Jump to content

Hadisler


Recommended Posts

Neyi sormak istiyorsunuz, onu açıklığa kavuşturun önce: 1- Müslüman sahih olan bir hadisin içeriğini mi inkar ediyor, 2- Yoksa hadisin gerçekliğini, sahihliğini mi inkar ediyor?

Bu "kesinlikle kabul etmesi gereken hadislerin doğruluğu" ve "hadisleri kafalarına göre yalanlayınca dinden çıkmış olmak" konuları da öyle.

Hadis ilmi zaten bir doğrulama ilmidir. Yani bir sözün peygamber sözü olduğunun doğrulaması olarak özetlenebilecek bir çalışma.

Benim özellikle ilgilendiğim bir konu değil. Ama genel bilgi olarak şunları söyleyebilirim: Bütün hadisler, kaynaklarının sağlamlığı açısından eşit değildir. Kutub-i Sitte'de, o zamanlar rivayet olarak dolaşan hadislerin ancak az bir kısmının bulunduğu söyleniyor.

Hadis alimlerinin işi budur. Bir sözün peygambere aidiyetini araştırırlar. Bu aidiyetin ispat derecesine göre hadisler sahih, hasen, zayıf, mütevatir, mevzu olarak nitelenirler.

Bir hadisin peygambere aidiyetini ispat etmenin, dinen öngörülmüş bir ölçütü yoktur. Bu konuda akıl-mantık kurallarınca sonuca varılır. Hadisin aidiyeti hakkında görüşünü oluşturan hadis aliminin işi orada biter. Ondan sonrası fıkıh aliminin işidir.

Sorduğunuz soru da bu ayrımla ilgili: eğer Müslüman bir hadisin orijinalliğinden şüphe ederek onu sorguluyorsa bu normaldir. Zaten mevcut hadisler de, böyle sorgulana sorgulana elenenlerden kalandır.

Bu yeni bir şey de değil. Sahabiler, İslam yöneticileri ve fıkıh alimleri arasında da bu ayrımlar ve ihtilaflar bulunur. Mesela şu meşhur "muta" konusundaki ayrılık, Hz.Ömer ve Hz.Abbas'ın ayrı ayrı hadislerle amel etmelerinden kaynaklanır. Hz.Ömer, muta konusunun bizzay peygamberce yasaklandığını söyleyerek Müslümanları bu işten men etmiştir. Sünni mezheplerin görüşü buna dayanır. İbn Abbas ise, böyle bir yasak hadisini işitmediğini söylemiştir.

Hadis rivayetinde ehl-i beyt alimlerine itibar eden Şii mezheplerin görüşü de buna dayanır. (İbn Abbas ehli beyt'tendir, peygamberimizin amcası Abbas'ın oğlu.)

Mesela şu meşhur, payın paydadan büyük çıktığı miras ayetlerinin (Nisa 11-12) yorumlanmasında da öyledir. İbn Abbas, bir hadise dayanarak ayetteki oranların, sağ kalan eşin payını düştükten sonrası yapılması gerektiğini söyler. Böyle olunca o zaman pay ve payda eşitlenmektedir.

Şii mezhepler yine bununla amel ederler. Sünni mezhepler de Hz.Ömer'in yöntemiyle.

Yine, Şii mezheplerinin günde üç vakit namaz kılmaları, aslında beş vakit namazın kolaylık olsun diye üç vakitte birleştirilerek kılınmasından ibarettir. Sünni mezheplerde sınırlı hallerde izin verilen bu uygulama, ehli-beyt alimlerinin farklı içtihatlarına dayanarak Şii'lerde günlük olarak uygulanır.

Vesaire.

Bu tür tolere edilebilen ayrılıklar İslam fıkhında normal karşılanır ve farklı görüşler, İslami bilginin birer unsuru olarak korunurlar.

Yalnız bu farklılıkların, akıl-mantık, itidal sınırları içerisinde tolere edilebilen bir farklılık olması gerekmektedir. Başka motivasyonlarla farklılık oluşturmak kabul edilemez.

Mesela biz sünnilere göre Şia'nın, hadis naklinde ehl-i beyt alimlerine ve ancak belli sahabelere itibar edip diğerlerini reddetmesini mantıksal bulmayız. Bir hadisin doğruluk derecesi bunlarla sınırlanamaz. Hadis kaynağının orijinallik ölçüsü, gözlemsel ve mantıksaldır. Hadisin kaynağı olan sahabinin Ali'nin mi yoksa Osman'ın mı tarafını tuttuğu, bir hadis sahihliği ölçüsü değildir. Sevmediğiniz bir kimse de doğru bir hadis rivayet edebilir.

Gelelim çağımıza: Çağımıza has Üçüncü Dünya komplekslerine dayanan kıvırtmaların da bu işte yeri yoktur. Bugünkü sorun da esas bundan kaynaklanıyor.

Eğer bir hadisin sahihliğinden şüphe ediyorsanız, motifinizi check edin? Gerçekten sahihliğinden mi şüphe ediyorsunuz? Yoksa hadis, Batı toplumlarına daha fazla benzemenizi engelleyen bir hükmün kaynağı olup da siz mi terliyorsunuz?

Bugün böyle kıvırtmalar çoktur: başörtüsünün İslam'ın bir emri olmadığından tutun da (çünkü Avrupa toplumları ile aramızdaki ilk çarpıcı görüntü farklılığını kadınların başörtüsü oluştur ve bu bize müthiş acı verir), Müslüman kadının gayrimüslim erkekle evlenemeyeceğine dair farklı görüşleri zorlamaya, iki dubleye kadar olan rakının haram olmadığından tutun da, dinden çıkmaya cevaz verildiğine dair kıvırtmalar.

Tabii, Müslüman kadının gayrimüslim erkekle evlenmesinin mümkün olup olmadığına dair kaynakları her zaman araştırabilirsiniz, sevap bile olur. Yalnız Müslüman bir baksın, buradaki gerçek motifi ne: gerçekten fıkıh ilmine mi katkıda bulunmaya çalışıyor, yoksa AB müktesabatını Müslümanlığımızla bağdaştırmaya mı çalışıyor?

Bugün, dininden vazgeçemeyen bir sürü Üçüncü Dünya Müslümanı, bu ikili baskının arasında. Onlar, Güney Koreliler, Çinliler, Afrikalılar gibi kolayca Hıristiyanlaşıp bu sorunu çözemiyorlar.

Buldukları çözüm laiklik ya da bunun uç uzantısında ateizm oluyor. Bu aşamada yeni içtihatlar başlıyor: "başörtüsü kuranın emri değildir", "iki duble rakıya kadar bi şey olmaz"...

Ya da "Müslümanlık buysa ben değilim", "...öyleyse ben cehennemde yanmaya razıyım", "ben şunu-bunu kabul etmiyorum" gibi... Bu forumda Müslümanken aydınlanarak ateist olduklarını söyleyenlerin unuttukları nokta, ateist olmadan önce zaten dinden çıkmış olduklarıdır.

Ameller niyete göredir. Sorduğunuz sorunu cevabı o: Neye göre hadisi sorguluyorsunuz? Durup dururken otantikliğini mi merak ettiniz ya da hadisin içeriği yaşam tarzınıza mı uymuyor?

Fııh detaylarının ezici çoğunluğu ayetlere değil de hadislere dayandığındani şu an hadisler etrafında çıkarılan büyük bir kavga var. Kuran Müslümanlığı lafları falan da oradan doğuyor.

Basit bir soru sorduğunu sandığından eminim. Her şey bu kadar basit olsaydı sen haklı olurdun. Haklı kalmak için şeyleri bu kadar basite zorlamak, değmez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir hadisin, sahih kabul edilmesi için evvela Kur'an ile örtüşmesi şartı vardır.

Kuran ile örtüşmeyen hadisler, sahih hadis kabul edilmezler.

Hadis tenkitçisi alimler, Kütüb-i Sitte'yi bu eleme yöntemiyle oluşturmuşlardır.

Diğer şart ise akla uygunluktur; akla uygun olmayan, bilime ters düşen vb. hadisler, uydurma hadis olarak reddediliyor, günümüzde yapılan bu.

Bazı hadis rivayetçileri vardır ki, bu kişilerin aktardığı hadislerin reddi mümkün değildir, mesela Buhari, Müslim, Ebu Hureyre'nin aktardığı hadisler...

Hadisler İslam'ı yorumlamak, anlamak için önemli kaynaklardır, özellikle de İslam hukuku açısından.

Hadis okumadan İslam'ı anlayamazsınız, benim dinden çıkma sebebim Kuran'dan çok hadislerdir.

Hadis okumasaydım, müslüman olarak kalmaya devam edebilirdim.

tarihinde Mırnaw tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi

Bir hadisin, sahih kabul edilmesi için evvela Kur'an ile örtüşmesi şartı vardır.

Kuran ile örtüşmeyen hadisler, sahih hadis kabul edilmezler.

Hadis tenkitçisi alimler, Kütüb-i Sitte'yi bu eleme yöntemiyle oluşturmuşlardır.

Diğer şart ise akla uygunluktur; akla uygun olmayan, bilime ters düşen vb. hadisler, uydurma hadis olarak reddediliyor, günümüzde yapılan bu.

Bazı hadis rivayetçileri vardır ki, bu kişilerin aktardığı hadislerin reddi mümkün değildir, mesela Buhari, Müslim, Ebu Hureyre'nin aktardığı hadisler...

Hadisler İslam'ı yorumlamak, anlamak için önemli kaynaklardır, özellikle de İslam hukuku açısından.

Hadis okumadan İslam'ı anlayamazsınız, benim dinden çıkma sebebim Kuran'dan çok hadislerdir.

Hadis okumasaydım, müslüman olarak kalmaya devam edebilirdim.

Şimdi burada, şahsınızın değil, sizin dillendirdiğiniz bu bakış açısında biraz mantıksızlık var;

Din alimlerine göre Kuran ve hadis dinin kaynağıdır. Sonra kıyas ve icma gelir..

Hadisin geçerliliği, yani dine kaynak teşkil edebilmesi bilime ve akla uygunluktan geçiyorsa, dinin kaynağı hadis değil bilim ve akıl olmuş olmuyor mu?

Bilime ve akla uygun uydurulmuş bir hadise sahih demek ne derece doğrudur?

Bu mantıkla, bilime ve akla uygun olmayanları gerçekten Muhammed söylemiştir, akla ve bilime uygun olanlar Muhammed adına uydurulmuş diyebilirim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi burada, şahsınızın değil, sizin dillendirdiğiniz bu bakış açısında biraz mantıksızlık var;

Din alimlerine göre Kuran ve hadis dinin kaynağıdır. Sonra kıyas ve icma gelir..

Hadisin geçerliliği, yani dine kaynak teşkil edebilmesi bilime ve akla uygunluktan geçiyorsa, dinin kaynağı hadis değil bilim ve akıl olmuş olmuyor mu?

Bilime ve akla uygun uydurulmuş bir hadise sahih demek ne derece doğrudur?

Bu mantıkla, bilime ve akla uygun olmayanları gerçekten Muhammed söylemiştir, akla ve bilime uygun olanlar Muhammed adına uydurulmuş diyebilirim.

''Dinin kaynağı, akıl ve bilimdir'' diyenler hadisleri zorunlu olarak reddetmek, Kuran'ı da eğip bükmek durumundadırlar; biz onlara modernist diyoruz.

Hadisleri İslam'dan sayan alimler ise yalnızca Kütüb-i Sitte'deki hadisleri referans olarak kabul etmektedirler. Çünkü Hadis elemesi çoktan yapılmış, sahih kabul edilen tüm rivayetler Kütüb-i Sitte'de toplanmıştır. Her ne kadar müslümanlar bir taraftan hadis uydurmaya devam etseler de...

Kütüb-i Sitte dışındaki hadisler, alimler tarafından dikkate alınmamaktadır; çünkü hadis eleyicileri tarafından uydurma ya da zayıf -doğruluğu şüpheli- olarak değerlendirilmişlerdir.

Kütüb-i Sitte'de akla, bilime, ahlaka ters düşen bir sürü hadis bulunmaktadır. Fakat bu hadislerin inkarı mümkün değildir. Çünkü bu aktarımlar çoğunlukla Kuran destekli olduğu için sahih kabul edilmek durumundadır, inkarları da Kuran inkarını beraberinde getirir!

Şunu da özellikle belirtmek isterim; Muhammed bunu söylemiştir bilimsel ya da şunu söylememiştir akla uygun mevzuları bazı meselelerde magazinsel ve de oldukça yüzeysel kalmaktadır... Mesela İslam hukukunda, herhangi bir hususta, bir iki hadisle değil aynı başlıkta toplanmış hadisler ve yine konu ile ilgili benzer ya da ortak yaklaşımları olan Kuran ayetleriyle birlikte genel bir hüküm verilir.

Örneğin elinize bir Feraiz kitabı -İslam'da Miras Hukuku- aldığınızda, miras paylaşımını akla göre değil nakle göre yaparsınız... Müslümanın müslüman olmayanla evliliği caiz değildir Kuran'a göre. Eğer bunu kabul ediyorsanız, müslüman, gayrimüslime miras bırakamaz'ı da modern hukuka, akla, din ve inanç özgürlüğüne aykırıdır diyerek reddedemezsiniz...

tarihinde Mırnaw tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

hadisler olmasa kurana inanmaya devam edebilirdim diyenin aklından şüphe ederim. kuranda hadisler kadar beterdir. ben şunu soruyorum. burada tartışmalarda hadisleride koyuyoruz. bunlar inkar edilebiliyorsa bunlar yalancı denilebiliyorsa niye koyuyoruz ? sadece kuran üzerinden tartışma yapalım o zaman ? işine gelmeyen hadisi inkar edemezsin öyle bir din olmaz. dinde ne yazıyorsa o olur. ben müslümanların bu hadise güvenemem diyemedikleri hadis kaynaklarını arıyorum. mesela sahihi buharideki tek bir hadisi bile inkar edemez mi müslümanlar ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

hadisler olmasa kurana inanmaya devam edebilirdim diyenin aklından şüphe ederim. kuranda hadisler kadar beterdir. ben şunu soruyorum. burada tartışmalarda hadisleride koyuyoruz. bunlar inkar edilebiliyorsa bunlar yalancı denilebiliyorsa niye koyuyoruz ? sadece kuran üzerinden tartışma yapalım o zaman ? işine gelmeyen hadisi inkar edemezsin öyle bir din olmaz. dinde ne yazıyorsa o olur. ben müslümanların bu hadise güvenemem diyemedikleri hadis kaynaklarını arıyorum. mesela sahihi buharideki tek bir hadisi bile inkar edemez mi müslümanlar ?

Müslüman İnsan Öyle Kurandan başka kitabı ulu orta kabul etmez!

biz TÜRKLER hadisi şeriflerden işimizi geleni kabul ederiz

Çünkü Mezhebimizin İmamı Ebu hanefi şöyle diyor

"Allah ve Resülünden geleni olduğu gibi kabul ederim

ashabından geleni düşünür kabul ederim

hele tabiinden geleni bende tabiindenim onlar gibi içtihad ederim onlaradan geleni (küttübü sittenin bütün hadis kitaplarının tamamını ise) düşünür tartar İŞİME GELİRSE kabul ederim" demişlerdir :D

Türkiyedeki Müslümanlar, Irak iran suriye şam mısır kahire kudüsteki müslümanlara benzemez..

çünkü Türklerin Mezhebinin İmamı İmamı Ebu hanifedir

saygılarımı sunarım anladığınız umarım anlatabildim mi? (10 bin kez bunu burada yazdım,

bunu o yüzden soruyorum)

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İşime gelirse, Kuran'la örtüşürse mi demek oluyor?

Kuranı kerimdeki sarışmaya sevişmeye, oradaki manaya ters ise, elbette işime gelirse gelmezse kabul etmem!

ama kuranı kerim sen anlayamazsın

bakara süresünde bak ne diyor 2. ayet.. kuran müttakiler için hidayettir

Müttaki kelimesindeki İttikaün kelimesinin aslı ivtikaün olup iftial babından gelmektedir. İftial babının binası mutavaattır.

Yani bir şeyi kabullenmektir.
Bunun için ittika, başkasının korumasını kabul etmek ve kabullenmek demek olur.
Böylece bu kelime ile cümlenin anlamı şöyle olur:" Kuran, korunmak ve kurtulmak isteyenler ve bunu kabul edenler için yol gösterici bir delildir" Demek ki Kuran-ı Kerim, herkese değil, sadece kendilerine gösterilecek olan doğru yolu kabul edebilecekler için bir hidayet olup onların bu doğru yoldan gitmeleri için indirilmiştir. Yoksa Kuran-ı Kerim, onu kabul etmeyen ve peşin olarak reddeden kimseler için bir hidayet olmaz ve onlara bir fayda da vermez.
Hidayet: doğru yoldur, huzurdur, oh nefesidir, tüm insanlık zengini fakiri maddi manevi inim inim inlerken
Müttakiler bu dünyada Ohh ne güzel bir rüyaydı dünya diye yaşarlar...
onun için Kuranı kerim bir sır kutusudur aşıkına açılır..ben senin korumanı kabul ediyorum diyenlere açılır
her arapça bilen kuranı anlayamaz. anlasaydı zaten arabın kelamı olurdu.
tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuranı kerimdeki sarışmaya sevişmeye, oradaki manaya ters ise, elbette işime gelirse gelmezse kabul etmem!

ama kuranı kerim sen anlayamazsın

bakara süresünde bak ne diyor 2. ayet.. kuran müttakiler için hidayettir

Müttaki kelimesindeki İttikaün kelimesinin aslı ivtikaün olup iftial babından gelmektedir. İftial babının binası mutavaattır.

