Jump to content

kapitalizm ve sermaye metalaştırması


Recommended Posts

a)x kişi için hırsızlık iyidir .

b ) y kişi için hırsızlık kötüdür.

Bu durumda iyi ve kötü göreceli kişiden kişiye değişen ideolojik cümlelerdir yani yoktur.

ama sonuçta hırsızlık gerçek. bir toplum için iyiyken diğeri için kötü olması, hırsızlık yoktur anlamına gelmez. ahlak toplumlara ve zamana göre değişkendir ancak bu ahlak olmadığı anlamına gelmez.
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 50
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

ahlak çıkar üzerine kurulu sistemler bütünü,kişiden kişiye değişir ve görecedir herkesin uyduğu uymak zorunda olduğu ahlak kuralları yoktur, yani ahlak yoktur.

Tabiiki de ahlak yoktur size göre, çünkü gerçek anlamda kapitalizmi savunan kişiler ahlaksız kişilerdir.

Bu bağlamda,liberalizm-kapitalizm ; sistemi ve felsefesi gerçek anlamda sağ siyasete her zaman kayar.İşte burada özellikle belirtmek gerekiyor ki; Bilinç kavramının ne olduğundan çok ne için olduğunu bilmenin önemi savunan fonksiyonalist düşünürler, ekonomi ve siyasal kurumlar arasında her zaman yakın bir ilişki olduğunu belirtirler; ki çok doğru bir tespittir.Onlara göre bu ilişki, toplumun kaynaklarının yönlendirilmesinde etkinliği artırır.

Örneğin kapitalist toplumlarda, ekonomik başarı, bireylerin zenginleşmelerine ve bunu güce dönüştürmelerine imkan sağlar. Güç bireylere hükümetleri etkileme imkanı verir; bu da yeni yatırım alanlarının bulunmasına ve sermayeye desteğe yol açmasına karşın,toplumda kutuplaşmaya neden olması kaçınılmazdır. On dokuzuncu yüzyılın Soyguncu Baronları , ekonomik ve siyasal gücün nasıl bir arada yürütülebileceğini göstermişlerdir.

Örnekler ; Rockefeller, Andrew Carnegie ve Andrew Mellon gibi kapitalistler, dev boyutlarda elde ettikleri servetleri güce dönüştürmeyi, siyaseti yönlendirmeyi, bilmişlerdir ; bu e=mc2 termodinamiğin birinci kanunu izafiyet teorisi gibi açık ve nettir.Tartışmak bile yersizdir.

Arada bazen, sadece aklıyla değil, akıl+vicdan ile hareket etmesini bilen profesyonel işadamları çıkmakta olsa da ,bu sistemi kurtaramaz.Kaldı ki; Serbest piyasa dediğimiz olgu, sınıf çatışmasına ve işgücünün yabancılaşmasına yol açar.Bir bütün olarak ekonomik düzen söz konusu olduğunda; ki bu durum gerçekte kesinlikte düzen değildir; kapitalizmin ürettiği büyük ekonomik eşitsizlik ortaya çıkar.Biz illa mutlak eşitliği değil, bireyler arasında ve standart yaşam kaliteleri arasında büyük farklar olmaması gerektiğini savunuyoruz.Örneğin bugün Abd ailelerinin en zengin %10luk grubu, nüfusunun %90'dan daha fazla serveti ellerinde tutmaktadırlar. Ayrıca bu durum bir sorun olarak da algılanmamaktadır;

Çünkü ideolojik olarak desteklenen kapitalizm, kazananları ve kaybedenleri meşrulaştırır. Sonuçta, mevcut eşitsizlik gelecek kuşaklara da büyük ölçüde yansır...

Uygulanacak gerçek anlamda, karma ekonomi sistemini de destekleyebiliriz. Ancak teori, pratik ile özellikle karma'da çekişme durumunu geçtik, sistem tamamen kapitale dönmüş durumdadır.Çünkü konunun bağımsız uzmanlarına başvurmak, kapitalist sistemde yine mümkün değildir.Taraflı uzmanlar,çıkar grupları; kapitalist sistemin topluma hediye ettiği en büyük zararlı virüs gruplarıdırlar...
tarihinde impressivo tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Adımla neden çelişiyor? İlgi kuramadım.

Cinsiyet ayrımı yapmadan yazdığını elbette biliyorum. Cümlen geri kafalı cahillerin de sıkça kullandığı bir boş cümledir, onu görmen için şeyettim.

Bir insan son derece yoksul bir aileye doğup gayet de zengin olabilir, olmuşu sürüyle. Milyonlarca... Yani doğarken eşit koşullarda doğmayan insan, sosyal ya da fiziken eşit olamaz değil. Olur. Yoksulluk kader midir? Cahillik kader midir? Nedir yani, kanla mı belirliyoruz sosyal statümüzü, ekonomik durumumuzu, eğitimden edindiğimiz getirimizi?

Pratik seni yalanlıyor. Daha da ilginç olanı ise senin olmaz dediğin bu şeyi olduran sistemin bizzat kapitalizm olmasıdır. Diyorum ya, düşünmeyi ve bilgiyi kullanmayı bilmediğin için sürekli dev çelişkiler içine düşüyor ve göremiyorsun.

Bill Gates'i bildin mi? Hani halkı aptal ve kullanılması gerekli köleler olarak gördüğünü söyleyerek ve aptal olduklarını bize de ıspatlamak için ateistlerin zeka puanının diğerlerinden daha yüksek olduğunu gösteren birtakım çalışmalar getirerek sapkın fikirlerinde ne deni haklı olduğunu kanıtlamaya çıkmıştın.. Ateistler zekiymiş, ben de ateist olduğuma göre zaten zekiyim, bu durumda geri kalanın aptal olduğu düşüncem de kendiliğinden doğrulanıyor demiştin. Of of of...

Bu Bill Gates zeki bir ateist olarak kapitalist sistem içinde devasa bir servetin sahibi oldu. Aynı anda dünyanın dört bir yanına bağışlarda bulundu, yardım vakıfları kurdu, sonra da servetinin yarısını bağışladı. Avukat bir babayla öğretmen bir annenin oğlu.

Marc Zuckenberg'i bildin mi? Hani şu Facebook'u kurup yaklaşık 50 milyon dolarlık kişisel serveti olan ateist. O da gencecik yaşında servetinin %99'unu bağışladı. Ana babası doktor bunun. Orta sınıf bir aileden geliyor.

Ve kapitalist model içinde müthiş servetler edinmiş ve servetlerini paylaşmaya kalkmış daha bir dolu insan...

Nedir bunları motive eden şey sence? Yoksa bunlar gizli komünist mi? Evrim mi bilmiyorlar? Fazla mı ahlakçılar?

yazınızin komünizm yada ahlak ile alakası bile yok. Bence görüntü ile gerçekler hala çelişiyor belki size bu adamlar çok iyi mükemmel insanlar gibi görünüyor olabilir ancak gerçekler ile bu söylemin alakası bile yok.

Ayrıca rockfellerin de bir vakfı var tıpkı bunlar gibi para baronlarınin büyük çoğunun vakfı var.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ama sonuçta hırsızlık gerçek. bir toplum için iyiyken diğeri için kötü olması, hırsızlık yoktur anlamına gelmez. ahlak toplumlara ve zamana göre değişkendir ancak bu ahlak olmadığı anlamına gelmez.

hırsızlığın gerçek oluşu bunu iyi veya kötü yapmaz. Ancak koloni kendi çıkarlarını korumak ve toplumda karmaşayı engellemek için hırsızlık.ğı engellemek ve kötü olduğunu ideolojik olarak toplum çıkarları gereği empoze etmek zorundadır
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tabiiki de ahlak yoktur size göre, çünkü gerçek anlamda kapitalizmi savunan kişiler ahlaksız kişilerdir.

Bu bağlamda,liberalizm-kapitalizm ; sistemi ve felsefesi gerçek anlamda sağ siyasete her zaman kayar.İşte burada özellikle belirtmek gerekiyor ki; Bilinç kavramının ne olduğundan çok ne için olduğunu bilmenin önemi savunan fonksiyonalist düşünürler, ekonomi ve siyasal kurumlar arasında her zaman yakın bir ilişki olduğunu belirtirler; ki çok doğru bir tespittir.Onlara göre bu ilişki, toplumun kaynaklarının yönlendirilmesinde etkinliği artırır.

Örneğin kapitalist toplumlarda, ekonomik başarı, bireylerin zenginleşmelerine ve bunu güce dönüştürmelerine imkan sağlar. Güç bireylere hükümetleri etkileme imkanı verir; bu da yeni yatırım alanlarının bulunmasına ve sermayeye desteğe yol açmasına karşın,toplumda kutuplaşmaya neden olması kaçınılmazdır. On dokuzuncu yüzyılın Soyguncu Baronları , ekonomik ve siyasal gücün nasıl bir arada yürütülebileceğini göstermişlerdir.

Örnekler ; Rockefeller, Andrew Carnegie ve Andrew Mellon gibi kapitalistler, dev boyutlarda elde ettikleri servetleri güce dönüştürmeyi, siyaseti yönlendirmeyi, bilmişlerdir ; bu e=mc2 termodinamiğin birinci kanunu izafiyet teorisi gibi açık ve nettir.Tartışmak bile yersizdir.

Arada bazen, sadece aklıyla değil, akıl+vicdan ile hareket etmesini bilen profesyonel işadamları çıkmakta olsa da ,bu sistemi kurtaramaz.Kaldı ki; Serbest piyasa dediğimiz olgu, sınıf çatışmasına ve işgücünün yabancılaşmasına yol açar.Bir bütün olarak ekonomik düzen söz konusu olduğunda; ki bu durum gerçekte kesinlikte düzen değildir; kapitalizmin ürettiği büyük ekonomik eşitsizlik ortaya çıkar.Biz illa mutlak eşitliği değil, bireyler arasında ve standart yaşam kaliteleri arasında büyük farklar olmaması gerektiğini savunuyoruz.Örneğin bugün Abd ailelerinin en zengin %10luk grubu, nüfusunun %90'dan daha fazla serveti ellerinde tutmaktadırlar. Ayrıca bu durum bir sorun olarak da algılanmamaktadır;

Çünkü ideolojik olarak desteklenen kapitalizm, kazananları ve kaybedenleri meşrulaştırır. Sonuçta, mevcut eşitsizlik gelecek kuşaklara da büyük ölçüde yansır...

Uygulanacak gerçek anlamda, karma ekonomi sistemini de destekleyebiliriz. Ancak teori, pratik ile özellikle karma'da çekişme durumunu geçtik, sistem tamamen kapitale dönmüş durumdadır.Çünkü konunun bağımsız uzmanlarına başvurmak, kapitalist sistemde yine mümkün değildir.Taraflı uzmanlar,çıkar grupları; kapitalist sistemin topluma hediye ettiği en büyük zararlı virüs gruplarıdırlar...

uzun uzun yazmanın anlamı yok aynı cümlelerin senfonisi şeklinde.

Aşağıda sorulan soruya ciddi olarak herkes için genel ahlak kuralı şeklinde cevap verin.

a)x kişi için hırsızlık iyidir .

b ) y kişi için hırsızlık kötüdür.

Bu durumda iyi ve kötü göreceli kişiden kişiye değişen ideolojik cümlelerdir yani yoktur.

Hırsızlık yerine adam öldürmeyi de koyabiliriz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

hırsızlığın gerçek oluşu bunu iyi veya kötü yapmaz. Ancak koloni kendi çıkarlarını korumak ve toplumda karmaşayı engellemek için hırsızlık.ğı engellemek ve kötü olduğunu ideolojik olarak toplum çıkarları gereği empoze etmek zorundadır

teşekkürler. böylece "yok" dediğin şeyin gayet güzel bir tanımını yapmış oldun. ahlak bir topluluğun üzerinde mutabık olduğu bir toplumsal kontrattır. bu sebeple de topluluklara ve zamana göre değişkenlik gösterir.
Link to post
Sitelerde Paylaş

teşekkürler. böylece "yok" dediğin şeyin gayet güzel bir tanımını yapmış oldun. ahlak bir topluluğun üzerinde mutabık olduğu bir toplumsal kontrattır. bu sebeple de topluluklara ve zamana göre değişkenlik gösterir.

okadar ideolojik düşüncenizin doğruluğuna inanmışsiniz ki sorgulamıyorsunuz bile.

Zamanında bende geçmiştim bu durumdan o da ayrı bir mesele.

İki tezat durum yada sürekli değişen bir durum aynı söylemde var olamaz.

Örneğin.

Hırsızlar her toplumda vardır. Hırsızlar için kendi çıkarları adına ne kadar çok kazanç yaparsalar o kadar iyidir.

Ancak toplumda emeği çalınan kişilerin çıkarlarına aykırı olan bu durum onlar için kötüdür.

Basit bir anlatımla kişiden kişiye iki karşıt görüş aynı cümleyi anlatamaz.

Toplumun genel kabul gördüğü her durumun doğru olduğu var olduğu anlamına gelmez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

uzun uzun yazmanın anlamı yok aynı cümlelerin senfonisi şeklinde.

Aşağıda sorulan soruya ciddi olarak herkes için genel ahlak kuralı şeklinde cevap verin.

a)x kişi için hırsızlık iyidir .

b ) y kişi için hırsızlık kötüdür.

Bu durumda iyi ve kötü göreceli kişiden kişiye değişen ideolojik cümlelerdir yani yoktur.

Hırsızlık yerine adam öldürmeyi de koyabiliriz.

Bu şekilde yazmam konuya ve başlığa katkı sağlar.Nasil ve ne yazacağıma sadece ben karar veririm. Sonuçta bilgi sahibi ve egitimini gordüğüm konularda konusuyorum.Katılmadığın bir nokta varsa,belirtebilirsin.Ben nasıl senin bakış açını anlamaya çalışıyorsam, sen de benimkini anlamaya çalışacaksın. Var mı sıkıntı; yok ! Ayrıca sırf tezatlık olsun diye de yazı yazarsan,bunu da belirteceğim.(senfoni kelimen,itibarsızlaştırma içeriyor;mesela sana ahlaksız demem;itibarsızlaştırma içermez,çünkü sana göre ahlak yok)

Gelelim verdiģin örneğin cevabına.

Ilkonce; 'kamuoyu' denen kavramin ; siyaset bilimine ve sosyolojiye göre tanımını alalım zati alinizden.Takriben, cevaplarım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

okadar ideolojik düşüncenizin doğruluğuna inanmışsiniz ki sorgulamıyorsunuz bile.

Zamanında bende geçmiştim bu durumdan o da ayrı bir mesele.

İki tezat durum yada sürekli değişen bir durum aynı söylemde var olamaz.

Örneğin.

Hırsızlar her toplumda vardır. Hırsızlar için kendi çıkarları adına ne kadar çok kazanç yaparsalar o kadar iyidir.

Ancak toplumda emeği çalınan kişilerin çıkarlarına aykırı olan bu durum onlar için kötüdür.

Basit bir anlatımla kişiden kişiye iki karşıt görüş aynı cümleyi anlatamaz.

Toplumun genel kabul gördüğü her durumun doğru olduğu var olduğu anlamına gelmez.

Hırsızlık her toplumda kötü görülür, milyonlarca yıldır istenmeyen bir davranıştır, senin gibi neye göre kime göre'ci ergenlerin bilmediği şey de budur. İstisnai durumlarla koca koca genellemeler yaparak indirgeme safsatasına başvurup duruyorsun.

Aklı başında hiç kimse "hırsızlık kimi durumlarda gereklidir veya hırsızlık, malı çalınanın çıkarına ters düştüğü için kötülenir, işte bakın evrim çıkarı düşünür, o yüzden hırsızlığa kötü demek her durumda doğru olmaz" diyen birini ciddiye almaz.

Deli falan derler en fazla...

Oku biraz oku. İnsanı gözlemle, düşün azıcık. Her tarafından safsata akıyor.

Yukarıdaki yazılarımda sana komünizm anlatmadım zaten. Ahlaka hiç değinmedim.

Sen daha okuduğunu, sana anlatılmak isteneni görmüyorsun ki kalkıp ahlak yok, evrim kapitalisttir gibi akıllara zarar şeyler savunabilesin?

En küçük çelişkini bile göremiyorsun, gözüne gözüne sokulduğu halde.

Sen çok ciddi faşizan fikirlere sahipsin. Ne yazık ki zekan da donuk, sana anlatılanı ucundan kıyısından bile anlamıyorsun.

Sıkıldım yine.

Bye.

Link to post
Sitelerde Paylaş

okadar ideolojik düşüncenizin doğruluğuna inanmışsiniz ki sorgulamıyorsunuz bile.

Zamanında bende geçmiştim bu durumdan o da ayrı bir mesele.

İki tezat durum yada sürekli değişen bir durum aynı söylemde var olamaz.

Örneğin.

Hırsızlar her toplumda vardır. Hırsızlar için kendi çıkarları adına ne kadar çok kazanç yaparsalar o kadar iyidir.

Ancak toplumda emeği çalınan kişilerin çıkarlarına aykırı olan bu durum onlar için kötüdür.

Basit bir anlatımla kişiden kişiye iki karşıt görüş aynı cümleyi anlatamaz.

Toplumun genel kabul gördüğü her durumun doğru olduğu var olduğu anlamına gelmez.

biraz Emile Durkheim okursan, neden anlayabileceğini anlarsın. ya da belki de Durkheim de bahsettiğin yollardan geçerken kayboldu ve senin bilgelik seviyene erişemedi sosyoloji konusunda ;)
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hırsızlık her toplumda kötü görülür, milyonlarca yıldır istenmeyen bir davranıştır, senin gibi neye göre kime göre'ci ergenlerin bilmediği şey de budur. İstisnai durumlarla koca koca genellemeler yaparak indirgeme safsatasına başvurup duruyorsun.

Aklı başında hiç kimse "hırsızlık kimi durumlarda gereklidir veya hırsızlık, malı çalınanın çıkarına ters düştüğü için kötülenir, işte bakın evrim çıkarı düşünür, o yüzden hırsızlığa kötü demek her durumda doğru olmaz" diyen birini ciddiye almaz.

Deli falan derler en fazla...

Oku biraz oku. İnsanı gözlemle, düşün azıcık. Her tarafından safsata akıyor.

Yukarıdaki yazılarımda sana komünizm anlatmadım zaten. Ahlaka hiç değinmedim.

Sen daha okuduğunu, sana anlatılmak isteneni görmüyorsun ki kalkıp ahlak yok, evrim kapitalisttir gibi akıllara zarar şeyler savunabilesin?

En küçük çelişkini bile göremiyorsun, gözüne gözüne sokulduğu halde.

Sen çok ciddi faşizan fikirlere sahipsin. Ne yazık ki zekan da donuk, sana anlatılanı ucundan kıyısından bile anlamıyorsun.

Sıkıldım yine.

Bye.

bak arkadaşım ya ama hırsızlık her toplumda kötü ki lafı başlayıp niye yapanlar var madem bu ahlak herkes için geçerli niye adam öldürenler,savaşlar,gasplar,hırsızlıklar var bunlar madem herkesin yapmak zorunda olduğu kurallar neden yapmayanlar var?

ideolojik olarak toplumların kendi ideolojisi ve çıkarları gereği bunu sana veya topluma empoze etmeleri bunun var olduğu anlamına gelmiyor.

Bak ben sana herkesin uymak zorunda olduğu bir yasa /kural yazayım mi?

Yer çekimi kanunu.

Sen bu kuralı ihlal eden bir canlı gördünmü?

Görmediysen çıkıp bana ama çoğunluk kabul ediyor diyemezsin. Dünyanın çoğunluğuda tanra inanıyor bu tanrıyı varmı yapıyor?

Gelip laf söylemek ile olmuyor bunlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

biraz Emile Durkheim okursan, neden anlayabileceğini anlarsın. ya da belki de Durkheim de bahsettiğin yollardan geçerken kayboldu ve senin bilgelik seviyene erişemedi sosyoloji konusunda ;)

ahlakın olduğunu savunanlar olduğu kadar olmadığını da savunanlar vardır.var olduğunu kanıtlayin yeter. tarihinde ateistdusunce tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu şekilde yazmam konuya ve başlığa katkı sağlar.Nasil ve ne yazacağıma sadece ben karar veririm. Sonuçta bilgi sahibi ve egitimini gordüğüm konularda konusuyorum.Katılmadığın bir nokta varsa,belirtebilirsin.Ben nasıl senin bakış açını anlamaya çalışıyorsam, sen de benimkini anlamaya çalışacaksın. Var mı sıkıntı; yok ! Ayrıca sırf tezatlık olsun diye de yazı yazarsan,bunu da belirteceğim.(senfoni kelimen,itibarsızlaştırma içeriyor;mesela sana ahlaksız demem;itibarsızlaştırma içermez,çünkü sana göre ahlak yok)

Gelelim verdiģin örneğin cevabına.

Ilkonce; 'kamuoyu' denen kavramin ; siyaset bilimine ve sosyolojiye göre tanımını alalım zati alinizden.Takriben, cevaplarım.

hala Demagoji yapıyorsun cevap vermiyorsun.
Link to post
Sitelerde Paylaş

okadar ideolojik düşüncenizin doğruluğuna inanmışsiniz ki sorgulamıyorsunuz bile.

Zamanında bende geçmiştim bu durumdan o da ayrı bir mesele.

İki tezat durum yada sürekli değişen bir durum aynı söylemde var olamaz.

Örneğin.

Hırsızlar her toplumda vardır. Hırsızlar için kendi çıkarları adına ne kadar çok kazanç yaparsalar o kadar iyidir.

Ancak toplumda emeği çalınan kişilerin çıkarlarına aykırı olan bu durum onlar için kötüdür.

Basit bir anlatımla kişiden kişiye iki karşıt görüş aynı cümleyi anlatamaz.

Toplumun genel kabul gördüğü her durumun doğru olduğu var olduğu anlamına gelmez.

Hırsızlık herkes için kötüdür.

Hırsız başkasının malını çalarsa bu durum onun için iyidir. Ancak birisi hırsızın malını çalarsa bu hırsız için kötüdür. Demek ki, aslında hırsız için de hırsızlık kötüdür.

Temel ahlak kuralları herkes için aşağı yukarı aynıdır. Bazısı uyar, bazısı uymaz. Ya da bazen uyulur bazen uyulmaz. Ahlak kurallarına uyulmaması, ahlakı değil ona uymayanı değersizleştirir.

Hırsızlık yapan bir kişi kendisini ahlaksız olarak görmez. Yaptığı işi kendi kafasında akla uydurur, bazı mazeretler bulur ve kendi özsaygısını diri tutacak bir açıklama oluşturur. Bir hırsız kendi komünitesi içinde dürüst davranmaya çalışır. Hırsızlık yaptığı için kaybettiği özsaygıyı başka davranışları ile dengelemeye çalışır.

Kafasında iyi-kötü ayrımı oluşmamış olan kimseler, psikiyatri bilimi tarafından hasta olarak kabul edilir.

Ahlak devirlere ve toplumlara göre bazı değişiklikler gösterebilir. Ama bu ahlakın olmadığı anlamına gelmez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ahlakın olduğunu savunanlar olduğu kadar olmadığını da savunanlar vardır.var olduğunu kanıtlayin yeter.

Ahlak yoktur diyen kişiler, toplumda kargaşayı,düzensizliği savunurlar aslında farkında olmadan.Aslında birnevi şempanzeler gibi

ilkel yaşamı savunurlar. Yani sonuç buna çıkar... Neden mi?

Artık kesin ve net biliyoruz ki; İnsan birey olarak doğar ancak toplum olarak yani bir grup olarak yaşayabilir...

