Jump to content

Mirasta Hata Var Zannedenlere


Recommended Posts

Miras konusu niye kuranda belirtilmiştir. İnsan aklı mirası paylaştırmaya yetmiyor mu ki Kurana yazılmıştır? Miras konusu isterseniz mükemmel olsun. Kurana bakmadan da bana kalan mirasın ne olduğunu ya kişinin vasiyeti ya da insan aklı tarafından adalet gözetilerek hazrılanmış yasalarla yaparsınız. Kuranın buradaki işlevişini anlatır mısınız? Daha önemli konularda neden yol gösterici olamıyor bu kitap? Sürekli ticaret, savaş, kadın, ailevi konular ve miras var bu kitapta.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 67
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Nisa / 11 : Allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor: Erkek için, iki dişinin payı kadar. İkiden fazla kadın iseler ölenin bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığından ana-babanın her biri için altıda bir hisse olacaktır. Ölenin çocuğu yoksa ve kendisine ana-babası mirasçı olmuşsa bu durumda anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağı vasiyetten ve borcundan arta kalanın altıda biridir. Babalarınız var, oğullarınız var. Siz bunlardan hangisinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Allah'tan gelen bir buyruğu önemseyin. Hiç kuşkusuz Allah herşeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir.

Üç kıza 9 dönüm tarlanın üçte ikisi diyor. Bu 6 dönüm tarla yapar.

Anne ye geriye kalan dönüm tarlanın Altıda biri diyor Bu 0,5 dönüm tarla yapar.

Baba ya geriye kalan dönüm tarlanın Altıda biri diyor Bu 0,5 dönüm tarla yapar.

Toplam zaten 9 dönüm tarla dağıtıldı.Karısına 2 dönüm kaldı.

Ayetleri iyi anlamalıyız abdullahabdal arkadaşım.

Bu mu adalet anlayışı Kuranın. Azalan yönteme göre uygulanırsa toplam mirastan değil arta kalandan pay verilmiş olur. Halbuki amaç toplamın oranlar içinde bölüştürülmesidir. Kuranın tükürdüğünü yalamak zor geldiği için de bu kadar saçmalanmaz. Bu yüzden inançlı değil sorgulayan biriyim. Bu modern hukukta resmen adaletin katli anlamına gelir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunun neresi adaletsizlik neresi hata?

Kadının birde evlendiği adamdan payı yok mu?Bir pederden alır birde eşten eder 2 pay..

Erkek ise 2 pederden alır başka hiçbir mirasa ortak değildir..Üstüne üstlük birde nafakasını temine mecbur bulunduğu eşi vcarken..

"Kizim, hakkinin kalanlni kocan öünce alirsin"

Es ölünce cocuklar pay almiyormu? Kadinin alacagi pay babasindan kalan mirasa göremi hesaplaniyor?

Bu adaletse, cocuklarina mirasi esit paylastirmak adaletsizlik! Sizin ailede veya sülalede miras böylemi paylastiriliyor? Cevabini yazman gerekmez, kendi kendine cevapla yeter.

Islam kendinden önce gelen dinlerden yeni oldugu icin o dinlere kiyas daha ileriydi, kadinlarin pozisyonunu o eski dinlere göre mirasta düzeltmis olsada düsünce olarak hala 7.yyda kalmistir. Beyni ve kalbi olan bir kisi icin hicte adaletli degildir. Hatta adaletsizligi acikca gösterebilmek icin mükemmel bir örnektir.

Is hayatinda kadin erkegin yaptigi isi yapiyorsa ayni parayi almasi gerektigi gibi mirastanda ayni payi alamali ki madi acidan erkege bagimli olmasin.

Önce hakkini düzgün vermeyip "Ama bizde kadinlara bakmak zorundayiz" demek 21.yy anlamayip 7. yy düsüncesini devam ettiren müslüman icin ADALET demektir. Ama bu günümüzün beyniyle düsünen, esitlige inanan bir insan icin KADINI BAGIMSIZ YAPIP SADAKA VERMEK demektir.

tarihinde poiuz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok ayıp iş..

el Bakara Suresi ilk üç Ayet-i kerime

(Elif, Lâm, Mîm.)

İşte o kitap, bunda şüphe yok, müttakiler (kötülükten korunacaklar) için hidayettir.

Onlar ki gaybe iman edip namazı dürüst kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) harcarlar.

Demek ki düşünüp tutup öğüt alınmıyor...

Nisa suresi..11 ayet…Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder. (çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır. eğer çocuğu yok da ana-babası ona varis olmuş ise, anasına üçte bir (düşer). eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir (düşer.

Nisa ..12-yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir. çocukları varsa bıraktıklarının dörtte biri sizindir. çocuğunuz yoksa, sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır (zevcelerinizindir). çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. eğer bir erkek veya kadının, anababası ve çocukları bulunmadığı halde (kelale şeklinde) malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut bir kızkardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. bundan fazla iseler üçte bire ortaktırlar.

Diğer yarısı Allah cc yolunda harcanmıştır..Çünkü Mülk ün sahibi O dur..Pay yapılır dağıtılır iş bitirilir,gerisi Alla cc yolunda harcanır...

Kazandıklarınız dan da değil dir ayrıca o paylar...

Allah kimin kime daha faydalı oldugunu hepimizden daha iyi bilir..

Allah a yalancılık yapmayın,Gazaba uğrayanlardan olmayın

Lütfen düşünüp tutun öğüt alın...

Miras bu miras..Başta Çok ayıp iş demiştim de yaptığınız Allah cc üzerine yalanlarınıza,yalanlar atmayınız..Apaçık yalancılıktır..Miras için dağıtılan para dağıtıldıkdan sonra Allah cc yolunda harcanır ki zaten kazandıklarınızın harcandığı el Bakara Suresinin başında anlatılıyor....bir daha yazıyım... (el Bakara 3 Ayeti Kerime)Onlar ki gaybe iman edip namazı dürüst kılarlar vekendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) harcarlar.

Yalnız konunuz belli deği...Ama siz korkarsınız ki o şekil harcama yapamazsınız..ama vahşice dir mal dağıtıldıkdan sonra bir sikke nin peşine düşemek...Anlaşılan siz evlatlarınızın ananızın haklarını da yersiniz hepsinin üstünde Allah cc nün tasarrufu varken aslında...

O cc. e ait malı mülkü dert etmek için onun kurallarına Şeriatına göre yaşamak zorundasın..onu yapmadığın için Kitab-ı Hikmetin diğer esaslarını ne idrak edebilirsin ne sevebilirsin ne görebilirsin..çünkü Allah cc,e karşı gelmeye çalışmaktasın ondan yardım dileyip o koskoca gaybın anahtarları onda ve olacaklardan haberdar iken...Çok büyük bir azap var arkadaş...o yüzden yüz çevirmeyiniz Tevbe ediniz....

BAKARA SÛRESİ

(37) Derken, Adem (vahy yoluyla) Rabbinden birtakım kelimeler aldı, (onlarla amel edip Rabb'ine yalvardı. O da) bunun üzerine tövbesini kabul etti. Şüphesiz o, tövbeleri çok kabul edendir, çok bağışlayandır.

BAKARA SÛRESİ

(54) Mûsâ kavmine dedi ki: "Ey kavmim! Sizler, buzağıyı ilah edinmekle kendinize yazık ettiniz. Gelin yaratıcınıza tövbe edin de nefislerinizi öldürün (kendinizi düzeltin). Bu, Yaratıcınız katında sizin için daha iyidir. Böylece Allah da onların tövbesini kabul etti. Çünkü o, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir."

BAKARA SÛRESİ

(128) "Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl. Bize ibadet yerlerini ve ilkelerini göster. tövbemizi kabul et. Çünkü sen, tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametli olansın."

BAKARA SÛRESİ

(160) Ancak tövbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar (lanetlenmekten) kurtulmuşlardır. Çünkü ben onların tövbelerini kabul ederim. Zira ben tövbeleri çok kabul edenim, çok merhamet edenim.

BAKARA SÛRESİ

(187) Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz. Allah (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi affetti. Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikafta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın. Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar.

BAKARA SÛRESİ

(222) Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: "O bir ezadır (rahatsızlıktır). Ay halinde kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah'ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever."

BAKARA SÛRESİ

(279) Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Rasûlüyle savaşa girdiğinizi bilin. Eğer tövbe edecek olursanız, ana paralarınız sizindir. Böylece siz ne başkalarına haksızlık etmiş olursunuz, ne de başkaları size haksızlık etmiş olur.

ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ

(89) Ancak bundan sonra tövbe edip kendilerini düzeltenler müstesnadır. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ

(90) Şüphesiz iman ettikten sonra inkar eden, sonra da inkarda ileri gidenlerin tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. İşte onlar sapıkların ta kendileridir.

ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ

(128) Bu işte senin yapacağın bir şey yoktur. Allah, ya tövbelerini kabul edip onları affeder, ya da zalim olduklarından dolayı onlara azap eder.

NİSÂ SÛRESİ

(16) Sizlerden fuhuş (zina) yapanların her ikisini de incitip kınayın. Eğer onlar tövbe edip ıslah olurlarsa onları incitip kınamaktan vazgeçin. Çünkü Allah tövbeleri çok kabul edendir, çok merhamet edendir.

NİSÂ SÛRESİ

(17) Allah katında (makbul) tövbe, ancak bilmeyerek günah işleyip sonra çok geçmeden tövbe edenlerin tövbesidir. İşte Allah bunların tövbelerini kabul buyurur. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

NİSÂ SÛRESİ

(18) Yoksa, (makbul) tövbe, kötülükleri (günahları) yapıp yapıp da kendisine ölüm gelip çatınca, "İşte ben şimdi tövbe ettim" diyen kimseler ile kâfir olarak ölenlerinki değildir. Bunlar için ahirette elem dolu bir azap hazırlamışızdır.

NİSÂ SÛRESİ

(26) Allah, size (hükümlerini) açıklamak, size, sizden öncekilerin yollarını göstermek ve tövbelerinizi kabul etmek istiyor. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

NİSÂ SÛRESİ

(27) Allah, sizin tövbenizi kabul etmek istiyor. Şehvetlerine uyanlar ise sizin büyük bir sapıklığa düşmenizi istiyorlar.

NİSÂ SÛRESİ

(64) Biz her peygamberi sırf, Allah'ın izni ile itaat edilmek üzere gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan günahlarının bağışlamasını dileseler ve Peygamber de onlara bağışlama dileseydi, elbette Allah'ı tövbeleri çok kabul edici ve çok merhametli bulacaklardı.

NİSÂ SÛRESİ

(92) Bir müminin bir mümini öldürmesi olacak şey değildir. Ancak yanlışlıkla olması başka. Kim bir mümini yanlışlıkla öldürürse bir mü'min köleyi azad etmesi ve bağışlamadıkları sürece ailesine diyet ödemesi gerekir. (Öldürülen kimse) mü'min olur ve düşmanınız olan bir topluluktan bulunursa, mü'min bir köle azad etmek gerekir. Eğer sizinle kendileri arasında antlaşma bulunan bir topluluktan ise ailesine verilecek bir diyet ve mü'min bir köle azad etmek gerekir. Bunlara imkan bulamayanın, Allah tarafından tövbesinin kabulü için iki ay ardarda oruç tutması gerekir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

NİSÂ SÛRESİ

(146) Ancak tövbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah'ın kitabına sarılanlar ve dinlerini Allah'a has kılanlar müstesnadır. Bunlar mü'minlerle beraberdirler. Allah mü'minlere büyük bir mükafat verecektir.

MÂİDE SÛRESİ

(34) Ancak onları ele geçirmenizden önce tövbe edenler bunun dışındadırlar. Artık Allah'ın çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olduğunu bilin.

MÂİDE SÛRESİ

(39) Her kim de işlediği zulmünün arkasından tövbe edip durumunu düzeltirse kuşkusuz, Allah onun tövbesini kabul eder. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

MÂİDE SÛRESİ

(71) (Bu yaptıklarında) bir bela olmayacağını sandılar da kör ve sağır kesildiler. Sonra (tövbe ettiler), Allah da onların tövbesini kabul etti. Sonra yine onlardan çoğu kör ve sağır kesildiler. Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.

MÂİDE SÛRESİ

(74) Hâlâ mı Allah'a tövbe etmezler ve ondan bağışlanma istemezler? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

EN'ÂM SÛRESİ

(54) Âyetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman de ki: "Selam olsun size! Rabbiniz kendi üzerine rahmeti (merhameti) yazdı. Şöyle ki: Sizden kim cahillikle bir kabahat işler de sonra peşinden tövbe eder, kendini düzeltirse (bilmiş olun ki) O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir."

EN'ÂM SÛRESİ

(43) Hiç olmazsa onlara azabımız geldiği zaman yakarıp tövbe etselerdi ya... Fakat (onu yapmadılar) kalpleri katılaştı. Şeytan da yapmakta olduklarını zaten onlara süslü göstermişti.

