Kuranınizinde 0 Oluşturuldu: Ocak 12, 2017 Raporla Share Oluşturuldu: Ocak 12, 2017 Levent Gültekin İslamcı kökenli bir yazar. Fakat son yıllarda AKP’nin ülkeyi sürüklediği faşizmden, diktadan rahatsız olmuş ve muhalefete katılmış bir isim aynı zamanda. Gültekin’in eski çevresinin AKP’de etkin bazı kesimlerle kesişmesini normal karşılıyorum ve bu nedenle anlattığı olayı çok daha fazla dikkate alıyorum. Gültekin, yakın zamanda görevden ayrılan üst düzey bir bürokratla Tayyip arasında geçen bir konuşmayı aktarıyor. Tayyip: “İç savaş çıksın, ezer geçeriz” Tayyip’in tavrı gerçekten korkunç: “Türkiye’nin yararına olan her şey Erdoğan’ın aleyhine. Erdoğan’ın işine yarayan her şey ise Türkiye’nin aleyhine. Ne yazık ki böyle bir durum var artık. Kendi pozisyonunu sağlama almak için, kendi seçmeni dâhil bütün ülkenin hayatını tehlikeye atıyor. Adını vermeyeyim, çok üst düzey bir bürokrat, emekliye ayrılma aşamasında Tayyip Bey’le vedalaşmaya gidiyor. Tayyip Bey o bürokrata, yapacakları ile ilgili bazı şeyler anlatınca bürokrat diyor ki ‘Bu dediklerinin yarısını yap, iç savaş çıkar bu ülkede’ Tayyip Bey de ‘çıksın, ezer geçeriz’ diye karşılık veriyor. Yani iç savaşı göze almış bir lider var. Ne için? Kişisel hırsı. Başka bir gerekçesi yok.” Evet, artık Türkiye’nin başına çöreklenen bela bu boyutlara ulaşmış durumda. “İç savaş çıkabilir” sözüne “çıksın, ezer geçeriz” diye yanıt veren bir diktatörün olduğu yerde artık her adım bu deliği hesaba katarak atılmalı. Peki, iç savaş söylentisinin bu kadar yaygınlaşması sadece bu iddiayla mı alakalı? Sözgelimi bu iddia Türkiye’de toplumun son derece güzel bir barış, huzur ortamı içinde yaşadığı bir dönemde ortaya atılsaydı ne olurdu? Herhalde o zaman kimse dikkate almazdı. Toplum zaten bu gerginliği her gün yaşıyor. Tepedekinin neler yapabileceğini az çok tahmin ediyor. Tahmin etmek için siyasi analizlere girişmeyenler de en azından seziyor. Bu iddianın bu kadar dikkat çekmesi zeminin maalesef gerçekten var olmasından kaynaklanıyor. Diktatörün yolu: Kutuplaşmadan iç savaşa Bütün faşist diktatörler kendisine bir kitle yaratmak, bu kitleyi genişletmek ve kenetlemek için ortak yöntemler kullanırlar. Bu yöntemlerden en kullanışlısı düşman yaratma ve kutuplaştırma stratejisidir. Mesela Almanya’da Hitler düşman olarak Yahudileri seçmişti. Bu düşmana karşı kitle yaratmış, genişletmiş ve tam egemenliğe ulaşmıştı. Türkiye’deki faşizm de on dört yıldır aynı yöntemi uyguluyor. En tepedeki faşist başta olmak üzere toplum her gün bilinçli olarak kutuplaştırılıyor, geriliyor, fitne ve düşmanlık tohumları saçılıyor. Faşistlerin düşman olarak belirledikleri ise bu ülkenin geniş kesimleri, asıl sahipleri: Kendisini Türk, Müslüman (Sünni ya da Alevi), laik, Atatürkçü olarak tanımlayanlar. Genellikle daha eğitimli olanlar… İşte faşist burada önemli bir açmaza düşmüş bulunuyor.Almanya, İtalya, İspanya vs. tüm faşizm örnekleri kısa zaman içinde arkalarındaki desteği yüzde doksanlara kadar ulaştırabildiler. Kimileri bu toplumların o dönemleri için “akıl tutulması” gibi tanımlamalar yaptı. Bizdeki ise en fazla yüzde ellilere geldi ve takıldı kaldı. Bunun nedeni şu önemli farktı: Diğer faşizm örnekleri her tür zalimliklerine, deliliklerine karşın aslında kendi ülkelerinin geniş kitleleri ile sorun yaşamıyorlardı. Fakat AKP doğrudan Türk insanının kendisine savaş açınca, ikna edip büyülediği yüzde ellinin karşısında asla ikna edemeyeceği bir yüzde elli koymuş oldu. Ve kendisinden nefret eden bu yüzde elli onun istediği mutlak egemenliğin önündeki en büyük engeldir artık.İşte bu nokta diktatör için kutuplaşma stratejisinin yetmediği, muhaliflerini faşist bir darbe ve iç savaşla tasfiye etme planlarını devreye soktuğu andır… Link to post Sitelerde Paylaş
leonardo18 0 Ocak 13, 2017 gönderildi Raporla Share Ocak 13, 2017 gönderildi S.sinler. O bir defa Erbakan'In lafıydı "Kanlı ya da kansız getireceğiz" filan. -Ancak sindirebileceklerinden emin olurlarsa harekete geçerler. 1'e üç olsalar yemez onları. (Helikopterin önüne de bilseler atlamazlardı). Türkiye'de öyle bir AKP'li öcü de yok. Söylemiş olayım. Dİn kılıklı zibidi bir sermaye partisi var. Türkiye ancak Yunanistana dönerse kurtulabilir (öyle bir akıl da Türklerde yok). Yani belirsiz. Link to post Sitelerde Paylaş
NotFound 0 Ocak 14, 2017 gönderildi Raporla Share Ocak 14, 2017 gönderildi T.C. bu bok cukurundan kurtulamaz artik. Suan gelinen noktanin geri donusu yok! Bekleyip olacaklari yasamaktan baska caremiz kalmadi malesef... Link to post Sitelerde Paylaş
Kuranınizinde 0 Ocak 14, 2017 gönderildi Yazar Raporla Share Ocak 14, 2017 gönderildi (düzenlendi) 1 hour ago, NotFound said: T.C. bu bok cukurundan kurtulamaz artik. Suan gelinen noktanin geri donusu yok! Bekleyip olacaklari yasamaktan baska caremiz kalmadi malesef... Bana da öyle geliyor. Bu şerefsizler resmen rejimi değiştiriyorlar. Bu ülkeyi bölüp parçalama süreci başlattıklarını bilmiyorlar. Şerefsizler... Ocak 14, 2017 tarihinde Kuranınizinde tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
zeus- 0 Ocak 14, 2017 gönderildi Raporla Share Ocak 14, 2017 gönderildi Böyle boktan halkı olan bir ülkede halk Tayyip'i seçer. Türkiye bokunda boğulmaya mahkum bir ülke. Link to post Sitelerde Paylaş
leonardo18 0 Ocak 14, 2017 gönderildi Raporla Share Ocak 14, 2017 gönderildi Çok da karamsar olmayalım. Ben sadece geçmişteki hataları unutmamamız gerektiğini söylüyorum. Türkiye'de artık gelişmiş / Modern bir kesim vardır. Bir de medeniyetten nasibini almamış Orta-Çağda kalmış insanlar vardır. Bunların oranı yarı yarıyadır. O yüzden o "diğer yarının" bu şekilde davranmasından daha normal bir şey yoktur. En yapılmayacak iş de bu ikisini kutuplaştırmaktır. iyi %50'yi, iyi yapabilmek zaten yarım asırdan fazla sürdü. yarım asır sonra o diğer yarıyı kazanma potansiyelimiz de var. Tek yapılması gereken demokrasi treninden inmemek, ülkeyi geriye çekmeye çalışmak yerine, ilerlemesine destek olmak. AKp'nin de bu planda bir yeri olamaz. Olayın basiti bu. Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts