Jump to content

ALLAH'ın matematiksel ispatı


Recommended Posts

29 dakika önce, sağduyu yazdı:

Konu bir arap tanrısı olan Allah'ın matematiksel ispatı ile ilgili. 

Konuyu açan kişi arap putunu matematik ile ispatladığını iddia ediyor.

Böyle bir şey yok yapamazsın. Yani bulunamadı değil. Yapılamaz.

tarihinde NotImportant tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 68
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Şimdi, NotImportant yazdı:

Haksızsın.

Sen insan zihnine bağlı bir durumdan bahsediyorsun. Kare kök içinde eksi iki ? Herşey insan zihnin ürettiği saçmalıklarla açıklanamaz. Ben sana pek katılmıyorum birader.  Bir elma + 2 elma = 3 olayını geç. 

Matematik bence saçmalıktır. 

Ard arda,  500 bin adet zar at. Bittiğinde geçmişe yönelik hesap yap.çıkan sonuçların olasılığını hesapla. Bravo, matematiğe göre sen de bir tanrısın :) 

matematik bu işte. saçmalık ! 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
47 dakika önce, BurakTuna67 yazdı:

Sen insan zihnine bağlı bir durumdan bahsediyorsun. Kare kök içinde eksi iki ? Herşey insan zihnin ürettiği saçmalıklarla açıklanamaz. Ben sana pek katılmıyorum birader.  Bir elma + 2 elma = 3 olayını geç. 

Matematik bence saçmalıktır. 

Ard arda,  500 bin adet zar at. Bittiğinde geçmişe yönelik hesap yap.çıkan sonuçların olasılığını hesapla. Bravo, matematiğe göre sen de bir tanrısın :) 

matematik bu işte. saçmalık ! 

 

-2.-2 = 4  neden negatif ile negatifin çarpımı pozitiftir ? Matematikte toplama işlemine ters demek o sayının negatifidir, ve bir şeyin tersinin tersi o şeyin düzüdür. Bu bir belittir.

-2.-2 = -1.2.(-2)  [ 2 tane -2 nin toplamı ve onu tersi] = 4

Peki bunu niye anlattım. Kök ifade aslında üssel bir ifadedir. yani kök(-2) demek  4.derecenkök(-2) ile 4.derecedenkök(-2) nin çarpımı demektir. üsler çift sayı olduğuna göre bu iki sayının çarpımı negatif olamaz. Haliyle çift dereceli kök içinde negatif sayı olmaz.  ( bu 2 sayıdan kastım yukarıdaki çarpma işlemi değildir -2 nin kök içinde oluşumunu sağlayacak bir çarpma işleminin olmamasıdır.)

Gayette güzel açıkladım. 

Zar işine gelmişken. Her zaman söylediğim bir şeydir.Bir olasılığın gerçekleşme ihtimali düşük olabilir hatta imkansız olabilir ama olasılığın gerçekleşme ihtimali kesinse bunda şaşılacak bir şey yok.

Şöyle ki havaya 500 bin adet zar at dedin. Sonuçların olasılığı, ifade edilemeyecek kadar küçük olsa da 500 bin adet zarı havaya atma olasılığın kesindir. Çünkü teoriyi buna göre kurdun. O zarlar havaya atılacak 2. bir şans vermedin. Buda imkansız bile olsa herhangi bir olasılığın çıkma ihtimalini kesin kılar. Gerçekte böyle şeyler yoktur. Olasılıklar gerçekte bir dizi şeklinde ilerler 500 bin adet zar havaya atmak, atmamak yada yarısını atmak gibi. 

Ne yazık ki senin düşüncen kusurlu matematik değil.

 

tarihinde NotImportant tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
33 dakika önce, NotImportant yazdı:

İntegral bile özünde bir toplama işlemi.

Ayrıca fiziği kabul edip matematiği kabul etmemen ilginç doğrusu.

Monist Görüş : 

Pozitivist anlayışı savunan bu görüşe göre; sosyal bilimlerin doğrulanmaya elverişli olmayacağını, başka bir deyişle, insan ve toplum ilişkilerinde psiko-sosyal faktörlerin, değer yargılarının, inançların, örf ve adetler gibi değerlerin; doğrudan gözlem ve deneyle açıklanamayacağı, gerekçesiyle göz ardı edildi veya ikinci plana atıldı. Çünkü onlara göre; sosyal bilimin hedefi tabii bilim kanunları ile aynı niteliğe sahip sosyal kanunları formüle etmektir. Toplum bilimlerinin de doğa bilimlerine göre şekillenmesi gerektiği, karşı çıkılmış ve farklı şekillere ifade edilmiş olsa da, baskın görüş olmuştur...  

Dualist Görüş :

Diğer bir görüş ise; yukarıdaki yaklaşımın aksine sosyal bilimler ile pozitif bilimlerin yönteminin birbirinden farklı olduğunu savunan dualist görüştür. Bu görüşü savunanlar sosyal bilimlerin tabii bilimlere benzetilme gayretlerini eleştirerek; sosyo-kültürel realiteye uygun yaklaşımlar geliştirdiler. Bunlar içinde Pitirim Sorokin, Carl Zimmerman ile Chicago ekolüne mensup sembolik etkileşimcilerden George Herbert Mead, Charles Cooley, John Dewey ve Frankfurt ekolünden Max Horkheimer, Theodor Adorno, Jürgen Habermas gibi tenkitçi kuramı savunanları sayabiliriz.

 

Ben monist görüşte biriyim, bunu yanlışlayamazsın, asıl ben seni yanlışlarım.  Örneğin,  ahlak yoktur. Evrende matematik de yoktur diyorum. Sence var mı? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 dakika önce, BurakTuna67 yazdı:

Monist Görüş : 

Pozitivist anlayışı savunan bu görüşe göre; sosyal bilimlerin doğrulanmaya elverişli olmayacağını, başka bir deyişle, insan ve toplum ilişkilerinde psiko-sosyal faktörlerin, değer yargılarının, inançların, örf ve adetler gibi değerlerin; doğrudan gözlem ve deneyle açıklanamayacağı, gerekçesiyle göz ardı edildi veya ikinci plana atıldı. Çünkü onlara göre; sosyal bilimin hedefi tabii bilim kanunları ile aynı niteliğe sahip sosyal kanunları formüle etmektir. Toplum bilimlerinin de doğa bilimlerine göre şekillenmesi gerektiği, karşı çıkılmış ve farklı şekillere ifade edilmiş olsa da, baskın görüş olmuştur...  

Dualist Görüş :

Diğer bir görüş ise; yukarıdaki yaklaşımın aksine sosyal bilimler ile pozitif bilimlerin yönteminin birbirinden farklı olduğunu savunan dualist görüştür. Bu görüşü savunanlar sosyal bilimlerin tabii bilimlere benzetilme gayretlerini eleştirerek; sosyo-kültürel realiteye uygun yaklaşımlar geliştirdiler. Bunlar içinde Pitirim Sorokin, Carl Zimmerman ile Chicago ekolüne mensup sembolik etkileşimcilerden George Herbert Mead, Charles Cooley, John Dewey ve Frankfurt ekolünden Max Horkheimer, Theodor Adorno, Jürgen Habermas gibi tenkitçi kuramı savunanları sayabiliriz.

 

Ben monist görüşte biriyim, bunu yanlışlayamazsın, asıl ben seni yanlışlarım.  Örneğin,  ahlak yoktur. Evrende matematik de yoktur diyorum. Sence var mı? 

Matematik bir sosyal bilim değil ki. ''  Bir elma + 2 elma = 3 olayını geç.  '' ayrıca bu olayı neden geçmemi istedin. 

Matematik bir anlama yöntemi gibidir. Doğru, çoğunlukla soyut olsa da gerçekliği anlamakta kullanılır.

Neden matematiğin gerçek olmadığını iddia edesin ki ? Zaten gerçek olmasına gerek yok hesaplama yapmak için bir yöntem sadece.

Ha hesaplamaların doğru olmadığını iddia ediyorsan başka. 

Edit: Ayrıca bu Görüşler hiç dikkatimi çekmiyor ama beni yanlışlamanı 4 gözle bekliyorum.

tarihinde NotImportant tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
7 dakika önce, NotImportant yazdı:

Matematik bir sosyal bilim değil ki. ''  Bir elma + 2 elma = 3 olayını geç.  '' ayrıca bu olayı neden geçmemi istedin. 

Matematik bir anlama yöntemi gibidir. Doğru, çoğunlukla soyut olsa da gerçekliği anlamakta kullanılır.

Neden matematiğin gerçek olmadığını iddia edesin ki ? Zaten gerçek olmasına gerek yok hesaplama yapmak için bir yöntem sadece.

Ha hesaplamaların doğru olmadığını iddia ediyorsan başka. 

Edit: Ayrıca bu Görüşler hiç dikkatimi çekmiyor ama beni yanlışlamanı 4 gözle bekliyorum.

Seni yanlışlamıyorum. Elma olayında , elmanın tanımı yap bakalım.  Denklemde birinci elmanla, ikinci elma %100 aynı mı ? hacmi,kütlesi,çapı...... ??? 

