Jump to content

İslamın Kaynak Sorunu, Yorumlanması ve Uygulanabilirliği


Recommended Posts

İslam tartışılırken, aklımıza doğrudan Kuran ya da buna bağlı olarak sünnetler geliyor.

Epistemolojik inceleme yapılması gerektiğinde farklı bir manzarayla daha karşılıyoruz.

Bilinse de göz ardı edilen bir husus var.

İncelediğimiz kıstaslar hep en temel hususlar olmanın yanında.

Aslında kolayca fark edilebilecek -bam teline- vurgu gerektiği gibi yapılmıyor.

Din yeni gelişen çağa ayak uyduramıyor. Çünkü ilahi görüldüğü için sabit-statik halde.

(Bu onu esas almamız için tek başına yeterli bir sebep)

İhtiyaçlarımıza cevap vermiyor, o yüzden bu gün dini kurallarla yönetilmemizin arka planında ilk planda bu rasyonel gerçeklik var. Dine düşman olmasanız bile bu gerçekliği göz ardı edemezsiniz.

-Bilişim teknolojileri-güvenliği hakkında

-Çevre kirliliği ve Küresel ısınma

-Organ ticareti ve mülteci sorunu

-İşçi ve çalışanların sosyal-sendikal haklar

-Sigortacılık faaliyelteri

-Nükleer silahlanma ve radyoaktivetinin önlenmesi

...

Uzay madenciliği..sentetik organ nakilleriyle cyborg'a dönüşme... ve gelecek

Sizce bunlara cevabı bedevi verebilmiş midir ya da kitapları ?

İslam kaynaklar her çağa yönelik olabilmesi mümkün müdür?

Bu karşımıza şöyle bir soru getiriyor

Örn. Bilişim sistemlerinde sniffing yapılması caiz midir ?

Kuranda yok, sünnette yok, o halde neye göre caiz olup olmadığına karar veriyorlar ?

Bu caizdir veya değildir diye söyleyen adamlar ne hukukçu, ne ekonomist ne de bilgisayar mühendisi, ne de teknik altyapıya sahip bir bilimadamı ...

ilkokul mezunu cami hocası ya da klasik din eğitimi-hikayelerinden başka bir şey öğrenmeyen bir hoca bunu çöldeki bedevinin hayatına bakarak yorumluyor.

Yeni bir içtihat getirmesi yasak. Bedevi en fazla deveye girmiş ne sistemi, ne bilişimi..

Konuya ehil olmayan cahil adamların çıkarsamalarıyla hareket etmeye başlayınca da, geldiğimiz yüzyılların eseri gelişmişlik seviyesi ortada.

Bu bağlamda islam kaynakları-fıkıh uygulaması geleneksel nasıldır, kısaca değinirsem.

İslam Kaynakları

1) Kur'an

Tanrıdan gelen buyruk-emirler olarak kabul edilir. Her çağda geçerlidir, lafzı yorumlanır. Anlatımlar mecazi görülmez.

2) Sünnet

Peygamberin söz ve davranışlarıdır.

3) İcmai Ümmet

Hadis ve Kuranın yetişmediği konularda sahabeden kalanların aldığı kararlar olarak değerlendirilir.

''Benim ümmetim dalalet üzerinde toplanmaz'' Hadisden aksine çıkarsama(a Contrario) yapılarak orataya çıkartılmıştır.

.

--vakıf kavramının (sadaka kavramından çıkartılması gibi)

--Yeni fetihlerde sulama sorunların çözümü(icma ile)

Kur'an doğrudan doğruya Tanrı buyruğu olarak kabul edildiği için. Sünnet doğruysa Kur'an kadar tartışmasız görülür. Bu da kuranda peygamberimin verdiğini alın sözüne dayandırılır.

İcma, bütün ilim-fıkıh adamlarının paylaştığı ana görüş olduğundan o da bağlayıcıdır.

( Kısaca İlk 3'ü 1.derece kaynaktır.)

4) Kıyas(İçtihat)- yorum yapılması ve yeniden kural yaratılması söz konusudur.

-İçtihatlar birbirine naksetmez kuralı geçerlidir (Jurisprudence Contradiction)

--maioris-Kübra

--minoris-Suğra

--Argumentum A pari- Kıyası bi'l misl

--Argumentum a contrario- İstiklal-i bi'l aks

--Ratio Legis- Vazil Kanun (Kanun Amacı)

Bu bağlamda argumentum a pari (kıyas),

argumentum a contrario (aksi kıyas),

argumentum a fortiori (öncelik, evleviyet, haydisellik) yöntemleri uygulanır.

-Taklit ve Fetva-

Kıyas bağlayıcıdır ama istenirse,bunlar usulüne uygun yapılmışlarsa kabul edilirler,

daha sonra içtihat yapılması kaldırılmış, ''İçtihat kapısı kapanmıştır'' denmiştir. (Hicretin 3. yüzyılına kadar ortaya çıkan sorunlar içtihadlala çözümlenmesi de,bu çağa kadar ayetlere ve bilinen ve doğruluğu kabul edilen hadislere dayanalırak her türlü içtihadın yapılmış olduğu ileri sürülmüş ve içtihat kapısı kapatılmıştır denerek ifade edilmiştir.

Yani tek kısmi dinamiklik kazandıran yapı Kıyas bitti denerek, rafa kaldırılmıştır.

Sonuç:

Bu nedenle mevcut içtihadlar modern olaylara bire-bir uydurulmaya çalışılmıştır,bu da büyük bir fetva etkiniliğinin doğmasına yol açmıştır.

Bu akıla yapılan en büyük ihanetlerden biridir. Ümmetin karşılaşacağı bütün sorunlar çözümlenmiştir-bitmiştir demek cehalet ve aptallığa esir olmaktır.

Germen kabile sisteminin uzantısı Anglo-Sakson İçtihat sistemi bugün İngiltere ve Amerikada halen uygulanmaktadır. Emsal kararlar gözetilerek yeniden hukukun yorumlanması ve yaratılması süreci vardır. Yine Kıta Avrupasında-roma sistemi temelli dinamik soyut kurallar vardır.

Gelişmiş hukuk sistemlerinin hepsi statiklikten kurtulmuştur.

İnsan var olduğu sürece yeni sorunlar ve uyuşmazlıklarla karşılacaktır.

Bu yüzden kurallarda evrimsel yapı gereği dinamik-değişken olmak zorundadır, yeni ihtiyaçlara cevap verici, sorunları giderici olmalıdır.

O nedenle aklı başında hiç bir vatandaşımız, şeriatı en başta bu nedenle savunmamalıdır.

Şeriat demek bu yukarıdaki akıl dışı hukuk sisteminin serbestçe tekrar uygulanması demektir.

Tanrıya inanıyorsanız bile, bu kadar aptal bir Tanrı olabileceğine inanmayın. Akıla hareket eden bir yapı, aklınla ulaşmaya -anlamaya çalıştın üstün tasavvur ettiğin şeylere haydi haydi hakaret ediyordur. (argumentum a fortiori)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 year later...
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...