Jump to content

Allah İnsanları Yaratmaktaki Amacı Nedir?


Recommended Posts

Şimdi, Ateist Teolog yazdı:

Aslında en temelde var olak da varlığa has bir özelliktir varlık da yer kaplayan veya enerji formuna sahip olan değişime maruz kalabilen  her şeydir Dolayısıyla Allah zaten yoktur.

Bunlar aksiyom sıkıntıları. O kadar çok örnek verilir ki. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 52
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

4 dakika önce, NotImportant yazdı:

Bunlar aksiyom sıkıntıları. O kadar çok örnek verilir ki. 

Örneğin Allah her şeyi yaratmışsa zamanı da yaratmış olmalıdır çünkü Allah İslam'a göre zamandan münezzehtir. Oysa ki yaratmaya karar vermesi için neden ve sonuç gereklidir yani Allah nezdidende zamanın yaratılması için bir amaç gaye gereklidir. Neden ev sonucun olduğu her yerde karar verme mekanizmasının olduğu her yerde de zaman var olmak durumunda önce ve sonra neden ve sonuç olmadan karar ve eylem olamaz. Dolaısıyla Allah'ın zamanı yaratması için krar vermesi gerektiğinden karar için de neden-sonuç olması gerektiğinden ve zaman yokken karar verme olamadığından bu da sakat bir görüştür yalandır saflıktır.

tarihinde Ateist Teolog tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Halbuki Rabbiniz: «Bana yalvarın, dua edin ki size karşılık vereyim. Çünkü bana ibadet etmekten kibirlenip yüz çevirenler yarın horlanmış olarak cehenneme gireceklerdir.» buyurdu.

Şimdi böyle bir ayet var ortada,

Burada kibirin alasını yapan aslında Allah değil mi?Bana yalvar,yakar yoksa seni yakarım.. kibrin de ötesinde despotizm,sadizm,nefret de içeriyor.

Allah bu kibri niye yapıyor?Kime ne ispatlamaya çalışıyor?Zaten gücünün farkında değilmisin?ol dersen oluyor herşey..

Bir insan sana yalvarmayabilir,inanmayabilir,senin gücünde ne eksilir o zaman?Hiç bir şey eksilmez,değil mi?

O zaman bu kibir niye?

Böyle bir tanrı bilinse ne olur bilinmese ne olur..İnsanlara kibir yapmayın deyip kibrin alasını yapmak..Fevkalede bir şey.

Kendi içinde çelişen bir Tanrı'nın insan mahsülü olduğu açıktır.Böyle bir çelişkiyi insandan başkası barındıramaz.

Dolayısıyla yukarıdaki kibir sahibi kişilik Allah değil,Kuran-ı yazan Muhammed'in ta kendisidir.Çünkü kendine itaat edilmezse gücünün azalacağını çok iyi bilmektedir.İnsanları kibirli gösterip kendi mega kibirini saklamaya çalışmak çıkarcı bir insanın sağlam bir delilidir.

 

tarihinde Tremor tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, Ömer13 yazdı:

 

Ayrıca; Allah, olmuş ve olacak her şeyi bilir ama, kimsenin cüz-i ihtiyarına karışmaz. İnsan, kendisi küfre girer. Kendisi cehennemi hakeder; Allah sadece bilir, karışmaz

 Yani allah herşeyi bilir ve bile bile insanları sınava sokar bile bi,le insanların cehnneme girmesine müsade eder öylemi ne kadar mantıklı. ayı şekilde cennete girecek insanı bilir cennete hur becerceyini sesini çıkarmıyor ya delimisin kardeşim böyle zırbalığa kim inanır. herşei bilir o zaman sınav felan hapsi hikaye burda masal amlatma git bu masaları oku iyi uyku yapar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

*Görmek de insana ait bi özelliktir ve Allah Basir(her şeyi her zaman gören)dir. Duymak da öyledir ve Allah Semi'(her şeyi duyan)dir. Bilmek de insana ait bi özelliktir ve Allah Alîm(her şeyi bilen)dir. İnsanda olanlar çok sınırlıdır. Mesela; çıplak gözle baktığımızda duvarın arkasını, hücrelerin durumunu, gezegenlerin durumunu vs. göremeyiz. Eğer biz hiç göremeseydik Allah'ın Basir ismini güzel bi şekilde anlayamazdık. Bu istidadlar bize Allahı tanımak için verilmiştir.

*Bilinmek istemek ile bilinmeye ihtiyacı olmak farklı şeylerdir. Allah ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. 

"sonsuz güç başkalarına ihtiyacı olmadan bilinebilmeyi gerektirir" diyerek cerbeze yapıyorsun. Kendinde mantık dışı olduğunu ifade etmişsin, ama bu söz ile sonsuz bir gücün olmadığını iddia etmen de mantık dışı. 

Mesela, fedakarlık yapmak için bir acizlik gerekir. Zamanın kısıtlıdır, ondan fedakarlık edersin. Ömrün kısıtlıdır, kendini feda edersin. Malın kısıtlıdır, ondan fedakarlık edersin. Şimdi sen desen ki "Allahın fedakarlık yapmaya gücü yetmez. Sonsuz güç sahibinin fedakarlık yapabilecek gücü olması lazım.", mantıklı olur mu? Yine cerbeze olur. Zaten sonsuz güç sahibi olduğu için yaptıklarına fedakarlık denmez. 

Yani bu fiil ile alakalı bi durum, her fiilin gerçekleşmesi için belirli kurallar vardır. Mesela; af için hata yapanın, şifa için hastalığın, gitmek için mesafenin varlığı zaruridir. Failin sahip olduğu istidad ile alakalı değildir. 

*** Bu iş böyle olmuyor. Bir mevzu yazıyorum. Bi sürü kişi birçok şey yazıyor. Asıl mevzu da kayıyor. Hodri meydan teklif ediyorum. Konudan sapmayacak şekilde, saygı çerçevesi içerisinde "yaratıcı var mıdır" mevzusu üzerinden konuşmak isteyen bir ateist ile tartışabilirim. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
29 minutes ago, Ömer13 said:

*** Bu iş böyle olmuyor. Bir mevzu yazıyorum. Bi sürü kişi birçok şey yazıyor. Asıl mevzu da kayıyor. Hodri meydan teklif ediyorum. Konudan sapmayacak şekilde, saygı çerçevesi içerisinde "yaratıcı var mıdır" mevzusu üzerinden konuşmak isteyen bir ateist ile tartışabilirim. 

Yahu sana ne bir yaratıcı olup olmamasından ve/veya insanların buna inanıp inanmamasından? 

Sen bırak yaratıcı gibi ne idüğü belirsiz bir kavramı, arap putu Allah'a gel.

Bu arapların "Bize inanmayan herkes bir tanrı tarafından sonsuza kadar yakılacak." iddiası doğru mu, değil mi, onu söyle.

Link to post
Sitelerde Paylaş
15 dakika önce, sağduyu yazdı:

Yahu sana ne bir yaratıcı olup olmamasından ve/veya insanların buna inanıp inanmamasından? 

Sen bırak yaratıcı gibi ne idüğü belirsiz bir kavramı, arap putu Allah'a gel.

Bu arapların "Bize inanmayan herkes bir tanrı tarafından sonsuza kadar yakılacak." iddiası doğru mu, değil mi, onu söyle.

Birincisi, ben sana anlatmaya başlasam başkaları başka şeylere takılacak, herkese cevap vermeye çalışırken konu kayacak. 

İkincisi, ben seni bunun makul olduğuna ikna etsem bile Allah'a inanmayan senin için bi şey değişmeyecek. İnanmamaya devam edeceksin. Bunun için sana niye laf anlatmaya çalışayım ki? Öncelikle yaratanın varlığı konuşulur, eğer kabul edersen bu konuşulur. Merdiven çıkmaya üstteki basamaktan başlamazsın di mi? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 minutes ago, Ömer13 said:

Birincisi, ben sana anlatmaya başlasam başkaları başka şeylere takılacak, herkese cevap vermeye çalışırken konu kayacak. 

İkincisi, ben seni bunun makul olduğuna ikna etsem bile Allah'a inanmayan senin için bi şey değişmeyecek. İnanmamaya devam edeceksin. Bunun için sana niye laf anlatmaya çalışayım ki? Öncelikle yaratanın varlığı konuşulur, eğer kabul edersen bu konuşulur. Merdiven çıkmaya üstteki basamaktan başlamazsın di mi? 

Sen de biraz anlama kıtlığı var galiba.

Soru şu: Bu arapların "Bize inanmayan herkes bir tanrı tarafından sonsuza kadar yakılacak." iddiası doğru mu, değil mi?

Beni her hangi bir yaratıcı, tanrı, put -artık adına her ne diyorsan- ilgilendirmiyor, sen istediğin hayal ürünü varlığa inanabilirsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 dakika önce, sağduyu yazdı:

Sen de biraz anlama kıtlığı var galiba.

Soru şu: Bu arapların "Bize inanmayan herkes bir tanrı tarafından sonsuza kadar yakılacak." iddiası doğru mu, değil mi?

Beni her hangi bir yaratıcı, tanrı, put -artık adına her ne diyorsan- ilgilendirmiyor, sen istediğin hayal ürünü varlığa inanabilirsin.

Asıl anlama kıtlığı sende var. Aynı şeyleri bi daha yazmak istemiyorum. Yazdığımı bi daha oku bakalım, ama bu sefer kafanı kullanarak.. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 minutes ago, Ömer13 said:

Asıl anlama kıtlığı sende var. Aynı şeyleri bi daha yazmak istemiyorum. Yazdığımı bi daha oku bakalım, ama bu sefer kafanı kullanarak.. 

Ben zaten kafamı kullanıyorum, senin gibi körü körüne araba tapmıyorum. Şimdi sen kafanı kullanıp soruya cevap ver, bana kulaktan dolma, klişe laflarla gelme.

Bu arapların "Bize inanmayan herkes bir tanrı tarafından sonsuza kadar yakılacak." iddiası doğru mu, değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, sağduyu yazdı:

Ben zaten kafamı kullanıyorum, senin gibi körü körüne araba tapmıyorum. Şimdi sen kafanı kullanıp soruya cevap ver, bana kulaktan dolma, klişe laflarla gelme.

Bu arapların "Bize inanmayan herkes bir tanrı tarafından sonsuza kadar yakılacak." iddiası doğru mu, değil mi?

Yahu ben adama hodri meydan diyorum, o bana körü körüne tapıyorsun diyor. 

 

İman etmeyen herkes sonsuza kadar yanacak, ben bu mevzuyu sana kısaca anlatamam. Neden bunu anlatmaya başlamadığımı 2 maddede söyledim. Hodri meydana geleceksen gel orda sor, gelmeyeceksen uzatma fazla.. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
30 dakika önce, Ömer13 yazdı:

 

İk ben seni bunun makul olduğuna ikna etsem bile Allah'a inanmayan senin için bi şey değişmeyecek. İnanmamaya devam edeceksin.

 Bencede hiç uğraşma kuranın Allahıda aynısını söylüyor boşa kürek salama git günde beş vakit namazını kıl duuanı et  cennete alsın seni Allah hurilerle keyif yaparsın.

kaf%C4%B0r%C4%B0korkutsandakorktmasanda%

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 minutes ago, Ömer13 said:

İman etmeyen herkes sonsuza kadar yanacak, ben bu mevzuyu sana kısaca anlatamam. Neden bunu anlatmaya başlamadığımı 2 maddede söyledim. Hodri meydana geleceksen gel orda sor, gelmeyeceksen uzatma fazla.. 

Yani araplara iman etmeyen herkes sonsuza kadar yanacak diyorsun. Peki bu salakça iddiaya hangi mantıkla inanıyorsun? Araplara bu körü körüne imanın, güvenin kaynağı nedir?

tarihinde sağduyu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, Ömer13 yazdı:

Mesela, fedakarlık yapmak için bir acizlik gerekir. Zamanın kısıtlıdır, ondan fedakarlık edersin. Ömrün kısıtlıdır, kendini feda edersin. Malın kısıtlıdır, ondan fedakarlık edersin. Şimdi sen desen ki "Allahın fedakarlık yapmaya gücü yetmez. Sonsuz güç sahibinin fedakarlık yapabilecek gücü olması lazım.", mantıklı olur mu? Yine cerbeze olur. Zaten sonsuz güç sahibi olduğu için yaptıklarına fedakarlık denmez. 