Elbette matematiği hayatımızı kolaylaştırmak için kullanıyoruz, kullanacaz da,, ama bence saf gerçek değil. 

Bu görüşler dikkatini çekmeyebilir, ancak bu görüş dediklerin bilimsel ve lisanslı ders kitaplarında okutuluyor ; dikkatini çekerim arkadaş :)  evrende matematik var mı diye sormuştum ? 

 

tarihinde BurakTuna67 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
37 dakika önce, BurakTuna67 yazdı:

Seni yanlışlamıyorum. Elma olayında , elmanın tanımı yap bakalım.  Denklemde birinci elmanla, ikinci elma %100 aynı mı ? hacmi,kütlesi,çapı...... ??? 

Elbette matematiği hayatımızı kolaylaştırmak için kullanıyoruz, kullanacaz da,, ama bence saf gerçek değil. 

Bu görüşler dikkatini çekmeyebilir, ancak bu görüş dediklerin bilimsel ve lisanslı ders kitaplarında okutuluyor ; dikkatini çekerim arkadaş :)  evrende matematik var mı diye sormuştum ? 

 

Önemli olan elmaların aynı olması değil. Onlardan kaç tane olduğu. Amaca yönelik hareket yapıyoruz, elmalar aynı mıdır değilmidir bu matematiğin işi değil. Matematiğin işi kaç elma olduğudur. Elmalar aynı mı sorusu sorsan o zaman dediğin değerleri matematik ile ölçer aynı veya değil deriz. 

Okutuluyordur. Ben fizikle ve matematikle ilgili biri olarak bunları hiç duymadım. 

Evrende matematik var mı ? Sonu başı belli olmayan bir soru. Başka bir galaksideki ırk olsa onlarda aynı matematiği kullanırlar mı gibi bir soru mu ? 

Eğer öyle ise hem evet hem hayır. Eğer bir binadan aşağı çapraz şekilde ip sarkıtacaksan. Pisagor veya kosünüs teoremi uygular ne kadar uzunlukta ipe ihtiyacın olduğunu bulursun. Marsa da gitsen bu böyledir. Ama bir bina ve ip yoksa böyle bir şey yapmaya da ihtiyacın yoksa bu fornüle de ihtiyacın yoktur. Hatta belkide hiç bulmazsın. İhtiyaç meselesi bu.

Matematik ihtiyaçta, ihtiyaçta gerçekten doğar.

Soruyu biraz aç bakalım.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, NotImportant yazdı:

Matematik ihtiyaçta, ihtiyaçta gerçekten doğar.

Soruyu biraz aç bakalım.

Tamam işte. İnsan zihninin üretimi, çünkü ihtiyacımız var ve hayatımızı kolaylaştırmak için kullanıyoruz. Mesela ahlak da öyle, ahlak da bir nevi sözleşme gibi. İnsanın KÜLTÜREL EVRİMİ sonucunda oluşmuş birşey. Ama bu ahlaka olan inanç , ahlakı gerçek yapmıyor. İnsan sadece kendi türünün yararı için bunu kullanıyor. Ahlakın evrimi diye konu açılmış mesela, bence çok saçma.  İNSANIN KÜLTÜREL EVRİMİ diye açılması daha uygundu ; ahlak konusu da "insanın kültürel evrimi" içinde basit bir inanç sadece. Neyse bu ahlak konusu farklı. 

Ayrıca matematik, sosyal bilimdir. Gerçi bu konu çok tartışmalı, formel bilim diyenler de var. Sonuçta,  makro evrende veya mikro kuantum evrende belirsizlik var. Her yerde belirsizlikler var. Pisagor teorimi ile yaptığın hesapların sonuçları , kesin değer mi,  yoksa yaklaşık değer mi ? Neden bunu soruyorum, çünkü matematiğin kesinlik  problemi var. 

Evrende matematik var derken ;  :)   ..

Demek istediğim, mesela fizik gerçek bir bilimdir.  Yerçekimi vardır, gerçektir.  Sen keşfetsen de keşfetmesen de var ! Ama matematik böyle değil.,

Örneğin, evren ( 93 milyar ışık yılı çap vs...,biliyorsun,ayrıntıya gerek yok) 

Şimdi bu evrende kanunlar var. Mesela boyle kanunu ! veya yerçekimi. Var mı var? Gerçek mi ? gerçek ! 

Peki bunlara senin zihninle denklem koyman nasıl gerçek oluyor ? Yani koyduğun denklemler mutlak doğru mu sonuçlar veriyor ?  Boyle'yhe göre, sıcaklıklar sabit tutulduğu sürece, belirli ölçüde alınan bir ideal gazın hacmiyle basıncının çarpımı sabittir.  Sabit mi gerçekten ? 

