Jump to content

İbadetin Anlamı Köleliktir.


Recommended Posts

  • 3 weeks later...
  • İleti 115
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Yerin göğün oluşumunda tanrı etmeni yoktur, evren kendiliğinden vardır. Yanınk [insan] gibi kusursuz olduğu önesürülen bir dirliğin, saltık bir yaratıcıya gereksindiğini iddia edenler, nasıl olurda tanrı gibi sürekli kusursuz bir dirliğin yaratıcısız oluştuğuna açıklama getirememektedirler. Anlaşıldığı üzre; Tanrı doğmadı, doğrulmadı ançıp yanlıklarca yaratıldığı gerçeğine ulaşmanın birden çok yolu var. Yanlığın kendisinin önce somut olarak varettiği, ardından somut nesnel olgudan soyutladığı bir kurguya kölelik etmek, düşüngen kişilerin usluğuna sığmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yerin göğün oluşumunda tanrı etmeni yoktur, evren kendiliğinden vardır. Yalnık [insan] gibi kusursuz olduğu önesürülen bir dirliğin, saltık bir yaratıcıya gereksindiğini iddia edenler, nasıl olurda tanrı gibi sürekli kusursuz bir dirliğin yaratıcısız oluştuğuna açıklama getirememektedirler. Anlaşıldığı üzre; Tanrı doğmadı, doğrulmadı ançıp yalnıklarca yaratıldığı gerçeğine ulaşmanın birden çok yolu var. Yalnığın kendisinin, önce somut olarak varettiği, ardından somut nesnel olgudan soyutladığı bir kurguya kölelik etmek, düşüngen kişilerin usluğuna sığmaz.

Yalnık = İnsan.

Yalnıklar = Nas.

Hakkı Yılmaz zümer 53 ayetinde iyelik ekinin tam olarak Muhammete gittiğini söylemez. İyelik eki olan "ye"nin "Mushafın Kopyalanması Sırasındaki yapılmış Katip Hatası" olduğunu söyler. şuraya tıklapıp kendi sitesinde bulunan açıklamalarını okuyabilirsiniz. zümer 53'ün ayet metninde Muhammete gönderilen iyelik ekinin katip hatasıyla qur'an'da bulunduğunu iddia etmek, öteki bütün ayet metinlerine de kuşku salar.

Yerel kabileleri bir araya gerirmek için kurgulanan islam dininin içeriğindeki bir yanlışlığın düzeltilmesi H.Yılmaz'ın üzerine görev değil; bu işi yapmamakla daha erdemli davranır. Sonuçta 2 milyar 650 milyon 530 bin TL olan 2010 yılı diyenet bütçesinden pay almıyor. Ançıp evrenselliği yitik ulayu sırıtan yanlışlıkların, kutsallaştırılmış bir betiğe olan inacı zayıflatacağını bildiği için karışmadan da edemiyor.

tarihinde BegTeginli tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 year later...

İbadet, kölelik, hizmetkarlık, uşaklık ya da daha ılımlı bir ifade ile bağlılık denilebilir.

Bağımlılığı, köleliği, hizmetçiliği, uşaklığı kabullenemem, anarşist ve özgür ruhuma aykırıdır ancak Gerçek (Hakk) ve Doğru (Huda)'ya bağlanır, hizmet ederim. İnsanın insana bağlılığı ile insanın yaratana bağlılığı farklıdır.

Bir insan bağlandığı/hizmet ettiği bir insanı yaratıcısı gibi kendisinden üstün görmediği sürece onun kölesi olabilir.

Yaratıcı genel sınırları çizer, insanlar ise o sınırların dışına çıkmadan kendi aralarında bir hiyerarşi oluşturabilirler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İbadet, kölelik, hizmetkarlık, uşaklık ya da daha ılımlı bir ifade ile bağlılık denilebilir.

Bağımlılığı, köleliği, hizmetçiliği, uşaklığı kabullenemem, anarşist ve özgür ruhuma aykırıdır ancak Gerçek (Hakk) ve Doğru (Huda)'ya bağlanır, hizmet ederim. İnsanın insana bağlılığı ile insanın yaratana bağlılığı farklıdır.

Bir insan bağlandığı/hizmet ettiği bir insanı yaratıcısı gibi kendisinden üstün görmediği sürece onun kölesi olabilir.

Yaratıcı genel sınırları çizer, insanlar ise o sınırların dışına çıkmadan kendi aralarında bir hiyerarşi oluşturabilirler.

herçek (hak) nedir...

doğru nedir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

(عَبْد) âbd = köle 2/221

(عَابِدُونَ) âbidune = köleler 9/112

(عبودية) ibadeh/t = kölelik demektir.

(عِبَادَة) ibadet = kölelik etmek (Tanrı/eLLahın dikta ettiği görevleri gerçekleştirmek) demektir.

Hakkı Yılmaz 39/10ncu ayetin "ya ibadi (يَا عِبَادِ)" kısmını açıklarken, köle çevirisi yapılmasına şunu diyerek karşı çıkmıştır;

"Sözcüğü “köle” anlamıyla ele alarak ayete “Ey kölelerim!” diye anlam vermek her ne kadar mümkün olsa da, mesajı evrensellikten mevziiliğe indiren bu anlamlandırmanın iyi bir çözüm olduğu söylenemez".

Kendisi de yaptığı yorumun çarpık olduğunun farkında ançıp inancı gereği, eLLahı ayakta tutmanın uğraşına girişmiş.

Oysa yalın çeviri endoğrusudur!

Köle/abd (عَبْد) sözcüğünün çoğulu, çekimine göre " köleler/abid (عبيد) " sözcüğüdür,

çekimine göre "köleler/ ibad (عِبَادِ) " sözcüğüdür.

Çoğul yapıldığında köle/abd(عَبْد) sözcüğünün çekimleri olan abidune, ibadune, abüdüne kur'an da sıklıkla bulunur.

Âbd'in çoğulu birincil anlamda hep "köleler" demektir, "kullar" anlamı, daha az karşılık bulan ikincil çevirisi olabilse de yeğ tutulmamalıdır bence. Çünkü Türkçe'de "kul" ulayu(ve) "köle" sözcüğü, başka anlamlarda ulayu başka düşünç edimlerine salık verdiren ayrık birer sözcükdürler.

Bu anlam ayrışının örneklerini;

" Enam 61'de ibâdi-hi / عِبَادِهِ/ onun-köleleri,

Araf 194'de ibadün emsalü-küm / عِبَادٌ أَمْثَالُكُمْ / siz gibi köleler)

ulayu Nisa 118'de min ibâdi-ke / مِنْ عِبَادِكَ / kölelerinden-senin " ayetlerine bakarak sınayabiliriz.

Uğrola

Biz ALLAH'a Ve Ahiret Gününe İman Edenler ! ALLAH'a Köle Olmanın, Doyumsuz Özgürlük Ve Hürriyetini Doruklarda Yaşıyoruz...

Senin Signatür'ündeki La Allah Kelimesini Tasvip Etmemenin Sevincini, Taaaa İliklerimizde Hissediyor, Bu Sevinci Kana Kana Yudumluyoruz...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 8 months later...

Şimdi git ilk iletine bak. Unuttuysan ne yazdığını aşağıya alıntılayım, Kuran'da abd köle olarak kullanılmıştır. Bizdeki kıvırtmacıların yaptığı gibi Kuran'da kul-köle ayrımı yoktur. ABD Kuran'da köledir. Kimi yerde kişi Allah'ın kölesidir, kimi yerde de insanın kölesidir.

Senin iddian:

genellikle, rızık sözcüğü ilen zinet sözcüğünü bulacaksınız oralarda. amel ile abd sözcüğünü ise, sadece kendisini, ilahına adayabilen canlı türü için yani insan için kullanılmıştır islamda.

Haaa:İbadet anlamı olup olmaması yazdığınla veya yazdığımla alakalı değil.

Koltuk, yorumlamanda gıtlık var senin. "İbadet'in anlamı Kölelikdir" başlığımda, abd sözcüğünün Türkçe 3 değişik anlamını ayrıştırmışım ben : kulluk, kölelik, ibadet etmek, ancak arapça abd sözcüğünün, insanları, tanrıya yönlendirici olduğunu belirtmeye çalışmışım. köle sözcüğü ahiret işçisidir, dünya yaşamında kendi ahiretini kazanmak için dünyada başka birilerine hizmet etmeye hazır bir öznedir ama kul böyle değildir, bunu ayrıştırmışım. cennette allaha veya cennetliklere hizmet edenler arasında abd sözcüğünden türemiş özne bulamazsın, vildan ve gılman bulursun. abd (عَبْد) köle, kul, ibadet sözcüklerinin yaşam koşullarını iyileştirmek için yapılan çalışma ile, işçilik ile bağlantısı yok, geçinmek için çalışmayı savlayan sözcükler aşağıda...

amela (عامل) : işçi, amele, employee

sahabe el amel (صاحب العمل) : işveren, employer

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aklım gıttır o yüzden de kıymetlidir. Boş işe harcayamam gıt aklımı. Kuran da "Abd" köledir. Bizim uyanıkların yaptığı gibi Kuran da kul-köle ayrımı yoktur. Aynı kelime ile ifade edilir.

Köleden ve dolayısıyla Allah'ın sözünden utananlar da şimdi şekilden şekile girerler.

Bir de alıntı yapayım da Abd'ın baskın anlamının ne olduğunu öğrenelim ve son söz olsun (benim açımdan)

---------------------------------------------

'Abd' sözlükte, kul, köle, yaratık, insan gibi anlamlara gelir.

'Abd' kelimesinin kök fiili, itaat etmek, alçak gönüllülük (tevazu) göstermek; daha açık bir ifade ile kişinin bir kimseye isyan etmeksizin, ondan yüz çevirmeksizin, karşılık vermeksizin itaat etmesi ve boyun eğmesidir. Itaat edilen kimse onu dilediği şekilde hizmet ettirebilir.

'Abd', ibadet ve ubudiyyet kavramlarının köküdür. Bunlar; kulluk etmek, güç ve iktidar sahibi birisine karşı boyun eğmek anlamına gelir. Bunlar aynı zamanda, kişinin üstün gördüğü bir güç önünde itiraz etmeksizin itaat etmesi, kendi özgürlüğünü onun için terkedip tam bir bağlılıkla onun emrine girmesi demektir.

Ibadet veya ubudiyyetin gerçek anlamı budur. Bu kulluk'ta, itaat edenin yalnızca boyun eğip söz dinlemesi yeterli değildir. Itaat eden kul (abd), aynı zamanda önünde boyun eğdiği efendisinin yaptığı iyilikleri de bilir. Verdiği nimetlere teşekkür ederek (veya şükrederek) kalpten ona bağlanır. Verilen nimetler için teşekkürü yerine getirmek üzere, efendisine karşı görevini yapar, efendisini yüceltir, onu kalpten sever ve onun önünde en derin saygıyı duyar.

Islâm'dan önce efendilerine karşı bu şekilde olması gereken köleye 'abd' denirdi. Cahiliyye insanları ayrıca putlarına karşı böyle davranır, onların karşısında kendilerini 'köle-abd' gibi düşünürlerdi.

Islâm, bu şekilde bir boyun eğmenin, kayıtsız şartsız itaatin ve bu yüceltmenin ancak âlemlerin Rabbi olan Allah'a karşı yapılabileceğini, bunun kulluk (ibadet) manasına geldiğinin ve insanın varoluş sebebinin de bu şekilde bir 'kulluk'olduğunu ortaya koymuştur.

a-Abd'ın Kur'an'daki Kullanımları:

‘Abd' kelimesi Kur'an'da dört anlamda kullanılmaktadır.

Birincisi, hukuk açısından 'abd' köle demektir. Yani hürriyeti olmayan, alınıp-satılan, mülk haline gelen kimse. Özellikle savaş sebebiyle gündeme gelen esir olma durumu.

(Sevinerek söyleyebiliriz ki kölelik son asırlarda hukuken ortadan kalkmıştır. Ancak ne yazık ki kölelik mantığı günümüzde farklı isimler altında, değişik pozisyonlarda ve bazı güç odaklarının, zalimlerin şeytaní oyunlarıyla hâlâ devam etmektedir.)

