Jump to content

Tanri ögrenebilir mi...


Recommended Posts

2 hours ago, ANTİATEİST said:

Maddenin bağımlı olduğu hiç bir şeye bağımlı değildir.

Aklımıza gelebilecek her türlü fiziksel tanımlardan uzaktadır.

Ama eyleme geçerse bağımlı olmak zorundadır. Hatta eyleme geçtiği an tanrılık sıfatını yitirir. Aksi türlüsü akıl ve hafsala dahilinde değildir. Eğer öyle ise onu nasıl anlayacaz da inanacaz? Kuran'ın ya da dünya üzerindeki türlü dinin üfürme yöntemi ile mi? Yoksa PVC yöntemi ile mi?

Tanımsız "şey"ler "yok"tur. Var kabul eden en kibarca tabiri ile manyaktır.

Yani tanrı yoktur.

Yani insan aklının dışındadır.

Böyle bir tanrıya inanılmamasına hala daha nasıl şaşırdığınıza asıl ben şaşırıyorum. Bu nasıl bir rahatlıktır?!.. Bu nasıl bir "ben yaptım oldu"culuktur..

İnsanlar, insan aklının dışındaki birşeye inanmakla yükümlendirilir. Sorumlu tutulur. Arkasından da cezaya tabi tutulur.

Ana okulu çocuğuna, sonucu ile birlikte 5 bilinmeyenli bir integral denklemi verip, o sonucu kabul ederek inanmasını beklemek ve bundan sorumlu tutmak bile bu garabetten daha mantıklıdır..düşünün o derece saykodelik bir şey..resmen delilik.

hatta dayattığınız şey daha da basit hali ile şu: x/0=6. Şimdi buna inan. İnanmazsan yakarım haa..

Bütün bunları bilip de şüphe etmemek insan aklına hakarettir.

Artık malumu ilan etme zamanı: bilmiyorsunuz; atıyorsunuz!

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 79
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

On 16.01.2017 at 00:03, TENTEN said:

tanrı öğrenebilir.

Öğrenebiliyorsa Alim-i mutlak değildir.

Öğrenemiyorsa ya da öğrenmesi mümkün değilse; Kadir-i mutlak değildir.

Bunlardan herhangi biri yoksa "tanrı" değildir. Ya da olsa olsa Akşam Pazarı Tanrısı'dır. Akşam oldu böyle olduu, gel vatandaaş; tanrıda indirim yaptık..:)

Hocam sen nerede yaşıyorsun? Ne yer ne içersin? Böyle cevap mı olur?

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, güven said:

 

Muhammed çıkarı için bir arap putunu konuşturmuş  güya Allahtan ayet İNİYORMUŞ GİBİ  1400 YIL ONCEKİ CEHİL İNSANLARI KANDIRMIŞ.gelelim tanrı diye bir şey yok zaten bize göre. sizin anladığınız dilden  yazayım. Allah herşeyi insanlardan öyrenmiş ateşi yazıyı kalemi kitabı biz insanlardan  arakalmış. çalıntı muhmmedin bilidiyi konuşturduğu put. neden cehnnemi buzdan kardan  işkenceye tabi tutmamış. muhammedin kutuplardan ne haberi varki cahilikte üstüne kimse su dökemez. yiyecek içecek herşeyi arabın çölündene varsa onu söylemiş  başakda bir şey yok cehnemin bile dolup dolmadıpından haberi yok sayın arap putu Alahın..

 

Cehennem Konuşuyor:

Kuran'da cehennemin Allah ile sik sik konustugu ve Allah'ın sorularini cevaplandirdigi yazilidir. Ornegin Kuran'in Kaf suresinde, gunahkarlar atese atildikca, Allah'ın cehenneme "Doldun mu?" diye sordugu ve cehennemin de bu soruya "Hayir, dolmadim. Daha var mi?" diye cevap verdigi anlatilmistir. (Kaf suresi Ayet 30).:lol:

ALINTI

"Cehennem" kelimesi acaba nerden geliyor?

Allah Kainati yaratti, sonra Insani yaratmaya karar verdi, ve onu test edip sonra ceza ve odul vermek uzere Cennet ve Cehennem yaratti, veya Kiyametten sonra yaratacak vs.

Acaba Cennet ve Cehennem'in isimlerini kendi mi verdi? Ta ezelden?

Bu kelimeler Arapca mi?

Ben actim baktim Tevrat'a ve gordum ki orda su iki kelime mevcut:

1) Genne: Bahce anlamina geliyor

2) Ge Hinnom: Hinnom'un vadisi/deresi manasina geliyor.

Daha da arastirdim ve gordum ki Yerusalim/Kudus'un hemen disinda Hinnom Vadisi denen yer var ve eski zamanlarda burasi sehrin copunun atildigi, suclularin idam edildikten sonra cesetlerinin atildigi, ve kokuyu defetmek icin surekli atesin yakildigi bir yer oldugunu, ve bunun Tevrat'ta ozellikle burda cocuklarini ateste kurban edenleri kinarken bahsinin gectigini gordum.

Ayrica farkettigim iki sey de su oldu. "Genne" bahce demekken "Naiym" de hos manasina gelmekte Ibranice'de. Ve Tekvin'in basinda Adem'le Havva'nin bulunduklari daha sonra kovulduklari yerin adinin ise "Aden" bahcesi oldugunu goruyoruz.

Simdi bu cok ilginc cunku Kurani Kermi'de sadece cennet degil bazen su isimler gecmekte:

1) Naiym cennetleri

2) Adn cennetleri

Simdi bunun neden olabilecegine dair bir spekulasyon yapmak gerekirse soyle bir aciklama onerilebilir: Hz.Muhammet etraftaki Yahudilerden ve Hristiyanlardan bu Naiym Genne ve Adn Genne'sini duydu ve bunlarin cennet turleri olduguna karar verdi.

Arkadaslar sorabilir, bu Genne niye Arapca'da Cennet olsun. Ben de onlara derim ki, biz Cennet diyoruz ama aslinda bu kelime Arapca'da ek almazsa Cenneh olarak telafuz edilir, sadece ek alirken mesela Cennet'i Naiym derken 'h' 't' olur. Ikinci olarak ise G'nin C olmasi normal, cunku Arapca'da G harfi yok, ve zaten melegin ismi olan Gabriel'de Cebrail olarak Arapca'ya gene Ibranice'den gecmistir, demekki bu oluyor.

Ve Cehennem'de ayni sekilde Gehinnom'dan gecmis oldugu bariz bir sekilde ortada.

Web'de yaptigim bir arastirmada bazi kardesler usenmeden Israil'e gidip bu Hinnom Vadisinin

(Bakara 2/106 TEFSİR)
مَا نَنسَخْ مِنْ ءَايَةٍ أَوْ نُنسِهَا نَأْتِ بِخَيْرٍ مِّنْهَآ أَوْ مِثْلِهَآ ۗ أَلَمْ تَعْلَمْ أَنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
Biz bir âyeti nesh eder veya unutturursak, yerine ya daha hayırlısını ya da aynısını getiririz.[*] Bilmez misin, her şeye bir ölçü koyan Allah’tır. 

[*] Nesih sözlükte, iki belgeyi yan yana getirip birindeki yazıyı diğerine aktarmak veya bir şeyi kaldırıp yerine başkasını koymaktır. Nesih ya aynısıyla ya da daha iyisiyle olur. Allah, önceki kitapların hükümleri son kitabında aynen korumuş ve şöyle demiştir: “Allah, Nuh’a buyurduğunu sizin için bu dinin şeriatı yapmıştır. Sana vahyettiğimiz, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya emrettiğimiz şudur: Bu dini ayakta tutun, o konuda ayrılığa düşmeyin...”  (Şûrâ 42/13)

Allah, kitapların bazı hükümlerini Kur’ân’a almamış ve şöyle demiştir: “Ey Ehl-i Kitap, Kitap’tan gizlediğiniz birçok şeyi size açıklayan birçoğuna da dokunmayan Elçimiz geldi. Size Allah’tan bir nur ve açık bir kitap geldi.” (Maide 5/15)

Önceki kitapların bazı hükümleri de daha iyisi ile değiştirilmiştir. Mesela Müslümanlara orucu, önceki ümmetler gibi tutarken (bkz. Bakara 2/183) daha sonra bazı hafifletmeler yapılmıştır ( bkz. Bakara 2/187).

 


(Şura 42/13)
شَرَعَ لَكُم مِّنَ ٱلدِّينِ مَا وَصَّىٰ بِهِۦ نُوحًا وَٱلَّذِىٓ أَوْحَيْنَآ إِلَيْكَ وَمَا وَصَّيْنَا بِهِۦٓ إِبْرَٰهِيمَ وَمُوسَىٰ وَعِيسَىٰٓ ۖ أَنْ أَقِيمُوا۟ ٱلدِّينَ وَلَا تَتَفَرَّقُوا۟ فِيهِ ۚ كَبُرَ عَلَى ٱلْمُشْرِكِينَ مَا تَدْعُوهُمْ إِلَيْهِ ۚ ٱللَّهُ يَجْتَبِىٓ إِلَيْهِ مَن يَشَآءُ وَيَهْدِىٓ إِلَيْهِ مَن يُنِيبُ
“Allah Nuh’a ne emretmişse onu, sizin için bu dinin kuralı (şeriat)[*] yapmıştır. Sana vahyettiğimiz, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya emrettiğimiz şudur: “Bu dini ayakta tutun ve birbirinizden ayrı düşmeyin.” Senin çağırdığın şey müşriklere ağır gelir. Allah, bu dini tercih edeni kendi tarafına (yoluna) seçer ve O’na yöneleni doğruya yönlendirir.” 

[*] Din fıtrattır(Rum 30/30). Adem’den Nuh’a kadar olan dönemde farklı din ve tabiat kanunlarının(fıtratın), Nuh’tan bugüne ise mevcut din ve tabiat kanunlarının geçerli olduğu anlaşılmaktadır.Bunlar, ibadetler, Allah’a karşı görev ve sorumluluklar, ortalama insan ömrü, hastalıklara karşı direnç, atmosferin kalınlığı ve oksijen miktarı gibi çok çeşitli kanunlar olabilir. Nuh Tufanı, ilimde buzul çağının sona ermesi olarak bilinmektedir. Buzul çağı ile şimdiki dönem arasındaki bu fıtrat ve din farklılığı insanların yaşam kurallarının (şeriatının) değişmesi sonucunu doğurmuştur.

(Şura 42/14)

وَمَا تَفَرَّقُوٓا۟ إِلَّا مِنۢ بَعْدِ مَا جَآءَهُمُ ٱلْعِلْمُ بَغْيًۢا بَيْنَهُمْ ۚ وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِن رَّبِّكَ إِلَىٰٓ أَجَلٍ مُّسَمًّى لَّقُضِىَ بَيْنَهُمْ ۚ وَإِنَّ ٱلَّذِينَ أُورِثُوا۟ ٱلْكِتَٰبَ مِنۢ بَعْدِهِمْ لَفِى شَكٍّ مِّنْهُ مُرِيبٍ

Ayrılığa düşmeleri, kendilerine bu bilgi geldikten sonra, birbirlerini kıskanmalarından dolayı oldu. Sahibinin, o belirlenmiş ecellerine kadar özgür bırakma sözü[*] olmasaydı hemen yargılanırlardı. Onlardan sonra Kitaba mirasçı olanlar ise kuşku içinde bocalayıp dururlar. 

[*] Ecel konusu için Bkz:En’am 6/2 ve dip notu.

(Şura 42/15)

فَلِذَٰلِكَ فَٱدْعُ ۖ وَٱسْتَقِمْ كَمَآ أُمِرْتَ ۖ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَآءَهُمْ ۖ وَقُلْ ءَامَنتُ بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِن كِتَٰبٍ ۖ وَأُمِرْتُ لِأَعْدِلَ بَيْنَكُمُ ۖ ٱللَّهُ رَبُّنَا وَرَبُّكُمْ ۖ لَنَآ أَعْمَٰلُنَا وَلَكُمْ أَعْمَٰلُكُمْ ۖ لَا حُجَّةَ بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ ۖ ٱللَّهُ يَجْمَعُ بَيْنَنَا ۖ وَإِلَيْهِ ٱلْمَصِيرُ

Bütün bunlardan dolayı sen çağrını yap ve emredildiği gibi doğru ol, onların arzularına da uyma. De ki “Allah’ın indirdiği her kitaba inanırım. Ben aranızda adil davranma emri aldım. Allah bizim Sahibimizdir; sizin de Sahibinizdir. Bizim yaptığımız bizim, sizin yaptığınız sizindir. Bizimle sizin aranızda belgeye de ihtiyaç yoktur. Bizi bir araya getirecek olan Allah’tır. Dönüş O’nadır.” 
 

(Şura 42/16)

وَٱلَّذِينَ يُحَآجُّونَ فِى ٱللَّهِ مِنۢ بَعْدِ مَا ٱسْتُجِيبَ لَهُۥ حُجَّتُهُمْ دَاحِضَةٌ عِندَ رَبِّهِمْ وَعَلَيْهِمْ غَضَبٌ وَلَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ

Sorusuna doğru cevap verildikten sonra[*] Allah hakkında karşılıklı belge getirenlerin belgeleri, Sahipleri katında değersizdir. Onlar hem öfkeyi hem de şiddetli bir cezayı hak ederler. 

[*] Bkz:Araf 7/172

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, teflon said:

Ama eyleme geçerse bağımlı olmak zorundadır. Hatta eyleme geçtiği an tanrılık sıfatını yitirir. Aksi türlüsü akıl ve hafsala dahilinde değildir. Eğer öyle ise onu nasıl anlayacaz da inanacaz? Kuran'ın ya da dünya üzerindeki türlü dinin üfürme yöntemi ile mi? Yoksa PVC yöntemi ile mi?

Tanımsız "şey"ler "yok"tur. Var kabul eden en kibarca tabiri ile manyaktır.

Yani tanrı yoktur.

Yani insan aklının dışındadır.

Böyle bir tanrıya inanılmamasına hala daha nasıl şaşırdığınıza asıl ben şaşırıyorum. Bu nasıl bir rahatlıktır?!.. Bu nasıl bir "ben yaptım oldu"culuktur..

İnsanlar, insan aklının dışındaki birşeye inanmakla yükümlendirilir. Sorumlu tutulur. Arkasından da cezaya tabi tutulur.

Ana okulu çocuğuna, sonucu ile birlikte 5 bilinmeyenli bir integral denklemi verip, o sonucu kabul ederek inanmasını beklemek ve bundan sorumlu tutmak bile bu garabetten daha mantıklıdır..düşünün o derece saykodelik bir şey..resmen delilik.

hatta dayattığınız şey daha da basit hali ile şu: x/0=6. Şimdi buna inan. İnanmazsan yakarım haa..

Bütün bunları bilip de şüphe etmemek insan aklına hakarettir.

Artık malumu ilan etme zamanı: bilmiyorsunuz; atıyorsunuz!

 

kadir = قدير kelimesi, “ölçü koyan” anlamındadır ama gelenekte “gücü yeter” anlamı verilir, ölçüyü en büyük güce sahip olan koyar, ama âyete “gücü yeter” anlamı verilince kelimenin ölçü ile ilişkisi kesilmiş olur.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 22.01.2017 at 18:29, Cesed yazdı:
(Bakara 2/106 TEFSİR)
مَا نَنسَخْ مِنْ ءَايَةٍ أَوْ نُنسِهَا نَأْتِ بِخَيْرٍ مِّنْهَآ أَوْ مِثْلِهَآ ۗ أَلَمْ تَعْلَمْ أَنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
Biz bir âyeti nesh eder veya unutturursak, yerine ya daha hayırlısını ya da aynısını getiririz.[*] Bilmez misin, her şeye bir ölçü koyan Allah’tır. 

[*] Nesih sözlükte, iki belgeyi yan yana getirip birindeki yazıyı diğerine aktarmak veya bir şeyi kaldırıp yerine başkasını koymaktır. Nesih ya aynısıyla ya da daha iyisiyle olur. Allah, önceki kitapların hükümleri son kitabında aynen korumuş ve şöyle demiştir: “Allah, Nuh’a buyurduğunu sizin için bu dinin şeriatı yapmıştır. Sana vahyettiğimiz, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya emrettiğimiz şudur: Bu dini ayakta tutun, o konuda ayrılığa düşmeyin...”  (Şûrâ 42/13)

Allah, kitapların bazı hükümlerini Kur’ân’a almamış ve şöyle demiştir: “Ey Ehl-i Kitap, Kitap’tan gizlediğiniz birçok şeyi size açıklayan birçoğuna da dokunmayan Elçimiz geldi. Size Allah’tan bir nur ve açık bir kitap geldi.” (Maide 5/15)

Önceki kitapların bazı hükümleri de daha iyisi ile değiştirilmiştir. Mesela Müslümanlara orucu, önceki ümmetler gibi tutarken (bkz. Bakara 2/183) daha sonra bazı hafifletmeler yapılmıştır ( bkz. Bakara 2/187).

 


(Şura 42/13)
شَرَعَ لَكُم مِّنَ ٱلدِّينِ مَا وَصَّىٰ بِهِۦ نُوحًا وَٱلَّذِىٓ أَوْحَيْنَآ إِلَيْكَ وَمَا وَصَّيْنَا بِهِۦٓ إِبْرَٰهِيمَ وَمُوسَىٰ وَعِيسَىٰٓ ۖ أَنْ أَقِيمُوا۟ ٱلدِّينَ وَلَا تَتَفَرَّقُوا۟ فِيهِ ۚ كَبُرَ عَلَى ٱلْمُشْرِكِينَ مَا تَدْعُوهُمْ إِلَيْهِ ۚ ٱللَّهُ يَجْتَبِىٓ إِلَيْهِ مَن يَشَآءُ وَيَهْدِىٓ إِلَيْهِ مَن يُنِيبُ
“Allah Nuh’a ne emretmişse onu, sizin için bu dinin kuralı (şeriat)[*] yapmıştır. Sana vahyettiğimiz, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya emrettiğimiz şudur: “Bu dini ayakta tutun ve birbirinizden ayrı düşmeyin.” Senin çağırdığın şey müşriklere ağır gelir. Allah, bu dini tercih edeni kendi tarafına (yoluna) seçer ve O’na yöneleni doğruya yönlendirir.” 

[*] Din fıtrattır(Rum 30/30). Adem’den Nuh’a kadar olan dönemde farklı din ve tabiat kanunlarının(fıtratın), Nuh’tan bugüne ise mevcut din ve tabiat kanunlarının geçerli olduğu anlaşılmaktadır.Bunlar, ibadetler, Allah’a karşı görev ve sorumluluklar, ortalama insan ömrü, hastalıklara karşı direnç, atmosferin kalınlığı ve oksijen miktarı gibi çok çeşitli kanunlar olabilir. Nuh Tufanı, ilimde buzul çağının sona ermesi olarak bilinmektedir. Buzul çağı ile şimdiki dönem arasındaki bu fıtrat ve din farklılığı insanların yaşam kurallarının (şeriatının) değişmesi sonucunu doğurmuştur.

(Şura 42/14)

وَمَا تَفَرَّقُوٓا۟ إِلَّا مِنۢ بَعْدِ مَا جَآءَهُمُ ٱلْعِلْمُ بَغْيًۢا بَيْنَهُمْ ۚ وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِن رَّبِّكَ إِلَىٰٓ أَجَلٍ مُّسَمًّى لَّقُضِىَ بَيْنَهُمْ ۚ وَإِنَّ ٱلَّذِينَ أُورِثُوا۟ ٱلْكِتَٰبَ مِنۢ بَعْدِهِمْ لَفِى شَكٍّ مِّنْهُ مُرِيبٍ

Ayrılığa düşmeleri, kendilerine bu bilgi geldikten sonra, birbirlerini kıskanmalarından dolayı oldu. Sahibinin, o belirlenmiş ecellerine kadar özgür bırakma sözü[*] olmasaydı hemen yargılanırlardı. Onlardan sonra Kitaba mirasçı olanlar ise kuşku içinde bocalayıp dururlar. 

[*] Ecel konusu için Bkz:En’am 6/2 ve dip notu.

(Şura 42/15)

فَلِذَٰلِكَ فَٱدْعُ ۖ وَٱسْتَقِمْ كَمَآ أُمِرْتَ ۖ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَآءَهُمْ ۖ وَقُلْ ءَامَنتُ بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِن كِتَٰبٍ ۖ وَأُمِرْتُ لِأَعْدِلَ بَيْنَكُمُ ۖ ٱللَّهُ رَبُّنَا وَرَبُّكُمْ ۖ لَنَآ أَعْمَٰلُنَا وَلَكُمْ أَعْمَٰلُكُمْ ۖ لَا حُجَّةَ بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ ۖ ٱللَّهُ يَجْمَعُ بَيْنَنَا ۖ وَإِلَيْهِ ٱلْمَصِيرُ

Bütün bunlardan dolayı sen çağrını yap ve emredildiği gibi doğru ol, onların arzularına da uyma. De ki “Allah’ın indirdiği her kitaba inanırım. Ben aranızda adil davranma emri aldım. Allah bizim Sahibimizdir; sizin de Sahibinizdir. Bizim yaptığımız bizim, sizin yaptığınız sizindir. Bizimle sizin aranızda belgeye de ihtiyaç yoktur. Bizi bir araya getirecek olan Allah’tır. Dönüş O’nadır.” 
 

(Şura 42/16)

وَٱلَّذِينَ يُحَآجُّونَ فِى ٱللَّهِ مِنۢ بَعْدِ مَا ٱسْتُجِيبَ لَهُۥ حُجَّتُهُمْ دَاحِضَةٌ عِندَ رَبِّهِمْ وَعَلَيْهِمْ غَضَبٌ وَلَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ

Sorusuna doğru cevap verildikten sonra[*] Allah hakkında karşılıklı belge getirenlerin belgeleri, Sahipleri katında değersizdir. Onlar hem öfkeyi hem de şiddetli bir cezayı hak ederler. 

[*] Bkz:Araf 7/172

Hadisler:

 

Hadis 1: "Peygamber Mekke'de Necm suresini okurken secde etti ve onunla birlikte,-aldığı toprağı alnına götüren yaşlı birinin dışında Müslüman ve putatapan herkes secde etti." Kaynak: Buhari (hadis no:555), Tirmizi ve öteki hadis, fıkıh kitapları.

 

Hadis 2: "Peygamber Mekke'de iken Necm suresini okuyordu, Lat'ı, Uzza'yı ve bir öteki, üçüncü (put) olan Menat'ı gördünüz mü ?" diyen yere gelince şeytan, peygamberin diline şunu atıverdi

"İşte bunlar, yüce turnalardır. Şefaatleri de elbette ki umulur." Bunun üzerine putataparlar:

"Muhammed daha önce değil, bu gün tanrıçalarımızı iyi sözlerle andı!" dediler.

 

Ekleyecek olursam. burası cevap veriyor

Konuya ilişkin Ayetler;

HACC 52:

Hem biz senden evvel ne bir Resul ve ne bir Nebi göndermedik ki bir temenni kurduğu vakıt Şeytan onun ümniyyesine bir ilka yapmış olmasın, bunun üzerine Allah Şeytanın ilka ettiğini derhal nesheder de sonra Allah, âyetlerini muhkemler ve Allah, alîmdir, hakîmdir)

İSRÂ-73 Ve in kâdû le yeftinûneke anillezî evhaynâ ileyke li tefteriye aleynâ gayrahu ve izen lettehazûke halîlâ(halîlen).
Ve neredeyse sana vahyettiğimiz şeyden başkası ile Bize iftira etmen için gerçekten seni fitneye düşürüyorlardı. Ve o taktirde seni mutlaka dost edinirlerdi.

İSRÂ-74  Ve lev lâ en sebbetnâke lekad kidte terkenu ileyhim şey’en kalîlâ(kalîlen).
Ve seni sebat ettirmeseydik, andolsun ki sen, onlara biraz meylederdin.

 

İSRÂ-75  İzen le ezaknâke di’fal hayâti ve di’fal memâti summe lâ tecidu leke aleynâ nasîrâ(nasîran).
O taktirde, elbette hayatın ve ölümün di’fasını (sıkıntılarını, üzüntülerini, acılarını) kat kat sana tattırırdık. Sonra senin için Bize karşı bir yardımcı bulunmaz

 

Buhari (hadis no:555)... vs  yukarıda belirttim.

 

Peygamberin üç putu Lat, Uzza, Menat öven sözlerle anması ve müşriklerle tapınma hareketi yapması söz konusu.

On 22.01.2017 at 18:29, Cesed yazdı:
(Bakara 2/106 TEFSİR)
مَا نَنسَخْ مِنْ ءَايَةٍ أَوْ نُنسِهَا نَأْتِ بِخَيْرٍ مِّنْهَآ أَوْ مِثْلِهَآ ۗ أَلَمْ تَعْلَمْ أَنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
Biz bir âyeti nesh eder veya unutturursak, yerine ya daha hayırlısını ya da aynısını getiririz.[*] Bilmez misin, her şeye bir ölçü koyan Allah’tır. 

[*] Nesih sözlükte, iki belgeyi yan yana getirip birindeki yazıyı diğerine aktarmak veya bir şeyi kaldırıp yerine başkasını koymaktır. Nesih ya aynısıyla ya da daha iyisiyle olur. Allah, önceki kitapların hükümleri son kitabında aynen korumuş ve şöyle demiştir: “Allah, Nuh’a buyurduğunu sizin için bu dinin şeriatı yapmıştır. Sana vahyettiğimiz, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya emrettiğimiz şudur: Bu dini ayakta tutun, o konuda ayrılığa düşmeyin...”  (Şûrâ 42/13)

Allah, kitapların bazı hükümlerini Kur’ân’a almamış ve şöyle demiştir: “Ey Ehl-i Kitap, Kitap’tan gizlediğiniz birçok şeyi size açıklayan birçoğuna da dokunmayan Elçimiz geldi. Size Allah’tan bir nur ve açık bir kitap geldi.” (Maide 5/15)

Önceki kitapların bazı hükümleri de daha iyisi ile değiştirilmiştir. Mesela Müslümanlara orucu, önceki ümmetler gibi tutarken (bkz. Bakara 2/183) daha sonra bazı hafifletmeler yapılmıştır ( bkz. Bakara 2/187).

 


(Şura 42/13)
شَرَعَ لَكُم مِّنَ ٱلدِّينِ مَا وَصَّىٰ بِهِۦ نُوحًا وَٱلَّذِىٓ أَوْحَيْنَآ إِلَيْكَ وَمَا وَصَّيْنَا بِهِۦٓ إِبْرَٰهِيمَ وَمُوسَىٰ وَعِيسَىٰٓ ۖ أَنْ أَقِيمُوا۟ ٱلدِّينَ وَلَا تَتَفَرَّقُوا۟ فِيهِ ۚ كَبُرَ عَلَى ٱلْمُشْرِكِينَ مَا تَدْعُوهُمْ إِلَيْهِ ۚ ٱللَّهُ يَجْتَبِىٓ إِلَيْهِ مَن يَشَآءُ وَيَهْدِىٓ إِلَيْهِ مَن يُنِيبُ
“Allah Nuh’a ne emretmişse onu, sizin için bu dinin kuralı (şeriat)[*] yapmıştır. Sana vahyettiğimiz, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya emrettiğimiz şudur: “Bu dini ayakta tutun ve birbirinizden ayrı düşmeyin.” Senin çağırdığın şey müşriklere ağır gelir. Allah, bu dini tercih edeni kendi tarafına (yoluna) seçer ve O’na yöneleni doğruya yönlendirir.” 

[*] Din fıtrattır(Rum 30/30). Adem’den Nuh’a kadar olan dönemde farklı din ve tabiat kanunlarının(fıtratın), Nuh’tan bugüne ise mevcut din ve tabiat kanunlarının geçerli olduğu anlaşılmaktadır.Bunlar, ibadetler, Allah’a karşı görev ve sorumluluklar, ortalama insan ömrü, hastalıklara karşı direnç, atmosferin kalınlığı ve oksijen miktarı gibi çok çeşitli kanunlar olabilir. Nuh Tufanı, ilimde buzul çağının sona ermesi olarak bilinmektedir. Buzul çağı ile şimdiki dönem arasındaki bu fıtrat ve din farklılığı insanların yaşam kurallarının (şeriatının) değişmesi sonucunu doğurmuştur.

(Şura 42/14)

وَمَا تَفَرَّقُوٓا۟ إِلَّا مِنۢ بَعْدِ مَا جَآءَهُمُ ٱلْعِلْمُ بَغْيًۢا بَيْنَهُمْ ۚ وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِن رَّبِّكَ إِلَىٰٓ أَجَلٍ مُّسَمًّى لَّقُضِىَ بَيْنَهُمْ ۚ وَإِنَّ ٱلَّذِينَ أُورِثُوا۟ ٱلْكِتَٰبَ مِنۢ بَعْدِهِمْ لَفِى شَكٍّ مِّنْهُ مُرِيبٍ

Ayrılığa düşmeleri, kendilerine bu bilgi geldikten sonra, birbirlerini kıskanmalarından dolayı oldu. Sahibinin, o belirlenmiş ecellerine kadar özgür bırakma sözü[*] olmasaydı hemen yargılanırlardı. Onlardan sonra Kitaba mirasçı olanlar ise kuşku içinde bocalayıp dururlar. 

[*] Ecel konusu için Bkz:En’am 6/2 ve dip notu.

(Şura 42/15)

فَلِذَٰلِكَ فَٱدْعُ ۖ وَٱسْتَقِمْ كَمَآ أُمِرْتَ ۖ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَآءَهُمْ ۖ وَقُلْ ءَامَنتُ بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِن كِتَٰبٍ ۖ وَأُمِرْتُ لِأَعْدِلَ بَيْنَكُمُ ۖ ٱللَّهُ رَبُّنَا وَرَبُّكُمْ ۖ لَنَآ أَعْمَٰلُنَا وَلَكُمْ أَعْمَٰلُكُمْ ۖ لَا حُجَّةَ بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ ۖ ٱللَّهُ يَجْمَعُ بَيْنَنَا ۖ وَإِلَيْهِ ٱلْمَصِيرُ

Bütün bunlardan dolayı sen çağrını yap ve emredildiği gibi doğru ol, onların arzularına da uyma. De ki “Allah’ın indirdiği her kitaba inanırım. Ben aranızda adil davranma emri aldım. Allah bizim Sahibimizdir; sizin de Sahibinizdir. Bizim yaptığımız bizim, sizin yaptığınız sizindir. Bizimle sizin aranızda belgeye de ihtiyaç yoktur. Bizi bir araya getirecek olan Allah’tır. Dönüş O’nadır.” 
 

(Şura 42/16)

وَٱلَّذِينَ يُحَآجُّونَ فِى ٱللَّهِ مِنۢ بَعْدِ مَا ٱسْتُجِيبَ لَهُۥ حُجَّتُهُمْ دَاحِضَةٌ عِندَ رَبِّهِمْ وَعَلَيْهِمْ غَضَبٌ وَلَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ

Sorusuna doğru cevap verildikten sonra[*] Allah hakkında karşılıklı belge getirenlerin belgeleri, Sahipleri katında değersizdir. Onlar hem öfkeyi hem de şiddetli bir cezayı hak ederler. 

[*] Bkz:Araf 7/172

 

KUARAN  HADİSLER ORTADA SEN ŞEYATAN AYETLERİ BİLİRMİSİN BİLMİYORSAN OKU

Hadisler:

 

Hadis 1: "Peygamber Mekke'de Necm suresini okurken secde etti ve onunla birlikte,-aldığı toprağı alnına götüren yaşlı birinin dışında Müslüman ve putatapan herkes secde etti." Kaynak: Buhari (hadis no:555), Tirmizi ve öteki hadis, fıkıh kitapları.

 

Hadis 2: "Peygamber Mekke'de iken Necm suresini okuyordu, Lat'ı, Uzza'yı ve bir öteki, üçüncü (put) olan Menat'ı gördünüz mü ?" diyen yere gelince şeytan, peygamberin diline şunu atıverdi

"İşte bunlar, yüce turnalardır. Şefaatleri de elbette ki umulur." Bunun üzerine putataparlar:

"Muhammed daha önce değil, bu gün tanrıçalarımızı iyi sözlerle andı!" dediler.

 

Ekleyecek olursam. burası cevap veriyor

Konuya ilişkin Ayetler;

HACC 52:

Hem biz senden evvel ne bir Resul ve ne bir Nebi göndermedik ki bir temenni kurduğu vakıt Şeytan onun ümniyyesine bir ilka yapmış olmasın, bunun üzerine Allah Şeytanın ilka ettiğini derhal nesheder de sonra Allah, âyetlerini muhkemler ve Allah, alîmdir, hakîmdir)

İSRÂ-73 Ve in kâdû le yeftinûneke anillezî evhaynâ ileyke li tefteriye aleynâ gayrahu ve izen lettehazûke halîlâ(halîlen).
Ve neredeyse sana vahyettiğimiz şeyden başkası ile Bize iftira etmen için gerçekten seni fitneye düşürüyorlardı. Ve o taktirde seni mutlaka dost edinirlerdi.

İSRÂ-74  Ve lev lâ en sebbetnâke lekad kidte terkenu ileyhim şey’en kalîlâ(kalîlen).
Ve seni sebat ettirmeseydik, andolsun ki sen, onlara biraz meylederdin.

 

İSRÂ-75  İzen le ezaknâke di’fal hayâti ve di’fal memâti summe lâ tecidu leke aleynâ nasîrâ(nasîran).
O taktirde, elbette hayatın ve ölümün di’fasını (sıkıntılarını, üzüntülerini, acılarını) kat kat sana tattırırdık. Sonra senin için Bize karşı bir yardımcı bulunmaz

 

Buhari (hadis no:555)... vs  yukarıda belirttim.

 

Peygamberin üç putu Lat, Uzza, Menat öven sözlerle anması ve müşriklerle tapınma hareketi yapması söz konusu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 hours ago, güven said:

 

 

Hadisler:

 

Hadis 1: "Peygamber Mekke'de Necm suresini okurken secde etti ve onunla birlikte,-aldığı toprağı alnına götüren yaşlı birinin dışında Müslüman ve putatapan herkes secde etti." Kaynak: Buhari (hadis no:555), Tirmizi ve öteki hadis, fıkıh kitapları.

 

Hadis 2: "Peygamber Mekke'de iken Necm suresini okuyordu, Lat'ı, Uzza'yı ve bir öteki, üçüncü (put) olan Menat'ı gördünüz mü ?" diyen yere gelince şeytan, peygamberin diline şunu atıverdi

"İşte bunlar, yüce turnalardır. Şefaatleri de elbette ki umulur." Bunun üzerine putataparlar:

"Muhammed daha önce değil, bu gün tanrıçalarımızı iyi sözlerle andı!" dediler.

 

 

Ekleyecek olursam. burası cevap veriyor

 

Konuya ilişkin Ayetler;

 

HACC 52:

 

Hem biz senden evvel ne bir Resul ve ne bir Nebi göndermedik ki bir temenni kurduğu vakıt Şeytan onun ümniyyesine bir ilka yapmış olmasın, bunun üzerine Allah Şeytanın ilka ettiğini derhal nesheder de sonra Allah, âyetlerini muhkemler ve Allah, alîmdir, hakîmdir)

 

İSRÂ-73 Ve in kâdû le yeftinûneke anillezî evhaynâ ileyke li tefteriye aleynâ gayrahu ve izen lettehazûke halîlâ(halîlen).
Ve neredeyse sana vahyettiğimiz şeyden başkası ile Bize iftira etmen için gerçekten seni fitneye düşürüyorlardı. Ve o taktirde seni mutlaka dost edinirlerdi.

 

İSRÂ-74  Ve lev lâ en sebbetnâke lekad kidte terkenu ileyhim şey’en kalîlâ(kalîlen).
Ve seni sebat ettirmeseydik, andolsun ki sen, onlara biraz meylederdin.

 

 

 

İSRÂ-75  İzen le ezaknâke di’fal hayâti ve di’fal memâti summe lâ tecidu leke aleynâ nasîrâ(nasîran).
O taktirde, elbette hayatın ve ölümün di’fasını (sıkıntılarını, üzüntülerini, acılarını) kat kat sana tattırırdık. Sonra senin için Bize karşı bir yardımcı bulunmaz

 

 

 

Buhari (hadis no:555)... vs  yukarıda belirttim.

 

 

Peygamberin üç putu Lat, Uzza, Menat öven sözlerle anması ve müşriklerle tapınma hareketi yapması söz konusu.

 

KUARAN  HADİSLER ORTADA SEN ŞEYATAN AYETLERİ BİLİRMİSİN BİLMİYORSAN OKU

Hadisler:

 

Hadis 1: "Peygamber Mekke'de Necm suresini okurken secde etti ve onunla birlikte,-aldığı toprağı alnına götüren yaşlı birinin dışında Müslüman ve putatapan herkes secde etti." Kaynak: Buhari (hadis no:555), Tirmizi ve öteki hadis, fıkıh kitapları.

 

Hadis 2: "Peygamber Mekke'de iken Necm suresini okuyordu, Lat'ı, Uzza'yı ve bir öteki, üçüncü (put) olan Menat'ı gördünüz mü ?" diyen yere gelince şeytan, peygamberin diline şunu atıverdi

"İşte bunlar, yüce turnalardır. Şefaatleri de elbette ki umulur." Bunun üzerine putataparlar:

"Muhammed daha önce değil, bu gün tanrıçalarımızı iyi sözlerle andı!" dediler.

 

 

Ekleyecek olursam. burası cevap veriyor

 

Konuya ilişkin Ayetler;

 

HACC 52:

 

Hem biz senden evvel ne bir Resul ve ne bir Nebi göndermedik ki bir temenni kurduğu vakıt Şeytan onun ümniyyesine bir ilka yapmış olmasın, bunun üzerine Allah Şeytanın ilka ettiğini derhal nesheder de sonra Allah, âyetlerini muhkemler ve Allah, alîmdir, hakîmdir)

 

İSRÂ-73 Ve in kâdû le yeftinûneke anillezî evhaynâ ileyke li tefteriye aleynâ gayrahu ve izen lettehazûke halîlâ(halîlen).
Ve neredeyse sana vahyettiğimiz şeyden başkası ile Bize iftira etmen için gerçekten seni fitneye düşürüyorlardı. Ve o taktirde seni mutlaka dost edinirlerdi.

 

İSRÂ-74  Ve lev lâ en sebbetnâke lekad kidte terkenu ileyhim şey’en kalîlâ(kalîlen).
Ve seni sebat ettirmeseydik, andolsun ki sen, onlara biraz meylederdin.

 

 

 

İSRÂ-75  İzen le ezaknâke di’fal hayâti ve di’fal memâti summe lâ tecidu leke aleynâ nasîrâ(nasîran).
O taktirde, elbette hayatın ve ölümün di’fasını (sıkıntılarını, üzüntülerini, acılarını) kat kat sana tattırırdık. Sonra senin için Bize karşı bir yardımcı bulunmaz

 

 

 

Buhari (hadis no:555)... vs  yukarıda belirttim.

 

 

Peygamberin üç putu Lat, Uzza, Menat öven sözlerle anması ve müşriklerle tapınma hareketi yapması söz konusu.

(Necm 53/19)
أَفَرَءَيْتُمُ ٱللَّٰتَ وَٱلْعُزَّىٰ
Siz, Lat’ı ve Uzza’yı hiç düşündünüz mü? 
 

(Necm 53/20)
وَمَنَوٰةَ ٱلثَّالِثَةَ ٱلْأُخْرَىٰٓ
Ya diğerini; üçüncüsü olan Menat’ı? 
 

(Necm 53/21)
أَلَكُمُ ٱلذَّكَرُ وَلَهُ ٱلْأُنثَىٰ
(Size göre bunlar Allah’ın kızlarıdır.) Erkekler sizin olsun, kızlar da Allah’ın, öyle mi? 
 

(Necm 53/22)
تِلْكَ إِذًا قِسْمَةٌ ضِيزَىٰٓ
(Size göre) bu, haksız bir paylaşma olmaz mı? 
 

(Necm 53/23)
إِنْ هِىَ إِلَّآ أَسْمَآءٌ سَمَّيْتُمُوهَآ أَنتُمْ وَءَابَآؤُكُم مَّآ أَنزَلَ ٱللَّهُ بِهَا مِن سُلْطَٰنٍ ۚ إِن يَتَّبِعُونَ إِلَّا ٱلظَّنَّ وَمَا تَهْوَى ٱلْأَنفُسُ ۖ وَلَقَدْ جَآءَهُم مِّن رَّبِّهِمُ ٱلْهُدَىٰٓ
Bunların kendileri yok, sadece adları vardır. O adları, siz ve atalarınız dillendiriyorsunuz. Allah onlarla ilgili bir belge (yetki) indirmedi. Sadece varsayımlarınızın ve canınızın istediği şeyin peşinden gidiyorsunuz. Bakın işte size Sahibinizden bir rehber geldi. 
 

(Necm 53/24)
أَمْ لِلْإِنسَٰنِ مَا تَمَنَّىٰ
Acaba insan her istediğini elde edebilir mi? 
 

(Necm 53/25)
فَلِلَّهِ ٱلْءَاخِرَةُ وَٱلْأُولَىٰ
(Aklınızı başınıza alın!) Her şeyin sonu da Allah’ındır, başı da. 
 

(Necm 53/26)
وَكَم مِّن مَّلَكٍ فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ لَا تُغْنِى شَفَٰعَتُهُمْ شَيْـًٔا إِلَّا مِنۢ بَعْدِ أَن يَأْذَنَ ٱللَّهُ لِمَن يَشَآءُ وَيَرْضَىٰٓ
(Siz melekleri ilah ediniyorsunuz;) Göklerde çok melek var ama onların şefaati işinize yaramaz. İşe yaraması için şefaatin, Allah’ın razı olup tercih ettiği bir kişi lehine ve O’nun izniyle olması gerekir. 
 

(Necm 53/27)
إِنَّ ٱلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِٱلْءَاخِرَةِ لَيُسَمُّونَ ٱلْمَلَٰٓئِكَةَ تَسْمِيَةَ ٱلْأُنثَىٰ
Ahirete inanmayanlar meleklere hep kız ismi takarlar. 
 

(Necm 53/28)
وَمَا لَهُم بِهِۦ مِنْ عِلْمٍ ۖ إِن يَتَّبِعُونَ إِلَّا ٱلظَّنَّ ۖ وَإِنَّ ٱلظَّنَّ لَا يُغْنِى مِنَ ٱلْحَقِّ شَيْـًٔا
Bu konuda ellerinde bir bilgi de yoktur, sadece varsayımlarıyla hareket ederler. Varsayım, gerçeğin yerini tutamaz. 
 

(Necm 53/29)
فَأَعْرِضْ عَن مَّن تَوَلَّىٰ عَن ذِكْرِنَا وَلَمْ يُرِدْ إِلَّا ٱلْحَيَوٰةَ ٱلدُّنْيَا
Bizim doğru bilgilerimize (Kur’an’a) sırtını dönen ve dünya yaşayışından başkasını istemeyen kimseyle arana mesafe koy. 
 

(Necm 53/30)
ذَٰلِكَ مَبْلَغُهُم مِّنَ ٱلْعِلْمِ ۚ إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَن ضَلَّ عَن سَبِيلِهِۦ وَهُوَ أَعْلَمُ بِمَنِ ٱهْتَدَىٰ
Onların ilimden payları işte bu kadar. Senin Sahibin, yolundan sapanları iyi bilir, doğru yolda olanları da iyi bilir. 
 

(Necm 53/31)
وَلِلَّهِ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِ لِيَجْزِىَ ٱلَّذِينَ أَسَٰٓـُٔوا۟ بِمَا عَمِلُوا۟ وَيَجْزِىَ ٱلَّذِينَ أَحْسَنُوا۟ بِٱلْحُسْنَى
Göklerde ve yerdeki her şey Allah’ındır. Düzenini, kötülük edenleri yaptıklarına göre cezalandırmak ve güzel işler yapanları da daha güzeli ile karşılamak için kurmuştur[*] 

[*] “Sizi zorlu bir imtihandan geçirmek ve hanginizin daha iyi davranacağını belirlemek için gökleri ve yeri altı günde yaratan Allah’tır. O sırada arşı (yönetim merkezi) suyun üstündeydi.” (Hud 11/7)“


(Necm 53/32)
ٱلَّذِينَ يَجْتَنِبُونَ كَبَٰٓئِرَ ٱلْإِثْمِ وَٱلْفَوَٰحِشَ إِلَّا ٱللَّمَمَ ۚ إِنَّ رَبَّكَ وَٰسِعُ ٱلْمَغْفِرَةِ ۚ هُوَ أَعْلَمُ بِكُمْ إِذْ أَنشَأَكُم مِّنَ ٱلْأَرْضِ وَإِذْ أَنتُمْ أَجِنَّةٌ فِى بُطُونِ أُمَّهَٰتِكُمْ ۖ فَلَا تُزَكُّوٓا۟ أَنفُسَكُمْ ۖ هُوَ أَعْلَمُ بِمَنِ ٱتَّقَىٰٓ
Güzel davrananlar, kusurları hariç[1*], günahların büyüklerinden ve fuhuş çeşitlerinden[2*] kaçınanlardır. Sahibinin bağışlaması boldur. Topraktan sizi oluştururken de analarınızın karnında birer cenin iken de sizi en iyi bilen O’dur. Kendinizi iyi göstermeye kalkmayın[3*]. Doğal yapısını kimin koruduğunu en iyi O bilir. 

[1*] “Size konan yasakların büyüklerinden kaçınırsanız, kusurlarınızı örter ve sizi şerefli bir yere yerleştiririz.” (Nisa 4/31)

el lememe(اللَّمَمَ):Etrafındakiler, çevresindekiler anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim’de büyük günahlar(kebair el ismi) ve onun etrafındekiler sınıflandırması vardır. Küçük günahlar diye bir sınıflandırma yoktur.

[2*]  Fuhuş çeşitleri diye tercüme ettiğimiz kelime fevâhiş’tir; fuhuş’un çoğuludur. Arapçada çoğul en az üçü gösterir. Kur’an’a göre zina ve erkek erkeğe ilişki fuhuştur. Üçüncüsü kadın kadına yaşanan sevicilik olabilir.

[3*] Bakara 2/151,  Şems 91/9Nisa 4/49 ve Tevbe 9/103’ün kapsamında bir dipnot yazılacak.

(Hac 22/52)

وَمَآ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ مِن رَّسُولٍ وَلَا نَبِىٍّ إِلَّآ إِذَا تَمَنَّىٰٓ أَلْقَى ٱلشَّيْطَٰنُ فِىٓ أُمْنِيَّتِهِۦ فَيَنسَخُ ٱللَّهُ مَا يُلْقِى ٱلشَّيْطَٰنُ ثُمَّ يُحْكِمُ ٱللَّهُ ءَايَٰتِهِۦ ۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Senden önce de elçi veya nebi olarak gönderdiğimiz kimselerden hangisi (tebliğ şekli ile ilgili) bir temennide[1*] bulunsa, şeytanlar[2*] onun yaptığı bu temenniye mutlaka bir şeyler karıştırmıştır. Arkasından Allah, şeytanların karıştırdığını gidermiş sonra da âyetlerini (zihinlerde) iyice sağlamlaştırmıştır[3*]. Allah bilir, doğru karar verir. 

[1*] temenni : dilek

[2*] Elif lamlı olduğu için cins anlamı verilmiştir.

[3*] Bizler, içimizden geçenlerden değil içimizde olanlardan sorumluyuz (Bkz: Bakara 284) İçimizde olan iman, içimizden geçen vesvesedir. Elçi ve nebilerin bile şeytanların(hem insan hem cin) vesvesesine maruz kaldığı ayette açıktır. Önemli olan şeytanın attığını Allah’ın gönderdiği ile karşılamak ve gidermektir. Bu da ancak Allah’ın doğru bilgisi(zikir) olan Kur’an ve onda geçen emir ve yasaklara tam uymakla olur.


(Hac 22/53)
لِّيَجْعَلَ مَا يُلْقِى ٱلشَّيْطَٰنُ فِتْنَةً لِّلَّذِينَ فِى قُلُوبِهِم مَّرَضٌ وَٱلْقَاسِيَةِ قُلُوبُهُمْ ۗ وَإِنَّ ٱلظَّٰلِمِينَ لَفِى شِقَاقٍۭ بَعِيدٍ
Allah’ın şeytanların karıştırdığına izin vermesi, bunu, kalplerinde hastalık olanlarile kalpleri kaskatı olanlariçin bir imtihan vesilesi kılmak içindir. Çünkü yanlış yapanlar, (o nebi veya elçiden) iyice uzaktadırlar. 
 

(Hac 22/54)
وَلِيَعْلَمَ ٱلَّذِينَ أُوتُوا۟ ٱلْعِلْمَ أَنَّهُ ٱلْحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَيُؤْمِنُوا۟ بِهِۦ فَتُخْبِتَ لَهُۥ قُلُوبُهُمْ ۗ وَإِنَّ ٱللَّهَ لَهَادِ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ إِلَىٰ صِرَٰطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Bunun(Allah’ın şeytanların karıştırdığına izin vermesinin) bir sebebi de kendilerine o bilginin ulaştığı kimselerin, onun (ayetlerin) senin Sahibinden gelen bir gerçek olduğunu bilmelerini, ona inanmalarını ve kalplerinin ona yatışmasını sağlamaktır. Allah inanıp güvenenleri elbette doğru bir yola yönlendirir. 
 

(Hac 22/55)
وَلَا يَزَالُ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ فِى مِرْيَةٍ مِّنْهُ حَتَّىٰ تَأْتِيَهُمُ ٱلسَّاعَةُ بَغْتَةً أَوْ يَأْتِيَهُمْ عَذَابُ يَوْمٍ عَقِيمٍ
Ama O’nun tebliğini görmezlikten gelenler, beklemedikleri bir anda kıyamet saati kendilerine gelinceye ya da kısır bir günün azabı ulaşıncaya kadar şüphe içinde olmaya devam edeceklerdir. 
 

(Hac 22/56)
ٱلْمُلْكُ يَوْمَئِذٍ لِّلَّهِ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْ ۚ فَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ فِى جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ
O gün tüm yetki (hâkimiyet), yalnız Allah’ındır; aralarındaki kararı o verecektir. İnanıp güvenen ve iyi iş yapanlar, nimetlerle dolu cennetlerde olacaklardır. 
 

(Hac 22/57)
وَٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ وَكَذَّبُوا۟ بِـَٔايَٰتِنَا فَأُو۟لَٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُّهِينٌ
Ayetleri görmezlikten gelenlere ve ayetlerimiz karşısında yalan yanlış şeylere sarılanlara gelince, işte onlar için alçaltıcı bir azap vardır. 
 
 
(İsra 17/73)
وَإِن كَادُوا۟ لَيَفْتِنُونَكَ عَنِ ٱلَّذِىٓ أَوْحَيْنَآ إِلَيْكَ لِتَفْتَرِىَ عَلَيْنَا غَيْرَهُۥ ۖ وَإِذًا لَّٱتَّخَذُوكَ خَلِيلًا
Başka bir şey uydurup üzerimize atasın diye sana sıkıntı verip az kalsın sana vahyettiğimiz şeyden ayıracaklardı. O zaman seni dost(veli) edinirlerdi. 
 

(İsra 17/74)
وَلَوْلَآ أَن ثَبَّتْنَٰكَ لَقَدْ كِدتَّ تَرْكَنُ إِلَيْهِمْ شَيْـًٔا قَلِيلًا
Eğer seni sağlamlaştırmasaydık, az da olsa onlara meyledecek gibi olurdun. 
 

(İsra 17/75)
إِذًا لَّأَذَقْنَٰكَ ضِعْفَ ٱلْحَيَوٰةِ وَضِعْفَ ٱلْمَمَاتِ ثُمَّ لَا تَجِدُ لَكَ عَلَيْنَا نَصِيرًا
Meyletseydin sana hayatın iki kat cezası ile birlikte ölümün de iki kat cezasını tattırırdık. Sonra bize karşı sana yardım edecek birini de bulamazdın. 
 

