Jump to content

GÖLGEDEN MEDET UMAN ALLAH


Recommended Posts

Apaçık yazıyor, sevabı hafif gelen ebedi cehenneme gidecek diye. Bunu ise kimse görmez.

Kuranda birçok yerde arap putu ben müminlere karşı çok merhametliyim çok affediciyim bana tapın bana ibadet edin ben sizin günahlarınızı affederim diyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 332
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Şimdi anlaşıldı. Demen o ki günahları ağır gelirse bu kez af mekanizması devreye girerek günah silme operasyonu ile sevapların ağır basması sağlanır yazmışlar demek istiyorsun. Tabii bu yazıyor. Ama bunun için allaha yalakalık yapmış olmak gerekiyor. Allahın dinini yaymak için çalışmış olmak gerekiyor. Bunun için canını vermen isteniyor, ama bunu yapmamışsan, malını paranı vererek çaba harcamış olman gerekiyor. Bu da bir çok yerde yazar. Öyle beleşe af yok. Allah cennet karşılığı canlarınızı mallarınızı satın alır, bu ne güzel ticaret filan yazıyor.

Yani söylediğim gibi bir rüşvetle kandırma, olmadı çevir azapla korkutma ile işi götürüyor. İkisini de yerine göre dibine kadar yapıyor. Yani günahın zerre kadar ağır basarsa ebedi cehennemi boylarsın tehdidi yine geçerli. Durumda bir değişiklik yok.

Bu arada günah silme operasyonu vaadi için kul hakkını affetmem, sadece bana karşı yapman gerekip yapmadığın namaz oruç gibi yalakalıkları yapmadığının günahını affederim şeklinde bir ifade ise müslümlerin iddia ettiklerinin aksine olarak, yok. Tersine her türlü günahı iyi yalakalık yaptın, malını iyice harcadınsa affederim şeklinde ifadeler var.

Ben ezbere konuşmam. Altını dolduramayacağım iddiada bulunmam. Elbette itiraz edip sorabilirsin. Bir pürüz kalmaması için bu iyi bir tavır olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 weeks later...

Fetih adı verilmiş kuran bölümünü incelersek, kuran hakkında söylediklerimin tamamen doğru olduğunu görürüz. Söze fetih ile başlanmış ve fetih sonucu elde edilecek ganimetlerden sıkça söz edilmiştir. Bu bir kepazeliktir. Allah size ne ganietler bahşetti, daha da ne ganimetler edecek, yeter ki savaştan geri kalmayın, savaşa gidin savaşın, münafıklık yapmayın şeklinde utanç ifadelerle doludur bu bölüm. İslamın bir savaş, yağma, sömürü dini olduğunu bu bölümde apaçık okuyabilirsiniz.

Üstelik fetih sayesinde müslümlerin tüm günahlarının bağışlanacağını yazar. Öyle kul hakkı hariç, sadece bana karşı olan görevlerinizi yapmamanızdan dolayı olan günahları affederim, kul hakkını affetmem gibi bir şey ise yazmaz. Müslümler ise ısrarla böyle yazdığı yalanını sayıklar dururlar. Tüm kuran'ı tarayın, böyle bir ifade yoktur. Müslümler açıkça yalan propaganda ile kuranlarını matah bir şeymiş gibi gösterme çabasındadırlar. Kimse kuran'ı açıp kendi gözümle göreyim de demediği için bu kirli yalan propaganda başarılı olmaktadır.

Ben yeniyetme bir çaylakken olsa bile, bu müslümlerin bu kirli yalanlarına inandığım ve kuran'ı açıp bakıp kontrol etmediğim için kendimden utanıyorum. Hatta kuran'da elektrik var, yok bilmem başka bilimsel işaret var diye salak salak konuştuğumu hatırladıkça utançtan kafama yumruk atasım geliyor. Nasıl bu kadar salak olabildim, bu sahtekar yalancılara nasıl kerizlenirim ben diye kendimden nefret edecek oluyorum nerdeyse...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

Hayır şimdi o dönemin şartlarında dağınık vahşi arapları bir araya getirip sömürgecilik yapmanın bir allah bir kitap bir de peygamber uydurmaktan başka yolu mu vardı, ne yapsınlar işte bu yoldan gitmişler diye dürüstçe söyleseler bir şey demeyeceğiz.

Bunların işinin gücünün sahtekarlık, yalan, süslemecilik, yutturmaca, kandırmaca olması tepki çeken! Yok islam barış diniymiş yok merhamet diniymiş yok bot diniymiş...

Ya ömrünüzde bir kere doğrucu olun, bir kere mert olun, bir kere harbi olun, bir kere dürüst olun ya! Sadece bir kere! Bir kere de çıkıp tek ayağınızı kaldırmadan doğru bir şey söyleyin. Sadece bir kere... Bu kadar sahtekarın yalancının kandırıkçının allahı olmak zorunda mısınız ömür boyu...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran tevsirler olmasa bir hiç zaten, parantez içine ne koyarsan o oluyor :) Bu zamana kadar kim bilir kaç defa değiştirelek geldi günümüze. Tamamen bir deli saçması diyanet farklı yorumluyor başka bir hoca farklı yorumluyor. Konuşulan arapça o gün ki ile bugünki arasında hiç mi değişmedi

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dildeki değişiklikler de tarihsel dilbiliminin bir parçasıdır. Dildeki tarihsel değişiklikler de bir çok kaynaktan, eski edebi metinlerden izlenir ve incelenir.

Sorun kuran'da ne yazdığının belirsiz oluşu ve isteyenin istediği anlamı yüklemesi değil. Kuran'da ne dediği bellidir. Sorun, ne dediğini gizlemek için açıkça yalan söylenerek, sahtekarlık yapılarak anlamın gizlenmesi ve kasıtlı olarak, sahtekarlık ve yalancılıkla başka anlam verilmesidir.

Bunun yapılma nedeni de, kuran'ın gerçek anlamının berbat, bilime, insan haklarına, ahlaka, her türlü insanlık değerine aykırı rezil kepaze ifadeler olması. Bunları düzgün, insanlığa uygun bir botlarmış gibi göstermek için yapılıyor bu şarlatanlık ve yalancılıklar. Tefsircilerin ve mealcilerin istisnasız tamamı yalancı, düzenbaz, sahtekar ve şarlatandır. Türkçe olarak düzgün, aynen yazdığının motamot tercümesi bir meal henüz yazılmamıştır. Elmalılı tefsiri ve meali buna dahildir. Piyasada bir tane bile aslına sadık, doğru tercüme edilmiş türkçe meal yoktur.

Eğer türkçeye net çevrilemeyen bir sözcük olursa bunu aynen bırakır, işaretleyip dipnot koyarsın. Örneğin "Ve kevaiba etraba" ayeti... Bunu "ve eşit kevaib vardır" diye tercüme edersin. Sonra dipnotta kevaibin sözlük anlamının kabartı, yükselti anlamına geldiğini ve konuşma dilinde göğüsleri yeni kabarmış genç kızlara da kevaib dendiğini belirtirsin. Meal böyle yazılır.

Dilbilim uzmanlarının gayet iyi bildiği bir bilim dalı. Tarihçesi de belli, eski metinler, edebiyat diye bir şey var. Arapçada uzaylıca değil, allahça değil. İnsanların konuştuğu her dil gibi bir dil... Kaçarı yok, kuran dürüst bir kişi tarafından dosdoğru ne yazıyorsa o şekilde tercüme rahatlıkla edilebilir.

Ama yapmıyorlar. Fincancı katırları ürker diye...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran'ın net, tarafsız, düzgün bir tercümesi ancak bir ateist tarafından yapılabilir. Çünkü içinde en küçük bir allah adlı uydurma tanrıdan korku olan bir kişi, düzgün çeviri yapamaz. Allahın bir arap uydurması put olduğunun tam bilincinde bir ateist tam çeviriyi gerçekleştirebilir. Başkası yapamaz.

Tercümede kesinlikle hiç bir paranteze yer verilmemelidir. Tercüme satırları tamamen motamot olmalıdır. Ne diyorsa aynısı. Motamot karşılığı olmayan sözcükler dipnotlarla açıklanmalıdır.

Tercümeden sonra bir değerlendirme bölümü açılarak metnin geneli hakkında bir izlenim yazılmalıdır. Örneğin ben bir tercüme yazsam şöyle başlayabilirdim:

BÖLÜM: 1.) AÇILIŞ
Tercüme:
Rahman(*) ve koruyucu allahın adıyla
Övgü alemlerin rabbi (**) allaha hastır.
Rahman ve koruyucudur.
Din gününün sahibidir.
Ancak sana taparız ve ancak senden yardım isteriz.
Bizi doğru yola ilet.
Nimet verdiklerinin yoluna.
Öfkelenilenlerin ve sapkınların yoluna değil.
(*) Rahim ile aynı kökten gelmekle birlikte anlamı daha geniş tutulur. Daha geniş kapsamlı bir koruyuculuğu ifade eder.
(**) Rab terbiye, mürebbi sözcükleri ile aynı kökten gelir.
Değerlendirme:
Bu bölümde ilk göze çarpan, kuran'ın çok belirgin bir özelliği olan gereksiz tekrar. Allahın rahman ve rahim olduğu iki kere söylenmiş. Bu sorun ile devam eden kuran bölümlerinde bıktırıcı bir şekilde karşılaşılacaktır. Kuran bu özelliği ile son derece berbat bir anlatıma sahiptir. Gereksiz tekrarlar kendisine inananları bile rahatsız eder. Tümel olarak ele alındığında zaten aynı konuların bıktırıcı tekrarlamalarından ibaret bir metinler toplamıdır. Bu yüzden kuran'a kitap denilemez. Kitapta giriş, gelişme ve sonuç bölümleri olur. Kuran kitap özelliklerinden yoksundur.
İkinci bir anlatım hatası bu sözleri kim söylüyor allah mı muhammed mi belirlenmemiş. Kuran'daki genel hava allahın konuştuğu izleniminin verilmesi şeklindedir.

Bu bölümdeki en önemli hata ise öfkeden ve sapkınlıktan bahsedilerek daha giriş bölümünde kuran'ın nefret, ayrımcılık pompalayarak başlamasıdır. İlerleyen bölümlerde bu giderek doruğa tırmanacak ve kuran'ın her sayfasından kan damlayan bir vahşet manifestosu olduğu görülecektir. Evrensellik iddiasındaki bir dini metnin böyle bir tarzda yazılması utanç vericidir.

BÖLÜM: 2.) SIĞIR

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hadi bir sayfa daha tercüme edelim bari:

BÖLÜM: 2.) SIĞIR Sayfa: 2
*Elif Lam Mim. (*)
*Şu kitap içinde hiç bir şüphe yoktur.
*Korkanlar için rehberdir.
*Onlar bilinmeyene iman ederler namazı yerine getirir ve verdiğimiz rızıklarından dağıtırlar.
*Ve onlar sana her ne indirdiysek ve daha önce ne indirdiysek iman ederler.
*Ahiret (**) ile ilgili ikna olmuşlardır.
*İşte onlar rablerinden bir doğruluk üzerindedirler ve onlar kurtulanlardırlar.
(*) Bu harflerin ne anlama geldiği bilinmemektedir. Olasılıkla sanki ortada gizemli bir tılsım varmış izlenimi yaratmak için kullanılmıştır ve hiç bir anlamı yoktur. Varsa da hiç bir önemi bulunmamaktadır. "Salon" sözcüğünün "sln" diye yazılmasıyla hiç bir anlam oluşmayacağı gibi.
(**) Ölümden sonra yaşam olduğu.
DEĞERLENDİRME:
Açılıştan sonraki ilk bölüme tılsımlı gizem taşıyan harfler imajı verilerek, yani sahtekarlıkla başlanması başlı başına bir skandaldır. Böyle ucuz basit numaralar ile insanları kandırmak ve etki altına almak tam bir aldatmacadır. Daha başlarken nasıl bir sahtekarlık ve kandırmaca ile karşı karşıya olduğumuz hemen anlaşılmaktadır.
Kuran yazarlarının en hoşlarına gitmeyenin şüphe olduğu kendini ele vermektedir. Şüpheye karşı buldukları çare ise korkudur. Doğruluk adını verdikleri boyun eğmenin, ancak korku ile sağlanabileceğini düşündükleri ve korkuya değer verdikleri anlaşılmaktadır. Kullanılan kelime "ittikan" tam olarak korku anlamına gelmez. Arapçada korku "hafa" dır. İttikan çekinme, dikkatli olma, uyanık olma anlamlarına gelmektedir. "Gaflet"in tersidir.
Dini yaymak için iki araç öne çıkartılmaktadır: Sorgusuz itaati ve köleliği vurgulayan namaz, dayanışma ve toplumlaşmayı sağlayan erzak dağıtımı ve paylaşımı. Oluşturulacak toplumu bir arada tutmak için bu iki aracın şart olduğu düşünülmüştür.
Ortaya atılan bu ayetlerin allahtan geldiğine inandırmak için, daha önce bu iddia ile ortaya atılmış tüm metinlerden destek alınmasının yararlı olacağı düşünülmüştür.
Fakat en önemli olan, elbette insanların ölümden sonra yaşam olduğuna ikna olmasıdır. İtaatin ve koşulsuz mutlak köleliğin anahtarı budur. Bu olmadan zaten din olmaz.
Kurtuluştan bahsedilerek ikna bakımından cezadan kurtulmanın mükafat kazanmanın önünde olduğu varsayılmıştır. Korkutmak, vaadetmekten her zaman daha etkilidir. Vaat, daha çok teşvik edici ve istek artırıcı olarak kullanılır. Temel olarak din, korku ve ceza üzerine kuruludur.
Tabii ki bu ilkeleri dört cahil çöl yağmacısı icat etmemiştir. Bunlar binlerce yıldır bilinen din dayatma yöntemleridir. Kafaları çalışıyormuş, yöntemi iyi kurmuşlar gibi bir izlenim yersizdir. Din nasıl iyi dayatılır, bunu bilmek için zeki olmaya gerek yoktur. Bunu her zorba faşist bilir.
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yukarıda söylediğim ahiret inancı olmadan din olmayacağı sözüne karşı yahudilikte cennet ve cehennemin olmadığı bilgisi öne sürülebilir.