Toplum halinde yaşamak içinde bir düzene ihtiyacımız vardır.Bakın bu nokta çok önemli, tekrar yazıyorum.Toplum halinde yaşamak için bir düzene ihtiyacımız vardır.Düzen dediğimiz kavram, belirli kurallar içerir.

İnsanoğlu, geçmişten geleceğe evrimleşerek, tecrübesiyle uzun zamanda elde ettiği, biriktirdiği bu "bilgiyi" çöpe mi atsın ?

Ahlak yoktur diyerek, güçlünün zayıfı yok ettiği ilkel yaşama geri mi dönelim?

Ayrıca verdiğin örneğe gelince ! Bu noktada belirtelim; Nedir toplumu düzenleyen kurallar, ihtiyaç duyduğumuz, olmazsa olmaz dediğimiz bu kurallar nelerdir ?

ahlak ,görgü, din, örf-adet ve hukuk kuralları ...

Toplumsal düzen kuralları arasında geçişlilik söz konusudur. Ahlak ve din kuralı olan bir yasak zamanla hukuk kuralı haline gelebilir.Yani SEN, HUKUK'a da KARŞI OLDUĞUNU BÖYLELİKLE İTİRAF ETMİŞ OLUYORSUN...

Örneğin, insan öldürme ve hırsızlık hem ahlak hem de din kurallarına göre yasaklanmıştır. Bunlar aynı zamanda hukuk kuralları tarafından da yasaklanmış ve ceza ile yaptırıma bağlanmıştır...

Yani, ahlak yok diyen kişi ; toplumda hukuk'a da,ahlak görgü kurallarına da karşıdır. Ahlak,görgü kurallarının yazılı olması ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır...

Daha önce de, yüzbinkere söyledim ve yazdım. Ahlak kavramının ,dinle veya dinsizlikle zerre kadar alakası da yoktur...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ahlak yoktur diyen kişiler, toplumda kargaşayı,düzensizliği savunurlar aslında farkında olmadan.Aslında birnevi şempanzeler gibi

ilkel yaşamı savunurlar. Yani sonuç buna çıkar... Neden mi?

Artık kesin ve net biliyoruz ki; İnsan birey olarak doğar ancak toplum olarak yani bir grup olarak yaşayabilir...

Toplum halinde yaşamak içinde bir düzene ihtiyacımız vardır.Bakın bu nokta çok önemli, tekrar yazıyorum.Toplum halinde yaşamak için bir düzene ihtiyacımız vardır.Düzen dediğimiz kavram, belirli kurallar içerir.

İnsanoğlu, geçmişten geleceğe evrimleşerek, tecrübesiyle uzun zamanda elde ettiği, biriktirdiği bu "bilgiyi" çöpe mi atsın ?

Ahlak yoktur diyerek, güçlünün zayıfı yok ettiği ilkel yaşama geri mi dönelim?

Ayrıca verdiğin örneğe gelince ! Bu noktada belirtelim; Nedir toplumu düzenleyen kurallar, ihtiyaç duyduğumuz, olmazsa olmaz dediğimiz bu kurallar nelerdir ?

ahlak ,görgü, din, örf-adet ve hukuk kuralları ...

Toplumsal düzen kuralları arasında geçişlilik söz konusudur. Ahlak ve din kuralı olan bir yasak zamanla hukuk kuralı haline gelebilir.Yani SEN, HUKUK'a da KARŞI OLDUĞUNU BÖYLELİKLE İTİRAF ETMİŞ OLUYORSUN...

Örneğin, insan öldürme ve hırsızlık hem ahlak hem de din kurallarına göre yasaklanmıştır. Bunlar aynı zamanda hukuk kuralları tarafından da yasaklanmış ve ceza ile yaptırıma bağlanmıştır...

Yani, ahlak yok diyen kişi ; toplumda hukuk'a da,ahlak görgü kurallarına da karşıdır. Ahlak,görgü kurallarının yazılı olması ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır...

Daha önce de, yüzbinkere söyledim ve yazdım. Ahlak kavramının ,dinle veya dinsizlikle zerre kadar alakası da yoktur...

"Örneğin, insan öldürme ve hırsızlık hem ahlak hem de din kurallarına göre yasaklanmıştır."

Örneğin;

Islamda savaş ayetleri

"2-193

Hem bir fitne kalmayıp, din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla çarpışın . Vazgeçerlerse, düşmanlık ancak zalimlere karşıdır.

2:244 - O halde Allah yolunda çarpışın ve bilin ki Allah, her şeyi işitir ve bilir. 2-216 Savaş size farz kılındı, gerçi o size hoş gelmez. Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa ki o sizin için bir hayırdır."

Örneğin ıslamda hırsızlık(ganimet ayetleri:

Enfâl Sûresi:

"1. Sana savaş ganimetlerini soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah ve Peygamber'e aittir. O halde siz (gerçek) müminler iseniz Allah'tan korkun, aranızı düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin.

"

Buyrun size 1.5 milyar nüfuslu inananlarin size göre ahlakı .

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Örneğin, insan öldürme ve hırsızlık hem ahlak hem de din kurallarına göre yasaklanmıştır."

Örneğin;

Islamda savaş ayetleri

"2-193

Hem bir fitne kalmayıp, din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla çarpışın . Vazgeçerlerse, düşmanlık ancak zalimlere karşıdır.

2:244 - O halde Allah yolunda çarpışın ve bilin ki Allah, her şeyi işitir ve bilir. 2-216 Savaş size farz kılındı, gerçi o size hoş gelmez. Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa ki o sizin için bir hayırdır."

Örneğin ıslamda hırsızlık(ganimet ayetleri:

Enfâl Sûresi:

"1. Sana savaş ganimetlerini soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah ve Peygamber'e aittir. O halde siz (gerçek) müminler iseniz Allah'tan korkun, aranızı düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin.

"

Buyrun size 1.5 milyar nüfuslu inananlarin size göre ahlakı .

ateistdüşünce ; din kavramını kullanırken ; herhangi bir din ; yani islam değil, öyle bir kastım yok. Ayrıca, islam denen saçmalıktan bana örnek vermene gerek yok, çünkü islamı iyi bilirim. İslam mevzu bahis bile değil. O kadar yazdıklarım içerisinden

"din" kelimesini seçip, sadece bu kelimeye mi cevap vermeye kalkıyorsun ?

Ahlak kuralının hukuk kuralı haline gelmiş olması, bilimsel bir gerçektir ve ispatlanabilir. kapish ?

Bu yazdığını cevap olarak kabul etmiyorum.Yukarıda yazdığım, kırmızı ve yeşil olarak belirttiğim noktalara cevap verebilirsin.

Ama cevap verememekle, konuyu farklı yöne çekme tutumun zaten bunu ortaya koymuş. Kendinle çelişmeye başladığının da farkına varmaya başladın mı yoksa başlamadın mı? Aslında çıkarcılığı,menfiliği, toplumsal sistemlerde kapitalizmi savunan kişilerin, ahlak,hukuk kurulları gibi toplumsal düzeni getiren normları savunması gerekirken, tam aksine , bazen extrim kişiler çıkıp, ahlak kavramını yok saymaları ; aslında çelişki içinde çelişkidir !!!

Artık sen de ahlak kavramına sahip çıkabilirsin. Senin de ahlaklı olmayı savunman gerekir.Sadece bu noktada, ahlak kurallarının ne olması gerektiği veya genel evrensel ahlak ilkeleri neleri içerir gibi tartışmalara yer verebilirim. ahlak yoktur-vardır gibi absürd seviyede bir tartışmaya girmem.

Neyse dediğine de cevap vereyim,onunla ilgili olarak örf kavramına gireyim.
Örfler, toplum tarafından sosyal kabul görmüş ve yaptırım gücü olan davranış şekilleridir. Bu güç kanun kuvvetinde de olabilir veya örf kanunun yerini de alabilir. Kabul alanları son derece geniştir; insan ilişkilerini düzenler, uzlaştırır ve etkiler. Örfler, bir toplumun işleyişinin temeli olarak görülen sessiz normlardır. İnsanlar örflerin iyiyi ve doğruyu koruduğuna inanırlar. Örflerin bir çoğu köklerini dini geleneklerden alır. Örneğin
On Emir’de de yer alan “öldürmeyeceksin” bir örftür. İlla da islamı işin içine karıştırman gerekmiyor :D
tarihinde impressivo tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hırsızlık herkes için kötüdür.

Hırsız başkasının malını çalarsa bu durum onun için iyidir. Ancak birisi hırsızın malını çalarsa bu hırsız için kötüdür. Demek ki, aslında hırsız için de hırsızlık kötüdür.

Temel ahlak kuralları herkes için aşağı yukarı aynıdır. Bazısı uyar, bazısı uymaz. Ya da bazen uyulur bazen uyulmaz. Ahlak kurallarına uyulmaması, ahlakı değil ona uymayanı değersizleştirir.

Hırsızlık yapan bir kişi kendisini ahlaksız olarak görmez. Yaptığı işi kendi kafasında akla uydurur, bazı mazeretler bulur ve kendi özsaygısını diri tutacak bir açıklama oluşturur. Bir hırsız kendi komünitesi içinde dürüst davranmaya çalışır. Hırsızlık yaptığı için kaybettiği özsaygıyı başka davranışları ile dengelemeye çalışır.

Kafasında iyi-kötü ayrımı oluşmamış olan kimseler, psikiyatri bilimi tarafından hasta olarak kabul edilir.

Ahlak devirlere ve toplumlara göre bazı değişiklikler gösterebilir. Ama bu ahlakın olmadığı anlamına gelmez.

Farkındaysanız kavramlar iyi-kötü kavramları üzerinde şekilleniyor yani tamamen ideolojik kavramlar üzerinde.

Bu durumda şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor canlı çıkarlarına işleyen her şey iyidir .

Yada iyi olan herşey ahlakidir.

demekki ahlak kişiden kişiye toplumdan topluma değişiyor. Yani herkesin uydurduğu yada toplumların kendi çıkarları için oluşturduğu(uydurduğu) bir ahlaki yapısı var ancak bu yapılar bir biri ile çelişirse bile örneğin hırsız için başkasının malını çalmak onun için çıkarlarına hizmet ettiğinden bu her hırsız için ahlaklı bir durumdur ancak emeği gasp edilenler için kötü bir durumdur ve ahlaksızlıktır.

Bu iki tezat düşünce tek bir anlam altında birleşebilir mi? (Ki birleşemez)

Birleşebiliyorsa

tanrı için de; "tanrı kaldıramayacağı taş yaratabilir mi?" sorusuna eş değer bir soru olur

tarihinde ateistdusunce tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Farkındaysanız kavramlar iyi-kötü kavramları üzerinde şekilleniyor yani tamamen ideolojik kavramlar üzerinde.

Bu durumda şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor canlı çıkarlarına işleyen her şey iyidir .

Yada iyi olan herşey ahlakidir.

demekki ahlak kişiden kişiye toplumdan topluma değişiyor. Yani herkesin uydurduğu yada toplumların kendi çıkarları için oluşturduğu(uydurduğu) bir ahlaki yapısı var ancak bu yapılar bir biri ile çelişirse bile örneğin hırsız için başkasının malını çalmak onun için çıkarlarına hizmet ettiğinden bu her hırsız için ahlaklı bir durumdur ancak emeği gasp edilenler için kötü bir durumdur ve ahlaksızlıktır.

Bu iki tezat düşünce tek bir anlam altında birleşebilir mi? (Ki birleşemez)

Birleşebiliyorsa

tanrı için de; "tanrı kaldıramayacağı taş yaratabilir mi?" sorusuna eş değer bir soru olur

Arkadaşım, superegon çok zayıf ve resmen toplumdan kopmuşsun.Toplum olmadan yaşayamazsın,fazla uzaklaşma ! :D

Bak,süperego dediğimiz kavram, çocukluk döneminde, büyüklerle etkileşim sonucunda gelişir; toplumsal yasakları içerir.Kişiliğin ahlaki yönüdür. Hoşlanmadan çok, kusursuzluğa ulaşmaya çalışır.Örneğin, Freud, “İnsan ne kadar erdemli ise, süper ego o kadar sıkı davranır” der. Süperego, kişinin vicdanı ve ego idealidir.Bunlar bilimsel felsefe yoluyla elde edilmiş sonuçlardır.

Ego-ideali, çocuğun nasıl bir kimse olmak istediğidir. Toplumsal değerler, süperego yoluyla içselleştirilir. Kişinin egosu, id’in talepleri ile süperegonun yasakları arasında sağlıklı bir denge kurabildiğinde, hem ahlaki gelişim sağlanır hem de ruhsal sağlık yerinde olur. Bu dengenin bozulması durumunda, süperego ağır basarsa, suçluluk duygusu egemen olur; buna karşılık id ağır basarsa, kontrolsüz, taşkın davranışlar görülür.

En geniş anlamda id, kişiliğin biyolojik parçasını, ego psikolojik ve süperegoda toplumsal parçasını oluşturur... Toplumsal parçan, kayıp durumda... Ama farkında değilsin... :lol: ama kapitalist kişilerde normaldir :D

tarihinde impressivo tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

"Toplum halinde yaşamak için bir düzene ihtiyacımız vardır."

Toplum halinde yaşamak için toplum çıkarlarını gözetmek zorundayız hepsi bu.

"Ahlak ve din kuralı olan bir yasak zamanla hukuk kuralı haline gelebilir."

Hukuk kuralları insanlar tarafından oluşturulan değiştirilebilen yada çiğnenebilen kurallardan oluşur.

Din için;

Bu durumda her dinin kendi kuralları ahlak kuralı olur örneğin hristiyanlık için;

Zamanında insanlar reform hareketleri olmasa batı da doğu da karanlık çağdan ,haçlıdan çok çektiler. Ve şimdi ıslamdan çekiyorlar bunların inanan sayısı ve ahlakı eski ve yeni dünyada insanların %60 inı oluşturuyor.

Yani SEN, HUKUK'a da KARŞI OLDUĞUNU BÖYLELİKLE İTİRAF ETMİŞ OLUYORSUN.

"Hukuk dönemden döneme değiştiği için hala doyurucu bir tanım yapılamamıştır. Kant "Hukukçular hala hukukun tanımını aramaktadırlar" der. Günümüzde en çok kabul edilen tanımı ise: "Belirli bir zamanda belirli bir toplumdaki ilişkileri düzenleyen ve uyulması devlet zoruna (müeyyide) bağlanmış kurallar bütünüdür".

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...