zeus- 0 Oluşturuldu: Ocak 27, 2015 Raporla Share Oluşturuldu: Ocak 27, 2015 Ne var ki hadislerde anlatılanlardan anlaşıldığına göre, Peygamber'in kimi en yakın arkadaşları bile, ”ateşte yakarak öldürme" cezasını uygulamışlar ve "fetva"yı Peygamber’den aldıklarını belirtmişlerdir: Ebubekir, Peygamber'in ölümünden sonra başgösteren "dinden dönme"("ridde") olayları sırasında komutanlarına "talimat" vermiştir:— "Daha da direnirlerse demirle dağlayın, ateşte yakın!" (Bkz.Taberî,Tarih, 1/1881-1885; Leoni Caetani, İslam Tarihi, çev. Hüseyin Cahid, İstanbul, 1926, 8/276.)Ve bu talimat tüyler ürpertici biçimde uygulanmıştı: Hâlid tbnii'l-Velîd (ölm. 642. Mekke'nin fethinden bir süre önce Müslüman olmuştur.) savaş sırasında, "ateş çukurlan" açtırmış, yaktırdığı ateşin içine, birçok kimseyi diri diri attırıp yaktırmıştır. Kadın da vardır bunların içinde. Bir tutsak kadına, Müslüman olması önerildi. Kadın kabul etmedi. Önünde yanan ateşe atılacağı söylendi. Kadın, "- hoşgeldin ölüm! Yazık ki başka kurtuluş yolum yok. O yüzden kendimi atıyorum* ateşe." anlamındaki şiiri okuyarak kendini kaldırıp ateşe attı. Ve tabiî cayır cayır yandı. (Bkz. Habiş, yaprak 28-34; Caetani, aynı kitap, 8/306.)Ebubekir'in "ateşte diri diri yakma cezası"nı nasıl verebildiği sorulduğunda Peygamber'in bu tür cezaya izin verdiği söylenerek karşılık verilir. İnsanları, inançlarını bırakmıyorlar diye, "ateş çukuru"na attırıp yaktıranlardan birinin de Ali olduğu aktarılır: Buhârinin de yer verdiği bir hadiste, Ali’nin "bir topluluğu ateşe attırıp yaktırdığı", İbnî Abbas anlatır.Peygamberin damadı olan Ali nereden fetva almış olabilirdi? Fetvanın kaynağı Peygamber’den başkası olabilir miydi? Peygamber, kimi yerleşme bölgelerinin "yakılması"m buyurmuştu.(Bkz. Ebu Dâvûd, Cihad/91, hadis no: 2616; İbn Mace, Cihad, hadis no: 2843.) Kuşkusuz Peygamberin "yakılması"m buyurduğu yerleşim yerinde "insanlar" da vardı. Zaten İslam hukukunda da böyle durumlarda, "insanları yakma"nın "mekruh" olmadığı açıklanır. (Bkz. Ebu Dâvûd,Cihad/122, 2673 no’lu hadis, not: 2, c. 3, s. 124-125.)Yakma-yıkma ve yağma:/- Evler, mahalleler, köyler, kasabalar yakılır, yıkılır ,yağmalanır Birçok örneği vardır bunun. Peygamber döneminde de, daha sonraki dönemlerde de...Peygamberin döneminde "gece baskınları" düzenlenirdi Peygamberin buyruğuyla. "—Öldür, öldür!" parolalı (şiar) olarak. Sonra da yağmaya girişilirdi. (Bkz. Ebu Dâvûd, Cihad/102, hadis no: 2638; İbnMace,Cihad/30, hadis no: 2840.)İşte bir başka hadis:Filistin’de "Übnâ (sonraları ’Yübnâ’)" denen bir yerleşim yeri. Peygamber buraya bir baskın düzenliyor. Baskını yapacaklara da buyruğu şöyle veriyor:— "Sabahleyin Übnâ’ya (ansızın) baskm yap ve orayı yak!" Buyruk yerine getiriliyor. Yani "Übnâ" köyü yakılıyor. İçindekilerle birlikte. (Bkz. Ebu Dâvûd, Cihad/91, hadis no:2616, c. 3., s. 88, ayrıca s. 124'deki 2 no'lu not; ibn Mace, Cihad/31, hadis no: 2843, c.2, s. 948.) İslam hukukunda da düşman evlerinin yakılması caiz görülmüştür. (Bkz. Dâmâd.)2- Düşmanın bulunduğu yerdeki ağaçlar, ürünler yakılır ya da kesilirÖrnek:Peygamber Benû Nadîr kabilesinin hurmalıklarını yaktırmıştı, ayrıca kestirmişti. Haşr suresi’nin 5. ayetinde bu olaya kısaca değinilir. Bu ayetin, Diyanet çevirisindeki anlamı şöyledir: "înkârcı kitap ehlinin yurtlarında hurma ağaçlarını kesmeniz veya onları kesmeyip gövdeleriüzerinde ayakta bırakmanız Allah’ın izniyledir. Allah, yoldan çıkanları böylece rezilliğe uğratır."Bu ayette geçmeyen ’’yakma olayı", hadislerde yer alır. (Bkz. Buhârî, cihad/154, Hars/6, Meğazi/14, Tesir/59/2, Tecrid, hadis no: 1576; Müslim, cihad/29-31, hadis no: 1746; Ebu Dâvûd, Cihad/91, hadis no: 2615, Tirmizî, Siyer/4, hadis no: 1552; îbn Mace, Cihad/31, hadis no:2845;Dârimî, Siyer/22; Ahmed îbn Hanbel, 2/8,52,80.)Turan Dursun - Din Bu Link to post Sitelerde Paylaş
zeus- 0 Ocak 27, 2015 gönderildi Yazar Raporla Share Ocak 27, 2015 gönderildi Link to post Sitelerde Paylaş
Blitz 0 Ocak 27, 2015 gönderildi Raporla Share Ocak 27, 2015 gönderildi Bazı islam hocaları bunu kabul ediyorlar . " dinden çıkanları öldürmeseydik islam bu kadar büyüyebilir miydi " diyorlar Link to post Sitelerde Paylaş
kendir 0 Ocak 31, 2015 gönderildi Raporla Share Ocak 31, 2015 gönderildi (düzenlendi) Ne var ki hadislerde anlatılanlardan anlaşıldığına göre, Peygamber'in kimi en yakın arkadaşları bile, ”ateşte yakarak öldürme" cezasını uygulamışlar ve "fetva"yı Peygamber’den aldıklarını belirtmişlerdir: Ebubekir, Peygamber'in ölümünden sonra başgösteren "dinden dönme" ("ridde") olayları sırasında komutanlarına "talimat" vermiştir: — "Daha da direnirlerse demirle dağlayın, ateşte yakın!" (Bkz. Taberî,Tarih, 1/1881-1885; Leoni Caetani, İslam Tarihi, çev. Hüseyin Cahid, İstanbul, 1926, 8/276.) Ve bu talimat tüyler ürpertici biçimde uygulanmıştı: Hâlid tbnii'l-Velîd (ölm. 642. Mekke'nin fethinden bir süre önce Müslüman olmuştur.) savaş sırasında, "ateş çukurlan" açtırmış, yaktırdığı ateşin içine, birçok kimseyi diri diri attırıp yaktırmıştır. Kadın da vardır bunların içinde. Bir tutsak kadına, Müslüman olması önerildi. Kadın kabul etmedi. Önünde yanan ateşe atılacağı söylendi. Kadın, "- hoşgeldin ölüm! Yazık ki başka kurtuluş yolum yok. O yüzden kendimi atıyorum* ateşe." anlamındaki şiiri okuyarak kendini kaldırıp ateşe attı. Ve tabiî cayır cayır yandı. (Bkz. Habiş, yaprak 28-34; Caetani, aynı kitap, 8/306.) Ebubekir'in "ateşte diri diri yakma cezası"nı nasıl verebildiği sorulduğunda Peygamber'in bu tür cezaya izin verdiği söylenerek karşılık verilir. İnsanları, inançlarını bırakmıyorlar diye, "ateş çukuru"na attırıp yaktıranlardan birinin de Ali olduğu aktarılır: Buhârinin de yer verdiği bir hadiste, Ali’nin "bir topluluğu ateşe attırıp yaktırdığı", İbnî Abbas anlatır. Peygamberin damadı olan Ali nereden fetva almış olabilirdi? Fetvanın kaynağı Peygamber’den başkası olabilir miydi? Peygamber, kimi yerleşme bölgelerinin "yakılması"m buyurmuştu. (Bkz. Ebu Dâvûd, Cihad/91, hadis no: 2616; İbn Mace, Cihad, hadis no: 2843.) Kuşkusuz Peygamberin "yakılması"m buyurduğu yerleşim yerinde "insanlar" da vardı. Zaten İslam hukukunda da böyle durumlarda, "insanları yakma"nın "mekruh" olmadığı açıklanır. (Bkz. Ebu Dâvûd, Cihad/122, 2673 no’lu hadis, not: 2, c. 3, s. 124-125.) Yakma-yıkma ve yağma: /- Evler, mahalleler, köyler, kasabalar yakılır, yıkılır ,yağmalanır Birçok örneği vardır bunun. Peygamber döneminde de, daha sonraki dönemlerde de... Peygamberin döneminde "gece baskınları" düzenlenirdi Peygamberin buyruğuyla. "—Öldür, öldür!" parolalı (şiar) olarak. Sonra da yağmaya girişilirdi. (Bkz. Ebu Dâvûd, Cihad/102, hadis no: 2638; İbn Mace,Cihad/30, hadis no: 2840.) İşte bir başka hadis: Filistin’de "Übnâ (sonraları ’Yübnâ’)" denen bir yerleşim yeri. Peygamber buraya bir baskın düzenliyor. Baskını yapacaklara da buyruğu şöyle veriyor: — "Sabahleyin Übnâ’ya (ansızın) baskm yap ve orayı yak!" Buyruk yerine getiriliyor. Yani "Übnâ" köyü yakılıyor. İçindekilerle birlikte. (Bkz. Ebu Dâvûd, Cihad/91, hadis no:2616, c. 3., s. 88, ayrıca s. 124'deki 2 no'lu not; ibn Mace, Cihad/31, hadis no: 2843, c.2, s. 948.) İslam hukukunda da düşman evlerinin yakılması caiz görülmüştür. (Bkz. Dâmâd.) 