Doğrudur, yahudilikte yeniden bedenlenme, dirilme, cennete cehenneme gitme yoktur. Yani meddi ceza ve mükafattan bahsedilmez. Fakat ölümden sonra sonsuz ve kutsal, tinsel bir yaşamdan bahsedilir. Yani yahudiliğe göre ruhlar bedenlere dönmeyecek ve bedenler dirilmeyecektir. Ölüm, maddesel yaşamın sonudur. Ancak ruhlar yaşamına devam edeceklerdir. Yahudi inancı bu şekildedir.

Yahudilik çok daha tasavvufi bir dindir. İslam çok daha banal, düz, sıradan, hayvani, yani cinsellik, yeme içme, beden zevkleri ile ilgili bir dindir. Aslında islam o kadar düz, basit, sıradan ve hayvani bir dindir ki, islama giren yahudiler olmasaydı islamda tasavvuf filan da olmazdı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Furkan adı verilmiş kuran bölümünün 45. pasajı:

"elem tere ila rabbike keyfe meddez zilli ve lev şae le cealehu sakinen"

"görmedin mi rabbini nasıl gölgeyi uzatıyor eğer dileseydi sabit tutardı" :D

Gölgeden bile artık medet uman, gölge ile kendini kanıtlama zavallığına kadar düşen bir allah düşünebiliyor musunuz? İşte karşınızda. Gölgeye bakın bana inanın bana tapın bana karşı gelmeyin diye kıvranan bir allah olur mu, kuran'da oluyor!

Neymiş, istese gölgeyi uzatmaz kısaltmaz, sabit tutarmış! Yani şimdi buna gülmekten başka bir yanıt verilebilirse, verin de bilelim. Ben bu saçma sapan cümleye gülmekten başka bir yanıt bulamadım.

gülmek mi? artık benim midem bulanıyor..kendime kızıyorum 31 sene nasıl inandım diye

Link to post
Sitelerde Paylaş

Lan şu vahşet dünyasında diğer canlıları yediğimizi bir kenara bırak, yakıyoruz diğer canlıları cayır cayır, yakıyoruz. Asırlarca ağaçları yaktık, orman denen bir şey koymadık yeryüzünde. Kalan ormanları nasıl talan ederiz diye yağmacılar üşüşmek için bekleşiyor son kalan dünyanın akciğerlerinin üzerine... Yetmedi ölmüş canlıların fosillerini yakıyoruz.

Bizi böyle yaratan bir tanrı varsa o tanrının taaa gelmişini geçmişini iteyim, öyle bir alçak şerefsiz canavar tanrı olsaydı da onunla bir işim olmazdı! Ona savaş açmak insanlığın en başta gelen görevi olurdu. Bu şerefsiz canavar tiranın elinden tüm insanlığı ve doğayı kurtarmak, doğayı dönüştürmek bir insanlık görevi olurdu.

Keşke tanrı olsaydı da ona savaş açabilseydim, bu yarattığı pisliğin hesabını sorabilseydim. Yok ne yazık... Tanrı ele geçmez bir serap... Olsa da yakasına yapışıp hesap ver ulan şerefsiz alçak diye tepesine çökmek lazımdı.

bir yahudi toplama kampında duvarda yazan yazı yazdıklarınızla oldukça örtüşüyor. şöyle ki ; eğer bir tanrı varsa onu affetmem için ayaklarıma kapanması gerekecek. hepinizin kalemine sağlık

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

Şu meal konusuna biraz daha değinelim.