EN'ÂM SÛRESİ

(42) Andolsun, senden önce bir takım ümmetlere de peygamberler gönderdik. (Peygamberlerini dinlemediler.) Sonunda, yalvarsınlar da tövbe etsinler diye onları şiddetli yoksulluk ve darlıklarla yakaladık.

A'RÂF SÛRESİ

(153) Kötülükleri işleyip de sonra ardından tövbe edenler ile iman (larında sebat) edenlere gelince şüphe yok ki, Rabbin ondan (tövbeden) sonra elbette çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

A'RÂF SÛRESİ

(143) Mûsa, belirlediğimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım” dedi. Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin.” dedi. Rabbi dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın düştü. Ayılınca, “Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah’ım! Sana tövbe ettim. Ben inananların ilkiyim” dedi.

TEVBE SÛRESİ

(3) Hacc-ı ekber gününde1, Allah ve Resûlünden bütün insanlara bir bildiridir: Allah ve Resûlü, Allah'a ortak koşanlardan uzaktır. Eğer tövbe ederseniz, bu sizin için hayırlıdır. Ama yüz çevirirseniz, şunu iyi bilin ki, siz Allah'ı âciz bırakabilecek değilsiniz. İnkârcılara, elem dolu bir azabı müjdele!

TEVBE SÛRESİ

(5) Haram aylar çıkınca bu Allah'a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. Eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

TEVBE SÛRESİ

(11) Fakat tövbe edip, namazı kılar ve zekâtı verirlerse, artık onlar sizin din kardeşlerinizdir. Bilen bir kavme âyetleri işte böyle ayrı ayrı açıklarız.

TEVBE SÛRESİ

(15) Onlarla savaşın ki, Allah onlara sizin ellerinizle azap etsin, onları rezil etsin, onlara karşı size yardım etsin, mü'min topluluğun gönüllerini ferahlatsın ve onların kalplerindeki öfkeyi gidersin. Allah dilediğinin tövbesini kabul eder. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

TEVBE SÛRESİ

(27) Sonra Allah, bunun ardından yine dilediği kimsenin tövbesini kabul eder. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

TEVBE SÛRESİ

(74) Bir şey söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar. Halbuki o küfür sözünü söylediler ve (sözde) müslüman olduktan sonra inkar ettiler. Ayrıca başaramadıkları şeye (peygamberi öldürmeye) de yeltendiler. Sırf, Allah ve Resûlü kendi lütfu ile onları zengin kıldığı için intikam almaya kalktılar. Eğer tövbe ederlerse kendileri için hayırlı olur. Şayet yüz çevirirlerse Allah onları dünyada ve ahirette elem dolu bir azaba çarptıracaktır. Artık onlar için yeryüzünde ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.

TEVBE SÛRESİ

(102) Diğer bir kısmı ise, günahlarını itiraf ettiler. Bunlar salih amelle kötü ameli birbirine karıştırmışlardır. Umulur ki Allah tövbelerini kabul eder. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

TEVBE SÛRESİ

(104) Onlar, kullarının tövbesini kabul edenin ve sadakaları alanın Allah olduğunu; tövbeyi çok kabul edenin, çok merhametli olanın Allah olduğunu bilmediler mi?

TEVBE SÛRESİ

(106) (Sefere katılmayanlardan) diğer bir kısmı da, Allah'ın emrine bırakılmışlardır. Bunlara ya azap eder ya da tövbelerini kabul eder. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

TEVBE SÛRESİ

(112) Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar, rükû' ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü'minleri müjdele.

TEVBE SÛRESİ

(117) Andolsun Allah; Peygamber ile içlerinden bir kısmının kalpleri eğrilmeğe yüz tuttuktan sonra, sıkıntılı bir zamanda ona uyan muhacirlerle ensarın tövbelerini kabul etmiştir. Evet, onların tövbelerini kabul etmiştir.

TEVBE SÛRESİ

(118) Savaştan geri kalan üç kişinin de tövbelerini kabul etti. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları da kendilerini sıktıkça sıkmış, böylece Allah(ın azabın)dan yine ona sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Sonra (eski hallerine) dönsünler diye, onların tövbelerini de kabul etti. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul eden ve çok merhamet edendir.

