Jump to content

Cehennem(Sevan Nişanyan)


Recommended Posts

Cehennemde bir Gezi

26 Mayıs 2009 tarihli Taraf’ta çıkan Kelimebaz yazım şöyle:

Kudüs’e gitmiş olanınız varsa bilir, eski kentin güneyindeki dik vadi Hinnom Vadisidir. İçi tıklım tıkış Filistinli mahallesidir. İbranice ge vadi olduğu için
Ge Hinnom
גהנם derler.

Tevrat’a göre burada vaktiyle putperestlerin tapınağı varmış, tanrı Moloh’a çocuk kurban ederlermiş, ne kadarı gerçektir ne kadarı Tektanrıcı propagandadır bilmem. 2 Krallar 23’e göre kral Yosiah bu töreyi yasaklamış, tapınağı da yıktırmış. Ondan sonra burası Kudüs kentinin çöplüğü olmuş. Hayvan leşleri ve idam mahkûmlarının cesetleri buraya atılırmış. Sürekli ateş yanarmış. Kokuyu tahmin edebilirsiniz artık.

Tevratta
ge hinnom
veya
gei ben-hinnom
(“Hinnom oğlu vadisi”) onbir yerde geçiyor. Hepsinde de somut bir yer sözkonusudur. Sadece Yeremya 7.31’de günah işleyip lanetlenen Yahuda halkının ölülerinin Hinnom vadisini dolduracağı, orada kurda kuşa yem olacağı, bundan dolayı vadinin adının “Gözyaşı Vadisi” olarak anılacağı bildirilir. Tevrat’ın Aramice tefsirlerinde sözcük
gehinnam
şeklinde geçer. Allahın putperestlere yönelik gazabının simgesi olarak yorumlanır.

Aramice /g/ = Arapça /c/ kuralından daha önce söz etmiştim, hatırlarsınız.

İncil’de geçen sözcük Yunanca
gehenna
’dır. Hz. İsa bu sözü oniki yerde telaffuz eder. Her seferinde günahkâr bir kişiyi veya günah işleyen bir organı “Gehenna ateşine atmak” eylemi söz konusudur. İsa daima mecaz ve mesellerle konuşmayı sever, burada da mecazi bir anlam kastetmiştir sanırım. Ama ikibin senedir tartışılan bir konuyu ben çözecek değilim herhalde.

Bir iki kıl tüy dışında yanlış yok. İlave edeyim.

Tevrat’ın vadisi

Bir kere vadinin İbranicesi ge değil gei גֵּי olacak. Tevrat’taki onbir örneğin dördünde gei ben-Hinnom veya gei Hinnom basit bir coğrafi yer adı olarak geçiyor (Yoşua 15.8 ve 18.16, Nehemya 11.30, Yeremya 19.2). Diğer yedi örnekte, putperestlerin burada bir tofet (sunak, kurban yeri) inşa ettikleri ve kız ve erkek çocuklarını burada tanrıya adak olarak ateşe koydukları anlatılıyor. (2 Krallar 23.10, 2 Tarihler 28.3 ve 33.6, Yeremya 7.31, 7.32, 19.6, 32.35). Tevrat tanrısının şiddetle lanetlediği bu adet, Yahudi (ve Hıristiyan) geleneğinde “çocuk kurban edilmesi” şeklinde yorumlanmış ise de, 2 Krallar ve 2 Tarihler’deki ifade nesnel bir gözle okunduğunda, “çocukların ateş içinden geçirilerek tanrıya adanmasından” söz edildiği açık. Yani bir tür arınma/kutsama ayini söz konusu. 2 Krallar 23.10’a göre kral Yosiah, Yahud ülkesindeki tüm “putperest” sayılan tapınakları yıkarken, Hinnom vadisindeki bu sunağı da yıktırmış ve rahiplerini öldürtmüş.

Yeremya 7.30-32’de, bu basit tarihi gerçekten mit üretme sürecini izliyoruz. Şaşılacak kadar şeffaf.

Yeremya’nın metni kral Yosiah’ın ölümünden yaklaşık 25 yıl sonra ve Kudüs’ün MÖ 587’de Babilliler tarafından yakılıp yıkılmasının ertesinde kaleme alınmış. Hakiki dünyada Babil istilası, Yosiah’ın başlattığı dinî fanatizm politikasının doğurduğu olaylar zincirinin bir sonucu idi. Dolayısıyla bazı Yahudilerin, başlarına gelen felaketlerden rahmetli kralı (ve onun baş ideologu olan Yeremya peygamberi) sorumlu tutmuş olacağını düşünebiliriz. Oysa Yeremya başka kanıdadır. Yahudilerin başına gelenler dini fanatizmin değil, tam tersine, Allahın emrine yeterince boyun eğmemenin sonucudur. Hinnom vadisindeki tapınak bu polemikte kilit önem taşır. Allahın kentinde (Kudüs’te) bu putperestlik tapınağının yapılması Allaha karşı büyük bir küfr ve isyandı. Allah bunu affetmemiştir. (7.30) Beni İsrail’in günahkârları, o tapınakta kız ve erkek çocukları ateşte yakmıştı. (7.31) [Eski kitaplar “ateşten geçirmek”ten הָעֲבִיר בְאֵשׁ söz ederken, Yeremya “ateşte yakmak” לִשְׂרף בָאשׁ deyimini kullanır; polemiğe “gaz verir”.] Bu yüzden Allah, Hinnom vadisini günahkârların cesetleriyle tepeleme dolduracak, cesetler leş yiyen kuşlara yem olacaktır. Vadinin adı bundan böyle Ölüm Vadisi olarak anılacaktır. (7.32)

Zion tepesi üzerinde kurulu olan Kudüs kentinin güney yamacından aşağı ceset dökersen, Hinnom vadisi cesetle dolar. Babil istilası sırasında böyle bir şeyin yaşanmış olması mümkün görünüyor. Yeremya 50.4’te “Zion Tepesinin yolu Gözyaşı Vadisidir” derken kastedilen de aynı şey olmalı.

O halde: “Allah (ve onun sözcüsü Yeremya) size söylemedi mi? Orada tapınak yapsanız başınıza bunlar gelir elbette!”

Soğuk cehennem

Tevratta Hinnom vadisine bundan başka bir metafizik anlam yüklenmediğini görüyoruz.

Tevratta sözü edilen manevi ceza makamı şe’olשְׁאוֹל adını taşıyan başka bir yerdir. Yaklaşık 45 kez anılır. Karanlık ve kasvetli bir yerdir. Ta aşağıdadır; şeol’e “inilir” veya “düşülür”. Örneklerin çoğunda sözcük, “sıkıntı”, “kasvet”, hatta “depresyon” diye tercüme edilebilir. İsaya 14.15 ve Ezekiel 31.16’ya göre şeol derin (dipsiz) bir çukurdur. Allahın gazabına uğrayan insanlar (nefsler) şeol’e atılır. Ancak bunun, ölümden sonra gidilen bir yer olduğuna dair bir belirti yoktur. Her halükârda şeol, sonsuza dek kalınan bir yer değildir. Yunus peygamber, balinanın karnında kendini şeol’ün ta dibinde bulduğunda tanrıya yakararak kurtulur. Mezmur 86.13’te Davut şeol’ün dibinden tanrıya yakarır ve tanrı ona merhametini gösterir.

Şeol sözcüğü Vulgate’de infernus, King James İngilizcesinde hell ve Luther’in Almancasında Hölle ile karşılanmış. Latince infernus “en aşağı” demektir. Hell ve Hölle sözcükleri de İngilizce hole ile eşkökenli olup “derin çukur, mağara” anlamındadır. Bu çukurda yanan ateşten hiçbir yerde söz edilmemiştir. Sıcak değil, soğuk bir cehennemdir.

Cehennem fikri “tutuyor”

Yeremya kitabındaki ifadeler sanırım hareket noktası olmuş. Tevrat’ın derlenmesinden sonraki bir tarihte, Hinnom vadisi Yahudi geleneğinde gitgide zenginleşen bir mecazi/sembolik anlam kazanmış. Gei Hinnom: tanrının insanlara gazabının mekânı. Zion dağının dibi olması da mecazı beslemiş olsa gerek: yukarıda Zion (iyi, cennet, hidayet, ışık), aşağıda Hinnom (kötü, eziyet, lanet, karanlık).

Maamafih çöplük, sürekli yanan ateş, cesetlerin atıldığı yer vb. hikâyelerinin sağlam belgesel dayanağı yok. Hinnom vadisinde çöplük olduğuna dair arkeolojik buluntu yok; idam mahkûmlarının buraya atıldığına dair “bilginin” ise, İncildeki ilgili pasajları yorumlama gayretinden doğmuş olması muhtemel.

