Jump to content

Recommended Posts

Ebedi cehennem de kalmak mı iyidir?

İyi bir insan neden ebedi olarak cehennemde kalsın ki?

Hani kötü bir insandır; katildir, tacirdir, organ mafyasıdır vs. cehennemin dibine gitsin.

Ama sırf müslüman değil, Muhammed'e gelene aklı yatmadı, onu inkar etti diye iyi bir insanın sonsuza dek cehennemde kalması kadar acımasızca bir infaz yok.

İslam'ın büyümesi, yayılması için kan döküldü; hadi bunu o zaman için bir mecburiyet olarak görüp, kabul edeyim.

Bu ayetlerin -öldürmeyi emreden- şimdi bile, İslam mensuplarını tahrik eden bir suç nidası -cihat gibi- olma potansiyelini yok sayıp nasıl meşru göreceğiz?

Aynı şey Tevrat için de geçerli, vadedilmiş topraklar için katliam yapıyorlar, kutsal topraklar için (?) insanları koyun gibi boğazlıyorlar.

Saçma sapan, İlahi olduğu öne sürülen kitaplar, dinler ve onların büyümesi için insanlar canlarından, mallarından, namuslarından, topraklarından oluyorlar.

Yayılmak, büyümek dediğin şey bu işte!

Ne kadar onursuzca bir iş...

tarihinde Mırnaw tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 111
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Ne oldu?

Kahramanca dinini mi savunmaya geldin?

Adi yalancı.

Tek yaptığınız bla bla bla bla bla bla islam iyidir :)

Yalancılar.

Yalancılar sizsiniz.Adilik de üstünüze yoktur.

Sizin gibiler 1000 yıl önce de vardı.Olmaya da devam edecek o hesap günü geldiğin de sizlerin suratı nasıl olacak acaba.

Rabb bizi sizin gibilerden olmaktan korusun.

Bla bla bla Ateizm saçmalıktır.Şimdi çeneni kes.

Ne de doğru tanımlamış bazıları Ateizm:Sapkınlığın Zirvesi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

suç işleyen birisi eline bir kağıt alıp gösterse ben sadece burada yazılanları uyguladım dese...

Bu onu suçsuz yapar mı...

Bu dünya da adalet zaten yok olmasından veya olmamasından Allah sorumlu tutulamaz.

Allah insanlara son derece adil davranmıştır.Insanların kendi hatalarından Allah sorumlu değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ne adaleti.

Sakat doğan o kadar insan ne olacak?

Allah adil mi davranmış onlara?

Savaşta elde edilen cariyeler, kölelik bunlar adalet mi?

tarihinde zorlu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Adamlar zorlu diye isim takmislar bana kardesim benim dusuncelerimi onaylamak zorunda degilsiniz bende size kanitlamak durumunda degilim arkadasim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yalancılar sizsiniz.Adilik de üstünüze yoktur.

Sizin gibiler 1000 yıl önce de vardı.Olmaya da devam edecek o hesap günü geldiğin de sizlerin suratı nasıl olacak acaba.

Rabb bizi sizin gibilerden olmaktan korusun.

Bla bla bla Ateizm saçmalıktır.Şimdi çeneni kes.

Ne de doğru tanımlamış bazıları Ateizm:Sapkınlığın Zirvesi.

Aynı şeyler.

Hesap günüymüş

Garson mu getiriyor?

:)

Kırmızı başlıklı kız masalı lan bu.

Bunları sen sylerken içinde devasa yankılanmlar oluyordur eminim.

Ama bunlar masal lan.

Peki sen pinokyonun burnundan nasıl kaçacaksın?

Senin bir tarafına doğru uzuyor o burun.

Yüzün nasıl olacak pinokyonun burnu sana ulaştığında?

Ahmak herif.

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Kim bir cana kıymamış veya yeryüzünde fesat çıkarmamış birisini öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de birisinin hayatını kurtarırsa, bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur" (Maide Sûresi: 32)

bu surede Rabbimiz masum için ayırım yapmış mı? Çoğu şeyi açıklıyor neredeyse bu ayet.

Müslümanlar Kuran'ı ve islam'ı barışcıl, insani göstermek için her türlü üçkağıtcılığa ve yalana başvururlar. İŞİD cellatlarının gözünü kırpmadan insan boğazlaması gibi, müslümanlar da gözlerini kırpmadan Kuran'ı çarpıtıyor, gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar.

Bunun en güzel ve en bariz örneği bu ayet: Sofra suresi 32. ayet (5:32). Bu ayetin sık sık buradaki gibi alıntılanması müslüman/İslam ahlaksızlığının bariz bir göstergesidir. Kuran'ın tanrısını barışcıl-insancıl göstermek için

- hem ayeti kesmişler,

- hem bir önceki ayetin devamı olduğunu saklamışlar,

- hem de bu ayaetten sonra gelen ve müslümanlara verilen asıl görevi hasır altı etmişler.

- hem...

Soytarılık, üçkağıtcılık, yalan, ardniyet vs. Ne istersen var!

İşin aslı ise şu:

Sofra suresi; ayet 27'den ayet 31'e kadar iki kardeşten bahsediyor. Adem'in oğulları. Bir kardeş diğerini öldürüp kardeş katili oluyor. Bir karga o kardeş katiline kardeşinin cesedini nasıl saklayacağını gösteriyor.

Bu masalın peşinden gelen ve asıl konumuz olan ayet (Sofra 5:32) ne ile başlıyor?

"Bunun içindir ki, İsrâiloğulları'na: «Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir nefsi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir nefsin yaşamasına sebep olursa, bütün insanları yaşatmış gibi olur» hükmünü yazdık (farz kıldık). Şüphesiz ki onlara peygamberlerimiz açık delillerle geldiler. Yine de bundan sonra onların birçoğu yeryüzünde aşırı gitmektedirler." (Alıntı Elmalılı'nın tercümesindendir)

Evet neymiş?

Bir insanı öldürenin bütün insanları öldürmüş gibi olması gibi bir ahlak/etik anlayışı Kuran'ın tanrısı tarafından İsrailoğıllarına, yani yahudilere verilmiş! Yahudiler dışında diğer insanlar (ki buna Müslümanlar da dahil) bu ahlak anlayışının dışında tutulmuş!

Kuran'ın tanrısına göre, sadece ve sadece...

- Eğer bir yahudi bir insanı öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olacak!

ve yine Kuran'ın tanrısına göre, sadece ve sadece...

- Eğer bir yahudi bir insanı yaşatırsa bütün insanları yaşatmış gibi olacak!

Kuran'ın tanrısı sadece ve sadece yahudileri bu ahlak anlayışı ile görevlendiriyor.

Bu ayette anlatılan etik davranış tarzının

- müslümanlarların ahlak anlayışı ile,

- Kuran'ın müslümanlardan beklediği ahlak anlayışı ile

- ve Kuran'ın müslümanlara verdiği görev ile uzaktan ve yakından hiç bir ilgisi YOKTUR!

NOKTA!

Kuran'ın müslümanlardan beklediği ahlak anlayışı, etik davranış tarzı ve müslümanlara verdiği görev ise hemen peşinden gelen ayette, Sofra 5:33'de açıkca belirtiliyor:

"Allah ve Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi, ya da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu, dünyada onlar için bir zillettir. Ahirette ise onlar için büyük bir azab vardır." (Alıntı yine Elmalılı'nın tercümesindendir)

Yani müslümanların görevi, müslüman olmayanları "öldürmek" veya "asmak" veya "ayak ve ellerini çaprazlama kesmek" veya "yeryüzünde başka bir yere sürgün etmek"tir!

Tercümelerde açıkca göze çarpmasa da (neden acaba?); Sofra 5:33 bir önceki ayete, Sofra 5:32'ye "innama" ile bağlanıyor "ayrıca, bunun haricinde, dahası" anlamında (Rudi Paret'in almanca Kuran tercümesinden). Neden hayret etmedim yine yav?

Müslüman anlayışında ahlaksızlık diz boyu!

- Kendi kitabının kendisinden beklediği iğrençlikleri hasır altı ediyor,

- Kendi kitabının başkasından beklediği iyimsi şeyleri de hasır altı ediyor,

- Kendi kitabının başkasından beklediği iyimsi şeyleri kendisinden bekleniyomuş gibi göstermeye çalışor,

- gözümüzün içine baka baka, yüzü dahi kızarmadan yalan söylüyorlar.

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslümanlar Kuran'ı ve islam'ı barışcıl, insani göstermek için her türlü üçkağıtcılığa ve yalana başvururlar. İŞİD cellatlarının gözünü kırpmadan insan boğazlaması gibi, müslümanlar da gözlerini kırpmadan Kuran'ı çarpıtıyor, gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar.

Bunun en güzel ve en bariz örneği bu ayet: Sofra suresi 32. ayet (5:32). Bu ayetin sık sık buradaki gibi alıntılanması müslüman/İslam ahlaksızlığının bariz bir göstergesidir. Kuran'ın tanrısını barışcıl-insancıl göstermek için

- hem ayeti kesmişler,

- hem bir önceki ayetin devamı olduğunu saklamışlar,

- hem de bu ayaetten sonra gelen ve müslümanlara verilen asıl görevi hasır altı etmişler.

- hem...

Soytarılık, üçkağıtcılık, yalan, ardniyet vs. Ne istersen var!

İşin aslı ise şu:

Sofra suresi; ayet 27'den ayet 31'e kadar iki kardeşten bahsediyor. Adem'in oğulları. Bir kardeş diğerini öldürüp kardeş katili oluyor. Bir karga o kardeş katiline kardeşinin cesedini nasıl saklayacağını gösteriyor.

Bu masalın peşinden gelen ve asıl konumuz olan ayet (Sofra 5:32) ne ile başlıyor?

"Bunun içindir ki, İsrâiloğulları'na: «Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir nefsi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir nefsin yaşamasına sebep olursa, bütün insanları yaşatmış gibi olur» hükmünü yazdık (farz kıldık). Şüphesiz ki onlara peygamberlerimiz açık delillerle geldiler. Yine de bundan sonra onların birçoğu yeryüzünde aşırı gitmektedirler." (Alıntı Elmalılı'nın tercümesindendir)

Evet neymiş?

Bir insanı öldürenin bütün insanları öldürmüş gibi olması gibi bir ahlak/etik anlayışı Kuran'ın tanrısı tarafından İsrailoğıllarına, yani yahudilere verilmiş! Yahudiler dışında diğer insanlar (ki buna Müslümanlar da dahil) bu ahlak anlayışının dışında tutulmuş!

Kuran'ın tanrısına göre, sadece ve sadece...

- Eğer bir yahudi bir insanı öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olacak!

ve yine Kuran'ın tanrısına göre, sadece ve sadece...

- Eğer bir yahudi bir insanı yaşatırsa bütün insanları yaşatmış gibi olacak!

Kuran'ın tanrısı sadece ve sadece yahudileri bu ahlak anlayışı ile görevlendiriyor.

Bu ayette anlatılan etik davranış tarzının

- müslümanlarların ahlak anlayışı ile,

- Kuran'ın müslümanlardan beklediği ahlak anlayışı ile

- ve Kuran'ın müslümanlara verdiği görev ile uzaktan ve yakından hiç bir ilgisi YOKTUR!

NOKTA!

Kuran'ın müslümanlardan beklediği ahlak anlayışı, etik davranış tarzı ve müslümanlara verdiği görev ise hemen peşinden gelen ayette, Sofra 5:33'de açıkca belirtiliyor:

"Allah ve Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi, ya da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu, dünyada onlar için bir zillettir. Ahirette ise onlar için büyük bir azab vardır." (Alıntı yine Elmalılı'nın tercümesindendir)

Yani müslümanların görevi, müslüman olmayanları "öldürmek" veya "asmak" veya "ayak ve ellerini çaprazlama kesmek" veya "yeryüzünde başka bir yere sürgün etmek"tir!

