Jump to content

Türkiye ve Şeriat


Recommended Posts

Kaba bir insan değilim ama çok net söyleyeyim yalan konuşuyorsun.

Ayet aşağıda

Maide 38- Yaptıklarına bir karşılık ve Allah'tan caydırıcı bir müeyyide olmak üzere hırsız erkek ile hırsız kadının ellerini kesin. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Var mı tövbe ederlerse affedin diye birşey YOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOK. İnsanları salak yerine koymayı bırakın, kendinizi aldatır ve küçültürsünüz. Yapmayın ayıptır, günahtır.

Gelelim senin çarpıtmaya çalıştığın ayete;

Maide 39-Her kim de işlediği zulmünün arkasından tövbe edip durumunu düzeltirse kuşkusuz, Allah onun tövbesini kabul eder. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Zulüm yapanı tevbe ederse "ben affederim" diyor. Yani elini keseceksin, sonra elini kestiğin kişi tövbe ederse öbür tarafta Allah uygun görürse cezalandırmayacak.

"Sizlerden fuhuş (zina) yapanların her ikisini de incitip kınayın. Eğer onlar tövbe edip ıslah olurlarsa, onları incitip kınamaktan vazgeçin. Çünkü Allah, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhamet edendir."

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 44
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Daha öncede yazmıştım. Şeriat meriat gelmez. Çeşitli sebepleri var. Tayyip Erdoğan şeriat getirecek bir lider değildir.

Bunun yanı sıra Türkiye'de böylesine bir rejim değişikliği demek Türkiye'nin yok olması demektir bir rejim değişikliği değil.

Kürdistan bağımsızlığını ilan eder, Ermeniler toprak için yanaşırlar. Kuzeyden Rusya bir şekilde karışır belki İran ve Suriye'ye destek yapar bunu.

Başlı başına bir İran sorunu da bulunmakta zaten. Bunun yanı sıra Batıdaki devletlerin de Atatürk'ün kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet payidar kalması için can atmadığını da söyleyebiliriz herhalde. Kısacası o kadar basit değil bu işler yani.

Bunun üzerine belki en önemlisi bir İç Savaş tehlikesi de var. Bir şeriat ilan edildiğinde ayaklanacak nereden baksanız en az 5-10 milyonluk bir kesim var. En az rakamı verdim eminim daha da çoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Sizlerden fuhuş (zina) yapanların her ikisini de incitip kınayın. Eğer onlar tövbe edip ıslah olurlarsa, onları incitip kınamaktan vazgeçin. Çünkü Allah, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhamet edendir."

Bir masalcı münafık daha mı?

Önce 100 er sopa vuracaksın (eğer Kuran'ı dar anlamda bakarsan), eğer geniş çerçevede bakarsan evliyse taşlayarak öldüreceksin.

Tövbe kısmı bekarlar için 100 er sopayı yedikten (incitildikten :D ) sonra başka sopa vurmayın anlamındadır. Haaaa bu arada 100 sopa yiyen kadını eve kapatacaksın (erkek serbest) takii başka bir zina yapmış talihlisi çıkana ya da ölüm onu alıncaya kadar.

Böyle saçmalık yapanlara ayet asmayı bile fazla görüyorum ama bu komikliğe devam ederlerse suratlarında tokat gibi patlayacak ayetleri de asarım. Bıktım yahu münafıklarla uğraşmaktan. Kardeşim ta inandığınızı söylediğiniz Allah'ın ayetlerinden utanmayın, büyüklenmeyin ya da terkedin dininizi eğer kendiniz Allah'ınızdan akıllı ve insaflı buluyorsanız.

tarihinde katalan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence zaten şeriat var.

Modern anlamda şeriatı yeniden tanımlamak lazım: şeriat demek sadece suçlunun sağını solunu kesmek değil, kanunların dine göre yontulduğu bir durum demek. Şeriatın bence dereceleri var. 2012 de Türkiye için Şeriat ile 1970 de Suudi Arabistan için şeriat farklıdır, görecelidir. Her toplumun şeriatı farklıdır. Birine göre şeriat olan diğerine göre değildir. Kurandaki katı tanımlar bunu değiştirmiyor, benim gözümde Türkiyede şeriat işliyor. Ateist olarak bunu en iyi sizin hissediyor olmanız lazım.