(İsra 17/76)
وَإِن كَادُوا۟ لَيَسْتَفِزُّونَكَ مِنَ ٱلْأَرْضِ لِيُخْرِجُوكَ مِنْهَا ۖ وَإِذًا لَّا يَلْبَثُونَ خِلَٰفَكَ إِلَّا قَلِيلًا
Seni bu topraklardan çıkarmak için yerinden oynatmak üzereler. Çıkarırlarsa senden sonra burada fazla kalamazlar. 
 

(İsra 17/77)
سُنَّةَ مَن قَدْ أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِن رُّسُلِنَا ۖ وَلَا تَجِدُ لِسُنَّتِنَا تَحْوِيلًا
Senden önce gönderdiğimiz elçilere uygulanan kanun budur. Bizim kanunumuzda bir değişiklik bulamazsın. 
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, Cesed yazdı:
(Necm 53/19)
أَفَرَءَيْتُمُ ٱللَّٰتَ وَٱلْعُزَّىٰ
Siz, Lat’ı ve Uzza’yı hiç düşündünüz mü? 
 

(Necm 53/20)
وَمَنَوٰةَ ٱلثَّالِثَةَ ٱلْأُخْرَىٰٓ
Ya diğerini; üçüncüsü olan Menat’ı? 
 

(Necm 53/21)
أَلَكُمُ ٱلذَّكَرُ وَلَهُ ٱلْأُنثَىٰ
(Size göre bunlar Allah’ın kızlarıdır.) Erkekler sizin olsun, kızlar da Allah’ın, öyle mi? 
 

(Necm 53/22)
تِلْكَ إِذًا قِسْمَةٌ ضِيزَىٰٓ
(Size göre) bu, haksız bir paylaşma olmaz mı? 
 

(Necm 53/23)
إِنْ هِىَ إِلَّآ أَسْمَآءٌ سَمَّيْتُمُوهَآ أَنتُمْ وَءَابَآؤُكُم مَّآ أَنزَلَ ٱللَّهُ بِهَا مِن سُلْطَٰنٍ ۚ إِن يَتَّبِعُونَ إِلَّا ٱلظَّنَّ وَمَا تَهْوَى ٱلْأَنفُسُ ۖ وَلَقَدْ جَآءَهُم مِّن رَّبِّهِمُ ٱلْهُدَىٰٓ
Bunların kendileri yok, sadece adları vardır. O adları, siz ve atalarınız dillendiriyorsunuz. Allah onlarla ilgili bir belge (yetki) indirmedi. Sadece varsayımlarınızın ve canınızın istediği şeyin peşinden gidiyorsunuz. Bakın işte size Sahibinizden bir rehber geldi. 
 

(Necm 53/24)
أَمْ لِلْإِنسَٰنِ مَا تَمَنَّىٰ
Acaba insan her istediğini elde edebilir mi? 
 

(Necm 53/25)
فَلِلَّهِ ٱلْءَاخِرَةُ وَٱلْأُولَىٰ
(Aklınızı başınıza alın!) Her şeyin sonu da Allah’ındır, başı da. 
 

(Necm 53/26)
وَكَم مِّن مَّلَكٍ فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ لَا تُغْنِى شَفَٰعَتُهُمْ شَيْـًٔا إِلَّا مِنۢ بَعْدِ أَن يَأْذَنَ ٱللَّهُ لِمَن يَشَآءُ وَيَرْضَىٰٓ
(Siz melekleri ilah ediniyorsunuz;) Göklerde çok melek var ama onların şefaati işinize yaramaz. İşe yaraması için şefaatin, Allah’ın razı olup tercih ettiği bir kişi lehine ve O’nun izniyle olması gerekir. 
 

(Necm 53/27)
إِنَّ ٱلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِٱلْءَاخِرَةِ لَيُسَمُّونَ ٱلْمَلَٰٓئِكَةَ تَسْمِيَةَ ٱلْأُنثَىٰ
Ahirete inanmayanlar meleklere hep kız ismi takarlar. 
 

(Necm 53/28)
وَمَا لَهُم بِهِۦ مِنْ عِلْمٍ ۖ إِن يَتَّبِعُونَ إِلَّا ٱلظَّنَّ ۖ وَإِنَّ ٱلظَّنَّ لَا يُغْنِى مِنَ ٱلْحَقِّ شَيْـًٔا
Bu konuda ellerinde bir bilgi de yoktur, sadece varsayımlarıyla hareket ederler. Varsayım, gerçeğin yerini tutamaz. 
 

(Necm 53/29)
فَأَعْرِضْ عَن مَّن تَوَلَّىٰ عَن ذِكْرِنَا وَلَمْ يُرِدْ إِلَّا ٱلْحَيَوٰةَ ٱلدُّنْيَا
Bizim doğru bilgilerimize (Kur’an’a) sırtını dönen ve dünya yaşayışından başkasını istemeyen kimseyle arana mesafe koy. 
 

(Necm 53/30)
ذَٰلِكَ مَبْلَغُهُم مِّنَ ٱلْعِلْمِ ۚ إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَن ضَلَّ عَن سَبِيلِهِۦ وَهُوَ أَعْلَمُ بِمَنِ ٱهْتَدَىٰ
Onların ilimden payları işte bu kadar. Senin Sahibin, yolundan sapanları iyi bilir, doğru yolda olanları da iyi bilir. 
 

(Necm 53/31)
وَلِلَّهِ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِ لِيَجْزِىَ ٱلَّذِينَ أَسَٰٓـُٔوا۟ بِمَا عَمِلُوا۟ وَيَجْزِىَ ٱلَّذِينَ أَحْسَنُوا۟ بِٱلْحُسْنَى
Göklerde ve yerdeki her şey Allah’ındır. Düzenini, kötülük edenleri yaptıklarına göre cezalandırmak ve güzel işler yapanları da daha güzeli ile karşılamak için kurmuştur[*] 

[*] “Sizi zorlu bir imtihandan geçirmek ve hanginizin daha iyi davranacağını belirlemek için gökleri ve yeri altı günde yaratan Allah’tır. O sırada arşı (yönetim merkezi) suyun üstündeydi.” (Hud 11/7)“


(Necm 53/32)
ٱلَّذِينَ يَجْتَنِبُونَ كَبَٰٓئِرَ ٱلْإِثْمِ وَٱلْفَوَٰحِشَ إِلَّا ٱللَّمَمَ ۚ إِنَّ رَبَّكَ وَٰسِعُ ٱلْمَغْفِرَةِ ۚ هُوَ أَعْلَمُ بِكُمْ إِذْ أَنشَأَكُم مِّنَ ٱلْأَرْضِ وَإِذْ أَنتُمْ أَجِنَّةٌ فِى بُطُونِ أُمَّهَٰتِكُمْ ۖ فَلَا تُزَكُّوٓا۟ أَنفُسَكُمْ ۖ هُوَ أَعْلَمُ بِمَنِ ٱتَّقَىٰٓ
Güzel davrananlar, kusurları hariç[1*], günahların büyüklerinden ve fuhuş çeşitlerinden[2*] kaçınanlardır. Sahibinin bağışlaması boldur. Topraktan sizi oluştururken de analarınızın karnında birer cenin iken de sizi en iyi bilen O’dur. Kendinizi iyi göstermeye kalkmayın[3*]. Doğal yapısını kimin koruduğunu en iyi O bilir. 

[1*] “Size konan yasakların büyüklerinden kaçınırsanız, kusurlarınızı örter ve sizi şerefli bir yere yerleştiririz.” (Nisa 4/31)

el lememe(اللَّمَمَ):Etrafındakiler, çevresindekiler anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim’de büyük günahlar(kebair el ismi) ve onun etrafındekiler sınıflandırması vardır. Küçük günahlar diye bir sınıflandırma yoktur.

[2*]  Fuhuş çeşitleri diye tercüme ettiğimiz kelime fevâhiş’tir; fuhuş’un çoğuludur. Arapçada çoğul en az üçü gösterir. Kur’an’a göre zina ve erkek erkeğe ilişki fuhuştur. Üçüncüsü kadın kadına yaşanan sevicilik olabilir.

[3*] Bakara 2/151,  Şems 91/9Nisa 4/49 ve Tevbe 9/103’ün kapsamında bir dipnot yazılacak.

(Hac 22/52)

وَمَآ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ مِن رَّسُولٍ وَلَا نَبِىٍّ إِلَّآ إِذَا تَمَنَّىٰٓ أَلْقَى ٱلشَّيْطَٰنُ فِىٓ أُمْنِيَّتِهِۦ فَيَنسَخُ ٱللَّهُ مَا يُلْقِى ٱلشَّيْطَٰنُ ثُمَّ يُحْكِمُ ٱللَّهُ ءَايَٰتِهِۦ ۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Senden önce de elçi veya nebi olarak gönderdiğimiz kimselerden hangisi (tebliğ şekli ile ilgili) bir temennide[1*] bulunsa, şeytanlar[2*] onun yaptığı bu temenniye mutlaka bir şeyler karıştırmıştır. Arkasından Allah, şeytanların karıştırdığını gidermiş sonra da âyetlerini (zihinlerde) iyice sağlamlaştırmıştır[3*]. Allah bilir, doğru karar verir. 

[1*] temenni : dilek

[2*] Elif lamlı olduğu için cins anlamı verilmiştir.

[3*] Bizler, içimizden geçenlerden değil içimizde olanlardan sorumluyuz (Bkz: Bakara 284) İçimizde olan iman, içimizden geçen vesvesedir. Elçi ve nebilerin bile şeytanların(hem insan hem cin) vesvesesine maruz kaldığı ayette açıktır. Önemli olan şeytanın attığını Allah’ın gönderdiği ile karşılamak ve gidermektir. Bu da ancak Allah’ın doğru bilgisi(zikir) olan Kur’an ve onda geçen emir ve yasaklara tam uymakla olur.


(Hac 22/53)
لِّيَجْعَلَ مَا يُلْقِى ٱلشَّيْطَٰنُ فِتْنَةً لِّلَّذِينَ فِى قُلُوبِهِم مَّرَضٌ وَٱلْقَاسِيَةِ قُلُوبُهُمْ ۗ وَإِنَّ ٱلظَّٰلِمِينَ لَفِى شِقَاقٍۭ بَعِيدٍ
Allah’ın şeytanların karıştırdığına izin vermesi, bunu, kalplerinde hastalık olanlarile kalpleri kaskatı olanlariçin bir imtihan vesilesi kılmak içindir. Çünkü yanlış yapanlar, (o nebi veya elçiden) iyice uzaktadırlar. 
 