TEVBE SÛRESİ

(126) Görmüyorlar mı ki, onlar her yıl bir veya iki kere belaya çarptırılıp imtihan ediliyorlar. Sonra ne tövbe ederler, ne de ibret alırlar.

HÛD SÛRESİ

(3) Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra da O'na tövbe edin ki sizi belirlenmiş bir süreye (ömrünüzün sonuna) kadar güzel bir şekilde yararlandırsın ve her fazilet sahibine faziletinin karşılığını versin. Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum.

HÛD SÛRESİ

(52) "Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra ona tövbe edin ki, üzerinize bol bol yağmur göndersin ve gücünüze güç katsın. Günahkârlar olarak yüz çevirmeyin."

HÛD SÛRESİ

(61) Semûd kavmine de kardeşleri Salih'i peygamber gönderdik. Dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin ondan başka hiçbir ilahınız yok. O sizi yeryüzünden (topraktan) yarattı ve sizi oranın imarında görevli (ve buna donanımlı) kıldı.Öyle ise ondan bağışlanma dileyin; sonra da ona tövbe edin. Şüphesiz Rabbim yakındır ve dualara cevap verendir.

HÛD SÛRESİ

(90) "Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra ona tövbe edin. Şüphesiz Rabbim çok merhametlidir, çok sevendir."

HÛD SÛRESİ

(112) Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O yaptıklarınızı hakkıyla görür.

NAHL SÛRESİ

(119) Sonra, şüphesiz ki Rabbin; cahillik sebebiyle kötülük yapan, sonra bunun ardından tövbe eden ve durumunu düzeltenlerden yanadır. Şüphesiz Rabbin bundan sonra da elbette çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

İSRÂ SÛRESİ

(25) Rabbiniz içinizde olanı en iyi bilendir. Eğer siz iyi kişiler olursanız, şunu bilin ki Allah tövbeye yönelenleri çok bağışlayandır.

MERYEM SÛRESİ

(61) Ancak tövbe edip inanan ve salih amel işleyenler başka. Onlar cennete, Rahmân'ın, kullarına gıyaben vaad ettiği "Adn" cennetlerine girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır. Şüphesiz onun va'di kesinlikle gerçekleşir.

TÂ HÂ SÛRESİ

(82) "Şüphe yok ki ben, tövbe edip inanan ve salih ameller işleyen, sonra da doğru yol üzere devam eden kimse için son derece affediciyim."

TÂ HÂ SÛRESİ

(122) Sonra Rabbi onu seçti, tövbesini kabul etti ve ona doğru yolu gösterdi.

NÛR SÛRESİ

(5) Ancak tövbe edip bundan sonra ıslah olanlar müstesna. Çünkü Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

NÛR SÛRESİ

(10) Allah'ın size lütfu ve merhameti olmasaydı ve Allah tövbeleri kabul eden, hüküm ve hikmet sahibi olmasaydı haliniz nice olurdu?

NÛR SÛRESİ

(31) Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut, kocalarının babalarından yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü'minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!

FURKÂN SÛRESİ

(70) Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka. Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

FURKÂN SÛRESİ

(71) Kim de tövbe eder ve salih amel işlerse işte o, Allah'a, tövbesi kabul edilmiş olarak döner.

KASAS SÛRESİ

(67) Ama tövbe edip iman eden ve salih amel işleyen kimsenin kurtuluşa erenlerden olması umulur.

AHZÂB SÛRESİ

(24) Bunun böyle olması Allah'ın, doğruları, doğrulukları sebebiyle mükafatlandırması, dilerse münafıklara azap etmesi yahut onların tövbesini kabul etmesi içindir. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

AHZÂB SÛRESİ

(73) Allah, münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah'a ortak koşan erkeklere ve Allah'a ortak koşan kadınlara azap etmek; mümin erkeklerin ve mümin kadınların da tövbelerini kabul etmek için insana emaneti yüklemiştir. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

SÂD SÛRESİ

(34) Andolsun, biz Süleyman'ı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık. Sonra tövbe edip bize yöneldi.

MÜ'MİN SÛRESİ

(3) Bu kitabın indirilmesi, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen, günahı bağışlayan, tövbeyi kabul eden, azabı ağır olan, lütuf sahibi Allah tarafındandır. O'ndan başka ilah yoktur. Dönüş ancak O'nadır

MÜ'MİN SÛRESİ

(7) Arş'ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) Rablerini hamd ederek tespih ederler, O'na inanırlar ve inananlar için (şöyle diyerek) bağışlanma dilerler: "Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azâbından koru."