Şeriat gelmesi için illa sokaklarda aczimendilerin bağırıp çağırmaları gerekmiyor. Gayet modern görünüşlü şeriat da olabilir.

Hem Hz. Muhammetin hayatı dersinde ne diyor?

"Belli bir kıyafeti yoktu, iklim ve şartlada göre giyinirdi"

tarihinde Yer Su tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence zaten şeriat var.

Modern anlamda şeriatı yeniden tanımlamak lazım: şeriat demek sadece suçlunun sağını solunu kesmek değil, kanunların dine göre yontulduğu bir durum demek. Şeriatın bence dereceleri var. 2012 de Türkiye için Şeriat ile 1970 de Suudi Arabistan için şeriat farklıdır, görecelidir. Her toplumun şeriatı farklıdır. Birine göre şeriat olan diğerine göre değildir. Kurandaki katı tanımlar bunu değiştirmiyor, benim gözümde Türkiyede şeriat işliyor. Ateist olarak bunu en iyi sizin hissediyor olmanız lazım.

Şeriat gelmesi için illa sokaklarda aczimendilerin bağırıp çağırmaları gerekmiyor. Gayet modern görünüşlü şeriat da olabilir.

Hem Hz. Muhammetin hayatı dersinde ne diyor?

"Belli bir kıyafeti yoktu, iklim ve şartlada göre giyinirdi"

Merhaba Yer Su

Ülkede sessiz sedasız bir rejim değişikliği olduğundan sanırım kimsenin haberi yok.

İnsanlar ister kafalarını kuma gömüp görmek istemesinler, isterse mezarlıktan geçerken korkusunu yenmek amacıyla ıslık çalanlar gibi davransınlar ülkede bir rejim değişikliği çoktan yapıldı.

Bunu dış ülkelerde yaşayanlar görüyorlar da içinde yüzdüğü denizden habersiz b(alıklar) göremiyor.

Öncelikle herkese geçmiş olsun diyor, özellikle de Türkiye’de yaşayanlara dincilerin egemenliğinde geçecek bundan sonraki yaşamlarında sağlık, mutluluk ve başarılar diliyorum.

Hiç kusura bakmasınlar, böyle olmasını en başta onlar istediler. Dolayısıyla tebrik mesajım da sadece onlara yönelik zaten.

Direnenlere elbette bir sözüm yok.

***

Rejim değişikliği ve şeriat denilince insanlar sanırım sadece şunu anlıyorlar:

Saçı sakalı birbirine karışmış Taliban kılıklı adamlar milletin elini kolunu kesecek, meydanlarda göstere göstere insanlar asılacak, zina yaptı diye insanlar taşlanacak vs.

‘Boynu kravatlı, gel gör ki kafasının içi sarıklı’ deyimini duymayana ne anlatsan boş. Ta ki gerek toplumsal baskı gerekse bu boynu kravatlı dincilerin yönetimindeki devlet baskısı bu insanların kapısını çalıncaya kadar bu düşüncede olmaya devam edecekler.

Gelelim esas mevzuya…

Ülkede sessiz sedasız bir rejim değişikliğine gidildi demiştik.

Önce şurayı biraz açalım da içinde yüzdüğü deryadan bihaber bizim b(alıklar) da anlasın ne olup bittiğini.

Örnekler çok aslında.

Bana bir tane yer gösterin ki orası dincinin elinde olmasın.

Devletin en temel organlarından Yasama, Yürütme, Yargı onlarda.

Cumhurbaşkanlığı onlarda.

Bırakın müsteşarlık, genel müdürlük vs, çayçısına varıncaya kadar bürokrasi onlarda.

Belediyeler onlarda.

Valilikler, kaymakamlıklar resmen AKP’nin hizmetine sokulmuş. Kimse karşı gelemiyor.

Medya onlarda. ( Ülkede şu anda oldukça güçlü AKP yalakası bir 'merkez medya' oluşturulmuş durumda. Aydınlar suskun, pısırık korkak, çaresiz. Kimisi satılık işbirlikçi, kimisi yalakalık yaparak nemalanma derdinde menfaatçi. )

Emniyet onlarda.

Ordu dönüştürülüyor. Dejenere olup tamamen dincinin tahakkümüne girmesi bir sonraki seçimde AKP’nin tekrar işbaşına gelmesiyle kesinlik kazanacak.

Üniversiteler onlarda.

Her şeyden önemlisi para onlarda.

Dünyayı para yönetir.

Ülkede ne kadar işletme varsa özelleştirme adı altında yandaşlara peşkeş çekilerek oldukça zengin bir dinci sermaye altyapısı kuruldu.

Anlayacağınız, ülkede şu anda oldukça kuvvetli bir dinci burjuvazi var.

Üstelik AB ve ABD tarafından müthiş destek görüyorlar.

Yani arkaları çok sağlam.

Kısacası her yer onlarda.

Ama bizim deryadaki b(alıklar) el kol kesilmezse ülkede rejim değişikliği olduğuna kesinlikle inanmayız diyorlar.

Yahu Allah'ın dinci piranhaları neyin varsa kesecekleri kadar kesmiş, daha nereni kesmelerini bekliyorsun?

tarihinde Yakup tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir masalcı münafık daha mı?

Önce 100 er sopa vuracaksın (eğer Kuran'ı dar anlamda bakarsan), eğer geniş çerçevede bakarsan evliyse taşlayarak öldüreceksin.

Tövbe kısmı bekarlar için 100 er sopayı yedikten (incitildikten :D ) sonra başka sopa vurmayın anlamındadır. Haaaa bu arada 100 sopa yiyen kadını eve kapatacaksın (erkek serbest) takii başka bir zina yapmış talihlisi çıkana ya da ölüm onu alıncaya kadar.

Böyle saçmalık yapanlara ayet asmayı bile fazla görüyorum ama bu komikliğe devam ederlerse suratlarında tokat gibi patlayacak ayetleri de asarım. Bıktım yahu münafıklarla uğraşmaktan. Kardeşim ta inandığınızı söylediğiniz Allah'ın ayetlerinden utanmayın, büyüklenmeyin ya da terkedin dininizi eğer kendiniz Allah'ınızdan akıllı ve insaflı buluyorsanız.

konuyu saptırma. zina ayetini "tövbe" meselesi ile ilgili bir örnek olarak verdim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Merhaba Yer Su

Ülkede sessiz sedasız bir rejim değişikliği olduğundan sanırım kimsenin haberi yok.

İnsanlar ister kafalarını kuma gömüp görmek istemesinler, isterse mezarlıktan geçerken korkusunu yenmek amacıyla ıslık çalanlar gibi davransınlar ülkede bir rejim değişikliği çoktan yapıldı.

Bunu dış ülkelerde yaşayanlar görüyorlar da içinde yüzdüğü denizden habersiz b(alıklar) göremiyor.

Öncelikle herkese geçmiş olsun diyor, özellikle de Türkiyede yaşayanlara dincilerin egemenliğinde geçecek bundan sonraki yaşamlarında sağlık, mutluluk ve başarılar diliyorum.

Hiç kusura bakmasınlar, böyle olmasını en başta onlar istediler. Dolayısıyla tebrik mesajım da sadece onlara yönelik zaten.

Direnenlere elbette bir sözüm yok.

***

Rejim değişikliği ve şeriat denilince insanlar sanırım sadece şunu anlıyorlar:

Saçı sakalı birbirine karışmış Taliban kılıklı adamlar milletin elini kolunu kesecek, meydanlarda göstere göstere insanlar asılacak, zina yaptı diye insanlar taşlanacak vs.

Boynu kravatlı, gel gör ki kafasının içi sarıklı deyimini duymayana ne anlatsan boş. Ta ki gerek toplumsal baskı gerekse bu boynu kravatlı dincilerin yönetimindeki devlet baskısı bu insanların kapısını çalıncaya kadar bu düşüncede olmaya devam edecekler.

Gelelim esas mevzuya

Ülkede sessiz sedasız bir rejim değişikliğine gidildi demiştik.

Önce şurayı biraz açalım da içinde yüzdüğü deryadan bihaber bizim b(alıklar) da anlasın ne olup bittiğini.

Örnekler çok aslında.

Bana bir tane yer gösterin ki orası dincinin elinde olmasın.

Devletin en temel organlarından Yasama, Yürütme, Yargı onlarda.

Cumhurbaşkanlığı onlarda.

Bırakın müsteşarlık, genel müdürlük vs, çayçısına varıncaya kadar bürokrasi onlarda.

Belediyeler onlarda.

Valilikler, kaymakamlıklar resmen AKPnin hizmetine sokulmuş. Kimse karşı gelemiyor.