Yani bir şeyi kabullenmektir.
Bunun için ittika, başkasının korumasını kabul etmek ve kabullenmek demek olur.
Böylece bu kelime ile cümlenin anlamı şöyle olur:" Kuran, korunmak ve kurtulmak isteyenler ve bunu kabul edenler için yol gösterici bir delildir" Demek ki Kuran-ı Kerim, herkese değil, sadece kendilerine gösterilecek olan doğru yolu kabul edebilecekler için bir hidayet olup onların bu doğru yoldan gitmeleri için indirilmiştir. Yoksa Kuran-ı Kerim, onu kabul etmeyen ve peşin olarak reddeden kimseler için bir hidayet olmaz ve onlara bir fayda da vermez.
Hidayet: doğru yoldur, huzurdur, oh nefesidir, tüm insanlık zengini fakiri maddi manevi inim inim inlerken
Müttakiler bu dünyada Ohh ne güzel bir rüyaydı dünya diye yaşarlar...
onun için Kuranı kerim bir sır kutusudur aşıkına açılır..ben senin korumanı kabul ediyorum diyenlere açılır
her arapça bilen kuranı anlayamaz. anlasaydı zaten arabın kelamı olurdu.

hade leeeen öyle mantık olmaz

O işine gelmeyen hadisler arasında sahiden muhammede ait olma ihtimali olanlar var

Birini bile kaçırırsan reddedersen sıçarsın

O yüzden o riski almayıp hepsini kabul etmek gerekir

Ehlisünnetin olayı budur.

Muhammedin sözleri sonradan derlendi de Kuran hemen mi derlendi sanki

O zaman ayetlerden de işine geleni al işine gelmeyeni salla

Zaten öyle de yapıyosunuz ya neyse.

tarihinde ekremaktaş tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

hade leeeen öyle mantık olmaz

O işine gelmeyen hadisler arasında sahiden muhammede ait olma ihtimali olanlar var

Birini bile kaçırırsan reddedersen sıçarsın

O yüzden o riski almayıp hepsini kabul etmek gerekir

Ehlisünnetin olayı budur.

Muhammedin sözleri sonradan derlendi de Kuran hemen mi derlendi sanki

O zaman ayetlerden de işine geleni al işine gelmeyeni salla

Zaten öyle de yapıyosunuz ya neyse.

seni mi dinliycez dünyanın en büyük alimi gelse kovarız ebu hanefiye uyarız

Ebu hanifenin sözü senin elini kolunu bağlıyor dimi hahaah

başlarım ehli sünnet alimlerinin tümüne bak Ebu hanefi ne diyor!

atlarım kütübü sitteye

müslüman kimse kurandan başka kitapları öyle ulu orta kabul etmez etmemelidir

bak ne diyor Ebu hanefi

"Allah ve Resülünden geleni olduğu gibi kabul ederim

Ashabından geleni, düşünür kabul ederim

hele tabiinden geleni, bende tabiindenim onlar gibi içtihad ederim onlardan geleni (küttübü sittenin tamamı bütün hadis kitaplarının tamamını ise) düşünür tartar İŞİME GELİRSE kabul ederim"

ne oldu küttübü sittey uf oldu hahahahahahahah

evet okurum işime gelirse kabul ederim gelmezse kabul etmem bu kadar basit!

Türklerin İmamı İmamı Ebu hanefidir sen yat kalk duat et biz Türklere ebu hanefiyi kabul etmişsiz tabi olmuşuz

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuranı kerimdeki sarışmaya sevişmeye, oradaki manaya ters ise, elbette işime gelirse gelmezse kabul etmem!

Kütüb-i Sitte'deki hadislerin tamamını kabul etmek durumundasın o halde. Kuran'la örtüşen hadisler içerisinden niye seç beğen al yapıyorsun? Hangi ilimle, hangi bilgiyle hadis tenkitçiliğine soyunuyorsun?

İmam Ebu Hanife'ye tabi olduğunu söylüyorsun, Ebu Hanife'nin hadis cahili bir imam olduğu söylenir... Verdiği fetvaya ters bir hadis olduğunda, hadise göre fetvasını değiştiren bir imamın sözünü mü kendine hadis konusunda rehber alıyorsun?

http://www.sorularlaislamiyet.com/soru/247051/imami-azam-ebu-hanife-akla-aykiri-diye-bazi-sahih-hadisleri-kabul-etmez-miydi.html

tarihinde Mırnaw tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kütüb-i Sitte'deki hadislerin tamamını kabul etmek durumundasın o halde. Kuran'la örtüşen hadisler içerisinden niye seç beğen al yapıyorsun? Hangi ilimle, hangi bilgiyle hadis tenkitçiliğine soyunuyorsun?

İmam Ebu Hanife'ya tabi olduğunu söylüyorsun, Ebu Hanife'nin hadis cahili bir imam olduğu söylenir... Verdiği fetvaya ters bir hadis olduğunda, hadise göre fetvasını değiştiren bir imamı mı kendine hadis konusunda rehber alıyorsun?

http://www.sorularlaislamiyet.com/soru/247051/imami-azam-ebu-hanife-akla-aykiri-diye-bazi-sahih-hadisleri-kabul-etmez-miydi.html

şimdi Ebu Hanefi mi senin atış menziline girdi. :D hahah

Biz türklerin Mezheben İmamı Ebu hanefidir.. Ebu hanefide Tabiinin küçüklerinden etba-ı tabiinin büyüklerinden biridir.

Biz Ebu hanefiye uyarız.. O yüzden küttübü sitteyi işime gelirse hepsini birde çöpe atabilirim

çünkü bütün türkiyenin İmamı Ebu hanefi ben işime gelirse kabul ederim diyor... günümüzün en büyün din alimi gelse ondan da işime geleni kabul ederim!

hatta Ebu hanefiye uyuyorum istersem Ebu hanefinden de işime geleni kabul ederim!

çünkü O şöyle demiştir

Allah ve resülünden eleni direk kabul ederimderhal..

(sahabe gördüm görüştüm) ashabından geleni sçcer düşünür kabul ederim.

bunlardan başkalarından geleni ise (ki bunlar dan resüllahın devrine en yakını tabiin denilen zatlar alimlerdir) bunlardan geleni düşünür tatartar işime gelirse kabul ederim demişlerdir..

Ebu hanefide tabiinden bir zat alim olduğundan dolayı

ondan geleni bile düşünür tartar işime gelirse kabul ederim bütün şuurlu Türk hanefi müslümalar mesela Atatürk böyle düşünmüşlerdir..

o yüzden laik Türkiye cumhuriyeti kurduk anladın

öptüm kardeşim sevgiyle saygıyla sevecenle seve seve seve aşk ile

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sözün bittiği yer... :D

Yalnız külliyen reddetmeye ramak kalmış, söyleyeyim... :D

şuurlu olmak lazım şuurlu olursa insan asla yıkılmaz... Ebu Hanife islamı ne güzel anlamış dimi.. dini kimsenin tekeline bırakmıyor din kimsenin tekelinde değil diyor

işime gelirse kabul ederim diyor. benden de işinize geleni kabul edin diyor.. mecbursunuz bunu kabul ediceksiniz hak ve hakikat vardır bunu kabul ettireceğim size demiyor..

bizde O büyük İmama uyuyoruz dini ne güzel anlamış diye peşinde gidiyoruz

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

''Dinin kaynağı, akıl ve bilimdir'' diyenler hadisleri zorunlu olarak reddetmek, Kuran'ı da eğip bükmek durumundadırlar; biz onlara modernist diyoruz.

Hadisleri İslam'dan sayan alimler ise yalnızca Kütüb-i Sitte'deki hadisleri referans olarak kabul etmektedirler. Çünkü Hadis elemesi çoktan yapılmış, sahih kabul edilen tüm rivayetler Kütüb-i Sitte'de toplanmıştır. Her ne kadar müslümanlar bir taraftan hadis uydurmaya devam etseler de...

Kütüb-i Sitte dışındaki hadisler, alimler tarafından dikkate alınmamaktadır; çünkü hadis eleyicileri tarafından uydurma ya da zayıf -doğruluğu şüpheli- olarak değerlendirilmişlerdir.

