Jump to content

Demokratik Diktatörler (Atatürk vs Tayyip,....)


Recommended Posts

Demokratik rejimlerde iktidarın yetkilerini sınırlayan bir anayasa vardır. Bu anayasada önemli olan;  yürütmenin, anayasanın koyduğu sınırlamalara yasama organı veya mahkemeler tarafından riayet ettirilmesidir. Bazı devletlerde yasama organının işlemlerine karşı ayrı bir mahkeme (Anayasa Mahkemesi ) kurulması yoluna gidilebilir...  
 
Demokratik rejim kanun önünde eşitlik ilkesini gerektirir. Ayrıca hürriyetlerin kanun teminatı yoluyla korunması lazımdır. Yani ferdin hakları, idarenin keyfî tasarruflarına karşı korunmalıdır. Türkiye’de bunu idarî mahkemeler sağlar!? Hukuk devletinin gereği budur.

Demokrasinin temel felsefesine göre birey, vatandaş bir amaç; hükümet ve devlet fertlerin gelişmesini sağlayan bir araçtır.  
Ekonomik” ve sosyal demokrasi //soyut değil somut, maddi fırsat ve imkân eşitliği... 

“Marksist Demokrasiler” yani “Halk Demokrasileri” demokrasiyi eşitlik yönünden ele alır ve gerçek demokrasinin eşitliği sağlayan demokrasi olduğunu ileri sürer. Öte yandan kabul etmek gerekir ki, demokrasinin bütün ilkeleri, demokratik ülkelerde uygulanamamaktadır. Ne sefalet ve fakirlik tam manasıyla ortadan kaldırılabilmekte ve ne de ceza kanunları tamamen uygulanabilmektedir.

Demokrasileri tehdit eden bir başka tehlike de demagojinin ve demagogların hakimiyetidir. Bütün bu sakıncalarına rağmen, demokrasi, insanoğlunun binlerce yıl içerisinde bulabildiği en az kötü rejimdir. Demokrasi kabul etmek gerekir ki, güç bir rejimdir. Ancak demokrasinin kusurları sistemin kendisinden çok, yöneticilerle ve halkın siyasal eğitimiyle ilgili bir sorundur. En çok hücum edilen ve kendisini en az savunan rejim olmasına rağmen, demokrasinin hâlâ yaşayabilmesi,  üzerinde durulacak bir fenomendir... 

Demokratik tabanda diktatörlüğe yönelen liderler ülkesidir Türkiye......................  // Uygulamalar ve dünya hayat görüşleri farklı veya zıt olabilir....  

Örneğin,sadece olağanüstü durumlarda, eski Romalılar, sınırlı bir süre için diktatörlüğe başvurmuşlardı. Aristo;  diktatörü “TİRAN” olarak nitelemişti. Tiran , iktidara ulaşma yolları ve iktidarı kullanma metodları ile kendini belli eder. Yani dürüst seçimle gelmez. İktidarı kullanmada hukuk kuralları ile bağlı değildir.Modern diktatörlük, Romadaki “kanuni”, “geçici” diktatörlükten bir hayli farklıdır.

Metotları itibariyle modern diktatörlükler, ayrı bir hükümet şekli olarak incelenmelidir. Çağımızda kendi kendini diktatör ilan eden kişi, işi bitince Romalı Cincinnatus’un yaptığı gibi, köyüne işinin başına dönmemektedir. Günümüzde çoğu düşünür, modern diktatörleri  “mutlak bir hükümdar” sayarlar. Gerçekte ise diktatör monarşilerde olduğu gibi, veraset yoluyla iktidara gelmemiştir. Ve hükümdar kral sıfatını da almak istememektedir. Bütün bunlara rağmen, modem diktatörlükler, eski mutlak hükümdarlıklara benzerler. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Modem diktatörlükler insan aklını, duygularını etkilemek için modern psikolojinin bütün buluşlarını ustaca kullanırlar. Diktatör kendini halkla bir göstermek için bazı ünvanlar kullanır.( Uzun adam, milletin adamı, lider, şef...)  Renkli, müzikli, sembolizm dolu sahneler hazırlanır, büyüleyici, çekici telkinlerde bulunulur. Gerçek veya “muhtemel” muhalifler yaratır, “büyük yalanları” bıkıp usanmadan tekrarlar, yakın tehlikeler, düşmanlar  icat eder ve her türlü lehine propaganda yollarına başvurur.

Diktatörler için kuvvet kullanma asildir.

Mussolini: “Politikada şiddet bazen gerekli, çok defa zorunludur” demişti. Diktatör halkın zihnini çelmek için parlak geleceklerden bahseder; ödev, hizmet, vatan, eşitlik, hatta demokrasi terimlerini , sırası geldikçe ve kendi anlayışına göre  kullanmayı ihmal etmez.

Diktatörlükler, bazen parlamentoyu, seçimleri ve anayasayı göstermelik olarak muhafaza ederler. Bunlara görünüşte ilişmezler. Fakat “rejim”, “devlet”,  aslında bunlar , diktatörün muhalifleridir.

İşi azıtınca, bu kurumlara son vermekten ve onları baskı altına almaktan çekinmezler. Siyasi partileri içinde aday gösterme ; son analizde, bu Diktatör'ün tekeli altındadır. Seçmene, partiler ve adaylar arasında gerçek bir tercih imkânı tanımaz. Resmi liste sandığa atılır. Bu şartlar altında seçim, boş bir kalıp olup, seçmenin rejime sadakatini teyid eden bir süs ve merasimden öteye geçmemektedir. Seçimlere bazen şaşırtıcı ölçüde yüksek katılma oranı halkın rejimi tuttuğu, Şefi desteklediği yolunda yorumlanır. Gerçekte ise yasama organları Diktatör'ün iradesini yansıtan organlardan ibarettirler ve memurlar gibi yargıçlar da hükümetin ve partinin kontrolü altındadırlar.... 

tarihinde impressivo tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

James BRYCE, 1921 de “Modern Demokrasiler” adlı eserinde, siyasal “realite” göre, hükümetleri yeniden sınıflandırmıştır.Siyasal bilimciler, modern çağda; hükümetleri demokrasi ve diktatörlük şeklinde ikili bir sınıflandırma yoluna gitmişlerdir.. . Ülkemiz , Atatürk dahil , demokrasi tabanı üzerine kurulu bir diktatörlükler ülkesidir.Amma iyi amma kötü.... 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Demokrasinin sağlıklı yürüyebilmesi için şartlar lazımdır.

1-Laik ve bilimsel bir eğitim ve bunun halkın her katmanına eşit bir şekilde ulaşabilmesi..

2-İnsanların sosyal ve iş güvencelerinin olması,tekelleşme ve gelir adaletsizliğinin önlenmesi

3- Hukuk üstünlüğünün şartsız olarak kabul edilmesi..

Bunları sağlayamazsan bireylerin kendi  vereceği kararlar doğru olamaz haliyle demokrasi de olmaz ve mutlak olarak bu sistemden diktatörler devşirir.

Şimdi Atatürk diktatörmüydü meselesine gelirsek,Atatürk yukarıdaki 3 şartı sağlamak için mücadele vermiştir.Tabi bu sistemi kabul etmeyen mahluklarla da  doğal olarak mücadele etmesi gerekmiştir.O yüzden bu gerici ve yobaz takımına diktatör gibi gelebilir,normaldir.

Atatürk tam tamına bir devrimci,demokrattır.Demokrasi için diktatörlük yapmış olabilir,ama buna diktatörlük denmez devrimcilik denir.Siyasi ve tarihsel olarak tanımı budur.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Diktatörlüklerin oluşmaması için ABD deki gibi 8 (4+4) yıl sınır olmalı. Bu anayasada değişmez madde olmalı.

Türkiye'de 14 senedir Tayyip ülkeyi yönetiyor. Bu kadar seçim kazanan birinin diktatörleşmesi normal. Halk Türkiye'de bir diktatör yarattı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bugünkü resmii gazetede iki tane yeni KHK yayımlanıyor ve bunlardan birine göre Rektörlük seçimleri kaldırıldı. Bundan böyle üniversiteler rektör adaylarını kendi aralarında seçip Cumhurbaşkanına sunmayacaklar. Cumhurbaşkanı, Rektörleri kendi atayacak. Atatürk'ün Fikri hür, vicdanı hür insan yetiştirmenin temel ilkesidir Cumhuriyet'tir dediği bir günde kasıtlı yapıyorlar sanki. Bu yaşadığımız süreçte ben en çok Kürtleri anlamıyorum. Kürtlerin iki tane daha gazetesi kapatılıyor ama Kürtler HDP'den çok AKP'ye oy veriyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Değerli Tumagü, Aylık yayımlanan Evrensel Kültür Dergisini de kapatmış Akp'liler. Fetö ve Pkk ile ilgisi yoktu bu derginin. Prometheus'a selam gönderen bir dergiydi Evrensel Kültür Dergisi.

 Evrensel Kültür Dergisi Sayıları.

 Evrensel Kültür 25nc yaşını kapatılarak kutluyor. Şan olsun. KHK kararıyla kapatılan ilk kültür sanat dergisi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim anladığım olay, anketlerde AKP'ye %60 - %65 evet oyu nasıl çıktığı...
Fetullah cemaatiyle bozuştu,
Kürt açılımıyla bozuştu,
Ekonomide olumlu yönde değişen hiç bir şey yok.
2 köprü ve 2 metro hattı açmayla,
50 milyon insana denk gelen %65 çoğunluğu nasıl elde ediyor bu adam, bunu anlamıyorum!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Akp, köprü ve metroları hazineye para gelsin diye yapıyor bir bakıma ve otoyol gelirlerinin bütçeye katkısı yadsınamayacak düzeydedir.

  2015 yılında  Karayollarından 50 milyar lira gelir elde dildi. Karayollarını kullanan araçlardan geçen yıl alınan ÖTV, KDV, MTV ile otoyol-köprü gelirleri üzerinden elde edilen vergiler 50 milyar 30 milyon lirayı geçti.

  Geçen yıl elde edilen vergi gelirinin 50 milyar lirasını araçlardan alınan ÖTV, KDV ve MTV ile otoyol-köprü gelirleri üzerindeki vergiler oluşturdu.

Öte yandan Akp, ne yapıp edip satacak birşeyler buluyor. Satacak devlet kurumu kalmadı, nesli tükendiği için yıl boyu av yasağı olan kızıl geyiğin yasadışı avlanması için 12 bin TL fiyatla gizliden müşteri bularak el altından yasaklı av yaptırıyor.

  Antalya Korkuteli ilçesi İmecik Güreş Ağası Hamdi Sarıca, ayağının altında vurduğu 6 yaşındaki erkek kızıl geyik avı için 12 bin TL ödediğini, makbuzların ve raporların da kendisinde olduğunu belirterek, istendiğinde bunu ibraz edebileceğini söylüyor. 

Geyik1.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, Tumagü yazdı:

50 milyon insana denk gelen %65 çoğunluğu nasıl elde ediyor bu adam, bunu anlamıyorum!

Anlamamanız normal ! Çünkü turkiyede herşey adamcılık. Akp sayesinde devlet işine girmiş birçok kişi var. Bu düzen yıkılmadıgı sürece her zaman önde olacaklar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 months later...

Atatürk yaşadığı çağın çok ilerisindeyken Tayyip yaşadığı çağın bir o kadar gerisindedir. Atatürk sıfırdan bağımsız bir devlet yaratmıştır, ömrü boyunca bu devletin başarısı için mücadele etmiştir. Kendisini değil, sadece milletini ve ülkesini düşünmüş, onların çıkarlarını gözetmiştir. Atatürk yaralandığı halde savaşmaya devam etmiş.

Tayyip, şeriat devleti için mücadele etmektedir. Kendisini, ailesini ve yakın çevresi çıkarlarını gözeterek, özelleştirmelerden arakladığı paralar ile bunlara sermaye vermiştir. Tayyip 1 hafta önce şekeri düştü diye bayram törenine gitmemiştir. İslam dini Türkiye'de varoldukça çağdaş uygarlıklar seviyesine ulaşmak Türkler için zorlaşmaktadır. Devşirme Türkiyeli müslümanların zaten çağdaş uygarlık hedefleri yok, muhammed'in ümmeti olabilme hedefleri var.  Buna da sebep, ortam sağlayıcı siyasilerin, matematik dili ile Atatürk ekok yaparak (parçadan bütüne), Tayyip ebob yaparak (bütünden parçaya) mistik bir toplumun yaygınlaşmasını önleyememeleridir. Atatürk tamamlanmış geçmiş zaman fiil - perfect tense ile konuşmalarını bitirirken, Tayyip hep gelecek zaman - future tense ile vaad ederek konuşmalarını bitirir. Atatürk için demokrasi amaçtır, Tayyip için demokrasi araçtır ve varılmak istenen yer aslında diğer islam ülkelerininki gibi islami rejimdir.

laikdin1.jpg


Atatürk yoktan var etmek üzerine, Tayyip satıp paraya çevirermek üzerine ekonomiye sahiptir. Atatürk babalar gibi yapandır, Tayyip babalar gibi satandır. Atatürk "hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz" demiştir. Tayyip aile ve yandaş çevresini zengin etmiş, oy için belli kesimleri imtiyaz manyağı yapmıştır. Bilal Erdoğan 2 ayda 2 gemi indirdi denize. 190 milyon dolarlık gemi filosuna sahip olmak, Üniversite'den mezun olmasının ardından Bilal Erdoğan'ın kendi mahareti mi sanıyor sunuz? İstanbul Tuzla'da inşa edilen Türkter81 adlı tanker gemi, Bilal Erdoğan'ın sahibi olduğu BMZ Denizcilik'in Malta'da kurduğu şirketin üzerine kaydedildi. Şimdi petrol taşıyor. 

Atatürk elden gitmekte olan vatanı kurtarmak için didinmiştir ve savaşı kazanarak TC'yi kurmuştur. Sonra sanayi hamlesi yapmıştır. Devlet kaynaklarıyla dokuma fabrikaları, tarım fabrikaları, çiftlikler, un ve uçak fabrikası kurmuştur, enstitüler, maden kurumları, bilim insanları yaratmışken tayyip bunların hepsini satarak zimmetine komisyon geçirmiştir. Tayyip özelleştirme adı altında Atatürk'ün yoktan varettiği kurumları satarak komisyon olarak zimmetine para geçirdi. Sırma suyu Fransızlara sattı. Seçmenine makarna ve kömür dağıtarak halkını rüşvete alıştırdı. Atatürk için söz konusu vatansa gerisi teferruat idi. Tayyip için söz konusu paraysa vatan tefarruat durumundadır.

laikdin2.jpg
 


Atatürk devrimci, Tayyip beleşçidir. Lozan Antlaşması üzerinden Atatürk ve İnönü'ye çatan Tayyip Erdoğan, Atatürk ve İnönü'ye iki ayyaş demesinden sonra, "birileri Lozan'ı zafer diye yutturmaya kalkıyor" diyerek kurtuluş savaşını küçümsedi. Atatürk zamanında ülkenin borcu yoktu hatta geliri giderinden fazlaydı. Sermaye özdü, işçi halk, emeğinin hakkını alırdı. Devlete ait olan fabrikalar vardı. Tayyip zamanında ülkenin borcu çok, sermaye yabancı, devlete ait fabrikalar özelleştirmeyle satıldı. Atatürk halkına "yüce türk milleti" diye seslenirken, Tayyip "müslüman kardeşlerim" diye seslenir. Atatürk çiftçi milletin efendisidir demiştir, Tayyip ananı da al git demiştir, halkı aç bırakıp kendine oy vermeye muhtaç kılmıştır. "Atatürk müslümanlar açısından sevilecek bir şey yapmadı. Türkiye’de yaşayan ve Atatürk'ü sevdiğini söyleyen müslümanlar yalancıdır" (Aziz Nesin).

Tayyip; Cumhurbaşkanının partisi ile ilişiğini kesme şartını ortadan kaldırıyoruz. Ya böyle şey olur mu? Cumhurbaşkanı olacaksın, kurucusu olduğu partiyle ilişkin kesiliyor. Bir insanın karakterinde tarafsızlık olur mu? Olmaz. Gerçekçi olmak lazım" dedi. Görev şartı gereği Cumhurbaşkanı tarafsız olmalıdır ve bu madde, anayasada mevcut olmasına rağmen Tayyip, Cumhurbaşkanı sıfatıyla ben akp'den yana taraf tutuyorum diyor ve Cumhuriyet Savcıları  hiçbir işlem yapmıyor. Görev şartı gereği mutfakta bere takması gereken aşçı, beresiz mutfağa giremez. Doktor önlüksüz, asker üniformasız göreve çıkmışsa, iş disiplini ihmal ettiği için ona görevinden uzaklaştırılma cezası verilir. Cumhurbaşkanı için de bu kural uygulanmalıdır ve zaten anayasada var ama uygulamaya sürecek cesarette Savcı yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Bir insanın karakterinde tarafsız olmak diye bir şey olabilir mi? Olmaz. Gerçekçi olmak lazım" (RTE - 18 şubat 2017 Elazığ).
28 Ağustos 2014'de göreve geldiğinde, ettiği Cumhurbaşkanlığı yeminini birilerinin Rte'ye hatırlatması lazım. Şöyle diyor Cumhurbaşkanı Yemini;

"adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine and içerim"

Mecliste namusun ve şerefin üzerine ettiğin yemini nasıl bozuyorsun denmesi lazım bu adama. Olmayan namus ve şerefin üzerene mi yemin ettin de umursamıyorsun ve birde utanmadan meydanlarda saldırganca haykırıyorsun bunu! Sadece karakteri olgunlaşmamış insanlar tarafsızlık ilkesini çiğner. Karakteri olgun insanlar için Cumhurbaşkanlığı görevini tarafsız olarak yapmak bir ilkedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Düşünüyorum düşünüyorum, ama bitürlü bu Tayyip denen diktatör bozuntusunda  olumlu bir tane özellik bulamıyorum. 

Bir de geçen günlerde Kabeye gitmiş koruma ordusuyla. Etrafta da hemen bizim yalaka türkiyeliler, """başşşgaaaaaaaaaan, reeeeiiiiiiiiiiiiisssssssssssss"... 

Zaten bizim millet şakşakçıdır. işi gücü şakşakçılık. Bu tayyip hıyarı, bütün türkiyeyi akpli yapsa, valla şaşırmıcam. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Atatürk gibi sıradışı bir dehayla Tayyip gibi bir gerici ve cahil bir imamı karşılaştırmak, bu ikisini versus diyerek aynı cümleye almak nasıl bir akıl ürünüdür bilmiyorum.

AKP'liler senelerdir Atatürk ve Tayyip'i kıyaslar durur. Biz yorum yapmaz, direkt dalga geçer ve aşağılarız. Yorum yapmaya aklımız yetmediğinden değil, bu pesypaye tayfanın amacını direkt anladığımızdan yaparız bunu.

Amaç ne? Amaç, Tayyip'i Atatürk gibi özel ve aşılmaz bir dehayla kıyaslayarak Tayyip'e saygınlık kazandırmak ve ciddiye alınmasını sağlamak. Atatürk üzerinden yaparlarsa Tayyip değer kazanacak akıllarınca.

Bu başlıkta onu da aşmış, Atatürk'ü de Tayyip vb gibi diktatör ilan etmiş arkadaş. Allah akıl fikir, izan versin...

Ondan sonra aktroll de gelir tabii it köpek de. Sen onların açmaya çalıştığı alanı kendi ellerinle açarsan koşa koşa gelir, bir güzel verirler hakettiğin yanıtı. Kızmayacaksın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

DEMOKRASİ

Demokrasi tek başına hemen hiç bir  şey ifade etmez. Demokrasiyi destekleyen çapdaş kurumların da demokrasiye eşlik etmesi gerekir. Kuvvetler ayrılığı onlardan biri olup en önemlisidir. Ama o da yetersizdir. Çünkü ayrgibi görünen ama yeterince güçlü olmayan kuvvetleri gizli ve habis bir kuvvet denetliyor veya manüple ediyor olabilir. Bütün bu kuvvetler gelenek, görenek ve kültür bazında bir ortamda bir araya gelmişlerdir. Din onların en önemli öğesidir. Demokrasi çoğunluğa hitabettiğine göre, çoğunluğu  oluşturan halkın da demokrasiye şekil veren güçlerden biri olduğu izlenimi alınır. Ama çoğu kere bu da doğru değildir. Kierkagaard'a göre kalabalık gerçekleri yansıtmaz. Diğer denge unsurlarını içermeyen ve yalnız halka dayanan bir demokrasi eksiktir ve çoğu kere kısa ömürlüdür. Demokrasi ayrıca çoğunluğun azınlığa hükmetmesi ve yalnız çoğunluğun isteklerinin yerine getirilmesi değildir. Demokrasilerde hükümet halkın tümüne hizmet etmek zorundadır. Azınlığın gereksinimleri de ihmal edilemez.

Türkiye'de demokratik sorunlar olduğu için, demokrasinin uygulanmasında da bazı kusurların ve eksikliklerin olması gerekmektedir.

Onlar nedir? Hangi eksiklikler ve sorunlar Tayyip itinin ülkeyi bir felaketin kenarına getirmesinden sorumludur?

Tayyip itinin başarılı olma nedenlerinin başında, halkın demokrasi anlayışındaki sapkınlılar vardır. Demokrasi hiç bir zaman çoğunlugun zaferi olmamalıdır. Demokrasiyi çoğunlugun zaferi yapmak, azınlığa hak tanımamanın mazeretidir. Demokrasi bütün halkların zaferi olmak zorundadır.  

Ordu ülkenin iç ve dış güvenliğinden sorumludur. Yani demokrasinin koruyucularından biri ve en önemlisi ordudur. Ama ordu Tayyip demokrasisinin değil, Atatürk cumhuriyeti demokrasisinin bekçisidir. Subaylar buna yemin etmişlerdir. Eğer hükümet bu demokrasiden uzaklaşırsa, ordunun görevi müdahale etmektir.

Müslüman bir ülke olan Türkiye'de demokrasinin iyi kötü işlediğini biliyoruz. Demokrasinin işlendiği bu dönemde İslam nisbeten özgür bir şekilde yaşanıyordu. Aşırı İslamsal etkinliklere izin verilmiyordu. İslam'ın önündeki engeller kaldırılınca sorunlar yaşanmaya başlandı. İslam progresif ve yayılımcı bir dindir ve tahdit edilmelidir. Bir tür önlenemeyen İslam sosyal yaşama hakim olacak ve ülkede demokrasi erozyona uğrayacaktır. Nitekim Türkiye'de vuku bulan budur. Tayyip'in sözde başarı nedenlerinin başında bu gelir.

Mevcut deliller Tayyip itinin başarısından çok, cumhuriyeti ve hukuk düzenini koruyan dengelerin bozuk olduğuna işaret ediyor.

Demokrasi, özgürlük, insan hakları ve hukukun her an büyük bir özenle savunulması ve korunması gerekir. Onlar dünyanın her demokratik ülkesinde sürekli olarak saldırı altındalar. Yalnız bizde ve Müslüman ülkelerinde demokrasinin erozyona uğratıldığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bugün demokrasinin beşiği olarak bilinen ABD'de de bile demokrasi sürekli bir saldırı altındadır. Laikliğin mükemmel bir şekilde uygulandığı ABD'de sürekli baskı altında tutulmakta olan din her an baş kaldırıp demokratik rejimi tehdit edebilir. Bu durum gerçekleşmediği için biz ABD'de din sorununun olmadığını sanıyoruz ve yanılıyooruz. ABD'li bir ateist olarak en önemli sorunumuzun laikliği korumak olduğunu söyleyebilirim.

ABD'de din neden Türkiye'de olduğu gibi zamanla yayılıp laikliği yok etmiyor? Çünkü ABD'de alabildiğine özgür olmasına rağmen dinin, demokratik sistemi yozlaştıracak etkinliklerde bulunması önleniyor. Yani demokrasiyi koruyan güçler en azından onları yok etme gücüne sahip din ve diğer zararlı etmenler kadar kuvvetli.

Biz demokrasiyi, özgürlüğü ve insan haklarını, hukuk ve adaleti, demokrasiyi ve cumhuriyeti koruyamadığımız için Tayyip başarılı oluyor..

Başka bir deyişle sorun Tayyip itinde değil. Evet o bir it belki ama bizler de ona çanak tutan sefiller ve görevlerini yapamayan, hatta onları bilmeyen, Tayyip itinden daha rezil sözde aydınlarız.

Tayyip itinin başarılı olmasının nedeni Türkiye'de demokrasiyi savunan kesimin ahlaksızlığı ve ahmaklığıdır.

Hepsi ahlaksız değildir belki ama, kesin olarak hepsi aptal ve geri zekalıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Demokrasi hakkında bu gözlemleri yaptıktan sonra, Tayyip iti ile Atatürk'ün neden karşılaştırılamayacağına değineceğiz. Atatürk'ün davranışları birçok alanda onun yaptıklarını üstünkörü inceleyen bazı meczuplar tarafından diktatörlük gibi yorumlanabiliyor.. Ama bu yüzeyel ve aptalca bir yorum. Atatürk'ün davranışlarında otoriter bir durum var elbette. Ama onlar aynı zamanda diktatörlerde karşılaşılan türden bir otoriteyi mi simgeliyor? Eğer Atatürk yalnız diktatörse, benzeri diktatörlerin de olması gerekiyor. Atatürk'ün yaptıklarını yapan başka diktatörler var mı? Bize tek bir örnek gösterebilir misiniz? Elbette gösteremezsiniz.

Atatürk teokratik bir imparatorluktan arta kalan geri bir toplumda demokrasinin ve demokratik kurumların temelini atmıştır.  Tayyip iti ise kurulan bu demokrasiden yararlanarak onu ve demokratik kurumlarını yok etmeye çalışmaktadır. Bazıları bu açık ve net gerçeği göremeyecek kadar aptal olabiliyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...