ve mukallitleridir!

Çünki o ırkçı kavim hacerin cariyeliği ve teninin rengi sebebi ile arabı aklınca böylece aşağılamak istemektedir!

Senin gibi oriental ve siyonist kaynakların nakilcisi bir eçhelde bu sanki bir hakikat imiş gibi birde müthiş bir kaniilik ile "Araplar soylarının Hacer'den geldiğine inanırlar" diyebilmekte!

İnsan azıcık tezekkür eder, bizim yaşadığımız beşeriyetin bu en netameli coğrafyasında hangi kavim soyunu bir kadına dayandırmıştırki arab bunu yapsın!

Kifayetsizliğin el vermez bilirim amma bir bak bakalım araba kim "haceri" demiş ve ne zamandan bu yana!

Bir araştır bakalım!

Ömrün bilmediklerini biliyormuş gibi pazarlamakla geçmesin pante, azıcık ilmi sayin olsun!

Gerçeğe sadakat şart!

Link to post
Sitelerde Paylaş

O tarih yanlış Garody.

756 olması imkansız. Olsa olsa 690'lı yıllar olabilir.

Pante haklısında bak zaten şunu söylüyorum,

Benim ulaşabildiğim en eski tarih bu.

Yoksa şamil islam ansiklopedisi yada başka kaynaklara bakarsak tarih çok daha sonraları.

Mekke'yi muhâsara eden Yezid'in ordusu yağlı fitiller atıp mancınıklarla taşa tutarak Kâbe'yi tahrip etti. Atılan bu taşlardan biri Hacerü'l-Esved'i üç parçaya böldü. Yezid'in Ordu'suna teslim olmayan Mekkeliler Abdullah b. Zübeyr'i halife olarak tanımaya devam etti. Daha sonra Abdullah b. Zübeyr kırılan bu parçaları bir gümüş çerçeve içine koyarak biraraya getirmek istediyse de etrafındaki taşlar yanıp kireçlenmiş olduğundan Hacerü'l-Esved'in parçaları birbirine yapıştırılmakla yetinildi. Kâbe'ye ilk örtü de onun emriyle bu dönemde örtüldü. Abdullah b. Zübeyr hacca gelenlerin Yezid'in vahşetini görüp gerçeği anlaması için hac mevsimine kadar tamir ettirmediği Kâbe'yi bu dönemden sonra halkla yaptığı istişare neticesinde yıkıp yeniden inşa ettirdi.

Tarih boyunca birçok saldırıya uğrayan Kâbe bu kez Emevî hükümdarı Abdülmelik b. Mervan tarafından görevlendirilen ve tarihe "Zâlim" lâkabıyla geçen Haccac tarafından mancınıklarla taşa tutuldu. Mekkelilerin suçu Muâviye ile başlayan kılıç gücüne dayalı "halife"leri tanımayıp sahabeden Abdullah b. Züyebr'in emrinde olmalarıydı. Zâlim Haccac'ın ordusu Kâbe'ye sığınan Abdullah b. Zübeyr'i ve birçok müslümanı şehîd etti. Abdülmelik'in izniyle Kabe'yi yıkıp tekrar inşa etti.

Daha sonraları Abbâsî hükümdarı el-Mutî'lillah zamanında Karmatîlerin saldırısına uğrayan Kâbe tekrar tahrip edildi. Tavaf sırasında hacıları kılıçtan geçiren Karmatîler Hacerü'l-Esved'i alıp Kufe'ye götürdüler (M. 929). Taş onların yaptırdığı bir tapınağa kondu. Karmatîlerin reisi, vücudunda birtakım yaraların çıkmasını yaptığı işin uğursuzluğuna yorunca yirmi iki yıllık bir aradan sonra taş, Karmatîlerle bir müşterekliği olan Mısır Fatımi emirinin ricası üzerine yeniden Kâbe'ye geri getirildi.

Miladî 1022 yılında mülhid ve münafık birinin sopa ile vurması sonucu Hacerü'l-Esved üç parçaya bölündü. Sonradan bu kırık parçalar tekrar yerine yapıştırıldı ve üç bin yedi yüz seksen gram gümüşten yapılma bir çerçeve muhâfaza kabına yerleştirildi.

Şamil İslam Ansiklopedisi-Hacerü'l Esved maddesi

tarihinde garodi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Muhterem artık sizin utanmanız gereken yerlerdede sizin yerinize biz mi utanalım, bu kadar rahatça doğru olmayan sözleri nasıl söylüyorsunuz!

Demiyormusun sual edilir, madem biliyor idinde ne diye eçhellik farikası şu kelamı ettin!

"Hacer de işin içinde olunca, hele de çıplak tavaf da olunca resim tamamlanıyor"

Utanması gereken sensin ki hala aynı yerde debelenip duruyorsun.

Son mesajımda açıkladım halbuki ama kafan basmıyor herhalde.

E, senin yerine de ben bastıracak değilim. Balık ye balık, faydası dokunur.

Malum siz deniz ürünlerine bile soğuk yaklaştığınız için, mahrum kalıyorsunuz. :lol:

Hacer'in karası, Vagina görünümlü muhafaza ve çıplak tavaf. Resim gayet açık, anlayana.

Müşriklerin hacerül esvede hürmet göstermeleri ile cennet akidesinin zarureti de nereden zuhur ediyor!

Müşrik kureyşli ibrahim ile ismail ile iftihar etmiyor muydu!

Müşrik kureyşli Allah a şerik koşsada iman etmiyor muydu!

Müşrik kureyşli putlara dahi "bizi Allah a yaklaştıracaklar" deyu tapınmıyor muydu!

Aynı nazariye ile Allah indinde kıymetli olduğunu düşündükleri bu taşa hurmet göstermelerini idrak edemiyor musun!

Her halde bundan sonraki mesajında da "tabi ben bunu da biliyor idim" diyebilirsin, alıştık gayrı senin bilmediklerine "biliyorum" demene!

Saymışsın dökmüşsün ama bir türlü sorduğum soruda cennet bahsine yanıt verememişsin.

Müşrikler cennete-cehenneme inanıyor muydu muhterem?

"İnanıyordu" diye yalana başvurayım deme, ayetle ispatla inandıklarını.

Onca ayet, kıyamet-ahiret, cennet-cehennem propagandasını ateistlere yapmıyordu, müşriklere yapıyordu herhalde.

Alchindus sana boşuna eçhel demiyor pante!

Evvela araplar yahudi değildirki, yahudi olmayı "yahudi anadan doğmaya" hasretmiş yahudilere özeip soylarını neseblerini anneye bağlasınlar!

Araplar hacerden geldiklerini değil, ismail ve babası ibrahiminden geldiklerini söyler bununla iftihar ederler.

Aslında araplar demek dahi hatalıdır, kureyş, adnaniler dememiz gerekir zati hakikatte budur!

Çünki senin gibi eçheller bilmez amma arap daha ortada beni israil yok iken, hatta ibrahim de yok iken var olan bir millettir!

Ben eçhel isem eğer, sen kapkara bir eçhelsin.

Daha İsrail yokken, İbrahim yokken Araplar varmış.

Hadi ordan!

Bu martavallara ancak senin gibi geri kafalılar kanar.

Adem de Araptı değil mi? Adem'in kavmi Arapça konuşuyordur muhakkak.

Arap ırkçısı olduğunda anlaşıldı artık.

Seni Arap yalakası ırkçı seni!

Arapların İbrahim'den önce varolan bir millet olduğunu tarihi belgelerle ispatlayamayacak olursan ırkçı bir Arap yalakası olduğunu her yeri geldiğinde şamar gibi suratına çarpacağım ona göre.

Vakit varken geri adım at, kurtul. Kıvırır mısın artık sana yakışacak şekilde, yoksa akıllılık edip özür mü dilersin, "yanlış yazmışım" diye bilemem artık. Ama o mesaj durduğu müddetçe yakan elimde. :lol:

Peygamberler tarihi okuyup da, zırvaları tarih zannedersen böyle kara cahil olursun işte.

Neyse sen bana takıl, günde yarım saatini bloğumu okumaya ayır. Biraz da balık ye. Düzelme şansın var. :D

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...