(Hac 22/54)
وَلِيَعْلَمَ ٱلَّذِينَ أُوتُوا۟ ٱلْعِلْمَ أَنَّهُ ٱلْحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَيُؤْمِنُوا۟ بِهِۦ فَتُخْبِتَ لَهُۥ قُلُوبُهُمْ ۗ وَإِنَّ ٱللَّهَ لَهَادِ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ إِلَىٰ صِرَٰطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Bunun(Allah’ın şeytanların karıştırdığına izin vermesinin) bir sebebi de kendilerine o bilginin ulaştığı kimselerin, onun (ayetlerin) senin Sahibinden gelen bir gerçek olduğunu bilmelerini, ona inanmalarını ve kalplerinin ona yatışmasını sağlamaktır. Allah inanıp güvenenleri elbette doğru bir yola yönlendirir. 
 

(Hac 22/55)
وَلَا يَزَالُ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ فِى مِرْيَةٍ مِّنْهُ حَتَّىٰ تَأْتِيَهُمُ ٱلسَّاعَةُ بَغْتَةً أَوْ يَأْتِيَهُمْ عَذَابُ يَوْمٍ عَقِيمٍ
Ama O’nun tebliğini görmezlikten gelenler, beklemedikleri bir anda kıyamet saati kendilerine gelinceye ya da kısır bir günün azabı ulaşıncaya kadar şüphe içinde olmaya devam edeceklerdir. 
 

(Hac 22/56)
ٱلْمُلْكُ يَوْمَئِذٍ لِّلَّهِ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْ ۚ فَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ فِى جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ
O gün tüm yetki (hâkimiyet), yalnız Allah’ındır; aralarındaki kararı o verecektir. İnanıp güvenen ve iyi iş yapanlar, nimetlerle dolu cennetlerde olacaklardır. 
 

(Hac 22/57)
وَٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ وَكَذَّبُوا۟ بِـَٔايَٰتِنَا فَأُو۟لَٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُّهِينٌ
Ayetleri görmezlikten gelenlere ve ayetlerimiz karşısında yalan yanlış şeylere sarılanlara gelince, işte onlar için alçaltıcı bir azap vardır. 
 
 
(İsra 17/73)
وَإِن كَادُوا۟ لَيَفْتِنُونَكَ عَنِ ٱلَّذِىٓ أَوْحَيْنَآ إِلَيْكَ لِتَفْتَرِىَ عَلَيْنَا غَيْرَهُۥ ۖ وَإِذًا لَّٱتَّخَذُوكَ خَلِيلًا
Başka bir şey uydurup üzerimize atasın diye sana sıkıntı verip az kalsın sana vahyettiğimiz şeyden ayıracaklardı. O zaman seni dost(veli) edinirlerdi. 
 

(İsra 17/74)
وَلَوْلَآ أَن ثَبَّتْنَٰكَ لَقَدْ كِدتَّ تَرْكَنُ إِلَيْهِمْ شَيْـًٔا قَلِيلًا
Eğer seni sağlamlaştırmasaydık, az da olsa onlara meyledecek gibi olurdun. 
 

(İsra 17/75)
إِذًا لَّأَذَقْنَٰكَ ضِعْفَ ٱلْحَيَوٰةِ وَضِعْفَ ٱلْمَمَاتِ ثُمَّ لَا تَجِدُ لَكَ عَلَيْنَا نَصِيرًا
Meyletseydin sana hayatın iki kat cezası ile birlikte ölümün de iki kat cezasını tattırırdık. Sonra bize karşı sana yardım edecek birini de bulamazdın. 
 

(İsra 17/76)
وَإِن كَادُوا۟ لَيَسْتَفِزُّونَكَ مِنَ ٱلْأَرْضِ لِيُخْرِجُوكَ مِنْهَا ۖ وَإِذًا لَّا يَلْبَثُونَ خِلَٰفَكَ إِلَّا قَلِيلًا
Seni bu topraklardan çıkarmak için yerinden oynatmak üzereler. Çıkarırlarsa senden sonra burada fazla kalamazlar. 
 

(İsra 17/77)
سُنَّةَ مَن قَدْ أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِن رُّسُلِنَا ۖ وَلَا تَجِدُ لِسُنَّتِنَا تَحْوِيلًا
Senden önce gönderdiğimiz elçilere uygulanan kanun budur. Bizim kanunumuzda bir değişiklik bulamazsın. 

 ya kardeşim ne bu kopyalıyıp yapıştırıyorsun neyi tartışıyorsun  benimle ismini koy. bu astığın  ayetleri bilimiyen birisine göster ben bunları zaten biliyorum bıkınlık verme bana tiksinti geldi artık şu çöl bedevisinin uydurduğu  sözde ayeten.

Link to post
Sitelerde Paylaş
27 minutes ago, güven said:

 ya kardeşim ne bu kopyalıyıp yapıştırıyorsun neyi tartışıyorsun  benimle ismini koy. bu astığın  ayetleri bilimiyen birisine göster ben bunları zaten biliyorum bıkınlık verme bana tiksinti geldi artık şu çöl bedevisinin uydurduğu  sözde ayeten.

Ben seninle tartışmıyorum. Yazdığın ayetleri, önceki ve sonraki ayetlerle beraber ekledim ki ayetler daha iyi anlaşılsın.

tarihinde Cesed tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Şu yazdığınız ayetlerde, sadece inanmıyor diye, inanmayanlara ayrımcılık var. İnanmayanlara ateş, alçaltıcı azap var diyor, tehdit var. Bunu görmek çok mu  zor ? Din en büyük ırkçılıktır. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
33 minutes ago, Tatarka said:

Şu yazdığınız ayetlerde, sadece inanmıyor diye, inanmayanlara ayrımcılık var. İnanmayanlara ateş, alçaltıcı azap var diyor, tehdit var. Bunu görmek çok mu  zor ? Din en büyük ırkçılıktır. 

(Yunus 10/107)
وَإِن يَمْسَسْكَ ٱللَّهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُۥٓ إِلَّا هُوَ ۖ وَإِن يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلَا رَآدَّ لِفَضْلِهِۦ ۚ يُصِيبُ بِهِۦ مَن يَشَآءُ مِنْ عِبَادِهِۦ ۚ وَهُوَ ٱلْغَفُورُ ٱلرَّحِيمُ 
Allah, sana bir zarar verecek olsa onu ondan başka giderebilecek yoktur. Sana iyilik etmek istese onun ikramına engel olabilecek de yoktur. Allah ikramını, tercih ettiği kullarına verir. O, çok bağışlar ve ikramı boldur. 
 

(Yunus 10/108)
قُلْ يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ قَدْ جَآءَكُمُ ٱلْحَقُّ مِن رَّبِّكُمْ ۖ فَمَنِ ٱهْتَدَىٰ فَإِنَّمَا يَهْتَدِى لِنَفْسِهِۦ ۖ وَمَن ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا ۖ وَمَآ أَنَا۠ عَلَيْكُم بِوَكِيلٍ 
De ki “Ey insanlar! Bu gerçek size Rabbinizden gelmiştir. Artık kim yola gelirse kendi için gelir. Kim de yoldan çıkarsa kendi aleyhine çıkar. Ben sizin üzerinizde bir vekil[*] değilim.” 

[*] Vekil: Nebiler dahil hiç kimse ve hiç birşey Allah ile kulu arasına giremez.


(Yunus 10/109)
وَٱتَّبِعْ مَا يُوحَىٰٓ إِلَيْكَ وَٱصْبِرْ حَتَّىٰ يَحْكُمَ ٱللَّهُ ۚ وَهُوَ خَيْرُ ٱلْحَٰكِمِينَ 
Sana gelen vahiy ne ise sen ona uy. Allah, hükmünü verinceye kadar da sabret (sıkıntılara göğüs ger). O, en iyi karar verendir. O, kararları en doğru olandır. 
 
 
 
 
 
Ben ırkçılık yapmıyorum. Ben sadece Allah'a karşı sorumluyum. Tüm insanlar birlik olsa Allah'a karşı ne güçleri olabilir.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayır yahu astığı Arapça eciş bücüş ayetler itici... Avatar resmi hayalet mi zombi mi cin mi şeytan mı neyin nesi, nick dersen daha iticisini bulmak zor!

Sen depresyon müslümanısın arkadaş. Hayır akibet öleceğiz diye bu kadar depresyon niye yapıyor, depresyona girip elin Arabının uydurmalarına niye saplanıyorsunuz anlamıyorum.

Meslek itibarıyla çok mu ölüm görüyorsun. Morgda filan mı çalışıyorsun!

Yahu takmayın bu kadar kafayı, bu din min, hele Arabınki lüzumsuz. Yaşarken ölüm yok, ölünce sen yoksun, o yüzden öldüğünü bilemezsin. Haaa gelelim hadi tanrı varsa sorununa! :D Yok ama, varsa diyelim.

Bu tanrı cahil Arabın psikopat Allahı bir kere olamaz, onu bir geç. Bunun uydurma olduğu kabak gibi meydanda. Kuranı okuyunca bunu bir tanrının değil, cahil çöl yağmacılarının ortaya çıkardığı kesin apaçık görülüyor.

Tanrı kötü ise yalakalığın zaten faydası yok. Iyi ise zaten inanmadın diye saçma salak bir gerekçeyle sana niye kötülük etsin. Iyi bir tanrı ancak yarattıklarıma niye kötü davrandın diye kızabilir.

Kimseye, hiç bir canlıya acı çektirme. Dünyada bundan güzel ilke, inanç, din yoktur. Bu ilkeye bağlı kaldıkça hiç bir dine ihtiyacın yok, tanrı korkusuna da gerek yok.

Tanrıya suçlular inanır. Suçlarını affedecek bir tanrı ararlar. Masumlar tanrıya ihtiyaç hissetmez.

Suçlu iseniz tanrı aramayı bırakın, yararı da yok tanrı da  yok. Tanrı size af için yeni suçlar işletir. Yapacağınız bundan sonra iyi olmak ve hiç bir canlıya acı çektirmemeye karar vermek, bunu hayat ilkesi yapmak.

Bütün canlılar evrimsel kardeşlerimiz. Hepimiz kardeşiz. Ayrı ayrı yaratılmadık. Evrim serüvenini bu gezegenin üzerinde birlikte paylaştık.  Bundan daha güzel bir inanç yoktur. Din zırvaları bunun yanında hiçtir, kıyasa bahse değmez bile.

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 saat önce, Cesed yazdı:
(Yunus 10/107)
وَإِن يَمْسَسْكَ ٱللَّهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُۥٓ إِلَّا هُوَ ۖ وَإِن يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلَا رَآدَّ لِفَضْلِهِۦ ۚ يُصِيبُ بِهِۦ مَن يَشَآءُ مِنْ عِبَادِهِۦ ۚ وَهُوَ ٱلْغَفُورُ ٱلرَّحِيمُ 
Allah, sana bir zarar verecek olsa onu ondan başka giderebilecek yoktur. Sana iyilik etmek istese onun ikramına engel olabilecek de yoktur. Allah ikramını, tercih ettiği kullarına verir. O, çok bağışlar ve ikramı boldur. 
 

(Yunus 10/108)
قُلْ يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ قَدْ جَآءَكُمُ ٱلْحَقُّ مِن رَّبِّكُمْ ۖ فَمَنِ ٱهْتَدَىٰ فَإِنَّمَا يَهْتَدِى لِنَفْسِهِۦ ۖ وَمَن ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا ۖ وَمَآ أَنَا۠ عَلَيْكُم بِوَكِيلٍ 
De ki “Ey insanlar! Bu gerçek size Rabbinizden gelmiştir. Artık kim yola gelirse kendi için gelir. Kim de yoldan çıkarsa kendi aleyhine çıkar. Ben sizin üzerinizde bir vekil[*] değilim.” 

[*] Vekil: Nebiler dahil hiç kimse ve hiç birşey Allah ile kulu arasına giremez.


(Yunus 10/109)
وَٱتَّبِعْ مَا يُوحَىٰٓ إِلَيْكَ وَٱصْبِرْ حَتَّىٰ يَحْكُمَ ٱللَّهُ ۚ وَهُوَ خَيْرُ ٱلْحَٰكِمِينَ 
Sana gelen vahiy ne ise sen ona uy. Allah, hükmünü verinceye kadar da sabret (sıkıntılara göğüs ger). O, en iyi karar verendir. O, kararları en doğru olandır. 
 
 
 
 
 
Ben ırkçılık yapmıyorum. Ben sadece Allah'a karşı sorumluyum. Tüm insanlar birlik olsa Allah'a karşı ne güçleri olabilir.

 

 

Kendi yartığıyla sidik yarışına giren anaca çöl bedevisinin uyduruk putu olabilir:lol:  bak muhhmmedin UYDURDUĞU Allaha mahale karıları gibi çağırın tarfarlarınızı diyor handa çağırdık sen nerdesin ey  arabın putu:D

Alak süresi17 Ayet  Haydi, taraftarlarını çağırsın.
Alak süresi18 Ayet . Biz de
zebânileri çağıracağız

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, democrossian said:

Tanrı kötü ise yalakalığın zaten faydası yok. Iyi ise zaten inanmadın diye saçma salak bir gerekçeyle sana niye kötülük etsin. Iyi bir tanrı ancak yarattıklarıma niye kötü davrandın diye kızabilir.

 

 

işte budur...

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 hours ago, güven said:

Kendi yartığıyla sidik yarışına giren anaca çöl bedevisinin uyduruk putu olabilir:lol:  bak muhhmmedin UYDURDUĞU Allaha mahale karıları gibi çağırın tarfarlarınızı diyor handa çağırdık sen nerdesin ey  arabın putu:D

Alak süresi17 Ayet  Haydi, taraftarlarını çağırsın.
Alak süresi18 Ayet . Biz de
zebânileri çağıracağız

 

(Alak 96/9)

أَرَءَيْتَ ٱلَّذِى يَنْهَىٰ

Sen hiç gördün mü karşı koyan kişiyi,
 

(Alak 96/10)

عَبْدًا إِذَا صَلَّىٰٓ

İbadet ederken, bir kula karşı koyanı? 
 

(Alak 96/11)

أَرَءَيْتَ إِن كَانَ عَلَى ٱلْهُدَىٰٓ

Gördün mü, ibadet eden, ya doğru yoldaysa? 
 

(Alak 96/12)

أَوْ أَمَرَ بِٱلتَّقْوَىٰٓ

Ya da Allah’tan çekinilmesini istemişse? 
 

(Alak 96/13)

أَرَءَيْتَ إِن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰٓ

Şunu da gördün mü; ona karşı koyan ya yalan söylemiş ve sırt çevirmişse?
 

(Alak 96/14)

أَلَمْ يَعْلَم بِأَنَّ ٱللَّهَ يَرَىٰ

O kişi bilmez mi Allah’ın görmekte olduğunu? 
 

(Alak 96/15)

كَلَّا لَئِن لَّمْ يَنتَهِ لَنَسْفَعًۢا بِٱلنَّاصِيَةِ

Yok, yok… Vazgeçmezse tutup çekeriz perçeminden. 
 

(Alak 96/16)

نَاصِيَةٍ كَٰذِبَةٍ خَاطِئَةٍ

O yalancı ve suçlu perçeminden. 
 

(Alak 96/17)

فَلْيَدْعُ نَادِيَهُۥ

Çağırsın bakalım yandaşlarını. 
 

(Alak 96/18)

سَنَدْعُ ٱلزَّبَانِيَةَ

Biz de çağıracağız zebanileri. 
 

(Alak 96/19)

كَلَّا لَا تُطِعْهُ وَٱسْجُدْ وَٱقْتَرِب ۩

Yok, yok… Sen ona boyun eğme; secde et ve Allah’a yakınlaş. 

 

 

Sen ne kadar zorlarsan zorla ortaya çıkaracağın şey seni ezik ve gülünç duruma düşürmekten başka birşeye yaramayacak.

Link to post
Sitelerde Paylaş
52 minutes ago, Cesed said:

Yok, yok… Vazgeçmezse tutup çekeriz perçeminden. 
 

(Alak 96/16)

نَاصِيَةٍ كَٰذِبَةٍ خَاطِئَةٍ

O yalancı ve suçlu perçeminden. 
 

(Alak 96/17)

فَلْيَدْعُ نَادِيَهُۥ

Çağırsın bakalım yandaşlarını. 
 

(Alak 96/18)

سَنَدْعُ ٱلزَّبَانِيَةَ

Biz de çağıracağız zebanileri. 
 

(Alak 96/19)

كَلَّا لَا تُطِعْهُ وَٱسْجُدْ وَٱقْتَرِب ۩

Yok, yok… Sen ona boyun eğme; secde et ve Allah’a yakınlaş. 

 

 

Sen ne kadar zorlarsan zorla ortaya çıkaracağın şey seni ezik ve gülünç duruma düşürmekten başka birşeye yaramayacak.

Arap putuna bak, korkudan hemen zebanileri ileri sürüyor. Burada asıl ezik ve gülünç duruma düşen bu zırvalara inananlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
48 minutes ago, sağduyu said:

Arap putuna bak, korkudan hemen zebanileri ileri sürüyor. Burada asıl ezik ve gülünç duruma düşen bu zırvalara inananlar.

Sizin algılama yetiniz kaybolmuş ya da bile bile yapıyorsunuz.  

Buradaki olay dünyadaki zalim olan kişi orada umduğunun tersi durumda kalacak ama malesef algılayamıyorsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
39 minutes ago, Cesed said:

Sizin algılama yetiniz kaybolmuş ya da bile bile yapıyorsunuz.  

Buradaki olay dünyadaki zalim olan kişi orada umduğunun tersi durumda kalacak ama malesef algılayamıyorsunuz.

Yahu senin korkak put kendi deyimi ile aciz bir insana karşı bile zebanilerin arkasına saklanan zavallı, ezik bir put. Aslında burada put Muhammed'i temsil ediyor ama sizler bunu anlayacak kapasitede değilsiniz. Muhammed karşısındaki adama diyor ki sen arkadaşlarını çağır, ben de zebanileri çağıracağım, sen bakma böyle süklüm püklüm göründüğüme, aslında benim arkam kuvvetli diyor.

Sen tut koskoca bir evren yarat, insanlığı, canlıları yarat, sonra da git bir arap bedevisi ile ağız dalaşına gir, çirkef mahalle karısı ağzı ile bu bedeviyi tehdit et. Yakışıyor mu böyle bir davranış koskoca tanrıya.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Cesed yazdı:

(Alak 96/9)

أَرَءَيْتَ ٱلَّذِى يَنْهَىٰ

Sen hiç gördün mü karşı koyan kişiyi,
 

(Alak 96/10)

عَبْدًا إِذَا صَلَّىٰٓ

İbadet ederken, bir kula karşı koyanı? 
 

(Alak 96/11)

أَرَءَيْتَ إِن كَانَ عَلَى ٱلْهُدَىٰٓ

Gördün mü, ibadet eden, ya doğru yoldaysa? 
 

(Alak 96/12)

أَوْ أَمَرَ بِٱلتَّقْوَىٰٓ

Ya da Allah’tan çekinilmesini istemişse? 
 

(Alak 96/13)

أَرَءَيْتَ إِن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰٓ

Şunu da gördün mü; ona karşı koyan ya yalan söylemiş ve sırt çevirmişse?
 

(Alak 96/14)

أَلَمْ يَعْلَم بِأَنَّ ٱللَّهَ يَرَىٰ

O kişi bilmez mi Allah’ın görmekte olduğunu? 
 

(Alak 96/15)

كَلَّا لَئِن لَّمْ يَنتَهِ لَنَسْفَعًۢا بِٱلنَّاصِيَةِ

Yok, yok… Vazgeçmezse tutup çekeriz perçeminden. 
 

(Alak 96/16)

نَاصِيَةٍ كَٰذِبَةٍ خَاطِئَةٍ

O yalancı ve suçlu perçeminden. 
 

(Alak 96/17)

فَلْيَدْعُ نَادِيَهُۥ

Çağırsın bakalım yandaşlarını. 
 

(Alak 96/18)

سَنَدْعُ ٱلزَّبَانِيَةَ

Biz de çağıracağız zebanileri. 
 

(Alak 96/19)

كَلَّا لَا تُطِعْهُ وَٱسْجُدْ وَٱقْتَرِب ۩

Yok, yok… Sen ona boyun eğme; secde et ve Allah’a yakınlaş. 

 

 

Sen ne kadar zorlarsan zorla ortaya çıkaracağın şey seni ezik ve gülünç duruma düşürmekten başka birşeye yaramayacak.

yav git işine senin gibi okuypta okuduğunu anlamamayan çoluk çocuktan uğraşamam. Bak ARAP putu Allahın ne  diyor  b******ku bile varmış .insan gibi s****çıyor senin Allahın.:Dpuuuuha gülmemek elde deyil  muhammed sözde görünmez  hiç bir şeye benzemez herşeyden münezih Allahınızı ne duruma düşürmüş. garip tatlı su müslümanıda buna inanıyor ne bilsinler gariplerim Allahları altına ediyormuş. ha birde  bacağını göstercekmiş öteki dünyada.:lol::D

Yunus 100:Allah`ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...