Jump to content

İnancın bataklığa dönüştüğü yer


Recommended Posts

90'ların sonu, 2000'lerin başı döneminde batıda bir tarikat patlaması yaşanıyordu. Ağzı iyi laf yapan, müritlerine ilaç filan verebilen tipler, çeşitli dinlerden çeşitli unsurları alıp alıp, binlerce müridi çevresinde topluyordu. Kadınların filan ırzına geçi terör saldırıları örgütlüyorlardı. Tokyo Metrosuna gazlı saldırı yapılıp tarikat liderini meditasyon yaptığı için sedye ile götürmüşlerdi. KOre'de Moon tarikatı lideri ülkenin yarısını yönetiyordu. Uçan daireciler toplu intihar ibadeti filan düzenliyordu.

Bin-ladin tam da böyle bir zamanda ortaya çıkmıştır. Bu tip örgütlere bir sürü batılının katıldığını zaten biliyoruz.

Bizde de aynısı oluyor. 40 sene önce din'in modası geçmiş gibi görünüyordu. Modernite her şeyi silip süpürüyordu. En önemli açıklama budur. Geleneksel dinlerin yerini daha serbest, daha "tüketici odaklı" inanışlar almaktadır. Yani ortada bir boşluk var ve birileri kendi için, ya da kendi sapkın düşüncesi için, gayet de modern hipnoz, beyin yıkama, internet, medya gibi yöntemler kullanarak bu boşluğu dolduruyor.

İslamiyet de öyle. Bizi neden esirgesinler ki? Yeni bir şey arayan bir sürü insan da var. Tek yapman yanlarına yanaşıp bu insanları kendine çekmek.

Bu büyük bir bozulmadır. Yaşlılara filan sorsanız "kıyamet alameti" derler. Bu bence dinin bozulmasının geldiği en son noktadır. Yani dinin kişilere hizmet eden birer ideoloji/marka haline gelmesi.

İstanbul'da simitçiye sataşan sakallı adamı görünce anladım.

En büyük sorun da, demokrasinin bunlara dokunamaması. "inanç özgürlüğü var" dersen, intihar tarikatını, UFO'cuları nasıl kapatamıyorsan, bunları da kapatamazsın, öyle sürekli başına bela olurlar.

Yani insanların inanmaya da ihtiyaçları var. Belki de 90'larda başlamış, 2000'lerde doruğa ulaşmış, şimdilerde tekrar düşüşe geçmiş bir dini çılgınlık çağındayızdır.

Bu psikolojiyi ben de gayet iyi anlıyorum. Kitap okuyan insan o kitaba inanmaya eğilimlidir. Ben mesela üşenmeden Harun Yahya'nın "masonik düzenini" gençken okumuştum, sonra da inanmıştım. Aynı adamın "evrim gerçeği" kitabı sokaklarda dağıtılırdı. ama hiç olmazsa onu okumama karakteri gösterebilmiştim. Ramtha diye bir kıyamet habercisi vardı. Küçükken onu da okuyup, ona da inanmıştım.

Yani bilimsel/üniversiteye teşvik eden eğitim bence zorunluluktur. Ham iş bulmak hem de gelişmek için şarttır. herkesin şu veya bu şekilde bir 4 senelik lisans diploması olmalı. Çünkü kitapçıdan her hafta üç kitap da alsan, bu tür çalışmada/araştırmada yöntem ve disiplin yoktur. Okuyup okuyup unutursun.

Diğeri de, Bush'un ABD'de yaptığı gibi bir "dinler tarihi" dersi liselerde olmalıdır. Millet hepten uzaklaşmamalıdır. Yani uyanığın biri birini Scientology tarikatına çekmek isterse adamda o bilinç olmalıdır.

Çünkü çok ilginç bir şey: koca koca adamlar, tarikata giriyor, malını emeğini, inancını, parasını Scientology tarikatına verip 20 sene sonra tarikattan çıkıyor. kimse de bir şey yapamıyor. Herkes "sen kerizsin o zaman, girecek başka yer mi yoktu?" diyor adam 50'sinden sonra sıfırdanbaşlıyor ve devlet/polis de "inanç özgürlüğü" nedeniyle bir şey yapamıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İlla bir din olacak yani...

ABD yobaz sayılır hristiyanlar arasında. Şu anda da yobazlığı nedeniyle geri kalmasının faturalarını ödememek için ona buna saldırıyor.

Eğer 2000'li yılların başarılı ülkelerini arıyorsanız ateist ülkelere bakacaksınız.

Artık dinin son kullanma tarihi geçmiştir. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 months later...

İnancın bataklığa dönüştüğü yere La ilahe illallah diyerek ilk adımını atıyorsun.
Sonra Muhammeden rasulullah diyerek adımlarını devam ettiriyorsun.
Sonra welcome to superstition !
Ne allahı gördün ne muhammedi ama gördüğüne yemin ettin.
Ne allahı göreceksin ne muhammedi ama göreceğine şahitlik ediyorsun.
This is superstition.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...