Yani bu fiil ile alakalı bi durum, her fiilin gerçekleşmesi için belirli kurallar vardır. Mesela; af için hata yapanın, şifa için hastalığın, gitmek için mesafenin varlığı zaruridir. Failin sahip olduğu istidad ile alakalı değildir. 

 

Problemde burada ya kardeşim. Gereklilik kelimesi sonsuz güçte bir varlık için manasızdır. Herhangi bir aksiyomu yanlışlayabilir olmalıdır. Şöyle ki tanrı ateş olmadan odunu yakabilir mi?  gibi.

Gerçek bir örnek verelim. Çift yarık deneyi için, kaynaktan gönderilen tek bir foton aynı anda 2 yarıktan da geçerek kendiyle girişimde bulunur. Bunu insan sağduyusuna göre düşünürsek şöyle oluyor. Bir top, bir kapıdan geçerken aynı anda aynı top yan kapıdan da geçiyor ve bir dalgaymışçasına yan kapıdan geçen kendiyle girişimde bulunuyor.

Haliyle insan sağduyusuna aykırı şeyler gerçek olabilir.    ''ama bu söz ile sonsuz bir gücün olmadığını iddia etmen de mantık dışı.'' Bu durum da beni bunu söyleyebilir yapar. 

Şimdi konuya dönelim;

Allahın bilinmek için birilerine muhtaç mıdır değil midir ?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, sağduyu yazdı:

* Bir memlekette bulunan bir insan, var olan kanunlara ve o memleketin padişahına itaat etmezse, kuralları ihlal edip milletin hukukuna tecavüz ederse ve itaat edip kurallara uyanlarla alay ederlerse; padişah, vermiş olduğu belli bir mühlet akabinde o adamı hapse atar. Ahiretin hapsi de cehennemdir.

Sen bu dünyaya istediğini yapmak için değil istenileni yapman için gönderildin. Hem istenileni yapmıyor olman hem de yaratılmana hiçbir etkin olmadığı halde ve her an aldığın nefesin fıtratına ve sıhhatine uygun hale getirilip verilişi gibi zaruri ihtiyaçlarınla alakadar olan sonu gelmeyen rızıkların sana gönderildiği halde gösterdiğin bu nankörlük ve isyan cehennemi haketmene neden olur. 

Böyle devam edersen salakça yanacaksın... 

2 saat önce, NotImportant yazdı:

Problemde burada ya kardeşim. Gereklilik kelimesi sonsuz güçte bir varlık için manasızdır. Herhangi bir aksiyomu yanlışlayabilir olmalıdır. Şöyle ki tanrı ateş olmadan odunu yakabilir mi?  gibi.

Gerçek bir örnek verelim. Çift yarık deneyi için, kaynaktan gönderilen tek bir foton aynı anda 2 yarıktan da geçerek kendiyle girişimde bulunur. Bunu insan sağduyusuna göre düşünürsek şöyle oluyor. Bir top, bir kapıdan geçerken aynı anda aynı top yan kapıdan da geçiyor ve bir dalgaymışçasına yan kapıdan geçen kendiyle girişimde bulunuyor.

Haliyle insan sağduyusuna aykırı şeyler gerçek olabilir.    ''ama bu söz ile sonsuz bir gücün olmadığını iddia etmen de mantık dışı.'' Bu durum da beni bunu söyleyebilir yapar. 

Şimdi konuya dönelim;

Allahın bilinmek için birilerine muhtaç mıdır değil midir ?

 

 

* Olan her şeyi Allah yaratmıştır. Ateşi yaratmasaydı, insanlar yakmak diye bir kavram kullanmayacaktı. Bu yüzden, "ateş olmadan odunu yakabilir mi?" sorusu yanlış bir soru. Ateş yoksa sen yakmayı nerden biliyorsun. 

Çift yarık deneyi hakkında bi video izlemiştim. Anlattığına şunu ekleyeyim. Tam olarak hangi delikten geçtiğini görmek için deliklerin başına gözlem cihazı koyduklarında sanki izlendiğinin farkına varmış gibi, dalga gibi değil de tanecik gibi belli bi delikten geçmeye başlıyor. 

Bu, insan sağduyusuna aykırı bir şey değildir. Sadece bilimin henüz mahiyetini keşfedemediği bir durumdur. 

Önceki yazımda belirttiğim gibi; fiilin ihtiyacı ile failin ihtiyacı arasında fark var. "Bilinmek" fiilinin gerçekleşmesi için başka birileri olmak zorunda. Bu zorunluluk, failin güçsüzlüğüyle, acziyle alakalı değildir. 

Mesela, sporcu bir adam koşu yapacak diyelim. "Koşmak" fiilinin gereği için bir alan olmak zorunda. Sporcu, "koşmak" fiilini gerçekleştirmesi için hem fiilin ihtiyaçlarını hem de kendi ihtiyaç duyduğu şeyleri tedarik etmeli. Bir alanın olması zorunluluğu sporcunun aczinden kaynaklanmıyor. Fiilin ihtiyacından kaynaklanıyor. Ayrıca, sporcu koşmak için ayakkabıya, eşofmana, nefes almaya vs. ihtiyaç duyar. Bu, sporcunun aczindendir. 

Şimdi de bizden ve Allah'tan örmek verelim: "Görmek" fiilini gerçekleştirmek için görülecek varlıklar olmalı(fiilin ihtiyacı). Ayrıca benim görmem için ışığa, gözlerimin açık olmasına vs. ihtiyacım var(failin ihtiyacı) ve gördüğüm alan çok sınırlı bir alan. Ancak, Allah’ın görmesi için kendisinden(failden) kaynaklanan hiçbir ihtiyaç yok ve her an her şeyi görüyor. 

Velhasıl, Allah'ın bilinmesi için birileri olmalı, fakat dediğim gibi bu fiilin gereğidir, Allah'ın aczinden kaynaklanmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
37 minutes ago, Ömer13 said:

"Allah'ın bilinmesi"

Burada müthiş bir ego var,farkındamısın?

Bilinmek istiyor,kendisine tapılmasını,yalvarırcasına dualar edilmesini,bunu yapmayanların yakılacağını bildiren bir tanrının müthiş bir ego ve kibir sahibi olduğunu kesin olarak söylerim.

Ego ve kibir tanrıya yakıştırılacak bir sıfat olabilirmi?

Bu ego ve kibir tanrının değil insanın özellikleridir.Kendi ego ve kibirini tanrı katında göstererek bir taşla beş kuş vurmaktır.Bunun farkına varamıyorsun!

Muhammed de aynı planı uygulamıştır,kendi ego ve kibrini Allahınmış gibi gösterip insanları aslında kendine tapmaya zorlamış,savaştırmıştır

Sen insanın yarattığı bir tanrıya köle olmuş,düşünemeyen bir insansın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 hours ago, Ömer13 said:
Quote

* Bir memlekette bulunan bir insan, var olan kanunlara ve o memleketin padişahına itaat etmezse, kuralları ihlal edip milletin hukukuna tecavüz ederse ve itaat edip kurallara uyanlarla alay ederlerse; padişah, vermiş olduğu belli bir mühlet akabinde o adamı hapse atar. Ahiretin hapsi de cehennemdir.

Sen bu dünyaya istediğini yapmak için değil istenileni yapman için gönderildin. Hem istenileni yapmıyor olman hem de yaratılmana hiçbir etkin olmadığı halde ve her an aldığın nefesin fıtratına ve sıhhatine uygun hale getirilip verilişi gibi zaruri ihtiyaçlarınla alakadar olan sonu gelmeyen rızıkların sana gönderildiği halde gösterdiğin bu nankörlük ve isyan cehennemi haketmene neden olur. 

Böyle devam edersen salakça yanacaksın... 

..................