Medya onlarda. ( Ülkede şu anda oldukça güçlü AKP yalakası bir 'merkez medya' oluşturulmuş durumda. Aydınlar suskun, pısırık korkak, çaresiz. Kimisi satılık işbirlikçi, kimisi yalakalık yaparak nemalanma derdinde menfaatçi. )

Emniyet onlarda.

Ordu dönüştürülüyor. Dejenere olup tamamen dincinin tahakkümüne girmesi bir sonraki seçimde AKPnin tekrar işbaşına gelmesiyle kesinlik kazanacak.

Üniversiteler onlarda.

Her şeyden önemlisi para onlarda.

Dünyayı para yönetir.

Ülkede ne kadar işletme varsa özelleştirme adı altında yandaşlara peşkeş çekilerek oldukça zengin bir dinci sermaye altyapısı kuruldu.

Anlayacağınız, ülkede şu anda oldukça kuvvetli bir dinci burjuvazi var.

Üstelik AB ve ABD tarafından müthiş destek görüyorlar.

Yani arkaları çok sağlam.

Kısacası her yer onlarda.

Ama bizim deryadaki b(alıklar) el kol kesilmezse ülkede rejim değişikliği olduğuna kesinlikle inanmayız diyorlar.

Yahu Allah'ın dinci piranhaları neyin varsa kesecekleri kadar kesmiş, daha nereni kesmelerini bekliyorsun?

Bir üst iletideki .....edit.....cevap vermektense bu iletiyi ön plana çıkarmak daha anlamlı.

Okumaya üşenenlere de yazının özeti sayılabilecek kısmı hap şeklinde vereyim dedim :D

tarihinde placebo tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kaba bir insan değilim ama çok net söyleyeyim yalan konuşuyorsun.

Ayet aşağıda

Maide 38- Yaptıklarına bir karşılık ve Allah'tan caydırıcı bir müeyyide olmak üzere hırsız erkek ile hırsız kadının ellerini kesin. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Var mı tövbe ederlerse affedin diye birşey YOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOK. İnsanları salak yerine koymayı bırakın, kendinizi aldatır ve küçültürsünüz. Yapmayın ayıptır, günahtır.

Gelelim senin çarpıtmaya çalıştığın ayete;

Maide 39-Her kim de işlediği zulmünün arkasından tövbe edip durumunu düzeltirse kuşkusuz, Allah onun tövbesini kabul eder. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Zulüm yapanı tevbe ederse "ben affederim" diyor. Yani elini keseceksin, sonra elini kestiğin kişi tövbe ederse öbür tarafta Allah uygun görürse cezalandırmayacak.

Sana göre herşey yalan.Ben şuanda anlatamam sen burdan oku. Sonrada tartışırız.

Cevap 1:

Konuları bütüncül bir bakış açısıyla analiz etmediğimiz-zaman, yorumlarımızda hata yapma payımız her zaman söz konusudur. Konuyu fazla uza-tmamak için doğrudan hırsızlık vakası üzerinde-duralım: Hırsızlık olayında iki taraf vardır: Birinci t--araf, malı çalınan mağdur insanlar, ikinci taraf ise cezayı hak eden gaddar bir hırsız.

İnsan olarak bu iki kişiyi adalet ölçüsünde tartacağız. Ne yapalım ki, mazlumun malı korunmuş olsun, zalimin de eli engellenmiş olsun.

Eğer burada caydırıcı bir müeyyide olmazs-a, ne malı koruyabilir, ne de hırsızın elini engelleyebiliriz. Hapis gibi cezaların caydırıcı olmadığının en büyük kanıtı, bugünkü hırsızlık vakalarının bilançosudur. Her şeyin hikmetini en iyi bilen Allah, çalışmadan, alın teri dökmeden, başkasının mağduriy--etine acımadan malını çalmakta menhus bir lezzetin olduğunu, nefs-i emare sahiplerinin bu çirkin işi kolay kolay bırakmayacaklarını, bunun engellenmesinin tek yolu hırsızlık eden elin kesilmesi olduğunu bilmiş ve hükmünü vermiştir.

-
Her hırsız, fakirlikten ötürü bu işi yapmıyor.
Bunu alışkanlık haline getiren, yorulmadan çok para kazanma peşinde olanların haddi hesabı yoktur.