Tercümelerde açıkca göze çarpmasa da (neden acaba?); Sofra 5:33 bir önceki ayete, Sofra 5:32'ye "innama" ile bağlanıyor "ayrıca, bunun haricinde, dahası" anlamında (Rudi Paret'in almanca Kuran tercümesinden). Neden hayret etmedim yine yav?

Müslüman anlayışında ahlaksızlık diz boyu!

- Kendi kitabının kendisinden beklediği iğrençlikleri hasır altı ediyor,

- Kendi kitabının başkasından beklediği iyimsi şeyleri de hasır altı ediyor,

- Kendi kitabının başkasından beklediği iyimsi şeyleri kendisinden bekleniyomuş gibi göstermeye çalışor,

- gözümüzün içine baka baka, yüzü dahi kızarmadan yalan söylüyorlar.

Sevgiler

O halde bunu, şöyle anlamak gerekir: “İşte bundan dolayı” anlamına gelen“min ecli zalik”, ifadesi kıssaya değil, kıssanın mânâsındaki etkin mânâlara aittir. Şöyle ki, insan öldürmek, gerçekte, büyük bir zulüm, hüsran ve nedametin sonuçlarından başka bir şey olmayan büyük bir cinayettir. İnsan olanların bundan son derece sakınmaları gerekir. Halbuki insanlıkta bu zulüm olagelen bir iştir. Hatta iki âdem oğlunun biri, iyi bir kardeşine bu zulmü pek hazin bir şekilde yapmış ve felaketi dillere destan olmuştur.

Bu felaket, önce bir menfaat kastinden değil, sırf bir zarar verme arzusundan, bir çekememe ve nefsaniyetten doğmuş, hem de ihtirasın coşmasına uygun bir hal içinde değil, Allah'a sunulan bir ibadetin, bir kurban takdim etmenin kabul edilip edilmemesinden ve Allah'ın iradesine razı olmamaktan doğan bir haset (çekememezlik), bir haset ki, buna karşı en yüksek bir takva hissi ile öne sürülen hayır dileme, barış severlik ve insanlığın her türlü temiz hislerini gıcıklamaya yeterli olacak olan en ahlâkî, en akla uygun nasihatler ve mânevî çekindirmeler asla faydalı olmuyor. Tersine bütün bunları cinayetin teşvik edici sebepleri yerine koyuyor. Kendine karşı elini kaldırmayan, kaldırmak istemeyen ve iyi bir kardeş olmaktan başka bir arzu beslemeyen o güzel kardeşine, "Seni öldürmek ne kolay, ne tatlı şeymiş" diyerek saldırıp kıydırıyor. Sonra da zararlara, nedametlere düşürüyor ve öyle bir felaket haline getiriyor ki, ilk önce o yüksek kardeşinin sarih ve açık öğütlerini ve irşatlarını dinlemeyen o kafa, Allah'ın emri ile en sonunda pislikler arkasında dolaşan bir karganın hareketlerinden eyvahlar çekerek uyanma dersi almaya ve ona gıptalar ederek nedametler çekmeye mecbur oluyor.

İşte beşeriyette adam öldürme cinayetinin vâki olan bir iş olmasından dolayı, buna karşı dayanmak ve genel şekilde meşru bir hak olduğu gibi, özellikle bu olay veya bu kıssada cinayete sevkeden ve yapılmasını kolaylaştıran ruh hali, bu cümleden olarak hased, nefsâniyet ve fiilî karşı koyma olmadığı zaman cinayete teşvik etme hasleti İsrailoğulları'nda çok açık ve kıssanın mânâsı bunların hallerine tamamen uygun olduğundan dolayı, bunlar hakkında daha çok şiddetli hükümler indirilmiş; hem kısas, hem de "yeryüzünde bir fesat" suçuna karşı idam cezası farz kılınmış, ferdin hayat hakkı, umumun hayat hakkına eşit ve ferdi kurtarma, umumu kurtarma mânâsında olduğu anlatılmıştır.

Şu halde yeryüzünde bunlar ve bu gibi israfçılar bulundukça, bunlara karşı yalnız sözlü ve ahirete âit deliller ile yetinilmeyip, fiilî deliller olan şiddetli hükümlerin tatbiki, bütün insanların hayat hakkını korumak ve yeryüzünde fesatçılığın işlenmesine karşı koymak için her zaman hak bir kanundur. (bk. Hamdi Yazır, Hak Dini, ilgili ayetin tefsiri)

Yüce Allah, gerek İslâm'da gerekse İslâm'dan önceki ilâhî dinlerde insan hayatının kutsal olduğunu bildirmiş, bu sebeple bir canı korumayı bütün insanlığı korumak kadar üstün bir fazilet saymış; bir cana kıymayı da bütün insanları öldürmek kadar büyük bir cinayet olarak değerlendirmiştir. Çünkü bir insan, türünü temsil eder ve insanlar birbirine eşittir. Bir insanın haksız yere öldürülmesi toplumda öldürme olaylarının yayılmasına, insanların birbirine düşmesine ve toplum düzeninin bozulmasına yol açar.

Hukukî bir gerekçe bulunmaksızın bir başkasının canına kıyan kimse, yalnızca o kişiye haksızlık etmiş olmaz, aynı zamanda insan hayatının kutsallığına inanmadığını ve başkalarına karşı hiçbir merhamet duygusu taşımadığını da göstermiş olur. (bk. Bakara 2/178; Mâide 5/33) Oysa insan hayatının korunabilmesi için insanların birbirine saygı göstermeleri, hayatın kutsal olduğuna inanıp korunmasına yardımcı olmaları ve katilleri korumamaları gerekir.

Bütün dinler, hukuk ve ahlâk sistemleri haksız yere adam öldürmenin, cana kıymanın büyük bir suç olduğunda birleşmişlerdir. Ancak bu suçu önlemek için alınan caydırıcı tedbirler farklıdır. İslâm, haksız yere adam öldürmeyi önlemek, toplumun can güvenliğini sağlamak, onları huzurlu ve mutlu yaşarmak için bu suçu işleyenlere dünyada kısas cezasını öngörmüş, âhirette ise katilin Allah'ın gazabı, laneti ve cehennem azabı ile cezalandırılacağını bildirmiştir. (bk. Nisa 4/93)

Allah Teâlâ insan hayatının önemi ve bu hayata kıyanlara verilecek cezalar hakkındaki âyetlerini peygamberleri vasıtasıyla göndermiş ve insanlara tebliğ etmiş olmasına rağmen birçok insan yine de yeryüzünde fesad çıkarmaya ve kan dökmeye devam etmektedir.

Yeryüzünde bu tür katiller ve fesatçılar sürekli olarak bulunduğu için İslâm bunlara karşı sadece vicdanî ve uhrevî ceza ile yetinmemiş, insanların hayat hakkını korumak ve huzurlarını sağlamak için caydırıcı dünyevî müeyyideler getirmiştir. (Kur’an Yolu, Heyet, ilgili ayetin tefsiri)

Ayrıca, Kur'ân'da ilgili âyetlerle insan karakterinin, ilk insanların davranış ve düşünceleri örnek verilerek ana hatları belirtilmiştir. Yaratılışındaki mayadan kaynaklanan hem Allah ve din duygusu; hem de bencillik, kıskançlık, maddeye karşı aşırı isteklilik gibi hislerle donatılan insanı, bu birbirinden tamamen farklı iki yönüne göre, iki ayrı yönden disiplin altına almak gerekir: Ciddi bir eğitim ve ağır cezâî müeyyidelerle, eğitimde Allah düşüncesi, dine ve güzel ahlâka eğilimi geliştirilir. Ağır cezaî müeyyideyle diğer kötü sıfatlarının zararlı sınıra varacak tesir alanına girmesi önlenir.

Bir milletin sosyal yapısında madde ve kişisel çıkar ön plânda bulunur; faziletin ruhları aydınlatan ışıkları sönük kalırsa, o toplumda insan kıymeti sıfıra düşer; sevgi, saygı, yardımlaşma ve dayanışma, kelimelerin dar kalıbında birer masal halini alır. Bilhassa diğer ırk ve milletlere karşı her türlü insanî yakınlıktan uzak bir tutum içine girmiş olur. Bu düzeye gelen bir toplumda adam öldürme, haklara tecavüz, vurgunculuk, tez elden zengin olmak arzusu, aşın faizcilik, çeşitli yollardan sömürme gemi azıya alır.

Bunun için hemen her devirde ve her toplumda dini ve varsa fazilet duygusunu geliştiren millî eğitimin lüzumu, hakları koruyucu yasaların işlerliği geçerlidir.

Başta İslâm olmak üzere bütün hak dinler, insan unsuruna üstün değer verilmesini emretmiş ve bir insanın hayatını kurtarmanın, bütün insanların hayatını kurtarmak kadar anlamlı olduğuna dikkatleri çekmişlerdir. (bk. Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, ilgili ayetin tefsiri)

Sonuç olarak:

1. İnsan öldürmek, gerçekte, büyük bir zulüm, hüsran ve nedametin sonuçlarından başka bir şey olmayan büyük bir cinayettir. İnsan olanların bundan son derece sakınmaları gerekir.

2. Kim haksız yere veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Demek ki haksiz yere bir cana kıymak, bütün insanlığı öldürmek kadar önem taşımakta ve o ölçüde bir suç işlenmesine sebep olmaktadır. Bir canı bütün insanlığa denk tutan bu açıklama, bir ferdi insanlık kadar genişletmekte, bütün insanlığı bir fertte görmektedir.

3. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış olur. Bir doktor ölmek üzere olan bir hastayı tıbbî müdahalelerle ve ilâhî takdirle hayata döndürüyorsa; bütün hızıyla devam eden bir savaşı durdurmak için gayret sarfediyor ve durduruyorsa; açlıktan ölmekte olan insanlara gıda yardımı yapan insanlarla çeşitli tabiat âfetleri sebebiyle hayatını kaybetmek üzere olan insanları kurtarıyorsa bütün bunlar ve benzerleri aynı görevi yapmaktadırlar.

4. "Onlara" zamiri, Yahudileri ve Hıristiyanları içine alan İsrâiloğullarma gitmektedir. Onlar, Allah'a verdikleri sözü bozdular, insanlara lanet ettiler, Allah'ın kelâmını değiştirdiler, Allah'a iftira ettiler, haksız yere peygamberleri öldürdüler, özellikle insanları acımasızca öldürdüler.

5. Toplumda aşırı gitmenin başka bir tanımı Mâide sûresinin 2. âyetindeki şu kısımdır: "Günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayınız." Topluma, Allah'ın günah saydığı ve düşmanlık duygularını salmanın uğruna birbirleriyle yardımlaşıp örgüt kuranlar, toplumun saadetini, dirlik düzenini, birlik beraberliğini katletmektedirler.

6. Yeryüzünde yapılan zulüm ve tahribatlar oluyor. Çok mâsum ve mazlumların hukukları kayboluyor, mahvoluyor. Güya toplum için çok insanlar feda ediliyor, milletin selâmeti için şahsi haklar zayi oluyor. Ayet, bir ferdin hakkının toplum için de olsa feda edilemeyeceğini, her hakkın Allah katında büyük olduğunu, hakkın küçüğüne, büyüğüne, azına, çoğuna bakılmadan korunması gerektiğini emrediyor.

kaynak::

Sorularla İslamiyet

Link to post
Sitelerde Paylaş

...

...

kaynak::

Sorularla İslamiyet

Yav sen iyi misin Deid?

Aynı üçkağıtcılıkları ve aynı sahtekarlıkları daha fazla laf kalabalığı ile tekrar etmişsin. Daha doğrusu, başkasından kopyalayıp buraya yapıştırmışsın (bizim köyde böylesi insanlara uzaktan kumandalı derler). Ve benim yukarda söylediklerimi tasdik etmişsin. Ne demiştim:

Müslüman anlayışında ahlaksızlık diz boyu!

