SirOrphaned 0 Eylül 11, 2010 gönderildi Raporla Share Eylül 11, 2010 gönderildi Suicide o şekilde düşünürsek her bilim kurgu ateist düşünceyi destekler. Bu bağlamda dünyayı kurtaran adam'da ateizm ideasıyla yapılmıştır Link to post Sitelerde Paylaş
Suicide 0 Eylül 11, 2010 gönderildi Raporla Share Eylül 11, 2010 gönderildi (düzenlendi) Suicide o şekilde düşünürsek her bilim kurgu ateist düşünceyi destekler. Bu bağlamda dünyayı kurtaran adam'da ateizm ideasıyla yapılmıştır ama bu film kaliteli, cidden seyredeğer. filmdeki yapay zekalı kişiler insan mı değil mi pek ayırt edilemiyor. zaten yapay zeka konusunu işleyen sci-fi lerin hemen hepsi ateist içeriklidir. terminatör ve matrix'te öyle. sözkonusu ettiğin şey yapay zeka konusunu işleyebilecek kapasiteye sahip film değil, olsa olsa komedi filmi olur. sadece yapay zeka ve sinir ağlarını ele alan filmlerde dinsizlik mevcut, diğerlerinde değil.bir de sözkonusu filmde, insan türü yok olmuş ama dünya halen duruyordu. bu da başlı başına dine tezat bir durum, çünkü dine göre dünya insanlık için yaratılmış bir sınav yeri. Eylül 11, 2010 tarihinde Suicide tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Audaz 0 Eylül 26, 2013 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2013 gönderildi The Man From Earth yazmamış kimse. Link to post Sitelerde Paylaş
taksim 0 Eylül 26, 2013 gönderildi Raporla Share Eylül 26, 2013 gönderildi The Man From Earth yazmamış kimse. aynen ben de onu düşündüm ve onu yazacaktım. Link to post Sitelerde Paylaş
Rhodium 0 Ekim 8, 2013 gönderildi Raporla Share Ekim 8, 2013 gönderildi La megnio gioventu Bu film oncelikle tipik abd filmi degildir. film 6 saattir. Sabir ister ve dizi gibi izlemenizi tavsiye ederim. Zaten baslayinca kisa gelecek ve keske hic bitmeseydi diyeceksiniz. Benim favori ilk 10 filmim icinde. Film iki kardesin dramatik komik ve romontik haytaini biyografi seklinde anlatiyor. Ateist olan birinin hristiyan baskisi altinda uni birakmasi ile basliyor. Ateizmle ilgisi bu. filmde hem kapitalizm hem sosyalizm anlatiliyor. filmde hem siir hem muzik hem restoretor gibi gorsel sanatlar anlatiliyor. filmde adalet sistemi ve gencligin degerleri kusak kusak anlatiliyor. filmde psikoloji ve agir sorunlarla insanlarin nasil bas ettigi anlatiliyor. ozetle filmde yok yok yer yer kahkaya boguluyorsunuz. yeryer dramin dibine vuruyorsunuz ve an oluyor mutlulugu hissediyor an oluyor benzer seyleri bende yasamistim diyorsunuz. Link to post Sitelerde Paylaş
taksim 0 Ekim 9, 2013 gönderildi Raporla Share Ekim 9, 2013 gönderildi antichrist (2009) - lars von trier Link to post Sitelerde Paylaş
belinda 0 Ocak 3, 2014 gönderildi Raporla Share Ocak 3, 2014 gönderildi Dupa dealuri (2012) Tepelerin Ardında Yönetmen Cristian Mungiu Link to post Sitelerde Paylaş
ad hominem 0 Ocak 3, 2014 gönderildi Raporla Share Ocak 3, 2014 gönderildi Film budur. Link to post Sitelerde Paylaş
Reflect 0 Ocak 3, 2014 gönderildi Raporla Share Ocak 3, 2014 gönderildi The Stoning of Soraya M. - Soraya'yı Taşlamak Buyrun tamamı: http://www.youtube.com/watch?v=Q58nLi5eA-I Bunu da izleyeceğim, şimdi iniyor. Konusu ilgimi çekti. Dupa dealuri (2012) Tepelerin Ardında Yönetmen Cristian Mungiu Link to post Sitelerde Paylaş
belinda 0 Ocak 3, 2014 gönderildi Raporla Share Ocak 3, 2014 gönderildi tepelerin ardında uzun ve ağır bir film , herkese göre değil ama çok güzel ve etkileyici dinin, insanlara ne yaptığını göstermek açısından Link to post Sitelerde Paylaş
elmaarri 0 Ocak 4, 2014 gönderildi Raporla Share Ocak 4, 2014 gönderildi 1973 yapımı Giordano Bruno filmini tavsiye ediyorum. Adamcağızın yobazlara karşı kendisini savunmaya çalışması acıklı bir durum... Link to post Sitelerde Paylaş
atılgangenç 0 Ocak 4, 2014 gönderildi Raporla Share Ocak 4, 2014 gönderildi güzel film. finallerden sonra tek tek izleyeceğim hepsini Link to post Sitelerde Paylaş
belinda 0 Ocak 4, 2014 gönderildi Raporla Share Ocak 4, 2014 gönderildi Milyang 2007 Lee Chang dong G. Kore filmle ilgili bir yazı http://plansekans.bl...03/milyang.html Chang-dong Lee, İstanbul Film Festivali’nden tanıdığımız bir yönetmen. 2002 yapımı filmi Oasis’i izlediğimde kelimenin tam anlamıyla aptallaşmıştım. İki özürlü insanın aşkıyla öyle sorular soruyordu ki yönetmen, insan kendi düşüncelerinden bile emin olamıyordu. Bu iki insanın aşkını, birinin diğerini istismar etmesi olarak yorumlayan insanlardan mısınız, yoksa neden olmasın diyenlerden mi, peki bu iki insanın sevişmesine bakabilir misiniz, kendinizden utanmadan bu filmi izleyebiliyor musunuz? Sınırları zorlayan bir yönetmen olduğunu göstermişti Chang-dong Lee ve 2007 yapımı filmiyle bir kez daha gösteriyor ki sınırlarla işi yok. Shin-ae, kocasının ölümünden sonra onun doğduğu kent olan Milyang’a oğluyla yerleşir. Bir piyano okulu açar ve yatırım için arsa bakar. Başkaları tarafından biraz tuhaf bulunduğundan onların arasına karışmak ister. Burası küçük bir şehir olduğundan da kısa zamanda bir çevre edinir. Milyang’a geldiğinden beri özellikle Jong Chan yanından hiç ayrılmaz. Ancak onun arsa bakması ve okul açması bazılarına parası olduğunu düşündürür ve fidye için çocuğu kaçırılır. Verdiği parayı yeterli bulmayan fidyeci, çocuğunu öldürüp nehre atar. Katil küçük bir yerde saklanamaz hemen yakalanır. Shin-ae bu olaydan sonra sinir krizleri geçirmeye başlar ve tam krizlerinden biri sırasındayken kiliseye girer. Tanrı’yı bulduğuna inanır sonra, tanrı’nın ona huzur verdiğine. Ama kocasının ve oğlunun kaybının yerine koyduğu tanrı da ona ihanet eder, kendisine verdiği huzurun aynısını oğlunun katiline de verir. Bu filmde başka tehlikeli soruların peşinden gidiyor yönetmen. Shin-ae’nin oğlunu kaybetmesinden sonraki dönemde yaşadıkları aslında sadece isyan ve acıyken, tanrı’yı içinde bulduğunu sandığı dönemden sonraki hali ise neredeyse delilik.. Çünkü kendi ağzından söylediği bu soru onun canını çok fazla yakıyor, “Ben onu affetmeden tanrı hangi cüretle affeder?” Onu delirtmeye başlayan da bu soru oluyor. Önceleri sadece gördüklerine inanan biriyken sonra tanrının varlığına inanmaya başlıyor; ama bu ona daha fazla acı veriyor. Artık yaptığı her şeyde tanrıyı kızdırmaya çalışıyor. Shin-ae filmin başından sonuna kadar birçok değişiklik yaşıyor. Filmin sonunda kendi saçlarını keserken gördüğümüz kişi artık başka biri. Yaşadığı kayıpların acısının onu nereye getirdiğini o kadar iyi görüyoruz ki, filmin sonunda ona bakarken bizim de canımız acıyor. Filmi sözlerle anlatmak pek mümkün değil, bütün çığlıklara ve acıya rağmen sessiz bir film bu ve görsel olarak çok güzel.. Do-yeon Jeon, Shin-ae karakteriyle inanılmaz bir oyunculuk çıkarıyor. Shin-ae’nın çektiği acıyı ve nasıl bambaşka birine dönüştüğünü tamamen hissediyoruz.. Filmin başından sonuna kadar geçirdiği dönüşümü, yaşadıklarının etkisini yüzünde görüyoruz, gerçekten çok etkileyici bir oyunculuk.. Kang-ho Song da hiçbir şansı olmasa da Shin-ae’nın peşinden ayrılmayan Jong Chan rolünde oldukça iyi. Film 142 dakika, ama kesinlikle süresini hissettirmeyen filmlerden ve İstanbul Film Festivali’nin bu yılki programında.. Bence bu yönetmeni takip etmekte fayda var, Oasis gibi başka bir film izleme deneyimi sunuyor bu filmiyle de. Ayrıca Milyang’ın kelime anlamı “Gizli Günışığı”ymış bunu bilmek farklı okumalara da yol açabilir sanki. Link to post Sitelerde Paylaş
Lucifers 0 Nisan 28, 2015 gönderildi Raporla Share Nisan 28, 2015 gönderildi peki başka aklınıza gelen varmı arkadaşlar.. Link to post Sitelerde Paylaş
NOLAN 0 Nisan 29, 2015 gönderildi Raporla Share Nisan 29, 2015 gönderildi peki başka aklınıza gelen varmı arkadaşlar.. Olmaz mı http://www.ateistforum.org/index.php/topic/57892-mytolojyk-ve-dyny-fylmler/ Link to post Sitelerde Paylaş
Lucifers 0 Mayıs 2, 2015 gönderildi Raporla Share Mayıs 2, 2015 gönderildi bittorentden nasıl indirilir nolan abi Link to post Sitelerde Paylaş
NOLAN 0 Mayıs 2, 2015 gönderildi Raporla Share Mayıs 2, 2015 gönderildi bittorentden nasıl indirilir nolan abi İndirmeyi bilmiyorum..Ben açıp izliyorum filmleri.. Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts