Jump to content

Ateist Filmler


Recommended Posts

Suicide o şekilde düşünürsek her bilim kurgu ateist düşünceyi destekler. Bu bağlamda dünyayı kurtaran adam'da ateizm ideasıyla yapılmıştır :)

ama bu film kaliteli, cidden seyredeğer. filmdeki yapay zekalı kişiler insan mı değil mi pek ayırt edilemiyor. zaten yapay zeka konusunu işleyen sci-fi lerin hemen hepsi ateist içeriklidir. :) terminatör ve matrix'te öyle. sözkonusu ettiğin şey yapay zeka konusunu işleyebilecek kapasiteye sahip film değil, olsa olsa komedi filmi olur. sadece yapay zeka ve sinir ağlarını ele alan filmlerde dinsizlik mevcut, diğerlerinde değil.bir de sözkonusu filmde, insan türü yok olmuş ama dünya halen duruyordu. bu da başlı başına dine tezat bir durum, çünkü dine göre dünya insanlık için yaratılmış bir sınav yeri.

tarihinde Suicide tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 years later...
  • 2 weeks later...

La megnio gioventu

Bu film oncelikle tipik abd filmi degildir. film 6 saattir. Sabir ister ve dizi gibi izlemenizi tavsiye ederim. Zaten baslayinca kisa gelecek ve keske hic bitmeseydi diyeceksiniz. Benim favori ilk 10 filmim icinde.

Film iki kardesin dramatik komik ve romontik haytaini biyografi seklinde anlatiyor.

Ateist olan birinin hristiyan baskisi altinda uni birakmasi ile basliyor. Ateizmle ilgisi bu.

filmde hem kapitalizm hem sosyalizm anlatiliyor.

filmde hem siir hem muzik hem restoretor gibi gorsel sanatlar anlatiliyor.

filmde adalet sistemi ve gencligin degerleri kusak kusak anlatiliyor.

filmde psikoloji ve agir sorunlarla insanlarin nasil bas ettigi anlatiliyor.

ozetle filmde yok yok yer yer kahkaya boguluyorsunuz. yeryer dramin dibine vuruyorsunuz ve an oluyor mutlulugu hissediyor an oluyor benzer seyleri bende yasamistim diyorsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 months later...

127790-b-milyang.jpg

Milyang 2007

Lee Chang dong

G. Kore

filmle ilgili bir yazı

http://plansekans.bl...03/milyang.html

Chang-dong Lee, İstanbul Film Festivali’nden tanıdığımız bir yönetmen. 2002 yapımı filmi Oasis’i izlediğimde kelimenin tam anlamıyla aptallaşmıştım. İki özürlü insanın aşkıyla öyle sorular soruyordu ki yönetmen, insan kendi düşüncelerinden bile emin olamıyordu. Bu iki insanın aşkını, birinin diğerini istismar etmesi olarak yorumlayan insanlardan mısınız, yoksa neden olmasın diyenlerden mi, peki bu iki insanın sevişmesine bakabilir misiniz, kendinizden utanmadan bu filmi izleyebiliyor musunuz? Sınırları zorlayan bir yönetmen olduğunu göstermişti Chang-dong Lee ve 2007 yapımı filmiyle bir kez daha gösteriyor ki sınırlarla işi yok.

Shin-ae, kocasının ölümünden sonra onun doğduğu kent olan Milyang’a oğluyla yerleşir. Bir piyano okulu açar ve yatırım için arsa bakar. Başkaları tarafından biraz tuhaf bulunduğundan onların arasına karışmak ister. Burası küçük bir şehir olduğundan da kısa zamanda bir çevre edinir. Milyang’a geldiğinden beri özellikle Jong Chan yanından hiç ayrılmaz. Ancak onun arsa bakması ve okul açması bazılarına parası olduğunu düşündürür ve fidye için çocuğu kaçırılır. Verdiği parayı yeterli bulmayan fidyeci, çocuğunu öldürüp nehre atar. Katil küçük bir yerde saklanamaz hemen yakalanır. Shin-ae bu olaydan sonra sinir krizleri geçirmeye başlar ve tam krizlerinden biri sırasındayken kiliseye girer. Tanrı’yı bulduğuna inanır sonra, tanrı’nın ona huzur verdiğine. Ama kocasının ve oğlunun kaybının yerine koyduğu tanrı da ona ihanet eder, kendisine verdiği huzurun aynısını oğlunun katiline de verir.

Bu filmde başka tehlikeli soruların peşinden gidiyor yönetmen. Shin-ae’nin oğlunu kaybetmesinden sonraki dönemde yaşadıkları aslında sadece isyan ve acıyken, tanrı’yı içinde bulduğunu sandığı dönemden sonraki hali ise neredeyse delilik.. Çünkü kendi ağzından söylediği bu soru onun canını çok fazla yakıyor, “Ben onu affetmeden tanrı hangi cüretle affeder?” Onu delirtmeye başlayan da bu soru oluyor. Önceleri sadece gördüklerine inanan biriyken sonra tanrının varlığına inanmaya başlıyor; ama bu ona daha fazla acı veriyor. Artık yaptığı her şeyde tanrıyı kızdırmaya çalışıyor. Shin-ae filmin başından sonuna kadar birçok değişiklik yaşıyor. Filmin sonunda kendi saçlarını keserken gördüğümüz kişi artık başka biri. Yaşadığı kayıpların acısının onu nereye getirdiğini o kadar iyi görüyoruz ki, filmin sonunda ona bakarken bizim de canımız acıyor. Filmi sözlerle anlatmak pek mümkün değil, bütün çığlıklara ve acıya rağmen sessiz bir film bu ve görsel olarak çok güzel..

Do-yeon Jeon, Shin-ae karakteriyle inanılmaz bir oyunculuk çıkarıyor. Shin-ae’nın çektiği acıyı ve nasıl bambaşka birine dönüştüğünü tamamen hissediyoruz.. Filmin başından sonuna kadar geçirdiği dönüşümü, yaşadıklarının etkisini yüzünde görüyoruz, gerçekten çok etkileyici bir oyunculuk.. Kang-ho Song da hiçbir şansı olmasa da Shin-ae’nın peşinden ayrılmayan Jong Chan rolünde oldukça iyi. Film 142 dakika, ama kesinlikle süresini hissettirmeyen filmlerden ve İstanbul Film Festivali’nin bu yılki programında.. Bence bu yönetmeni takip etmekte fayda var, Oasis gibi başka bir film izleme deneyimi sunuyor bu filmiyle de. Ayrıca Milyang’ın kelime anlamı “Gizli Günışığı”ymış bunu bilmek farklı okumalara da yol açabilir sanki.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 year later...
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...