Vadinin Ketef Hinnom adı verilen en dip kısmında, kayalara oyulmuş mağaralar şeklinde bir antik çağ mezarlığı bulunuyor. MÖ 4 yılında başlayan Roma askerî işgali döneminde Romalıların burada ölülerini yakmış olması, bunun da kremasyon fikrine alışık olmayan yerli halkta tepki ve korkuya yol açmış olması mümkün mü? Mümkün.

Talmud ve Targum

Bakıyoruz Rabbinik devir (yani Milat sonrası ilk yüzyıllar) Yahudi literatürüne.

Talmud Bavli, Sukkah babı 32b sure, misal. Rabbi Yohanan ben Zakkai’den (ölümü M 90) aktarıldığına göre Hinnom vadisinde, aralarında duman tüten iki hurma ağacı varmış ve cehennemin giriş kapısı burasıymış. (http://halakhah.com/pdf/moed/Sukkah.pdf) Aramice metinde GHNM גהנם okuyorum (http://www.mechon-mamre.org/b/l/l0.htm) . Jastrow sözlüğü sf. 236a, gehînom גֶּהִינָם ve gehinnom גֵּהִנָּם şeklinde iki ayrı noktalama vermiş.

[Not: Normal değeri /a/ olan patah (yani fetha) işareti Aramicede /o/ okunurmuş. Yani gehinnam yazılıp gehinnom okunuyor. Milat zamanındaki telaffuz acaba neydi? Yunancaya neden gehenna γεἓννα diye aktarıldı?]

Yine Babil Talmud’u, Sotah babı 4b’de gehinnom’un nihai (tanrısal) yargı ile irtibatlı olduğu görülüyor. Göklerin ve Yerin Sahibi, günahkârları gehinnom ile cezalandırmaktadır. Aynı kitap 10b suresine göre gehinnom’un yedi katı (veya bölmesi) vardır. Sure 22a’ya göre Evrenin Efendisi “cenneti (Gan Eden) ve gehinnom’u yaratmıştır; iyinin ve kötünün sahibidir.” 41b’nin dördüncü kuşak rabbilerinden Rabbi Eleazar’dan (ölümü yaklaşık M 170) aktardığına göre “kalbinde dalkavukluk (riya) olan kişi gehinnom ile cezalandırılacaktır.” (http://halakhah.com/pdf/nashim/Sotah.pdf)

Eruvin babında gehinnom 13 kere zikredilmiş. Sure 19a’ya göre cehennemin Tevrat’ta anılan yedi adı vardır, şe’ol bunlardan biridir, ancak gehinnom bunlardan biri değildir; zira bu sözcük, “Hinnom vadisi kadar derin bir vadi veya çukur” anlamındadır. Rabbi Yoşua ben Levi’nin (M 3. yy) tefsirine göre Yeremya Kitabındaki “Gözyaşı Vadisi” ifadesi, günahkârların cehennemin acılarından geçmek suretiyle hidayete (Cennete) erişeceğini anlatır. Dolayısıyla cehennem, ebedi bir azap olamaz. Rabbi Simeon ben Lakiş (M 3. yy), bazı günahkârların cehennemin kapısında dahi pişmanlık göstermeyip inkâra devam ettiklerini belirterek bu görüşe karşı çıkar. (http://halakhah.com/pdf/moed/Eiruvin.pdf)

Tevrat’ın Aramice meali olan Targum’larda da gehinnom sıklıkla geçermiş. Ancak internette işe yarar bir Targum konkordansı bulamadığımdan, o faslı şimdilik es geçeceğim. Deli postekisi ayıklar gibi Aramiceden metin araması yapmaya sabrım yok doğrusu.

Hıristiyan cehennemi

“İncil” adı verilen Yeni Ahit’te Yunanca gehenna biçiminin oniki yerde geçtiğini söylemişim; doğrusu onbir mısrada, ama onüç kez olacak.

Örneklerin her birinde, günah işleyen bir organın veya bedenin – bir tür çöp gibi – gehenna’ya “atılması” mevzubahis edilmiş. Matta 23.15 ve 23.33’te bu, günah işleyenlere tanrının verdiği bir ceza. Matta 10.28’de hem beden hem ruh gehenna’ya atılıyor; ancak diğer örneklerde sanki atılan şey fiziksel beden. Lukas 12.5’te tanrı insanı ölümünden sonra da gehenna’ya atabiliyor; ama atılan şeyin ruh mu beden mi olduğu açık değil. Markos 9.43’te, gehenna’nın “asla sönmeyen ateşine” değinilmiş; bunun dışında gehenna’nın ebediliğine (sonsuzluğuna) dair bir belirti yok.

Benim kuşkucu gözlerime, İncil’in gehenna’sı daha ziyade bir tür ağırlaştırılmış idam cezası gibi görünüyor. “Allah suçluyu öldürmekle kalmaz, çok feci öldürür” gibi bir şey. Bunun, kıyametten sonra ruhun ulaşacağı bir tür sonsuz mertebe olarak algılanması M 3. yüzyıla doğru çıkmış bir fikir olmalı.

“Şeytan” adı verilen anti-tanrı ile irtibatlandırılması da acaba o devirlerde İran’dan esen Mithra’cı rüzgârların eseri olabilir mi? Çünkü ne Tevrat’ta ne İncil’de, ne de klasik Yahudi metinlerinde öyle bir şey yok.

http://nisanyan1.blogspot.com.tr/2012/11/cehennemde-bir-gezinti.html

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur'an-ı Kerim' e göre cenennem Yüce Allah'ın dilemesi dışında sonsuz olarak kalınacak olan bir yerdir ayette denir, aynı şekilde kötülükler yapanlar gidecektir ve Yüce Allah'ın vaadi gerçektir bu üçünü ele alırsak bir çok yorum ekleyerek anlayacağımızı çarpıtmış oluruz aslında her şey gayet nettir. Aynı zamanda O'nun iradesine gerçek manada inanmak teslimiyettir ve İslamdır işte bu yüzden ve işte bu yüzden bazı kişilerin onlara inananlar gibi siz de iman edin denildiğinde "o beyini olmayanların ettiği gibi mi biz iman edelim" derler şeklinde bir ayet olduğu aslında kendilerinin kendilerini ve kitabı ve evreni düşünmedikleri ve bu nedenle saptıkları belirtilir. Ayrıca forumdaki konu başlığından uzak bir konu olmuş bu konu öyle değil mi? Size gerçek kuralların Kur'an-ı Kerimde olduğunu, teslim , düşünen, okuyanlardan olmanızın emredildiğini inancım gereğinde söylemekteyim emir böyle.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tevrat’a göre burada vaktiyle putperestlerin tapınağı varmış, tanrı Moloh’a çocuk kurban ederlermiş, ne kadarı gerçektir ne kadarı Tektanrıcı propagandadır bilmem

Sevan bu bilginin doğruluğunu bilmiyormuş..Bu bilgi doğrudur..Şemsettin Günaltay'ın yakın şark kitabında sözü edilen MOLOH adlı tanrı ile ilgili bilgiler mevcuttur..Bu tanrı adına çocukların kurban edildiği de yazar kitapta..Ayrıca bu bilgiyi doğrulamak adına Mehmet Korkmaz'ın mitoloji sözlüğüne ve wikideki açıklamalara baktım..

Kısaca;

Moloh adlı tanrı ilkbahar güneş tanrısıdır ve bu tanrıya liman kenti tyre'de(tir veya sur) tapılıyor..Tabi sadece bu liman kentinde değil,çevresindeki topluluklarda da tapılıyor bu tanrıya..Tyre,Kudüs'ün kuzeyinde bulunuyor..Kudüs'te de bu tanrıya tapılma olasılığı yüksek..Kudüs'teki hinnom vadisinde,bu tanrı adına çocukların kurban edilme söylemi muhtemelen doğrudur..

Bu tanrının diğer adı melkart..Bu tanrı bu kentin baali olarak kabul görüyor..Diğer adı da melektir..

