Jump to content

kapitalizm ve sermaye metalaştırması


Recommended Posts

Arkadaşım, superegon çok zayıf ve resmen toplumdan kopmuşsun.Toplum olmadan yaşayamazsın,fazla uzaklaşma ! :D

Bak,süperego dediğimiz kavram, çocukluk döneminde, büyüklerle etkileşim sonucunda gelişir; toplumsal yasakları içerir.Kişiliğin ahlaki yönüdür. Hoşlanmadan çok, kusursuzluğa ulaşmaya çalışır.Örneğin, Freud, İnsan ne kadar erdemli ise, süper ego o kadar sıkı davranır der. Süperego, kişinin vicdanı ve ego idealidir.Bunlar bilimsel felsefe yoluyla elde edilmiş sonuçlardır.

Ego-ideali, çocuğun nasıl bir kimse olmak istediğidir. Toplumsal değerler, süperego yoluyla içselleştirilir. Kişinin egosu, idin talepleri ile süperegonun yasakları arasında sağlıklı bir denge kurabildiğinde, hem ahlaki gelişim sağlanır hem de ruhsal sağlık yerinde olur. Bu dengenin bozulması durumunda, süperego ağır basarsa, suçluluk duygusu egemen olur; buna karşılık id ağır basarsa, kontrolsüz, taşkın davranışlar görülür.

En geniş anlamda id, kişiliğin biyolojik parçasını, ego psikolojik ve süperegoda toplumsal parçasını oluşturur... Toplumsal parçan, kayıp durumda... Ama farkında değilsin... :lol: ama kapitalist kişilerde normaldir :D

bu bir cevap bile değil
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 50
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

bu bir cevap bile değil

çok iyi ve mükemmel bir cevap,ancak anlamamışsın. Daha önce ne demiştim ! Sırf tezatlık olsun diye diretme yapma.

anlaştık mı ? """ bu bir cevap bile değil""" >>> arkadaşım, asıl cevap olmayan senin bu yazdığın. Cevap yazamayınca, kavramlar üzerine sürekli felsefe yapmaya çalışıyorsun ; ben yemem, kusura bakma :lol:

burada, 9,99999999999999999999999999999999999999999999999... = 10 olarak kabul etmen gerekiyor, diğer türlü, o sayıyı söyleyemeyeceksin.Söyleyemediğin gibi, her kavramda,her cümlede, her fikirde; mikro seviyede belirsizlikleri bize dayatacaksan,

oooooooooo, tartışmaya devam etmeye gerek yok...

Yazdıklarım içinde tüm sorularına cevap var.Baştan okur ve irdelersen görürsün.Saygılar...

tarihinde impressivo tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Farkındaysanız kavramlar iyi-kötü kavramları üzerinde şekilleniyor yani tamamen ideolojik kavramlar üzerinde.

Bu durumda şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor canlı çıkarlarına işleyen her şey iyidir .

Yada iyi olan herşey ahlakidir.

demekki ahlak kişiden kişiye toplumdan topluma değişiyor. Yani herkesin uydurduğu yada toplumların kendi çıkarları için oluşturduğu(uydurduğu) bir ahlaki yapısı var ancak bu yapılar bir biri ile çelişirse bile örneğin hırsız için başkasının malını çalmak onun için çıkarlarına hizmet ettiğinden bu her hırsız için ahlaklı bir durumdur ancak emeği gasp edilenler için kötü bir durumdur ve ahlaksızlıktır.

Bu iki tezat düşünce tek bir anlam altında birleşebilir mi? (Ki birleşemez)

Birleşebiliyorsa

tanrı için de; "tanrı kaldıramayacağı taş yaratabilir mi?" sorusuna eş değer bir soru olur

İyi / kötü kavramsallaştırmasının ideolojik oldugunu açıkladık mı? Mutabık kaldık mı bu konuda? Niçin sanki bu konuda mutabık kalmışız gibi konuşuyorsun?

Bir kavrama "ideolojik" demek için, o kavramın öğrenilmiş olduğunu ortaya koymak gerekiyor. Oysa birçok bilimsel araştırma iyi/kötü kavramsallaştırmasının insanın doğuştan gelen bir algılaması olduğunu ortaya koyuyor. Yani konuşmayı bilmeyen bir bebek iyi ile kötü ayrımını fark edebiliyor. E, daha konuşamadığına göre öğrenmiş olması imkansız.

"Bu iki tezat düşünce tek bir anlam altında birleşebilir mi? (Ki birleşemez)"

Bu cümle ile ne anlatmaya çalışıyorsun? Hırsızlığa maruz kalmanın herkes için kötü olduğunu açıkladım sanıyorum. Hırsız ile hırsızlığa maruz kalanın ortak bir zeminde buluşup anlaşmasını mı arzu ediyorsun? Bu çok saçma değil mi?

Ahlak devirlere ve kişilere göre farklılıklar gösterebilir. Ancak bu farklılıklar çok temel konular üzerinde değildir. Öldürmemek, çalmamak, sözünde durmak, başkasının hakkına saygı göstermek gibi en temel ahlak kuralları, aşağı yukarı bütün çağlarda ve kültürlerde üzerinde mutabakata varılan kurallardır. Aslında bu kurallar toplumun birarada sağlıklı şekilde yaşabilmesi için asgari kurallardır. Bunlar olmadan bir topluluk oluşturamayız.

En temel farklılıklar cinsel özgürlük ve cinsel sadakat arasında salınım gösterir. Bazı topluluklarda cinsel özgürlük hoşgörülürken, bazı toplumlarda cinsel sadakat çok önemsenir. Bu yelpazenin herhangi bir noktasında yer alan topluluklardan herhangi birinin "ahlaksız" olduğu iddia edilemez. Zira hangi pozisyonda olursa olsun, her topluluk sağlıklı ilişkiler kurabilmek için belli kurallar oluşturur ve buna bağlı bir ahlak sistemi yaratır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

çok iyi ve mükemmel bir cevap,ancak anlamamışsın. Daha önce ne demiştim ! Sırf tezatlık olsun diye diretme yapma.

anlaştık mı ? """ bu bir cevap bile değil""" >>> arkadaşım, asıl cevap olmayan senin bu yazdığın. Cevap yazamayınca, kavramlar üzerine sürekli felsefe yapmaya çalışıyorsun ; ben yemem, kusura bakma :lol:

burada, 9,99999999999999999999999999999999999999999999999... = 10 olarak kabul etmen gerekiyor, diğer türlü, o sayıyı söyleyemeyeceksin.Söyleyemediğin gibi, her kavramda,her cümlede, her fikirde; mikro seviyede belirsizlikleri bize dayatacaksan,

oooooooooo, tartışmaya devam etmeye gerek yok...

Yazdıklarım içinde tüm sorularına cevap var.Baştan okur ve irdelersen görürsün.Saygılar...

Size cevabınızı daha önce verdim.

"Toplum halinde yaşamak için bir düzene ihtiyacımız vardır."

Toplum halinde yaşamak için toplum çıkarlarını gözetmek zorundayız hepsi bu.

"Ahlak ve din kuralı olan bir yasak zamanla hukuk kuralı haline gelebilir."

Hukuk kuralları insanlar tarafından oluşturulan değiştirilebilen yada çiğnenebilen kurallardan oluşur.

Din için;

Bu durumda her dinin kendi kuralları ahlak kuralı olur örneğin hristiyanlık için;

Zamanında insanlar reform hareketleri olmasa batı da doğu da karanlık çağdan ,haçlıdan çok çektiler. Ve şimdi ıslamdan çekiyorlar bunların inanan sayısı ve ahlakı eski ve yeni dünyada insanların %60 inı oluşturuyor.

Yani SEN, HUKUK'a da KARŞI OLDUĞUNU BÖYLELİKLE İTİRAF ETMİŞ OLUYORSUN.

"Hukuk dönemden döneme değiştiği için hala doyurucu bir tanım yapılamamıştır. Kant "Hukukçular hala hukukun tanımını aramaktadırlar" der. Günümüzde en çok kabul edilen tanımı ise: "Belirli bir zamanda belirli bir toplumdaki ilişkileri düzenleyen ve uyulması devlet zoruna (müeyyide) bağlanmış kurallar bütünüdür".

Link to post
Sitelerde Paylaş

İyi / kötü kavramsallaştırmasının ideolojik oldugunu açıkladık mı? Mutabık kaldık mı bu konuda? Niçin sanki bu konuda mutabık kalmışız gibi konuşuyorsun?

Bir kavrama "ideolojik" demek için, o kavramın öğrenilmiş olduğunu ortaya koymak gerekiyor. Oysa birçok bilimsel araştırma iyi/kötü kavramsallaştırmasının insanın doğuştan gelen bir algılaması olduğunu ortaya koyuyor. Yani konuşmayı bilmeyen bir bebek iyi ile kötü ayrımını fark edebiliyor. E, daha konuşamadığına göre öğrenmiş olması imkansız.

"Bu iki tezat düşünce tek bir anlam altında birleşebilir mi? (Ki birleşemez)"

Bu cümle ile ne anlatmaya çalışıyorsun? Hırsızlığa maruz kalmanın herkes için kötü olduğunu açıkladım sanıyorum. Hırsız ile hırsızlığa maruz kalanın ortak bir zeminde buluşup anlaşmasını mı arzu ediyorsun? Bu çok saçma değil mi?

Ahlak devirlere ve kişilere göre farklılıklar gösterebilir. Ancak bu farklılıklar çok temel konular üzerinde değildir. Öldürmemek, çalmamak, sözünde durmak, başkasının hakkına saygı göstermek gibi en temel ahlak kuralları, aşağı yukarı bütün çağlarda ve kültürlerde üzerinde mutabakata varılan kurallardır. Aslında bu kurallar toplumun birarada sağlıklı şekilde yaşabilmesi için asgari kurallardır. Bunlar olmadan bir topluluk oluşturamayız.

En temel farklılıklar cinsel özgürlük ve cinsel sadakat arasında salınım gösterir. Bazı topluluklarda cinsel özgürlük hoşgörülürken, bazı toplumlarda cinsel sadakat çok önemsenir. Bu yelpazenin herhangi bir noktasında yer alan topluluklardan herhangi birinin "ahlaksız" olduğu iddia edilemez. Zira hangi pozisyonda olursa olsun, her topluluk sağlıklı ilişkiler kurabilmek için belli kurallar oluşturur ve buna bağlı bir ahlak sistemi yaratır.

Tamam oradan gidelim

iyi- kötü nedir? Var mı yok mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Simple is the best.

Ahlakın ilkolullarda öğretilen, en temel tanımı oldukça yeterli. Sana yapılmasını istemediğini başkasına yapma. İyi/kötü farkını gayet güzel anlatıyor.

Hırsızlık kötüdür. Çünkü hiç kimse hırsızlığa maruz kalmak istemez. Hırsızlar, bir hırsız tarafından soyulmayı hoş bir iş olarak görmez.

Senin haklı olduğunu kabul etmem için; Hırsızların soyulmayı, tecavüzcülerin tecavüze uğramayı, katillerin öldürülmeyi son derece doğal ve normal şekilde kabul ettiğini kanıtlaman gerekiyor. Bir hırsız bul ve ona sor, ben de seni soysam nasıl karşılarsın? Eğer buyur abi evimin anahtarı, al herşey helali hoş olsun derse, gel beni bul.

Ahlaksızlığın varlığı ahlakın var olmadığı anlamına gelmez. Ahlak'a karşı çıkan arkadaşlar bu ikisini birbirine karıştırıyor. Ahlaksızlık var, demek ki ahlak yalan. Gölge var diye ışığı yok mu sayacağız?

Link to post
Sitelerde Paylaş

birşeyin değişken ve göreceli olmasının, o şeyin yok olması anlamına geldiğini zannediyor. bu yüzden Durkheim dedim ama kibrinden araştırma gereği bile duymuyor. halbuki Durkheim sosyolojisi, sosyoloji 1. sene konusu. yani sosyolojinin temellerinden biri. biliyorum, çünkü ben sosyoloji tahsili yaptım. arkadaşın tahsili nedir bilemiyorum. İnternet maalesef yeni nesle hem iyilik, hem de kötülük yapıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Simple is the best.

Ahlakın ilkolullarda öğretilen, en temel tanımı oldukça yeterli. Sana yapılmasını istemediğini başkasına yapma. İyi/kötü farkını gayet güzel anlatıyor.

Hırsızlık kötüdür. Çünkü hiç kimse hırsızlığa maruz kalmak istemez. Hırsızlar, bir hırsız tarafından soyulmayı hoş bir iş olarak görmez.

Senin haklı olduğunu kabul etmem için; Hırsızların soyulmayı, tecavüzcülerin tecavüze uğramayı, katillerin öldürülmeyi son derece doğal ve normal şekilde kabul ettiğini kanıtlaman gerekiyor. Bir hırsız bul ve ona sor, ben de seni soysam nasıl karşılarsın? Eğer buyur abi evimin anahtarı, al herşey helali hoş olsun derse, gel beni bul.

Ahlaksızlığın varlığı ahlakın var olmadığı anlamına gelmez. Ahlak'a karşı çıkan arkadaşlar bu ikisini birbirine karıştırıyor. Ahlaksızlık var, demek ki ahlak yalan. Gölge var diye ışığı yok mu sayacağız?

iyilik:

Sözlükte, Eski Türkçe: Edgüden: 1. İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı.

Geniş anlamında a. İşe yarar, ereğine, özüne uygun, doğru yapılmış; doğasına uygun. b. İstenmeğe değer olan.

İyi ve kötü

Din, etik ve felsefede iyi ve kötü, ahlak bakımından olumlu bir anlam taşıyan iyi ile olumsuz bir çağrışım uyandıran kötünün simgelediği nesne, istek ve davranışlar bütünü.

Gölge nedir?

Gölge, saydam olmayan bir cisim tarafından ışığın engellenmesiyle ışıklı yerde oluşan karanlık.(az ışık alan bölge /ışık almayan yer ise karanlık )

Bir nesneye ışık kaynağından yayılan ışık çarptığında, nesnenin aydınlanan yüzünün tersinde oluşan karanlığa gölge denir.

Gölgenin kişiden kişiye değişen tanımı yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

birşeyin değişken ve göreceli olmasının, o şeyin yok olması anlamına geldiğini zannediyor. bu yüzden Durkheim dedim ama kibrinden araştırma gereği bile duymuyor. halbuki Durkheim sosyolojisi, sosyoloji 1. sene konusu. yani sosyolojinin temellerinden biri. biliyorum, çünkü ben sosyoloji tahsili yaptım. arkadaşın tahsili nedir bilemiyorum. İnternet maalesef yeni nesle hem iyilik, hem de kötülük yapıyor.

tahsilim veterinerlik efendim.
Link to post
Sitelerde Paylaş

tahsilim veterinerlik efendim.

eğitimli birisin, demek ki uçuk fikirlerinin sebebi cehalet değil. empati eksikliği ve narsizm, psikopatların ortak özelliğidir. dikkat etmelisin. senin yerinde olsam bi uzmana görünürdüm. bunu sakın sataşma veya aşağılama/hakaret amaçlı yazdığımı düşünme, ciddiyim. bir ara birkaç kitap okuyup, birkaç belgesel seyrettim bu konuyla ilgili.
Link to post
Sitelerde Paylaş

Gölgenin kişiden kişiye değişen tanımı yoktur.

İyilik / kötülük tanımı için matematiksel bir formül mü istiyorsun? Alıntıladığın sözlük anlamlarının muğlak ve yoruma açık olduğunu mu düşündün? E? Yani? Buradan iyilik ve kötülüğün olmadığı sonucuna mı varıyoruz? Tanımı bile muğlak ya, prağ allanı seversen.

İyilik kötülük kavramsallaştırması insan beyninin temel fonksiyonlarından birisidir. Çocukken ufuk çizgisinin ardında ne olduğunu merak etmez miydin? Niye merak ederdin? Bir ağaç ufuk çizgisinin ardında ne olduğunu merak eder mi? Etmez. İşte o merak duygusu senin ağaçla farkını ortaya koyuyorsa, diğer insanlar, gezegenin ve sana hiçbir faydası olmayan diğer şeylerin iyiliğini istemek de tarla faresi ile olan farkını oluşturur.

İyilik/kötülük kavramsallaştırması beynin temel fonksiyonlarından birisidir. Bugün aşağı yukarı bütün bilgisayarımsı cihazlarda copy/paste fonksiyonu vardır. Bu fonksiyon işletim sistemine dahildir. Vicdan, merhamet, iyilik gibi duygular da insan denen canlının temel işletim sisteminin fonksiyonlarından birisidir.

Ahlakın temeli öğrenilmiş değildir. Üzerine inşa edilmiş olan kurallar toplumsal bir varlıktır, dönemseldir. Din ile bağlantılı değildir.

Din ile ahlak arasınaki ilişki, seks ile porno sektörü arasındaki ilişki gibidir. Seks'i porno mu icat etti? Hayır, seks zaten vardı porno bunu kullandı. Porno sektörü ortadan kalksa bile seks var olmaya devam eder. Aynı şekilde din ortadan kalksa da ahlak var olmaya devam eder.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...