Kısas âyetinde, hür bir kimsenin yine hür bir kimse ile, kölenin de ancak köleye karşı 'kısas' olabileceği söyleniyor. (2 Bakara /178) Evlenme açısından mü'min bir kölenin, müşrik hür bir kimseden daha hayırlı olduğu belirtiliyor. (2 Bakara /221) Kendisine mal verilen hür bir kimse ile, hiç bir şeye gücü

yetmeyen ve başkasının mülkünde olan kölenin sorumluluk açısından bir olmayacağı bildiriliyor. (16 Nahl /75)

Ikincisi, yaratılması açısından 'abd'; bu da her şeyin Allah'ın bir yaratığı olduğunu ifade eder. Böyle bir yaratma yalnızca Allah'a aittir. O'nun yarattığı her şey, yani bütün abd'ler (kullar) Allah'a itaat ederler. Bu itaat da ya isteyerek, ya da zorunlu olur. Insanların dışındaki bütün varlıklar istemeden de olsa Allah'a itaat ederler. Hiç bir yaratık Allah'ın kendileri için çizdiği çizginin dışına çıkamaz.

Kur'an şöyle buyuruyor: “Göklerde ve yerde onların tümü, Rahman (olan Allah'a) yalnızca abd (kul) olarak gelecektir.” (19 Meryem /93)

Bir çok âyette, yerde ve göklerde olan her şeyin Allah'ı tesbih ettiği, O'nu noksan sıfatlardan uzak tuttuğu, O'nu zikrettiği (andığı) söyleniyor. (57 Hadid /1. 59 Haşr /1. 61 Saff/1. 17 Isra /44)

Her şey O'na isteyerek veya istemeyerek teslim olmaktadır (3 Âli Imran /83) veya secde etmektedir. (13 Ra'd /15)

Insanlardan Allah'ın peygemberlerle gönderdiği dine inananlar bilerek ve iradelerini kullanarak Rablerine kulluk yaparlar, boyun eğip-itaat ederler.

Üçüncüsü, Allah'a kulluk yapmak açısından 'abd'. Bu, Kur'an'da bir övgü sıfatıdır. Allah (cc) kendi yarattığı insana 'abd-kul' demektedir. Bunun anlamı; insan Allah'a itaat etmek durumundadır. Kulun bu itaatı bilinçli bir itaat olduğu için onu diğer varlıklardan daha üstün bir yere çıkarır.

Bu anlamda bütün insanlar Allah'ın kuludur (yani hepsi de abdullah'tır). Allah (cc) insanların mevlâ'sıdır. (3Âli Imran/150. 2Bakara/286. 22 Hacc/78). Insanları koruyan, gözeten ve nimet veren sahip O'dur. Insanlar bu en yüce Mevlâ'ya kalpten bağlanmalı ve yalnızca O'na itaat etmeli ve kulluğu yalnızca O'na yapmalıdır. Allah (cc) en yüce Efendi (Mevlâ), insanlar ise değerli birer 'abd'dirler.

Hz. Isa (as) şöyle diyor:

“Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum, O bana kitab verdi ve beni peygamber yaptı.” (19 Meryem/36)

Allah (cc) çok sabırlı olduğu için Eyyûb (as)'u övüyor ve O'nun güzel bir 'abd-kul' olduğunu söylüyor. (38 Sad/30).

Nuh (as) da şükreden bir abd'di (kuldu). (17 Isra/3).

'Abd' sıfatı Hz.Muhammed için de kullanılan övücü bir sıfattır. Rabbimiz bazı peygamberler için 'kulumuz' dediği gibi Hz. Muhammed'e de 'kulumuz' demektedir.

“Eğer kulumuz'a (Hz. Muhammed'e) indirdiğimiz Kur'an'dan şüphe ediyorsanız, haydi onun gibi bir kitab getirin bakalım...” (2Bakara/23).

Mü'minler eğer Allah'ın kulu (Hz. Muhammed'e) indirilen kitab'a iman ediyorsalar; O kitaba göre hareket etmek durumundadırlar. (8 Enfal/41). O Allah (cc), kulu (abd'i) olan Hz.Muhammed'i, bazı âyetlerini göstermek için bir gece Mescid-i Haram'dan alıp Mescid-i Aksa'ya götürmüştür. (Isra ve Mirac olayı) (17 Isra/1)

Yine Kur'an, peygamberimize kitap indirildiğinden söz ederken 'kulumuza indirdiğimiz', 'kulumuza indirilen' demektedir ve Hz. Muhammed'i seçkin bir kul olarak anmaktadır. (18 Kehf/1. 25 Furkan/1. 53 Necm/10. 57 Hadid/9).

Şu âyette ise Allah'ın abd'i (kulu) Hz. Muhammed'e yardımda, zafer vermede, desteklemede, üstün makamlar vermede yeterli olduğunu söylüyor:

“Allah, kuluna yeterli değil mi?...” (39 Zümer/36)

Melekler ve cinler de Allah'ın kullarıdır. (4 Nisa/172. 51 Zariyet/56). Insanların ve cinlerin yaratılma sebebi de Allah'a kulluk (ibadet) yapmaları, Allah'ın dışında hiç bir tanrıya ibadet etmemeleridir. (51 Zariyet/56)

Peygamberimiz (sav) kendisine 'abdullah- Allah'ın kulu' denilmesinden hoşlanır, dua ederken sürekli 'Yarabbi senin kulun...' kelimesini kullanırdı. Şehâdet kelimesinde Hz. Muhammed'in Allah'ın rasûlü olduğunun söylenmesinden önce, O'nun Allah'ın kulu olduğunun vurgulanması oldukça dikkat çekicidir.

Demek ki 'abd-kul' olma sıfatı yüceltici bir sıfattır ve iman eden kulların yalnızca Allah'a itaat ve ibadet ettiklerinin göstergesidir. Kendini bu şekilde niteleyen mü'min, kulluğu yalnızca Allah'a yaptığını, mutlak boyun eğişin yalnızca O'na yapılması gerektiğini ve başka şeylere kulluğun alçaltıcı olduğunu ilân etmiş olur.

Abd'in dördüncü anlamı; dünyalıklara, mala ve servete aşırı bağlılıktır. Paraya, çıkara, dünya malına aşırı bir ilgi gösterip te Allah'ı unutanlar kötü insanların tavırlarıdır. Kimileri için maldan, servetten, paradan üstün bir şey yoktur. Bu gibi şeyler onun gözünde çok kutsaldır, başka kutsal bir şey yoktur. Böyleleri bu yanlış düşünceleri yüzünden Allah'a insan olarak yapmaları gereken kulluğu unuturlar, O'nun dışında herhengi bir şeyin karşında boyun eğerler.

Peygamberimiz (sav) buyuruyor ki:

“Altına, gümüşe ve lükse abd-kul olan kahrolsun” (Ibni Mace, Zühd/8, Hadis no: 4136, 2/1386. Tirmizí, Zühd/42, Hadis no: 2375, 4/587)

b-Abd'in Anlam Sahası:

Allah (cc) insanı 'abd-kul' olarak yaratmıştır. Dolaysıyla insana düşen bu kulluğun şuurunda olmaktır. Abd, efendisinin emrine itiraz etmeksizin, karşı gelmeksizin uyar. Verilen emri yerine getirir, istenen hizmeti görür. Çünkü efendisi onun sahibidir, ona nimet vermektedir, ona sayısız iyilikte bulunmaktadır. Insan öldüğü zaman da hayatının hesabını bu efendisine (Mevlâ'sına)verecektir.

Abd olarak yaratılan insanın, kendisine sonsuz bağışta bulunan Mevlâsı Allah'ı bırakıp, kendisine faydası veya zararı olmayan putları, az bir faydası var zannettiği tağutları ve sahte ilâhları mevla bilip onlara kulluk yapması ne kadar yanlıştır? Elbette gerçek Efendiye kulluğu unutanlar, başka yalancı mevlâlar (efendiler) bulurlar.

Iman eden kimse, bir anlamda bütün kölelikleri, bütün yanlış kul ve kulluk anlayışlarını reddettiğini ilân etmiş olur. O, imanıyla der ki, “ben âlemlerin Rabbini ilâh olarak kabul ediyorum, ben O'nun kuluyum. Dolaysıyla mutlak itaati, mutlak hizmeti ve ibadeti yalnızca O'na yapacağım.

O benim sahibimdir, O benim her şeyime hakimdir, her şeyimi bilmektedir ve yaptığım her şeyi görmektedir. Ben O'na aitim, O'ndan geldim ve yine O’na döneceğim.” Allah'a kullukla ve O'na şükretmekle doyan (tatmin olmuş) bir nefse Allah (cc) şöyle hitap etmektedir:

“Ey tatmin olmuş (doymuş) nefis, Rabbine, hoşnut edici (razı) ve hoşnut edilmiş (razı olunmuş) olarak dön. Artık 'kullarımın' arasına katıl. Cennetime de gir.” (89 Fecr/2730)

Burada 'ibâdi-kullarım' diye övülen kimseler, Allah'ın kendi-lerinden razı olduğu güzel mü'minlerdir. Gö-rülüyor ki burada 'abd-kul' sıfatı cennetlik kulların özel bir sıfatıdır.

Ancak Allah (cc) kendisine itaat etmeyen, O'na şirk (ortak) koşan, O'nu tanımayan ve O'na karşı kibirlenen azgınları lanetler, onların bir kısmını davranış yönünden başka hayvanlara benzetir ve bir kısmını da 'tağut'a (Allah'ın dışında tanrı haline getirilen şeytaní güçler'e)'abd-kul' yapar. Işte böyleleri doğru yoldan ayrılıp, sapık yollara gidenlerdir. (5 Maide /60)

Allah'a kulluk yapmayı reddedenler kendileri için yeni ve yalancı ilâh bulurlar, sonra da onun önünde abd-kul olurlar. Bu durum insan için alçaltıcı bir konumdur, insanın şerefine yakışmayan bir durumdur.

Mü'min, Allah'a abd-kul olduğunun şuuruyla kulluk gorevlerini yerine getirmeye çalışır, Rabbinin rızasını kazanmaya çaba harcar, O'na mümkün olduğu kadar samimiyetle bağlanır, davranış ve ibadetleriyle O'na t’azim eder (saygısını gösterir). Allah'a yönelen bu davranışlara ibadet denir. Bu şekilde ibadet eden kullara (abd'lere) 'ibâd', yani Allah'ın kulları denilir.

Müslümanlar arasında en yaygın isimler Abdullah ve Abdurrahman'dır. Bunlar, 'Allah'ın kulu, Rahman'ın kulu' demektir ki en güzel isimler bunlardır. Allah'ın güzel isimlerinin (Esma-u Hüsnâ'nın) başına 'abd' getirilerek yapılan bütün isimler güzeldir. Çünkü hepsi de Allah'ın kulu olmayı ifade ederler.

http://www.akademi.nl/sayi9/Ara;tirma2.htm

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran da "Abd" köledir. Bizim uyanıkların yaptığı gibi Kuran da kul-köle ayrımı yoktur. Aynı kelime ile ifade edilir.

Bir de alıntı yapayım da Abd'ın baskın anlamının ne olduğunu öğrenelim ve son söz olsun (benim açımdan)

-----------------------------------------

'Abd' sözlükte, kul, köle, yaratık, insan gibi anlamlara gelir. bunlardır.

Arapça abd sözcüğünde kul-köle ayrımı yok tabiki, Türkçe kul-köle sözcüklerinin Arapçasında ayrım var, ben buna itiraz getirdim. Türkçe "Kul"un anlamı Tanrı'nın yarattığı kişidir, bu kadar, dahası yok, kişi tapınım (ibadet) yapsın veya yapmasın. Arapçada ise allahın yarattığı kişi yaratık = mahluk'dur, köle değildir, çoğulu (mahlugat) yaratıklar'dır, yaptığım çalışmada ayrım bu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 years later...

# Mahmud efendi hazretlerini ziyeret eden cemaatinden gerçek kesit;

- musriye teyzenin oğlu mustafa hoca geldi efendim, mustafa hekim

- sizin merhametinizden ayakta duruyorum allahım sizden razı olsun. inşallah ayağa kalkacak tek başına, arkasından yetişemeyeceğiz inşallah. müsadenizle efendi hazretleri, müsadenizle efendi hazretleri, allahım layık olmayı nasip etsin

- mustafa hoca çıkıyor efendim

islam dini kula kulluk etmek üzerine kurulmuştur, yukarıda görünen bir örneği.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah yerine çamurdan kilden insanlığı yaratan Enki inancı Türkiye'de hakim olsaydı aynı insanları görmeyecektik belki. İslam dini insanı cesaretlendirmesi gereken konularda, fikirsel hayallendirmede, bilgileri biriktirmede, deneyimleri aktarmada insanlık namına hiç katkı yapmıyor fakat "Mehdi aleyhisselama biat etmeden ölmeyeceğim" diyerek insanların inançlarını sömürmeye teşvik ettirici tümcelerle toplumun istikbalini harcayan kişilere saltanat sunuyor. İsmailağa cemaati, nur cemaati, menzil cemaati vesaire hepsi hoyratlıkla toplumu harcamaktadırlar. İşitilen çağrıya efendim şeklinde verilen tepki hariç tuttuğumuzda, insanda yüzleşmesi gereken bir utançtır, herhangi bir insana efendim demek. Cemaat islamı Türkiye'nin gelecek kuşaklarını da karartıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

köle dininde islam tanrısı allah, köleliği kaldırmayı hiç akıl edememiş, müminlere sahip oldukları köle ve cariyelere iyi davranmalarını salık vermiş.

kötü davransa ne olur ?

kötü davranana - ne bu dünyada ne de cehennemde vs. bir ceza öngörmemiş ki ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

# Mahmud efendi hazretlerini ziyeret eden cemaatinden gerçek kesit; Padişah'ın karşısından ayrılan hizmetçileri de

öylece köle - kul - abd - abid (عبيد) - ibad idiler ve sultan'ın eteğini öptükten sonra geri geri odadan çıkarlardı.

sultanın ibadi-hi عِبَادِهِ onun-köleleri idiler Enam 61'de ki gibin.

kötü davransa ne olur ? kötü davranana - ne bu dünyada ne de cehennemde vs. bir ceza öngörmemiş ki ?

1480′de Otranto'ya çıkartma yapan Osmanlı ordusunun esir aldığı 813 "asi itaatkar"ı öldürmesi, avrupalılara köle ve cariye olmanın islamdaki dehşeti hakkında daha fazla rehberlik sunamaz. islam dini, dediğiniz gibi köle ve cariyelere kötü davranmada yaptırım ve çözüm getirmiş olsaydı, islamla ilişkilenmiş dünya tarihi bile değişik olabilecekti.

tarihinde Engse Hohol tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

ibadet yani kölelik yanlızca allaha olmalıdır...

Diye başlamış bir hareket nasıl olur da allahtan başka birilerinin kölesi olmaya cevaz verebilir...

Bence la ilahe illallah sözü köleliğin kaldırıldığının ilanıdır...

Ama sonrada bu örtülerek amacının tam tersine çevrilmiş abuk subuk bir duruma sokulmayı başarmışlardır...

Diye düşünmekteyim...

Link to post
Sitelerde Paylaş

ibadet yani kölelik yanlızca allaha olmalıdır...

Diye başlamış bir hareket nasıl olur da allahtan başka birilerinin kölesi olmaya cevaz verebilir...

Bence la ilahe illallah sözü köleliğin kaldırıldığının ilanıdır...

Ama sonrada bu örtülerek amacının tam tersine çevrilmiş abuk subuk bir duruma sokulmayı başarmışlardır...

Diye düşünmekteyim...

yanlış düşünmektesin....

1400 yıldır bunu düşünen bi sen mi oldun ? islam dünyasının gelmiş geçmiş tüm müslümanlarının en akıllısı sen misin ?....

muhammetten de akıllısın yani ? hatta demek ki ondan üstünsün ?

öle ya...onun bile aklına gelmemiş böle bişey ? :D.....

gelseydi hadislerinde olurdu :D

bir de gülelim

puauhauhauhauhauhauh muhauhauhauhauh

:D :D :D

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İslamda iyi niyetle oturtulmuş farzlarındaki sapmalar, yanlış anlaşılan hükümler, samimiyetle ibadet eden birisinin ibadetindeki kasıtsız şirk unsurları, islamın öncesindeki dinlerin bozulma akıbetinin islamda da gerçekleştiğinin göstergesidir, kanıtıdır. islam dini şu halde en bozuk, en tahrip edilmiş ilahi dindir. İlahi bir dinin bozulduğunu daha ne kanıtlayabilir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...