Yani evrende fizik kanunları gerçekten var, ama sen insan olarak zihnin vasıtasıyla matematik dilini kullanarak, denklemler koyarak sadece anlamlandırma yapıyorsun. 

Çünkü, matematik bir dildir, bilim değildir.

Senin , evreni anlamak için , zihninin kullandığı bir dil  nasıl gerçek oluyor ?  O zaman tanrı da gerçek ! :) 

Link to post
Sitelerde Paylaş
47 dakika önce, BurakTuna67 yazdı:

Ayrıca matematik, sosyal bilimdir. Gerçi bu konu çok tartışmalı, formel bilim diyenler de var. Sonuçta,  makro evrende veya mikro kuantum evrende belirsizlik var. Her yerde belirsizlikler var. Pisagor teorimi ile yaptığın hesapların sonuçları , kesin değer mi,  yoksa yaklaşık değer mi ? Neden bunu soruyorum, çünkü matematiğin kesinlik  problemi var. 

Evrende matematik var derken ;  :)   ..

Demek istediğim, mesela fizik gerçek bir bilimdir.  Yerçekimi vardır, gerçektir.  Sen keşfetsen de keşfetmesen de var ! Ama matematik böyle değil.,

Örneğin, evren ( 93 milyar ışık yılı çap vs...,biliyorsun,ayrıntıya gerek yok) 

Şimdi bu evrende kanunlar var. Mesela boyle kanunu ! veya yerçekimi. Var mı var? Gerçek mi ? gerçek ! 

Peki bunlara senin zihninle denklem koyman nasıl gerçek oluyor ? Yani koyduğun denklemler mutlak doğru mu sonuçlar veriyor ?  Boyle'yhe göre, sıcaklıklar sabit tutulduğu sürece, belirli ölçüde alınan bir ideal gazın hacmiyle basıncının çarpımı sabittir.  Sabit mi gerçekten ? 

Yani evrende fizik kanunları gerçekten var, ama sen insan olarak zihnin vasıtasıyla matematik dilini kullanarak, denklemler koyarak sadece anlamlandırma yapıyorsun. 

Çünkü, matematik bir dildir, bilim değildir.

Senin , evreni anlamak için , zihninin kullandığı bir dil  nasıl gerçek oluyor ?  O zaman tanrı da gerçek ! :) 

Şimdi daha açık oldu dediğin şey.

Pisagor ile yaptığın işlem tam sonuç verir doğrudur.  

Doğru fizikte var olan bir şeyi buluyorsun, ama matematikte de böyle şeyler vardır. Mesela pi sayısı gibi. Pi sayısı bir çemberin çapına oranıdır. Herhangi bir çember için geçerlidir. Sen bulsan da bulmasan da bu oran her zaman pi yi verir ve ne olursa olsun sabittir. Sayıları biz bulduk diye düşünebilirsin bunun üstüne ama bu işe girmeyeceğim çünkü elma, armut hesabına geri dönmüş oluruz. 

Senin düşüncene göre gerçek olan şey insan zekasından bağımsız olarak var olan şeyler. Sanırım tam olarak bu. Buna göre düşünürsek.

 Eğer insanlar hiç olmasaydı pisagor teoremi doğru olmayacak mıydı. İnsan üretimi gibi de dursa aslında doğanın temel bir sonucudur. Bir dik üçgende dik kenarların kareleri toplamı hipotenüsün karesine eşittir. Bu böyledir insanlar olsa da olmasa da değişmez. Yani senin keşfetmene bağlı değil bu gerçek.

''sıcaklıklar sabit tutulduğu sürece, belirli ölçüde alınan bir ideal gazın hacmiyle basıncının çarpımı sabittir. ''

Evet sabittir, ama ideal gaz diye bir şey yok. Haliyle o formül lisede gösterilen bir temeldir. Bu konu kimya mühendisliğinde çok kullanılan bir konu ve tam olarak doğru hesaplanabilir. 

Yinede gerçek tanımını bir yapman gerek. 

 

tarihinde NotImportant tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Burak, anlamsız tartışmalar açmışsın. Ona kalsa fizik bilimi de insan üretimidir. Hiç bir kütle, karşısındaki kütleye bakıp "hmmm... Benim kütlem şu kadar, karşıdaki kütle şu kadar, çarpalım... hmmm... Aramızda şu mesafe var, karesini alalım, hmmm... Tamam şimdi bölelim... Hmmm... Anlaşıldı. 450 Newtonluk bir kuvvetle birbirimizi çekmemiz gerekiyor. Hey kütle! Sen de hesabını yaptın mı! "Ayıpsın kanki, hemen yaptım. Çekiyor muyuz!" Tamam çek!" demez.

Bir elimizdeki parmak sayısına beş dememizle veya five dememizle çekme kuvvetine Newton dememiz arasında bir fark bulunmuyor. Biz rakamları icat etmeden de elimizdeki parmakların bir adedi var. Ona kimse isim vermese de. Dört ekstremitemizde eşit sayıda parmak var, biz sayıları kullanmadan da... Ama kedinin arka ekstremitelerinde bir eksik parmak var. Biz çıkarma işlemini icat etmeden de...

Bir şeyin insan üretimi olması onu değersizleştirmez. Bunu iyice bir kafanıza sokun. Tersine değerli kılar. Böyle şu insan üretimi, bu insan üretimi diye düşünen bir takım ateistler, ahlak da insan üretimi, ahlak da yoktur gibi saçma sapan sanrılara saplanıyorlar. Önemle vurgulayarak tekrar ediyorum: İnsan üretimi tabii ki olacak, başka ne üretimi olacaktı, made by Allah olmayacağına göre?

Tamam Allah diye bir şey olur da, haaa bak bu allah malı, sağlam, ama bak bu insan malı, bu çürük desek! Zaten başka seçenek yok, her türlü insanlık kültürü insan malıdır. Hukuk, etik, sanat, bilim, felsefe, din, ne gelirse aklına. Şiir, sinema, futbol, poker...

Böyle olması bunları değersiz kılmaz. Keşke bunları Allah yarataydı, o zaman paha biçilmezdi diye bir şey yok, böyle bir seçenek de yok!

Şimdi biz adaleti ürettik misal... Doğada adalet yok. E iyi işte, doğada olmayan bir şeyi ürettiğimiz için bunun değerine paha biçilmez. Bunu olmadığı halde yarattık biz! Bundan daha değerli ne olabilir? Bu elmastan, altından kıyaslanamayacak kadar değerli. Çünkü bunlar doğada var ama adalet doğada yok.

Bak bir daha üzerine basa basa, önemle, altını kalınca çizerek vurguluyorum: Bir şeyin insan icadı olması onu değersiz yapmaz. Daha da, paha biçilemeyecek kadar değerli yapar. Allah yarataydı daha iyiydi demek, teist kafadan bir türlü kurtulamamanın başlıca işaretidir. Ateistim deyip böyle diyenler, teizmde boğulmaktan henüz kurtulamamışlardır. Hâla teizmin içinde bocalıyorlar, çıkamamışlar. Çıkmaya sadece niyetleniyor, ama başaramıyorlar. Çünkü zihinlerinde bir şeyi allah yaratırsa değerli olur, insan yaratırsa olmaz şeklinde paslı bir çivi saplanmış kalmış, çıkmıyor.

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
klavye hatalarını düzeltme
Link to post
Sitelerde Paylaş
13 hours ago, NotImportant said:

'' Hiç bir şey 1cm olamaz. 1.0001 veya 0.9999 gibi bir şeydir. '' Düşünüyorsun ama eksik düşünüyorsun. 1 cm yi tam sayı olduğu için aldın. Özünde 1cm ile 0,9999cm yi ayıran tek şey 0,0001 cm dir. Eğer ki şayet hiç bir şey 1cm olamıyorsa, ozaman 0,9999 cm de olamaz. Yani her hesap başka bir hesaba kayma eğilimi göstermek zorunda kalır. Bu mantığa göre hiç bir şey belirli bir uzunluğu olamaz demek zorunda kalırız :)

Bu mantık '' limit '' kavramı ile çöktü hatta adını hatırlayamadığım için şuan çok sinirli olduğum bir adam hareket kavramı için iyi bir paradoksu bile vardı.

Yani misal ateizm ilk nerden başladı dersek sayının ve varlığın düşüncesi diyebiliriz. 

1 yokmu varmı limit bunu çöktürmüş. Bunun önemi nedir bilmiyorum. Bu örneği niçin verdik? Çünkü matematik ve gerçek arasında bir ilişki var. İşte bu ilişki ispatın gerçekten ispat olduğumudur. Biz önce bunu kabul etmek zorundayız. Yani matematik kesin olmasa dahi ispat açısından kesindir.

Zaten materyalizm maddenin yansımasıdır. Sürekli bu aklımızdaki yansıma ile değerlendiririz. Yoksa maddenin tek başına varlığı bir şey ifade etmez. 

İşte pisagor teoremi

"madde ve yansıma" 

"gerçek ve gerçek olmayan"

Varlık sorununu ispatlar.