Herodot bu melkart(melek veya moloh) adlı tanrıyı Herakles'le eşdeğer görür..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur'an-ı Kerim' e göre cenennem Yüce Allah'ın dilemesi dışında sonsuz olarak kalınacak olan bir yerdir ayette denir, aynı şekilde kötülükler yapanlar gidecektir ve Yüce Allah'ın vaadi gerçektir bu üçünü ele alırsak bir çok yorum ekleyerek anlayacağımızı çarpıtmış oluruz aslında her şey gayet nettir. Aynı zamanda O'nun iradesine gerçek manada inanmak teslimiyettir ve İslamdır işte bu yüzden ve işte bu yüzden bazı kişilerin onlara inananlar gibi siz de iman edin denildiğinde "o beyini olmayanların ettiği gibi mi biz iman edelim" derler şeklinde bir ayet olduğu aslında kendilerinin kendilerini ve kitabı ve evreni düşünmedikleri ve bu nedenle saptıkları belirtilir. Ayrıca forumdaki konu başlığından uzak bir konu olmuş bu konu öyle değil mi? Size gerçek kuralların Kur'an-ı Kerimde olduğunu, teslim , düşünen, okuyanlardan olmanızın emredildiğini inancım gereğinde söylemekteyim emir böyle.

Cehennem gircek birisi varsa oda Allhhtır yada girmiş denemden nasıl cehnnnem yaratabirki. bence cehennem batağından kendini kurtarmamış . yoksa bu adelsizlik bunca sakat aç sefil insan olurmuydu dünayada. kendi kendine insanlara tuzak kurmakla uğraşırken kendi tuzağına kendi düşmüş. tuzak kurmayı çok sever :lol::D

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

Cehennemi Satın Alan Adam!

Bildiğiniz üzere yüzyıllar önce kiliseler cennetten topraklar satıyorlardı. Cahil halk ise, ölünce cennette yerimiz hazır olsun diye bu oyuna alet oluyor, böylece papazlar ve kilise zenginleşiyordu.

Ancak herkes öyle değildi. Bunun bir kandırmaca olduğunu, cennetten toprak satın alınamayacağını söyleyen Martin Luther mahkemeye çıkarılmıştı. Yargı, o zamanlar da dini kullananların elinde oyuncaktı. Duruşma sırasında Martin yargıçlara seslendi;

Milleti cehennemle korkutup, cenneti para karşılığı satıyorsunuz. Sıkıysa cehennemi satsanız ya?

Yargıçlardan biri sordu: Cehennemi kim alır ki?

Martin Luther ben alıyorum, neyse parası vereyim dedi.

Yargıçlar cehennemi Martine bedava verdiler!

Duruşma sonunda Martin kapının önüne çıktı ve duruşma sonucunu merak eden binlerce kişiye seslendi:

Cehennemi satın aldım, benimdir. Bundan sonra oraya kimseyi almayacağım, korkmayın!

Cehennem korkusu kaybolan halk böylece kilise baskısından kurtulmuştu. Bundan sonra halk özgür beyinlere sahip olmaya başladı ve Almanya aydınlanması 500 yıl önce böylece sıradan ve çok akıllı bir olayla başlamış oldu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Cehennemi Satın Alan Adam!

Bildiğiniz üzere yüzyıllar önce kiliseler cennetten topraklar satıyorlardı. Cahil halk ise, ölünce cennette yerimiz hazır olsun diye bu oyuna alet oluyor, böylece papazlar ve kilise zenginleşiyordu.

Ancak herkes öyle değildi. Bunun bir kandırmaca olduğunu, cennetten toprak satın alınamayacağını söyleyen Martin Luther mahkemeye çıkarılmıştı. Yargı, o zamanlar da dini kullananların elinde oyuncaktı. Duruşma sırasında Martin yargıçlara seslendi;

Milleti cehennemle korkutup, cenneti para karşılığı satıyorsunuz. Sıkıysa cehennemi satsanız ya?

Yargıçlardan biri sordu: Cehennemi kim alır ki?

Martin Luther ben alıyorum, neyse parası vereyim dedi.

Yargıçlar cehennemi Martine bedava verdiler!

Duruşma sonunda Martin kapının önüne çıktı ve duruşma sonucunu merak eden binlerce kişiye seslendi:

Cehennemi satın aldım, benimdir. Bundan sonra oraya kimseyi almayacağım, korkmayın!

Cehennem korkusu kaybolan halk böylece kilise baskısından kurtulmuştu. Bundan sonra halk özgür beyinlere sahip olmaya başladı ve Almanya aydınlanması 500 yıl önce böylece sıradan ve çok akıllı bir olayla başlamış oldu.

bu olayı bilmiyordum , teşekkürler

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...