Jump to content

7 gök meselesine son noktayı koyuyorum


Recommended Posts

Kurandaki 7 gök iddiasını müslümanlar iki şekilde yorumlar:

1-Bunlar atmosferin 7 katıdır.

2-Birinci katman içinde bulunduğumuz evren, diğerleri de bu evrenin dışındaki başka göklerdir.

Birinci iddia zaten bildiğiniz gibi hem bilimle hem de kuran ile çelişen salakça bir iddia. Bilime göre atmosfer 5 katmandır. Kuran da ilk göğü yıldızlarla süsledik diyor. Atmosferde yıldız olamayacağına göre bu salak iddia zaten baştan çürük demektir. O yüzden üzerinde durmaya gerek yok.

Gelelim ikincisine. Bu iddia ise bir fantezi. Bilimin sahasının dışında. Yani bizim gözlemleyebileceğimiz bir şey değil.

Ama bakın kuran ne diyor:

Görmüyor musunuz Allah yedi göğü nasıl birbiriyle uyumlu yaratmıştır? (Nuh 15)

İfadeye dikkat:"görmüyor musunuz"

Demekki bizim gözle görebileceğimiz bir şeyden bahsediyor. Yani kurandan yüzyıllar önce de var olan bir inançtan bahsediyor: dünyanın üstünde iç içe geçmiş 7 gök olduğu inancı. Bu tamamen yeryüzünden yapılan bir gözleme dayalı bir inanç. O devrin insanları dünyadan gözüken diğer gezegenlerin her birinin farklı bir katmanda yüzdüğünü düşünüyordu. Kuran da bunu söylüyor.

Bir de kuran yerin de 7 katman olduğunu söylüyor. Bu da aslında dünya ile göğün birbirine yaklaşık ölçülerde sanıldığını gösteriyor. Sonuçta dünya bu evrende toz parçası kadar bile yer kaplamıyor. Göğü 7 katman yarattık, yerde de bir o kadar katman yarattık demesi saçma değil mi?

tarihinde Türk Torunu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 282
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Göğün yedi kat söylemi islamdan ,semavi dinlerden de önceye dayanır.Antik uygarlıklar göğün yedi kat olduğunu söylerler.Bazıları dokuz demiştir 13 demiştir 4 demiştir.Örneğin,Şamanizm'in ural-altay kaviminde gök katları genellikle yedidir.Dogonlar'da gök katları 14 tür,ve her katını kendilerince anlamlandırmışlardır,en üst katında da büyük nommo vardır ve dünyadaki bütün ruhların gözeticisidir aynı zamanda dünyayı idare eder yönetir,vs vs..Demekki tarihin evrimi sonucu dinler arasındaki etkileşim ve başkalaşım gerçekleşmiş islamiye'te kadar en mantıklısı uzanmıştır.Peki bu yedi rakamını nerden bulunmuş olabilir.Kuran'a inansaydım allah herşeyi bilir, elbetteki onuda bilecektir derdim.Ama gerçekler hiçte böyle demiyor.Çünkü 7 rakamı çok basit bir gözlem sonucu bulunmuştur .Ve bu büyük ihtimal şudur.Gökyüzünün yedi kat olduğu gökkuşağına bakılarak fikir edinildiği antik uygarlıklardan gelme bir bilgi olmuştur.Çünkü gökkuşağı tam yedi renktir ve gök yüzünde belirir.Gökyüzünde belirmesi göğünde onunla orantılı katları olabileceği mantığını ortaya çıkarıyor.Ayrıca bir çok eski uygarlıklarda gökkuşağına mistik anlamlar yüklemiş örneğin,cennnet ve cehennem arasında köprü olduğu.batı kültründe umut ve şans olduğu,Sibiryada gökkuşağının güneşin dili olduğu vs inanışlar mevcuttur..

Sonuç olarak, atmosfer 5 tabakadan oluşur.Aklıma şey geldi. 1970:'lerde suudi arabistan müftüsü fetvasında diyor ya :::

Kim Dünyanın yuvarlak olduğunu söylerse kafirdir !!!!!Şimdi varsa maçası yiyen bir dinci,ilahiyatcı veya cihadcı şöyle desin;

Kim Göğün 7 kat olmadığını söylerse kafirdir !!!!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kurandaki 7 gök iddiasını müslümanlar iki şekilde yorumlar:

1-Bunlar atmosferin 7 katıdır.

2-Birinci katman içinde bulunduğumuz evren, diğerleri de bu evrenin dışındaki başka göklerdir.

Birinci iddia zaten bildiğiniz gibi hem bilimle hem de kuran ile çelişen salakça bir iddia. Bilime göre atmosfer 5 katmandır. Kuran da ilk göğü yıldızlarla süsledik diyor. Atmosferde yıldız olamayacağına göre bu salak iddia zaten baştan çürük demektir. O yüzden üzerinde durmaya gerek yok.

Gelelim ikincisine. Bu iddia ise bir fantezi. Bilimin sahasının dışında. Yani bizim gözlemleyebileceğimiz bir şey değil.

Ama bakın kuran ne diyor:

Görmüyor musunuz Allah yedi göğü nasıl birbiriyle uyumlu yaratmıştır? (Nuh 15)

İfadeye dikkat:"görmüyor musunuz"

Demekki bizim gözle görebileceğimiz bir şeyden bahsediyor. Yani kurandan yüzyıllar önce de var olan bir inançtan bahsediyor: dünyanın üstünde iç içe geçmiş 7 gök olduğu inancı. Bu tamamen yeryüzünden yapılan bir gözleme dayalı bir inanç. O devrin insanları dünyadan gözüken diğer gezegenlerin her birinin farklı bir katmanda yüzdüğünü düşünüyordu. Kuran da bunu söylüyor.

Bir de kuran yerin de 7 katman olduğunu söylüyor. Bu da aslında dünya ile göğün birbirine yaklaşık ölçülerde sanıldığını gösteriyor. Sonuçta dünya bu evrende toz parçası kadar bile yer kaplamıyor. Göğü 7 katman yarattık, yerde de bir o kadar katman yarattık demesi saçma değil mi?

7 deniz ne demek sence

Link to post
Sitelerde Paylaş

Meallere dayanarak yorumlamışsınız. Şurda da baltayı taşa çalmışsınız.

Evet bu 7 atmosfer katı ya başka bir şey gibi yorumlanmış. Fakat siz tefsir tevil ve meal farkını bilmediğiniz için böyle saçma sapan yorumlara kalkışmışsınız.

7 kelimesi genellikle çok anlamında kullanmaktadır. Bizlerde bile var. Bir ded 7 sayısının bir sanki "kudsiyeti" varmış gibi bir olquda var. Bu başka bir konu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Meallere dayanarak yorumlamışsınız. Şurda da baltayı taşa çalmışsınız.

Evet bu 7 atmosfer katı ya başka bir şey gibi yorumlanmış. Fakat siz tefsir tevil ve meal farkını bilmediğiniz için böyle saçma sapan yorumlara kalkışmışsınız.

7 kelimesi genellikle çok anlamında kullanmaktadır. Bizlerde bile var. Bir ded 7 sayısının bir sanki "kudsiyeti" varmış gibi bir olquda var. Bu başka bir konu.

Yedi kelimesi nasıl genellikle çok anlamında kullanılıyor? Bu arabın dilinde hiç bir kelime kendi asıl anlamında kullanılmaz mı? Bu arabın dilinde çok anlamına gelen kelime yok mu da 7 sayısı çok yerine kullanılıyor? 7 çok anlamına geliyorsa 1000, 50000, 1 milyon, 1 milyar ne anlama geliyor?

Son olarak bir insan neden kendini kandırmak için bu kadar çırpınır?

Link to post
Sitelerde Paylaş

7 kat gök:

De ki: "Siz, yeri iki günde yaratana1... Orada onun üzerinde sabit dağlar oluşturdu2… Orada bereket yarattı. Orada isteyenler için eşit olarak dört günde rızıkları takdir etti3… Sonra duman/buhar halindeki göğe yöneldi. Sonra ona ve yere "ikiniz isteyerek veya istemeyerek gelin" dedi. İkisi de "isteyerek geldik" dediler4… Böylece iki günde yedi gök katını tamamladı ve emrini her göğe vahyetti. Biz dünya göğünü kandillerle ve koruyarak süsledik/donattık5.Fussilet 9-12

Biz insanı topraktan oluşan bir özden yarattık6Sonra onu çok dayanaklı bir karargâhta bir damlacık yaptık7… Sonra o damlacığı bir embriyo halinde yarattık, sonra o embriyoyu bir et parçası halinde yarattık8,… sonra o et parçasını bir kemik halinde yarattık9… ve nihayet o kemiğe de bir et giydirdik10… Sonra onu bir başka yaratılışta yeniden kurduk11-14 Sonra bütün bunların ardından mutlaka öleceksiniz12… Sonra kıyamet gününde yeniden diriltileceksiniz13… Yemin olsun, sizin üstünüzde yedi yol yarattık14… Ve biz yaratılıştan/yaratılmışlardan gafil de değiliz. Gökten bir kaderle/belli ölçüde bir su indirdik de onu yeryüzünde durdurduk. Elbette ki biz, onu gidermeye de gücü yetenleriz15… Onunla size hurmalardan ve üzümlerden bahçeler yetiştirdik, onlarda sizin için birçok meyveler vardır; onlardan yiyorsunuz16.” Muminun 12-19

Biz bu yeri bir beşik yapmadık mı1 ?... Dağları birer kazık yapmadık mı2 ?... Sizleri çiftler olarak yarattık3-11… Sizin uykunuzu bir dinlenme/bir rahatlama/bir tür ölüm yaptık. Geceyi bir giysi yaptık12… Gündüzü, geçim için çalışma zamanı yaptık13Üstünüzde yedi sağlam/aşınmaz kurduk14… Bir de parıl parıl parlayan kandil yerleştirdik15… Sıkarak su çıkaranlardan şarıl şarıl bir su indirdik, ki çıkaralım onlardan dâneler ve otlar; ve içiçe girmiş bağlar-bahçeler16.” Nebe 6-16

Dünyanın tekamülü…

1- Yerküre, 2- sonra yerkabuğu, 3- sonra hayat oluştu.

4- Sonra hayatın yere ve duman/buhar halindeki göğe etkisi ile,

5- Atmosferin her biri farklı işleve sahip 7 katının oluşumu tamamlandı:

Troposfer, stratosfer, mezosfer, termosfer, kzosfer, iyonosfer, magnetosfer.

Bedenin tekamülü…

6- Toprak, 7- tek hücreliler, 8- çok hücreliler, 9- kabuklular, 10- omurgalılar, 11- memeliler.

Ruhun tekamülü…

12- Ölüm = gece = öbür alemde dinlenme zamanları ile,

13- Dirilme = gündüz = madde alemde çalışma zamanlarının,

14- Birbirini takip etmesiyle 7 kademede tamamlanır:

ruh, melek, cin, adem, insan, yücelen, Ruh.

Sonraki ayetler…

15- Tekrar bir atmosfer anlatımı ve,

16- Madde varlıklara geri dönüyor.

Fussilet 9-12, sadece dünyanın tekamülünden bahsederek “7 kat gök” için “atmosfer” anlamını sabitliyor.

Muminun 12-19 ve Nebe 6-16 ise şu sırada:

- Madde tekamül,

- Ruhun tekamülü,

- Üstümüzdeki 7 yol = 7 sağlam/aşınmaz,

- Bir atmosfer anlatımı,

- Madde hayat.

O halde “7 yol = 7 sağlam/aşınmaz” iki anlamlı:

- Kendinden önceki ayetler için ruhun 7 kademesi,

- Kendinden sonraki ayetler için atmosferin 7 katı.

Diğer “7 kat gök” ayetleri:

Siz ölülerdiniz, O sizi diriltti. Sizi yine öldürecek ve sonra diriltecektir. Nihayet O'na döndürüleceksiniz1… O ki, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yarattı2… Sonra göğe yönelip onları da yedi gök halinde düzenledi3.” Bakara 28-29

1- Ruhun tekamülü.

2- Dünyanın tekamülü.

3- 7 katlı atmosfer.

Hanginizin daha güzel iş yapacağını belirlemek için sizi imtihana çekmek üzere ölümü ve hayatı yaratan O'dur1… Birbiriyle uyum ve ahenk içinde gökleri yedi kat halinde yaratan da O'dur2… O Rahman'ın yaratışında/yarattıklarında herhangi bir uyuşmazlık, aykırılık, çelişme göremezsin. Bir kez daha bak! Bir çatlaklık, bir uyuşmazlık görüyor musun3 ?” Mülk 2-3

1- Ruhun tekamülü.

2- Kendinden önceki ayet için ruhun 7 kademesi, sonraki ayetler için atmosferin 7 katı.

3- Dünyanın tekamülü.

Ve şöyle dedim: "Rabbinizden af dileyin! O, bağışlamayı çok sevendir. Göğü üzerinize bol bol yağmur taşıyıcı olarak gönderir. Sizi, mallar ve oğullarla güçlendirir, size yeşil bahçeler lütfeder. Ve sizin için nehirler akıtır. Ne oluyor size de Allah için bir vakar ümidinde olmuyorsunuz1 ?... O ki, sizi halden hale/evreden evreye geçirerek yarattı2... Görmediniz mi, Allah yedi kat göğü ahenkli bir bütün olarak nasıl yarattı3 ?... Ve Ay'ı, bunlar içinde bir nur yaptı ve Güneş'i bir kandil haline getirdi4… Ve Allah sizi bir bitki olarak yerden bitirdi. Sonra sizi yere geri gönderiyor ve sonra bir çıkarışla tekrar çıkarıyor5." Nuh 10-18

1- Dünya.

2- Dünyanın + bedenin + ruhun tekamülü.

3- Atmosferin 7 katı + ruhun 7 kademesi.

4- Dünyanın + ruhun tekamülü.

5- Bedenin + ruhun tekamülü.

Allah O'dur ki, yedi kat göğü ve yerden de onların benzerini/mislini yaratmıştır. Emir/iş ve oluş onlar arasında sürekli iner ki, Allah'ın her şeye kadir olduğunu ve Allah'ın bilgi bakımından her şeyi kuşattığını bilesiniz.” Talak 12

7 kat gök gibi… yer de 7 kat ve bu da iki anlamlı:

- Yerküre: Litosfer, kabuk, manto, astenosfer, dış çekirdek, iç çekirdek.

- Yerde = insan aşamasında tekamül: Zalim, kınayan/pişman, ilham alan, huzurlu, razı olan, razı olunan, saf/arı.

7 göğün bu ikili manasını, konuyu ayrılmış bu 7 ayet açıklar. Sekizinci bir ayet var ki, o da bu 7 ayetli iki manalı yapıyı açıklamak için: “Yemin olsun ki, biz sana ikişerlerden/ikililerden/iç içe kıvrımlar halindeki çift mânalılardan yedi taneyi ve şu büyük Kur'an'ı verdik.” Hicr 87

Link to post
Sitelerde Paylaş

Meallere dayanarak yorumlamışsınız. Şurda da baltayı taşa çalmışsınız.

Evet bu 7 atmosfer katı ya başka bir şey gibi yorumlanmış. Fakat siz tefsir tevil ve meal farkını bilmediğiniz için böyle saçma sapan yorumlara kalkışmışsınız.

7 kelimesi genellikle çok anlamında kullanmaktadır. Bizlerde bile var. Bir ded 7 sayısının bir sanki "kudsiyeti" varmış gibi bir olquda var. Bu başka bir konu.

Kuranı yazan allahınızı soytarı yerine koymaktan bıkmadınız, biz bu kadar dalga geçmiyoruz kara cahil araplarla ve masallarıyla.

Uyduruk tanrınız meğer söyleyeceğini söylemek yerine, lafı dolandırmaktan başka bir şey yapamıyormuş. Uyduruk tanrınız neden adam gibi uzay diyemiyor? Uyduruk tanrınız yeni sözcük uydurmaktan, bunun anlamını açıklamaktan aciz midir?

Elif lam mim diyen tanrınız, başka sözcük yaratamıyor mu diyorsunuz?

Bu araplar o kadar aptal ki:

- dünya yuvarlaktır

- uçsuz ucaksız bir boşluğun içinde, başka dünyalarla beraber salınır durmaktadır

denildiği zaman anlamayacaklar öyle mi?

Bu uyduruk tanrının her şeye gücü yetecek, ama uçsuz bucaksız boşluk diyemeyecek ya da ya anlamazlarsa diye demekten korkacak öyle mi?

Korktuğu için de gerçeklere aykırı olarak 7 gök diyecek, öyle mi? Yahu, bir tutam olsun beyin yok mu sizde arkadaş?

Bakın, o günün araplarının inandıkları zırvalar bunlar:

PEYGAMBERLİK BÖLÜMÜ|İsra Hakkında|buharimüslimtirmizinesai|Enes|Enes (ra) Malik İbnu Sa'saa (ra)'dan naklen anlatıyor: "Resulullah (sav) onlara, Mirac'a götürüldüğü geceden anlatarak demiştir ki, "Ben Ka'be'nin avlusundan Hatim kısınında -belki de Hıcr'da demişti- yatıyordum, -bir rivayette şu ziyade var: Uyku ile uyanıklık arasında idim- Derken bana biri geldi, şuradan şuraya kadar (göğsümü) yardı. -Bu sözüyle boğaz çukurundan kıl biten yere kadar olan kısmı kasdetti.- Kalbimi çıkardı. Sonra bana, içerisi imanla [ve hikmetle] dolu, altından bir kap getirildi. Kalbim [çıkarılıp su ve zemzem ile] yıkandı. Sonra içerisi (imanla) doldurulup tekrar yerine kondu. Sonra merkepten büyük katırdan küçük beyaz bir hayvan getirildi. Bu Burak'tı. Ön ayağını gözünün gittiği en son noktaya koyarak yol alıyordu. Ben onun üzerine bindirilmiştim. Böylece Cibril aleyhisselam beni götürdü. Dünya semasına kadar geldik. Kapının açılmasını istedi. "Gelen kim?" denildi. "Cibril!" dedi. "Beraberindeki kim?" denildi. "Muhammed (sav)!" dedi. "O'na Miraç daveti gönderildi mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliştir!" denildi. Derken kapı açıldı. Kapıdan geçince, orada Hz. Adem aleyhiselam'ı gördüm. "Bu babanız Adem'dir! Selam ver O'na!" dendi. Ben de selam verdim. Selamıma mukabele etti. Sonra bana: "Salih evlad hoş gelmiş, salih peygamber hoş gelmiş!" dedi. Sonra Hz. Cebrail beni yükseltti ve ikinci semaya geldik. Kapıyı çaldı. "Bu gelen kim?" denildi. "Ben Cibril'im!" dedi. "Beraberindeki kim?" denildi. "Muhammed!" dedi. "O'na Miraç daveti gönderildi mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliş!" dediler. Derken bize kapı açıldı. İçeri girince, Hz. Yahya ve Hz. İsa aleyhimasselam ile karşılaştım. Onlar teyze oğullarıydı. Hz.Cebrail: "Bunlar Hz. Yahya ve Hz. İsa'dırlar, onlara selam ver!" dedi. Ben de selam verdim. Onlar da selamıma mukabelede bulundular. Sonra: "Hoş geldin salih kardeş, hoş geldin salih peygamber" dediler. Sonra Cebrail beni üçüncü semaya çıkardı. Kapıyı çaldı. "Bu gelen kim ?" denildi. "Cibril'im!" dedi. "Yanındaki kim?" denildi. "Muhammed'dir!" dedi. "O'na Miraç daveti gitti mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliş!" denildi. Kapı bize açıldı. İçeri girince Hz. Yusuf aleyhiselam'la karşılaştık. Cebrail: "Bu Yusuf tur! O'na selam ver!" dedi. Ben de selam verdim. Selamıma mukabele etti. Sonra: "Salih kardeş hoş gelmiş, salih peygamber hoş gelmiş!" dedi. Sonra Cebrail beni dördüncü semaya çıkardı. Kapıyı çaldı. "Bu gelen kim ?" denildi. "Cibril'im!" dedi. "Beraberindeki kim?" denildi. "Muhammed!" dedi. "Ona Miraç davetiyesi indi mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliş!" dediler. Kapı açıldı, içeri girdiğimizde, Hz. İdris aleyhisselam ile karşılaştık. Hz. Cebrail: "Bu İdris'tir, O'na selam ver!" dedi. Ben selam verdim. O da selamma mukabele etti. Sonra bana: "Salih kardeş hoş geldin, salih peygamber hoş geldin!" dedi. Sonra Hz. Cebrail beni yükseltti. Beşinci semaya geldik. Kapıyı çaldı. "Kim bu gelen ?" denildi. "Ben Cibril'im!" dedi. "Beraberindeki kim ?" denildi. "Muhammed!" dedi. "O'na Miraç daveti indirildi mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliş!" denildi. Kapı açıldı, içeri girince, Harun aleyhisselam ile karşılaştık. Cebrail aleyhisselam: "Bu Harun aleyhisselam'dır. O'na selam veri" dedi. Ben selam verdim, o da selamıma mukabelede bulundu ve: "Salih kardeş hoş geldin, salih peygamber hoş geldin!" dedi. Sonra Cebrail beni yükseltti ve altıncı semaya geldik. Kapıyı çaldı. "Bu gelen kim?" denildi. "Ben Cibril!" dedi. "Beraberindeki kim?" denildi. "Muhammed!" dedi. "O'na Miraç daveti indirildi mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliş!" denildi, içeri girince, Hz. İbrahim aleyhisselam ile karşılaştık. Cebrail: "Bu baban İbrahim'dir, O'na selam ver!" dedi. Ben selam verdim. O da selamıma mukabele etti. Sonra: "Salih oğlum hoş geldin, salih peygamber hoş geldin!" dedi. Sonra Sidretü'l-Münteha'ya çıkarıldım. Bunun meyveleri (Yemen'in) hecer testileri gibi iri idi, yaprakları da fil kulakları gibiydi. Cebrail aleyhisselam bana: "İşte bu Sidretü'l-Münteha'dır!" dedi. Burada dört nehir vardır: İkisi batıni nehir, ikisi zahiri nehir. "Bunlar nedir, ey Cibril?" diye sordum. Hz. Cebrail: "Şu iki batıni nehir cennetin iki nehridir. Zahiri olanların biri Nil, diğeri Fırat'tır!" dedi. Sonra bana el-Beytü'l-Ma'mur yükseltildi. Sonra bana bir kapta şarap, bir kapta süt, bir kapta da bal getirildi. Ben süt aldım. Cebrail aleyhisselam: "Bu (aldığın), fıtrat(a uygun olan)dır, sen ve ümmetin bu fıtrat (yaratılış) üzeresiniz!" dedi. Resulullah devamla dedi ki: "Sonra bana, her günde elli vakit olmak üzere namaz farz kılındı. Oradan geri döndüm. Hz. Musa aleyhisselam'a uğradım. Bana: "Ne ile emrolundun?" dedi. "Gece ve gündüzde elli vakit namazla!" dedim. "Ümmetin, her gün elli vakit namaza muktedir olamaz. Vallahi ben, senden önce insanları tecrübe ettim. Beni İsrail'e muamelelerin en şiddetlisini uyguladım (muvaffak olamadım). Sen çabuk Rabbine dön, bunda ümmetine hafifletme talep et!" dedi. Ben de hemen döndüm (hafifletme istedim, Rabbim) benden on vakit namaz indirdi. Musa aleyhisselam'a tekrar uğradım. Yine: "Ne ile emrolundum ?" dedi. "Benden on vakit namazı kaldırdı!" dedim. "Rabbine dön! Ümmetin için daha da azaltmasını iste!" dedi. Ben döndüm. Rabbim benden on vakit daha kaldırdı. Dönüşte yine Musa aleyhisselam'a uğradım. Aynı şeyi söyledi. Ben, beş vakitle emrolunmama kadar bu şekilde Hz. Musa ile Rabbim arasında gidip gelmeye devam ettim. Bu sonuncu defa da Hz. Musa'ya uğradım. Yine: "Ne ile emredildin ?" dedi. "Her gün beş vakit namazla!" dedim. "Senin ümmetin her gün beş vakit namaza da takat getiremez. Rabbine dön, hafifletme talep et!" dedi. "Rabbimden çok istedim. Artık utanıyorum, daha da hafifletmesini isteyemem! Ben beş vakte razıyım. Allah'ın emrine teslim oluyorum!" dedim. Musa aleyhisselam'ı geçer geçmez bir münadi (Allah adına) nida etti: "Farzını kesinleştirdim, kullarımdan hafiflettim de!" [bir rivayette şu ziyade geldi: "Namazlar (günde) beştir. Ve onlar ellidir de. İndimde hüküm değişmez artık!"] |Buhari, Bed'ü'l-Halk 6, Enbiya 22, 43, Menakıbu'l-Ensar 42; Müslim, İman 264 (164); Tirmizi, Tefsir İnşirah (3343); Nesai, Salat 1, (1, 217-218)|5568

7 meğer çok demekmiş de, öyleymiş de, böyleymiş de... Saydınız mı neymiş 7 gök? Kapılar, insanlar var bu 7 gökte. Bu zırvalar, sizin inandığınız zırvalardan ya da daha sonrasından kalma zırvalar. Bu zırvalar, o günlerin insanları için gençek olan zırvalar. Siz bugün uzay diye bir şeyi öğrendiniz diye, kitabınızın bu zırvaları anlattığını yalanlayamazsınız.

İnandığınız saçmalıklar bunlardır.

Allah sandığınız arap, o günün dili ve bilgileri ile uydurmuş uydurmuş, araplara ve binlerce yıldır bu saçmalıklara inanacak kadar beyinsize olanlara sokuşturmuş.

Her şey bu kadar açık.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kurandaki 7 gök iddiasını müslümanlar iki şekilde yorumlar:

1-Bunlar atmosferin 7 katıdır.

2-Birinci katman içinde bulunduğumuz evren, diğerleri de bu evrenin dışındaki başka göklerdir.

Birinci iddia zaten bildiğiniz gibi hem bilimle hem de kuran ile çelişen salakça bir iddia. Bilime göre atmosfer 5 katmandır. Kuran da ilk göğü yıldızlarla süsledik diyor. Atmosferde yıldız olamayacağına göre bu salak iddia zaten baştan çürük demektir. O yüzden üzerinde durmaya gerek yok.

Gelelim ikincisine. Bu iddia ise bir fantezi. Bilimin sahasının dışında. Yani bizim gözlemleyebileceğimiz bir şey değil.

Ama bakın kuran ne diyor:

Görmüyor musunuz Allah yedi göğü nasıl birbiriyle uyumlu yaratmıştır? (Nuh 15)

İfadeye dikkat:"görmüyor musunuz"

Demekki bizim gözle görebileceğimiz bir şeyden bahsediyor. Yani kurandan yüzyıllar önce de var olan bir inançtan bahsediyor: dünyanın üstünde iç içe geçmiş 7 gök olduğu inancı. Bu tamamen yeryüzünden yapılan bir gözleme dayalı bir inanç. O devrin insanları dünyadan gözüken diğer gezegenlerin her birinin farklı bir katmanda yüzdüğünü düşünüyordu. Kuran da bunu söylüyor.

Bir de kuran yerin de 7 katman olduğunu söylüyor. Bu da aslında dünya ile göğün birbirine yaklaşık ölçülerde sanıldığını gösteriyor. Sonuçta dünya bu evrende toz parçası kadar bile yer kaplamıyor. Göğü 7 katman yarattık, yerde de bir o kadar katman yarattık demesi saçma değil mi?

Bende izninizle son noktayı koyuyorum

Görmüyor musunuz? demek Kalb ile rüyettir. Keşf ile görülür kalb gözleri kör olanlar göremezler.

Talak 12 ayette: "Allahulleziy haleka seba semavatin velardı mislihünne" der

meal alacak olursak:" Allah öyle bir Allahtır ki, yedi semavatı yarattı. ve yeryüzünde yaratmış olduğun bir mislinide O semada yarattı".

Yedi tane yer değil yani.

bu ayeti hazreti Abbas hazreti Aliye sormuş

bu ne demek diye

"bu çok açık bir ayettir. muhkem bir ayettir nasıl anlamadın" demiştir

hazreti abbas yine anlamayınca

Hazreti Ali " benim gibi bir Aliyebni Ebu talip senin gibide bir Hazreti Abbas şu an o alemde var demiştir.

Son noktayı koyuyorum

Günün ilmi bilim dünyası daha "uzayda hayat var mı yok mu" derken

Kuran-ı Kerim 15 asır evvel "Yeryüzü üzerinnde yaratılan ne varsa bir mislini daha yaratılmıştır başka bir semada" der...

Koca islam sana dil uzatanlar, ne kadar cahiler yaaaa

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuranı yazan allahınızı soytarı yerine koymaktan bıkmadınız, biz bu kadar dalga geçmiyoruz kara cahil araplarla ve masallarıyla.

Uyduruk tanrınız meğer söyleyeceğini söylemek yerine, lafı dolandırmaktan başka bir şey yapamıyormuş. Uyduruk tanrınız neden adam gibi uzay diyemiyor? Uyduruk tanrınız yeni sözcük uydurmaktan, bunun anlamını açıklamaktan aciz midir?

Elif lam mim diyen tanrınız, başka sözcük yaratamıyor mu diyorsunuz?

Bu araplar o kadar aptal ki:

- dünya yuvarlaktır

- uçsuz ucaksız bir boşluğun içinde, başka dünyalarla beraber salınır durmaktadır

denildiği zaman anlamayacaklar öyle mi?

Bu uyduruk tanrının her şeye gücü yetecek, ama uçsuz bucaksız boşluk diyemeyecek ya da ya anlamazlarsa diye demekten korkacak öyle mi?

Korktuğu için de gerçeklere aykırı olarak 7 gök diyecek, öyle mi? Yahu, bir tutam olsun beyin yok mu sizde arkadaş?

Bakın, o günün araplarının inandıkları zırvalar bunlar:

PEYGAMBERLİK BÖLÜMÜ|İsra Hakkında|buharimüslimtirmizinesai|Enes|Enes (ra) Malik İbnu Sa'saa (ra)'dan naklen anlatıyor: "Resulullah (sav) onlara, Mirac'a götürüldüğü geceden anlatarak demiştir ki, "Ben Ka'be'nin avlusundan Hatim kısınında -belki de Hıcr'da demişti- yatıyordum, -bir rivayette şu ziyade var: Uyku ile uyanıklık arasında idim- Derken bana biri geldi, şuradan şuraya kadar (göğsümü) yardı. -Bu sözüyle boğaz çukurundan kıl biten yere kadar olan kısmı kasdetti.- Kalbimi çıkardı. Sonra bana, içerisi imanla [ve hikmetle] dolu, altından bir kap getirildi. Kalbim [çıkarılıp su ve zemzem ile] yıkandı. Sonra içerisi (imanla) doldurulup tekrar yerine kondu. Sonra merkepten büyük katırdan küçük beyaz bir hayvan getirildi. Bu Burak'tı. Ön ayağını gözünün gittiği en son noktaya koyarak yol alıyordu. Ben onun üzerine bindirilmiştim. Böylece Cibril aleyhisselam beni götürdü. Dünya semasına kadar geldik. Kapının açılmasını istedi. "Gelen kim?" denildi. "Cibril!" dedi. "Beraberindeki kim?" denildi. "Muhammed (sav)!" dedi. "O'na Miraç daveti gönderildi mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliştir!" denildi. Derken kapı açıldı. Kapıdan geçince, orada Hz. Adem aleyhiselam'ı gördüm. "Bu babanız Adem'dir! Selam ver O'na!" dendi. Ben de selam verdim. Selamıma mukabele etti. Sonra bana: "Salih evlad hoş gelmiş, salih peygamber hoş gelmiş!" dedi. Sonra Hz. Cebrail beni yükseltti ve ikinci semaya geldik. Kapıyı çaldı. "Bu gelen kim?" denildi. "Ben Cibril'im!" dedi. "Beraberindeki kim?" denildi. "Muhammed!" dedi. "O'na Miraç daveti gönderildi mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliş!" dediler. Derken bize kapı açıldı. İçeri girince, Hz. Yahya ve Hz. İsa aleyhimasselam ile karşılaştım. Onlar teyze oğullarıydı. Hz.Cebrail: "Bunlar Hz. Yahya ve Hz. İsa'dırlar, onlara selam ver!" dedi. Ben de selam verdim. Onlar da selamıma mukabelede bulundular. Sonra: "Hoş geldin salih kardeş, hoş geldin salih peygamber" dediler. Sonra Cebrail beni üçüncü semaya çıkardı. Kapıyı çaldı. "Bu gelen kim ?" denildi. "Cibril'im!" dedi. "Yanındaki kim?" denildi. "Muhammed'dir!" dedi. "O'na Miraç daveti gitti mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliş!" denildi. Kapı bize açıldı. İçeri girince Hz. Yusuf aleyhiselam'la karşılaştık. Cebrail: "Bu Yusuf tur! O'na selam ver!" dedi. Ben de selam verdim. Selamıma mukabele etti. Sonra: "Salih kardeş hoş gelmiş, salih peygamber hoş gelmiş!" dedi. Sonra Cebrail beni dördüncü semaya çıkardı. Kapıyı çaldı. "Bu gelen kim ?" denildi. "Cibril'im!" dedi. "Beraberindeki kim?" denildi. "Muhammed!" dedi. "Ona Miraç davetiyesi indi mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliş!" dediler. Kapı açıldı, içeri girdiğimizde, Hz. İdris aleyhisselam ile karşılaştık. Hz. Cebrail: "Bu İdris'tir, O'na selam ver!" dedi. Ben selam verdim. O da selamma mukabele etti. Sonra bana: "Salih kardeş hoş geldin, salih peygamber hoş geldin!" dedi. Sonra Hz. Cebrail beni yükseltti. Beşinci semaya geldik. Kapıyı çaldı. "Kim bu gelen ?" denildi. "Ben Cibril'im!" dedi. "Beraberindeki kim ?" denildi. "Muhammed!" dedi. "O'na Miraç daveti indirildi mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliş!" denildi. Kapı açıldı, içeri girince, Harun aleyhisselam ile karşılaştık. Cebrail aleyhisselam: "Bu Harun aleyhisselam'dır. O'na selam veri" dedi. Ben selam verdim, o da selamıma mukabelede bulundu ve: "Salih kardeş hoş geldin, salih peygamber hoş geldin!" dedi. Sonra Cebrail beni yükseltti ve altıncı semaya geldik. Kapıyı çaldı. "Bu gelen kim?" denildi. "Ben Cibril!" dedi. "Beraberindeki kim?" denildi. "Muhammed!" dedi. "O'na Miraç daveti indirildi mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliş!" denildi, içeri girince, Hz. İbrahim aleyhisselam ile karşılaştık. Cebrail: "Bu baban İbrahim'dir, O'na selam ver!" dedi. Ben selam verdim. O da selamıma mukabele etti. Sonra: "Salih oğlum hoş geldin, salih peygamber hoş geldin!" dedi. Sonra Sidretü'l-Münteha'ya çıkarıldım. Bunun meyveleri (Yemen'in) hecer testileri gibi iri idi, yaprakları da fil kulakları gibiydi. Cebrail aleyhisselam bana: "İşte bu Sidretü'l-Münteha'dır!" dedi. Burada dört nehir vardır: İkisi batıni nehir, ikisi zahiri nehir. "Bunlar nedir, ey Cibril?" diye sordum. Hz. Cebrail: "Şu iki batıni nehir cennetin iki nehridir. Zahiri olanların biri Nil, diğeri Fırat'tır!" dedi. Sonra bana el-Beytü'l-Ma'mur yükseltildi. Sonra bana bir kapta şarap, bir kapta süt, bir kapta da bal getirildi. Ben süt aldım. Cebrail aleyhisselam: "Bu (aldığın), fıtrat(a uygun olan)dır, sen ve ümmetin bu fıtrat (yaratılış) üzeresiniz!" dedi. Resulullah devamla dedi ki: "Sonra bana, her günde elli vakit olmak üzere namaz farz kılındı. Oradan geri döndüm. Hz. Musa aleyhisselam'a uğradım. Bana: "Ne ile emrolundun?" dedi. "Gece ve gündüzde elli vakit namazla!" dedim. "Ümmetin, her gün elli vakit namaza muktedir olamaz. Vallahi ben, senden önce insanları tecrübe ettim. Beni İsrail'e muamelelerin en şiddetlisini uyguladım (muvaffak olamadım). Sen çabuk Rabbine dön, bunda ümmetine hafifletme talep et!" dedi. Ben de hemen döndüm (hafifletme istedim, Rabbim) benden on vakit namaz indirdi. Musa aleyhisselam'a tekrar uğradım. Yine: "Ne ile emrolundum ?" dedi. "Benden on vakit namazı kaldırdı!" dedim. "Rabbine dön! Ümmetin için daha da azaltmasını iste!" dedi. Ben döndüm. Rabbim benden on vakit daha kaldırdı. Dönüşte yine Musa aleyhisselam'a uğradım. Aynı şeyi söyledi. Ben, beş vakitle emrolunmama kadar bu şekilde Hz. Musa ile Rabbim arasında gidip gelmeye devam ettim. Bu sonuncu defa da Hz. Musa'ya uğradım. Yine: "Ne ile emredildin ?" dedi. "Her gün beş vakit namazla!" dedim. "Senin ümmetin her gün beş vakit namaza da takat getiremez. Rabbine dön, hafifletme talep et!" dedi. "Rabbimden çok istedim. Artık utanıyorum, daha da hafifletmesini isteyemem! Ben beş vakte razıyım. Allah'ın emrine teslim oluyorum!" dedim. Musa aleyhisselam'ı geçer geçmez bir münadi (Allah adına) nida etti: "Farzını kesinleştirdim, kullarımdan hafiflettim de!" [bir rivayette şu ziyade geldi: "Namazlar (günde) beştir. Ve onlar ellidir de. İndimde hüküm değişmez artık!"] |Buhari, Bed'ü'l-Halk 6, Enbiya 22, 43, Menakıbu'l-Ensar 42; Müslim, İman 264 (164); Tirmizi, Tefsir İnşirah (3343); Nesai, Salat 1, (1, 217-218)|5568

7 meğer çok demekmiş de, öyleymiş de, böyleymiş de... Saydınız mı neymiş 7 gök? Kapılar, insanlar var bu 7 gökte. Bu zırvalar, sizin inandığınız zırvalardan ya da daha sonrasından kalma zırvalar. Bu zırvalar, o günlerin insanları için gençek olan zırvalar. Siz bugün uzay diye bir şeyi öğrendiniz diye, kitabınızın bu zırvaları anlattığını yalanlayamazsınız.

İnandığınız saçmalıklar bunlardır.

Allah sandığınız arap, o günün dili ve bilgileri ile uydurmuş uydurmuş, araplara ve binlerce yıldır bu saçmalıklara inanacak kadar beyinsize olanlara sokuşturmuş.

Her şey bu kadar açık.

Bu kadar boş manasız anlamsız şeyler yazmanıza gerek yoktu. Bizde bile 7 çok anlamında kullanıyor. Mesela eskiden 7 katlı bina (şimdi gökdelenler çıkınca bu lafın kıymeti dütü) dedikde biz binaın 7 katı olduğunu anlamazdık yerine göre 5 katlı da ola bilirdi 10 katlı da. Git 7 arxa dönenini (akrabanı) çağır gel üzerime şimdi de kullanılır ve kimse şunu 7 diye anlamaz. Yani müslümanlık hariç başka dinlerde ve kültürlerde de 7 çok anlamında kullanılır. Neden böyledir belki araştırma gerektirir ama bu da 7 - nin gizemi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tüm insanlığa gönderildiği iddia edilen bir kitapta "yedi : 7" rakamının ne ifade ettiği tartışılıyor, işe bak!

Bu arabın putu bu kadar salak mı ki bir türlü ne demek istediğini anlatamıyor da birileri çıkıp benim putum aslında onu değil, bunu demek istedi diye habire putu düzeltmek ihtiyacı hissediyorlar?

Neymiş, 7 demek çok demekmiş, Be salak madem bu put çok demek istiyor neden direk çok demiyor da yedi diyor? Çok demek aklına gelmemiş mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu kadar boş manasız anlamsız şeyler yazmanıza gerek yoktu. Bizde bile 7 çok anlamında kullanıyor. Mesela eskiden 7 katlı bina (şimdi gökdelenler çıkınca bu lafın kıymeti dütü) dedikde biz binaın 7 katı olduğunu anlamazdık yerine göre 5 katlı da ola bilirdi 10 katlı da. Git 7 arxa dönenini (akrabanı) çağır gel üzerime şimdi de kullanılır ve kimse şunu 7 diye anlamaz. Yani müslümanlık hariç başka dinlerde ve kültürlerde de 7 çok anlamında kullanılır. Neden böyledir belki araştırma gerektirir ama bu da 7 - nin gizemi.

Manasız şeyler dediğiniz, 7 katın her birinin sırayla anlatıldığı hadistir. Bu hadis sizin uydurukçu arabınızın zamanından veya daha sonrasından kalmadır. Buna kimse itiraz etmemiş, kimse: aa biz onu çok anlamında kullanıyorduk, siz gerçekten 7 tane mi sandınız, dememiştir.

Özetle: uydurmaktasınız

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuranı yazan allahınızı soytarı yerine koymaktan bıkmadınız, biz bu kadar dalga geçmiyoruz kara cahil araplarla ve masallarıyla.

Uyduruk tanrınız meğer söyleyeceğini söylemek yerine, lafı dolandırmaktan başka bir şey yapamıyormuş. Uyduruk tanrınız neden adam gibi uzay diyemiyor? Uyduruk tanrınız yeni sözcük uydurmaktan, bunun anlamını açıklamaktan aciz midir?

Elif lam mim diyen tanrınız, başka sözcük yaratamıyor mu diyorsunuz?

Bu araplar o kadar aptal ki:

- dünya yuvarlaktır

- uçsuz ucaksız bir boşluğun içinde, başka dünyalarla beraber salınır durmaktadır

denildiği zaman anlamayacaklar öyle mi?

Bu uyduruk tanrının her şeye gücü yetecek, ama uçsuz bucaksız boşluk diyemeyecek ya da ya anlamazlarsa diye demekten korkacak öyle mi?

Korktuğu için de gerçeklere aykırı olarak 7 gök diyecek, öyle mi? Yahu, bir tutam olsun beyin yok mu sizde arkadaş?

Bakın, o günün araplarının inandıkları zırvalar bunlar:

PEYGAMBERLİK BÖLÜMÜ|İsra Hakkında|buharimüslimtirmizinesai|Enes|Enes (ra) Malik İbnu Sa'saa (ra)'dan naklen anlatıyor: "Resulullah (sav) onlara, Mirac'a götürüldüğü geceden anlatarak demiştir ki, "Ben Ka'be'nin avlusundan Hatim kısınında -belki de Hıcr'da demişti- yatıyordum, -bir rivayette şu ziyade var: Uyku ile uyanıklık arasında idim- Derken bana biri geldi, şuradan şuraya kadar (göğsümü) yardı. -Bu sözüyle boğaz çukurundan kıl biten yere kadar olan kısmı kasdetti.- Kalbimi çıkardı. Sonra bana, içerisi imanla [ve hikmetle] dolu, altından bir kap getirildi. Kalbim [çıkarılıp su ve zemzem ile] yıkandı. Sonra içerisi (imanla) doldurulup tekrar yerine kondu. Sonra merkepten büyük katırdan küçük beyaz bir hayvan getirildi. Bu Burak'tı. Ön ayağını gözünün gittiği en son noktaya koyarak yol alıyordu. Ben onun üzerine bindirilmiştim. Böylece Cibril aleyhisselam beni götürdü. Dünya semasına kadar geldik. Kapının açılmasını istedi. "Gelen kim?" denildi. "Cibril!" dedi. "Beraberindeki kim?" denildi. "Muhammed (sav)!" dedi. "O'na Miraç daveti gönderildi mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliştir!" denildi. Derken kapı açıldı. Kapıdan geçince, orada Hz. Adem aleyhiselam'ı gördüm. "Bu babanız Adem'dir! Selam ver O'na!" dendi. Ben de selam verdim. Selamıma mukabele etti. Sonra bana: "Salih evlad hoş gelmiş, salih peygamber hoş gelmiş!" dedi. Sonra Hz. Cebrail beni yükseltti ve ikinci semaya geldik. Kapıyı çaldı. "Bu gelen kim?" denildi. "Ben Cibril'im!" dedi. "Beraberindeki kim?" denildi. "Muhammed!" dedi. "O'na Miraç daveti gönderildi mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliş!" dediler. Derken bize kapı açıldı. İçeri girince, Hz. Yahya ve Hz. İsa aleyhimasselam ile karşılaştım. Onlar teyze oğullarıydı. Hz.Cebrail: "Bunlar Hz. Yahya ve Hz. İsa'dırlar, onlara selam ver!" dedi. Ben de selam verdim. Onlar da selamıma mukabelede bulundular. Sonra: "Hoş geldin salih kardeş, hoş geldin salih peygamber" dediler. Sonra Cebrail beni üçüncü semaya çıkardı. Kapıyı çaldı. "Bu gelen kim ?" denildi. "Cibril'im!" dedi. "Yanındaki kim?" denildi. "Muhammed'dir!" dedi. "O'na Miraç daveti gitti mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliş!" denildi. Kapı bize açıldı. İçeri girince Hz. Yusuf aleyhiselam'la karşılaştık. Cebrail: "Bu Yusuf tur! O'na selam ver!" dedi. Ben de selam verdim. Selamıma mukabele etti. Sonra: "Salih kardeş hoş gelmiş, salih peygamber hoş gelmiş!" dedi. Sonra Cebrail beni dördüncü semaya çıkardı. Kapıyı çaldı. "Bu gelen kim ?" denildi. "Cibril'im!" dedi. "Beraberindeki kim?" denildi. "Muhammed!" dedi. "Ona Miraç davetiyesi indi mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliş!" dediler. Kapı açıldı, içeri girdiğimizde, Hz. İdris aleyhisselam ile karşılaştık. Hz. Cebrail: "Bu İdris'tir, O'na selam ver!" dedi. Ben selam verdim. O da selamma mukabele etti. Sonra bana: "Salih kardeş hoş geldin, salih peygamber hoş geldin!" dedi. Sonra Hz. Cebrail beni yükseltti. Beşinci semaya geldik. Kapıyı çaldı. "Kim bu gelen ?" denildi. "Ben Cibril'im!" dedi. "Beraberindeki kim ?" denildi. "Muhammed!" dedi. "O'na Miraç daveti indirildi mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliş!" denildi. Kapı açıldı, içeri girince, Harun aleyhisselam ile karşılaştık. Cebrail aleyhisselam: "Bu Harun aleyhisselam'dır. O'na selam veri" dedi. Ben selam verdim, o da selamıma mukabelede bulundu ve: "Salih kardeş hoş geldin, salih peygamber hoş geldin!" dedi. Sonra Cebrail beni yükseltti ve altıncı semaya geldik. Kapıyı çaldı. "Bu gelen kim?" denildi. "Ben Cibril!" dedi. "Beraberindeki kim?" denildi. "Muhammed!" dedi. "O'na Miraç daveti indirildi mi?" denildi. "Evet!" dedi. "Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliş!" denildi, içeri girince, Hz. İbrahim aleyhisselam ile karşılaştık. Cebrail: "Bu baban İbrahim'dir, O'na selam ver!" dedi. Ben selam verdim. O da selamıma mukabele etti. Sonra: "Salih oğlum hoş geldin, salih peygamber hoş geldin!" dedi. Sonra Sidretü'l-Münteha'ya çıkarıldım. Bunun meyveleri (Yemen'in) hecer testileri gibi iri idi, yaprakları da fil kulakları gibiydi. Cebrail aleyhisselam bana: "İşte bu Sidretü'l-Münteha'dır!" dedi. Burada dört nehir vardır: İkisi batıni nehir, ikisi zahiri nehir. "Bunlar nedir, ey Cibril?" diye sordum. Hz. Cebrail: "Şu iki batıni nehir cennetin iki nehridir. Zahiri olanların biri Nil, diğeri Fırat'tır!" dedi. Sonra bana el-Beytü'l-Ma'mur yükseltildi. Sonra bana bir kapta şarap, bir kapta süt, bir kapta da bal getirildi. Ben süt aldım. Cebrail aleyhisselam: "Bu (aldığın), fıtrat(a uygun olan)dır, sen ve ümmetin bu fıtrat (yaratılış) üzeresiniz!" dedi. Resulullah devamla dedi ki: "Sonra bana, her günde elli vakit olmak üzere namaz farz kılındı. Oradan geri döndüm. Hz. Musa aleyhisselam'a uğradım. Bana: "Ne ile emrolundun?" dedi. "Gece ve gündüzde elli vakit namazla!" dedim. "Ümmetin, her gün elli vakit namaza muktedir olamaz. Vallahi ben, senden önce insanları tecrübe ettim. Beni İsrail'e muamelelerin en şiddetlisini uyguladım (muvaffak olamadım). Sen çabuk Rabbine dön, bunda ümmetine hafifletme talep et!" dedi. Ben de hemen döndüm (hafifletme istedim, Rabbim) benden on vakit namaz indirdi. Musa aleyhisselam'a tekrar uğradım. Yine: "Ne ile emrolundum ?" dedi. "Benden on vakit namazı kaldırdı!" dedim. "Rabbine dön! Ümmetin için daha da azaltmasını iste!" dedi. Ben döndüm. Rabbim benden on vakit daha kaldırdı. Dönüşte yine Musa aleyhisselam'a uğradım. Aynı şeyi söyledi. Ben, beş vakitle emrolunmama kadar bu şekilde Hz. Musa ile Rabbim arasında gidip gelmeye devam ettim. Bu sonuncu defa da Hz. Musa'ya uğradım. Yine: "Ne ile emredildin ?" dedi. "Her gün beş vakit namazla!" dedim. "Senin ümmetin her gün beş vakit namaza da takat getiremez. Rabbine dön, hafifletme talep et!" dedi. "Rabbimden çok istedim. Artık utanıyorum, daha da hafifletmesini isteyemem! Ben beş vakte razıyım. Allah'ın emrine teslim oluyorum!" dedim. Musa aleyhisselam'ı geçer geçmez bir münadi (Allah adına) nida etti: "Farzını kesinleştirdim, kullarımdan hafiflettim de!" [bir rivayette şu ziyade geldi: "Namazlar (günde) beştir. Ve onlar ellidir de. İndimde hüküm değişmez artık!"] |Buhari, Bed'ü'l-Halk 6, Enbiya 22, 43, Menakıbu'l-Ensar 42; Müslim, İman 264 (164); Tirmizi, Tefsir İnşirah (3343); Nesai, Salat 1, (1, 217-218)|5568

7 meğer çok demekmiş de, öyleymiş de, böyleymiş de... Saydınız mı neymiş 7 gök? Kapılar, insanlar var bu 7 gökte. Bu zırvalar, sizin inandığınız zırvalardan ya da daha sonrasından kalma zırvalar. Bu zırvalar, o günlerin insanları için gençek olan zırvalar. Siz bugün uzay diye bir şeyi öğrendiniz diye, kitabınızın bu zırvaları anlattığını yalanlayamazsınız.

İnandığınız saçmalıklar bunlardır.

Allah sandığınız arap, o günün dili ve bilgileri ile uydurmuş uydurmuş, araplara ve binlerce yıldır bu saçmalıklara inanacak kadar beyinsize olanlara sokuşturmuş.

Her şey bu kadar açık.

Öncede imansızmış demek imanlı olabilmek için müslümanların kalbi açılmalı zemzem suyuyla yıknmalı içine iman tozun doldurmadıkça müslüman olamazlar demek. peygamberleri bu şekilde iman dolduyorlarsa şimdiki müslümanlara yani aytleri çarpıtanlara ne doldurmalı kalplerine bence deve sidiyi anca paklar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...