Jump to content

Cumhuriyet’i sandıkla kurmadık, sandıkla yıktırmayız!


Recommended Posts

mustafakemal-sandik.jpg

Milli iradeye saygı mı?
Evet.
Sonuna kadar mı?
Hayır!
Son 14 yıldır, milli irade kavramını tartışıyoruz.
Çünkü 50 yıllık bir aradan sonra, ilk defa Türkiye’de bir siyasal parti %50’lik bir oy alıyor.
Ve bu %50’lik halk oyuna dayanarak ve güvenerek, siyasal sistemi değiştirmek istiyor.
Rahmetli Menderes de, aynısını derdi; “Siz isterseniz Hilafet’i bile getirebilirsiniz” sözü ile, asıl niyetini açıkça ifade etmişti.

Şimdi de Tayyip Erdoğan benzeri şeyleri söylüyor.
Anayasa değişikliği, Başkanlık sistemi…
Sonrası?
Mesela saltanatın geri getirilmesi?
Hilafet’in yeniden kurulması?
Gerçekten de Menderes’in dediği gibi, %50’lik bir halk iradesi ile hilafet veya saltanat getirilebilir mi?

O zaman başa dönelim: Cumhuriyet’in kuruluşuna…
Sahi, Cumhuriyet sizce halk oyu ile, sandıkta mı kurulmuştu?
Cumhuriyet’in kuruluşu, bir hakimiyet değişimiydi.
O güne kadar Osmanlı hanedanına ait olan hakimiyet el değiştirmişti. Ve bu değişim, seçimle yapılmamıştı.
Zaten hiçbir hanedan, kendi hakimiyetini oylatmaz!
İster Türk tarihine bakın isterseniz Batı tarihine, kendi hakimiyetini oylatan bir hanedan göremezsiniz.
Hanedanlar oyla değil, silahla, askerle, güçle hakimiyet kurarlar. Hakim olduktan sonra da, kendi meşruiyetlerini sorgulatmazlar ve elbette oylatmazlar.

Nitekim Cumhuriyet kurulurken, ilk iş, padişahın hakimiyetinin ortadan kaldırılması oldu. Çünkü iki güç aynı anda hakim olamazdı.
Ya hanedan hakim olacaktı ya da millet!
Mustafa Kemal’in “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” sözü, tam olarak bu anlama gelir.
Milletin iradesinin tecelli etmesi demek, milletin iradesinin, hiçbir başka irade ile sınırlandırılmaması demektir.
İster padişah, ister halife, isterse başkan!

Adına ne derseniz deyin, millet iradesini ele geçiren, kullanan, kullanmak isteyen bir güç ortaya çıkmışsa, ona müsaade edilemez.
Hitler’in %90’lık halk oyu ile yaptığı, milli iradenin temsili değildi. Bu düpedüz, milli iradenin gaspıydı. Yöntem ise sandıktı.
Kenan Evren’in, silahlı darbe ile yaptığı da yine milli iradenin gaspıydı. Yöntemi darbeydi.
Ama özünde ikisi arasında bir fark yoktur, ikisi de millet iradesini gasp etmiştir. Sadece farklı yöntemler kullanmışlardır.

Şimdi?
Hitler, ilk iktidar olduğunda %32 oyu vardı.
O zaman Başbakan’dı.
Sonra %50’yi de geçti.
İşte o zaman Cumhurbaşkanı ya da Başkan değil, Führer’di, düpedüz İmparator idi.
Hitler’in adının yerine Tayyip Erdoğan yazın.
Şu anda Tayyip Erdoğan’ın istediği Başkanlık sıfatının, hiç de rejim içi bir sıfat değişikliği olduğunu düşünmeyin.
Parlamenter sistem içinde bir kuvvetler yapılanması, düzenlemesi değil söz konusu olan.
Millet adına seçilen Meclis kime karşı sorumlu olacak?
Başkan’a!
Hükümet kime karşı sorumlu olacak? Meclis’e mi Başkan’a mı?
Başkan’a!
Peki yargı kimin adına karar verecek? Millet adına mı Başkan adına mı?
Başkan adına!
O zaman şunu söyleyelim: Getirilmek istenen sistem Saltanat’tan bile geridir.
Osmanlı padişahlarının son yüzyılda hiçbirisinin böyle bir iktidarı, yetkisi yoktu!
Yani Başkanlık adı altında saltanat geri getirilmek isteniyor.
Hem de sandıkla.
Hem de milli irade adına!

Tarihe dikkat!
Diktatörler sandıkla işbaşına gelir.
Ama hiçbiri sandıkla gitmez!
Çünkü hiçbir hakimiyet değişimi, sandıkla olmaz.
İsterseniz tekrar başa dönün, TBMM’nin kuruluşuna.
Yıl 1920.
Padişah görev başında.
İstanbul’da bir Meclis-i Mebusan var. Geçici olarak kapatılmış.
Ama Ankara’da Mustafa Kemal, bir Meclis kuruyor!
Sonra o Meclis ile saltanatı ortadan kaldırıyor.
Meclis Kuruluş kararı ile Cumhuriyet’in ilan kararını bir kenara bırakın.
1920-1923 arasında
– bir isyan
– bir iç savaş
– bir kurtuluş savaşı
– bir devrim
yaşandığını görürsünüz.
Yani saltanat, kendisini oyla lağvettirmemiştir.
Mahkemeleri, Mustafa Kemal’i idama mahkum etmiş,
Orduları, Mustafa Kemal’in orduları ile savaşmış,
Yenilmiş ve saltanattan vazgeçmek zorunda kalmıştır.

Şimdi?
Millet, kendi iktidarını, kendi iradesini, sandıkla yeni Sultan’a teslim mi edecek?
Komik olmayın.
Millet, nasıl ki kendi bağımsızlığını oylatmazsa, yani biz yabancı bir gücün himayesine girelim, bilmem ne devletinin bilmem kaçıncı eyaleti olalım diye bir karar sandık ile, seçim ile alınamazsa…
Hiçbir sandıkla, milletin iradesi, milletin meclisi, milletin hükümeti, milletin yargısı, bir Sultan’a devredilemez!
Bunun oylaması yapılamaz.
Bunun savaşı yapılır.

Padişah, Anzavur ordularını bunun için kurmuş ve Mustafa Kemal’in ve TBMM Ordusu’nun üzerine göndermişti.
Peki, Tayyip Erdoğan, hangi Anzavur’u milletin üzerine salacak!?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Millet sandıkta neyi oyladığını bile bilmeden gidip Tayyibe oyunu atacaktır.

Tıpkı bunca sene ne halt ettiğini bilmeden AKP'ye oy attığı ya da onu cumhurbaşkanı yaptığı gibi.

Her şey algı operasyonu üzerinden yürüyor. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

BU benzetmeleri ben de çok düşünüyorum.

Ama Tayyibin asla bir Hitler veya bir Putin olamayacağı görüşü de vardır.

Yaşanan şey daha çok Tansu Çiller dönemini anımsatan yeni bir rezilliktir.

Ne olacağını ben de çok merak ediyorum. Niye gitmiyorlar asıl onu anlamıyorum.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...