- Fakir olsa bile, eli kesilenin kendisi ve bakmak zorunda olduğu insanları aç bırakmamak devletin görevidir. Hırsız kimse de bunun dışında değildir. Nitekim, Hz. Ömer, bir kıtlık döneminde hırsızlık yapanlara ceza uygulamamış ve:
“İnsanların karnını doyurmadan, onlardan kanunlara uymayı istemeyiz”
demiştir.

- Hırsızın elinin kesilmesiyle ilgili Kur’an’ın hükmü -deyim yerindeyse- en çağd--aş bir hükümdür. Çünkü bu çağ kadar hırsızı, şehir eşkıyası, kapkaçı, gaspçıs--ı bol olan başka bir çağ olmamıştır. Bunlara karşı alınan yüzeysel ve düzeysiz cezaların caydırıcı olmadığına dair -hırsızlar hariç- herkse hem fikirdir.

İslam tarihinde, bu cezanın âdil bir şekilde uyg--ulandığı
ilk üç asırda
, hırsızlık suçundan ötürü,
kesilen ellerin sayısı yalnız altıdır.
Şu anda, dünyanın her bir şehrinde her gün bu suçlar sebebiyle, talan edilen bunca servet yanında, en az bir veya birkaç-el değil, baş kesilmekte / mal sahibi zalimce öldürülmektedir. Buna caydırıcı bir önlemle dur demeye, her çağdan daha çok bu çağın ihtiyacı vardır

- İlginçtir, hırsızın durumuna acıyoruz da malı çalınan, hayatı boyunca on yıllarca çalışıp zor biriktirdiği bütün servetini hırsıza kaptıran mal sahibinin bu durumunu pek dikkate almıyor gibi davranıyoruz. Bu ad--amın da çoluk çocuğu yok mu? Kendisi de muhtaç duruma düşmemiş mi?

İnsanın aklına -malına sahip çıkmadığı eleştirilerine hedefi olmuş- Nasrettin hocanın meşhur şu sözü geliyor,
“Yani hırsızın hiç mi suçu yok?”.

- Bir zamanlar, kendini bilmez bir cahilin, hırsıza verilen cezayı bahane ederek İslam şeriatına hücum etmesine karşılık, bazı İslam alimleri çok güzel cevap vermişlerdir. Bunu da bilmek bizim de soru soran kardeşimizin de hakkı olduğunu düşünüyoruz.

İtiraz eden demiş ki:
İslam dininde kim haksız yere bir kimsenin elini keserse beş yüz altın diyet ödemek zorundadır. Durum böyle iken , nasıl olur da -değeri beş yüz altın olan- bir el yarım altın çaldığı zaman kesilir?

Şöyle cevap vermişler:
İnsanın canını koruma adına elin diyeti beş yüz olarak hükme bağlanmıştır. Ama insanın malını koruma adına da hırsızın eli değersiz sayılmıştı--r. Böylece beş yüz değerinde olan bir el yarım altın çaldığında kesilmeyi hak eder. Bir başka alim de şu cevabı vermiştir: Bir el, emin olduğu sürece değerlidir, hain olunca da değerden düşer.

Ne güzel hikmetli sözler.. Gerçekten Allah’ın hikmetini böyle anlamak veya anlamaya çalışmak gerekir.

Cevap 2:

Konuyla ilgili ayetler dikkatle okunduğunda sorunuzun cevapları da görülecektir:
“Hırsızlık eden erkek ve kadının yaptıklarına karşılık bir ceza, Allah'tan bir ibret olarak ellerini kesin. Allah güçlüdür, hikmet sahibidir. Kim bu haksız davranışından sonra tövbe eder ve halini düzeltirse bilsin ki Allah onun tövbesini kabul eder. Şüphe yok ki Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir. Bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkiyeti Allah'a aittir. O, dilediğine azap eder, dilediğini de bağışlar. Allah her şeye kadirdir.”
(Maide Suresi, 5/38-40)

- İslâm, meşru kazançtan doğan malın korunmasını dinin temel hedeflerinden saymış ve telef olmaması için her türlü tedbiri almıştır. Bu cümleden olmak üzere kişinin haksız olarak başkas--ının malına el uzatmasını da kendi malını saçıp savurmasını ve israf etmesini de haram kılmıştır. Şu halde hırsıza verilen ceza sadece hukuk düzeni--ni korumayı değil, aynı zamanda ilâhî emirlerin yani din ve ahlâk kurallarının yaşatılmasını da amaçlar.

- İnsanların her çağda ve her toplum yapısında daha çok iki şeye ihtiyacı var:
Ciddi bir eğitim ve ağır cezaî müeyyide.
Biri
kafayı, kalbi ve vicdanı aydınlatıp insanı fazîlet ve olg--unluğa yükseltir.
Diğeri
ise, nefsin tuğyanını, haklara tecâvüzü önleyici mahiyettedir. Aksi halde olumlu bir so--nuç elde etmemiz mümkün değildir. İslâm tarihinde aksine bir uygulama, kötülerin çoğalmasına, iyilerin azalmasına ve böylece dengenin serden yana bozulmasına neden olmuştur. Bunun için İslâm Hukuk--çularına göre, yol kesip adam öldürenin, yol kesip mal ve namusa el uzatanın hapse atılması frenleyici ve ıslah edici bir çare ve yol olamamıştır. Bu ölçüdeki uygulamanın her yerde kötülerin cesaretini kırıcı, toplumu düzeltici nitelikte olmadığı bilinmektedir.

Ama ciddi bir eğitimle birlikte ağır cezaî müeyyidelerin durdurucu, cesareti kırıcı, kötüleri caydırıcı olduğu, bu yüzden iyilerin çoğalmasını sağlayıcı, güven ve huzuru gerçekleştirici bulunduğu görülmüştür.

Çünkü güven ve huzur içinde yaşamak, mal ve canın korunmasıyla toplum hayatına bağlanmak herkesin tabii hakkıdır. Bunu ortadan kaldırmaya veya zedelemeye kimsenin hakkı yoktur. O bakımdan mütecavizleri az bir ceza ile tecziye etmek, onların cesaretini artırmaktan başka bir şeye yaramaz, görüşü ağırlık kazanmıştır. Öyleyse verilecek hüküm, ayette geçen
“yaptıklarına karşılık bir ceza, Allah'tan bir ibret”
ifadesi ile, hem suçu işleyenlere bir ceza hem de nefislerine uyup suç işleyecek olanlara da bir caydırıcı olması gerekir.

- Hırsız yaptığına pişman olur, tövbe eder ve tövbesinde samimi olduğu anlaşılırsa eli kesilmez. Ancak bunun tespit edilebilmesi için hırsızın bir süre hapsedilmesi ve göz altında bulundurulması gerekir. (bk. İbn Âşûr, VI, 193; Ateş, H, 524)

- İslâm'ın temel amacı insanları cezalandırmak değil, aksine onları huzur içerisinde ve mutlu bir şekilde yaşatmaktır.
Bu sebeple İslâm suç işlemeyi önlemek için caydırıcı cezaî müeyyidelerin yanında dinî, ahlâkî, sosyal ve iktisadî tedbirleri de almıştır. Bu cümleden olarak Kur'an'da fakirlere, yoksullara, darda kalanlara, ihtiyaç içinde kıvrananlara devlet bütçesinden hisse ayrılması istenmiş (bk. Tevbe Suresi, 9/60),
"(Zenginlerin) mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır"
(Zâriyât Suresi,51/19) buyurularak zenginlerin fakirlere yardım etmeleri emredilmiştir. Öte yandan, haram olan şeylerden zaruret hallerinde yenilip içilebileceğine dair ruhsat verilmiştir (bk. Bakara Suresi, 2/173). İslâm'ın, bu ve benzeri sosyal yardımlaşma konularındaki emirleri uygulandığı takdirde insanları hırsızlığa sevkeden sebepler büyük ölçüde ortadan kalkar.

- Göz ardı edilmemesi gereken bir husus aslî hüküm ve müeyyide ayıranıdır. Müeyyideler (yaptırımlar) hukuk sisteminin gayeleri değil, amaçlanan hükümlerin korunup desteklenmesini sağlayan düzenlemelerdir. Eşya hukuku alanında Kur'an'ın temel buyruklarından biri, mülkiyet hakkına saygı gösterilmesi ve sahibinin rızâsı olmadan bir malın ister zorla ister gizli yollarla alınmamasıdır. Bu buyrukla hedeflenen amacın gerçekleştirilmesi için kuşkusuz değişik yaptırımlar düşünülebilir. Nitekim insanlık tarihi bu konuda hangi yaptırımın daha başarılı olacağıyla ilgili tecrübelerle doludur. Fakat bu alanda geliştirilen yöntemlerin tatmin edici bir başarı düzeyine ulaşabildiğini söylemek kolay değildir.