2- Düşmanın bulunduğu yerdeki ağaçlar, ürünler yakılır ya da kesilir Örnek: Peygamber Benû Nadîr kabilesinin hurmalıklarını yaktırmıştı, ayrıca kestirmişti. Haşr suresi’nin 5. ayetinde bu olaya kısaca değinilir. Bu ayetin, Diyanet çevirisindeki anlamı şöyledir: "înkârcı kitap ehlinin yurtlarında hurma ağaçlarını kesmeniz veya onları kesmeyip gövdeleri üzerinde ayakta bırakmanız Allah’ın izniyledir. Allah, yoldan çıkanları böylece rezilliğe uğratır." Bu ayette geçmeyen ’’yakma olayı", hadislerde yer alır. (Bkz. Buhârî, cihad/154, Hars/6, Meğazi/14, Tesir/59/2, Tecrid, hadis no: 1576; Müslim, cihad/29-31, hadis no: 1746; Ebu Dâvûd, Cihad/91, hadis no: 2615, Tirmizî, Siyer/4, hadis no: 1552; îbn Mace, Cihad/31, hadis no: 2845;Dârimî, Siyer/22; Ahmed îbn Hanbel, 2/8,52,80.) Turan Dursun - Din Bu peki budistler tarafından yakılan muslümanları niye ele almıyoruz çin zülmü diye googleda bak görürsün ve ayrıca müslüman olmayanları yaksaydık sizler şu anda burda yazıyor olamazdınız çünkü hepinizi yakardık böyle olmadığının kanıtı senin şu anda var olman Ocak 31, 2015 tarihinde kendir tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Blitz 0 Şubat 13, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 13, 2015 gönderildi peki budistler tarafından yakılan muslümanları niye ele almıyoruz topu hemen taca atma , başkalarının yaptığı zulümler sizi aklamaz , çünkü aynı pislikleri siz de yaptınız . Link to post Sitelerde Paylaş
KutsalDemlik 0 Şubat 14, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 14, 2015 gönderildi (düzenlendi) peki budistler tarafından yakılan muslümanları niye ele almıyoruz çin zülmü diye googleda bak görürsün ve ayrıca müslüman olmayanları yaksaydık sizler şu anda burda yazıyor olamazdınız çünkü hepinizi yakardık böyle olmadığının kanıtı senin şu anda var olman Sıradan dindar refleksidir bu. Çocuk gibidirler dindarlar, sanarlar ki suçu başkalarına atınca temiz çıkıyorlar. Aman ne kafa yoruyorum ki hepsi çöptür bunların, mantık namına 5 kuruş bilmeyip gelip burada bize felsefe yaparlar.(Kişisel algılama, bu örneği vermek zorundayım.) Şubat 14, 2015 tarihinde hasanpeper tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
D-kun 0 Şubat 14, 2015 gönderildi Raporla Share Şubat 14, 2015 gönderildi peki budistler tarafından yakılan muslümanları niye ele almıyoruz çin zülmü diye googleda bak görürsün ve ayrıca müslüman olmayanları yaksaydık sizler şu anda burda yazıyor olamazdınız çünkü hepinizi yakardık böyle olmadığının kanıtı senin şu anda var olman müslümler tarafından yok edilen buda heykellerine ne diyeceksiniz? Konuya gelince, İslam bir neo-engizisyon dinidir zaten.Şaşmamak gerekir bunlara. Link to post Sitelerde Paylaş
Winterfell 0 Mart 1, 2015 gönderildi Raporla Share Mart 1, 2015 gönderildi Fetih suresi 16.ayet murtedlerin dinden donenleri oldurmekle ilgili. Link to post Sitelerde Paylaş
SUPER-TANKS 0 Mart 21, 2015 gönderildi Raporla Share Mart 21, 2015 gönderildi Hoşgörü diniydi, değil mi?? Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts