Jump to content

Günümüzün politik ortamında mücadele stratejisi ne olmalı?


Recommended Posts

İşgale uğramış ama henüz savaşı kaybetmemiş bir ülkede bağımsız mücadelesi yapanların stratejisi ile, işgal altındaki bir ülkede aynı şeyi yapanların stratejisi aynı olmaz. Birinde kim olduğunu, ne olduğunu saklamadan, açıkça, topyekün mücadele edersin, öbüründe ise gizlenirsin, bir nevi gerilla mücadelesi yaparsın.

Benzer şekilde, günümüz Türkiyesinde de laikler, ateistler, hatta belki Atatürkçüler bile bir gerilla mücadelesine girişmeli diye düşünmeye başladım son dönemde.

Ülkeye teokratik bir diktatörlük geldi. Fiilen zaten yaşanmaktaydı, şimdi artık yasal oluyor.

Referandumda hayır mücadelesi yapmak ise, her ne kadar yapılması gereken birşeyse de, boşa bir çaba ve akıntıya kürek çekmekten farksız. Yapılmalı tabi, yapılmasın demiyorum. Ama şu aşamada uzun vadeli düşünüp, ondan sonrasına bakmak lazım.

Bu anayasa geçecek muhtemelen. Bu yüzden de ondan sonraki ortam göz önünde bulundurularak stratejilerin belirlenmesi lazım.

Anlaşıldığı kadarıyla, hayır dediği için işinden olanlar bile var son dönemde. Basında yer alıyor. Ayrıca, hükümet hayırcıları darbeci ve PKK destekçisi falan ilan etti. Bizim millet körce her denileni kabul ettiği için, bu kadarı bile bu referandumu kazanmalarını neredeyse garantiliyor. Referanduma kadar yine sivri dilli olunabilir belki, ama ondan sonra yaygarayı azaltıp, kendini korumaya alıp, gerilla mücadelesi yapmak lazım belki de.

Ben yenilgiyi kabul ettim yani anlayacağınız. Ateistlerin yine ateizmlerini gizlemeleri gereken bir döneme giriliyor muhtemelen. Bırakın ateizmi, laiklik ve Atatürkçülüğün bile marjinalleşmeye başladığı bir dönemdeyiz.

Tabi ki düşünülenleri açıkça, yüksek sesle ifade etmekten çekinmemek lazım. Ama güç elinde olan bir elit kesimin kendine güvenli ve ukala stratejisinden uzaklaşılıp, daha sinsi, muhafazakar kesimin arasına karışan, laik müslüman kisvesiyle mücadelenin yapılması gereken dönemler geliyor olabilir.

Zaten başından beri öyle yapılmalıydı belki de. Muhafazakar kesim laik ve Atatürkçüleri ukala, gavur, din düşmanı, vs gördü hep. İnönüyü sevmezler mesela. Atatürk'ü ise seviyormuş gibi yaparlar. Zorla severler, ya da sever gibi görünürler yani.

Muhafazakarlarla konuşurken aşağılamadan, kendilerini anlamaya çalışarak, ama açık ve onların da rahatça göreceği çarpıklıklara ve yanlışlıklara vurgu yapan söylemlerle karşılarına çıkılması lazım.

Tek tek karşına alıp, sabırla, anlayacakları dilden, açıkça konuşup anlatmak lazım.

Çünkü belki bu dönem de bir moda, ve geçecek.

Toplumda bu tür eğilimler dalgalar halinde gelip gidiyor çünkü. Bir yöne doğru fazla bir savrulma olduysa, bir geri çekilme oluyor onun üstüne, hatta öbür yöne doğru bir savrulma geliyor, dalga tekrar yön değiştirmeden önce.

Ya da bunu borsada bir hisse senedinin fiyat değişimine de benzeyebiliriz.

Bir hisse senedi yükselme eğiliminde bile olsa, sürekli kısa vadeli dalgalanmalar olur fiyatta, takip edenler bilir. Biraz yükselir, biraz geri çekilir, sonra biraz daha yükselir, vs. Sonra bir ay içindeki değişimine bir bakmışsın ki, bir ay öncesine göre toplamda yükselmiş. Geçici geri çekilmelere "pullback" deniyor ingilizce mesela.

Toplumun uygarlık düzeyi de o şekilde dalgalı yükseliyor bence. Şu anda ise bir "pullback" dönemindeyiz. Bu dönemde stratejiyi buna uydurmalıyız.

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, mantik said:

İşgale uğramış ama henüz savaşı kaybetmemiş bir ülkede bağımsız mücadelesi yapanların stratejisi ile, işgal altındaki bir ülkede aynı şeyi yapanların stratejisi aynı olmaz. Birinde kim olduğunu, ne olduğunu saklamadan, açıkça, topyekün mücadele edersin, öbüründe ise gizlenirsin, bir nevi gerilla mücadelesi yaparsın.

Benzer şekilde, günümüz Türkiyesinde de laikler, ateistler, hatta belki Atatürkçüler bile bir gerilla mücadelesine girişmeli diye düşünmeye başladım son dönemde.

Ülkeye teokratik bir diktatörlük geldi. Fiilen zaten yaşanmaktaydı, şimdi artık yasal oluyor.

Referandumda hayır mücadelesi yapmak ise, her ne kadar yapılması gereken birşeyse de, boşa bir çaba ve akıntıya kürek çekmekten farksız. Yapılmalı tabi, yapılmasın demiyorum. Ama şu aşamada uzun vadeli düşünüp, ondan sonrasına bakmak lazım.

Bu anayasa geçecek muhtemelen. Bu yüzden de ondan sonraki ortam göz önünde bulundurularak stratejilerin belirlenmesi lazım.

Anlaşıldığı kadarıyla, hayır dediği için işinden olanlar bile var son dönemde. Basında yer alıyor. Ayrıca, hükümet hayırcıları darbeci ve PKK destekçisi falan ilan etti. Bizim millet körce her denileni kabul ettiği için, bu kadarı bile bu referandumu kazanmalarını neredeyse garantiliyor. Referanduma kadar yine sivri dilli olunabilir belki, ama ondan sonra yaygarayı azaltıp, kendini korumaya alıp, gerilla mücadelesi yapmak lazım belki de.

Ben yenilgiyi kabul ettim yani anlayacağınız. Ateistlerin yine ateizmlerini gizlemeleri gereken bir döneme giriliyor muhtemelen. Bırakın ateizmi, laiklik ve Atatürkçülüğün bile marjinalleşmeye başladığı bir dönemdeyiz.

Tabi ki düşünülenleri açıkça, yüksek sesle ifade etmekten çekinmemek lazım. Ama güç elinde olan bir elit kesimin kendine güvenli ve ukala stratejisinden uzaklaşılıp, daha sinsi, muhafazakar kesimin arasına karışan, laik müslüman kisvesiyle mücadelenin yapılması gereken dönemler geliyor olabilir.

Zaten başından beri öyle yapılmalıydı belki de. Muhafazakar kesim laik ve Atatürkçüleri ukala, gavur, din düşmanı, vs gördü hep. İnönüyü sevmezler mesela. Atatürk'ü ise seviyormuş gibi yaparlar. Zorla severler, ya da sever gibi görünürler yani.

Muhafazakarlarla konuşurken aşağılamadan, kendilerini anlamaya çalışarak, ama açık ve onların da rahatça göreceği çarpıklıklara ve yanlışlıklara vurgu yapan söylemlerle karşılarına çıkılması lazım.

Tek tek karşına alıp, sabırla, anlayacakları dilden, açıkça konuşup anlatmak lazım.

Çünkü belki bu dönem de bir moda, ve geçecek.

Toplumda bu tür eğilimler dalgalar halinde gelip gidiyor çünkü. Bir yöne doğru fazla bir savrulma olduysa, bir geri çekilme oluyor onun üstüne, hatta öbür yöne doğru bir savrulma geliyor, dalga tekrar yön değiştirmeden önce.

Ya da bunu borsada bir hisse senedinin fiyat değişimine de benzeyebiliriz.

Bir hisse senedi yükselme eğiliminde bile olsa, sürekli kısa vadeli dalgalanmalar olur fiyatta, takip edenler bilir. Biraz yükselir, biraz geri çekilir, sonra biraz daha yükselir, vs. Sonra bir ay içindeki değişimine bir bakmışsın ki, bir ay öncesine göre toplamda yükselmiş. Geçici geri çekilmelere "pullback" deniyor ingilizce mesela.

Toplumun uygarlık düzeyi de o şekilde dalgalı yükseliyor bence. Şu anda ise bir "pullback" dönemindeyiz. Bu dönemde stratejiyi buna uydurmalıyız.

 

 

 

 

Bu ülkeyi neyin kurtaracağını çok iyi biliyoruz,demokrasi,kendini gizleme,laf çakma gibi boş şeyleri savunmak boş,bir işe yaramaz.Kendimizi kandırmayalım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Tremor yazdı:

Bu ülkeyi neyin kurtaracağını çok iyi biliyoruz,demokrasi,kendini gizleme,laf çakma gibi boş şeyleri savunmak boş,bir işe yaramaz.Kendimizi kandırmayalım.

Eğer darbe diyorsan, orduda darbe yapacak güç kalmadı. Son girişim başarılı olsaydı da zaten anlaşıldığı kadarıyla daha çok Fethullahçıların işine yarayacaktı.

Yani ortada benim dediğimden başka seçenek kalmadı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Birincisi: İran'da hayat devam ediyor. Hayat her zaman devam eder.

İkincisi: Bu ülkede dağa çıkılıp (3-5 arkadaşıyla) gerilla mücadelesi başlatan sonra asılan, unutamadığımız / unutmayacağımız insanlar oldu.

Üçüncüsü: Ben bazı tiplerle konuşmayı defalarca denediğim için "bildikleri gibi yapsınlar" noktasına geldim. Zaten 15 sene iktidarda olup 15 sene daha iktidarda kalmayı amaçlayan cumhurbaşkanı / başbakan diye bir şey olmaz. karamsarlık olsun diye söylemiyorum. Ama burada da bir "üçüncü görüş" arkadaşımız var. Irkçının faşistin önde gideni. Genç yaşta kapılmış adam. Ona bir şey anlatabilir misin? - yok.

O zaman herhalde işine gücüne bakacaksın. Durum gayet üzücü çünkü tekrar söylüyorum zibidi bir azınlık  hariç bu halkın tamamı cumhuriyet ilke ve inkılaplarını benimsemiştir. Asıl sorun, İnönü sonrası dönemlerde öyle hatalar yapılmış, özellikle Kenan Evren döneminde öyle fay hatları oluşturulmuş ki, Libya'nın arapları gibi "kurtuluş İslamda" diyen tipler türemiş.

- Ben komplo teorisyeni değilim. Ama Rusya'nın TR'yi Nato'dan çıkartma oyunu olarak görüyorum. İran devrimi de bence Batı'ya yakın şah rejiminin değişmesi içindi.

O yüzden oy filan kullanmayacağım. Oy kullanmam için o "birileri"nin bana oy kullanma sebebi vermeleri lazım. Şu anda bana böyle bir sebep verdiklerini düşünmüyorum.

BU arada: Boş oy kullanmak için ne yapılması gerek bilen var mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 dakika önce, mantik yazdı:

Eğer darbe diyorsan, orduda darbe yapacak güç kalmadı. Son girişim başarılı olsaydı da zaten anlaşıldığı kadarıyla daha çok Fethullahçıların işine yarayacaktı.

Yani ortada benim dediğimden başka seçenek kalmadı.

- Ben Feto'nun Tayyip'ten bağımsız olduğuna da inanmıyorum. Feto'nun yapmış olabileceğine inanmaya başladım. Tıpkı Rus Büyük Elçisi Suikastindeki gibi. Ama faşit faşisti, dinci dinciyi koruru. Çatışıyorlarsa, meclise bomba atma, göstericileri vurmak filan, kesin bu başkanlık referandumu geçsin diye bilerek ve isteyerek yapmışlardır.

Ordu olayını da bilemeyiz. Bu akşam darbe olrsa 40 sene sonra torunlarımıza anlatırız "kimsenin umudu kalmamıştı ama asker yine de gelip darbe yaptı" diye.

Benim dediğim: yıllardır belli bir ilerleme var. bir şeylerin döndüğünü herkes de biliyor. O yüzden biraz da boş konuşuyoruz. Dünyadaki büyükler sınıfından birileri bir şey yapıyor. Öyle olduğu için küçükler / ortancalar bir şey yapamıyor. Ama Allah bilir ne dönüyor da biz karıncalar 2017'de dikatöre "evet" oyu basıyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gerilla mücadelesi derken, eline silah alıp dağa çıkmaktan bahsetmiyorum. Kendini gizlemekten bahsediyorum. Onların tabiriyle "takiyye" yaparak, olduğundan farklı gözükerek (yani bizim durumumuzda dinci kisvesine bürünerek), aralarına karışıp, gerekli mesajları dolaylı anlatımlarla kendilerine anlatmaktan bahsediyorum. Yani sivri dilli bir şekilde, zehir zemberek ortalıkta konuşup yaygara yaparak olmayacağını söylüyorum. O tür bir stratejinin terkedilmesi gerektiğini söylüyorum.

Oy kullanmaya gelince, ben kullanacağım. Bir işe yaramayacağını bilsem bile, bu son dönemlerin en önemli oylaması. Oy kullanmazsam vicdanım rahat etmez.

Evet, birşeyler dönüyor, biz ise olan bitenin arka planını bilmediğimiz için kafamız karışık hep. Tribünden izliyoruz sadece. Kah umutlanıyoruz, kah karamsarlığa kapılıyoruz, ama birilerinin koca devletleri etkileyen bazı planlarına kurban gidiyor bütün toplum.

Ne olup ne bittiğini zaman gösterecek.

Link to post
Sitelerde Paylaş

FETÖ ile Tayyip'in birlikte çalıştığı ve 15 Temmuz ve sonrasını birlikte planlamış olabilecekleri ise komplo teorisine benziyor. Ben onların o kadar akıllı olduklarına da inanmıyorum zaten. Hem adamın bütün örgütü darmadağın edildi. Bence bunlar gerçekten de olay ülkeyi ve politik gücü bölüşmeye gelince kavgaya tutuştu. Onların arasındaki mesele bundan ibaret. Ama başka neler olup bitiyor, orası karışık.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kaygılarınız  " Rejim değişiyor " noktasın da ise katılmıyorum. Dünya da öncesi veya sonrası savaşa dayanmayan hiç bir rejim değişikliği yoktur. Hele ki bu değişiklik geriye doğru ise, seçimle  falan olacak şey değildir. Üstelik Türkiye'nin kör topal da olsa bir demokrasi den geriye gideceğini düşünürsek bana göre hepten imkansızdır.

Rejim değişikliklerinin sonsuz bir kaosa yol açmaması için mutlaka bu değişiklik devletin en az bir kanadı tarafından desteklenir. Buna en iyi örnek Osmanlı dan Cumhuriyete geçiştir. Ancak bu destek, Osmanlının dünya savaşından mağlup ayrılıp, mondros la sırt üstü yatması üzerine olmuştur.

Şimdi Türkiye böyle bir felaketle karşılaşmadığına göre bu değişikliğin devlet onayı alması düşünülemez. "Devlete rağmen" ise söz konusu bile olamaz. O zaman bu olup bitenler nedir ? Derseniz;

Anlayabildiğim kadarı ile devlet çok ciddi bir dış tehdit algıladı. Ortadoğu da yaşananların Türkiye ye de aktarılacağını düşünüyor ve bir pozisyon almaya, caydırıcı olmaya çalışıyor. Tayyip gibi bir dengesiz bunun için gayet uygun görülmüş olabilir. Tehditin büyüklüğüne göre devlet esniyor.

Ayrıca durun bakalım referandum yapılacak mı? Yapılsa bile evet çıkacak mı ? Çıksa bile başkan olarak Tayyip mi seçilecek? Bu kadar büyük oyun ve taviz muhtemelen içer de dışarıda birden çok hedefe yönelik olabilir.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

albastı,

Getirdiğin bakış açısı, Tayyip'in, AKP'nin, vs üstünde yer alan, ve devlet adı verdiğin bir aktörün varolduğunu farzediyor.  Öyle birşey yok. İşte bu adamlar devlet dediğin. Devlet dış tehdit algıladı, esnedi, vs deyince, sanki bu adamları bile seçip oraya koyan, ondan izinsiz hiçbirşeyin olmadığı bir örtülü grup veya mevki varmış gibi konuşuyorsun.

Devlet bu adamların elinde, ve bu adamlar bir grup imam hatip mezunu, cahil ve beceriksiz kişi. Binali Yıldırım'ı ben kendi şirketime müdür bile yapmam. Adam başbakanlık koltuğunda oturuyor.

Obama'nın kapalı kapılar ardında Erdoğan'dan beceriksizin teki diye bahsettiği söylenir. Amerikan basınında okumuştum. Her şeyi eline yüzüne bulaştırıyor çünkü. Ne yaptığını bilmiyor.

Ortada Tayyip Erdoğan'ın koltuğuna olan tehditten başka bir tehdit yok.

Suriye'de ve Orta doğuda ucu bize kadar dokunan tehditler var tabi, ama onların bizi bu derece etkiler duruma gelmesine izin verilmesi, yine bu hükümetin beceriksizliğinin ürünü. 15 küsür yıldır ülkeyi yönetenler sanki onlar değilmiş gibi, şimdi sanki başkalarının sebep olduğu bir problem varmış gibi ortaya çıkıp, temizlik yapabilmek için diktatör gücü istiyorlar.

Rejim değişiyor mu meselesine gelince, Cumhuriyet'den mutkaliyete geri dönülmüyor elbette. Ama bunu iddia eden yok zaten. Hitler ve Mussolini başa geldiklerinde de kral olarak değil, bu çağın rejimlerinin bir parçası olarak başa geldiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, mantik yazdı:

albastı,

Getirdiğin bakış açısı, Tayyip'in, AKP'nin, vs üstünde yer alan, ve devlet adı verdiğin bir aktörün varolduğunu farzediyor.  Öyle birşey yok. İşte bu adamlar devlet dediğin. Devlet dış tehdit algıladı, esnedi, vs deyince, sanki bu adamları bile seçip oraya koyan, ondan izinsiz hiçbirşeyin olmadığı bir örtülü grup veya mevki varmış gibi konuşuyorsun.

Devlet bu adamların elinde, ve bu adamlar bir grup imam hatip mezunu, cahil ve beceriksiz kişi. Binali Yıldırım'ı ben kendi şirketime müdür bile yapmam. Adam başbakanlık koltuğunda oturuyor.

Obama'nın kapalı kapılar ardında Erdoğan'dan beceriksizin teki diye bahsettiği söylenir. Amerikan basınında okumuştum. Her şeyi eline yüzüne bulaştırıyor çünkü. Ne yaptığını bilmiyor.

Ortada Tayyip Erdoğan'ın koltuğuna olan tehditten başka bir tehdit yok.

Suriye'de ve Orta doğuda ucu bize kadar dokunan tehditler var tabi, ama onların bizi bu derece etkiler duruma gelmesine izin verilmesi, yine bu hükümetin beceriksizliğinin ürünü. 15 küsür yıldır ülkeyi yönetenler sanki onlar değilmiş gibi, şimdi sanki başkalarının sebep olduğu bir problem varmış gibi ortaya çıkıp, temizlik yapabilmek için diktatör gücü istiyorlar.

Rejim değişiyor mu meselesine gelince, Cumhuriyet'den mutkaliyete geri dönülmüyor elbette. Ama bunu iddia eden yok zaten. Hitler ve Mussolini başa geldiklerinde de kral olarak değil, bu çağın rejimlerinin bir parçası olarak başa geldiler.

Ortadoğuyu kana bulamış ve hiçbir şey olmamış gibi geri defolup giden Obama'nın Tayyip'i beceriksiz diye eleştirmesi ve sizin de bunu kanıt diye sunmanız bir aymazlık halidir.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
18 saat önce, mantik yazdı:

Devlet bu adamların elinde, ve bu adamlar bir grup imam hatip mezunu, cahil ve beceriksiz kişi. Binali Yıldırım'ı ben kendi şirketime müdür bile yapmam. Adam başbakanlık koltuğunda oturuyor.

Binali Yıldırım tam da bu yüzden başbakan zaten. Profili düşük biri olsun istiyoruz dedi ve onu seçtiler. Profili en yüksek olup başkan yapmak istedikleri adam da muhtar muhabbetini seviyor mesela, haftada bir muhtarları toplayıp onlarla dertleşiyor, ben ülkemin muhtarıyım falan diyor. 

Stratejik olarak sakin olmak ve kutuplaşma dilinden kesinlikle uzak durup her şeyi tek tek anlatmak düşüncene katılıyorum. Hani belki önerdiğin gibi dinci veya AKP'li takılmayı beceremeyebiliriz (becerebileceğini düşünenler denesin elbette) ama nefret ettiğimizi de hissettirmemeliyiz. Özellikle Tayyip nefretimizi dizginlemeli, karşıdakinin Tayyip sevgisine asla dokunmadan, saygı duyuyor gibi anlatmalıyız. "Mesele Erdoğan meselesi değil, siz onu yine sevin ve oyunuzu AKP'ye verin ama başkanlık ayrı mesele, -Allah gecinden versin- Erdoğan da ölümlü" temeinden girmek mantıklı olabilir.

Evet diyecek olan tayfa neye evet dediğini bilmiyor ve çünkü halka özellikle anlatılmadı. Daha da ötesi, açıkça gizlendi. Anlatmak lazım neye evet dediklerini veya diyeceklerini. Bilal'e anlatır gibi anlatmak lazım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 2/13/2017 at 23:13, mantik said:

 

Sizin düşündüğünüz gibi bir devletin bu coğrafya da bir gün bile durması mümkün olmazdı. Yüzlerce yıllık  zombi olan Osmanlı nın dahi içinden bir cumhuriyet çıkartabildiğini düşünürsek, Türkiye Cumhuriyeti'nin hiç bir reflekse sahip olmadığını var saymak pek doğru olmaz.

Ancak kast ettiğim şey, her şeye hakim olan bir irade değil. Türkiye homojen olmayan, ekonomisi, kaynakları zayıf, tarihten gelen bagajları çok fazla bir ülke. Bu coğrafya da bu hali ile de doğal olarak dış müdahalelere çok açık. Böyle bir ülkede büyük operasyanları durduramazsınız. Ama yol verip çürütürsünüz. Ve ya sürecin yolcusu olup raydan çıkartırsınız. Ben buna " Ölü taklidi yapmak " diyorum. Ermeni meselesinden bu yana bizim devletin yaptığı en iyi iş budur.

Ayrıca umarım yanılıyordumdur ama sınırlarımızda ki gelişmeler bizi düşündüğümüzden çok daha ciddi çatışmalara belki de topyekun savaşa götürecek gibi gözüküyor. Dış politika da AKP nin büyük hataları olduğunu biliyoruz ama onlar olmasaydı da pek bir şey değişmezdi.

Sonuç olarak; Soğuk savaş sonrası dünyanın dengesi kaçtı. Şimdi şöyle veya böyle yeni dengeler oluşacak, Türkiye de istese de istemese de bu ağılık ayarlamalarının içinde olacaktır. Şu anda Türkiye de olup bitenleri ben devletin pozisyon alma çabası - Esneme-  olarak görüyorum. Devlet nereye kadar Tayyip le yürüyecek onu 3-5 ay sonra anlarız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ateistkız,

Amerika'nın Ortadoğu'daki çıkarları hükümetten hükümete değişmiyor. Obama da gelse, Trump da gelse, Clinton da gelse bazı şeyler hep aynı. Trump da ne kadar atıp tutarsa tutsun, iş eyleme gelince diğerlerinden çok farklı davranamaz.

Ama bunların hiçbiri, Obama'nın Trump'a kıyasla çok daha becerikli bir politikacı olduğu gerçeğini değiştirmez.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türk Ateist,

Akıntıya kürek çekiyoruz. Bu yüzden, akıntıyı arkamıza alıp yönlendirmemiz lazım. Bu işin başka yolu yok.

Bu insanların kılığına girip, bunların dilini konuşup, kendi bilgi, birikim ve görgümüzü kullanarak istenilen yöne yönlendirmemiz lazım.

Din çağlar boyu kitleleri yönlendirmek için, politik amaçlar için kullanılmış. Bunu bizim de kendi amaçlarımız için kullanmanın bir yolunu bulmamız lazım. Din, din dışı amaç için nasıl kullanılır denirse, dinin gücü söylediklerinde değil, cemaat oluşturmasında, ve güvenilir insalara, otorite pozisyonundaki kişilere itaat sağlamasında. Bu güven ve itaat ortamı kurulduğunda, o topluluk gidin falancayı linç edin, ya da gidip intihar edin deseniz bile yapabiliyor. Yani kullanılması gereken güç, bu güç. Bu sağlanırsa, dinci kitleyi dinsiz amaçlar için bile gütmenin mümkün olacağına inanıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

albastı,

Umarım haklısındır, ama göstergeler o yönde değil. Karamsarlık için her türlü gerekçe mevcut. Yani en azından kısa vadede karamsarlık için.

Uzun vadeli düşünecek olursak, yani nesiller bazında, gelecek aslında daha parlak görünüyor o zaman. Şu anki dincilik bir moda sadece Türkiye'de. Yeni neslin öncekiler kadar dinci ve muhafazakar olmasına imkan yok. Basın, yayın, televizyon ve internet çağında yetişiyorlar çünkü. Gözleri daha açık. Dünyada olup biteni görüyorlar. Dünyayı öküzün boynuzunda zanneden dedelerimiz kadar dar kafalı olmayacaklardır.

Benim endişem, olay sonraki nesillere gelmeden, önümüzdeki 10 yıl içinde, şu anki cahil ve beceriksiz iktidar yüzünden geri dönüşü olmayan kayıplara uğramak. Mesela toprak kaybetmek, içinden çıkılmayacak bir ekonomik çöküş yaşamak, ya da rejimin İran'dakine benzer hale gelmesi, vs.

Bu dönemi bu tür şeyler olmadan atlatabilirsek, ondan sonrası için çok kötümser değilim aslında.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mantık: Gerilla mücadelesi derken, eline silah alıp dağa çıkmaktan bahsetmiyorum

 

Silahlanıp dağa çıkarak gerilla mücadelesi yapamayız elbette. Ama birşeyler yapmamız şart. Ben darbenin gerekliliğinden bahsediyorum. Başka türlü bu sapık yönetimden kurtulamayız. Atatürkçü bir darbeye daha ihtiyacımız var. 15 Temmuz darbe teşebbüsü başarısız olmuş olabilir. Başarılı oluncaya kadar denemeliyiz. Ben orduda hala Kemalistlerin olduğuna ve bir darbe yapacaklarına inanıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
32 minutes ago, haci said:

Mantık: Gerilla mücadelesi derken, eline silah alıp dağa çıkmaktan bahsetmiyorum

 

Silahlanıp dağa çıkarak gerilla mücadelesi yapamayız elbette. Ama birşeyler yapmamız şart. Ben darbenin gerekliliğinden bahsediyorum. Başka türlü bu sapık yönetimden kurtulamayız. Atatürkçü bir darbeye daha ihtiyacımız var. 15 Temmuz darbe teşebbüsü başarısız olmuş olabilir. Başarılı oluncaya kadar denemeliyiz. Ben orduda hala Kemalistlerin olduğuna ve bir darbe yapacaklarına inanıyorum.

Böyle tatlı su ateistlerini geçelim,yok takiyye yapıp İslamistlerin yanlışlığını telkin yoluyla engelleyecekmiş,kendini anlatacak, sevdirecekmiş,hikaye..

Sadece gülüyorum.

Türkiyede şöyle bir kısır döngü var,sağcı,islamcı insanlar kendilerine uygun cahil bir insanı destekler,o cahil insan cahilliği destekler,cahillik bundan dolayı yükselip gelen gideni arattırır noktasına erişilir.

Bu seviyeyi silahtan başka hiçbir güç değiştiremez.

Tek çözüm gerekirse yüzyıllarca boyu sürecek Atatürkçü darbedir..

Tıpki Arapların, Türkleri silah zoruyla müslümanlaştırdıkları gibi,

İnsan psikolojisi ve yavşaklığı ortada,yapacak fazla bir şey yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

haci,

Kısa vadede darbe gerçekçi bir beklenti değil. Ordunun kendini toparlaması lazım önce. Ama ona da fırsat verilmiyor.

Darbeye umut bağlayarak bu iş olmaz. Şu aşamada yenildiğimizi kabul etmemiz lazım, ve yenilgi ortamında nasıl mücadele edilmesi gerekiyorsa, bir süre öyle mücadele etmemiz lazım. Ben öyle düşünüyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...