- Bütün bunlar, Kur'an'ın bir taraftan insanlık onurunun ayaklar altına alınmasına ve toplumunun huzur ve güvenliğinin altüst olmasına yol açan hırsızlık eylemine fırsat vermeyecek düzenlemeler yapılması üzerinde önemle durmasını, diğer taraftan da -bütün tedbir ve çabalara rağmen- böyle çirkin bîr fiilde ısrar edenlere karşı sert ve kararlı bir tavır takınmayı telkin etmesini daha anlaşılır kılmaktadır. Bir başka anlatımla, burada mal aleyhine işlenen cürümler arasında hırsızlığın yeri belirlenirken, bu fiilin iman ve ahlâk açısından Müslüman kimliğiyle bağdaşamayacak bir nitelik taşıdığının vurgulandığına dikkat edilmelidir. Nitekim Hz. Peygamber (a.s.m.)'in bazı hadislerinde de bu nokta üzerinde durulmuştur (Müslim, Hudûd, 9).

Yalnız başına okunduğunda sadece ağır bir ceza hükmü içerdiği düşünülebilecek olan bu âyetin, Kur'an'ın ilkeleri ve Hz. Peygamber'in uygulamaları ışığında incelendiğinde, burada öncelikle, İslâm'ın dinî ahlâkî buyruklarını içine sindirmiş bir toplumda hırsızlık olarak nitelenebilecek bir eylemin yargıya intikal edebilecek düzeye gelmesinin çok düşündürücü olduğuna dikkat çekildiğini söylemek mümkündür. Nitekim, cevabın başında ifade edildiği gibi, Resûlullah'ın mektebinde yetişmiş bir devlet adamı olan Hz. Ömer hırsızlık vak'alarında cezalandırma alternatifinden önce sanığın niçin çaldığı sorusu üzerinde durmuş ve ceza hukukunun temel ilkelerinden olan
"kusur"
şartının gerçekleşmediği kanaatine vardığı durumlarda ceza uygulanmamasına karar vermiştir.

Cevap 3:
Hırsızlık yapan insanların cezasını devlet yetkilileri verir. Eğer devlet yetkilileri bu cezayı vermiyorsa halktan birileri bu cezayı veremez. Bu durumda şahsın tevbe etmesi gerekir.
tarihinde CaN06 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Arkadaşım verdiğin yanıt aslında Allah ı nasıl küçümsediğinizi, onun ayetini kendi aklınızla nasıl adam etmeye çalıştığınızı gösteriyor. Ayetler aşağıda, var mı burada hırsızın elini kurtaracak birşey. YOOOOOOOOOOOOOOK

Hadisleri asmaya ise utanıyorum artık. Hadisler senin yazısını alıntıladığın kişiden daha güvenilir. Ama Allah ın ayeti ortadayken sen ne masalı anlatırsan anlat. Münafıksınız ve inandığınız Allahınızın ayetlerine karşı büyükleniyorsunuz. Kendi dininizi uyduracaksanız adını da koyun kardeşim.

Bak okuduklarını anlamayanlara, utançlarından kör olup sulandıranlara ayetlerini ben heceleyeyim;

Hırsızın eli niçin kesilir

1)YAPTIĞI HIRSIZLIĞA KARŞILIK OLARAK

2)CAYDIRICI BİR YAPTIRIM OLMASI SEBEBİYLE

Eğer eli kesildikten sonra hırsız TÖVBE ETMEZSE daha ötesine de gidebilirsin.

----------------------------------------------------------

Maide 38- Yaptıklarına bir karşılık ve Allah'tan caydırıcı bir müeyyide olmak üzere hırsız erkek ile hırsız kadının ellerini kesin. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Var mı tövbe ederlerse affedin diye birşey YOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOK. İnsanları salak yerine koymayı bırakın, kendinizi aldatır ve küçültürsünüz. Yapmayın ayıptır, günahtır.

Gelelim senin çarpıtmaya çalıştığın ayete;

Maide 39-Her kim de işlediği zulmünün arkasından tövbe edip durumunu düzeltirse kuşkusuz, Allah onun tövbesini kabul eder. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hükümet etek altından değnek gösteriyor aslında. Eğer bu gidişata dur diyen olmazsa Türkiye'ye şeriatın gelmesi kaçınılmaz. Şeriat gelirse Türk insanı araplardan çok daha kötü bir duruma düşer. Neden mi? Çünkü bizim insanımız müslüman dahi olsalar şeriatın katı kurallarını kaldıramazlar; alışkın değiller buna, bizim insanlarımız demokrasi ile büyüdüler. Şeriat Türkiye'yi çökertir ve iç isyan başlar. Yurdum insanı şeriata boşuna heveslenmeyin zaten isteyen dinini yaşıyor bu memlekette, sizler o yönetimi kaldıramazsınız.

Akacak kan damarda durmaz godlesscım.Zaten ülkeyi resmne savaş sokmak üzereler.Bu halk bunların ne mal olduğunu belki o zaman anlar.Tayyipler ve tayfası isviçreye falan kaçar muhtemelen ,fetocan Amerikada kalır ,korkar gelemez.İnşallah bakalım ,vardır bunda da bir hayır.Savaş berbat bir şey ve bu halka sonunda bunu da yaşatacak gibi bu sapkın türk düşmanı iktidar.Ama kendileri ilk önce boğulur.

tarihinde Mahidevran tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 years later...

2009 yılı itibariyle Afganistan'da kız çocuklarının okula gitmesi ve kadınların çalışması yasaktır. Bir Afgan kadını başına, 6 çocuk doğumu yapılmaktadır. Hiçbir kadın yanında erkek olmadan evden çıkamaz, hastaneye dahi erkeksiz gidemezler. Pakistan'da namus cinayeti bahanesiyle kadın öldürmek adli suç değildir. Somali'de tcavüze uğrayan kadınlar, tecavüzcüleri ile evlenmek zorundadırlar yoksa öldürülürler. Arabistan'da kadınlar seçmek olmak ve araba sürmek haklarını, 2015 yılında Batı dayatması sayesinde kazandılar. Akp ile Türkiye'ye gelecek olan olası şeriat, esasta bunlardan farklı olmayacaktır .

14264151_568507350017412_780258208235443

tarihinde Engse Hohol tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok katı olmaz sanmıyorum.Malezya gibi olur.Türban yada Başörtüsü mecburiyeti ,4 kadar evlililik serbestiyesi (Hakim izniyle),İçkili restoranlar kapanırlar,Cuma tatili yapabilirlermi? Batıyla yaptığımız Ticari ilişkiler aksar o zaman.Atatürk tamamen silinir!,Sarık Cübbe çakşır açısından kılık kıyafet serbestiyesi gelir,Tarikatlar zaten serbesttiler hukukende serbest olurlar,Aleviler Kamu hizmetlerinde dışlalanırlar!Sigara açık havada dahi yasaklanır! Ancak bu zamana kadar çağdaş medeniyetin her türlü nimetini tadan türbanlı ninjaların katiyen Mirasta erkek kardeşlerine nazaran yarı hisse almalarını ve kadının çalışmamasını kabul edeceklerini hiç sanmıyorum.

tarihinde yeniçeri53 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yeniçeri53;
Fatih Medreseleri Masum Bayraktar Hoca ve 30 - 40 kişilik diğer hoca ekibiyle, günlerce kendilerini kapatarak, sırf kuran ve sünnet ışığı altında yeryüzünün ictihatlarında, icma ve kıyaslarında bütün anayasa maddelerini allahın razı olacağı şekilde düzenlemişler . Yeni anayasa hazırlığında bir şekilde bunlar karşımıza çıkacaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 minutes ago, Engse Hohol said:

Yeniçeri53;
Fatih Medreseleri Masum Bayraktar Hoca ve 30 - 40 kişilik diğer hoca ekibiyle, günlerce kendilerini kapatarak, sırf kuran ve sünnet ışığı altında yeryüzünün ictihatlarında, icma ve kıyaslarında bütün anayasa maddelerini allahın razı olacağı şekilde düzenlemişler . Yeni anayasa hazırlığında bir şekilde bunlar karşımıza çıkacaktır.

AKP bu taslağı ne kadar kabul eder? İşin içinde rant olduğunda din hükmü kabul edilmez.Kadınların menfaatleri çiğneniyorsa AKP li ninjalar bunlara karşı çıkarlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 months later...
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...