Tanrıyı anlatabilmek için insandan örnek vermek? Sınırlı, aciz, yeri geldiğinde diktatör olabilen kul ile tanrıyı eşleştirmek, benzeştirmek? Ama yeri gelince ve şıkışınca o hiçbirşeye benzemez, bunlar insanı sıftalardır laga luga vb. demek? Örneğe bak hele: padişah! İşinize gelince herşeyden münezzeh, hiçbirşeye benzemez de; şıkışınca ise o hakir gördüğün ve insana ve diktatör padişaha usulca tamah et! Tanrıyı beşeriyata indirge. Benden size tavsiye: İnsanı tanrıya payanda ederek o sözde tanrınızı ayağa düşürüp iki paralık etmeyin. Herşeyden münezzeh bir şeye insanı örnek gösteremezsiniz. Nokta.

Tanrıyı benzetemezsin!!!!!!!!!!!!!!!! ............Padişah tuvalete gidip sıçıyor, senin tanrı bunu da mı yapıyor?! sıçan adamın yaptığı işi mi örnek gösteriyorsun ey akıl düşmanı?

Bu herşeyden münezzeh "şeyi" nasıl uydurduysanız, onu aynen o şekilde savunmasını, arkasında o şekilde durmasını da bilin. İnsan örneğin kimseyi bağlamaz. Olsa olsa mantığı ve insanı tanrıya mutlak kılar. İnsan kafasında hareket eden bir tanrı olur. O da tanrı değil, olsa olsa bir şebektir.

Ayrıca o padişah ki; insani, daha doğrusu hayvani zaaflar, tutkular, arzular ve aslen bunlara bağlı acziyetler neticesinde bahsettiğiniz edimlerde bulunur. Aynen harcıalem bir insan gibi. Canlı gibi. Tebrikler, tanrıyı da aynı mertebeye indirip, aynı zaaflara mahkum ettiniz. Ayrıca yöneten bunu ya bir akte; seçime demokrasiye bağlı bir karşılıklı bir akte, ya da padişah örneğinde olduğu gibi cebri olarak, cebre dayandırarak uygular. Gücü bunu olanaklı kılar, ama meşru kılmaz. Kı-la-maz. Şimdi, tanrının akti nerededir? Kalu bela safsatası mı? Geçiniz. Ayrıca yaratmak yargılama hakkını verir mi? Güç sahibi olmak böyle alçakça bir diktatörlüğü mümkün ama meşru kılar mı?

Bu yaptığınız açıkça yolsuz kalmış bir beynin savunusudur. Tanrınızın meşruiyeti insana muhtaç kalmaktadır. Tanrınızın davranışlarını insani rasyonaliteye endekslersin ki, bu durumda rasyonalite tanrıya mutlak olur. Ondan önce gelir. Ha bir de; siz bunun pek bir orjinal yaklaşım olduğunu, buradaki kimsenin aklına gelmediğini falan mı sanıyorsunuz? Buradaki herkes bu yollardan üç kere geti, beş kere de geri döndü haberiniz ola.

Ayrıca bu kafayla kendinizi, pardon sözde tanrınızı, kötülük problemi ile de başbaşa bırakıyorsunuz. Bunu özgür irade sorunu takip ediyor. Kadir-i ve alim-i mutlaklığın olduğu yerde özgür iradeden bahsedilemez. İsterseniz deneyin, nasıl bir duvara toslayacağınızı görün.

Hem, "sen dünyaya şunun bunun için gönderildin.." demek de ne demektir? Orada mıydın bilader hayrola? Bu nasıl bir dayanaktır? Nasıl bir argümandır? Hem kendin yarat, hem de cehennem denen yere at. Ne demek arkadaş "istenilen"? Nerde, ne zaman istemiş? Kanıt nedir? Ham sen kimsin de benden bir şey istiyorsun? Yarattığın için mi? E yaratmasaydın o zaman! Bana mı sordun! Sordu isen hani nerde belgeler? Ben hatırlamıyorum kusura bakma. Yaratılmana hiçbir katkın olmadığı halde ne demektir be şark kurnazı? Benim kendimi yaratmak gibi bir çabam ya da böyle bir talebim mi oldu? Bu örneği veriyorsun çünkü sen de biliyorsun ki aksi durum vahşiliktir, diktatörlüktür. İşte senin karakterize ettiğin tanrı da tam olarak budur. İstemiyoru kardeşim cennet rüşvetini de başka bir şeyini de, kendi kendine kurduğun piyesi de; ben senin mümün teistlerin gibi ilahi çıkar peşinde koşan bir çıkarcı değilim.

