Jump to content

Akıllı tasarım


Recommended Posts

Şu da var; Herşey mükemmel olsaydı, bence insandan daha gelişmiş bir canlı için, bir olasılık doğardı.

Ancak bu gelişmiş canlının ölümsüz olması, görünmez ve algılanamaz olması, aynı anda tüm insanların zihnini takip etmekle ve insanları imtihan etmekle uğraşması, yine son derece mantıkdışı olurdu.

Gerçi hayatımızda imtihan vardır; insan önce kendine karşı... sonra gelecek nesillere karşı bir imtihan vermektedir.

Hepimiz, önce kendi vicdanımıza, sonra toplum vicdanına hesap vermekle yükümlüyüz. ve bu konuda da, tanrı denen saçmalığa ihtiyaç yoktur.

Bu açıdan, tanrı ve dinler, insanların  kişiliğine ve toplumun ahlaki yapısına birçok zararlar vermiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 361
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Mükemmellik olamayacak bir durum. Canlıların mükemmel olması olanaksızdır. Olamayacak bir duruma kimse veya şey gelemez. O yüzden canlılar mükemmel olsaydı diye bir soru sorulamaz.

Canlıların birbirlerini yemek zorunda olmadıkları bir doğa olsaydı diye sorulabilir. Fakat lafı dolandırmaya gerek yok. Hemen bir örnek vererek açıklayayım: Yapay zekayı yarattığımız zaman biz tanrı olmayacağız. Evrim daha üst bir aşamaya sıçramış olacak. Böyle açıklayayım, sanırım yeterli gelir.

Evrim var, tanrı yok. Özeti bu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kozmolojik sabit abartıldığı gibi bir şey değil. Big-Bang'a neden olan iki eski evren artığı karadeliğin kütleleri ile çarpışma açılarına bağlı olarak oluşabilecek bir durum. Çoklu evrenler modeline göre sayısız evrenden biri hayata elverişli olabilir. Tıpkı evrenimizde sayısız gezegenden birinin hayata elverişli olması gibi.

Ben şunu düşünürüm: Güneşin bize dostça ışıyacağı bir milyar yıl boyunca kendimizi imha edecek bir delilik yapmadık ve karadeliklere bilgi yollamanın yolunu bulduk. Varlığımızın bilgisini karadeliğe yükledik. Sonra Büyük Yırtılma ile evrenimiz ömrünü noktaladı, varlık bilgimizi taşıyan karadelik ortadan kalkan kütle çekimi ile birlikte mermi gibi boşluğa fırladı.

Uzun zaman sonra başka bir evrenin artığı bir karadeliğin yakından geçtiğini etrafta başka kütleçekimi olmadığı için çok uzaktan hissetti ve o tarafa yöneldi. İki karadelik birbirlerine doğru devasa bir kavis çizerek yaklaşmaya başladılar. Giderek hızları arttı ve bummmm... Fakat çarpışma o kadar şiddetliydi ki oluşan evren çok fazla hızlı genişledi, yani, kozmolojik sabit yüksek oldu. Bu nedenle oluşan evren içinde hayatın evrimleşmesine yetecek kadar uzun ömürlü olmadı. Ya da tersine çarpışma şiddeti yetersizdi, evren olgunlaşamadan geri kendi içine çöktü. Yani kozmolojik sabit düşük geldi. 

Bunun bize olması çok büyük şanssızlık değil, bizim açımızdan öyle ama genelde değil. Amaaa... Canlıların birbirlerini yemek zorunda olmadıkları bir dünyayı yaratabilmiş bir evrenin başına gelmesi, bu bilginin uygun şiddette olmayan bir Big-Bang ile ortadan kalkması çok yazık olurdu.

Belki de bu yüzden canlıların birbirlerini yemek zorunda oldukları bir doğa içindeyiz. Belki başka bir evrende canlılar birbirlerini yemek zorunda değiller.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı olsaydı ne yaratırdı sorusunu, ben tanrı olsam ne yaratırdım sorusu ile netleştirebiliriz.

Ben tanrı olsam güneşine doğru olan eksende dönen bir dünya yaratırdım. Bu dünyanın güneşe bakan kutbuna büyük bir çöl kıta yerleştirirdim. Burada canlı yaşamaz, uçsuz bucaksız çöllere güneş panelleri yerleştirerek enerji ihtiyaçlarını karşılamalarını emrederdim. Güneşe bakmayan kutba ise yine büyük bir buz kıta yerleştirirdim. Buradaki buz dağları içme suyu ihtiyacını fazlasıyla karşılardı.

Bu durumda bir kutup sürekli gündüz ve bir kutup sürekli gece olur, mevsimler de sabit olurdu. Yaşamı ekvator çevresine gerdanlık gibi dizilen irili ufaklı adalara yerleştirirdim. Bunlar yemyeşil cennet adalar olurdu ve bütün canlılar gıdasını bitkiler gibi havadan, sudan ve güneşten alırdı. Atmosferde karbondioksit olması için büyük ateşlerin yakılmasını ve bu ateşlerin kutsal sayılıp hiç söndürülmemesini emrederdim. Aksi halde bütün canlılar fotosentez yaptığı için atmosferde karbondioksit kalmazdı. Ormanlardan tek bir yeşil ağaç kesilmesini bile büyük günah sayardım. Kuruyan ağaçların toplanıp yakılmalarını emrederdim. Ölen her şeyin kutsal ateşlerde yakılmasını emrederdim. Çünkü karbondioksit lazım. Hayvanlar da fotosentez yapınca kim atmosfere karbondioksit üfleyecek?

Adaların bazıları kuzey, bazıları güney yarıkörede olur ve değişik bir mevsim yaşamak için adadan adaya seyahat yeterli gelirdi. Ekvatordan uzaklığına göre değişen şiddette kış ve yaz yaşayan sayısız ada yaratırdım. İsteyen istediği iklime seyahat edebilirdi. Adalarda devletler kurulmasını yasaklar, tüm adaların eşit olmasını emrederdim. Bütün insanların ve hayvanların eşit dünya halkı olduğunu belirtirdim. İnsan hakları ile hayvan haklarını eşit tutardım. Zaten insan da hayvan, bunu belirtmeye bile gerek yok. Hiç bir hayvan kesinlikle öldürülemez, acı çektirilemez.

Bir canlıya acı çektirmenin, öldürmenin cezası ölümdür. Bir yeşil ağacı kesmek bile ölümle cezalandırılır. Kim kurumamış bir ağacı keserse idam fermanını kendi imzalamış olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 saat önce, ANTİATEİST yazdı:

Eğer bütün canlılar kusursuz olsaydı -ki çoğunlukla böyle- siz yine İNANMAMAYI tercih edecektiniz.

 

Atma Recep, öyle olacağını nereden biliyorsunuz ?.

Kăhinmisiniz de, olacakları öngörebiliyorsunuz ?

Yahu bazı forumdaslar hiç üsenmeden, o kadar yazmıslar çizmisler, cevap vermisler, hatta forumda sayısız kere yazılmıs olmasına rağmen...

Utanmandan, sırf yağ gibi üste çıkmak için, kendinizden olmayanları böyle itham ediyorsunuz.

Sizin inancınızın ne olduğu bilmesek, hadi neyse diyeceğim.

Siz dindarsınız ve müslümansınız, yani bu durumda bir türlü vazgeçemediğiz, insan ürünü bir dine inanan Siz oluyorsunuz.

Vazgeçemediğiniz için, iftira atıyorsunuz, herkesi kendiniz gibi zannediyorsunuz.

İnanmayı Sizler daha iyi bilirsiniz, bizlerin inançla isi olmaz.

Bu arada Tanrınızın (Tasarımcınızın) herseye gücü yetmediğini de itiraf etmissiniz.

Size basit bir soru:  Dünya ya yeniden gelseniz, avcı mı yada avlanan mı olmak isterdiniz ?

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
17 hours ago, ANTİATEİST said:

Bozuk para üst üstte 100 defe yazı gelebilir.

Evvela biz bu durumu anlayamayan zavallı bir insanız. 

O kadar zavallıyız ki bir adam çıkıp para hileli olabilir diyemiyor.

40 bin kere yazıldı bunlar. Sen hala aynı obsesyondasın.

Beyninin, ruhununun akli haysiyetinin bir yarısını 19'a, kalan yarısını ise hassas ayar safsatasına teslim etmişsin.

Bak tekrar edeyim: evrende hassas ayar falan yok. Hassas ayar diye ortaya attığınız şey sadece bir "hesap".

Hassas ayar için önce bir "ayar eden", ayrıca bir "referans noktası" gerekir. Ortada bunlar olmayınca geriye sadece "hesap" kalır.

defalarca kere yazdık geriye dönük olasılık hesabı olmaz diye. Bir zarı kırk kere at, çıkan sonuçları listele, sonra o zarların o şekilde ve o sırada çıkması için gerekli olasılığı hesapla; ne çıktı: mucize. Sizin kafanıza göre düşünecek olursak tarihte olagemiş herşey mucize.

ayrıca yine defalarca kere yazdık: o olasılıkların biribiri ile çarpılması gerekrtiğini nereden çıkarıyorsun; olasılıklar ancak her bir bileşenin birbirinden bağımsız olması durumunda ayrı ve bağımsız olması durumunda ayrı ayrı çarpılmayı gerektirir. Peki gerçekte durum böyle mi? Sicim kuramı ve birçok kurama göre ise bu değerler birbiri ile "bağımlı" yani biri diğerini de etkiliyor. Aynı kuvvetin başka bir yüzü. Yani bir kuvvet doğru değerler bölgesinde ise, diğeri de orada olmalı. Yani olasılıkların biribiri ile her seferinde tekrardan çarpılması hatalı ve gereksiz.

Ayrıca defalarca kere yazdık, olagelecek hangi evreni çekersen çek olasılığı bizimkisi kadar düşük çıkacaktır diye.

Çoklu evrenleri belirtme gereği dahi yok. Hassas ayrı direk mezara gömecek olan. Alan Guth ve Andre Linde

Bak polonyalı bir fizikçi çıkmış Nikodem Popławski adında. Evrenin bir karadeliğin içinde doğduğuna, kara delikten dair bir teori getirmiş. Kuantum, görelilik, karanlık madde, kozmolojik sabit her biri ile ilgili tüm uyumsuzlukları ortadan kaldıracak şekilde.

Ayrıca bir de normalizasyon problemi var: bir değişken ne kadar hassassa, alabileceği değer aralığı da o kadar küçük oluyor. Yani halihaırdaki değeri otomatikman normal hale geliyor.

Bütün bunlar olup biterken teist obsesyonu kendi üertiiği hassas ayarlardan tanrılara cennetlere kadar gelin güvey oluyor. Cern'e haber salın bunca parayı harcamasınlar, planck enerji düeyine çıkmaya çalışmasınlar, işte hassas ayar olay bitti. Eyi ki teistler müslümanlar var. Bilim nemize gerek..

Yahu insan hiç mi düşünmez hassas ayar diye ortaya attığınız Roger penrose neden "deist" dahi değil, ateist diye? Peki leonard suskind müslüman mı? teist mi nedir bi yazıverin..

Fine tuning argument'ın aksi yönünde yayınlanmış makaleler var. Hatta bir de şunu ekleyelim:

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
19 hours ago, ANTİATEİST said:

Eğer bütün canlılar kusursuz olsaydı -ki çoğunlukla böyle- siz yine İNANMAMAYI tercih edecektiniz.

Eğri oturup doğru konuşalım:

Canlılardaki tasarım ile canlıların kusurlu noktalarını karşılaştırmak bir dinozor ile pireyi karşılaştırmaya benzer.

...

 

Pire dinozor farketmez. Tanrı kusur kaldırmaz. Teleolojik argüman kusur kaldırmaz. En küçüğünü dahi. Çünkü arkasındaki iddia sonsuz, kusursuz ve mükemmel: tanrı. (ve tam da bu yüzden olasılıksız)

Tanrı için "akıllı tasarımla" gelecek olan, "onu" kusursuzluk ve mükemmellikle servis etmek zorundadır ki bir anlamı olsun.

Ama durum böyle değil. Kusur her yerde. Düzen zannetiğimiz şey kaosun içerisindeki küçük bir kesit. Bununla yaşamasını öğrenin. Her teist öğrensin. Ondan sonra istediğiniz kadar inanın. Tanrının ancak 21. yüzyılda yapılabilecek hesaplarla kendini açık etmeye karar verdiğine, ondan önceki kuşakların tamamının figüran olarak boşa yaşadığına falan...

Link to post
Sitelerde Paylaş
20 saat önce, ANTİATEİST yazdı:

Kozmolojik sabit üzerinde oluşabilecek 0,000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000001'lik bir değişimin dahi evrenin oluşumuna engel olacağını ben değil bilim adamları belirtiyor.

Sadece bu veriye rağmen bile bir insan kendi kendine ACABA diyemiyorsa canlıların tamamı kusursuz olsa ne değişecek...

Herşeyi bilen mükemmel bir yaratıcı olsaydı, islam denen ilkelliğin ona ait olması, katrilyonda..........,  

000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000001 dahi olmayacaktı.....!

Böyle bir yaratıcı olmadığı takdirde zaten yine aynı, değişen bir olasılık yok.
Yaratıcının olup olması, dinlerin yalan olduğu sonucunu etkilemiyor. Çünkü bu dinler  sadece insanlık dışı değil, aynı zamanda akıl mantık ve bilimdışı.

Peki şimdi bu durum hakkında ne düşünüyorsun...........?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 14.01.2017 at 15:03, ANTİATEİST yazdı:

- Tanrı yok çünkü görmüyoruz.

Tanrı'yı göremiyoruz o halde yok diyorsunuz. 

"Tanrı görünmüyor, o halde yok" diye bir iddia yoktur.
Tanrı denen şey, aynı zamanda hiçbir duyu organıyla hissedilmediği gibi, hiçbir cihazla algılanmamış ve ölçülmemiştir. sadece geçmişten gelen rivayetlerden ibaret bir iddiadır.

O halde karşımıza çıkan kaçınılmaz bir soru var....; Tüm duyu organlarınızla, hayatınız boyunca algılamadığınız, hiçbir cihazla tespit edemediğiniz bir varlık iddiasına "yok" diyemiyorsanız...... tüm duyu organlarınızla ve tüm cihazlarla algıladığınız bir şeye, nasıl "var" diyebileceksiniz....?

Evet, artık bu iddianızda dürüst olmalı ve algıladığınız herşeye "yok" diyebilmelisiniz !
Çünkü sizin, olmayan mantığınız, aynen bu şekilde işlemektedir.

Size göre çevrenizde, cinler, melekler, şeytanlar, ruhlar ve Allah dolaşıyor... ve bu iddiayı kabul etmeyenler, inanmamak için bahane arıyor... öyle değil mi....?

Siz müslümanlara göre, sizin ve çevrenizdeki herşeyin varolduğu bile şüpheli iken...., bu kafa yapısıyla tanrınızın gerçekçi bir varsayım olduğunu, hangi mantıkla izah edebileceksiniz ?

Menfaatlerinizin olduğu bir masal kahramanını doğrulayabilmek için, hala nasıl aklınızı mantığınızı yok saydığınızın farkında değil misiniz?

                                                       

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, teflon yazdı:

Sicim kuramı ve birçok kurama göre ise bu değerler birbiri ile "bağımlı" yani biri diğerini de etkiliyor. Aynı kuvvetin başka bir yüzü.

Evet işte bu önemli bir konu. Determinizmin özüne ilişkin bir konu bu. Bütün nedensellik birbirine bağlı, öyle her biri kafasına göre tesadüfen hareket eden bir şeyler yok. Nedenselliğin içinden bir şeyi cımbızla çekip bu kendiliğinden tesadüfen hareket ediyor diyebileceğin bir şey yok. Florida'da kopan fırtınada Pekin'de kanat çırpan kelebeğin katısının olması ünlü determinist söylem... Fakat durum bundan çok ileri. Evrenin bir köşesindeki bir kuantum parçacık diğer zıt köşesindeki bir kuantum parçacıktan bağımsız keyfine göre hareket etmiyor. Çünkü bütün evren kütleçekimi ile başta bir kere, başka kuvvetlerle de etkileşiyor.

Tabii maddenin doğası böyle, maddeyi elinde tutan emrine amade kılan bir güçlü zeka filan yok. Müslümler lafı kuyruğundan tutup anlamaya bayılır, o bakımdan belirteyim dedim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu "Yaratılışçılar" ile "Sadece Kurancılar" çok benziyor bana göre.

Bunlar dinlerini açık açık koruyamayacaklarının çok iyi farkında. Bakıyorlar İslam'ın her tarafı açık, mecburen böyle yollara girmek zorunda kalıyorlar.

Hani kurtarabildiğimiz kadar kurtaralım hesabı.

Yani burada tartışılanların, karşı taraf için hiç bir anlamı olduğuna ihtimal vermiyorum. Adam seninle samimi olarak tartışmıyor ki zaten. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 dakika önce, Sundance yazdı:

Bu "Yaratılışçılar" ile "Sadece Kurancılar" çok benziyor bana göre.

Bunlar dinlerini açık açık koruyamayacaklarının çok iyi farkında. Bakıyorlar İslam'ın her tarafı açık, mecburen böyle yollara girmek zorunda kalıyorlar.

Hani kurtarabildiğimiz kadar kurtaralım hesabı.

Yani burada tartışılanların, karşı taraf için hiç bir anlamı olduğuna ihtimal vermiyorum. Adam seninle samimi olarak tartışmıyor ki zaten. 

Sadece bununla kalsa yine iyi. Kendileri gibi ayni kitaba inananlari bile kendilerinden saymiyorlar.

Kendilerinin müslüman olmadigini iddia ediyorlar. Ayni Tanri, ayni din, ayni kitap, ama kendileri müslüman degiller(mis).

Müslümanim demekten utaniyorlar. Bu iyiye mi yoksa kötüye mi isaret ediyor, daha tam cözemedim.

 

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı'yı göremiyorum o halde yok demek ile Tanrı'yı 5 duyu organımızla algılayamıyoruz ve hiçbir cihazla da göremiyoruz demek aynı şey zaten. 

Ben bunu demek istiyordum, dediğim şeyi bir nevi ispat etmişsin.

Burada demek istediğimi anlıyorsunuz fakat konular başka yere kaymakta.

Ben Tanrı ne %100 var ne de %100 yok diyorum. 

Bir teist olarak benim gösterdiğim bu samimiyeti çoğunuz gösteremiyorsunuz. Çünkü bakış açınız tek. Sorun bu.

Ben burada Tanrı iddiasının boş bir iddia olmadığını vurguluyorum. 

Şu sebeplerden dolayı, bu sebeplerden dolayı diye de açıklıyorum.

Siz sanıyorsunuz ki her şey ateizme çıkıyor, ben ise bunun böyle olmadığını hatta ateizmin daha düşük bir olasılık olduğunu anlatmaya çalışıyorum.

Sorun, zincirleri kırıp ACABA diyecek pozisyonda olmamanız.

Bu forumda Tanrı'ya inananlar aptal pozisyonunda görülüyor. Neden, çünkü göremiyoruz, görülmeyen bir şeye inanıyoruz. 

Ben ise bu durumun ahmaklık olduğunu ve kendinizi bu yargıya varacak seviyede -dev aynasında- görmemeniz gerektiğini ifade etmeye çalışıyorum.

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
15 dakika önce, ANTİATEİST yazdı:

Tanrı'yı göremiyorum o halde yok demek ile Tanrı'yı 5 duyu organımızla algılayamıyoruz ve hiçbir cihazla da göremiyoruz demek aynı şey zaten. 

Ben bunu demek istiyordum, dediğim şeyi bir nevi ispat etmişsin.

Burada demek istediğimi anlıyorsunuz fakat konular başka yere kaymakta.

Ben Tanrı ne %100 var ne de %100 yok diyorum. 

Bir teist olarak benim gösterdiğim bu samimiyeti çoğunuz gösteremiyorsunuz. Çünkü bakış açınız tek. Sorun bu.

Ben burada Tanrı iddiasının boş bir iddia olmadığını vurguluyorum. 

Şu sebeplerden dolayı, bu sebeplerden dolayı diye de açıklıyorum.

Siz sanıyorsunuz ki her şey ateizme çıkıyor, ben ise bunun böyle olmadığını hatta ateizmin daha düşük bir olasılık olduğunu anlatmaya çalışıyorum.

Sorun, zincirleri kırıp ACABA diyecek pozisyonda olmamanız.

Bu forumda Tanrı'ya inananlar aptal pozisyonunda görülüyor. Neden, çünkü göremiyoruz, görülmeyen bir şeye inanıyoruz. 

Ben ise bu durumun ahmaklık olduğunu ve kendinizi bu yargıya varacak seviyede -dev aynasında- görmemeniz gerektiğini ifade etmeye çalışıyorum.

 

 

 

Sevgili antiateist;

Başka olası açıklamaları olduğu halde belirli bir durumu "Tanrının kanıtı" diye öne sürmediğin sürece karşı çıktığım bir şey yok.

Zira tanrıyı kanıtladığını iddia etmek çok büyük bir iddia. 

Olasılık konusunda ise sana katılmıyorum. Çoklu evren, sonsuz evren, değişken evren gibi doğal açıklamalar çok daha akılcı açıklamalar. 

Dikkat edersen bunların hangisinin kesin doğru olduğu konusunda bir iddiada bulunmuyorum. Bu böyledir demiyorum. Birinden biri böyle olsun diye özel bir isteğim de yok içimde.

Carl Sagan'ın Mesaj kitabında olduğu gibi bu evreni tanrının yaratmış olduğuna dair kesin bir bilgiye sahip olsa idik, değerlendirirdik biz de. Mesela pi sayısının içinde insanlığa hitap eden bir mesaj olsa idi, bu yeterince güçlü bir kanıt olabilirdi. Gerçi yine de evrenüstü teknolojiye erişmiş bir uygarlık olabilir ama pi sayısının içine mesaj ekleyip tanrı gibi davranacak kadar eşek şakasına meraklı olamazlar herhalde.

Yani elinde hiç bir şey olmadığı halde, öne sürdüğün fikri mantıklı bulmadığımız için bizi tek yönlü düşünmekle itham ediyorsun ancak bizi tek yönlü düşünmekle itham ederken sen, son zamanlarda edinilen bir çok gözleme rağmen, bizim öne sürdüğümüz fikirleri değerlendirmeye bile almadan silerken tek yönlü düşünüyor olmuyorsun öyle mi?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 hours ago, ANTİATEİST said:

Tanrı'yı göremiyorum o halde yok demek ile Tanrı'yı 5 duyu organımızla algılayamıyoruz ve hiçbir cihazla da göremiyoruz demek aynı şey zaten. 

Ben bunu demek istiyordum, dediğim şeyi bir nevi ispat etmişsin.

Burada demek istediğimi anlıyorsunuz fakat konular başka yere kaymakta.

Ben Tanrı ne %100 var ne de %100 yok diyorum. 

Bir teist olarak benim gösterdiğim bu samimiyeti çoğunuz gösteremiyorsunuz. Çünkü bakış açınız tek. Sorun bu.

Ben burada Tanrı iddiasının boş bir iddia olmadığını vurguluyorum. 

Şu sebeplerden dolayı, bu sebeplerden dolayı diye de açıklıyorum.

Siz sanıyorsunuz ki her şey ateizme çıkıyor, ben ise bunun böyle olmadığını hatta ateizmin daha düşük bir olasılık olduğunu anlatmaya çalışıyorum.

Sorun, zincirleri kırıp ACABA diyecek pozisyonda olmamanız.

Bu forumda Tanrı'ya inananlar aptal pozisyonunda görülüyor. Neden, çünkü göremiyoruz, görülmeyen bir şeye inanıyoruz. 

Ben ise bu durumun ahmaklık olduğunu ve kendinizi bu yargıya varacak seviyede -dev aynasında- görmemeniz gerektiğini ifade etmeye çalışıyorum.

Senin arap putunu pazarlaman gerekmiyor mu? Ne diye elalemin tanrısına sulanıyorsun?

Arapların önüne koyduğu bir puta tapan birinin zincirleri kırmaktan bahsetmesi de çok komik olmuş. 

Ben bir arap putu olan Allah kesin olarak, %100 araplar tarafından uydurulmuş bir tanrıdır diyorum, ahmaklık bunun neresinde? Asıl ahmaklık bu zırvalığa % 0,000000000000000001 bile ihtimal tanımaktır.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, ANTİATEİST yazdı:

Tanrı'yı göremiyorum o halde yok demek ile Tanrı'yı 5 duyu organımızla algılayamıyoruz ve hiçbir cihazla da göremiyoruz demek aynı şey zaten. 

Ben bunu demek istiyordum, dediğim şeyi bir nevi ispat etmişsin.

Burada demek istediğimi anlıyorsunuz fakat konular başka yere kaymakta.

Ben Tanrı ne %100 var ne de %100 yok diyorum. 

Bir teist olarak benim gösterdiğim bu samimiyeti çoğunuz gösteremiyorsunuz. Çünkü bakış açınız tek. Sorun bu.

Ben burada Tanrı iddiasının boş bir iddia olmadığını vurguluyorum. 

Şu sebeplerden dolayı, bu sebeplerden dolayı diye de açıklıyorum.

Siz sanıyorsunuz ki her şey ateizme çıkıyor, ben ise bunun böyle olmadığını hatta ateizmin daha düşük bir olasılık olduğunu anlatmaya çalışıyorum.

Sorun, zincirleri kırıp ACABA diyecek pozisyonda olmamanız.

Bu forumda Tanrı'ya inananlar aptal pozisyonunda görülüyor. Neden, çünkü göremiyoruz, görülmeyen bir şeye inanıyoruz. 

Ben ise bu durumun ahmaklık olduğunu ve kendinizi bu yargıya varacak seviyede -dev aynasında- görmemeniz gerektiğini ifade etmeye çalışıyorum.

 

Hayır. Acaba pozisyonunda olmayan sizsiniz. Tanrı gibi bir uydurmayı olasılık içinde tutmanız, bu durumda olduğunuzun kanıtıdır.

Çünkü acaba veya olabilir mi, araştırmaya yöneltir. araştırmaya göre de durum alınır. 

tanrının bir uydurma olması, hiçbir şekilde gözlenmemiş olduğu halde, var sayılmasından kaynaklanır.

gözlemlemeyi, görülmek olarak algılıyorsanız, tartışmalara girmeye kalkmadan önce temel tanımları öğrenmeniz gerekir. gözlemleme bir şeyi doğrudan, ya da etkilerini veya sonuçlarını ele alarak dolaylı olarak incelemektir.  

tanrı varsayımınızın hiçbir sonucu, etkisi veya kendi varlığı yoktur ki inceleme konusu olabilsin. hiçbir şekilde incelenemeyen bir şey, yani hiçbir kanıtı, etkisi, sonucu olmayan bir şey; yoktur. Bu bilimsel yöntemdir.

diğer yandan, tarihsel açıdan hangi toplumların hangi tanrıları yarattıklarını gözlemleyebiliyoruz. sizin tanrınızın ortaya çıkışı da bu süreçlerin bir parçası olarak oldukça net gözlemlenebiliyor. bu yüzden tanrınız uydurmadır. 

diğer yandan, tanrınız mükemmel olarak tanımlanmıştır. kavramsal olarak tanımlanabilen mükemmel, gerçeklik olarak mümkün değildir. mükemmel olan tam olandır, eksiksiz olandır. eksiksiz olan eylemsizdir, çünkü eylem için herhangi bir nedeni yoktur, her şeyi tamdır. eylemsiz olan eksiktir. eksik olan mükemmel değildir. bu yüzden de tanrınız yoktur.

her durumda, açıklıkla görünüyor ki: tanrınız ancak sizin uydurmanızdır. buna rağmen tanrı olasılığını kovalamanız, tanrının kesinlikle var olduğu inancınızdandır. acaba veya olabilir mi durumunda olmayan sizsiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Her canlının özel olarak o haliyle yaratıldığı, bir türün başka bir türe dönüşemeyeceği kavramları, atalarımızın yaşam hakkındaki kısıtlı bilgileriydi.Her organizmanın, Tanrı tarafından titizlikle yapıldığı düşüncesi hakimdi.Bir tarafta tanrı / diğer tarafta yaşam müziğini daha güzel kılan doğal-seçilim yani evrim. 

Teistler, fosillerin sağladığı kanıtları Tanrı fikrine uydurmaya çalıştılar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı, yarattığı bazı türlerden memnun kalmayınca, o türleri yok edip daha iyileri için deneylere girişiyor.Bu tutarlı mı? Yaratıcı; yarattığı bir sonraki türü önceden yaratmış olması gerekmez miydi? 

Fosiller deki kayıtlar; deneyler yapıldığını, yanılgılara düşüldüğünü ve geleceğe yönelik ne yapılmak istendiğinin bilinmediğini açıkça gösteriyor. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...