Kütüb-i Sitte'de akla, bilime, ahlaka ters düşen bir sürü hadis bulunmaktadır. Fakat bu hadislerin inkarı mümkün değildir. Çünkü bu aktarımlar çoğunlukla Kuran destekli olduğu için sahih kabul edilmek durumundadır, inkarları da Kuran inkarını beraberinde getirir!

Şunu da özellikle belirtmek isterim; Muhammed bunu söylemiştir bilimsel ya da şunu söylememiştir akla uygun mevzuları bazı meselelerde magazinsel ve de oldukça yüzeysel kalmaktadır... Mesela İslam hukukunda, herhangi bir hususta, bir iki hadisle değil aynı başlıkta toplanmış hadisler ve yine konu ile ilgili benzer ya da ortak yaklaşımları olan Kuran ayetleriyle birlikte genel bir hüküm verilir.

Örneğin elinize bir Feraiz kitabı -İslam'da Miras Hukuku- aldığınızda, miras paylaşımını akla göre değil nakle göre yaparsınız... Müslümanın müslüman olmayanla evliliği caiz değildir Kuran'a göre. Eğer bunu kabul ediyorsanız, müslüman, gayrimüslime miras bırakamaz'ı da modern hukuka, akla, din ve inanç özgürlüğüne aykırıdır diyerek reddedemezsiniz...

Ben hadislere takığım; takığım derken şunu söylemek istiyorum; nasıl bu kadar saçma, günümüz normları ile çatışma içinde olan sözler kabul edilip de bunlara göre bir yaşam biçimi belirlenir?

Bu hadis konusunu ne müslüman ne ateist ön yargılarına takılmadan, modernist protestanların, ahli sünnetin, şia nın, oryantalistlerin..vb. gözünden incelemeye çalıştım.

Bir kere müslümanlar ile yaptığım tartışmalarda, sanalda değil reelde de, geldiğimiz nokta şu; Kuran ve hadis bize aynı yollarla intikal etmiştir.

Eğer intikal yolu açısından bir değerlendirmeye gidersek, uydurma hadis olduğunu kabul ettiğimizde uydurma ayetin olduğu ihtimali de söz konusu olur, diyorlar..

Peki ama uydurma hadis olduğunu siz söylüyorsunuz diyorum..Özetle, peygamber kendi hevasından konuşmaz, konuştuğu her şey Allah ın söylemesini dilediğidir. Yine de peygambere isnad edilen sözler olmuştur. Ancak Allah, indirdiğini koruyacağını söylemiştir. Peygamber ağzından çıkan sözler de Allahın indirdiğine dahildir ve Allah hadis alimlerini vesile kılarak indirdiğini korumuştur...vs vs..

Tabii ki tartışma burada sona ermiyor..Sonuç olarak hadis olarak lanse edilen sözlerin korunmuşluğu, korunmuşluk inancına dayalı..

Bu inanç, hadisin zayıfı şişmanı olmaz diyen cübbeliye mürid olmaya kadar gidiyor..

Modernistler olaya daha akılcı yaklaşıyorlar ama, sizin de değindiğiniz handikapları var. Hadissiz namaz, haram ayların ne olduğu vs. gibi konuların yanında amm ın tahsisi, yani özelin umuma tahsis edilmesi diye bir konu var..Örneğin hırsızlık yapanın elini kesin der Kuran..Peki ama 1 lira çalan ile 1 milyon çalan bir mi? İşte hadiste nisap miktarı denilen bir ölçü belirtiliyor..Bu noktada modernistler de bölünüyor; kimi elin kesilmesi ayetini eğip büküyor, kimi aynen ayeti alıyor ama ne kadar çalanın kesilir-kesilmez biz belirleriz diyorlar..

Diğer yandan şarkiyatçıların bazı ekstrem görüşleri var; bu hadislerin hepsi istisnasız, toplumsal yaşamı düzenlemede çok muğlak kalan Kuran ayetlerinin pratize edilebilmesi için uydurulmuş diyorlar. Bu fikri daha ileri götürüp aslında yaşamamış Muhammed diye birinin ete kemiğe büründürülmesi işlevinden başka bir şey değil diyorlar hadisler için..Şii-sünni hadis savaşını da unutmazsak, bu hadis konusu tam bir arapsaçı..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...