Ha bu arada kazara bir tanrı varsa eğer, yakıp kavuracakları aklını kullanan inançsızlar değil, kendi uydurdukları hurafeleri tanrıya maleden inançsızlar olacaktır olsa olsa. Yani salakça yanacak olan sensin. Yol yakınken geri dön, sonra üzülme. sonra, ahirete göçtüğün vakit "kimmiş olan bu hurafe kitabı benim yazdığımı iddia eden dingillerrr..!!" şeklinde bir nida duyarsan altına etme.

Quote

* Olan her şeyi Allah yaratmıştır. Ateşi yaratmasaydı, insanlar yakmak diye bir kavram kullanmayacaktı. Bu yüzden, "ateş olmadan odunu yakabilir mi?" sorusu yanlış bir soru. Ateş yoksa sen yakmayı nerden biliyorsun. 

Çift yarık deneyi hakkında bi video izlemiştim. Anlattığına şunu ekleyeyim. Tam olarak hangi delikten geçtiğini görmek için deliklerin başına gözlem cihazı koyduklarında sanki izlendiğinin farkına varmış gibi, dalga gibi değil de tanecik gibi belli bi delikten geçmeye başlıyor. 

Bu, insan sağduyusuna aykırı bir şey değildir. Sadece bilimin henüz mahiyetini keşfedemediği bir durumdur. 

Önceki yazımda belirttiğim gibi; fiilin ihtiyacı ile failin ihtiyacı arasında fark var. "Bilinmek" fiilinin gerçekleşmesi için başka birileri olmak zorunda. Bu zorunluluk, failin güçsüzlüğüyle, acziyle alakalı değildir. 

Mesela, sporcu bir adam koşu yapacak diyelim. "Koşmak" fiilinin gereği için bir alan olmak zorunda. Sporcu, "koşmak" fiilini gerçekleştirmesi için hem fiilin ihtiyaçlarını hem de kendi ihtiyaç duyduğu şeyleri tedarik etmeli. Bir alanın olması zorunluluğu sporcunun aczinden kaynaklanmıyor. Fiilin ihtiyacından kaynaklanıyor. Ayrıca, sporcu koşmak için ayakkabıya, eşofmana, nefes almaya vs. ihtiyaç duyar. Bu, sporcunun aczindendir. 

Şimdi de bizden ve Allah'tan örmek verelim: "Görmek" fiilini gerçekleştirmek için görülecek varlıklar olmalı(fiilin ihtiyacı). Ayrıca benim görmem için ışığa, gözlerimin açık olmasına vs. ihtiyacım var(failin ihtiyacı) ve gördüğüm alan çok sınırlı bir alan. Ancak, Allah’ın görmesi için kendisinden(failden) kaynaklanan hiçbir ihtiyaç yok ve her an her şeyi görüyor. 

Velhasıl, Allah'ın bilinmesi için birileri olmalı, fakat dediğim gibi bu fiilin gereğidir, Allah'ın aczinden kaynaklanmaz.

Sen aynı anda kadir-i ve alim-i mutlak demekle; böyle bir şeye inanmak, ve ondan öte olduğunu iddia etmekle nasıl bir mantıksal ve kavramsal çerçeveye çattığını, nasıl bir çıkmazın içine girdiğini halen kavrayabilmiş değilsin. O yüzdendir ki altında eziliyorsun. Ateştir odundur şeklindeki saçmalıklarının gösterdiği üzere, ezilmeye de devam edeceksin.

Olan herşeyi allah yaratmıştır gibi ön kabullerinle kimse ilgilenmiyor. Kimseyi de bağlamaz, senden başka. İnsan zihinin neyi nasıl bildiği ile mutlaklığın ilgisi ilişiği ne? Bu aslen kendi topuğuna sıkmak oluyor. İnsanların neyi nasıl bildiği ve bilebileceği ya da bilemeyeceği, varlayabileceği ya da varlayamayacağı hususu işte tam da tanrıyı yok eden nirengi noktası. Zurnanın zırt dediği yer.

Kadir-i ve alim- mutlaklık aynı anda var olamaz. Bunun neresini anlamıyorsun? Aynı "yıkılamaz bir duvar ile durudurulamaz bir gücün aynı anda varolamayacağı" gibi. Birbiri ile çelişir. Birbirini dışlar. İnsan zihninde var olamaz. Kavrayamaz. İnsan ise bilindiği üzere 5 duyusu ile algılayamadığı, sadece 5 duyusu değil, mantığı ile de varlayamadığı, sadece mantık değil, bilimin de gösteremediği şeyleri "yok" kabul eder.

Kadiri-i ve alim-i mutlaklık, yani tanrı mantığa sığmaz. 5 duyu algılamaz. Bilim de tanrıyı gereksiz kılması bir yana, en meşhuru termodinamiğin 1. kanunu bağlamında (Enerji/hiçbirşey yoktan varedilemez ve yok edilemez) tanrıyı dışlar. Geriye ne kaldı? Hiçlik. Tanrı insan zihni için yok. Olamaz.

Ama birileri kalkar var olduğuna inanır. İnanmaktan da öte bunu dayatır. Dayatmaktan da öte, bir de şaşırır; nasıl olur da inançsız olunur gibisinden. Ey arkadaş uyanın! Normal olan bizleriz, asıl şaşırılması gereken, hurafe ve masallara hayret verici bir şekilde inanan marjinal kafalar ise sizlersiniz.

Kadir-i ve alim-i mutlak için zorunluluk söz konusu olamaz! İhtiyaç mefhumu söz konusu olamaz. Bunlar acizyete işaret eder. Eksikliğe. Bu kof benzetmeleri geç.

Şimdi bir sürü laf salatası edeceğin yerde bize, kadir-i ve alim-i mutlaklığın mümkünlüğünü; formel mantık çerçevesinde, önermeler mantığı çerçevesinde göster. İnsan zihni için var et. Algılanabilir hale getir. Tanıtla. Şaşırt bizi.

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

@teflon

Bi insan bu kadar odun olur, bu kadar mutaassıb olur, bu kadar seviyesiz, karaktersiz olur. Tek yaptığın yapmış olduğum açıklamaları üstünkörü geçiştirerek fikrimi yanlış göstermeye çalışmak. Onlar hakkında ayrıntıya girmekten çekiniyorsun galiba.... 

Dediğim gibi dengesizin biri çıktı, küfrünü kustu, ağzını bozdu, konuyu kaydırdı.

Ulan hıyar, öncelikle misal hakikate uyarlanırken bahsi geçmeyen ayrıntılar eklenmez. Hakikatin kolay bir şekilde anlaşılması için misal verilir ve sadece bahsi geçen kısım hakikate uyarlanır. 

Saçma ve komik olan açıklamalarına cevap yazsam, bütün günümü alır ve senin gibi bi oduna etki etmez. 

Mutaassıb bir ateist olan sana etki edeceğine inanmasam da son paragrafına küçük bi cevap yazıyorum. 

Bir elma(her şey örnek verilebilir)yı yaratabilmek için bütün kainatı yaratabiliyor olmak lazım. Çünkü elma, bütün kainatla alakadardır. Rızkı hem topraktan alınan mineraller, hem bulutlardan gelen yağmur, hem havada bulunan karbondioksit, hem de 150 milyon kilometre uzaklıkta bulunan ısı ve ışık vasıtasıyla geliyor. Elmayı yaratmak için; hem hücrelerinin mahiyetini bilmek, hem toprağın altındaki minerallerin mahiyetini bilip elma ağacına sevk edecek ilme ve kudrete sahip olmak, hem havaya ve bulutlara hakim olacak kudret ve mahiyetini bilecek ilme sahip olmak, hem de 150 milyon kilometre uzaklıktaki güneşin durumunu bilmek ve kudret ile onu ordan alıp elma için rızık yapmak lazım. Belli ki bunları sadece bir zat yapabilir, çünkü hepsi birbiriyle alakadar. Ve bunu yapanın sonsuz bir ilme sahip olması(alim-i mutlak) ve sonsuz kudrete sahip olması(kadir-i mutlak) gerekir. 

Düşün bakalım........... Kabul etmek zor geliyor di mi? İyi o zaman, sen kendi çapında havlamaya devam edebilirsin... 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...