Meal derken bile aslında özelleştirme yapıyor, bu cahil çöl yağmacılarının zırvasına özel bir şeymiş muamelesi yapıyoruz. Meal ne ulan? Bu zırvadan başka bir şeyin tercümesine meal deniyor mu? Hayır. Dostoyevski eserlerinin meali diye bir şey var mı? Hayır. Meal ne ulan?

Bildiğin tercüme işte. Bunda bot mu var da bunun meali oluyor? Yani öyle sarmış sarmalamışlar ki zihinleri, ateistiz, biz de meal diyoruz bak. Sanki meal deyince bir bot oluyor. Hayır o imajı enjekte ediyorlar, bu özel, bunun tercümesi olmaz, meali olur! Yok ya! Bunun nesi altın kaplı ulan! Cükünün kabuğunu kesip yerine altın mı kaplamışlar! Ne meali yahu!

Her dilde doğru düzgün kuran tercümesi var, şu arap manyağı halkın bir tane düzgün kuran tercümesi yok! İlla arap kazığı yemeden godunun kaşıntısı geçmez! Ya bir tane olsun, bir tane düzgün, dürüstçe yazılmış tercüme! Hepsi sahte, hepsi yalan, hepsi uyduruk. Hem de çoğu bayağı bir güney bölgelerden uyduruk. Kafadan uydurma olsa yine iyi...

Herif yazmış: "Allah arşı istiva etti." Bu yine en iyisi... Allahu teala zülcelal hazretleri arşı azamı kebiri istiva buyuraraktan kudreti azimeyi şahanelerini zahir eyleyüb cümle alemi kesireye zahir eyleyübdür filan demediyse gene iyi!

Bu arşı istiva dedikleri iş, bildiğin taht üzerine yerleşmek! Yani cahil çöl yağmacıları demişler ki allah yeri yarattı, göğü yarattı bilmem otu yarattı botu yarattı, sonra tahtına oturdu! Bu yani... Başka bir bot değil. Şunu bir tane düzgün tercüme ede meal olsun, öpeyim. Başıma koymam ama... Başımda ne işi var allahın cahil çöl yağmacılarının saçmalıklarının...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şu meal konusuna biraz daha değinelim.

Meal derken bile aslında özelleştirme yapıyor, bu cahil çöl yağmacılarının zırvasına özel bir şeymiş muamelesi yapıyoruz. Meal ne ulan? Bu zırvadan başka bir şeyin tercümesine meal deniyor mu? Hayır. Dostoyevski eserlerinin meali diye bir şey var mı? Hayır. Meal ne ulan?

Bildiğin tercüme işte. Bunda bot mu var da bunun meali oluyor? Yani öyle sarmış sarmalamışlar ki zihinleri, ateistiz, biz de meal diyoruz bak. Sanki meal deyince bir bot oluyor. Hayır o imajı enjekte ediyorlar, bu özel, bunun tercümesi olmaz, meali olur! Yok ya! Bunun nesi altın kaplı ulan! Cükünün kabuğunu kesip yerine altın mı kaplamışlar! Ne meali yahu!

Her dilde doğru düzgün kuran tercümesi var, şu arap manyağı halkın bir tane düzgün kuran tercümesi yok! İlla arap kazığı yemeden godunun kaşıntısı geçmez! Ya bir tane olsun, bir tane düzgün, dürüstçe yazılmış tercüme! Hepsi sahte, hepsi yalan, hepsi uyduruk. Hem de çoğu bayağı bir güney bölgelerden uyduruk. Kafadan uydurma olsa yine iyi...

Herif yazmış: "Allah arşı istiva etti." Bu yine en iyisi... Allahu teala zülcelal hazretleri arşı azamı kebiri istiva buyuraraktan kudreti azimeyi şahanelerini zahir eyleyüb cümle alemi kesireye zahir eyleyübdür filan demediyse gene iyi!

Bu arşı istiva dedikleri iş, bildiğin taht üzerine yerleşmek! Yani cahil çöl yağmacıları demişler ki allah yeri yarattı, göğü yarattı bilmem otu yarattı botu yarattı, sonra tahtına oturdu! Bu yani... Başka bir bot değil. Şunu bir tane düzgün tercüme ede meal olsun, öpeyim. Başıma koymam ama... Başımda ne işi var allahın cahil çöl yağmacılarının saçmalıklarının...

Müslüler, işlerine gelmeyen sözcükleri arapça olarak söylemeyi pek seviyorlar. İstiva etti deyince, kimse istiva nedir diye sormuyor. Oturdu, yerleşti demenin, ekmeklerine mani olacağını biliyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aynen... Bir de bunların bu kelimeleri uzatarak lastik gibi çekerek telaffuz etmeleri yok mu, resmen iğreniyorum. Hatemül enbiyaaaai vel mürseliiiiin filan diye sündürüp çekmiyorlar mı, iğrenç yani tek kelimeyle. Bir de bunda bir bot var zannetmeleri...

Müslümken salak gibi bunların tapınaklarına gidip bu sahtekarları dinlediğim günlerde bile bunlara sinir olurdum. İçten içe lan derdim bu herifler bu hareketleriyle bir şeyleri örtmeye gizlemeye çalışıyorlar ama! Sinir olup kalkıp çıkıp gittiğim olurdu. Ya şunu bir düzgün okuyun be adam, süsleyip nağmeleyip ne bot olacak derdim. Bazısı iyice abartıp basbayağı ğa ğa ğa ğa diye nağme yapıyor, ulan bot mu var ne oluyor yahu!

Dünyada böyle süslenip bir botmuş gibi gösterilen, aslı astarı hiç bir bot olmayan böyle bir sahtekarlık daha yoktur. Bu dünyada görülmüş en büyük sahtekarlık.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam'ı bugüne kadar en doğru yorumlamış kişi İbni Teymiye'dir bana göre.

Ona kalmaz... Ömer Hayyam islamı mükemmel yorumlamıştır. Cennet kerhane midir meyhane midir diyerek islam hakkında en çarpıcı yorumu yapmıştır. Ya da Kaygusuz Abdal'dır. Kıldan ince sırat köprüsünden yiğit isen sen geç allah efendi diyerek dalgasını geçmiştir. İslamın bundan başka yoruma layığı yoktur. Cahil çöl yağmacılarının zırvalarına oturup ciddi ciddi yorum yapılmaz. Zırvanın yorumu olmaz çünkü.

Bir şizofrenin hasta zihninin hezeyanları yorumlanır mı? Hayır. Bunlar hezeyandır. Saçma sapan tutarsız asılsız sayıklamalardır. Bunları yorumlamaya kalkışmak posteki saymaya kalkışmaktan beter bir salaklıktır. İslam da toplumsal bir şizofreni, bir histeridir. Düpedüz hastalıktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ona kalmaz... Ömer Hayyam islamı mükemmel yorumlamıştır. Cennet kerhane midir meyhane midir diyerek islam hakkında en çarpıcı yorumu yapmıştır. Ya da Kaygusuz Abdal'dır. Kıldan ince sırat köprüsünden yiğit isen sen geç allah efendi diyerek dalgasını geçmiştir. İslamın bundan başka yoruma layığı yoktur. Cahil çöl yağmacılarının zırvalarına oturup ciddi ciddi yorum yapılmaz. Zırvanın yorumu olmaz çünkü.

Bir şizofrenin hasta zihninin hezeyanları yorumlanır mı? Hayır. Bunlar hezeyandır. Saçma sapan tutarsız asılsız sayıklamalardır. Bunları yorumlamaya kalkışmak posteki saymaya kalkışmaktan beter bir salaklıktır. İslam da toplumsal bir şizofreni, bir histeridir. Düpedüz hastalıktır.

Aslında eksik yazdım islam alimleri içinde en doğru yorumlamış odur diyecektim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ona kalmaz... Ömer Hayyam islamı mükemmel yorumlamıştır. Cennet kerhane midir meyhane midir diyerek islam hakkında en çarpıcı yorumu yapmıştır. Ya da Kaygusuz Abdal'dır. Kıldan ince sırat köprüsünden yiğit isen sen geç allah efendi diyerek dalgasını geçmiştir. İslamın bundan başka yoruma layığı yoktur. Cahil çöl yağmacılarının zırvalarına oturup ciddi ciddi yorum yapılmaz. Zırvanın yorumu olmaz çünkü.

Bir şizofrenin hasta zihninin hezeyanları yorumlanır mı? Hayır. Bunlar hezeyandır. Saçma sapan tutarsız asılsız sayıklamalardır. Bunları yorumlamaya kalkışmak posteki saymaya kalkışmaktan beter bir salaklıktır. İslam da toplumsal bir şizofreni, bir histeridir. Düpedüz hastalıktır.

O insanlar aslında sizinle de dalga geçiyor orada, bence iyi okuyun.
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...