ŞÛRÂ SÛRESİ

(25) O, kullarından tövbeyi kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir.

HUCURÂT SÛRESİ

(11) Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.

HUCURÂT SÛRESİ

(12) Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.

KÂF SÛRESİ

(33) Onlara şöyle denir "İşte bu, size (dünyada) vaad edilmekte olan şeydir. O, her tövbe eden, onun emrini gözeten için, görmediği halde sırf saygıdan dolayı Rahmân'dan korkan ve O'na yönelmiş bir kalp ile gelen kimseler içindir."

TAHRÎM SÛRESİ

(4) (Ey peygamber'in eşleri!) Eğer siz ikiniz Allah'a tövbe ederseniz, ne iyi. Çünkü kalpleriniz kaydı. Eğer Peygamber'e karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki Allah onun yardımcısıdır, Cebrail de, salih mü'minler de. Bunlardan sonra melekler de ona arka çıkarlar.

TAHRÎM SÛRESİ

(5) Eğer o sizi boşarsa Rabbi ona, sizden daha hayırlı, müslüman, inanan, sebatla itaat eden, tövbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir.

TAHRÎM SÛRESİ

(8) Ey iman edenler! Allah'a içtenlikle tövbe edin. Belki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. "Ey Rabbimiz! nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter" derler.

BÜRÛC SÛRESİ

(10) Şüphesiz mü'min erkeklerle mü'min kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır.

NASR SÛRESİ

(3) Allah'ın yardımı ve fetih (Mekke fethi) geldiğinde ve insanların bölük bölük Allah'ın dinine girdiğini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve O'ndan bağışlama dile. Çünkü O tövbeleri çok kabul edendir.


Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 years later...

Yalanlar üzerine kurulu islam dini, inanırlarına fayda sağlamıyor. Allah'ın Nisa 11-12-176 ayetleri uygulanamaz olduğu için müminler, miras taksiminde Ömer'in avliye yöntemini uyguluyorlar. Ömer'in sözü allah'ın Nisa 11-12-176 ayetlerindeki sözlerinden daha baskın, çünkü gerçekçidir. Allah'ın sözü yanlış olduğundan uygulanamıyor. dininisorgula allahyokdinyalan

13782218_1635367443457874_65668386157146

Link to post
Sitelerde Paylaş

Anladığım kadarıyla iddia edilen çözüm, ilk varise payı verildikten sonra, kalan miktar üzerinden oranları hesaplamak şeklinde...

Bu şekilde olduğunu farzedelim; o zaman "kalanından oran hesaplanmaya devam edilecek" diye neden belirtilmemiş?

Kuran'da herşey açık şekilde anlatılmamış mıydı...

Sonuçta kimse anlamamış ki, avliye denilen yöntem geliştirilmiş, dinin başka bir sahibi Ömer tarafından...

 

Her halükarda bir ifade hatası olduğu kesin. herşeyi önceden bilen bir tanrı, insanların anlamayacağını bildiği halde, böyle karma karışık bir miras tarifi yapar mı? Daha da önemlisi, kadının hakkını gaspeder mi...? 

"Kadına, erkeğin yarısı" ne demekmiş... böyle bir hukuk faciasını kim savunabilir...? 

Bu açık bir şekilde hırsızlık emridir!

 

 

                      

tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 27.07.2016 at 13:14, Mindsurfer said:

Anladığım kadarıyla iddia edilen çözüm, ilk varise payı verildikten sonra, kalan miktar üzerinden oranları hesaplamak şeklinde...

Bu şekilde olduğunu farzedelim; o zaman "kalanından oran hesaplanmaya devam edilecek" diye neden belirtilmemiş?

Belirtiliyor ama bu görmezden geliniyor çünkü miras oldu mu toptan kaldırmacasına geliyorlar akrabaları :D aah şu madde yok mu adamı çok şaşırtır

miras ayetlerinin başında ma tereke ile başlıyor Ma tereke: bırakalın şeyin tamamı demektir

Ayetin ortasında (Min ma tereke) diyor (Min) arapçada tebiz içindir yani Bütün demek değil bütünün bir parçası demektir. (Min ma tereke) demek bütününde değil (kalanından) demektir Kalanından diğer oranlar hesaplanır.  kalan malda yani gerisi de (ma tereke) ile ilk pay verilenlere verilir.  

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...