- Kendi kitabının kendisinden beklediği iğrençlikleri hasır altı ediyor,

- Kendi kitabının başkasından beklediği iyimsi şeyleri de hasır altı ediyor,

- Kendi kitabının başkasından beklediği iyimsi şeyleri kendisinden bekleniyomuş gibi göstermeye çalışor,

- gözümüzün içine baka baka, yüzü dahi kızarmadan yalan söylüyorlar.

Kuran'ın müslümandan beklediği Sofra suresi 5:33'de gayet açık:

"Allah ve Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi, ya da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu, dünyada onlar için bir zillettir. Ahirette ise onlar için büyük bir azab vardır."

- Kendi kitabının müslümandan beklediğini hasıraltı atmiş mi kopyalladığın yazının yazarı?

Evet etmiş!

- Kendi kitabının başkasından beklediği iyimsi şeyleri de hasır altı etmiş mi?

Evet etmiş. Kuran Sofra suresi 5:32'de İsrailoğullarına ahlaklıca bir görev veriyor (bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş olur...). Fakat müslümanlar bu olumlu görevde yahudilerin adını dahi anmıyor. Hasır altı ediyor.

Bu da yetmezmiş gibi, yahudilere verilen görevi müslümana verilmiş gibi gözümüzün içine baka baka yalan söylüyor o yazının yazarı ve dolayısı ile sen!

Hiç şaşmadım. Tipik müslüman üçkağıtcılığıdır. Al birini, vur öbürüne!

Kısacası ve Türkçe meali:

Kuran'ın tanrısı önce yahudilere ahlaklı bir görev vermiş (Sofra 5:32).

Kimse onu adam yerine koyup o görevi uygulamayınca da pişman olmuş.

Bu sefer; bedevilere tam tersi ve ahlaksızca bir görev vermiş (Sofra 5:33): Öldür! As! Elini ve ayağını çarpraz kes! Sürgün et!

Bir önceki iletimi tasdiklediğin için sağ olasın var olasın.

Mükafat olarak o iletimi buraya tekrar asayım:

Müslümanlar Kuran'ı ve islam'ı barışcıl, insani göstermek için her türlü üçkağıtcılığa ve yalana başvururlar. İŞİD cellatlarının gözünü kırpmadan insan boğazlaması gibi, müslümanlar da gözlerini kırpmadan Kuran'ı çarpıtıyor, gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar.

Bunun en güzel ve en bariz örneği bu ayet: Sofra suresi 32. ayet (5:32). Bu ayetin sık sık buradaki gibi alıntılanması müslüman/İslam ahlaksızlığının bariz bir göstergesidir. Kuran'ın tanrısını barışcıl-insancıl göstermek için

- hem ayeti kesmişler,

- hem bir önceki ayetin devamı olduğunu saklamışlar,

- hem de bu ayaetten sonra gelen ve müslümanlara verilen asıl görevi hasır altı etmişler.

- hem...

Soytarılık, üçkağıtcılık, yalan, ardniyet vs. Ne istersen var!

İşin aslı ise şu:

Sofra suresi; ayet 27'den ayet 31'e kadar iki kardeşten bahsediyor. Adem'in oğulları. Bir kardeş diğerini öldürüp kardeş katili oluyor. Bir karga o kardeş katiline kardeşinin cesedini nasıl saklayacağını gösteriyor.

Bu masalın peşinden gelen ve asıl konumuz olan ayet (Sofra 5:32) ne ile başlıyor?

"Bunun içindir ki, İsrâiloğulları'na: «Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir nefsi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir nefsin yaşamasına sebep olursa, bütün insanları yaşatmış gibi olur» hükmünü yazdık (farz kıldık). Şüphesiz ki onlara peygamberlerimiz açık delillerle geldiler. Yine de bundan sonra onların birçoğu yeryüzünde aşırı gitmektedirler." (Alıntı Elmalılı'nın tercümesindendir)

Evet neymiş?

Bir insanı öldürenin bütün insanları öldürmüş gibi olması gibi bir ahlak/etik anlayışı Kuran'ın tanrısı tarafından İsrailoğıllarına, yani yahudilere verilmiş! Yahudiler dışında diğer insanlar (ki buna Müslümanlar da dahil) bu ahlak anlayışının dışında tutulmuş!

Kuran'ın tanrısına göre, sadece ve sadece...

- Eğer bir yahudi bir insanı öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olacak!

ve yine Kuran'ın tanrısına göre, sadece ve sadece...

- Eğer bir yahudi bir insanı yaşatırsa bütün insanları yaşatmış gibi olacak!

Kuran'ın tanrısı sadece ve sadece yahudileri bu ahlak anlayışı ile görevlendiriyor.

Bu ayette anlatılan etik davranış tarzının

- müslümanlarların ahlak anlayışı ile,

- Kuran'ın müslümanlardan beklediği ahlak anlayışı ile

- ve Kuran'ın müslümanlara verdiği görev ile uzaktan ve yakından hiç bir ilgisi YOKTUR!

NOKTA!

Kuran'ın müslümanlardan beklediği ahlak anlayışı, etik davranış tarzı ve müslümanlara verdiği görev ise hemen peşinden gelen ayette, Sofra 5:33'de açıkca belirtiliyor:

"Allah ve Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi, ya da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu, dünyada onlar için bir zillettir. Ahirette ise onlar için büyük bir azab vardır." (Alıntı yine Elmalılı'nın tercümesindendir)

Yani müslümanların görevi, müslüman olmayanları "öldürmek" veya "asmak" veya "ayak ve ellerini çaprazlama kesmek" veya "yeryüzünde başka bir yere sürgün etmek"tir!

Tercümelerde açıkca göze çarpmasa da (neden acaba?); Sofra 5:33 bir önceki ayete, Sofra 5:32'ye "innama" ile bağlanıyor "ayrıca, bunun haricinde, dahası" anlamında (Rudi Paret'in almanca Kuran tercümesinden). Neden hayret etmedim yine yav?

Müslüman anlayışında ahlaksızlık diz boyu!

- Kendi kitabının kendisinden beklediği iğrençlikleri hasır altı ediyor,

- Kendi kitabının başkasından beklediği iyimsi şeyleri de hasır altı ediyor,

- Kendi kitabının başkasından beklediği iyimsi şeyleri kendisinden bekleniyomuş gibi göstermeye çalışor,

- gözümüzün içine baka baka, yüzü dahi kızarmadan yalan söylüyorlar.

Sevgiler

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

Işid dinin emirlerini bire bir yerine getirdiği için herkesten tepki topladı.

Hala gerçek islam bu değil diyenler var. Işid'i müslüman kabul etmeyenler var.

İslamı türban takıp, senede bir oruç tutmak, sakal uzatıp namaz kılmak sananlar biraz hadis ve kuran okusun.

İslamın gerçek yüzünü görsünler.

tarihinde zorlu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur'an-ı Kerim'deki ayetlerin bütünlüğünü red ederek yanlış yola gidiyorlar bence işi ne geleni seçiyor işid ayrıca Müslümanlık insanların yaptıkları üzerinde değil, Kur'an-ı Kerim'in hikmeti üzerine düşünülürse daha mantıklı olabilir bence.

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Melekler ve ruh (Cebrail), O'na, süresi elli bin yıl olan bir günde yükselir."

Yani, git-gel/çık-in Arş yüz bin yıl.

Bana göre bu ayet, kuranın/Allah'ın en hikmetli ayetlerinden birisidir. Ve de kuranı, toptan çöpe gönderecek kadar bütüncüldür.

Cebrail'e, deveyle/deve hızıyla yüz bin yıl süren bir yolculuk yaptır, sonra da yirmi üç yılda 6236 ayet gönderdiğini iddia et.

Hikmetinden sual olunmazmış :D

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...