Örneğin düşünmek; düşünmenin olması için onun gerçeğinin de olması gerekir. Yani beyin ve maddenin. İşte düşünüyorum öyle ise varım sözü aslında pisagor teoremidir.

Yani özetle matematiğe göre biz var isek olmayan bir ön başka boyutumuz da var olmak zorundadır.

Metaryalizm de bir kural vardır; madde değişir. Nicelikten niteliğe nitelikten niceliğe. Bu kanuna göre odun masa olması bir şey ifade ediyor. Ama odun ile masa arasında "düşünce ve hayal gücü" dediğimiz bir ayrıntı var. Yani değişimi "bilinçli" kılan ayrıntı.

Düşünce ve hayal gücü maddenin bir sonucu bir boyutudur. Madde odun gerçek iken düşünce gerçek değildir. Madde masada bir gerçek iken hayal gücü gerçek değildir. Düşünce varmı? İşte var olabilmesi için madde yani beyin olmalıdır. Masa varmı? İşte var olabilmesi için düşünce olmalıdır.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
19 saat önce, Rhodium yazdı:

.............

 

Cümleler çok devrik havada birleştirilmiş ve hiç bir şey anlaşılmayacak şekilde. Ayrıca görünen o ki çoğu kişisel düşünce ve inanç.  

Yazılanlarda anlaşılmamış 

'' 1 yokmu varmı limit bunu çöktürmüş.  '' Ben böyle bir şey demedim mesela.

tarihinde NotImportant tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, Tatarka yazdı:

Notimport,. Felsefenin çoğu ahmaklıktır. Edit : Cübbeli . :)) Espri.

Bu arada, hangi mantık limitle çöktü, söyle bakalım. 

Alıntı yapacağım elimle yazmakla uğraşamam şimdi hiç 

Alıntı

A kişisinin d noktasına gitmesi gerektiğini hayal edelim. Fakat d'ye gitmeden, önce d'ye olan mesafenin yarısını gitmek zorundadır. Fakat d'ye olan mesafenin yarısını gitmeden önce bu mesafenin çeyreğini gitmesi gerektir. Daha sonra çeyreği gidebilmek için sekizde birini gitmesi gerekmektedir; bu böyle devam eder. Sonuç olarak A kişisinin sonsuz sayıda mesafe gitmesi gerekir. Bu seride bir sorun daha vardır; her ilk mesafe aralığı ikiye bölünebileceği için gidilmesi gereken belirli bir ilk mesafe yoktur. Böylece bu yolculuğun bir başlangıç noktası yoktur, yani yolculuğa başlayamaz. Bu paradoks sonuç olarak belirli bir mesafenin yolculuğunun tamamlanamaycağını veya başlanamayacağını, böylece de her hareketin sadece bir illüzyondan ibaret olacağını ifade eder.

Alıntı

Yunan kahramanı Akhilleus’un, bir kaplumbağa ile yarış yaptığını hayal edelim. Çok iyi bir koşucu olduğu için Akhilleus, kaplumbağanın belirli bir mesafe, örneğin yüz metre, ileriden başlamasına izin verir. Eğer her ikisinin de sabit hızlarda koştuğunu düşünürsek (biri sabit yüksek bir hızda, diğer sabit düşük bir hızda), belirli bir süre sonra Akhilleus yüz metre koştuğunda, kaplumbağanın başladığı yere gelmiş olacaktır; bu süre boyunca kaplumbağa da küçük de olsa belirli bir mesafe koşmuştur, örneğin 1 metre. Akhilleus bir süre sonra bu mesafeyi de tamamladığında, o süre zarfında kaplumbağa yine küçük de olsa bir mesafe ilerlemiş olacaktır ve bu böyle devam edecektir. Böylece, Akhilleus ne zaman kaplumbağanın varmış olduğu bir noktaya varsa, daha hâlâ gitmesi gereken bir mesafe kalmış olacaktır.

Bu nedenle Zenon, Akhilleus’un kaplumbağayı hiçbir zaman geçemeyeceğini söylemiştir.

Amacı mantıksal düşünme bakımından hareketin imkansızlığını göstermektir.

Al benden de bir bonus. Yüksekten bırakılan bir top her seferinde eski zıplama mesafesinin yarısı kadar zıplasın. Sonuçta top toplam ne kadar mesafe zıplamış olur ?  

edit:  bak mutlu olduk paradoksu bulduğum için

tarihinde NotImportant tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

important, güzel örnekler. Ancak matematik felsefesi yapmışsın. İşe yaramaz örnekler.Hiç beğenmedim.

Formül koyacaksın. Hani limitlerde sonsuza kadar giden formüller var. O tarz. Formül koy, felsefe yapma :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 hours ago, NotImportant said:

Cümleler çok devrik havada birleştirilmiş ve hiç bir şey anlaşılmayacak şekilde. Ayrıca görünen o ki çoğu kişisel düşünce ve inanç.  

Yazılanlarda anlaşılmamış 

'' 1 yokmu varmı limit bunu çöktürmüş.  '' Ben böyle bir şey demedim mesela.

Tabi tabi öyle

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Tatarka yazdı:

important, güzel örnekler. Ancak matematik felsefesi yapmışsın. İşe yaramaz örnekler.Hiç beğenmedim.

Formül koyacaksın. Hani limitlerde sonsuza kadar giden formüller var. O tarz. Formül koy, felsefe yapma :)

f(x)= (5x-1)/x   bu fonksiyon da  x e büyütülerek verilen her değer için fonksiyon 5 e yaklaşır. 

►fonksiyonun limitini alırsak  (limit x giderken sonsuza (5x-1)/x )

►lhopital kuralı ile hızlıca limit alalım [yani türevle] (5x-1)'/x' = 5/1 = 5 

bu durumda f(x) fonksiyonun limiti 5 tir. Yani x sonsuza giderken limit değeri 5 olur. 

2. bir örnek çözeyim şu soruyu buldum internetten konuya uygun gibi.

39.gif

Çözüm için  A1 - A2 .... karelerini alanlarını bulmamız haliyle bir kenarlarını bulmamız gerek.

A1 in 1 kenarına a dersek y=4-x denklemi (a,a) noktasını sağlar  a=4-a dan a=2 buluruz.  A1=4

A2 nin 1 kenarına b dersek  y=4-x denklemi ( a+b, b ) denklemini sağlar.  b= 4-(2+b) buradan b= 1 çıkar. A2=1

A3 için 1 kenarına c dersek, oda denklemi (a+b+c,c) noktası için sağlayacaktır. c=4-(3+c) buradan c = 0,5 çıkar, A3=1/4

ne anladık ? kenarlar 2 ye bölünerek sonsuza kadar azalacak. 

------------------------

Bu geometrik dizide, [1^2+(1/2)^2+(1/4)^2...] ilk n terimin toplamı a1.(1-r^n)/(1-r) şeklinde , ifade edilir. n burada serideki toplam elemandır yani sonsuza gider. r ise bir sonraki terim / önceki terim dir. a1 ise ilk terimdir.

r^n ifadesinde n sonsuza giderken r basit kesirdir. bu durumda ifadenin limiti 0 olur.

Kalan formül a1.1/1-r    ve r = 1/4

4.1/(1-1/4)=4/(3/4) = 16/3 tüm alanlar toplamı.

 

felsefe mi yapmışım  ?  Sen analitik kısma çok takılma tireden sonraki limit kısmına dikkatini ver

tarihinde NotImportant tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 18.02.2017 at 00:58, Rhodium said:

Bunu aristo yapmıştı

"Bir karenin kenarının köşegenine oranı bir kesirle ifade edilemez. "

İşte Tanrının matematiksel ispatı budur.

:)

Velev ki öyle olsun.

Bunu aristo yapmış.

Bunu dünya tarihinde gelmiş geçmiş zibilyonca insandan kaçı anlayacak?

Anlamayanalar ne yapacak? dr kemal mesela?

İnsanların yetkinsizliği ne menem bir ilahi açmazdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 18.02.2017 at 15:02, Rhodium said:

Yani misal ateizm ilk nerden başladı dersek sayının ve varlığın düşüncesi diyebiliriz. 

1 yokmu varmı limit bunu çöktürmüş. Bunun önemi nedir bilmiyorum. Bu örneği niçin verdik? Çünkü matematik ve gerçek arasında bir ilişki var. İşte bu ilişki ispatın gerçekten ispat olduğumudur. Biz önce bunu kabul etmek zorundayız. Yani matematik kesin olmasa dahi ispat açısından kesindir.

Zaten materyalizm maddenin yansımasıdır. Sürekli bu aklımızdaki yansıma ile değerlendiririz. Yoksa maddenin tek başına varlığı bir şey ifade etmez. 

İşte pisagor teoremi

"madde ve yansıma" 

"gerçek ve gerçek olmayan"

Varlık sorununu ispatlar.

Örneğin düşünmek; düşünmenin olması için onun gerçeğinin de olması gerekir. Yani beyin ve maddenin. İşte düşünüyorum öyle ise varım sözü aslında pisagor teoremidir.

Yani özetle matematiğe göre biz var isek olmayan bir ön başka boyutumuz da var olmak zorundadır.

Metaryalizm de bir kural vardır; madde değişir. Nicelikten niteliğe nitelikten niceliğe. Bu kanuna göre odun masa olması bir şey ifade ediyor. Ama odun ile masa arasında "düşünce ve hayal gücü" dediğimiz bir ayrıntı var. Yani değişimi "bilinçli" kılan ayrıntı.

Düşünce ve hayal gücü maddenin bir sonucu bir boyutudur. Madde odun gerçek iken düşünce gerçek değildir. Madde masada bir gerçek iken hayal gücü gerçek değildir. Düşünce varmı? İşte var olabilmesi için madde yani beyin olmalıdır. Masa varmı? İşte var olabilmesi için düşünce olmalıdır.

 

O kadar mesnetsizce zorlamışsın ki..

Düşünce beynin bir fonksiyonudur.

Masada beyin vasıtası ile düşüncenin bir üretimidir.

Beyin olmazsa düşünce ve peşisıra masa da olmaz.

Masa var olmak zorunda mı be muhterem?

Yarın öbürgün bir göktaşı gelip de, tüm insalığı ve beraberinde tüm masaları da ortadan kaldırdığı vakit(ki hiç de ihitimal dışı değil) tanrı da mı yok olacak?

düşünmenin olması için onun gerçeğinin de olması ne demektir?

Kar kristallerini; o mükemmel şekilleri ve düzeni hangi düşünce ve hayal gücü var ediyor? Gökten tepemize yağıyorlar? Termodinamik mi düşünüyor, hayal ediyor? Her değişim bilinçli midir?

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 18.02.2017 at 10:09, democrossian yazdı:

Burak, anlamsız tartışmalar açmışsın. Ona kalsa fizik bilimi de insan üretimidir. Hiç bir kütle, karşısındaki kütleye bakıp "hmmm... Benim kütlem şu kadar, karşıdaki kütle şu kadar, çarpalım... hmmm... Aramızda şu mesafe var, karesini alalım, hmmm... Tamam şimdi bölelim... Hmmm... Anlaşıldı. 450 Newtonluk bir kuvvetle birbirimizi çekmemiz gerekiyor. Hey kütle! Sen de hesabını yaptın mı! "Ayıpsın kanki, hemen yaptım. Çekiyor muyuz!" Tamam çek!" demez.

Bir elimizdeki parmak sayısına beş dememizle veya five dememizle çekme kuvvetine Newton dememiz arasında bir fark bulunmuyor. Biz rakamları icat etmeden de elimizdeki parmakların bir adedi var. Ona kimse isim vermese de. Dört ekstremitemizde eşit sayıda parmak var, biz sayıları kullanmadan da... Ama kedinin arka ekstremitelerinde bir eksik parmak var. Biz çıkarma işlemini icat etmeden de...

Bir şeyin insan üretimi olması onu değersizleştirmez. Bunu iyice bir kafanıza sokun. Tersine değerli kılar. Böyle şu insan üretimi, bu insan üretimi diye düşünen bir takım ateistler, ahlak da insan üretimi, ahlak da yoktur gibi saçma sapan sanrılara saplanıyorlar. Önemle vurgulayarak tekrar ediyorum: İnsan üretimi tabii ki olacak, başka ne üretimi olacaktı, made by Allah olmayacağına göre?

Fizik bilimi insan üretimi, ama bu önemli değil, çünkü  "fizik" insan üretimi değil :) 

Fizik dediğimiz, tanımladığımız şeyler-doğa kanunları-kuvvetler-x'ler vs..ler ; gerçekten var. Evrende-Doğada varlar. değil mi ? 

Şekil, kütle çekim, kuvvet, güç,  magnetik, yerçekimi, evrim.... 

Biz matematiği, evrendeki fizik'i anlamak için bir dil olarak kullanıyoruz. Yani, evrende bi yerlerde matematik yok.

Madde, kendi içinde, veya kökeni enerjide,  matematiksel denklemler (belirsizlik olmayacak) içeriyor mu  ?

Eğer içeriyorsa herşeyde düzen vardır, eğer içermiyorsa  düzen diye birşey yoktur.  Senin, evreni anlayabilmek için zihninin ürettiği ve kullandığın bir aracı dil nasıl gerçek oluyor ? Ben de bunu anlamıyorum. {biz matematiği sadece hayatımızı kolaylaştırmak için kullanıyoruz, keşfettiğimiz değil, icat ettiğimiz birşey ve gerçek'in tanımına uymamaktadır}

Cebimde yüz liram var, fazla param kalmamış :) kredi kartına yüklenmeye devam. Diyeceğim; 

Bu yüz lira varya ;   nedir gerçekte ?   SADECE KAĞIT ! 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...